9 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Katil maznunu Arnavut Ali Rıza dün beraet etti Kendisini Dreyfüse benzeten Ali Rızanın suçu sabit görülmedi” ve dostlarının sevinç tezahürleri içinde bir sene mevkuf kaldıktan sonra hürriyetine kavuştu Kendi davasını «Dreyfüs» davasına benzeten bahçıvan Ali Rızanın kararı, Ağırcezada dün akşam üstü bildirildi. Bahçıvan Ali Rızanın, aralarında bir tarla meselesinden ihtilâf bulunan tarla komşusu Perikliyi, Silivrikapıdaki tarla sınırında bir gece yarısı yolunu bekliye- rek, çifteyle öldürmekten suçlu olarak di ması yapılıyordu. Ceza kanununun idam cezası yazılı 450 inci maddesindeki tarif —mucibince duruşması yapılan Ali Rızanın, müddel- umumi muavini Kâşif Kumral, beraetin istemişti. Mütalcasında, suçun sabit ol- madığından bahsediyordu. Bundan sonra tahkikat tevsi edilerek birçok şahid dinlenilmiş, yüzleştirilmiş, bu safhalar da hayli hararetli olmuş ve davacı varislerin vekilile suçlunun avu- katları arnasında şiddetli münakaşalarla geçmişti. Reis Refik Omay, aza Cihad Baban ve Abdurrahman Şeref Uzal taraflarından jttifakla verilen karar, müddelumumili- ğin isteğine uygundur. Suç, usulü daire- sinde sabit görülmemiş, Ali Rızanın be- Fraetine ve suç aleti olarak muhafaza edi- len çiftenin kendisine iadesine karar ve- rilmiştir. Kararı, Ali Rızayı uzaktan, yakından tanıyan bir kalabalık, alkışlamış, «yaşa- sın adalet!» diye bağırmış;riyaset, sa da bu gibi tezahüratla sükünetin ihli edilmemesi ihtarında bulunmuştur. Ali Rıza, sadece baş eğerek teşekkür edip, jandarma önünde salondan çıkmış, kalabalık, peşi sıra yürümüş, salon dışın- daki bekletilme bölmesinde kadın, erkek birçok tanıdığı ile beraet eden suçlu ku- taklaşmışlar, sarmaş dolaş olarak, öpüş- Müşlerdir! Ali Rızanın elini sıkan sıkanaydı, bu sırada! O, tebriklere teşekkürle mukabe- le ediyor, paket paket ikram edilen siga- ralardan hangi birini alacağını — şaşırı- yordu! Ali Rıza, kalabalik biraz dağılınca, ya- nındakilere uzattığı bütün parayı - boz- durmalarını, ufaklık haline getirip muh- taçlara sadaka olarak dağıtmalarını sıkı sıkıya tembih etti. Bu arzusu dışarıda ye- rine getirildi ve biraz sonra, elindeki kır- mızı mendilden bir çıkını neşeyle sallı- yarak, yüzü güler bir halde götürüldü; tevkifhanede lâzım gelen muamele yapı- larak, salıverildi! Ali Rızanın arkası sıra, salandaki kala- balık dışarıya akmış, samiler yeri derhal ve tamamile boşalmıştır. Salondan, en son çıkan Periklinin davacı yerindeki an- nesi Sofi, her celseye olduğu gibi karar celsesine de matem esvabi giymiş olarak gelmişti; salardan çıkarken, ağlıyor, göz yaşlarını mendiline siliyordu. 'Çatalca davasının Kararı başka Güne kaldı Çatalca cıvarında bir köprübaşında bundan bir müddet evvel bir cinayet ol- muş, büyük kardeşinin istediği kızın ve- rilmemesinden dolayı husumet - besliye- rek kızın babası Asımla annesi Nefiseyi öldürmekten suçlu Ali, suç ortağı olarak büyük kardeşi İsamille beraber, Ağırce- zaya verilmişlerdi. Ağırcezada bu dava, son safhasındadır. Müddelumumilik, idam cezası yazılı maddeye göre sevkedilen Alinin aşılma- gını, İsmallin de beraetini istemişti; mü- İdafaa da yapılmıştı. ünkü celsede, suçluların — yaşlarına dair gelen cevaplar okunmuş, Alinin 29 ve İsmailin de 35 yaşlarında bulunduk- ları anlaşılmıştır. Dola' le, Ali . Asımla Nefiseyi tasarlıyarak öldürdüğü sabit gö- rülür de idamına karar verilirse - yaşın- dan dolayı bu cezadan kurtulamıyacak- tırt Duruşmanın devamı, karar müzakere ve tebliğ edilmek üzere, 6 temmuz salı saat 16 ya kalmıştır. Harbiyedeki Tramvay kazası davası devam ediyor Harbiye önünde olan ve topçu emirberi Hüseyinin, tramvay tekerlekleri altında $0 metre sürüklenerek feci bir şekilde ölmesile neticelenen kazanın davasına #1eşhud suç kanununa göre dörndüncü ce- zada bakılmış, vatman Hüseyin, kazanın ertesi günü bir sene hapse mahküm ve tevkif edilmişti Bu karar temyizce bozulmuş olarak yapılan duruşmanın dünkü celsesinde, suçlunun avukatı, müvekkilinin üç aydır mevkuf kaldığından bahisle, kefaletle tahliyesini istemiş, müddeiumumilikçe kabul isteğinde bulunulmuş, fakat, hak yeri, isteği reddetmiştir. İzmire gittiği anlaşılan şahld Necdetin, orada istinabe yolile ifadesi alınmak üze- ve, düruşma kalmıştır. Esnaf dispanserine Rontken alınacak Esnaf dispanseri büyük bir ihtiya « €a cevap verdiği için vuku bulan mü - racaatlar gün geçtikçe artmaktadır. Dahili hastalıklardan şikâyetçi bu « lunanlar çok olduğundan ayrıca ront- ken parası da — verilmektedir. Eş- naf — Cemiyetleri dispansere — bir rontken muayene Âleti satın alınması- nı kabul etmişler ve hemen faaliyete geçmişlerdir. GÖNÜL İŞLERİ! Okuyucularıma Cevaplarım Bay Salih Zekiye: Size gelen mektubu görseydim, el yazısına bakarak yazanın kadın olup olmadığını belki tayin edebilirdim. Bu vaziyette maalesef müsbet veya men- fi bir şey söyliyemem. Fakat söyle - nen şekilde hareket etmekte de bir mahzur görmüyorum, kim bilir belki sizi mes'ut bir yuva kurmıya götüre - cek bir yoldur. Aksi halde ne kaybede. ceksiniz? Hiç. * Kadıköyünde Bayan «Nermin» e: Birinci derecede arkadaşının cemi- yet hayatı hakkında görgüsü olmadı - ğını düşündüğüne delâlet eder. İkinci derecede de sizi daha ziyade bir kadın namzedi olarak görmekte olduğu hali- ra gelebilir. Fakat siz hakiki, sun'i ve- ya zahiri, ne şekilde olursa olsun bu alâkadan ne bekliyorsunuz? Pek anlı- yamadım. Bir netice verebileceğine hükmediyorsanız lütfen onu söyleyi « Hiz, onu tetkik edelim, * Polatlıda Bay (M. M) & Eğer koyduğunuz teşhiste yanılma yoksa ben bu kızı bir aile kadınt olâ- €ak karakterde göremem, Vaz Zeçmek hayırlıdır. TEYZE SON POSTA HÂDİSEL KARŞISIN Aktör Bürhanettin Fransanın Tuluz şehrinde neşredilen La Depeş gazetesi Türkiye hakkında bir «Bilhassa klâsik tiyatromuz, Türk Ü- yatrosu üzerinde derin bir tesir icra etti. Bu hususta aktör «Silven» in şakirdi ve Mustafa Kemalin himayesindeki modern tiyatronun bânisi aktör Bürhaneddinin gösterdiği faaliyet bilhassa feyizli seme- yeler vermiştir.> Meşrutiyeti müteakip Türkiyede yer- den biter gibi biten birçok tiyatrolar a- rasından bir de Bürhaneddin kumpanya- sı vardı. O zaman kendi şöhretine ancak kendi inanan Silvenin şakirt zimarifeti hakkında haftalık mecmualardan birinde bir anket yapılmıştı. Bu ankete cevap verenler bilâistisna Silvenin şakirt zi- marifetinin hiçbir değeri olmadığında it- tifak etmişlerdi. Seneler geçti. Fransa himayesini Türk tabiiyetine tercih eden bu değersiz ak- tör, Fransada Türk tiyatrosunun bânisi addedildi. Halbuki biz onu tiyatroda bir kıymet addetmediğimiz gibi addetme- Mmiştik te, Merak ettim, acaba Fransız tiyatrosu seneden seneye düştü düştü de aktör Bür. haneddin kumpanyası ayarında bir ti- yatro haline mi geldi? Yoksa aktör Bür- haneddin bizden olmadığı için nazarla- rında yükseldi, yükseldi de bir kıymet Mi oldu? Her ne olursa olsun biz onu ne tiyat- .ronun bânisi addedebiliriz. Ne de bizden! İMSET Bir kı'irl_(_hikâyesi Hâkim, mahkemeye getirilen mankene derhal âşık oldu, kürkün sahibi de davayı kazandı Resmini gördü - - K ğünüz genç ve gü zel bayan, Lon « drada manken « lik eden bir genç kızdır, — Çalıştığı sseseden 1000 İngiliz liralık bir kürk alan bir müş teri, kürkü — bir müddet giyip, her nedense, maymun iştahhlığı tutmuş olacak ki, ebu kürk bu kadar et mez, beni kandır: $ dınız sdiyerek ge ri vermek istem' , mMmüessese sahibi » le Muhakemelik olmuşlar, Kürkü ; görmek istiyen hâ * kim, bunu bir mankenin sırtın « da tetkik etmeyi tercih eyleyince, bu genç manken mahkemede kürkü giy - miş. Hâkim muhteşem manto ile bir kat daha güzelleşen kızı, görür gör - mez aşık olmuş. Ve müşteriyi mahküm ettiği gibi, mahkemeden çıkar çıkmaz da bu genç kızla evlenmiş. Kayserin sıhhatı Brüksel 8 (A.A.) — Doorndan Bel- çika ajansına bildiriliyor: Eski Alman İmparatoru Vilhelm'in ölmek üzere ol duğuna dair Pariste çıkan haberler tamamile aşılsızdır. İmparatorun sıh » hati mükemmel olup her gün şatonun bahçesinde mutad gezinlilerini yap « maktadır, Fener - Güneş muhteliti Rapidi 3 - 2 mağlüp etti Misafirlerimiz de, muhtelit de çok güzel bir oyun oynadılar Foner - Güneş muhteliti ile Rapit maçından bir enstantane t YViyananın Rapit takımı ikinci maçını, dün Taksim stadyomunda Fenerbahçe - Güneş karışık takımına karşı yaptı. Oyun 'oldukça zevkli oldu. Misafirler pazar günkü maça nazaran daha düzgün oynadılar. Muhtelit takım ise Fenerbah- çenin bozuk oyununu çok şükür tekrar- lamadı. Angelidis iki gün evvel ne ka- dar bozuksa dün de aksine o kadar iyi oynadı. Mehmet Reşat sağ muavin ye- rinde gene pek mükemmeldi. İbrahim ne iyi ne de kötü idi. Müdafaa oyuncuları bazı lüzumsuz tekmeler ve yakışık almaz hareketler yapmamış olsalardı çok güzel oynadılar denilebilirdi. Cihad bir iki gü- zel kurtarış yaptı. Yediği gol de pek ha- talı değildi. Hüsamettin şansı yüzünden işin içinden ancak bir gol yemekle kur- tuldu. Muhacinlerden Melih yalnız koş- tu. Naci de saatlerle topu ayağında tut- tu. Salâhattin yerinde, güzel şütler çekti. Rebii, Fikret lâzım geldiği kadar çalış- madılar. İhtimal Fikret ilk maçta yorgun düşmüştü. Nacinin ve diğer bazı oyuncuların mi- safirlere karşı gösterdikleri Jüzumsuz hareketler bertaraf edilirse Fener - Gü- neş muhteliti Viyanalıları bir müddet çember içine alarak güzel oynadı deni- lebilir. Oyun nasıl cereyan etti Düdük öter ötmez karışık takım derhal Viyana kalesine indi. Muhtelitin. muha- cimleri muavinlerin yardımile biraz ora- larda dolaştılar. Rapit müdafaası uzun vuruşlar yapamadığından ancak — kısa paslarla oyunu açmağa çalışıyorlardı. Artık iki taraf ta uğraşmağa başlamıştı. Bu arada Salâhattinin bir iki güzel şütile Binderin paslarını ve akınlarını gördük. Kalecilere pek o kadar iş düşmüyordu. 30-35 yardadan bizim tarafa bir frikik cezası verildi. Bu ceza vuruşunda bizim- kiler adam tuttular, Fakat merkez muha- cim Binder kimseye pas vermedi, gerildi gerildi, ancak sıkı bir şüt çekti. Cihad plonjön yaptı, ne yazık ki topun kaleye girmesine mâni olamadı. Bu suretle Ra- Pit çok güzel bir gol kazandı. Oyun bundan sonra bir müddet karşı- lıklı akınlarla geçti. Reblinin bir pasını Melih tutamadı. Naci topa yetişti. Yer- den yavaş bir şütle beraberlik golünü Attı. Bundan sonra karışık takım ağır bas- mağa başladı. Galibiyet golünü atmak için uğraşıyordu. Bu didişmeleri hakemin düdüğü dur- durdu. Birinci haftaym 1-1 nihayetleli', mişti. ) İkinci haftaym İkinci devrede Cihadın yerine kaleyö Hüsamettin geçti. Gene karşılıklı Jar yapılmağa başlandı. Rapit sol a Mehmet Reşadın ağır birehareketi istifade ederek topu kaptı. Önü boş 0”1 ğu için topu kaleye kadar sürdü. Fakâ' gol atmağa muvaffak olamadı. . Naci bir muavini, bir müdafii atlattk 'Topa gayet yavaş vurdu. Kaleci tuttü. Bundan sonra Viyanalılar bir akın yâP* tılar. Sağ açığın bir pasını iyi kullanamâ dılar. İki metreden topu havaya dikerell muhakkak bir göl fırsatı kaçırdılar. Viyanalıların bir hücumunda sol iç bof kaleye gol atamadı. Topu sağ açık KâP ortaladı, topa Viyana merkez muhacli ile Hüsametlin ayni zamanda — çıktılâfı Binder daha uzun olduğu için topu kaptlı Kafa ile ikinci golü attı. ş Karışık takım beraberliği temin içtf uğraşıyordu. Fikret çok güzel bir ortalâ* yış yaptı. Rapit kalecisi plonjon — yâP'i koştu. Topla kaleye girdi. Göl!-. rar akına geçtiler. KOM e önünde karışıklık... Avk sol beke tekme vurdu. Hakem ©* nu oyundan çıkardı. Yaralanan mü! yerine bir başkası girdi. Karışık v——:’; on kişi oynamağa başladı. Oyun çok cereyan ediyordu. Mehih topü ortaladı. Üç muhacim BOf kaleye gol atamadılar, Bünun özerli hakem penaltı verdi. Melih çekti. kurtardı. Salâhattin koştu. Topu KaleYi attı. Hakem ofsayt kararı verdi. FĞ_” sarı lâcivert formalıların sözlerine ÜZÜ rine kararını değiştirerek gol dedi. kaç dakika sonra karışık takım 3-2 gelmişti, Hakem: Galatasaraydan Nihat 3*: İdi, takımlar da şu şekilde sahaya * mışlardı: Rapit: Kransam, Wagner, Luef - Si egeh mal, Smistik, Prolest - Hawlicek, F? Binder, Holer, Pesser. uk * Karışık takım: Cihad, Reşad, F#Ty, Mehmet Reşad, Angelidis, İbrahim * ret, Rebii, Salâhattin, Naci, Melih. ingiral C. Şahingirli * Doyçland kurbanları otuzu buldu : Cebelüttarık 8 (ALA.) — DOYGZ, zırhlısı yaralılarından bir kişi dâ Ktart müş ve bu suretle ölülerin B* 30 & çıkmıştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: