20 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

20 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ea “POS — Bu adamı asmalı mı? | Hödi arşısınd Zincirle bağlı aşk Su haber evvelki gün bir gazetede | ler 45 > ln Fransada Fransız ve İngiliz mahkemeleri arasındaki farkı anlatan şayanı dikkat bir cinayet davası laa ank e a am Sacloz ve öldürdüğü zannedilen çocuk «Cinayet davalarında İngiliz ve Fransız muhakeme usulleri arasın» da farklı bir çok noktalar vardır. Bu farklı noktaların en mühimle - rinden biri şudur: İngilterede bir cinayet işlemiş olmak şüphesi ile zanmaltıma alı - hiç bir malümat vermez, heyeti te- sir altında bırakmak ihtimalinden ” Okorkar, sadece vak'ayı anlatır. Fransada ise bilâkis mahkeme relsi muhakeme başlar başlamaz, suçlunun, daha doğrusu Şüpheli - nin bütün mazisini, ahlâki tema - z bütün mahalle ha Tek telle saz çalan (âşık Cemat ben-| Mesan geç oakikite şunlac güya Je soğ Kupamuşlardır 2 sadece yülleri imei. edindiği malüma*| sordular, bazılarından: denize râst ğ benz akşam ge MANN YEKE arkadaşlara alelâde borçluyum» demek fı jüri heyetine anlatır. Bu vazi İz i tedir z ii — Evet, o gün buna benzer bir adam Desene, d o da bizden. Ben'in - Dava edilenlerden Cemil, bir gün irin yette jüri heyeli mazmunün ken u, cevabını aldılar. | tek telle sazlarımdan birisini hediye ben Beyoğlunda «Merkez» k : Karar müzakere edilmek üzere, du- disine atfedilen suçu işlemek kabi- iyetinde olup olmadığı hakkında peşinden bir fikir edinmiş olabilir, nıdılar: Bu, küçük Nikoldü. * Zabıta katili aramıya koyuldu. A - tadan 6 ay geçmişti, delil yoktu, iz yoktu, bulamadı. Halbuki efkârı umumiye heyecan - danldı, gazeteler yazıyorlardı: ra musallat bir ahlâksızdı. Binbir tür. lü sabıkası da vardı. Ve 7 yıldanberi yattığı hapishaneden yeni çıkmıştı, A- İdamı tuttular: hm Hâ dediler. e verildi. Aleyhin- de kat'i delil yoktu. İstinat edilen şey- ler hep birer şüpheden ibar Fakat se günü sen buralarda do «| | çıkmıştı. Alâkadar olmamıştım. Dün gene bir gatetede çıklı Bu sefer alâka - dar oldum. Haberi dikkatle okudum. Amerikada bir genç erkek sevdi genç kızın evine gitmiş. Genç Xiza ken: İ disile evlenmesini teklif etmiş, genç İ kız bu teklifi kabul etmeyince genç er- kek te kendisini kaloriferin demirine zincirle bağlamış Sen, benimle evlenmiye razı olun” çıya kadar Demiş, doğrusu ben bundan pek bi amamıştım. im, İlk rastladığım bu zincir çözülmiyecektir. | â €v- lenmek için, kendini bile dın? — Ne münasebet dedi, onun bil altın zincirden bir bilezik «geç dim, iş hal edilirdi | Bekâr kıza sordum: — Ya sen ne dersin? — Ben böyle bir erkekle kö evlenmezdim. — Evlendiğimiz anda zinciri kendi! bileğinden çıkarıp benim bileğime. t& kardı da. Evli erkeğe sordum.. O da bana $: i N nan bir adam jüri heyetinin huzu -| — Katili isteriz, diyorlardı, zabıta: | gı: İ Evvelce hakyerinde verdiği ilağenin K runa çıkarıldığı zaman mahkeme) yı beceriksizlikle itham ediyorlardı.| O. Zinciri kim çözebilir? hakikate uymadığına dair, bir Notere Belediye tahsildarlarından Halidin, b reisi bü adamın mazisi, ahlâkı, te-| Nihayet şüphe Soclay isminde birinin |. - Gene kendisi! İifade vermiş olması ve sonraden da, ihtilâsta bulunduğu iddiasile duruşms- Ni mayülleri hakkında jüri heyetine| üzerinde toplandı. Bu, küçük çocukla) İçini çekti " hakyerine gönderdiği bir istida ile, No- (#193, İstanbul Ağır Ceza hâkyerinde — Hali benim halimden iyi. Mahke- sına Jüzüm yok a sordum, güldü: bağlansa, zincirin | çabuk kops için demir! İ zincirle bağlanmayı tercih etmiş. ağını zöndereyim. Belki makbule geçer, Ve nihayet Mazhar C m fikri - ni almak ist İ İstanbul Ağır ceza hakyerinde, 1934. cigara h r Ufak bir anket | SENESİ İ Dün akşamki enteresan safha, şudur: man çuvallarının arasından 86 ki — Niye? | Şahit olarak, Ispanya selareti salik mu - Jenilmesine lüzum görülmüş. Sebep” | İnsanı sair i filmenam o — yapan sigara (!) iBir şahit mahkemede verdiği ifadeyi noter huzurunda inkâr etmiş, şimdi de noterde söylediklerini mahkemede inkâr ediyor âyesinin katiyyen aslı olma »den beri görülen ve bu arada| dığını ileri sürdül muhtelif safhalar geçiren bir sahtekâr- İki taraf vekilleri arasındaki kâtsı lık davasının dün akşam geç vakit ya.) kk: sual, cevaplar devam ediyordu. Riyaset, şahidin ifadesini takdir: mah- kemeye ait olduğuna işaretle, ihtarda bulundu. Duruşmnun devamı müdâfaş yapılması on iki Mart sö“ ai ön beşe bırakıldı. Saman arabasında kaçak tütün Silivriden Çekmecelere doğru gelen saman yüklü bir arabadan şüphelenen muhafaza memurları arabayı durdura- rak arama yapmışlardır. Bu sıra: yasında, son olarak bir Şa- mesi, hayli enteresan ol- pılan duruş hidin dinie muştur. 'ozant isminde biri davac'- ni Papazyan, Cemil ve Kenan, arak duruşmaları Yi lar. dır. & ekârlik iddias: bir evin ipotek ödilmesinden sonra bedelinin ödenme- ile alâkadar olarak ortaya atılmış bu| uyor. lo çak tütün bulunmuştur. İsmall oğ'u Mehmede âit olan bu araba dün riuhs- faza başmüdürlüğüne getirilmiş, suçlu ihtisas mahkemeesine gönderilmiştir. Bir ihtilâs davası haberat şefi olduğunu söyliyen Hüse- yin Ferit ve Absoyer geliyor. Ken evvelce dinlenilmiş, fakat yeniden din- haki e biz ifade vermdiğini bildire, dün devam olunmuş, Halit, müdafaası" rek, gene hakyerindeki ifadesinde ıs-|n: yazlı olarak vermiştir. Bunda «za: er İ ruret saikasile yaptığım şey, ihtilâs de- tak yerindeki İfadesi, düyacıcun, Re |200Oba olsa gimenetir: BŞNEANLEER terdeki fadesi ise evi edilen tarafın daki noksanlık, ancak böyle sayılabilir, eki İ si da ' adi : 1 il kefale makbulü olan Hüseyin Ferit Aksoyer, Kaldı, ki arkadaşlar, müteselsil kefalet ruşmanın devamı başka güne kalmış. sinde ot en yanıma geld tır kemedeki ifademden rücu etmemi tek-| —-- hf etti: Onun teklifin! reddettim. Son- n i i Muhakemenin safhaları esnasında| dam © kad Me Mk f Ma ak men am e SR Çİ, sn hmm İ kündür. 0 a Ye ini zincirle hiz SARARIR biriydi «gene “Beyoğlunda, Vers Ge. e. ıda okuyacağmız vak'a iki| hakemeyi dinliyen seyirciler hep bir a- a İyi; gardiyanlar zahmetten kur same ei re mehi ge — - memleketin muhakeme usulleri 9-| öydan: ; e iser | dedi; çeKaraköye gidiyorum! dedir Siyah kadife rop rasındaki farkın verebileceği neti- ae eler» öeeinimmmeiere'a «İl «Ben de rafa; haydi beraber yürü- celer hakkında size daha esaslı bir fikir edindirecektir.» * | İki yıl önce Fransanın Châumont ka. | rada boynunuz kesilmek suretile öl — Gebertiniz, diye bağırdılar. *Jüri heyeti mahkümiyet kararı ver- di. Reis hükmü tebliğ elti: — Bir meydana götürülece: iniz, Os sabasında mütekait bir binbaşının kü -| rüleceksiniz, dedi. çücük kızı kayboldu. 10 yaşlarında 'Nikol adın; taşıyan bir yavruydu. Zabıta günlerce, haftalarca âradığı Yukarıdaki resim o dakikada alın mıştır. Adam hep-inkâr ediyordu, hal- kın bu heyecanını görünce halde bulamadı, aradan altı ay geçti.) yumruklarını sıkarak: Hâdise unutulmak üzereydi ki bir gün fesadüfen şehir haricindeki ormanın kenarında bir ceset bulundu, toprakla örtülüydü, elbisele — inden tar — Pis insanlık, diye bağırdı. Acaba hakikalen sahih mi idi? Bülin- ü biraz | mez, Jandarmalar onu alıp götürdüler. Artık hapishanede hükmün tasdik e - Dar kafalı kız, Oynak hız Ankarada oturan Böyan «J, K> maalesef bizi genç kızların yaptıkla” rı şekilde, hatsi: bir yola sapmış, benden: — Şimdi ne yapayım? diye soru- yor. Anlattığı sergüzeşti kısaca hülü - 8a edeceğim: «Genç bir erkekle tanıştım, se- Yiştim, bir kaç defa buluşup gez - miye gittim. ayet bu münase » betin bu şekilde devam edemiyeve » ğini söyliyerek bir nişan istedim. 'Tahsilini bitirmişti, askerliğini yap- muşti, para da kazanıyordu, Mânli yoktu. Kabul etti, bir hayli teshhür- le annesini de evimize yollattı. Fa > kat sonra birdenbire: Yapamıyacağım, dedi. Ve bu &- ralık aleyhimde bazı şeyler işittiği. ni de ima etti. Sordum, Bir gün bu: luşalım, söylerim, dedi. Tekrar bu « luşmak doğru değildi, alevhimde ne iliğini öğrenemedim. Şimdi arasıra sokakta rastgeldik- çe selâmlaşıyoruz, fakat ben bilhas- turursun, » Bahane mi idi? diyorsun, on ne şüphe! Eğer ben de erkek olsay- dım, aile haricinde tanıdığım bır genç kız benimle gizli gizli dolaşmır ya muvafakat etseydi, onun benden evvel başkaları ile de ayn v maş olabileceğini düşünür: — Artık mal, derdim, biraz eğlen- dikten sonra gözlerimi el sürülme * diği zannıda bulunduklarıma çevi » rirdim. Bu satırları okurken belki: -— Dar kafalı, diyeceksin, Fakai n» yapayım, ben bir kıza: Oynak, damgası vurulmaktan»- sa, dar kafalı damgasının vurulme »- $ını tercih edenlerdenim, sa âileme karşı fena vaziyette kal dım. Bu zatın söyledikleri bahane miydi diye düşünüyorum. Ne yapı- yım? * — Ne yapacaksın kızım? Aile mu hilinin haricinde tanıdığın bir erkek İe gizli yerlerde dolaşa dolaşa onun metresi haline gelmediğine, âlemin de diline düşmediğine şükreder o - döndü, dilmesini, kafasının kesilmesini bekli. yordu. Derken bir sürpris mahkemesi ohükmü noktasından bozdu. Şimdi dava, kanuna uyularak başka bir şehrin cinayet mahkemesinde, baş- ka bir jüri heyetinin huzurunda görü: lecektir. Bu şehir Dijon şehridir. Hâ - dise mahalline uzaktır. Binaenaleyh tihayetin uyandırdığı nefreti v kadar yakından duymamıştır. Daha sakin dü- şünebilir, Bunun içindir Ki bu şehir - de de halk hâkimlerinin €ski kanaate varıp varmıyacakları merakla beklen- mektedir, oldu. T. (şekilde hata) ,.. Hâdiseyi anlattıktan sonra mesele hakkında bir Fransız kadın gazetecişi- nin söylediklerini de nakledelim; — «Tahkikat esnasında Soclay: leyhinde münakaşasız, tereddüisüz ka- bu) edilebilecek biç bir delii bulama .f”* mıştı, Kızcağızı babasının evinder. çı - kıp sokakta oynarken, sonradan bira - damın arkasından giderken gören tek bir şahit vardı. O da maznumu tanıya - madı. Katilin ormanda bırak İ/|o zaman tanımadığım ve sonradan He yelim!s diyince, madem ki yolumuz bir di, razı oldum. Yürürken, Tepebaşında rant Papazyan olduğunu anladığım şu adam, yanımıza yaklaştı. Galatasarayda İngiliz önündeydik. Cemille ko- nuştu, birer cigara verdi. Tepeba- şında ayrıldı. Ben, Cemille tünele gel diğimi hatırlıyorum. Ondan sonrası, kü famın içerisinde dumanlanıyor, Ken - dimi kaybetmişim, gözlerimi açınca, kendimi evde buldum. Akşam olmuş, karanlık basmıştı! Reis Refik, şöyle sordu: — Sizin o gün Beyoğlu beşinci noter: Halimin nezdine giderek, berber Agop ve Sabri yanınızda şahit olarak hazır bulunup, ifade verdiğinize dair evrak var, İşle, Beyoğlunda, Mektep sokağın- da oturan 1295 doğumlu Hüseyin Fe- rit Aksoyer diye yazılı. Resminiz de ya piştırılmış. «Mahkemede verdiğim ifa de hilâfı hakikattir. Pozantın tehdit ve tesiri altında vermiştim. Sonradan vic dan azabı hissettim, o şâhadetimden rü cu ediyorum» yollu bir iHade? — Ben, ne Notere gillim, na böyle bir ifade verdim, ne de Agopla Sabri- izleri Soclayınkilere uymuyordu, Vâ- katili gördüklerini söyliyen başka şahitler vardı. Fakat onlar da Soclsyın arkusında hangi renk ve hangi biçim elbise bulunduğunu söylerlerken ia - mamen yanılmışlardı. Yavrunun cesedi gaybubetinden altı ay sonra bir ormanın kenarında bulun. muştu. Fakat o yerde gaybubetir ilk günlerinde hurdebinane araştırmalar yapılmıştı. Pojis köpeklerinin en ze * kileri dolaştırılmıştı. O halde, önce bu. lunamyan cese! sonradan nâsii bulu nabilirdi. Soelayın cinayeti başka bir yerde yapıp ta sonradan cesedi oraya getirdiği de söylenemezdi, çünkü cese- din bulunduğu tarihte hapishanedeydi. Fakat adamın masumluğunu göster - miye belki kâfi gelecek olan bu nok - ta jüri heyetinin gözüne bile çarpma - hata yapılmak üzere midir? Dijon şehrinin halk kâkimleri bu nok «| ” : a İİİ tayı örümcek Cemil, esairi filmenam» haline getirici | yerlerine pikür yapılmıst yi lanrim, Peki, sizin yerinize bir başkası- hin, bir benzerinizin gittiğin! mi söyle mek istiyorsunuz? — Bilmem! Bana Herant Papazyanın verdiği cigara, herhalde gayri tabii, es rarengiz bir cigara idi ki tünelde ken- dimi kaybedip, evde kendime geldim. Arada geçen zaman zarfında ne yap» tım, ne oldu? Bilmiyorum, Ve şunu d ilâve edeyim ki ondan sonra vicudüm de tesemmüm elâimi başladı. Hâlâ has tayım, yatıyorum ve bakınız, ayağımia| Kolları reglan. Arkası tamamile düz ârızg kaldı, aksıyorum. Beni muayens| Önde belin biraz yukarısından başla * en İki dektor, o cigaranın zehirli O'.| yan birer kup eteğe kadar inmekte ması İâzımgeldiğini, herhalde içerisin-| Yaka yuva:lak, yalnız önüne ince bant de beni «sairi filmenam> haline koyan |lardan fiyongülür konulmuştur. BU bir madde bulunduğunu söylediler, Bu| bantların bir kısmı kadifeden, bir kı# cihet, tıbban sabittir! mi açık renk satenden yapılnrştır. Ay* Bundan sonra, iki-tarafım avukatlar İni satenden kol kapaklarına ve sentö srasınde şiddetli ve harareti! bir mü-|rün ön kısmına da konulmuştur. Kolisi pkaşa başgösterdi Herant Papazyanla | da, etekte ve korsajdak: bütün diki

Bu sayıdan diğer sayfalar: