27 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

27 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa Güzellik Kraliçesinin kızı da güzellik kraliçesi oldu! (Baştarafı 1 inci sayfada) larına göre, en güzel ve en gürbüz yav ruyu seçmek işi, Bay Muhittin Üstün- dağın kerimesi bayan Günsel dağdan, doktor İbrahim — Zatiden, ve bakteriyoloğ Fethiden müteşeklkil - bir Şüri hey'etine varilmiş. Bu hey'et, güzellik ve gürbüzlük Siz, küçük «Meral» ile rakibesinin, bu yazımın içinde bulacağınız resimle- Fine dikkatle bakın. Ya jüri bey'eti - ne, yahut ta, jüri hey'etine itiraz eden- lere hak verin. Fakat bittabi, sizin hü- küm, jüri hey'elinin kat'i ve resmi ka- Yarile güzellik ve gürbüzlük - kraliçesi seçilen Bayan Meralı tahtından indire- miyecektir. Ve bugünkü halde, bayan Meral, güzellik ve gürbüzlük — tacına Tesmen sahip bulunmaktadır. Bu bakımdandır ki, ben dünkü mü- lâkatımı, «Kraliçe Meral» le yaptım! resmiyetle sordum: — Kraliçe hazretleri buradalar mı? — Uyuyor efendim! — Valdeleri? — Buradalar! Görüşmek istediğimi bildiriyorum. Beni salaona gölüren hizmetçi, iki daki- ka beklememi söylüyor. İki dakika geç meden, küçük Kraliçenin validesile kar gt karşıya geliyorum. Ve ağzım, umul- madik bir tesadüfle karsılasmış insan- ların hayretile açılıyor: Meğer, küçük güzellik kraliçesi Meralir annesi, eski güzellik kraliçesi Bayan Naşide Saffet değil miymiş? Anlaşıhyar ki, saltanat tacı gibi, gü zellik tacı da, babadan anodan evfâda İntikale başlarnış bulunuyor. — Teşekkür ederim Bayan! diyarum, Güzelliği inhisar altına almak diye bu- na derler!, Birkaç sene evvel, «Türkiyenin en gü zel kızı»r ve bugün de eTürkiyenin en güzel kızının anasıe Ünvanımı kazanan sabık güzellik kraliçes:, yüzünün pem- beliğini arttıran bir tevazu ve mahcu- Biyetle gülümsüyor. O sırada, Bayan Naşide Saffetin içe- ride bulunan misafirleri de yanımıza geliyorlar, Bayan Naşide Saffet: — Aman efendim, diyor, sormayın!. 'Ne münakaşalar, ne kıvametler... Bir gokla.:mı, cıliz çocuklarını müsabaka- da hakemlere gürbüz göstenmek için patlatıncaya kadar yedir'p mide fesa - dına uğratmışlar. Bacıları da gene ayni maksatla, za- vallı yavrucağızlara yarımşar, birer dü züne yün fanilâ giydirmişler. O nefes- le, civara dumamile eehenneme dön - müş olan kalöriferli müsabaka salonun da çocukların hallerini görseydiniz a - cırdınız. Biçaryeler, üç kile şişman görü neyim derken, beş kilo kaybettiler. Bazıları da, çöcukları”a sahneye çı - karıl -ak artist gibi makyaj; yapmışlar. Sar arıtı kıvırtmışlar, yüzlerine pud- ra, <© derine rimel, dudaklarına ruj sür MüÜş <. Y. cüce ucaklar, bu vazivette, cücelmiş siş birer sokak koketine dönmüş. cede hepsinin foyaları meydana Çıktı abil... Zorla güzellik, zorla gür- büzlük olur mu? — Küçük Kraliçe Hazretleri, güzel - likle''ni, gürbüzlüklerini neye medyun Gurlar dersiniz? — Gürbüz ve güzele dağmuş olmala- Tına... Çocuğum diye söylemiyorum a- mu, | "eral, daha doğar do*maz beş ki- lo gel'yordu. Hem beni büy'e konuştur Mmayıı. Herkese: «Kuzguns yavrusu an ka görümür'a dedirteceksiniz! — 20 kilo... «105» santim de boyu -« Büyüyünce dev gıbi birşey ola- üm patlıyot.. — Küçüğün hayatır: ve gıdalarını, mütemadiyen bir doktor mürakabesi al tında m: bulundurmuştunuz? — Bilâkiz... Sabık Kraliçe, parmağanı kıvırıp, ö- nündeki masaya üç dört defş vurdu: — Hamdolsun; çocuğumun eline dok kraliçeliğini, Bayan Meral isminde bir | * küçüğe vermekle müttefik davranmış. | | Fakat bu karara itiraz edenler, ve küçük Bayan «Alev İpekçi» yi bu ün- wana daha lâyık görerder çıhmı._ z i ı * 4 SON POSs Şark demirgyollal Şirketinin Eski mukavelesi (Baştarafı 1 inci sayfada) allim ve müderrislik, doktor, cczacı, baytar ve kondoktörlük maaşlarının bir zat uhdesinde içtima edebileceğine dair kanunun birinci maddesinin tefsi rine ait mazbata kabul edilmiş, jandar- Tna efradıhakkındaki kanunun bazı mad lerinin değiştirilmen, Şork demir p yolları imtiyazı ile şirkete ait maHarın salın alınmasına dair kanunların ikin- ci müzakereleri yapılmıştır. sonuncu kanun layihasının müzaker ) İresinde Recep Peker - Kütahya - ve | |Bayındırlık bakanı Ali Çetinkaya şark demiryolları şirketi ile aktedilmiş o - lan mütekaddim mukavele üzerinde karşılıklı izahat vermişler ve başbakan İsmet İnönü beyanatta bulunmuştur. Bu izahat ve beyanatı müteakip kanu- nun maddelerine geçilmiş ve kabul e- - BC dilmiştir. Meral'ın rakibesi Alev İpekçi Kamutayın yine bugünkü toplan - tor eli değmedi... Gıdasına gelince, şim tısında askeri orman koruma teşkilâ- di biz ne yersek, o da onu yiyor. Yal-'tı kanununun birinci müzakeresi ya» GKLT E LA mız, daima balıkyağı içiriyoruz, ve te- pılmışuır. miz hava aldırıyoruz. Kamutay Çarşanba günü toplana- En büyük faydayı bunlardan gördü! | caktır. 'Tam o sırada, bulunduğumuz salo - nun kapısında, küçük kraliçe göründü| Karahan, Sovyet Yumuk ellerinden birile, uykudan , yeni açılan elâ gözlerini uğuşturuyor,| /Ç İşleri ötekile, bukle sarı saçlarının yataktan FKomise kalkma perişanlığını gidermeye çahışı- omı ri olayor yordu. Vedanamesini Cumhur Reisine tak Küçük ve büyük kraliçelere bakınca | dim ettikten sonra Ankaradan şehri - gayri ihtiyart : mize gelen Sovyet Büyük Elçisi Karar Tıpkı annesi! demişim' Vay efendim. Sen misin benzeten? b.r den bire hiddetlenen küçük kraliçe: — Ben anneme benzemem! dedi, Şir- leye benzerim! Merakla sordum: — O da kim? Kraliçecik, beni, dar anlayışlı bir ma !yelmj' nazarlarile azarlar göbi süzdü. Ve: — Dur! dedi. Geçme odaya gidip geldiği zaman, kucağında bir yığın resim vardı. On- ları getirip önüme yığdı ve: — İşte Şirley! dedi. Baktım. Bunlar, hep Şirley Tempel'e, yani şu, on yaşında, dünyanın on buca ğinı tutan bir şöhret yapan bahtiyar han Yoldaş, dün akşamki — ekspresle |ve Berlin yolile Moskovaya gitmiştir. Kartahan Yoldaş istasyonda elçilik ve konsolosluk erkânı ile şehrimizde- ki Sovyet kolonisi uğurlamışlardır. Karahan Yoldaşı istasyonda elçilik disile görüşen arkadaşımıza şu beyar natta bulunmuştur: — Türkiyeden ayrıldığım şu daki- kada benden bir çok söz istiyorsunuz. Bir çok dostlar bıraktığım memleketi- nize, daima muvaffakiyet — ve saadet temenni ederim. | Moskovada da Türkiyenin yeni te- rakki hamlelerini daima alâka ile takip Holivut yıldızcağına aitti. Onun otururken, kalkarken, uyurken | sdeceğim. gülerken, ağlarken, hülâsa her biçim- | — İki dost ve komşu memleket ara- de, her boyda, ve her renkte resimleri- | sındaki münasebat umumiyetle iyidir, he bakarken: İstikbalde bu münasebatın daha fazla — İhtimal, dedim, kendisinde bile bu | inkişaf edeceği tabiidir. kadar bol resmi yaktur! Annesi cevap verdi: | — Hülen, iki devlet arasında halledil. — Tabü... Biz Meral yüzünden, Şirle- mesi lâzım gelen hiç bir mesele yok- yin Holivuddan resimlerini getirttik!. Hiç tur. Buradan doğruca Moskovaya gi- bir filmini kaçırmayız... O Himlerden ber deceğim.v birisi, bize en ax kırk, elli Kraya patlıyor... | z — Sebep? ' Karahan Yoldaşın Moskavada ya. — Filmde Şirleyin sırtında bit yeni es- Nİ Vazifesinin ne olacağı henüz belli olmadığı gibi, Ankaraya tayin edile- cek yeni elçi hakkında da malümat yoktur. Berlin 26 (Husust) — D. N. B. a- jansının istihbaratına göre, Sovyetle. rin Ankara elçiliğinden ayrılan Kara- İkan, dahiliye komiseri Ejof'un yerine tayin edilecektir. Bir kadın Sandalda değurdu (Baştarafı 1 inci saylada) «Ereğli limanına bir vapüur uğramış- İtı. Bir kadın bindi. Culeye gidecekti. Fakat birden bire hastalandı. Sancısı tulmuştu, Doğuracaktı. Geminin kap - tanı ile doktoru kadının karaya çıkarıl- masına lüzum gördüler, Kadın korktu, Vap görmesin. Eve döner dönmez, somur- Tup tutturuyort — Şirleyin uzun esvabı gibi esvap iste- L — Şirleyin küçük otomobili varl.. Ba- na da almacak! I — Şirley, koca bir bebek almış. Tıpkı- snı bulunl... — Annel Bir Debit! diye bağınyor! Hergün aynanın karşısına geçer. Boya- hir, sürünür, giyinir, s#oyunur. Âynanm ya- tuma, Şirleyin sesimlerini mralar. Modelleri- onlardır. Onlata benziyeceğim diye ter ter | tepinir durur. - Tuvalet masrafına para dayanmıyor. — Desenize, dedim, çocuk değil, kadın mübarek ! Ve ilâve ediyorum: — Maamalih, küçük kraliçe —ile Şirley undaki müşabehet de kabili inkâr de- Ğil... razı olmadı. Amma gilmedi. San- Annesi gülüyor: a dakı - Dervişin kayığına — indirdiler. | — Hah... Şimdi göze girmenin yolunu | Son dakikası imiş: Kadın sandalda do- buldunuz! Burdu, bereket versin hemen belediye Kendisini, annesine — benzettiğim za-| ©besine haber gönderi;mişti, ebe geldi man başlayan somurtkanlığı hâlâ dağılımı- | Ve kadın- bir arabaya' bindirerek Mem- yan küçük Merale dönüyorum. Ve çene-| leket hastahanesine yoilandı. Kadının ya getirdiği çocuk kızdı ve bu va e dünyaya gelmiş olmasına rağ- * sini tutup, evvelâ yüzüne, sonra da Şirle-| | yin elimde tuttuğum resmine bakıyorum: — Tıpkı... diyorum. Sen tıpatıp Şirleye | Men «Bahriye» tesmiye edildi.» benziyorsun! * Ufak beyaz yüzüne, masum bir sevinç| Bu hâdiseyi bize yazan Ereğglide de- yayılıyor. Masanın üzerindeki çikolâta ku| niz işlerile meşgul Avni Nabadır ve tusunu kapıp yanıma geliyor, küçük sarı | mektubunda hâdisenin muhitte üuyan - başına, bir güzellik, gürbüzlük tacı kondu- | dudığı telâkkileri de anlatmaktadır. rulmasındaki kerameti ispat edacek kadar| Fakat biz düşüncemizi ilâve etmiye - sirin bir gülüşle bana, bu ilsfatımın rüşve- | lma: Hükmü alâkadarları ile okuyucu: tini uzatıyor! Naci Sadullah — | lar verecektir. Ka gaa & , ü ü l — Nisan 27 — Atatürk, Irak Hariciye Vezirini kabul ettiler (Baştarafı 1 inci sayfoda) K ve belediye reisi, İzak elçisi, mevki ku- mandanı dış işleri genel sekreterliği vekili, protokol ve birinci daire şeflerile, Ankara Merkez kumandanı, Emniyet dirketörü we İrak elçiliği erkânı tarafından karşılan- anış, başta bir bando müzika olduğu hab de bir askeri müfrere respai selâmı ifa ey- Temiştir. lrak ve Türk Milli renklerile donatıl- muş bulunan Ankara durağında dost ve kardeş iki memleket — dış işleri bakanının karşılaşmaları çok samimi olmuş ve Ekse- lans Naci Elasıl kenditine ihtiram resmini yapmakta bulunan askeri müfrezeyi se- lâmlamıştır. Bu esnada müzika İrak ve 'Türk milli marşlarını çalmıştır. Muhterem misafirimiz — ve refakatinde bulunanlar istasyondan doğruca ikametle- rina tahsis olunan Ankarapalas oteline git- mişlerdir. Ziyaretler Ekselans doktor Naci Elasıl Ankarapa- las otelinde kısa bir istirahatten sonra bir- birini müteakıp dış işleri Bakanı Doktor Tevfik Rüştü Aras, Başvekil İsmet İnönü ve Kamutay Başkanı Abdülhalik Rendayı ziyaret etmiş ve bu ziyaretler kendisine Muhterem misafirimiz bugün öğle ye- meğini husus! olarak yemiştir. İ Atatürk'ün nerdinde Öğleden sonra Reisicamher — Atatürk Ülrak Hariciye nazırı Naci, Asil'i kabul bu- yurarak nezdletinde bir saat kadar alıkoy- Umuştar. Dün geceki ziyafet Bu akşamı Hariciye Vekili Doktor Tev- fik Rüştü Aras tarafından Hariciye köş- künde Iszak Hariciye Veziri Naci Asil şere- fine büyük bir züyafet verilmiştir. Ziyafette Başvekil İsmet İnönü, diğer bir çok vekiller, Kordiplomatik, meb'uslar, Keak sefareti erkânı, Hariciye Vekâleti yük sek erkânı hazır bulunmuştur. Ziyafeti bir suare takip etmiş ve Reisi| KP Cumhur Atatürk bu süareyi huzurlarile ge- 'reflendirmişlerdir. Hariciye vekili Doktor Aras verdiği zi- yafette aşağıdaki nutku söylemişlir: Verir Hazretleri, Dost Trak devletinin değeri! Hariciye Na- zırı, zatı devletlerini aramızda görmekle duy duğum meserreti tarife hacet yoktur. Ankarayı xiyaret etmek suretile izhar bu- yurmuş olduğunuz nezaket ve muhaleset ikt dost memleketimiz arasında — müteyammen mevcut samimi dostluk münasebatının yeni |bir tezahürü olduğu cihetle bizi çok mem- nun etmiştir. muna sölümlamakla bahtiyarım. Memlek. mize hoaş geldiniz. 'Tarihi mukadderatı, coğrafi vaziyetin ta“ — Bi İlcası olarak biribirine pek yakin yaşar — maş milletlerimiz eskiden beri biribirinin m€ ziyetlerini anlamak ve yekdiğerini takdir ©“ derek sevmek fırsatını bulmuşlar ve menmts — leketlerimizin takip e$tiği sulh siyaseli gayt — itibariyle ayni olduğu elhetle aramızda bü günkü dostluk ve yakınlık tessüs etmiştif. Kendine hâs olan meziyotler ve dürüstlük | fle temayüz eden necip kardeş Irak milleti- nin refah ve terakki yolunda her gün çok geniş seri adımlarla ilerilediğini görmeklt — Türkiyenin ve 'Türk milletinin büyük bir sa” adet duymakta olduğunu size samimi ola <« rak tamin edebilirim. Beynelmilel sahada kendisine lâyik olarak ihraz etliği güzide mevki Jcabı genç ve dinf kormşumuz Irakın yakın şarkla sulhün selâ — met ve kardeğliğin temin ve tarsini yolundt diğer dost devletlerle mesal teşrikl saha” sındaki yor ve kendisine terettüp eden vasi fenin ehemmiyeti derkârdır. Bu önemli dava yolunda hepimizin sarfet tiği mesainin peyderpey semerelerini iktitaf edeceğimisi düşünmekle hakiki bir zevk düs — yuyor ve ufukta her gün daha kuvvetle be- Hiren Garbi Asya allesi müveddetinin şark memleketleri ve ensali âtiye için müreffeh ve mes'ut bir âtinin başlangıcı olacağına kâ* ni bulunuyorum. Kadehimi Irak Krah Majeste Birinci Güzl gerofine ref ve kardeş Irak milleti necibesi” nin daima mütezayit görmek istediğimiz te- — ali ve refahına ve zatı devletlerinin de saâ“ det ve sıhhatine içmekle büyük bir şeref v saadet duyuyorum. Irak Hariciye Veziri de gu nutukla mukü- belede bulunmuşlur: Vekil Hazretleri, Kardeş bir mamleket Hariciye Veriri sıfar — tile şahsıma karşı Ibras buyrulan teveccül- ederim. kiyeye olan samimi duygusunu izhara vesa”. — tet ettiğimden dolayı bir kat daha artı* — yor. Zati devletlerinin buyurdakları gibi tarihi ve soğrafi âmiller dolayısile 'Türkiye ile alâ- kasını idrak eden memleketimiz muhtereli kardeş memleketin geniş terakki ve teall — hatvelerini birer birer derin bir alâka ile tt — ediyor ve bunun semezelerini müşahedt buyurdukları gibi bu hususta kendi hissesi- ne izabet edecek mesaiyi ifaya dalma azim- — kâr bulunmuştur. ve bulunacaktır. Bu duygular fle kadehim! Türkiyenin UlU Retsteumhuru Ekselâns Atatürk şerefine Tef ve kardeş Türk milleti necibesinin datma mü tözayit görmek istediğimiz teali ve refahın — ve muhterem Başvekil Ekselânt İnönünüü ve zatı devletlerinin saadet ve sıhhatine 19“ mekle büyük bir şeref ve sandet duyuyo * Zatı devletlerini hükümeli cumhurtye na | rum. 'Suriyede Türklere karşı sempati gös- teren Arapları bile tevkife başladılar! (Baştarafı 1 inci sayfada) mudiyesinde Kışla civarında bir bina, Cemil Paşa oğlu Mehmedin Suriyeli eşkiya olan adamları tarafından sureti mahsusada yakılmıştır. Maksat, halkı, telâş ve beyecana dü şŞürmek ve hâdiseyi Türklere atfettir- mek, bu arada Türk halkın malını, mül künü talan etmekti, Şam, 26 (Hususi) — Halepteki Türk mevkufların muhakemelerine devam olunmuştur. Antakya belediye reisi Hacı Etem, mahkemede kendisinin e - vinde tahribat yapılmadığı ve muha- keme edilenlerden Şikâyeti olmadığını İzmirde yapılan Çok çocuklu Aileler müsabakası İzmir, (Hususi) — Çocuk Esirge- me Kurumu tarafından çocuk bayra« mı münasebetile çok çocuklu aileler müsabakası yapılmıştır. Birinciliği Güzelyalıda Çiçek soka- ğında oturan on bir çocuk babası B. Mustafa kazanmıştır. Bu zatın 18 ço- cuğu varmış. Ancak yedisi ölmüştür. Sağ olan on bir çocuk hesabâ katıla- rak kendisine elli lira mükâfat veril- miştir. İkinciliği Değirmendağında Ne cip sokağında oturan Bayan Binnaz kazanarak otuz lira mükâfat almıştır. Bu da on bir çocuk anasıdır. Üçüncülüğü Mumcu kahvesinde oturan 11 çocuk babası B. Şevket ka- zanmıştır. Bu da yirmi lira mükâfat | söyflemiştir. Halep 26 (Hususi) — Kırıkhan kaymakamı Türk Süreyya Halef hiç bir sebep ve kanuni mülâhaza nazarı * tibara alınmıyarak azledilmiştir. Cenevrede Cenevre 26 (A.A.) — Anadolu ar jansının hususi muhabiri bildiriyor: Anayasanın Türk projesi esası ü" zerinden ilk tetkiki bugün — eksperlef komitesinde bitirmiştir. Yarın komite statünün kat'i müzakere ve tahririnö başlıyacaktır. Bu esnada iki tâli komi* te anayasaya ait projeleri hazırlayacak- tır. Bir çocuk Kayboldu Kadıköy Yelde- ğirmeni — Kahve |© sokağı on yedi (- numarada oturak Bay Raifin oğl en bir yaşındak küçük Necdet al tı günden beri kaybolmuş ve bü tün-araştınmalara ( rağmen henüz bu ç$ rı saçlı, mavi göz f lü, tombu? yanaklı, vücudü çok zayıf VE — boynunda nazarı dikkati celbedecik bir (Ben) i bulunan küçük Necdet € hemmiyetle aranmaktadır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: