27 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

27 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TTİHA İttihat ve Terakkide on sene — V4 üncü kısım No. 16 VE TERAKKİNİN SON Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen 3 Doktor Reşit nahak yere bir ” Tevfik Paşa, kanun tarafına öylediyor, ötekiler, her ne ba- lı..u olursa olsun, şu — ittihatçır & temizlemek istiyorlardı. Nasıl te - « Yeceklerine henüz karar verme - :?_o 'fllklı beraber buna azmetmiş - bükü bir çare arıyorlar ve bu çareyi de “mete Damat Feridin getirilmesin- Sörüyorlardı. nîu_ıünıude, ben hükümetteki peri” Biş gözden kaçırmadım ve arada 5e Sündüzleri dışarı çıkmaktan, eve ::*kk_en. Seonu ziyaret etmekten, takı, tihbarat merkezlerine uğra - fan bile korkmadım. Bu esnada tükü, 'Hd! Te q"'uiiııı ki ,Enver Paşa, kendisini ta- Yi _"lk ve başka bir isim altında ;::'İ' Kırımdan ayrılmamış ve ikin- $ fa olarak bir yelkenli veya motr- Tej #yaya geçmek tecrübesine gi- İ fakat, bu defa da muvaffak o- Şitır, “İdî:şn. bana, artık Tevfik Paşanın ye l_“& k'muyi tevkif etmiyeceğini ve Temi E“iMde oturabileceğimi bile söy- G #ti. Ancak, onun yanıbaşında, on- iş, “Tir almaksızın, kendi -kendine liıî,"' kuvvetler bulunduğu ve İngi- $< de bu kuvvetlere yardım ettikle- dar a daima bir tehlike vardı. Bun - ,_h_*vlayı. gündüzleri dolaşmakla be- T geceleri tekrar yalıya giderdim. Yeni bir tehlike B_’üin. bir tehlike bile geçirdim: W?];'uî,d.. Tünele yakın bir yerde yi bir taraftan öbür tarafa ge - ::" - &detim, daima arka yollardan ek, mecbur olmadıkça caddeler- ı_ıgfünmemekn - Refik Halide rast b M. Gözgöze girdik, fakat, o da, l*lbi' » sanki hiç tanışmıyoruz. gibi, timize yaklaşmadık: Ben, bir an bu muhitten uzaklaşmak için, o iba ilk vasıta ile beni haber verip turmak için! İti E“İünlude, nihayet Tevfik Paşa hld.' €tti ve yerine Damat Ferit Paşa lı'lı O da muradına ermişti ih del n biliyordum ki Damat Feridin Mete gelmesi ile takibat yeniden tHlenecekti. Bunun için iki hükü- tbeddülü arasındaki fasıladan ge- Gyi '.ll'îfıde ettim ve bir kaç gün, ge- X"*ıle evde geçirdim. Yeniden ham- fereti 'ğnn işemek “Tarda kan görülmesi, her zaman çok Mimiyet verilmesi Hizım gelen bir gö- kan *ür. İdrarda kan görülmesi veyahut İşemek vak'alarında böbreklerde ve t Mesanede mühim hastalıklar baş- n 9C addedillyor. Mesanede kanser böy Sagkdlar, Böbrek veremi gene — böyle ı.m;: Böbrek taşı İdrar yollarını 20r- Zaman gene İdrarda kan görülür. birtakım hastalıklarda da kan işe- balt görülür. Her ne zaman İdrarda h Bancı ile ve gerekse ağrısız olarak vqm“mnıı derhal işe çok ehemmiyet Tnap $E Ve mütebassıslara muayene ettir- Saya, lâzımdır. Vaktinde müracaat, çok 'A veren tedbirin tatbikını icap ettirir. Bazı * Te b Okuyucularım mektup yazıyor, ad- ldirmiyorlar. Bunlardan bir kısnına Yangicek cevapların - mahrem mahiyeti İRanaf- Binaenaleyh serbesi sütunlarda yucularım —bazı sualler soruyor, Blar » Süiyor, fakat pul yollamıyorlar. Bu v.“"ünm de bittabi cevapsız kalıyor, '& izah ettim. Tedbir almak alâka- XA alttir. Firar edenlerden Halli Paşa le başlıyacağı haberini aldiıktan sonra da tekrar inzivaya çekildim. Damat Ferit, ittihatçıların köklerine kibrit suyu ekmek maksadile sadrâ - zam olmuştu. Bunun için, hükümete geçer geçmez, bir kaç gün hazırlan - dıktan sonra tekrar işe başladı. Doktor Reşidin intiharı lik hamlede elden kaçmış olanlarla yeniden yapılan listalerdeki insanları toplamak üzere polis sıkı bir faaliyete gonü: Fakat.arlık işler birinci hemlode olduğu gibi kolay gitmiyordu. Yaka - lananlar az idi, Üst tarafı, birer köşe bulup gizleniyorlardı. Zannedersem bu sırada, Küçük Talâtla Halil paşa, bir kolayını bulup tevkifhaneden kaç- tılar ve İstanbulda durmayıp, Üskü * dardan Anadolu ve Kafkas yolunu tuttular, Onlar bu kaçma bahsinde da- ha talihli ve daha becerikli olmuşlar - dı. Halbuki zavallı Doktor Reşid, on- lardan daha sıkı günlerde kaçmış ol . duğu için günün birinde, yer değişti- | rirken, sokakta galiba başka bir dok - tor tarafından tanınmış ve hemen po- lise haber verilmiş olduğu için şiddetli bir takibe uğrıyarak, son dakikada, ya- kalöniciğiye Hizsettiği zaman Badbür| etmişti. Bu devrin en acıklı hâdisele - rinden biri bu idi. Yalmz, doktor Re- İşid gibi kuvvetli bir karakter sahibi ve idealist bir insanın bu âkibeti değil, bir doktorun kendisini haber vermiş olması feci idi, Siyasi bayat böyledir; bu hayat inde fikirler mütemadiyen çalkala - (nır, Siyasi fırtmalar arasında, ilk ham- |lede, topun ağzında bulunmak daima |tehlikeli olur. Meselâ, doktor Reşid de İbiraz sönra kaçmış olöaydi, belki'de D İkendisini polise,hbaber vermeği vazife bilmiş olan adam, belki de ona yar - talisizliğe kurban gitmişti mımı onlara uydurur, hattâ bir müna- sebetini bulursam, konuşurdum. Bu suretle görüyordum ki halk arasında fikirler sür'atle değişmekte idi. Kahve politikacılarının fikirleri çok kararsız olmakla beraber, bunlar ekseriyetle bi- taraf olurlar. Siyasi ve içtimaf mesele- ler üzerinde derin münakaşalar yapa - bilmekten âciz olmalarına mukabil bunların basit mantıklarının bir koku alma kabiliyetleri vardır. Bu kabiliyet sayesinde onlar, bazı hâdiselerin mana- larını bazan bizden daha iyi değilse bi- ler herhalde, bizden evvel anlarlar. Mü tarekenin üzerinden henüz üç ay geç- tiği halde onlar, gidenlerle gelenler a- rasındaki farkı pek güzel hissetmeğe başlamışlardı. Bilhassa, bir takım in - sanların Bekir bölüğüne tıkılıp, kendi- lerine bir. cürüm isnad edilmeksizin haftalarca — orada tutulmalarına halk, adalet namına, kızmıya başlamıştı. Bir gün, saçlarımı kestirmek için zih nimde gidilecek bir berber d ken aklıma, Beşiktaş iskelesindeki çaycı berber geldi. Saçlarımı kestir - mek üzere oraya gittim. Hem saçları: mı kesiyor, hem de konuşuyorduk. (Arkası var) RADYO bu günkü Frogram Yarınki Program 2T Nisan 917 : Salı Öğle neşriyatı: 12,90; Plükla Türk mustkisi. 12,50: Ha « vadis, 13,/05: Muhtelif plâk nöşriyatı. Akşam neşriyatı: 17: İnkilâp dersleri Üniversiteden naklen: | Mahmut Esat Bozkurt tarafından, — 18,30: | Plâkla dans musikisi, 19: Cocuk Esir - geme kurumu namına könlerans: — Doktot İbrahim Zati, 19,30: Eminönü Halkevi neşri- yat kolu namına Bay Nusrsi Sefa (Yeni neş- yat), 20: Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20.30: Ömer Rıza tarafından arapça Süylev. 20,45: Cemal | Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk mu- Sikisi ve halk şarkıları: Saal ayarı. BUKREŞ 17: Orkestra, 19,20: Plâk neşriyatı, 21,05: Barkılar, 21,30: Baberler, 2LA5: Orkestra, 2345: Haberler, BUDAPEŞTE 19,80: Muhtelif havalar, 2040: — Şarkılar, 21,30: Çigan orkestra: 20: Opera örkes- 24,05: Plâk meşriyalı, 24.90: Cazbant VİYANA 1845: Muhtelif havalar, 19.10: Viyana ha- vaları, 21: Könser, 2310: Haberler, — 2330: Biraustan parçalar, 2355: Dans plâkları. VARŞOVA 1730: Muhtelif bavalar, 18,15: Orkestra, 19,20: Plâk neşriyatı, 20.30: Muht lar, 21,05: Salon cerkestrası, müzik, 23; Orkestra. İSTANBUL 28 Nisan $37 : Çarşamba Öğle neşriyatı: dim edecekti; belki de © adam, bir müddet sonra vicdan azabı çekmiştir. Ben bunu, çok güzel misallerle biliyo- rum: Kahve politikacıları Yalıda kapandığım müddetce, arada bir, sokağa çıktıkca, hem bir kahve iç- mek, hem de halkın neler konuştuğu- nu anlamak maksadile' küçük halkın otorduğu kuhiyelma girer; hal variy ex 1230: Plâkla Türk musikisi, 1250: Ha - vadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi, 19: Çocuk B- sirgeme kurumu namma konferans: Dok - tor AlI Şükrü, 1930: Mandolin — orkestrası: Berk ve arkadaşları, 20: Neziha ve arka - daşları tarafından Türk musiki ve halk şar- kıları, 20,30: Ömer Rizâ tarafından arapça söylev, 2046: Bimen Şen ve #rkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk gşarkıları: Saat ayarı, 21,15: Orkestra, 22.15: Afans ve borsa haberleri, 22,90: Şan: Bayan Mayda tarafındatı, — LİMAN KOOPE RATİF ŞİRKETİ GALATAYA NAKLETTİi Liman İşletme İdaresinin Galatay a nakletmesi hasebile Kooperatifimiz Galata'da Karaköyde Abdullah Efendi Lokantası yanındaki büyük mağazayı kiralamış ve oraya taşınmıştır. Orcaklarımızla sayın müşlerieimize yeni mağazamızın yerii tavsiye ederiz. pılan tenzilAttan islil d3 İdare Meclisi SU VER!. Sabahtanberi çarşıyı, türbeleri, ca » mileri dolaşmış, yorgun argın otele dö- nüyordu. Sirkeci caddesi, günün her ssatin - den daha kalabalıktı ve sağlı sollu kah- veler ağızlarına kadar dolmuşstu. Doğ- rusu bu yorgunluk üzerine şunlardan birinde bir kahve içmek fena olmıya - caktı, Birisine girdi ve ön taraflar dolu ol duğu için en dipte bir kenara oturdu. Yazan: Kadircan Kaflı Kahvenin içinde aralıksız bir uğultu. vardı. Üçer beşer konuşanlar, gazete okuy: tavla ve kâğıt oynıyanlar karma karışıktı ve hiç kimsenın ko - nuştuğu veya oyun oynadığı arkadaş - larından başkasına baklığı yoktu. abaş Ahmet Efendinin oraya gir- diğini de sanki kimse görmemişti. İşte bu onun canını sıkmıştı. Bunun- la beraber sabahlanberi dolaştığı - bu kalabalık şehirde, başkaları da ona al- diırmamışlardı. Hattâ kaldırımlarda ya- vaş yavaş yürürken çarpanlar, yahut: — Yol üstünde sallanıp — duruyor. Serseri midir, nedir? Diye mırıldananlar olmuştu. Bunlar Kocabaş Ahmet Efendinin hiç görmediği ve bilmediği şeylerdi. Konyada yediden yetmişe kadar her - |kes onu tanırdı. Yabancılar onu sadece lerdi. |bı esirgemedi: adile sorarlarsa hemen gösteri Bir yerden geçerkel — Kocsbaş geçiy Diye birbirlerine haber verirlerdi. Bu altın babasının girdiği kahveler- de gözler saygı ve hayranlıkla ona ba- kar; Hattâ çoğu ayağa kalkarak, yahut ellerini rine götürerek selâm verirlerdi. Kırk beşini geçtikten sonra İstanbu- la gelirken kendisine daha çok çeki düzen vermiş; başındaki âbâni sarığı büyütmüş, uçkurlu şalvarını, cübbe - Kocabaş Ahmet Efendi birdenbirt doğruldu. Masa başında marka tutan adamın karşısında dimdik durdu: — Bu kahve senin malın mıd sa kira ile mi tutarsın? Damdan düşer gibi gelen bu karşısında adamcağızın evvelü gözler? hayretle açıldı. Bununla beraber ceva Malımdır. Burayı bana sat! Kahveci büsbütün şaşı baş Ahmet Efendiyi baştan dar süzdü. Kendince: — Deli mi, nedir? şu manayı çıkardı: — Sen burayı alacak adam mısın be? Elini kuşağının arasına soktu, — Bir cüzdan ve cüzdanın içinden deste des sini ve ayaklarındaki gilâse mestlerle lostrğn pabuçları yenilemişti. Burada da herkesin onu tanıyacağını ummuş, istasyonda hamallar: — Götürelim paşam! Nereye emre - dersiniz? Diye hürmetle sordukları zaman ya- Taksi şoföründen, otelciden de ayni hürmeti görmüştü. Fakat otele daha sonra gelen müşteriler de ayni hür - metle karşılanınca ilk defa olarak şüp- heye düşmüşt Bu şüpheler sabahtan Bilarak bir hakikat dağı haline gelmiş ve Kocabaş Ahmet Efendi si'ik dam olmanın acısını bütün kuvvetile duyarak kahveye nişti. * İskemlede bir ayağını altına alarak oturdu ve önünden geçen garsona: — Az şekerli bir kahve! Dedi — Geliyor, pa Üç, beş, on dakika geçti. Ahmet Efendi arzusunu tekrarladı. — Geliyor, paşam! Cevabını aldı. Gene beklemeğe başladı ve bos yere bekledi. Ancak üçüncü defasında isteliği gel- di. Bu,'ağzına kadar dolmuş olan bir bar- dağ, rdamla daha ilâve etmek gibi bir şey olmuştu. Kahve ona zehir gibi geliyordu. İçer içmez buradan çıkmak — ve ilk a di. Fakat oturdukça yorgunluk ilikle- rine işliyor; kalkamıyordu. Bir aralık susadı ve demin kahveyi getiren garsona seslendi: — Bir su ver!.. — Geliyor, paşam Nerede? Kim getiriyor? Nereden ge- üyor? İ Beş ön dakika geçti. Arzusunu tek - rarladı. Gene su gelmedi. Üçüncü defa daha yüksek sesle âde- Şimdi geliyaor!.. ön dakika oldu. Başkalarına, nargileler verildi. Fa- dak su bir türlü geleme- te ellilik banknotlar çıkardı: aka değil, sat bana' Kahveci paraları görünce dayanama dı. — Satarım, — Kaça? Hemen işe Ertesi gün akşama u kahvenin Koca! Ahmet Efendi üzerine lapusı Eski sahibi omu kahveye gö 1 ve ocakçı ile garsonlara tanıttı: İşte mal sahibi... Benim attık bu ğim yoktur. Kocabaş Ahmet Efendi oturdu ve dünkü garso masa başına emrelti: yıkandı ve buz g* Ahmet Efendi onu i Yüzü zaferle gülü Sonra ocakçıya döni — Ben burâada kalamam. - Konyaya gideceğim. Kahveyi sana bırakıyorum Ortaklama işlet. Yalnız şu sdanıı he men kovacaksın! — Fakat.., Benim suçum ne Daha ne olacak? Dün Üüç defa sa istedim, getirmedin. in elinden bir barâ içmek için koca kahvevi sa tın almak lâzımmış. Bunu herkesş yapa renle Könyaya dönmek kararını ver- b mi? Bana senin ç adam İâzım değil!. | Ve çıkıp gilti. Yarınki nushamızda : CADI Çeviren: Faik Be' cmen Yeni neşriyat I AÇLIK — Refik Ahmet Sevengilin Kurun. da tefrika ettiği bu güzel tahlili eser kitap halinde intişar etmiştir. Refik Ahmedin nü- fuzlu görüşünü, realiteleri kavramaktaki ka- biliyetini, bilenler, eserin nasıl bir hayat mu ammasını deştiğini tahmin etmekte ge- elkmez ve eserini okumak içtn tedarik etmek te de geç kalmazlar, Çıplakle*dan sonra Aç-

Bu sayıdan diğer sayfalar: