11 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

11 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ İ ! Bir doktor, ayağına kapanmıyan karısını öldürdü Katil boşanıp seudıgı sokak kadınını almak ıs!ıyordu İ:u-ı yısına “Ona yalvar, benimle evlenmiye razı etl,,emrini verdi| Doktor Funeh Amerikan etelerinde insan bazan | gok garip vak'alar okuyor. Sam amca-| Hin memleketinde öyle tuhaf işler olu: yor ki, insan bir türlü inanmak iste- n İşte size anlatacağımız meselel r bi rdan biridir. riği — karşlarındakine terler, fakat bu r haddi vardır ve had- da ekseriya A- zorbalığın ı.- raber Fuachun garip bir 1 da vardır. Arada sırada arengiz bir hâl ve tavır takınır, bir kaç gün ortadan kaybolur. Nereye git- tiğini © bir kaç gününü nerede geçir - diğini karısı bile bilmez ve onun bu esrarengiz hayatı mahallede nazarı dikkati celbettiği için, hakkında sık sık dedikodular çıkar, namuslu doktorun aleyhinde hayli ağır şeyler söylenir, Onun meşhur bir kaçakçı şebekesi ile alâkadar olduğu da bu dedikodular maeyanındadır. Bu dedikoduların sık sik meydana çıkmasına bilhassa karısı Madam Mari Mütesessir olmakta ve yakın ahbap - larına: - — Funchun ne kadar namuslu bir insan olduğunu bilmesem, etrafta ya - 'memiş bir aile faci>sı ada zorba insanlar çoktur. Ar-| Bılan dedikodulara ben de inanacağım demektedir, İnsan dünyada kimseye Milli roman İsabetsiz ve tesirsiz kalan ateşin i- leri hatlarımız, piyade saflarımız ara- sında maddi hiç bir zarari yoktu. Ruhi ve menfi tesirlerin olmasına da imkân yoktu. Dört büyük harp yılında en çetin muharebelere girip çıkmış, Çanakkale Bibi yerden, gökten, denizden yapılan ateşlere karşı sinirini imtihandan geçir- miş kahramanların böyle bir gecenin bömbardımanile — gevşemelerine nasıl imkân olabilirdi. Sürekli bombardımana karşı Türk bataryalarının mukabelesi pek kuvvet- Ki değildi. Bizimkiler cephanelerini mek istemiyorlardı. Maksada ve neticeye tesiri olmıya- Cak bir mükabelenin ne kıymeti olabi- lirdi? Fakat güneşle beraber düşman topçu ateşini bastıran müthiş bir bom- bardıman başladı. israf et- Silâh başına! sevgilisinin Bayan Mari : etmemeli, kocamın ölümden kur SON POSTA Atkaracalıların Bir temennisi Çerkeş (Husuat) — Atkaracalar na- hiyesi üç yüz elli evli ve iki bin nüfus- lu bir kasabadır. Bir yıl evveline gelin. ceye kadar belediye teşkilâti ile idare edilirken son tahrirden sonra köy ka- nununa tevfikan idare edilmeğe baş - lanmıştır Yaya olarak kaza'merkezine üç ve i ndaki istasyona yarım kendi ismi a saat mesafede bulunan Atkaracalarlı - lar; iki yıl evvel kavuştukları şimendi- ferden b—-drn ldıu kadar istifade ede- geçiyor, gece yarısından sonra geçen bu trenlerin dönüşü de gene gece yarı- gından sonta sabaha karşı saat dörtte vukubuluyor Halbuki Çerkeşin mühim olan pa- zarı çarşamba günü kurulduğu ve bir gün evvel yanj salı günü muhtelif kas|r tar geçmediği için nahiye ve köyler| halkı bilzarure at, araba veya yaya ©- larak Çerkeşe gitmek —mecburyetinde | kalıyorlar. | Bu hat üzerinde günde dört, beş defa marşandiz katarları geçtiği halde yolcu kabul etmemesi yüzünden ta - mamile boş geçen ve fakat kömür ha» mulesile dönen bu katarlardan da isti fade edilemiyor. Bu katarlara bir tek yolcu vagonu bağlanması halkın şi - tiyacını karşılayacaktır. anlar bugün aleyhinde söy- anlarda eskisinden daha az kı )kumakta, has'a gibi Müşfik ha nakta, daha arına karşı eskis eket memektedir ar taların sık sık yadırgamadı 1 nazarlar fırlatlıktan gıV,u salonda bir kanapeye olurd! sigarasını yakarak doktoru beklemeğe başladı. Biraz sonra doktor içeri girdi. müddet başbaşa beraberce kaldılar. Madam Marinin içine hiç bir şüphe Rirmemişti.. Bir çok hastalar kocasile başbaşa kalırlardı. Fakat işte o sırada hiç beklemediği bir hâdise ile karşılaştı. Doktor Funch saçı başı karma karışık dışarı fırladı, ağlıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Karısını çağırdı, ve onun ellerine sa - rılarak: — Mari bana yardım et... Bir Sana muh- cayüze uğradı. köşede mü-| bir vaziyette ruyor halkalanan d Funch karısına — Ma viyorum idan — ayakla ona hi musun onu flhakika ne ordu, şuuru elden gi — Görmüyor musun ne haldeyim, bana Yardım et, söyle de"şu kamı bana varsın! diye mırıldandı. Madam Marinin kadınlık ve zevce - ırılmıştı. Ne olursa ol. di kocası için bu söz- sun bi leri sö; Ben böyle ( Devamı 13 üncü sayfada ) Atkaracalar .sı.mşonumm g..,ı.,.: ve|rin ci daha ilerisine doğru haftada dört tren | * erce içeri gir -| Y İişi ikmal ödilmiştir. Dü, tarih ve edebiyat | —e AAT AT G l'!ll | Kadın pla] kıyafeti ile sokakta gezebilir mi? Holivudda çıkınlan modanın bütün Amerikaya yayılacağı anlaşılınca Amerikada kıyamet koptu Amerika gazetele ri bu yıl eHolivut» sokaklarında mayo- lu kadınların g meye başladığ plâj kıyafeti ni ve atle yayıldığını söy lüyorla: madanın baş ç noktası, mev n ilk aylarında çev müştur. Bu filmi çe $ virecek olan san'at- kârlar plâj kıyafeti ile bir sâhney k üzere so| şlar, gören ev hayret etmiş, sonra güzel bulmuş, D sonra da takli de kalkışmış... ve neticede yarı çıplak ek modası bü- |tün şehre yayılmış, T)al.ı fenası Amer anın di ğer taraf rmuş. Bereket versin Ha erikanın di ima bens da değişebilir. Bununla beraber bu garip moda kae” şısında papas cen” derhal hareke - Beçerek yeni mo danın gayri ahlâki olduğu hakkında bir Merrifonda Halkevi çalışmaları Merzifon (Hususl) — Halkevimiz açıalı iki yıl olmuştur. Bu İki yil içinde binlerce yurtdaş faydalanmış, kültürel sahada pek İi büyük bir başarı gösterilmiştir. Yenilden ait aylık bir faaliyet programı çizilmiştir. Seçim komltesi başkanlığına Vehbi, murahhaslığa Kadri Özyalçın, azalıklara diştabibi Kâzun, muallim İskender Hâki, Sabri Tekin seçil- mişlerdir. Holivud sokaklarında ı tamim neşretmiştir. ——— Manisada göçmenlere arazi verildi Manisa (Hususl) Vilâyetimize gönderlir yeni göçmenlerin ârazi tevzil işi tamame'l ikmal edilmiştir. Salihli ve Akhisarda müsâif arazi bulunmadığından oralardaki göçmel- ler buraya gönderilecektir. Manisada sıtma mücadele doktorluktari Manisa (Hususll — Karacasu hükümet doktoru Tahir, Bucak hükümet doktoru İs“ mall Manisa sıtma mücadele doktarlukların? nakil ve tayin edilmiştir. No. 6 Bürhan Cahit Düşman piyadesi yordu. Ve dalga halinde kademeli taarruz | kuvvetlerinin siperlerden görülüyordu. Artık çetin boğuşma başlamış bulu- nuyordu Sakarya çevresinin çorak ve çıplak sıra dağları arasında kıyasiya bir dö- vüş oluyordu. Topçu kazargâhı yaveri mülâzim Fikret ilk defa ciddi bir muharebenin içinde bulunmaktan gelen sevinç ve heyecanla çalışıyordu. ... taarruza kalkı- | 12 Eylül 920 Sakarya garbine dayanan düşmanın yüz kilometrelik geniş bir cephe üze- rinde başladığı taarruzu karşılamak i- çin Başkumandanlık pek üstadane bir plân hazırlamıştı, Pulatlıdan daha ileride, bir keşmede harbin seyrini takip eden Başkuman dan Vaziyeti tahmin ettiği gibi görü - yordu Düşman cepheden zorlayıp sol cee nahtan bir çevirme ile maksadına u - laşmak plânını kurmuştu Taze kuvvetlerini mütemadiyen ileri süren. düşman cephedeki müdafaamı- zi kırmak için üstüste hücumlar. ya tırıyor. Kırıyor, kiriliyor, fakat taarrı za devam ediyordu. Cephenin her noktasında geçen hâ- fırladıkları | diseleri pek iyi kontrol eden umumi karargâh ihtiyat kuvvetlerini maharet- le kullanarak zayıf hnoktaları — derhal takviye ediyordu. Düşman bu tazyiki yaparken sol ce- nahtan hazırladığı ileri harekete de geçimişti. Ordumuzun sol cenahı geniş bir da- ire halinde bir çark yaptı. O kadar ki Ankaraya elli kilemetre yakın cenuba İdoğru kıvrıldı. Bu suretle asıl cephe garbe doğru iken cenuba döndü. Arkası Ankarada iken şimale dön- dü. Cephe kendi kendine veçhesini de- ğiştirmiş oldu, Müdafaa hatlarımız parça patça kıi- —a a— |sım kısım geri çekilip yer değiştirerek ——— Bu müdafaa sisti harp san'atine taze prensipler koyan Başkumandanın eseri idi. Hedef şu idi. j Üstün kuvvetlerle yüklenen düş -| man tazyiki karşısında bütün bir cep- yi sürüp harbi kaybedecek yerde kı düşmanı yıldırmak ve kırmak Müdafaa hattına ümit bağlayıp o - nun kırılmasile geniş mesafelerde ge- rilere çekilmek kırmak tabiyesinin ne kadar sakat olduğunu bu yeni sistem derhal belli etmiş oldu. Başkumandan | d verdiği emirde harp tarihine yeni bir çığır açan bu sistemi şu taze ve parlak ifade ile anlattı: — Hattı müdafaa yoktur, satıh mü- dafaa vardır. Ve bu satıh bütün vatan- dır, Vatanın her karış toprağı vatanda- gn kanı ile ıslanmadıkça terk oluna maz. Bunun için küçük ve büyük her cüzütam bulunduğu mevziden atılabi- lir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada — tekrar karşı —— —A Harbin en kızgın ve heyecanlı bit devresinde tatbik edilen bu sistem düşmanı çılgına çevirdi.. Düşman bif değiştiret Türk safları önünde ne yapacağını $4" şırdı. Taarrüz istikametleri taaruz plâj ni gibi altüst olmuştu. Bu şaşkınlık v& taarru? boksör gibi yer ve tabiye gördüğü çetin mukuvemete kabil Başkumandanın m! dafaa plânı dü$ mana ağır zayiata mal olarak müsbt! neticeyi verince yerinde mıhlanıp dW ran sağ cenahımız müthiş bir taarruzla düşmanın sol cenahını tazyıka başladı: Bu hareket bütün taarruz kabiliyet sönen düşmanın mağlübiyeti kabul &t" mesile neticelendi. 13 — eylülde aft! Sakaryanın şarkında düşman ordusu” dan eser kalmadı. İ Sakarya harbi 23 ağustostan 13 97 - lüle kadar yirmi iki gün ve yirmi * gece durmadan devam etmişti. Sakarya savüşilyeni Türk devletiğii İtarihina büyük bir zafer kaydettiği ll bi cihan harp tarihine de büyük tabi'? cephe teşkil edip müharebaye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar yılıyor, fakat hem takviye ediliyor hem ona tâbi olamaz. Bulunduğu mevzide mevzi ve cephe değiştiretek düşmanı |nihayete kadar sebat ve mukavemete şaşırtıyordu. mecburdur. n dersi oldu. Pi Düşman arlık Sakarya garbinde tutunamadı. Ağır bir rüc'ata düşen düşmanı SÜ7 varilerimiz Eskişehir, Seyitgazi Ve yonkarahisar hattına kadar takip ler, (Arkası VAi Ai-

Bu sayıdan diğer sayfalar: