4 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

4 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahte şehadetnameli genç mahkemede hesap veriyor Yedek subay okuluna girmek için lisede okumadığı halde okumuş görünmek istemiş, fakat kendisine yardım edenlerle beraber yakalanmış İstanbul Ağırceza hak yerinde, dün akşam üstü sahte şehadetname mevzulu bir davanın duruşmasına başlanılmış ve durüşma, akşam geç vakte kadar — sür- Mmüştür. Okunan duruşma kararnamesinde, iki kişiden Asımın, İzmir lisesinden me- zun olmadığı halde öyleymiş gibi sahte bir şehadetnâme ölde ettiği; 23 temmuz 1930 da Fatih noterliğinden tasdikli su- ret alınarak, bununla ihtiyat zabit mek- tebine girdiği; fakat bir müddet sonra Jhbar üzerinde işin meydana çıktığı an- Tatılmaktadır. Şehadetnameyi hazırlıya- nin Hasan Ziya isminde biri olduğu ve sonradan öldüğü kaydedilerek, bu Hasan Ziyayı Asıma takdim suretile hâdiseye iştirakten de Kemale mesuliyet teveccüh ettiği yazılmaktadır. Asımın lisoyi ikmal etmeden liseden mezunmuş gibi hareketle ihtiyat zabit mektebine girmesile beraber oradan me- zun olması ihtimali de göz önünde tutu- larak, bu, âmme bukukunu alâkadar e- der zararı mucib mahiyette sayılmakta; ayrıca mektepte laşe ve Ibaleden tahas- sül eden maddi zarar da hesaba katılmak- tadır. Asımın ceza kanununun 339 ve 340 ın- €, Kemalin de 340 ıncı maddelerine göre duruşmalarının yapılması karar altına alınmıştır. Asım Örge, dünkü sorgusunda: — Benim, dedi, Çarşıkapıda kırtasiye dükkânım vardı. Kemal de arkadaşım olmak hasebile gelir, giderdi. Ben, Ada- na ziraat mektebinden mezurum. Tah lim, orta derecededir. Ötedenberi zabi olmak isterdim; yedek subay mektebine talebe alınmak, sonradan yalnız lise me- zunlarına hasredilince, ben giremedim; buna üzüldüm; bazı arkadaşlarım yedek subay olduğu halde ben olamamıştım! Bir gün, Kemal, bana dükkânda Ha- san Ziyayı takdim etti. Bu meseleyi Ha- san Ziyala konuşurken, 0: «Sana İzmir lisesinden bir şehadetname alalım; böy- lece yedek subay okuluna Birersin; iste- diğin olur!» dedi. Sonradan da bana bu gekilde bir şehadetname getirdi. Fakat Para istemedi ve almadı! Hasan Ziya, tereddüdüm — üzerine, «bundan sana zarar gelmez; çünkü, ga- yen tahsil gibi meşru bir gBgayedir!» diye beni ikna etmişti. Şehadetname suretini noterlikten temin eden de, kendisidir! İşte bu suretle mektebe girdim, altı ay hazırlik kıt'asında bulundum. Pakat, ih- bar üzerine, iş meydana çıktı. Kemalin hâdiseyle doğrudan doğruya alâkası yök- tur. Yalnız, dükkânıma geidiği zaman, şehadetnameyi görmüştür. O kadar! Kemal Işıldak ta, sorgusunda: — Beh, dedi, Cağaloğlunda 'Türk kolle- Jinde okudum. Bu Hasan Ziya da orada muallimdi. Oradan tanırım. Bu sirada rels Refik Onay; Kemale e- — Okuyucularıma Cevaplarım Edirneden M. A. inisiyalini kullana- rak mektup yazan bir okuyucum di « yor ki: «Hayata yeni atılmış bir memurum. Bir müddet evvel eskiden tanıştığım bir allenin kızı İle hişanlandım. Ara - dan epeyce müddet geçtiği halde elân birlikte y Yoruz, yalruz kalıp anlaşamıyoruz. Bü- tün yapabildiğimiz şey gizli gizli mek- tuplaşmaktan ibaret, Bundan ben de Mmüştekiyim, nişanlım da, Hattâ son mektubunda bu mutaassıp çenberinin kendisini de sıktığını söylüyardu, bu- na bir an evvel nihayet vermekliğimi İistiyorgu. “Bü hususta nasıl bir hattı hareket k rada okuduğunu isbat edip edemiyeceği- ni sordu. Kemal, Hasan Ziyadan aldığı tasdiknameyi İnkılâb lisesine verdiğini | ve bu tasdiknamenin orada bulunduğunu zannettiğini söyleyince de, «fakat, ya o da sahte ise?!» dedi. «Bu ölen Hasan Zi- yanın bu işi kendisine iş, güç edindiğin- den ötedenberi! bahsedilir. Sade bizde bir kaç işi mevcuddu!» Kemal de: «Benim Türk kollejinde okuduğum — doğrudur; benimki, hakikidir» mukabelesinde bu- lundu. — Peki, anlatmağa devam et! — Bir gün, Asımın Çarşıkapıdaki kır- tasiye dükkânında oturuyordum. Hasan Ziya, oraya öteberi satm almak maksa- dile ayak bastı. Kendisini görünce, «Vay hücam!» diye selâmladım, Asıma tanıt- tım ve şundan, bundan konuştuk, O sırada Asıma şehadetname temin et- mek meselesinin bahsi geçmedi. Bundan benim esaslı bir malümatım yoktur. Bu işe tavassutta bulunmadım, Yalnız, bir müddet sonra gene Asımın dükkânında otururken, Hasan Ziya gelmiş ve Asıma bir zarf vermişli. Asıma bunun ne oldu- ğunu sorunca o «İzmir lisesinden aldığım bir şehadetnamedir» demişlir Asımın Hasan Ziyaya para verdiğini de görme- dim. Sorgu, daha bir müddet devam etti. Neticede, muavin Ahmed Remzinin de| isteğile, tahkikatın bazı nokfalardan ta- mamlanması için, reis Refik Onay, aza Cihad Baban ve Abdurrahman Şeref U. zal, duruşmanın devamını, başka bir gü- ne bıraktılar, Hakkında “ delidir ,, diye sahte rapor verilen tahsildarın muhakemesi Adli tıb işleri umum müdürlüğü baş- kâtibi Raif tarafından, hakkında deli ol« "duğuna dair sahte rapor hazırlandığı tah- kikat ve takibat mevzuu olan belediyo tahsildarı Nadi Ahmedin 5,000 lira ihti- lâs etmekten duruşmasına, Ağırcezada dün devam edildi. Belediyeden, suç delili olduğu bahis mevzuu dip koçanları ile irsaliyelerin gönderilmesi istenilmişti. Ancak birkaç tekidden ve göndermeği geciktirenler hakkında takibat icrası hususunda mü- zekkere yazılmasından sonre mahkeme- ye gönderilen bu evrak; «chemmiyetine mebni herhangi bir tehlikeye maruz kal- mıyacak sürette muhafaza» kaydile gön- derilmişti! Reis Refik Onay; dip koçanlarile irsa- liyeleri, Nadi Ahmede gösterdi. O da, iç- lerinden biri hariç, diğerlerinin kendi ya- n ve imzasile olduğunu söyledi. Heyet, ehlivukuf tayinile naib nerare- tinde evrakın tetkikini ve rapor âalınma- sını kararlaştırdı. Duruşmarın devamını başka bir güne bıraktı. tütmalıyım. Teyzeciğim bana bir fikir verebilir misiniz?, * Kendim kızın ânnesinin yerinde ol saydım muhakkak ayni şekilde hare - ket eder, fazla olarak kızımın nişan - hsına da olsa gizli Bizli mektup yaz - masının Öönüne geçerdim. Demek istiyorum ki okuyücum H - kâyetinde tamamen haksızdır. Ne mi yapacak? Gayet basit, isterse düğünü tehir edebilir, fakat belediye memurunun önüne gidip bir kaç lira - lik masrafle nikâhı tescil ettirmek iş- ten bile değildir. Onu müteakip ister nişanlı deyiniz, ister nikâhlı, kızla gezip tozmakta, hattâ saatlerce Yalnız kalmakta da serbesttir. TEYZE HADİSELE KARŞSISINDA, Güreş ve saklambaç Vücudu iri adam karşıma dikildi: — Ben, dedi, profesyone! güreşçi ola- cağım. — Mükemmel! — Vücutça kabiliyetim var zannede - rim. — Görünüşe nazaran evet. ı — Şimdi idman yapmak, güreş dersleri almak istiyorum. — İsabet edersin! . — Kimden der$ alayım. £ — İyi güreşmesini bilenler çok.. Onlar- dan ders alabilirsin. Fakat daha evvel. Yapacağın bir şey var? — Nedir, onu da yapayım. — Derhal mahallene gidersin, mahal - ledeki çocuklarla. — Kaç yaşındaki çocuklarla. — Küçük çocuklarla hani on iki, on ç yaşında çocuklar yok mu? — Var, ne olacak? — Onlarla arkadaş olursun! — Arkadaş olup kaydırak mı oymya- cağım! — Hayır kaydırağa lüzum yok, sak - lambaç oynarsın! O oyunu adamakıllı öğrenirsin! — ©O oyunu adamakıllı öğrenmek na- sıl olur? — Saklandığın zaman kat'iyyen bulun- mıiyacaksın.. Ebe olduğun zaman yani, başkaları saklanıp sen aradığın zaman kolayca bulabileceksin! — Öğrenirsem ne olacak? — Her profesyonel güreşçinin bilmesi şarttır da.. — Niçin? — Güreş yapmak istemedi saklanır bulunamaz, Güreş yapmak iste- Giği zaman da güreşeceği kimseyi kolaye ca bulabilir. — Bu bir hakikat mi? — Tabil hakikat.. Baksana ne vakit bir güreşçi güreşcceğim diye ortaya çıksa, &- tekiler hemen bir yer& saklz tuyeriyorlar. Saklambaçta usta olan buluyor, Usta ol- | mıyan bulamıyor. miyan bulamıyor. Yahut ta saklanmıyor amma güreş ve saklambaç bizde o kadar birbirine berziyen ikiyoyun — olmuş ki derhal hükmümüzü veriyoruz — Saklanascak, saklanıyor, zaklandı! IMSET Hal müdür muavini beraet etti On bir ay evvel işten el çektirilen ve şahsi hizmetlerinde hademe kullandığı, vazife ve salâhiyetini sulistimal ettiği en hal mü- in duruşması dün Üçüncü ceza mahkemesinde netice- lenmiştir. Muhakeme netlcesinde hâl mü- dür muavinine isnat edilen suç sübut bulmamış, vazifesinde dürüst çalıştığı an- | Taşılmış, ittifakla beraetine karar veril - Mi; Kadınkökebi, Ekose kostüm Sarı, mavi, kırmızı, yeşil izgili Çeko- se) yünlüden tayyör, Copîğrine, yaka- sına, kollarına, ön eteklerine siyah ka- difeden ince bir kenar Beçirilmiştir. Zaman, | Türkiye ikincisi Cemal pehlivan . Komaya meydan okuyor Mi ik- Cü Dün matbaamıza gelen Cemal pehlivan: “ Ortada bir patırdıdır fakat ortaya kimse çıkmıyor, Koma Dinarlının :Iîl':ı; boyuna ou’u kovalıyor. Biz dedi koduculuğu kı= malederkeu bu işi kendimiz yapıyoruz,, diyor, Dün, Türkiye inikcisi Adapazarlı Ce- mal pehlivan matbaamıza gelmiş, ve bü- yük bir hiddet içinde şu sözleri söyle- miştir: * — Bir türlü yapılmıyan bu güreşlerin dedikoduları, hepimizi bıktırdı, usan- dırdı. Güreş denilen işin uzun Iâf kaldı- rır tarafı yoktur. Memlekette minder mi kalmadı? Eğer öyleyse, haber versinler, biz ev- lerimizdeki döşekleri sırtlarımıza vurur, er meydanına taşırız! Eğer böyle değilse ne oluyoruz? Örta- lıkta bir meydan ökuma, bi: patırdı, bir dedikodu, bir gürültüdür gidiyor. Fakat ortaya çıkan yok. Sonra bir de dedikoduculuğu, hiç üzer- lerimize alınmaz, hep kadınlara mal ede- riz. Bizim peblivanlar, bu işte, koca karı- lara çoktan taş ç li Gazetelerde ok: uma göre, Ameri- kadan bir pehlivan gelmiş. Boğa mıymış, Aygırmıymış neyimiş? Bu adam, bütün Türk - pehlivanlarına meydan okuyörmüş, Bizim bildiğimiz, meydan, meydanda okunur, Mademki, her Türk pehlivanile tutuş- maya hazırmış, ne diye geldiğindenberi, meydana çıkmıyor da, Dinartı Mehmedin peşinde koşup duruyor? Hepimizi gözüne kestiriyorsa ben ha- zırım. İstediği yerde, istediği hiçimde gü- reşiriz! Geçenlerde Franki Marten adında bir Fransız züppesi gelmişti. O da bütün Türk pehlivanlarına, Türk boksörlerine meydan okumuştu. 'Ben Bökstan filn antamam, Fakal © Türkiye ikincisi Cemal pehlivan herife kimse ağız açmayınca, dayanamâ” dim, alıldım ileriye... . Herkes hatırlar: Taksimde, bu boksör Yün, kolunu, budunu kırıp hınkmıştm! Şimdi de Fısmetimize bu Boğa çıktlı Onunla da tutuşalım. Boğa mıdır yoil, koğa inıdır anlıyalım!» £ Bizim, pehlivanın bu çok haklı sözler rine ilâve edileçek hiç bir kelimemiğ yoktur. Ve temennimiz, herkes gibi, bu — işife artık, manasiz, ve elnirlendirici dedikö* dulara nihayet verecek bir şekilde neti celendirilmesidir! Fakat nerede o organizatörler? SAARARARARARARARARARARARARİ Milli Küme Maçları Karar alâkadar klüpleri memnun etmedi geçirdikten sonra, nih ü Galatasarayın Ankaragücü ile şması şeklinde neticelenmiştir. karşıla; Milli küme Maçlarının tehirine taraf- tar olmıyan Galatasaray klübü federas- yon nezdinde teşebbüse girişmiş ve mu- hik ricaları federasyon başkanlığı tara- fından hüsnü kabul Rgörmüştür. Diğer ta- Taftan Fenerbahçe klübünün de yıldö- nümleri münasebetile futbol takımlarını tumartesi günü Ankaragücüne ve pazar günü de Rapide oynatmak islememeleri, Ankaragücü maçlarının tehirini ve bir hafta sonra şehrimize gelecek olan Do- Bansporun bu hafta İstanbula hareket etmesini intaç ediyordu. Fakat bu defa Güneş klübü muteriz kalmış, Doğanspor klübü ise gelemi; 1 kat'iyetle bil- dirmiştir. B ŞAİ i Bunun üzerine çok müşkül bir vazt- yette kalan Futbol Federasyonu nakdi fedakârlığı göze alarak Ankaragücünü yalnız bir maç yapmak üzere bu hafta İstanbula göndermeğe karat vermiştir, Bu suretle Ankaragücü Fenerbahçe ile karşılaşmak için ikinci bir seyahate da- ha katlanmıya mecbur olacaktır. Galatasaray Ankaragücü ile pazar gü- Nü ikinet maçı yaparak avantajla oynı- yacak iken, tek maç yapmakla bu avan- tajı kaybetmiş oluyor, Futbol Federasyo- nunun bu meselede verdiği karar kimse- yİ Memnun etmemiştir. Bu haftaki Milli Küme maçları İstanbul Futbol Ajanlığından: Milli küme karşılaşmalarından Gala- tasaray - Ankaragücü karşılaşması 6 ha- ziran 1987 pazar günü Taksimı #tadyo- munda saat 16 da yapılacaktır, Maç hakemi İzmir mıntakasından Bay Fehmidir, Fenerb i enerbahçenin öe we <eb yıldönümü Rapid klübü iki maç yap" mak için şehrimize geliyo! Fenerbahçe klübü yıldönümünü Avüs* turyanın birinci profesyonel likinden Râ* pid klübü ile çarpışarak tesit edecektilı Rapid klübü likte eski kaymetini muhâs faza etmemekle beraber burada yine bİ* ze faik bir oyun göstereceği şüphesizdifı Takımın cumartesi günü İstanbula mü“ vasalatı beklenmektedir. İkinci oyun salı günü Taksim stadındâ yapılacaktır. Ve bu maçı Fenerbahçe yal” mız başına, veya Güneş klübünden alâ“ cağı oyuncularla takviyeli bir takım $i“ kararak oynıyacaktır. Sekiz klüp turnuası nihayete eriyor Milli kümoye aytılmıyan 8 klübümül 5 haftadanberi devam etmekte olan U'. mualarını muvaffakiyetle - bitirmişlerdik Bu hafta pazar günü Taksim stadyomun” da Galatasaray Ankaragücü —maçındağ evvel saat 14 te Beykoz ile Süleymaniyi klübü final. müsabakasını yapacaktif. Beykoz kazandığı veya berabere kaldıği takdirde turnua şampiyonudur. Kaybet” tiği takdirde Süleymaniye — turnuanll galibidir. Şimdiye kadar İstanbul şampi" yonasında kuvyvetli rol oynuyan bü kiymetli klübümüze güzel ve temiz bİF maç yapmalarını temenni ederiz. p a Dükkânsız sütcü ve yoğurtçular takip edilecek İ Bir dükkânı olmayıp başka mıh:ı den tedarik ettiği sütü seyyar omııı İkapı kapı dolaşıp satan sütçüler Ve )ıuî bir kayıt ve kontrole tabi olmuyan a susi meskenlerinde yaptıkları yot—l" ları satan yoğurtçular şiddetle 1._ıkIP Ka lunacak, yakalananlar cezalandırılaca tur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: