9 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

9 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa — Hergğn İran ve Türkiye Arasındaki komşuluk ve Kardeşlik münasebetleri Muhittin Birgena —— î , yüzünde, Türklerin, gayet haklı olarak, «kardeş> diye tav « gif edebilecekleri bir millet varsa, o da büyük şark komşumuz İran milletidir. İçinde taptaze Türk kanını temsil eden Mmünevver, zengin ve İran camlasının direklerinden birini teşkil eden Azeri 'Türkler bulunmasından sarfı nazar, biz- zal Farslar da bizim için, tarihen kardeş olmuş bir kütledir: Tarihin İranda kur - muş olduğu büyük kazan bu iki milli unsuru kendi içine almış ve asırların steşi ile onları kaynatmış durmuştur. Bu guretle Türk kanı Fars kanına, Fars ka- ni Türk kanına karışmış, her iki milletin kültürü birbirine girmiş, o ondan, öteki berikinden Gaimi surette bir takım şey - ler almışlar ve nihayet tarihe Türk - İran, yahut İran - Türk kültürü diye bir kül- tür hediye etmişlerdir. Bu kültür, Irakta Arap kültürü ile de karışmış olmakla be- raber Türk ve İranın müşterek bir kül- türü olarak Tahranda olduğu kadar İs - tanbulda da, Sivasta olduğu kadar Gen- cede, Aydında olduğu kadar Tebrizde de müşterek eserlere sahiptir. Bunun için, Türkler İratlılara, İranlılar da Türklere kardeş gözile bakarlarsa elbet haklıdır - lar. Yaza * Türk milleti ile İran milleti, tarihte hiç bir zaman kavga etmediler. İran dev- Teti ile Osmanlı devleti arasında olan mu- harebeler, Türk ile İranlı değil, bir dev- şirme imparatorluğu olan Osmanlı ile, dayandığı en kuvvet Türk kuv - veti olan İran Tacikleri arasında vukua gelmiştir. Birinci Selim, Şah İsmalli mağ- lüp ettiği zaman, kendisi Osmanlı, fakat, kar daki Türk idi. Teşki Yeniçeri ordusu k. da İranlı olarak 'Türklerdi. Ayni devir tarihinin bir cil' olmak üzere de, galip'Selim, divanını Faris zarken mağlüp Şah İsmafl de Hatai m tearı ile vücuda getirdiği divanını temiz bir türkçe jile yazıyordu. Gene ayni ta - rihin bir cilvesi ve Türk - İran kardeşliği- nin en güzel delili olmak üzere zikre de- ğer ki Şah İsmail, bugün dahi Anadolu ve İran Türkleri arasında, türkçe ve Farsçe halk edebiyatının müşterek bir kahramanıdır. Anadolu Türkü, Şah İs- maili bir İran hükümdarı olarak değil, | belki de bir 'Türk kakrâmanı olarak ta - nar! Hülâsa, Türk - İran kardeşliğinin ne kadar derin bir tarih mahsulü olduğu - nu ve Türk milleti ile İranlı arasında, hiç bir düşmanlık mevcut olmadığı gibi bilâ- kis kuvvetli bir dostluk ve kardeşlik his- si bulunduğunu gösteren bu nevi delil « ler sayıp dökmekle nihayet bulur şey « lerden değildir. * Bütün bu secbeplerden dolayı, Türk milleti, büyük şark komşusunun ve en eski medeniyet kardeşinin, Riza Pehlevi Han devrinde yeni medeniyet dünya « sının bBüyük Yütühatı âarkasından köştü : ğunu görmekle hakikaten büyük bir bah- tiyarlık duymaktadır. Evvelki gün Büyük | Millet Meclist tarafirldan tasdik ödilen muahedeler ve mukaveleler münasebe - tile mecliste komşu millet hakkında gös- terilmiş olan hislere Türk milleti bütün kuvvetile iştirak eder. Pek yakın bir za- mana kadar ihmal edilmiş bir memleket halinde duran İranı, bu gidişle pek az bir zamanda büyük bir mamureye çevirecek olan yüksek iradeli ve parlak fikirli hü - kümdar, iki memleket arasında mevcut dostluk ve kardeşlik bağlarını büsbütü kuvvetlendirmeğe müteveccih siyaseti İle Türkiye cumhuriyetinin İrana karşı o - lan duygularına tam bir mukabelede bu- lunmaktadır. Bu vâkıayı bu suretle tes- bit etmek, bizim için sevinç verici bir hâ- dise oluyor. * Bu yeni ahdi vesikalarla birbirlerine daha sıkı bağlanan münasebetlerden iki milletin de refah ve saadetleri için en ge- niş bir çerçeve içinde istifade etmele - rini temenni eyliyelim. Bugün, tariht bü- , yüklüğü ve şeref ve şanı ile Mütenasip bir hükümdar bulmuş olan İran, mede- niyet sahasında dev adımlarile yürür - ken ve artık tam manasile müstakil ve kavi bir devlet olurken Türkiye için bu devleti dost ve kardeş olarak kendi ya - nında hissetmek büyük bir bahtiyarhık- n aaem —— SON FPOSTA S X — Resimli Makale: Hayat iradesine sahip insan ister, servet azia.kâr sahip arar, kadın kazaktere sahip erkeği sever. N Muvaffakıyetin sırrı $8 —. Dört sesle Şarkı söyliyen Yegâne kadın Resmini gördüğünüz san'atkâr ka İdın Ann de Ohla ismindedir. Dört ses- le şarkı söylemektedir. Hem süpranö- dür, hem okntralto, hem tenör, hem de baritondur. * Operalar söylediği gibi, döri lisan- la şarkılar okumakta, tek başına da dü- ettolar yapmaktadır. Markoni ölüm şuaını bulmaktan vazgeçmiş Telsiz telgraf kâşifi Markoni Romada bir İngiliz gazeteciye verdiği mülükatta ölüm şuat keşfi için çok uğraştığını fakat bütün gayretlerinin lâboratuvarı içinde |ancak bir metre uzaktan bir fareyi öl - | dürmek © dne vardığını bundan baş- ka bir şey yapamadığını söylemiştir. Markoni, bundan sonra, bu şuaın keş- finden sarfınazar — ettiğini söyliyerek: «Eğer maksat bir metre uzaktan bir fa- reyi öldürmek ise bunu şimdiye kadar malüm silâhlarla yapmak daha kolaydır. Çünkü benim aletlerimle fare öldürmek pek pahalıya mal olmaktadır. demiştir. eereneaE DenLALELAAALAL AA SEREADALELELEAAERCEERN. tır. Eminiz ki ayni his, sade Ankaranın bissi değil, Tahranın da derin ve samimi duygusudur. Muhittin Birgen || pılması da kararlaştırılmıştı. geçti. İSTER Biga mahkemesinde münhal hir mübaşirlik vardı, taliple- rin arasında bir müsabaka imtihanı yapılacak ve aralarından muvaffak olan seçilecekti. Bu imtihanın Çanakkalede ya- Mayıs ortasında şehrin kalabalık sokaklarından bir tellâl — İmtihan ayın 20 inci günüdür, İstekli olanlar Çanakka - HERĞON BİR FAKAA | Harp talihi İtatlyan - Habeş harbi zamanında Habeş generallarından birine sordu - lar: — Harp gündüz mü olsa lel neticeleniyor, gece mi? — Gece harbolursa bizim lehimize oluyor. Gündüz olursa İtalyanların lehine! — Neden? — Gündüz harbolursa onlar bizi ko- layca görebiliyorlar. Gece olursa on - lar bizi hiç göremiyorlar amma biz onlari görebiliyoruz. DA Zenci ile evlenmek İstiyen beyaz inize € r. Bu dava bir ailenin evlütla- rını hacir altına almak için mah - kemeye müracaat etmelerinden doğ - muştur. Ve davanın sebebi de delikan- hnın zenci bir kıza aşık olmasıdır. Çocuğun anası mahkemede . şöyle söylemişti — Bay reis, benim oğlum sapıtlı, 0- nü Mecburiyeti kanuniye altında bu - lundurmak ve kendisine bir vasi tayin etmek zaruridir, sapıtmasaydı, kömür Bibi siyah bir karıya aşık olur muydu? Delikanlı ise: — Ben tamamile akıllıyım, sevgi ve zevkten bahsolunmaz. Ben bu zenci kı zı fevkalâde çok seviyorum, onsuz ya- şayamıyacağımı anladım. — Kendisile muhakkak evlenmeliyim demiştir. “Mahkeme ise: «Bu asırda deri renklerinin insan- hğt birbirinden ayıramıyacağını» söy- lemiş ve gençlerin serbestçe evlenme- lerine izin vermiştir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! leye gitsinler, diye Dünyada Bir eşi daha Bulunmıyan mektep Sözün Kısasi Valensiya! Gi E. Talu ece sıcak.; Bahçede, kımıldiyâf yapraklarla çiçek fidanların” dan ılık bir buhar : ediyor.. Gergiğ sinirlerim bunu âdeta hissetmekte, kUTU” a teneffüs kabiliyeti B gide azalmaktadır. Uzaktan, baygın göl kokusu, arada bir, nağme balindt bana kadar geliyor.. * Bu gece, hulya enginine dalmak İSİF dadı bende nc kadar çok! Gözlerim, sıcağın “puslandırdiığı SÖf kubbeye dikili, karanlığın sesine kül veriyorum. Birkaç ev ötede, belki de daha uzaktâr cırlak bir gramofon eski havalar çalıyof” İ K” Evvelâ muvaffak olmak, sonra kazandığınız muvaffaki- | Köhne tangoların, modası geçmiş f0 yeti muhafaza etmek isterseniz tesir altında kalan zayıl tabiatlilere benzememeğe çalışınız. SI ların, bayat valsların ruha ezginlik veri* ci nağmeleri dekorun ağırlığile tezat teğf” kil etmede.. Buna rağmen, çoğu bana mü" - İ'nis gelen bu besteleri yadırgamadan dif” lemekteyim. Şimdi, gramofon, birkaç yıl evvelisini * gelinciye kadar âşık gönülleri sarhof — eden, coşturan «Valensiya» şarkısını TUt — turdu. Bunu okuyan kadın artist ne de ci dan okumuş! Güftenin kelimelerini, bUr — Hunduğum noktada tane tane ıeçiym'“m' — Valensiya!. Ey aşk cennetil. Ömrü” İmün en haz dolu anlarını sende ya$” |dım.. Nihal saadeti sende tattım!. Evet: Kulağıma akseden — güftesif meali aşağı yukarı budur. Fakat o a0 içime bir acı çöküyor. Bir kadı nin muhatabı han; Aylardanberi — İspanyol bahsi geçen şu kan ve ateş şeh mi?. O, tâ kendisi, Beldeler de inkılâbâ 4 Mtâbi. Onlar da mukadderatın baziç€ oluyorlar, x Dün, aşk ve şiir telkin eden güzel VE” © yi * İİensiya, şçimdi birtölüm Ve matem difİr Mektebin talebelerinden - biri Londrada Eton isminde bir Kolej vardır. Bu kolejin hususiyeti, bütün talebesinin Aristokrat sınıfına men - sup, Lord, baron bir kelime ile asılza- de evlâtları olmasıdır. Burada okuyan talebe, frak, silindir. şapka giymek mecburiyetinde, fakat ayni zamanda hey işini kendisi görmekle mükelleftir. Karısile kavga etmek için 75000 lira veren adam - Glaşkoyda çok zengin bir irad tahi- !bı olan Smith karısile yaptığı kavga - ların etraftan işitilmemesi için ciyar - daki bütün diğer evleri satın nlmıştır. Kendisine 15 bin liraya mal olan bu satın alma keyfiyetinden dolayı Smith kat'iyen pişman değildir. Zira, şimdi karısı ile kavga ederken karısını kim- se müdafaa edememektedir. Smith'e bu karari verdiren hâdise Şu olmuştur: Bir gün gene karısile kavga eder - ken komşuları polise telefon ederek zal_ıı(nn:n müdahalesini istemişler ve ıpn.is de gelerek Smith'in karısını bu vgacı adamın elinden kurtarmıştır. a bağırdı. O gün, istekli olanlar evrakı müsbitelerile birlikte Çanak- kaleye gittiler, oradan kendilerine: n — İmtihan ayın 26 ncı günü yapılacaktır, denildi. Çaresiz ı tılar. O zaman da: İNAN İSTER geri döndüler ve ayın 26 ncx günü bu seyahati bir daha yap- — İmtihanın 11 hazirana tehir edildiğini öğrendiler. İNANMA! ndır, Ve uzaktaki cırlak gramofon sesi 9Ü vW handa bana &ct bir İstihza gibi geliyor | İstihza mı? Hayır! Bu bir sitemdir.. BİF gitem ki beşeriyete hitap ediyor. Bir $7 tem ki, dünkü aşk cennetini, bugün KIP” kızıl bir cehenneme döndüren insanla Jhassas bir kadın dudaklarından lünet Yi dırmaktadır!. Amerikada kırtasiyeciliğin garip bir nümunesi Amerikan dahiliye nazırı, Amerikâ” bile önüne geçilemiyen kırtasiyecilik © ten canı yanmış. Bütün gayretine men bir türlü bunun önüne gzı;emî:!ıd Balhık baştan kokar derler. Muav kendisine münasip bir lisanla, €ev” kendi masasında biriktiğini, bu yü işlerin sürüncemede kaldığını anlat! lar! Bunun üzerine nazır bir tamim di göndererek: Şi — Eyrakın muamelesi hemen yapılâ " çaktır, Alâkadar memurların elinde, Böl tâ nazırın masasında bile 24 saatteti f8 evrak Kkalmıyacaktır.. demiş. Ve âl 18 haziran 1936 tarihi iş.. iştiği Ve bu tamim alâkadarlara — yetişt? zaman altında şöyle bir hâşiye v:.rmlâ'_ « Bu tamim nazırın masasında ge$i” ğinden dolayı geç gönderilmiştir. 19 ” yıs 1987> Biliyor musunuz ? 1 — Kristof Kolamp Amerikayı H yılda keşfetmiştir? 2 — Eski ve meşhur sinema yı Douglas Fairbanksın sabık karısi Pickford bugün kaç yaşındadır Ve de dağmuştur? ge) *8 — Washington şehtinin nüfusu dardır? ve ydızi yarf yere” (Cerapları Yant) * Dünkü Suatlerin Cevapları: B 1 — Amerika hükümeti 1789 Y” teşekkül etmiştir. Yî“’ 2 — Şimdiki İtalya veliahtı olan Marl€ Umbertonun karısı olan Prenses l!t"d Jose de Piement Belçika krah - PİİÇ, Albertin ve kraliçe Elizabetin ğ Şimdi 31 yaşındadır. ÇA 3 — Süveyş kanalı 1869 da ıcı""’d'

Bu sayıdan diğer sayfalar: