3 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

3 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ri düşmektedir. Bü- fiatı 15Jiraya kadar rmi gün evvel 18, buçuk ay evvel ise 33 - 34 « Fiatın düşmesine sebep ihraç! min gevşemesi, yumurta istihsalâ a mevsim dolayısile artmış ol- masıdır, Bilhassa her sene bol mikdar- i Dolar da yumurtalarımızı alan İspanyanın pi | 20 Fransu Fr. yasadan çekilişi bu durgunluğa âmül o- İğ 20 Liret İan sebeplerden biridir. İspanya, yu- || 20 Belçika Pr. müurtslarımıza elân talip ise de veresi- ei Mei ye mal almak niyetinde olduğundan /İ 20 tera tüccarlar bu teklife yanaşmamaktadır. İl 1 Florin Peşin paraya ise İspanya sokulmamak /| 20 Çek kuronu az | adlar Bursada hayvan satiş kooperatifi (| 1 zew Bursa, (Hususi) — Bursada açılacak 1 vergi hayvan satış kooperatifi hakkındaki ” karar Vekiller Heyetinden peşin 00.00 0009 A Şm. & 60 vadeli mw ww Bomonti - Nektar 0, 0 Aslan çimento 1450. 14,50 Merkez banka ÇO İSTİKRAZLAR Açılış © Kapanış Türk borcu I peşin vw 0w » » I vadeij 010 19.80 » 1. vadelij 1935 Y. TAHVİLÂT Açılış Kapasış Anadolu 1 pe 8915 3915 Ay ışığı keskin hatlarını odasına kadar Kene Yumurta fiatları düşüyor Bunun sebebi m:vsim dolayısile istihsalın artmış olması, İspanyaya da yumurta satılmamasıdır v0 İstanbul Borsası kapanış fiatları 2-3 - 1937 PARALAR Kapanış v5 Yazan: Peride Celâl onun |ha! Meğerse işin içinde iş varmış.. Fe-)nüyordu, Fakat ekseri 8i uzatarak yorganı -İride bile bir gece evvel onu seviyorsun SON POSTA N Umumi yerlerde Türkçe konuşma cereyanı artıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) alâka ile karşılamışlardır. Türk tebaası si müdürü Bay r küs ile görüşmüştür. Dr. Marküs mu- harririmize"demiştir ki: | «— Türkiye Cumhuriyeti hükümeti dahilinde yaşıyan bütün vatandaşların türkçe konuşmaları hem vatani bir va- zife, hem de bir lüzumdur. umhuriyet hükümetinin Türk kül türüne verdiği ehemmiyet ve bu hu - susta müteaddit ilk okullar yaptırma- sı sayesinde Musevi vatandaşlarımızın eskisine nisbetle yarısından fazlası ev- lerinde ve sokaklarda türkçe konuşma İyı itiyat etmişlerdir. Mekteplerimizde (4000) çocuk oku - maktadır. Bunun 2000 £ gelecek nesil- ide analık vazifesini yapacaklardır. Bun ların çocuklarile temiz ve pürüzsüz türkçe konuşacaklerında hiç şüphe İ yoktur. Türkçenin kendine hâs olan şi İ vesile konuşmak ancak mektep sirala- İ rında yetişen yeni nesile müyesser ol- aktadır. Zaten geçenlerde vefat eden i Musevi münevver vatandaşın cena zelerinde söylenen türkçe nutukları merasimde hâzır bulunanların döktük- leri göz yaşlarından, pekâlâ anladıkları göze çarpmıştır. Birtakım yaşlılardan başka bütün genç neslimiz türkçeyi temiz konuşmağa andetmiştir. Musevi vatandaşlarımızın bundan sonra evlerinde, sokaklarda, mesireler de türkçeyi öz dilleri gibi konuşacak- larını Juvvetle ümit ediyorum. Ermeniler ne diyorlar ? Ermeni Cemaati umumi meclisi ve Beyoğlu Ermeni kiliseleri mütevelli heyeti reisi Dr. Andre Vahram da bir | arkadaşımıza şurları söylemiştir: — Yurdumuzun her tarafında ve bil bassa umumi yerlerde türkçe konuş - mak hepimiz için bir borç, bir vecibe- dir. Medeni ve terbiye görmüş her - (hangi bir fert, herhangi bir toplantıda .bulunduğu vakit, adabı müâşeret kai - delerine uymak endişesile ve ev sahi- bine hürmeten, onun lisanını kullan- may: kendisine bir vazife bilir. a zaten bu memlekette ev sahibi olan biz 'Türk vatandaşları için mesele kal- maz. Benim burada söylemek istedi ğim daha ziyade hsriçten Türkiyeye gelip, burada para kazanan, yerleşen ve muhit yapanlar içindir. Büyük Önderin yarattığı | harf ve dil inkılâbından sonra, Türkçe herkes için pek kolayca öğrenilecek ve konu- mama çobanla beraber sürülerin arkasına ka- tılmış çiftlikten çıkıp gitmişti. Artık o, bir vakittenberi bir dakika bile o - turmuyor hep geziyordu. Bazan köy- lülerle beraber ekin yerine gidip onla- ra yardıma ediyor, bazan yakın köylere yürüyüşler yapıp akşam geç vakit dö. ürü ile beraber çıkıp dağ bayır gezmesini tercih eder. nın üzerine bir kaç işik parça *İdememiş miydi? Peki ama ne olur, se-İdi - cığı dökmüş. Dışarda rak kokusu her tarafa sinmiş. , cırcır bö <İverse ne çıkar bu o kadar ayıp bir şey ceklerinin sesi, arada sırada kısa bir|mi? Ama ne fena adam, ne fena adam. köpek sesine karışan melemeler var.| Durmadan öbürünü seviyorsun diyor- İçeride bahar rüzgârının: taşıdığı top-)du, hem de bu sözü söyledikçe karşı sında hırsımdan nasıl eridiğimin f Seza dalgın.. gözlerinin altındaki|kında olmayarak. peki ama « seni müt- yüzüne büsbütün elemli bir ıma-İhiş seviyoru demişti Feride, demek Genç kadın böyle yapmaz da köşe- sinde oturursa kafasının bin bir düşün. ce ile kaynamaya başladığını hissede. rek çıldırır gibi oluyordu. İzmite bu on beş gün içinde hiç geç. memişti. Feridenin misafiri olduğunu bildiği için onları rahatsız etmek işte. Da veriyor.. gözlerini sik sık kapıyor) kıskandığı için ne söylediğini bilme «| miyordu. Hele İstanbula dönmek ak - ve dudaklarının kenarında tekallüsa| yordu. Ama nasıl «pekin diyerek git-|lindan bile geçmiyordu. Orada daha benzeyen ag hatlar belirerek öylece|ti.. yüzü ne müthişti, Hele gözleri.. he-| yalnız, daha biçare kalacak değil miy- le gözleri. uzun raüddet duruyor. İçinde öyle garip hisler var ki.. kâh bi di? Hiç olmazsa burada derdini anla- Seza birdenbire silkinerek kendine |masa bile, saf, kalbe işleyen içten söz- ük bir pişmanlık duyarak, dişlerini) gelmeye çalışıyor. Hep gözünün ö -İlerle teselli vermesini bilen insanlar kırınak ister gibi sıkıyor, kâh öyle birİnünde Selim Nacinin hayret, ıztırap, eleme düşüyor ki içinin simsiyah ke -İhiddet ifade eden kahve rengi gözleri vardı., Zehra kalfadan en küçük ırgada ka- Yel kaide göz önünde tutulacak olur-| -! Suriyede hak ve hakikat düşmanlar! gemi gittikçe azıya alıyorlar (Baş tarafı 1 inci sayfada) Suriye matbuatında Türk aleybtarlı- ğı gittikçe yükselmektedir. Kâh doğru dan doğruya kendileri tarafından 3 lan, kâh Fransız gazetelerinden tercü- me-edilen Türk aleyhtarı makaleler ga zetelerin başlıca sermayelerini teşkil ediyor. Size bir küçük nümune vere- yim; Elkabas gazetesi «ey Araplar tarihini "İzi öğreniniz! diye bir makale yazıyor ve bunda şunları söylüyor : «Ey Araplar! Babalarınız olan Arap ların tarihlerini öğreniniz. O tarih ki şan ve şerefle, izzet ve ikbal ile dolu- ur; dünyaya âlimler, kumandanlar, si yasi fatihler vermiştir. Nasıl Yahudi- ler tarihlerini Tevrattan, hasıl Garp milletleri tarihlerini tarih kitapların » dan öğreniyorlarsa siz de Arap olan a- talarınızın tarihlerini öylece öğrenerek onların faziletlerinden ibret alınız ve kuvvet ve neşat iktisap ediniz! «Ey Araplar! Dünyayi feth ve arzın bir sürü hükümdarını kahredenler $i- zin atalarınız değil miydi? İran ve Bi- zans imparatorluklarını ayni zamanda mağlâp ve memleketlerini istilâ eden ler onlar değil miydi?» , Bu suretle başlayan makale, başlan aşağı ayni tonu muhafaza ile devam e- dip gidiyor. Arapların puslayı, cebir il mini icat ettiklerinden ve saireden boh şederek ilim, siyaset ve askerlik saha- sında fütuhatı birer birer sayıp dökü“ yor ve gene bunların yapılmasın! isti- yor. En büyük ve en güzel Arap impa- ratorluğunu kurmuş olan Abbasilerin bütün medeniyet, kültür ve fütuhat ış“ lerini Türklerin eliyle yapmış olduğu- nu söylemek nezaketini bittabi bu ma- kalede aramaya hacet yoktur. Çünkü, eğer 'Türk olmazsa bu makalenin sahibi Arap milletinin ne faziletlerini, ne de fütuhatını hazırlayacaktı! Siz, ikinci bir nümüneye: Halepte müteşekkil Babıtatuşşebul- mutaallim ismindeki genç mektepliler cemiyeti, halka hitaben bir beyanna- me neşretti, Bu beyannamede Suriye- nin hâlen baştan başa halkı ihlâl edici Türk eracifi dolu olduğundan bahis ve halkı uyandırmak vazifesinin bu gençliğe düştüğü zikredilerek Türkler aleyhinde veriştiriliyor. Beyanname, evvelâ bütün Arap memleketlerini Tür kiyeye karşı birleşmeğe davet ediyor. Ondan sonra Türkiyenin malına, kita İ bina, fikrine karşı boykolaj ilân edi)- mesi İsteniyor ve nihayet İzmir sergi İsine de iştirak edilmemesi tavsiyesi u- nutulmuyor. Beyannamenin sonu da A rapların Kürtler, Çerkesler ve Ermeni lerle kardeş olduklarına dairdir, Beyannamenin başında bahsedilen halkı ihlâl edici eracif sözü doğrudur. Çünkü bütün bu aleyhdarane neşriya- ta rağmen halk Türk taraftarıdır. Be- y le takdirini kazanmıştır. Fransanın belli başlı gazetelerinden Le âhenkli lisan olarak göstermişti (Baştarafı 1 inci sayfada) telif meselelerde o müşahedelerinden istifade olunmak üzere müşalutler heyetinin bir an evvel Cenevrede bu- Tunmaları lüzumu kendilerine bildiril miştir, Bugünlerde - buraya gelmeleri bekleniyor. > Bayır ve Bucak nahiyeleri Ankara, 2 (Hususi) — Cenevrede Hatayın anayasası görüşülürken tabii olarak hudutlar meselesi de konuşula- caktır. Bayır ve Bucak nahiyelerindeki 30 - 35 bin halkın Türk olduğuna göre bu iki"nahiyenin de Türk Hatayın hu dutları içinde gösterilmesi hakikatin sildiğini hissederek kesik kesik soluk-| var. Kadın onun bu gözlerini hayalin-İdar hepsi gözünün içine bakiyor -| ve mantığın icabatındandır. Halbuki lar almaya başlıyor. İçinden daima|de canlandırdıkça ateş gibi bir şeyin lardı. Şu beraber gezdiği sığırtmaç bile söylenen bir ses var. Bazan «ona ni-| kalbini yaktığını hissediyor, onu kov-İne kadar kendisini seviyordu. Geçen çin öyle yaptın İâyik mi idi? diyor. Bu)du hal. Ah ne fena. ses ve gene ayni ses cevap veriyor. gezmelerinden birinde kırlarda bir a- R vi 1 eeymp veri Genç kadın birdenbire yüzünü yas-|ralık uzanmış, gözlerini kapayarak ku- Peki ama niçin onu söyledi? Niçin ö-|tuklara gömerek hiçkırmaya başlıyor |laklarında koyunların melemeleri, çın-|' Fransa müstemleke memurları bunun aksini göstermek için uygunsuz hare“ ketleri yapmaktan çekinmemektedir - Jer. Sahte vesikalar Butaya akseden haberlere göre bu bürünü sevdiğimi tekrarlamakta ısrar) vücudü hafif hafif sarsılarak ağlıyor) gırak sesleri, serin rüzgârın altında öy- nahiyelere adamlar gödererek muhtar lece tabiatle başbaşa, kendi kendini u-|ların elinden zorla sahte vesikalar al- etti, Hem ben haklı değilmiyim? Her-)ağlıyor. kes ne detdi? Eski kocasının arkadaşı... On beş gün sonra idi Seza sabahtan (Arkası var) şulacak bir lisan olmuş, ecnebilerin bi | Journal, geçenlerde neşrettiği bir ya-| öğrenen ve onun yayılmasına zda dünya İisanlarının âhenginden | Ermeniler, şüphe yok ki, umumi bahsederek Türkçeyi, bilhassa Türk ka |lerde Türkçe konuşulması için başlı? dınları tarafından konuşulduğunda, en | son harekete büyük bir iftihar v8 etmiş oluyor. İşte, Suriye - Türki ri bakımından çok tee: bu fena propaganda dip giderken Fransadarı den gelen Vataniler arasında kul kulağa söylenen haberlere göre de of da birşeyler yapılmak üzere elden len gayretin sarfedildiği ve b waitlerin alındığı anlaşılıyor. Herhalğf Cenevre müzakerelerinde bir hayli gi cadele cereyan edeceği muhakkal Suriye hükümeti, Suriyenin Sancak Ül zerindeki hâkimiyetinin . alâmetleri istemekle ısrar edecek ve Fransa ö bunları bir dereceye kadar tutacak Bu alâmetler, valinin Suriye tarafin dan tesbiti, Sancak meclisinden Şuf yeye mebus gelmesi gibi şeylerdir. # velee bildirmiş olduğum programi âfl nen müdafaa edilecektir. Demirgömlekliler aldılar yürüdük Sade Türklere karşı değil, F karşı da şiddetli hareket eden bu del) kanlılar, arada bir Fransız asker) hücum ediyorlar, Bu askerler de ek” riya Senegallilerdir. Eğer bu da zerre kadar siyaset fikri olsaydı, 9 negallilerle işgal edilen memleketlef nin istiklâli davasını güderken çin Türkün hakkını istemekten b3$i. bir şey yapmıyan Türklere karşı bu dar şiddetli bir mileadele açmazlarö Trablus meselesi üzerinde Suriye ısrarı devam etmektedir. Ancak me leye bitmiş göziyle bakabiliriz. Suri bu meseledeki görüş tarzını müda? etmek üzere Cenevreye bir heyet 8 f dermek istiyordu. Eğer iş Nasyon lerin ellerine kalmış olsaydı heyet gi“ diye kadar gitmişti. Fakat, Fransa hanın sahibi olduğu için Lübnans © sürdürmez. Bu sebeple Suriye hükü metinin kulağı münasip şekilde çeğfi miş ve heyet gönderilmesi fikri de men terkedilmiştir. Bunun yerine resi Tuslularla Lübnanlılar arasında bir ii lâf yapıldı. Bu itilâfın esasları dır: Şam Trablusu kazası dahilinde arif ça resmi dillerden biri olarak tan caktır. "Frablus Şamda kullanılacak Sy ra Suriye - Lübnan lirası olacaktır. riyenin muvafakati olmaksızın Trab* Şamın şimal hududu hiç bir su tadil edilemiyecektir, Arap be: (| nin Trablus kazası dahilindeki ve misaferetleri bakımından Suriy€? ir hayli kolaylıklar gösterilecek Suriye tebaasının Trablusta dile: vi gibi ikamet ve seyahat edebilmeleri Yaylaştırılacaktır. Bünün gibi mânasız birtakım int yazlar mukabilinde Trablus me kapatılmış oluyor. Çünkü bunun b olmasını isteyen Fransadır. Haib Sancak meselesi bütün hâd şeklini Wi hafaza ediyor. Acaba bunun böyle me de zımnen bu hakikati itiraf! masını isteyen de gene Fransa mi€, Binaenaleyh, her Türk vatandağl çin Türkçe konuşmak bir vazife ol Bunu söyleyen yalnız ben değilim. | ğu kadar, ayni zamanda bir a Türkçeyi daima ana Jisanler! i iştirâk edec. ir. vinçle iştirâk :eklerdir.» o Cenevrede işler ağır yürüyor ri de azl ile yerlerine kendi adam tayin etmeğe teşebbüs etmektediriği Bu teşebbüsler semere verme! halkı kandırmaya çalışarak buradi hastahanesi, mektep ve banka d gibi sahte vaitlerde bulunmakta VE lancı neşriyata tevessül eylemeğti Jer. Halk buna da kanmamaktadı. Asil Türk halkının möneviyati sağlamdır. eri, , Halep; 2 (Hususi) — Bayır ve # "nahiyeleri snukadderatı Vatanilefi ii detle alâkadar etmektedir. Bu b ta Bayır we Bucak halkının Şuf” kalmak isledikleri hakkında yala” ,riyat yapılmaktadır. “Bütün b mukabil Bayır ve Bucak nahiyelf kı Suriyede kalmak istedikleri bei da Elkabes gazelesinin 17 Şubat Wi haberini tekzip etmektedir. Ankara, 2 (A.A) — Halepte Syf Te Courier de Syrie gözetesinin 937 tarihli nüshasında birinci Wi müfettiş Abidin Özmen'e aran deriç beyanat tamamen hilâfı mağa çalışmakta ve bunları vermiyenle | tir, li Seğmenler

Bu sayıdan diğer sayfalar: