1 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

1 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 PŞ SON POSTA * Kıymetli —— - misafirin dünkü beyanatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) Valinin ziyafeti Vali ve Belediye Reisi Muhittin Üs- tündağ dün Perapalas atelinde misafiri- miz şerefine bir öğle ziyafeti vermiştir. Ziyafette Trak sefareti erkânı, vılli mua- vini Hüdai Karataban, kolordu, ' beledi- arti ileri gelenleri bulunmuşlardır. etle bulunan bir arkadaşımız inli- balarını şö; Misafirimiz beşuş bir çehre ile salonu şereflendirdi. Bay Muhittin Üstündağ ve- zire urkadaşlarını tanıttı. Aperatif masa- 81 başında samimi ve candan konuşmalar başladı. Herkes, türkçeyi bir İstanbullu kadar pürürsüz konuşan misafirler ya- nında cidden derin bir hâz duyuyordu. Sevgili misatirlerimizin bu güzel türkçe- yi Bağdat mekteplerinde öğrendikleri an Taşılanca bu hâz bir kat daha arttı. Bay Muhittin Üstündağ misafirleri sof- raya davet etti Herkes yerine oturdu. Bay Muhittin Üstündağ! ziyalete, kısa, fa kat samimi olan şu sörlerile başlandı: — Değerli huzurünuz bize şeref, neşe, meserret bahşetmiştir. Arkadaşlarım ve bütün İstanbul balkı bu mânevi hazzı duymaktadır. Irak Hariciye Nazırı du şu candan cüm lelerle mukabele etti: Ankarada hükümet ve Parti erkânı- nızdan gördüğüm hüsnü kabule ve bura- da bana gösterilen misafirperverliğe te- şekkür ederim. Yemek başladı. Salonda çok samimi bir hava esiyordü. Herkes biribirine sm- mış, yakınlaşmıştı. Gerek nazırın, gerek müsteşarın güzel şiveli türkceleri, herke sin zihninde, bizim bazı ekalliyet mektep lerinin hüsnü niyetsizliğini canlandırı - yordu. Ekalliy iler. gelenlerinin de dikleri gibi etürkçeyi iyi öğrenmenin, iyi olmadığı konuşmanın zaman meselesi» meydana çıkıyordu. İrak Hariciye Nazırı, Türk ordusunun gecaat ve azametinden derin bir hayran- hkla bahsetti. Muhittin Ürtündağ, Türk ordusunun ölçüsüz büyüklüğünü ve mem lekete dünyanın en büyük devlet adam- larımı da verdiğini söyledi. Hasbihal arasında Bay Naci Asil'e sor- dum: — Ankarayı nasıl buldunuz?. Bay Naci Asil de, zeki bir diplomata yakışan çok necip bir tevazu var, Her sö- zile bilgili, olgun ve dolguün bir şahsi- yet olduğunu isbat eden Irak Hariciye Nazırı, bir Şark dostluk misakını özledi- Bini gösteren samimi bir dille konuşuyor: — On senedir bizde Bağdadı yapmağa çalışıyoruz. Bu itibarla Ankaraya sarfe- dilen on senelik emeği çok daha iyi kav- rarız. Ankaraya hayran oldum. Uzaktan duyduğumuz zaman evvelâ üzülmüştük: Hükümet merkezi Ankaraya gidiyor, İs- tanbuldan ayrılıyor diye... Bu sefer An- karayı gördüğümüz zaman, bu kararın ne isabetli bir karar olduğunu anladık. Cumhuriyet memleketinize bir de muaz zam, güzel bir şehir daha kazandırmış. Ankara, on senelik mesainin bir harika- sıdır. Belli ki bir plân üzerinde çalışılmış ve şehir plânla yapılmış. liz sarfedildi. Geçen sene biz de mütehassıs bir şehirci getirdik. Getirtti- Bimiz şehirci zannederim - sizde de bir müddet çalışmıştı. Adı Bay Bektir. Biz- de imar fanliyetine plânlı girişmeğe baş ladik. Verire sorduk: — Bağdadın üslübu değişti mi? — Elbette: Bilirsiniz eskiden Bağdat evlerinin Üstü açıktı. Bir avlu ve avlu- nun etrafında odalar. Kışın odadan çık- tınız mı kendinizi çölde bulurdunuz. Bu gün artık bizde de üstü kapalı köşkler yapılıyor. Bu sene bizde de sicak ve so- â:ık kalörifer tesisatı yapılmağa başlan- Yemiek sona erdi. Bay Muhittin Üstün- dağ şampanya kadehini aldı: — Genç ve şerefli Irak Kralının âfiye- ine kadeh kaldırır, şah tine ve şanli şerı sınıza daimi m ne bültün arkada ğa davet ederim. k Hariciye Nazırı da kadehini kal- diri — Büyük Türk milletinin. büyük Ata- Aürkün, büyük Türk ordusunun şerefi-i ne ve milletinizin saadetine içiyorum. '“Yemekten sonra, kahveler otelin salon larında içildi, bir müddet daha sohbetten sonra aziz misafirden müsaade alındı. Misafirlerimizin avdetleri Misafirlerimiz pazartesi günü sabahı 'Toros ekspresile ve Halep yoliyle Bağda- da hareket edeceklerdir. Şehrimizde kal dıkları müddet içinde sarayları, müzele- ri ve diğer görülmeğe değer yorleri ge- zeceklerdir. Nazırın beyanatı Ekselans Naci El Asil dün bir muhar- ririmizi Perapalasta kabul ederek aşağı- daki beyanatta bulunmuştur: — Henüz Ankaranın muazzam tesiri al tında bulunduğum cihetle çok söz söyli- yemiyeceğim. Herhalde şunu söyliyebili- rim ki Ankara ve İstanbula malik olan millet hakikaten bahtiyardır. Bunların bepsinden evvel büyük Atatürk gibi bir başa malik olmak bahtiyarlığına nail o- lan Türk kardeşlere cidden gıpta ediyo- ruz. Türklerle Iraklılar arasındaki sami- mat münasebattan bahsetmeği fazla görü- yorum. Ben ve arkadaşlarım burada ye- ni Türkiyenin hayatının her safhasında katetmiş olduğu mesafeleri yakından tet kik edip memleketimiz için nafi dersler alıyoruz. İstikbalin ufukları Türkiye ile Irakın birlikte mesaisi için ümit ederim ki çok büyük fırsatlar saklamaktadır. Surfiyenin Şark misakma girmesini bütün kalbimle arzu ederim. Müzta)nl, bir Suriyenin bu misaka ınzimam etme- sini herhalde biz İIraklılar temenni ede- riz. Ancak bu sahada yulnızca hüküm ve- remeyiz. Çünkü Şark misakına dahil di- iğer devletlerin muvafakati de şarttır. Buraya gelirken Şamda iki gün kal - dım. Vatanperver Suriyelilerin Türk mil | letine olan samimt hürmetlerinden hiç şüpbem yoktur. Bugün Cenevrede mev- zuu bahsolan meseleler halledildikten | sonra Türkiye ile Suriye arasındak! mü- nasebatın çok samimi olacağını kaviy - yen ümit ederim. Esasen Suriyelilerin menfaatleri bunu iktiza ettirir ve şunu da Ylâve etmek isterim ki Ankarada Suriye- lilere karşı gerek Başvekli Hazretleri ve gerek Hariciye Vekili ve gerek zevatı muhtereme hayırbahane bir teveccühten başka bir şey hissetmiyorlar. Suriyelilerin bir gün Türk hükümeti - nin bu teveccühünden istifade edecekle- rine hiç şüphem yoktur, Ve bu çok ya- kın zamanda olacaktır. Hapishane firarileri Dün Adanada Yakalandılar (Baş tarafı 1 inci sayfada) Herhalde «Son Posta» nın mükâfatı, | katilleri yakalamada âmil olmuştur. Neler Söylüyorlar? Adana, 30 (Hususi muhabirimiz gece yarısından sonra bildiriyor) — Firari ka- tillerden Abdullah diyor ki: — İlk tahminler gibi pencerenin demi- | rini keserek kaçtık. Daha firar plânını ya parken İstanbulda kalmayı muvafık gör- memiş, Adanadan hududu geçerek Antak yaya gitmeyi kararlaştırmıstık. Köprüden sandalla Haydarpaşaya geç- tik. Bir marşandiz vağonuna bindik ve Tevfikle ikimiz Eskişehire kadar vago-| nun kâh altında ve kâh üzerinde seya- hat ettik. Bu iş hayli güç oldu. Bir hayli heyecan çektik. Maksadımız yalnız firar değildi. İskenderuna geçerek bir Ermeni komiserini öldürmekti. Eskişehirde marşandizden indik. Seya- hate bu şekilde devam tehlikeli olabilir di. Bir kamyon ile Pozantıye geldik. Po- zantiden trenle Adanaya vararak doğru- ca Ceyhan oteline indik. Yanlarında 150 lira varmış Yapılan tahkikat neticesinde katillerin firarları esnasında ellerinde bulunan yüz elli lira paralarını tamamivle bitirdikleri anlaşılmış, fakat bu paranın nereden ve hasıl tedarik edildiği henüz öğrenileme- miştir. Suçluların Eskişehire kadar kaçak ola- rak nasıl gittikleri ve gene kimseye tanın madan aradan da Pozantiye otobüs ile nasıl geçtikleri de tesbit edilememiştir. Tahkikat devam etmektedir. Adanada halkın duydugzu sevinç Adana, 30 (Hususi muhabirimiz gece —— —— YAŞINIZ Hiç Bir Şey ifade Etmez Bir çok genç kızlar, ihtiyar göründükleri halde .... bir hâdisenin içyü (Baş tarafı İ inci sayfada) mir parmaklık kesilmişti. Fakat o za- man yapılan tahkikat neticesinde bu pencereden kaçmanın müşkül olduğu söyleniyordu. Bunu söyleyenler üç se- bep zikrediyorlardı: | — Orada jandarmanın nezaret ku- lesi vardı. 2 — Pencere yüksekti. 3 — Pencere kenarındaki güvercin pislikleri ve örümcekler bozulmamıştı. Bu suretle yapılan tetkikat — vazıh bir netice vermeyince mesele sarpa sar dı ve hiç bir ip ucu elde edilmeden günler geçti. İhbarda bulunan sandalcı Bu sırada bir sandalcı İstanbul za- bıtasına müracaat etmiş ve resimlerini (o: anneler de görünüyoflıgr:ç Bu meselede oynıyan - bel- ki cildinizde- ki « Biocel » hayat hücey- releri ) nin miktarıdır. iki kişiyi Kasımpaşaya çıkardığını ih- bar etmişse da Kasimpaşa civarında |yapılan bütün araştırmalar hiç bir ne- |tice vermemişti. | Esrar€ngiz kadın | — Mevkuflar suçlulardan Abdullahın lelinde firara tekaddüm eden günlerde 100 liralık bir varakai naktiye gördük- lerini söylemişlerdi. Tevkifhanenin da- |hili nizamnamesi' mucibince mevkuf - lartın yanında para taşımak yasaktı. Sonra bu parayı acaba kendisine kim getirmişti? Abdullhı sık sık ziyaret eden bir ka- dından “şüphelenildi. Fakat tamik edi- İlen tahkikat bu sahada da ilerleyeme- di. Gardiyan İsmail Hakkının verdiği izahat Vazifesine bu yüzden nihayel veri- len, tevkifhane gardiyanlarından İsma- il Hakkı dün matbaamıza geldi ve fi- tı merkezinden istihsal edilmiş saf İ car hâdisesine nasıl müttali oldukları- z 'be Ğ ı,.,;ı.,’: B” ş“A’;ımjı.:ıma “şt»vnk l | çayamı haş -- lul ve evvelce mev berin cildiniz için büyük bir te İi kuflardan Abdullah pehlivan ile kavga | siri vardır. Biocel'in tabü ihtiya- —D ctmişlerdi. Tevfik Abdullah pehlivan- tını ı,ı:d..ı“k ve Iuoli takay- dan intikam alacağını söyleyip duru- yüzde bulunduracaktır. O zaman yordu. cildiniz, kendi kendine yaşın iler | — Veznedarın katili Abdullah tevkif- | leme alâmetleri olan buruşuk, |hanede meydancılık vazifesini görür ü Gi ,ve bunun neticesi olarak da içerde ser- 'best dolaşırdı. Yalnız serbest dolaşmak- |la kalmaz, ayni zamanda bürolar âra - sında evrak alır ve götürürdü. Kapı- dan ziyaretçiler ve satıcılarla mevkuf- lar arasında mektup yiyecek ve eşya taşırdı. O sabah daireden Abdullahı aradılar, evrak vardı. Ben onu aradım, bulama - a llş BĞ TR gen dım. İş geri kalmasın diye bir başka :ndık.ı' :ı;ı:lııdı buruşuk - vmeydnncı taktam, ben'de:koşuğlarını huklar kalmıyacak ve 50 yaşla- | Bu âemkoyaî:mn nihayetinde ve, "":m ğ*:j'""; ı::;'k â-:.—“:: benim daimi surette oturduğum nöbet | rında görüneceklerdir. netre mesafed har da biçbir vakli görmedikleri İlişerine kırk K Rte cazip bir güzellikte bir tene ma- lik olacaklardır. Binlerce Tokalon müş- terisinden — müessesemize | mektub yazanların mü- | şahedeleri kendiliğinden | elen en kıymetli deliller- lr : (Yağsız cildim daitma I çatlar ve kırışırdı. To- kalon bura mâni oldu.) K. S... M. E. Manisa (Düz ve pürüzsüz bir yüze ancak Takalon kre- mile malik oldum. Bü- tün arkadaşlarım yü- zümdeki değişikliğe Cildinizdeki “Biocel,, i canlandırınız ve her ne p. yaşta olursanız genc | bir ten temin ediniz. Cildinizdeki «Biocelv nisbeti derecesinde yüzünüzde gençlik vardır. Cildin tazeliğini ve genç- liğini muhafaza ve idame için tabiatin eildde yarattığı bu kıy- metli cevherin kurumasına mey- dan vermeyiniz. Onu, genc hay- vanlarda gizlenmiş cild hüceyra- gindeki Tokalon kremini kulla - nınız. Cazib ve şayanı hayret ne sında dolaşlığını gördüm. Kendisine: — Orada ne işin var? Niçin bu kapıyı açtın dedim. Bu kapı bir asma kilitle kapal: idi. Musa: — Ben açmadım, açık buldum. Dedi. Bu arada yanımıza bir mevku? sokuldu. — Tevfik benim papuçlarımı çalmış dedi, | Hastahane kısmının kapısındaki as - ma kilidin bir anahtarı da bende idi. |Diğeri de sergardiyanda bulunuyordu. Ben açık kapıyı kilitledim. Abdullahtan şüphe edilmiyor. Abdullah meydancı olduğu ve orta- lıkta serbest gezdiği için ben hiç bir şeyden şüphelenmedin, Tevfikin hır - sızlık ederek ortadan sıvışması nazarı dikkatimi celbetti. O sırada yanıma gelen kontrola vaziyeti bildirdim. — Bunlar dedi, evvelce kavgalı ol - dukları Abdullah pehlivanı döğmek eseeeereremrareasrasemesnede İicin bir yere gaklanmış olmasınlar? yarısından sonra bildiriyor) — Katil Ab-| Ve biz hep beraber bunları aramağa dullah ve Tevfiğin İstanbul tevkifhane- | başladık. Bulamayınca alâkadar ma - sinden esrarengiz bir surette firar etme- | kamları haberdar etlik. leri, bütün memlekette olduğu kadar Ada | «ess nada da derin bir infial ve teessür uyan- | rari katillerin yakalanması umumi bir se- dırmıştı. Galata postahanesi veznedarı | vinç uyandırmıştır. Hüseyin Hüsnüyü tuzağa düşürerek onu| — Adananın hududa yakın olması, ve Ab kahbece öldüren Abdullahın yaşının nü-| dullah ile beraber Hataylı Tevfiğin de fi- fus kâğıdında küçük olmasından dolayı | rar etmiş bulunması bütün memleket za- idam cezasından kurtulduktan sonra, iş- | bıtasını olduğu gibi Adana zabıtasını da lediği feci cinayetin tesirleri henüz zail dikkat ve teyakkuza mecbur etmişti. Bu olmadan, küstahça kaçması halkta büyük | itibarla katillerin yakalanmalarına tesa- bir iğbirar uyandırmıştı. Bu itibarla fi-| düfi dememek mecburiyetindeyiz. | hayret ettiler. ) M. F. sokak No, M. Bursa Mektubların asılları dos- yalarımızda saklıdır. | gazetede gördüğü şahıslara benzeyen | Nasıl kaçmışlardı ? Firarilere nezaretle mükellef gardiyan “Son Posta,, ya zünü anlatıyor Gardiyan İsmatl Hakkı matbaamızdan çıkarken Bu esnada hastahane kısmından bif çocuk geldi — Ameliyathane kapısı içeriden ki- Kitli açılmıyor, dedi. Oraya koştuk, filhakika çocuğun söy- lediği gibi kapı içetiden kilitli idi. Ka- pıyı zorladık açtık, baktık ki kapı di - şarıdan bir maymuncukla açılmış, bi - lâhare içeriden kilitlenmiş, anahtar, ya- ni maymuncuk da kilidin üzerinde bı- rakılmış tabil 6 zamân bizce her şey tavazzul etti. Abdullah ile Tevfik ame- Hiyathanenin demir parmaklığını ges * mişler ve kaçmışlar.. Mütehassıslar parmaklığın dört beş gün evvel kesilmiş olduğunu söylediler. Abdullah evvelce hastahane kısmına her gün muayyen saattlerde açılan bü- yük kapıdan girmiş ve her tarafta sef- best dolaştığı için bu giriş nazarı dik* kati celbetmemiş. O da rahat rahat İşi* Di görmüş. Kaçtığı gün, büyük kapı henüz açıl" madığı için hastanenin kilitli kapısın! açmışlardı. Bu işte benim ne suçum olduğunu ve niçin vazifeme nihayet verildiğini kapısının açık bulunduğunu ve Musa | hâlâ anlayamadım. Tekrar işe alın” isminde bir mevkufun da bu kapı ara-|maklığımı istiyorum.» Parti merhez Bürosu teşkilâtı (Baş tarafı 1 inci seyfada) seçilecektir. Bu münasebetle Parti Merkez Bürosunda bazı teşkilâtâ intizar edilmektedir. Bilhassa neş * riyat ve propağanda servisinin tev- sij mütasavverdir. Bundan başka muhtelif daire V& müesseselerden parti merkez büre- suna alımacak güzide ve gençler, memuriyetleri baki kal * mak suretile; fahri âza olarak parti işlerinde çalıştırılacaklardır. a Parti teşkilâtında eleman yetiş” tirmek için esaslı bir tedbir düşünülen bu hareket tarzı bir çO tlerin inkişafına yardım e Büyük bir bina yapılıyor Ankara 30 (Hususi) — Cumhu” riyet Halk partisi umumi meri için Baş şehirde büyük bir bina İD” şası kararlaşmıştır. Binan:n kı . cağı yer yakında taayyün edecek * tir. Bu yerin Yenişehre giden cadde üzerinde intihabı muhteme:; oldul gibi şimdiki şehir bahçesinin de PU mânalı ve şerefli binaya tahsisi 9 timali vardır, Yeni bina yapıldık” * tan sonra, partinin şimdi işgal Ci7 tiği eski Müyük Millet meelisi Dİ nası, inkılâp müzesi olarak tah? ve muhafaza edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: