23 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

23 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K7 fihat ve Terakkide on sene 14 üncü kısım No. 12 İTTİHAT VE TERAKKİNİN SIINU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Bırgen Artık tevkifler başlamıştı, çok heyecanlı zamanlar geçırıyorduk EListeyi — dahiliye kambur İzzet hazırlamış, İngilizler let- kik ediyorlardı. Orta yerde müttefikler arasımda teşekkül etmiş bir de komis - Yon bulunduğu için, Histeyi bu komis - Yon.da görüyor ve Seon da bu suretle Muhteviyatından haberdar - oluyordu. Henüz tevkiflerin ne zaman yapılacağı Mmalüm olmamakla beraber, habersizce bir hamlede yapılması muhtemel oldu- ğu için ihtiyatlı ve tedbirli bulufimak lâzim geliyordu. Ben, hemen dostları haberdar etmeğe başladım. Herkesi bulmak kabil olmadığı için bulduklarır ma söylüyordum. Onlar da diğerlerine haber vermeği üzerlerine alıyorlardı. nazırı ulan karar vermekle beraber büyük bir kıs- mi kaçmamayı tercih ediyorlardı. Mit- hat Şükrü bey, Cahit bey kaçmak iste- miyenlerden oldular. Ben ise bu meç: hul âkibetli teşebbüste Bekirağa bölü- Büne bir daha gitmemeğe karar ver - Miştim. Önce yakalanmakla sonra ya- kalanmak arasında netice itibarile bir fark olamıyacağı için ele geçinceye kadar yakalanmamıya çalışacaktım. Tevkifler başlıyor O günden itibaren kenidme, İstan- bul içinde bir saklanma plânı düşün - Meğe ve her gün muntazaman Sconla temas etmeğe başladım. Meclis ve Te- ceddüt fırkası dağılmış, — perişanlık * artmıştı. Ümitler yavaş yavaş büsbü- Hön karılıyor, karanlık artıyor ve:gel * mekte olan milli felâketlerin hacminin büyüdüğünü gösteren hiç bir şey ek- sik kalmıyordu. Her taraftan bir sille Yiyen ve bir küfür işiden Iıııhuıçılır fam bir perişanlık i ü Mizle büsbütün teması kaybetmemek için, muhtelif guruplar halinde yer yer toplanıyor, arada bir havadis alıp ve- Tiyorduk. Bu esnada öğrendik ki İstan- buldan kaçanlar, Kırıma - çıkmışlar, #Oradan bir kısmı Almanyaya gitmiş - ler, Enver paşa da, Kafkasyaya geçme- e teşebbüs etmiş, fakat bindiği mo * tör fırtınadan parçalandığı için geri tdönmeğe mecbur olmuştur. Kafkasyaya gitmiş veya gitmemiş, n ondan artık hiç bir şey beklemiyo- Tum, Benim gözümde 0, ne yaptı - Bini bilmeyen bir adamdı. Nereye Bitse meydana müsbet bir iş getiremez- di. Bunun için Kırımdan gelen ilk has berler, bana hiç bir heyecan, ümit ve tevk vermedi. Ne yapabilecekse bu * Memleket yapacaktı. Meclis kapandıktan sonra, arada sır Nadinin «Yeni gün» üne imzasız Yazı yazmaya başladım. Gazeteye bi- taraf süsü vererek, onun İttihatçılıkla itham edilmesine vesile vermemeğe Salışarak, hem öbür taraftaki edebsiz Matbuat ile mücadele, hem de aramız: İ temas ve münasebetleri muha - ya dikkat ediyorduk. Bu siralarda birdenbire Ankara vali- 8i doktor Reşitle Boğazliyan kaymaka- ı Kemal birdenbire tevkif edildiler. uki benim bundan hiç haberim ol- Mamıştı. Seonun da malümatı yoktu. Eımu" tehcirleri meselesinden dolayı Menilerin yaptıkları — müracaatlar Üzerine ve İngilizlerin emri ile tevkif ilmişlerdi. Bugünden itibaren artık €mniyet kalmamıştı. Ele geçmemek için dikkat etmek Tâzımdı. Vakia, ya- Pilacak siyasi tevkifler için listeler has Zırlanıyor ve bundan bizim de haberi- Miz oluyor idise de ara yerde böyle irdenbire tevkif edilmek ihtimali yok 'eğikli, Bugünden itibaren geceleri €Vimde yatmamıya ve her geceyi ba aş- & h"' nıde geçirmeğe başladım. llillf lıuvvoderı İshnbuldın çıkı.»luk_ Yavaş yavaş, vatanı olmayan, evin-|hayli rdostu; işden haberdar ettikten Bunlardan bir kısmı yakalanmamıya|de yatamıyan bir serseri haline geli -| sonra, o gece son defa olarak kendi yordum. Bir gün, babamda gecelemek üzere lemek üzere evimde yattım ve ertesi gün de gece- Heybeliadada evvelce Bostancıya giderken vapurda Refik |kendisinden bahsettiğim dosta gittim. Halit ile onun etrafında dolaşan bir zümreye rastgeldim. Lâf arasında on- lara anlattım ki ben artık babamın ya- nında oturuyorum, Refik Halidin yanındakilerin, po - lisin yeni ve mutemet hafiyelerinden olduklarını — bildiğimdendir ki böyle ıo»lcm“şıim Bittabi, ertesi günden iti- baren bir daha babamın evinde gece- lemedim! Artık bütün tertibatımı yapmıştı evde küçük kızıma, babasını sordukları zaman, ebilmiyorum!» demesi lâzım geldiğini de bekledim. Polisler faaliyalte © şünlerde, Seciü bank ameliyatın başlıyacağı günü tayin etti: Bir gün sonra polis işe başlıyacaktı. Bunun için bütün tertibat alınmıştı. Artık gün kararlaştırılmış odugu ıç n o gün, bıı SIHHİ B ( Baştarafı 13 üncü sayfada ) fodan — iyi iklen sonra, günü olanların — Hrazatında taharriyat — yapılıp mikrop — mey - cuüdiyeti görülürse muhakkak ;htilât- 'tan men müddeti uzatılmak iİcap eder. Difteri de hastalıktan sonra boğaz - daki ifrazatta bir iki ay daha mik - Tobun Mevcudiyeti devara eden vak'a- lar çok görülmüştür. Kolera salgınla- la da bu mesele san derecede ehem- miyeti haizdir. Mıkmplnrm sirayetli va doğrudan doğruya ve yahut bilvâsıtâdır. Doğru- dan doğruya sirayet şimdiye kada lediğimiz gibi en çak ve her vakit te » sadüf olunan şekildir ki bunlar.çok va- himdir. K Bu sebeple hasta insanların buşka - larına hastalık vermemesi için daima nezaret ve müşahede altında bulundur Tulmaları ve kendilerinin sıkı sıkı ta- kip edilmeleri zarureti vardır. Bilvasıta - sirayet ise bilhassa bü - yük salgınlarda en büyük âmildir. Bu- rada hastalıkların sirayeti şahıstan şa- hısa değil, fakat şahısların ifrazat ve ifrağatının umumi su borularına kariş- ması ile, eşya ve ölbiseler ve yahut mülevves meskenler vasıtasile vaki ©- lur. Tifo, veba, kolera vesaire salgın- ları daima böyle olmuştur. Hasta vücutlardan muhtelif suret - Jerle harice yayılan mikroplar az çok mukavim cinsten oldukları vakit, diğer bir takım vasmtalarla her tarafı bulaş- tırırlar. Meselâ toz, toprak ve havaya e karışanlükürük zerratı gibi ki bunlar bilhassa verem için çok tehlükelidir. Sonra bir çok mikroplar da gıdaları- ız vasıtasile bize intika! eder, Mese- lâ veremli ineğin sütü trişinli etler gibi hasta hayvanlar vasıtasile, ve yahut çiy meyva ve sebzelere karışmış mik- ropllarla hastaliklar #nsanlara intikal eder. Bütün bu sebeplerden maada ü- ; İye Ertesi gün, neler olduğunu anlamak üzere İstanbula inmekten çekinmedim, yalnız vapurda, makine dairesi civa- rında dolaşarak kendimi — başkalarına göstermemeğe dikkat etmeği unutma- dim. İstanbula gelince, en yakın istihba- merkezine, yani Sultanhama - mında bir ticarethaneye gittim ve ora- dan ilk haberleri aldım. Filan, filan öğrenebildiklerini — sayıyorlardı. örtülü kelimelerle evime telefon ettiğim zaman öğrendim ki, sabahle- yin erkenden polisler, Bostancıda ba: bamın köşküne gelmişler, poalis mü -| düriyetinin bir tezkeresini getirip beni | , Bir müddet sonra da babam, inerek tezkereyi getirip bizim | eve birakmış! Bu süretle, — vapurda, Refik Halide attığım taş, tam hedefi- | ne isabet etimiş bulunuyordu. (Arkası var) zerinde pislök ve mikrop bulunan ça - maşır, elbişe ve eşya vasıtasile de has- talık sirayet eder. Burada en ziyade â- mi! olan küçük hayvanlar, yani haşe- rat ve tufeyfittır. Bazı hastalıklar vardır ki insandan insana değil, hayvandan insana intika| eder. Böyte hastalıklar hem insanda, hem de hayvanlarda görülür, ineklerin veremi gibi. Sonra doğrudan doğruya hayvanlara mahsus hastalıklar vandir ki 6 hayvan- lardan haşerat vasıtasile imsanlara ge- Tat Üstü şehi çer. Meselâ veba gibi. Veba biliyorsutluz, bir fare bastalığıdır. Bir yerde — veba başladığı vakit ilk evvel farelere mu- sullat olur ve onlar arasında salgınlar yapar, sonra farelerin üzerine konan pi- re ve sair haşeralın insanları ısırma - larile vebayı fareden insanlara nak - lederller. Haşerat vasıtasile hastalık intikali tababet âleminde son yıllarda büyük bir ehemmiyet ve vüs'at kesbetmiştir. Ona gayet bariz bir misal olmak üzere şimdi okuyacağım İisteyi iyice dinle - yiniz. Malarya, adi — sıtma, ma, uyku hastalığı, dank, hüm- mayi racia, lâysmonyaz. yani bir nevi Akdeniz hümması, veba, le - li tifo, cüzam, yani miskin )ıııa-! lığı, verem, kölera, tifo, şarbon, dizarr | teri, göz iltihabı, küçük çocuklarda | örülen ishal.. sarı — sit - Bütün bu mühim hastalıkların insan- hara bit, adi sinek, sivrisinek, pire, tah- takehlesi gibi haşerat ve tufeylüt va - sıtasile intika? ettiğini söylersem hay- Tet elmeyiniz. Bir çok defa, bir çok vesilelerle dai- ma temiz olmanın en büyük bir sağlık şartı olduğunu söyleyip duruyoruz. İş- te bu misaller bunu pek güzel isbat e- diyor. |komşu düello yapmağa “BAÇİ,,NİN ZEKÂSI 'Yazan: Yaroslav Hüşek Baçi, iyi bir aileye mensuptu. Annesi —lla fon Manhaym Baron Hessendorfun awıunda otururdu. Ellanım kulakları hınkn!iıde idi. Uzun ve gümüşi tüyleri | vardı. Baçinin babası Bliç de iyi bir| kandandı. O da zengin bir derebeyine ağtti. Derebeyi, Baronun komşusu ve ahbabı idi.. Beliçin tüyleri yer yer sa- rımtıraktı. Kendisine çok yaraşan uzün bir burnu vardı. Bir gün, sahibinin peşinden gitmekte olan Bliç, yolda Ella fon Manhayme rastladı. İki köpek karşıli aşınca uzun kok ş Ella, Bliçi iki piliç boğazladı! kları şu bahçelerden birine ııuuı-m. Bahçe- den ni: xaı.ıamn ş olarak âşt Bu farihten itöbaren El! sındaki münasebet sıklaştı. ya olan dikkat ve ihtimamı gün ge çe arttı. Bir gün Bliç, evden t yarım kelle şekeri Ellaya getirdi. Ella şekeri bahçenin bir köşesine gömdü. Canı istedikçe şekeri çıkarır. bir mik- | darını kemirir, arta kalanımı gene top- rağa görmedi. Elle da Beliçi kollardı. O da ona, pek eleri taşıyıp dururdu. sevgi ve ihtimsm dr u bu di. Âdet olduğu üzre köpekler br ka- |rında beş - altı yavru birden doğurur - lı buki Ella bu defa tek hı' yavru velinden Ellanın bir yavrusunu derebeyine vermeği vadetmişti. Halbu- ki doğan köpek bir tane idli. Iş müzake- re ve münakaşa ile halledilemedi. İki a karar verdiler. Düelloda kazanan yavruyu alacaktı. Her iki adam göz yaşları içinde karıla- rile vedalaşarak düello yerine gittiler. Öğleye doğru derebeyi Baronesin evine geldi ve kapuyü çaldı: — Muhterem Barones, köpek yavru- sunu almağa geldim, Rahetsiz ettiğim dçin affınızı Tica ederim, dedi. Barones dehşetle haykırdı: — Ya kocam, kocam ne oldu? — Onu öldürdüm. peği beraberine aldı ve ona Baçi ismini taktı. * Bir insanın hayatı: pahasına elde edi- len bu köpeği hiç olmazsa cemiyete ya- rayacak bir sekilde yetiştirmek lâzım- dı En iyisi onu, bir takip köpeği yap - maktı. Canilerin, hırsızların. fena insan- ların ortadan kaldırılmasına yardım et- İmek sosyete için en büyük hizmetti. Derebeyi bunu yapmakla vakitsiz ola- rak büyük bahasının yasına gönderdi- ği Baronun hatırasını da töziz etmiş olacaktı. Terbiye edilmek üzere köpeği | zaptiye çavuşu Kapluna verdiler. Kaplün işi ciddiyetle telâkki elti. Baçi, kisa zamanda büyük muvaffaki- yetler göslermeğe başladı. Eksersizler. de âdeta harıkalar yaratıyor, bir siçra- yışta - bı!h:sa bu iş için bulundurulan- Üstünü başını param parça | le yaya gelebilen beş köpeğin kabiliyeti- ni, âdeta, nefsinde toplamış gibi idi. Rusçadan çeviren; Alaz Eski riyaziyecilerden Ostriçka kö « pek mi eraklısı idi. Baçi'de hesaba, hattf hendeseye karşı büyük bir istidat gön lü. Onunla alâkadar olmağa karar vere | di Baçi daha on bir aylık iken cezir mü: rabbar almasını öğrenmiş, 13 üncü ayır — na bastığı zaman da, yalnız Ostriçka « nın Mmalümu !)ıa—ı bi ulle beş meç « bullü mua keti taşıyan gayet şık giyini damın üstüne atıldı. A “İnun Mapdi N denberi anan £ dı. Gene bir defasında bir namıyan banker Kiş; kat bir zamanda keşfetmeğe muvaffak ol« du. Bu işlerin sonunda Baçi terfi ettll Tayinine zam yapıldı: Bu hâdiseden takriben bir hafta sön- ra gayet esrarengiz bir hırsızlık vak'ası oldu. Ormanda, çalılıklar arasında de« mir bir köprü bulundu. Bunun bir hırş sızlık vak'ası olduğu besbelli Id Çunı_v 3 kü köprünün yeri burası değildi. Ni « tekim bu tahmin doğru çıktı. Miju 1ır « mağı üzerindeki köprünün yerinde ol- madığı anlaşıldı. Gece karanlığından istifade ederek ü çalan hırsızlar, bunu n'manı Jamıştılar. Maksatları aşikârdı. Mıı— vafık bir zamanda köprüyü oradan eve lerine götürecektiler. Ş Bu işitilmemiş hırsızlık vak'ası civar halkını beyecana düşürdü. Derhal Bas çinin zekâ ve ehliyetinden istifade et « — mek hatıra geldi. Köpeği vak'a yerine — getirdiler. Baçi, her tarafı uzun uzun — kokladı. Başı yerde olarak civarı do « — laşmağa başladı. Bilâfasıla beş saat kâar dar koştu. Peşinden gidenlerde âdeta — derman kalmamıştı. Nihayet Baçi, doş — tu ve mürebbisi riyaziyecinin evine — geldi. Kapısı etrafında havlamağa baş — ladı. Riyaziyeci merak edip kapıyı a— çınca, Baçi ile karşılaştı. Fakat hay » — ret!. Baçi, riyaziyecinin üstüne saldı — riverdi. v YA Artık şüpheye yer kalmamıştı. De « — mek ki bu muhterem riyaziyeci... Zap — tiye çavuşu elini riyaziyecinin omUuzU: na koymuş «sizi kanun namına...» söz ierini söylemek için ağzını açmı: Şt — 'Tam bu esnada Baçi yılâırım gibi oda — dan fırladı, Bir dakika sonra da, ağzın — da kopmuş bir takvim yaprağı olduğu — halde geri lü. Köpek takvim yap _' rağını zaptiyelerin ayağı dibine bırak — tı. Zaptiyeler merakla takvime bakt» lar. Takvimde şu tarih okunuyordu. 1 Nisan Yarınki nushamızda : Gül Hatun Yazan: Peride Celâl |

Bu sayıdan diğer sayfalar: