5 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İttihad ve Terakkide on sene On No. ikinci kısım 25 CİHAN HARBİNİN SON PERDES Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Talât Paşa kuvvetin durduğu yerde- siyasetin bir paralık kıymeti olamıyacağını pekâlâ biliyordu Paşa, hükümeti, ö'edenberi Garp dostluğu ile maruf bir İttihat ve Terakki zümresi e.ine vermek ve bu mutedil zümrenin yapacağı sulh müzakerelerile fe âketin derecesini tahfif etmek istiyordu Fakat, hakkın- | daki hükmümü çoktan vermiş olmama © tarihte hetice tağmen, bir taraftan Alman askerinin bütün harp esnasında gösterdiği fev - kalâde kudretin tesiri, bir taraftan da | İnsanın, felâket karşısında mutlâka bir | nden kurtu- şuursuz ümidi, beni telâşa düşmekte' ediyordu. Makedonya cephesi tamir edilecek, Suriye taarruzu durdurulacak ve bu| türetle Vilson prensipleri üzerinde Sulh yapma çareleri aranacak zannedi- Yordum. Makul bir sulh yapma imkân- larının bulunacağına çok fazla ihtimal Vermemekle beraber neticenin o dere- te yakın olduğunu da zannetmiyor- dum. Gittikçe artan bir helecan içinde bir| kaç gün geçti. Garpta taarruz hiç dur- Muyor, Makedonyada mücadele de - Vam ediyordu. Bir sabah telefon çaldı. Talât Paşanın öğle yemeğini kendisi Yere takılıp tutunmak mıyan gizli v siyanet ile beraber yemek üzere beni ctele ça Rirdığını, yaveri Ömer Abdülkadir bey bildirdi. Talât Paşa ile öğle yemeği Öğleyin —onun ceteline gittim. Ye-| mekte benden başka, bir aralık Dahi-| liye nazırlığı da etmiş olan vâli Celâl| Bey de vardı. Ömner Abdülkadir de bi- zimle beraberdi. Talât Paşa, bermutat ten görünmeğe çalışmakla beraber, düşünceli, ağır ve dertli idi. Hem şun- dan, bundan bahsediyorduk, hem de onun çehresini-tetkik ediyordum. Bir| aralık, cephe havadislerinden bahsettik. ! Celâl Bey, henüz gayet nikbin idi. Bil-| Miyorum, hatır için mi, Talât Paşayı Üzmemek için miydi? Yoksa, benüz Vaziyetteki vehameti görmüyor muy- du? Askerf vaziyeti çok kısa cümleler-| ifade eden karargâh tebliğlerini tef-| tir ederek, vaziyetin telâş ve endişeyi Mucip olacak mahiyette bulunmadığı- Di söylüyordu. Fakat, buna mukabil, Talât Paşa artik saklamıya lüzum gör- .| istediği bir bedbinlik içinde söz söy- Küyordu. Celâl Bey ise henüz Almanyanın | âskerf kuüvvetine inanıyordu. — İnson, | böyle felâket zamanlarında hakikatin &cı ve korkunç çehresile karşılaştıkça, ©nu görmemek için başını çevirir. Ce- lâl Beyde de böyle bir hal vardı. Nete- kim ayni hal bende de vardı. Yemekten sonra, bir müddet daha #undan bundan bahsettikten sonra Ta- lât paşayı istirahata bırakmak üzere Ce lât Beyle birlikte çıkmak üzere ayağa alktık, a zaman Talât Paşa, benimle taz konuşmak istediğini söyliyerek Celâl Beyi bıraktı ve beni tuttu. Yalnız kaldığımız zaman Talât Pa- Ha birdenbire değişti; çehresi, felâket tşısında da olsa metanetini kaybet- Miyen ve feleğin bütün derdlerini ta- #imaktan korkmayan bir ruhun ifade- Sini aldı, İki elinisarkasına koydu ve bir Yandan salonun ortasında gezinerek: |— Sen ne zaman dönüyorsun, Mu- bittin? | Diye sordu. Ben dönmek arzusunda im, Güya istirahat etmek üzere ge- _."_! olduğum Berlinde iki aydır biraz İstirahata mukabil bir hayli de üzül - TMüştüm. Fakat âyni zamanda facianın ton perdesini Berlinde seyretmek, in- Sana acı bir zevk verdiği için, henüz dönmek kararını vermemiştim. — Henüz bir kararım yok, dedim; Eğer dönmem lâzımsa hemen döne- yim... O, gezinmekte devam ederek: — Ben yarından sonra dönüyorum. Sen de dönsen iyi edersin. Kati karar- ların alınma günündeyiz. Gazetenin başında bulunman hayırlı olur. Onun bu sözü üzerine kendisini mü- teakıp ben de hareket edeceğimi söy - ledikten sonra sordum: — Ne gibi kat'i kararlar? Dedim. Biraz durdu; zihni derinden derine meşguldü. Sonra karar verdi: |prensipleri dahilinde bir sulh yapmıya çalışacağız... Fakat, henüz bunu mah- rem tutacaksın, kimseye söylemiye - ceksin? Kuvvetin durduğu yerde siyasetin bir paralık kıymeti olmıyacağını o da bilirdi, ben de bilirdim. Fakat, Vilson prensipleri dahilinde sulh yapmıya muvaffak olmak, o günün en güzel işi ve harbin bizce o gün arzu edilebile - cek en güzel neticesi olduğu için ben bu sulhu ve bu fikri çok güzel bulu - yordum, Fakat, bu sulhu yapmıya ça- lışmak, onu yapmak demek — olabilir miydi? (Arkası var) — Sulh isteyeceğiz, dedi; Vilson | ————>0— < En höş meyva tuzudur, Earsak, Karaciğerden İnkıbazı defeder. Mide, mütevellit rahatsızlıkları önler. Hazmi kolaylaştırır. Canlılık verir. INGİLİZ KANZ BEYOĞLU - UK ECZANESİ İSTANBUL sasmammammı f İstanbul Limanı Sahil Sıhhiye Merkezi Eksiltme Komisyonundan: 1 — Merkezimize aid Gelibolu istimbotunun tamiri açık eksiltmeye ko- nulmuştur. Keşif bedeli 2460 liradır. 2 —Bu işe aid şartname şunlardır: A — Fenni Şartname,. B — İdari şartname, 3 — İstekliler bu şartnameleri 13 Sahil sıhhiye Merkezi Levazımından kuruş mukabilinde İstanbul Limanı alabilirler. 4—FJnihnıılSM937$ılııüniiıulHdoGıhlıdıKıum—uh paşa nunda yapılacaktır. sokağında İstanbul Limanı Sahil sıhhiye Merkezi eksiltme Komisyo - S—Elııiltmeyııîreceklcinl“linsokwmnlıhnmi—ıpy rası ile en az 3000 Hralık bu gibi göstermesi şarttır. «1093» işler yaptıklarına dair bir ehliyet vıu'hı_ı_ Hayatı hendest intizam içinde geçen | bir adamdı, gerçi fakirdi ve zarurette idi; fakat hiç bir şey ona bu intizam severliğini kaybettirmemişti. Ruzna- vardı, gününün hâdiselerini Ora- ima kaydetmeği unutmaz ve ih - tmezdi; hattâ hasta günlerinde bi- le o gün nasıl uyandığını, evden nasli çıktığını, kimlerle görüştüğünü, ne & hp, ne verdiğini, neler işlediğini birer birer ona yazardı. Ondaki bu ruzna « deta bir İlet, hattâ bir içki gibi bir İp- tilâ halinde umdan dolayı eli kan h ve gözü anh olsa bile rüzname- sini yazmaktan vazgeçmezdi. Onun ruznamesi gayet sade ve idi, şeirane sözlerle ve âlimane bir üs lâp ile yazılmış satılar, onun def rinde yer almamıştı, o sadece gündelik basit Bi alrr z suşla yapılabileceğini söylediği zaman az kala onun boynüna sarılarak bu « ruşmuş yanaklarından öpecekti. Geriye kalan 30 kuruşla iki hasta « nın sütü temin edildikten başka ken - dine de simit, peynir ve sigara parası kalabilir Lâkin eczane dönüşünde çocuğunun hararetinin birdenbire kır- ka yük 4 tütünü, ve hattâ yiyeceğ unutturdu. İlk işi b iki kilo buz almak old vergilerin dip koçanların- t yapmak ıztırarında bulun- ve bahleyin uyanına-| ta ması, orada yördüğü hemen yatağının yanıbaşın - kutusuna kurşün kalemile j bir olurdu. kmaz hemen yatağını dü- yorgan katlar, son- ra itina ile elbises çıkardı. Onün itiyadına köment vuran hâ - dise, bazı sabahlar bu sokağa çıkışlar da olutdu. Her sabah bir bardak çay, biraz peynir, ekmek yemek itiyadında olduğu halde, bazan bu üç şeyden bi - risinin bulunmaması onu ilk rasıladığı simitçiden, simit almağa mecbur ve keyfini kaçırırdı. Bunu hemen def terine not etmeği unutmazdı. «Saat 6 yı 55 geçe uyandım, beri tat yatağımı düzelttim, üslümü £ dim, fakat aksiye bükin evde çay miş, bir gün evvelden bana baber ver- medikleri için çay kultusuna ej attığım | ekmek ve peynir temin Mecburen ilk rastladığım hacet yok.. Bu, anı miyen şahsi hay Bizim ası) mevzuumuz hâkime önüne getiren hâdisedir: Ken. “e tahsildarı İdi, hayatı gi bi işinde de mun mdı, tahsilâtını tam beş senedir, dikkate değer - bir| ciddiyet ve intizamla yapm gi sahiplerine karşı azami et gös- termişti. Kavgad avur vurttan azami içtinap eylem'şti.. Yalmız o sı - ralarda karısının hastalanınası yetmi- yarmuş gibi, üstelik çoçuğunun da ti - foya yakalanması - hikâyemizin kah - ryamam olan . Sabrinin bütün itidal ve idrakini tarümar etli, şetaret ve| neşesini kaçırdı. Buna rağmen mun yazmı ma ait bir kısımdır. onu heyeti tazaman Tuznamesini kuruştu. | Eczacı reçete muhteviyatının 50 ku-| Ver -|h 1 derhal not del unutmadı. Onun ur defteri âmâi, hi benziyordu. Bu fi » sul maksadı yol man ihtilâs ©' ine iade edeceki Bu ihtilâsını de tanızim et- bun linde ber Eline para paraları & Nitekim de öyle yapi muntazam, cetvel d ti. Kimine makbuz Gerçi ka tfodan kurtu Fakat tahsildar cel Ş n 88 lira 92 buçuk e geçirmiş bulunuyor- esi onun t yolunda la para geçiyordu. Fa « muazzaptı, işlerinin yo- nün cebine sokulm his: ardu. Onun ğgösa gitmek oldu ve kendisinden tahsil ettiği 100 kuruşu iade etti. Sone ta ayni suüretle 128 numaralı evden fazla olarak tahsil etmiş olduğu 28205 da geri verdi. tle hareket ettiği halde, yap çet etrafta bir sürü dedikoduyu celbetli. Onu keme zuruna kal Şimdi heyeti bâkime ona - verilecek nmektedir. Yap- kanuna muğayir, fakat gun olan b n.beraet m meli, yoksa ceza mt e * Bunu, hâkimler heyet'nin rinden ev e bırak gezanın $ tığı işin l Jet ve vicdar okuyucumun tek yorum. dir ve tay k V_Y_a_r—ı;ki nushamızda : Ziyaret Yazan: Leonid Lenç Ruscadan Çeyiyen: Alax

Bu sayıdan diğer sayfalar: