5 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AY TPT İki babalı çocuk davasında resmen tahkikata başlandı Şüpheli beş nokta üzerinde duruluyor, bunlar halledilince hakiki baba meydana çıkacak Dün yazmıştık: Bursada — fabrikatör Mehmedin 3 yaşındaki çocuğu Sadi bir gün Uludağda oynarken kaybolmuş, ana- gı, babası aramışlar, bulamamışlar. Bu hâdiseyi mühim bir para mukabi- Jinde çocuğun kendilerine teslim edilece- #i hakkındaki şantaj mektupları takip etmiş, bunları yazanlardan biri de mah- küm olmuş, iakat çocuk bulunamamıştır. Aradan 8 sene geçtikten sonrâ fabrika- tör Mehmede çocuğunun Aydının İmam köyünde Sadık adında birimin yanında olduğuna dair bir mektup gelmiş, Meh- met derhal Beyliye ve Emine isminde iki kadını İmam köyüne göndermiş, bunlar tarif edilen çocuğun kendi atadıkları ço- cuk olmadığını görmüşler, fakat aradık- ları çocuğun da Bucada baytar Azizin ya- nında olduğunu öğrenmişlerdir. Bunun üzerine fabrikatör Mehmedi İzmire da- vet etmşiler, çocuk baytar Azizden İsten- miş, fakat baytar Aziz: — Bu benim öz çocuğum, ismi de Şadi demiş, iş karakola aksetmiş, Mehmet: — Benim çocuğumun sağ amuzunda bir (ben) var demiş, çocuğun omuzunda da hakikaten bir (ben) görülmüştür. Fa- kat baytar Aziz de çocuğu doğurtan ebe- yi ve sair şahidleri karakola götürmüş- tür. Bunun üzerine çocuk baytara teslim edilimiştir. Fakat iki çocuk arasında yaş, eşkâl, ve isim itibarile şayanı hayret bir benzeyiş vardır. Hâdisenin düne kadar olan safha- sı budur. Fakat mesele bitmiş değildir. Dün İzmir muhabirimiz şu telgrafı gön- dermiştir: İzmir 4 (Hususi Muhabirimizden) — Bucadaki çocuk hâdisesi ciddi bir safha- ya dahil olmuştur. İki baba arasında ka- lan küçük Şadi asap buhranı içindedir| & — Baytar Azizin Bursada tanıdıkları |Üstüne ince beyaz çizgiler geçirilmiş - Şadi — Az daha ileri giderlerse fubrikatör, Lindberge, ben de çocuk hırsız Haupt- mana benziyeceğim. Bir haftadanberi fabrikatörle esir almaca oyunu oynuyo- ruz. O söylüyor, ben aksini isbata çalışı- yorum. Vallahi, billâhi çocuk benim ço- cuğumdur. Annesi ile çocuğumu yanya- ina getirsinler. Nedir bu çektiklerim. Ço- €uk benimdir vesselâm, y Tahkikatta neler aranıyor? Tahkikatta meydana çıkarılması İste- | nilen noktalar şunlardır: 1 — Çocuğun doğum gününden itiba- ren şimdiye kadar muntazam suretle görenler kimlerdir? 2 — 927 nüfus tahririnde çocuğun kay- dı neden yaptırılmamıştır? 3 — Şadi 4 yaşında iken seyahate çık- mış mıdır? 4 — Baytar Aziz bu sırada Bursaya gitmiş midir? ve gecelerini uykusuz geçirmektedir. Ço- | VAT mıdır? | cuğun evden dışarı çıkmasına müsaade | Bucada halk arasında söylenildiğine gö- | dir, edilmemektedir. re Sadinin, babalarının ve analarının | Vilâyete yapılan müracaat üzerine Bu- | kanları da tahlil edilecektir. - €a nahiye müdürü yeni baştan tahkika- ta başlamıştır. Bucada Dutlu sokağında oturan bay- tar Azizin komşuları ve ebesi sorguya çekilmişlerdir. Fabrikatör diyor ki: Fabrikatör Bursalı Mehmetle allesi Bu- cada bir ev kiralamışlardır. Fabrikatör şunları söylemektedir: — Çocuğum 929 haziranında Uludağda değil, evimde kaybolmuş veya çalınmış- tor. Bu sırada benden çocuğumu iade için en bin lira fidyei necat istenmiştir. Bu parayı vermeğe razı oldum, fakat çocu- ğum meydana çıkamdı. Aldığım imzasız #mektupta çocuğumun Balkanisra kaçı- rıldığı bildirildi. Sofyaya, Belgrada ve Bükreşe gittim. Ecnebi zabıta — teşkilâtı ile temas ettim. Fakat kimse çocuğumu bulamadı. Nihayet çocuğuma Bucada ka- vuştüm. Mevzubahs çocuk benim Ööz ço- cuğum Sadidir. Buna tamammen Kanaat Betirmiş bulumuyorum. Bir haltadanberi uykum kaçtı, rüyama giriyor: — Beni al.. diye yalvarıyor. Çocuğumu almayınca Bursaya dönmiyeceğim. Baytar Azize gelince: Baytar Aziz de şunları söylemektedir: GONÜL İŞLERİ! Kadın yalnız Kendisi için Yaşayamaz Ne isminin ne de derdinin gazete sütü- Duna İntikal etmesini istemiyen bir kadın okuyucumun bana yolladığı mektapta 1s- Far İle tekrar ettiği bir çümle var ki ni- :ım benim de kafamda yer etti, bu cüm- — Bön mühitim için değil, kendim için yaşıyorum, cümlesidir. Kendisine yazdığım husust mektuba: — Hayır kıza, cümleslile başlaa.ı, söylediğim şeylerin bir kısmını burada dâ tekrar edeyim: — Hayır kızım, hodbinliği istersen son haddine kadar çıkar, bu takdirde bile gene kendin Için yaşıyamaasın, Muhitini göz Önünde tutimya Mmecbursun, çünkü © muhitin içinde bugün uğrunda tah ver- gaçye hazır olduğucu söylediğin erkek de vardır. Hissin kabardığı, kanın kaynadığı, Ö - nüne çıkan manlaların tesirile arzunun da büsbütün keskinleştiği zamanlarda er- keğin mubakem2 küvveti felce uğriyabi- lir. Fakat sonra, çok değil biraz sonra va- ziyele güre: na lünt aşk eden bu kız, den bu anne, yıkan bu kadın.. yapamaz mi? Suali ile kendi kendini yi- yecektir. Ve bu süphe öyle bir kurddur ki konduğu yeri mütemadiyen kemirir, RBir çukur, Ayrılık yüzde bin muhakkaktır, tanıdığım wak'alar olanını töyliyeyim: Masalda okuduğuma da bil - miyorum. MHayır, biç kimse kendi kendisi için yaşıyamaz, ne kadar hodbin olursa Gemilerimiz memleketimizde yapılacak Gemilerimizi kendimizin yapmamız için iki tersane vücuda getirilmesi hak- kındaki tetkiklere devam edilmekte - dir, Bu tersanelerden biri deniz kuv - vetleri ve diğeri sivil gemiler için ku- rulacaktır. Harp gemilerine ait tesisa - tın Haliçte Taşkızak mevkiinde vücu - da getirileceği anlaşılmaktadır. Diğer tersanenin de İstinyede — şimdiki Dok şirketinin yerinde kurulması çok muh- temeldir, İstinye Dök şirketinin satın alınma- $1 için evvelce müzakereler — yapılmış ve şirket fazla para isltediğinden bu iş mntaç edilememiştir. Bugünlerde gene İstinye Dok şirketinin satın alınması müzakerelerine tekrar başlanacağı kuv vetle söylenmektedir. Bu hususta te - maslar yapıldığı da haber verilmekte- dir. Diğer taraftan burada bir kısım va- purların tamir ettirilmesi de mevzuu bahistir. — Ümumil kaldelerin dışına çıkarak ba- — Çocuklarını benim uğrumda feda e. — Yabancı bir erkek için kendi evini Yarın aynı şeyi bir başkı erkek için de seyyar bir çukur baline getirir. arasında kaldenin — müstosnası hatırliıyamıyorum, — işin garibini İki şık rop —— --—-——- — —. ğ Sultanahmette Pi- yerloti caddesindeki evinde polis Hasan Basriyi bıçakla öl- dürmekten suçlu Ah- met Nazım Yolalarıla hırsızlıkta suç ortağı olmaktan suçlu Sali- min — duruşmalarına, İstanbul — Âğırceza hak yerinde dün de vam edildi ve şahid ler, - bu arada vak'a- nın en yakın şahidi - olan öldürülenin ü- vey oğlu dinlenildi. rarı alan bu davanın dünkü duruşma celse İk çıkan memurdur. Nazımın bıçağile devriye gezerken bir silâh sesi işittiğini, sesin geldiği tarafa koşunca, Nazımın po- lisin evinin kapısından fırladığını görüp, kendisini tutmak isterken onun bıçağile yaralandığını söyledi. Nazımın bıçağile sol koltle elinden ya- ralanan bekçi Mustafa, kapıdan fırlıyan Solda — Beyaz ipekli ketenden bir rop. Robasının altında cebe benziyen birer (kup) var. Sentür, önde eibisenin (korsaj) ına bir ejile) şekli vermekte - dir. Arka da dardır. Düğmelerle (eşarp) lâciverd'dir. Sağda — Bu rop (jerse) den yapıl - miştır. Cepleri ile yakası beyaz (pike) dendir. Korsajının önüne, kollarının riye; içeride karı, koca kavgası var!» de- diğini, fakat kendisinin bu lâfa kulak as- mıyarak kaçanı kıstırınca, Ahmet Nazi- — eti dkemeğri nni tir. Kendi rengi göze çarpan bir yeşil -İ)k arasından birisinin de, vurmayın, ne vuruyorsunuz? Mes'ul olursunuz!» dedi- ğini ilâve etti. Yazlık takımlar hususta ısrarla duruyordu. Nazımın bışağile yüzünden ve burnun- bu ifadeleri teyit ettiler. Öldürülenin üvey oğlu Terzi mektebin- de talebe Rıdvan, olan biten konlı vak'a- yı şöyle anlattı: beraber oturuyorduk. Yukarıdan bir pı- tırdı işitilince, babam, «bakayım bir; ne var» diye karanlıkta yukarı kata çıktı. Gmlanınca, bu Ahmet Nazımı, üvey ba- C, zımı saçlarından tutarak geriye çektim. / (Üvey babam da doğruldu. O sırada ya- İ lalm)u' tabancasını eline almıştı. bi olmuştu. Kendisini sofaya, merdiven başına yürüttük. Orada ellerini yakarıya kaldırdı, teslim vaziyeti aldı. Babam, dı- şarıdan imdad gelmesi için, tabancayı havaya kaldırıp tetiğe dokunmuştu. Bir el sıkarken, tam o anda, Nazm ani bir hareketle bir adım ileriye attı ve elini üvey babamır. boynuna götürdü — Üvey babam, boynundan yöralanmıştı. Hırsız, merdivenleri indi, kaçtı. Babam da arkası sıra indi. Ben, koluna girerek, Sağda — Çok şık bir yazlık takım. Ceket emprime pike'dendir, Geniş (re- ver) leri, kabarık kolları, sıkı beli,| 4 LAj kloş bir eteği vardır. Rop düz beyaz fantezi (pike) den. :(*'"dl—*iht caddeye kadar refakat ettim. Biçimi çok sade. Yakasız. Yuvarlak bir| “ASa9mn nasıl yakalandığını, Salimin 0- rada bulunup bulunmadığımı bitlmiyorum. Rıdvana da, bütün şahid'lere gösterilen ": sapına bez sarılı bıçak gösterildi. Rıdvan, “|zabt kâtiplerinin oturduğu bölme kena- Solda — Emprime ceket, Aynı ku «| vt üstünde duran bıçağa bokarak:- maşın düz renklisinden rop. Ceket düz| — dedi, vak'a sırasında — biçağı ve hafif kloşludur. İki büyük cebinden | &öfmemişlim. Hırsızın saldırışı 0 kadar başka süsü yok. Kol kapakları robun | #?i oldu, ki elinde bıçak bulunduğunu Yuniindanir. bile farkodememiştim. Yatak odasındaki çantada bulunan 42 Robün önü jile biçimindediz. Bu jile| liranın aşırıtdığını da, ertesi gün anne- ceketin kumaşından yapilmiş, Üstüne | sinden işittiğini söyliyen Rıdvan çekildik- robun düz kumaştadan bir sentür geçi- | ten sonra, Melek çağırıldı. rilmiştir. Önde derin katlanmış bir| Melek, misafir olarak vak'anın cereyan (pli) eteği genişleliyor. ulettiği eve giden, fakat vak'adan evvel robası, iki ufak cebi bütün süsünü teş- kil ediyor. Ceplerinin kenarına esen türe ün kumaşından geçirilmiştir. memurunu öldüren hırsi? Facianın yegâne şahidi olan mektep talebesi dün : mahkemede gördüklerini anlattı Katil Nazım ve suçlulardan Salim Ahmet Nazım hakkında, idam cezası ya-| evine dönen bir komşu kadındi" zılı maddeye göre açılan ve duruşma ka-| yanından hızla birisinin geçtiği sinde Jİk olarak dinlenilen polis Nevzat, kaçan Ahmet Nazımın karşısına sokakta sol kalundan — yaralanmıştır. Kendisi, Nazımın kendisini görünce «gir, bak içe- mın #Salim, Salim; beni kurtar!» diye bağırdığını söyliyerek, «0 sırada kalaba- Suçlulardan Salim, kendisinin o akşam oradu bulunmadığmı, kend'sinden — bah- sedilmesini sonradan polislerin bütün şa- hidlere öğrettiklerini ortaya atıyor ve bu dan yaralanan bekçi Hasanla sol elinin parmağından yaralanan bekçi Şükrü de, — O akşam yemek vakti, alt katta hep | Derken, oradan şiddetlice bir patırdı ak- | setti. Bunun üzerine, aşağıdaki düğmeyi çevirdik, üst kan sofasının ampulü yandı. Basamakları çıkınca, baktım, oda yarı karanlıklı ve iptida, kimseyi görmedim. Sanra, odanın elektriğini çevirip. oda ay- : bamı boğazından tutmuş, karyola üzeri- —| Ne yatırmış gördüm. Hemen kaştum, Na- l Tabancayı gören Nazım, sakinleşir gi- bunun Salim olup olmadığını yeceği şeklinde ifade verdi. Şahid olarak - çağırılanlardan. komiser Alişan gelmemişti. ihzarına ve Lazı istilâmların ıekîd'. 4 rar verilerek, duruşmanın devami ” müz cuma günü saat 14 e bır . Beşinci asliye mahkeml hakkıkaza hududu tesbit Haziran başından itibaren, ih 9 kemeleri katkmıştır. İstanbuldaki ihtisas ta bu arada kaldırılmış VE münferit hâkimlik olarak bir 8! teşkil edilmiş, ve 5 inci ceza 4' muştu. 2 inci ceza reisi Kemal dö rükte kalacak oları bu mahkemtyt Mişti. Büu yeni kudut ve şümulü etrafında adli V - sele ortaya çıkmıştır: Kaçakçılık işlerini gören 9 U7 sas, geniş salâhiyetli bir mahtö” Sade İstanbul ve mülhakat y ları değil, İzmit, Bartın, Erdek Si uzak yerlerde olan kaçakçılık nın davalarını da görüyordu. mahkeme ise, daha evvel mevti ye ceza mahkemesine ilâveten B” asliye cezadır. Dolayısile, 5 iNGİ ceza, 9 uncu ihtısas gibi uzak YET kaçakçılık vak'alarının davaları0i bilir mi, yoksa bakamaz mı?! / İşte, kaza hakkımın hudut vt T yf etrafında ortaya çıkan adli meseler dur! * Tereddüt vaki olunca, müddti! yt lik, keyfiyeti Adliye Vek'ııoün*:.. 14 muş ve Adliye Vekâleti de, bü M'l» Jerde 9 uncu ihtisasın sılı'hl!f“dı e * 5 inci asliye cezanın salâhiyeti € p3it duğunu, hulâsa her ikisinin de wv | kı hudut ve şümulü ayni genisl”, ygr dunduğunu hildirmiştir. Mesele d& ? retle hallolunmuştur! K el y ö KA B B 5 E B w B B & N Kü G h YA Bir dilenci mah"üm € ; Hüseyin isminde yaşlıca ve 8 1. adam, Beyazıtta dilendiği iddiâSi” akşam üstü adliyeye getirilmişti Sultanahmet ikinci sulh refâ gi Salâhattin Demirelli, Hüseyinit Ö7 gf ! ğini tutulan zabıtla sabit ! hafta müddetle boğaz wklul’“"hıg# ye işlerinde — çalıştırılmasına ! miştir. d ııl"' ! Hüseyinin, içinde 75 kuruş U9 yasıt Tunan koyu kırmızı ve örme P'"IJİ"I de, mahkeme salonunda kendisit? verilmiştir! : Bir i'cret davasi vi «Vitob alilesinden bızılsnnlnı bir vakit bahçıvanlık ettiği V PX i0dk lan paranın kendisine verilmedi : sile bahçıvan Abidin tarafında? l hukukta açılan davanın dünkü M de, bu afle mensuplarından bir v yemin verilmiştir. “ Yertini kabul Gderek dssıeı—wi';;'“,ı'v tol> ailesi mensupları, bü .ııö'.dı gerçi bir vakit bahçelerinde © v ,J_ fakat giderken, hak ettiği pı-";'rd, La mile aldığını; buna dair. deftet'” gl yıt bulunduğunu; kendilerinla 4 &îf ri sadakayı bile deftere kay! ; ceder ınuîıtvam hesap ıunııb'_"'” lemişlerdir! hususir” 3 üncü hukuk mahkemesi, wo'*uı" ki kararını 23 haziranda xa Ce

Bu sayıdan diğer sayfalar: