22 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OU Dundan evvelki Galatasaray - Fener karşılaşmasından bir safha Bu hafta yapılacak olan Milli Küme maçları Galatasarayla Fenerbahçe, Güneşle Beşiktaş bu hafta karşılaşıyorlar Bu hafta yapılacak milli küme kar-|maç hakemlerini, saha ve maç saatlerini gılaşmalarından Galatasaray - Fener, |teşbit edeceklerdir. Bilhassa hakem me- Güneş - Beşiktaş maçları çok mühimdir, | ,esinin çok çetin münakaşalara yol a - Bu maçlar milli küme şampiyonluğunun f yüzde ellisini belli ettirecektir. Şimdi - den hangi k'übün kazanacağını kestirmek çok müşküldür. Klüp murahhasları bugün toplanarak, |laylık göstermeleri temenni edilir. Memlekette Spor hareketleri | Spor bayramı Edirne (Husust) — Tekirdağ spor klü- bü ile bir maç yapmak üzere Tekirdağı- na giden Edirne Spor Birliği oyuncuları 'Tekirdağında büyük bir hüsnü kabule mazhar olmuşlardır. Şehir haricinde mi- safirlerini karşılayan Tekirdağlılar klüp- lerinde, halkevinde, şehir klübunde mü- teaddid ziyatetler vererek Edirne spor- cularını coşturmuş ve unutulmaz bir ha- tıra bırakmıştır. Sporcularımız nezih bir hava içinde yapılan futbol maçinda 3-1 ile galib gelmişlerdir. Yakında Edirne Spor Birliği Tekirdağlı sporcu arkadaş- Jarını Edirneye davet edeceklerdir. Vefa - Gençay maçı “Adapazarı (Hususi) — Bir maç yap- Mak üzere buraya gelmiş olan Vefa takı- gü ile Gençay takımı karşılaştnasında Vefa takımm 3 gölle galib çıkmıştır. . Sivas at koşuları Sıvas (Hususi) — İlkbahar at yarışla- rımn birincisi binlerce seyirci “önünde yapılmıştır. Sıvas mıntakasında doğmuş, yerli yarım kan Arap taylarına mâahsus birinci koşuda diş hekimi Nüzhet Çubuk- çunun Gümüşü birinci, Horasanlı Meh- met Aralın Mercanı ikinci, Çallı Mehmet Gökçenin Şahini üçüncü gelmişlerdir. Dört ve daha yukarı yaştaki yerli ya- rım kan kısraklara mahsus koşuda Ada- nah Fehmi Dikencinin Çağlayanı birinci, Sıvaslı Rahmi Günayın Sıvas Muzafferi ikinci, Nureddin Duymuşun Kalenderi ü- | çüncü gelmişlerdir. Hendikapta Mehmot Yılmazgilin Yıldı- m, Adanalı Mustafanın Kaptanı, Geme- rekli Mehmet Ali Özcanın Ceylânı ka- zanmışlardır. 2400 metrelik dördüncü koşuda Kan- gallı Şükrü Kucağın Vuralı birinci, yüz- başı Cemil Eryönun hayvanı ikinci, Ada- nalı Bahrinin Arı üçüncü gelmişlerdir. Merkezi Avrupa kupası maçları Merkezi ve garbi Avrupa kupası maç - ları dolayısile, merkezi Avrupa takımı- mâ oyuncu veren takımlar, pazar günü yapılacak birinci tur, revanş maçlarını yapamamışlardır. Bu maçlar önümüzde- ki pazar gürü yapılacaktır. Şimdiye ka - dar oyuncu vermiyen klüpler oynamış- lardı. Bunun neticesinde Çekoslovakya ü- çüncüsü Prootejov, Yugoslavya birincisi Gradyanski ve Romanya birincisi V!nuı. kupa maçlarından hariç kalmışlardır. Ankaragücü - Gençlerbirliği m .3.* ği Müuhtelif sebeplerle şimdiye kadar te - hir edilen Ankaragücü - Gençlerbirliği karşılaşması önümüzdeki pazar günü An- kara stadında saat ikide yapılacak, ve bu maçtan sonra Ankara stadı eylül ayı - na kadar tatil edilecektir. çacağını zannetmkteyiz. Bu meselede klüp murahhasalarının azami hüsnü ni- yetle hareket etmeleri ve birbirlerine ko- Galatasarayın 33 üncü senci devriyelerini 18 veya 25 temmuz tarihlerinde kutlulıyacak — olan| Galatasaraylıların merkezi Avrupa ta - kımlarının en kuvvetlilerinden bir kaçı | ile muhaberede bulunduklarını yazmış - tık. Bu kere çok tanınmış ve sevilmiş bir takımın hemen hemen geraiti kabul etmekte olduğunu memnuniyetle öğren- dik. Galatasarayın böyle mühim bir spor gününde bize hakiki ve kuvvetli bir Av- rupa takımını göstermesini isteriz. Yakalanan orman kaçakçıları Gerede (Hususi) — Yen! orman ka nununun tatbikine geçildiği gün kaçak odun ve kereste yüklü 18 hayvan ya - kalanmiştir. Suçlular hakkında kanu - ni takibata başlanmış ve odunlar açık arttırma usulü ile satılmıştır. Kasaba - nın odun ve kömür ihtiyacını temin et- mek üzere orman memurları faaliyete geçmiş bulunmaktardır.. . Resimli zabıta hikâyesinin hal şekli Polis, yaptığı tahkikatta hava - gazı musluğunu, bayanın çevirdiği ve muslukta görülen parmak izlerinin de ona ait olduğunu tesbit etmişti. Müfettiş fotoğrafları muayen geçirince kadının musluğu açmadı - Bin, bilâkis, kapadığını anladı. Sebebini öğrenmek isterseniz, biz - zat böyle bir tecrübeyi kendiniz ya - pıniz ve musluğu kadının tuttuğu gi - bi tutunuz, açmağa çalışınız, müm - kün olmadığını göreceksiniz. Amma açık bir musluğu o şekilde tutarsanız Bayet kolaylıkla kaparsınız. O halde katilin, kadının kocası ol- duğu nasil anlaşıldı ve mücrimin kul- landığı usul ne idi? Katil, bir gece karısının yatak oda- sındaki gaz sobasını yaktı. Kadın ya- tağa girince, bittabi havagazını sön - dürdü, çünkü sıcak bir temmuz gece- rada kaldı. Ertesi sabah ta, kocasile duğu sözleri söyledi. huğu açtı. Ve hiç bir parmak izi bırak- mamıya çalıştı. Karısı yatağa dü. a L e. MİZAH : Dişi ayının büyüttüğü kız Rasathane müdürü, doktor Mazhar Osman, şair Nazım Hikmet, muharrir Osman Cemal, eddat hafız Necip bu hususta neler söylüyorlar... Yazan: İMSET . ; Bursa — köylerin - — Ne v Kâğıthand den birinde ayı inin- safası mı? ) de sekiz yaşında :ıı — Nerede © csld kız çocuğu bulundu- Kâğıthane; — neredi #una dair Son Posta- da bir yazı çıkmış - tı. Bu kız şimdi Ba- kırköy akıl hastane - sinde imiş. Hastane - nin bir çok doktor - ları: — Evet, diyorlar, böyle bir kız var. nazeninler, nerede # tanım Çingene kız * ları, nerede, ncre — Bilmem.. ; — Bilmezsin Y.' Fakat sertabib in - ÜN hün kâr.edivm-: //İ' gür hüngüt Aaghn;' : — Tâvallah, di- | y aa Ah, dediğin k öyle bir k: V vsan gözünden ak ;::! B a » yaşlarla bu derele coşardı, sahilleri OW şardı, denizlere ko « şardı. Herkes nikâhli karısını boşardı. — Dur camım, şimdi sana soracağıli/ var; evvelâ onu sorayım, sonra karşıl; müşalre ederiz. 4 — Soracağını bilirim. Sen bana nasil güldürüyorsun? - diyeceksin.. Ben dör hapşu diyeceğim; Avrupada, Asyada, Ab rikada, Amerikada, Okyanusyada, KOf | kada. Şurada, burada. Kim varsa kah kalİ kah kah gülecekler. d — Onu sorimuyorum.. Artık önun me” dası geçti. Hem ben leb demeder Var mı yok mu me selesini bir yana bi- rTakıp olur mu, olmaz ni bunu bir. öğren- rmek istedim. En evvel fazılı muhterem Bay Fatin'le konuştum. O, Çengelköy te- pesindeki rasathanede gözünü dürbüne uydurmuş, gökyüzündeki ayı ae)ı_e.dl- yordu: — Merhaba üstat. — Merhaba evlâdım. — Sebebi ziyaretim.. — Anladım. sen gelmeden de remil at- mıştım. Soracağın sual bana malüm 0l- ğü kızı görmek için gelmiştim. — Görmeye mi geldin? — Evet! — Kim göncerdi? — Bizim gazetenin neşriyat müdürü! — © bekâr mı? — Evli amma oğlu var, belki ona ala- caktır. Öyle ise mükemmel! — Demek böyle bir kız var. muştu. — Var, Anımg kolay kolay herkese — Mademki sual malüm oldu, cevabını | vermem. ı Aleblebiyi anlama! verin. — Neden? — Varsâ Birkaç tane ver — Bir dişi ay bir kızı sekiz sene ya-| — Onu iı!iym_—ıvk Aadamın parası çok,İ —. Ne? nanda alıkoyar mm, onu büyütür mü? So-|aklı az olmalı! — Leblebi? racağın sual 'bu değil mi? — Sebeb? — Ne gezer. Hem ne yapacaksın? — Dişi ay değil, di — Parası çok olmalı, çünkü nihayet| — Leblebi ne yapilır? Meze yapaclf | — Hişâ ay.. bir kızdır. Her şey ister, aklı az olmalı, Bim. ğ — Hişat nihayet ayılar arasında büyümüştür. Aklı| — y p vi çok. Şimdi bak ben bir | — Sen mi bilirsin ben mi? gok olan ona pek tahammül edemez. |— L l a D l nn n | — Merak ettim doktor, ben oğluma İs-| — — y lunmuş ya. ; — Bulunur. Hem daha böyle neler 05 | — Her halde siz benden iyi bilirsiniz. amma bu mesele büsbülün başka. tesem verir mıydin? — Başka diye yıldızların gçingenesine| — Düşünürdüm. Malşbar. : Nölülen TünCaSÜNIkE Br 4 derler. O ayı oynatır. — Neye? < 'ı=, "—eHuugi ayı? — Oğlun kağ yaşında? a d'f”'““”'d” îf"":?:: bir Z .ğt iri olacak, tabil gökteki! —iti Varı Ammı_nı ayı, boybos yerinde Te ke yakışıklı'ki, öyle zarif ki değme kız © — Olmaz, çünkü o sekiz yaşında oğlu- nu kendine pek genç bulur. — Amma hiç bir kadın bu fikirde de- Bildir. — Yani sizce buskızı büyüten de gök- teki ay miıdir? — Tabil. — Ya demek bu kız göğe çıktı, aya git- nun eline su dökemez.. Derken tanıdıl* | lardan biri bu ayıya âşık oldu. Ayı d | ona âşık olmasın miçher ikisl birden er | diler. Baklık olacak gibi değil. Nikâhla* siydi ve bu yüzden parmak izleri o - odada konuşurken hizmetçinin duy - O gece yarısı katil havagazını saat- ten kesti ve karısının odasındaki mus- gi uyuduktan sonra, yavaşça aşağıya S;İ rek havagazını gene saatten açtı, bu suretle, zahiren bir intihar süsü ver- direrek, karısını taammüden öldür - ti, orada büyüdü. N — Nasıl da biliyorsun.. Sen de mi remil attın? — Hayır, sadece sözlerinizden bu ma- na' kardım İ ginlc bak. Ay dişidir. Hattâ frenkler dişi olduğu için ona, La Lün gderler. Yal- nız bir kızı değil, bütün yıldızları da a büyütmüştür. — Yıldızlar mı; gökyüzündeki yıldız- Jarın sütanası ây midır? —,Hem gökyüzündeki yıldızların süt anasıdır. Hem de yeryüzündekilerin © İhani Greta Garbolar, Cinger Rogersler, Marlen Dietrihler yok mu, onların hep- sini ay emzirmiş, ay büyütmüş, öyle ol- masa onlar bu kadar parlak olurlar mı idi? — Sekiz yaşındaki kız. — İşte onu da büyüten aydır. Siz ge- zeteciler, ayla ayıyı farkedememişsiniz. * Fazılı muhteremin yanından ayrıldım. Dosdoğru Mazhar Osmanın Cağaloğlun- daki evine gittim. Lâla kapının önünde idi: — Valad yına san mi geldin. — Evet lâla doktoru görecektim de. — Göremezsin. ü — Neye? — Doktor, ayı kıza konuşmak öğreti- yor. — Ya ayı kız ne yapıyor? * — O da doktora ders veriyor. Doktor da ondan ayıca öğreniyor. — İyi amma ben doktoru görmek iste- rim. — Bir haber vereyim. Doktor Mazhar Osman beni güler yüz- le karşıladı. — Ne o gazeteci? — Hiç döktar, gu dişi ayınm büyüttü- VA SN S a ea k a Bütün kadınlar ayı sütü emmiş de- Billerdir ki doğru düşünmeyi, her şeyi ol ;'“Bıı gibi muhakeme etmeyi bilebilsin- ler, z Bu arada içeriden: Ayı sesine müşabih bir ses geldi. Ben korktum ve korkunca da şapkamı alıp kaçtım. * Yolda şair Nazım Hikmete rastladım. — Dar patron, dedi, bir şitrim var sa- na okuyayım, — Oku, Okudu, ben not aldım: Kimdi bu kız? Yalnız, Yapayalnız Bir ormanda. Manda G_i"“mlş ormanda 'Bir ayının, ı';rı ayı dayının kardeşinin ininde Zemininde Çakıl taşları çak çak Bastı bacak Büyüdü orada. * Bu işten herhalde Osman Cemal an- lınh: Onu Babıiâlide arayıp bulamayınca Yemişten bir sandala atladım, * — Çeki Bedim, sandalcı sordu: GK — Nereye? — Kasımpaşa, Eyüp, Kâj a dar yolun var.. n Te c Osman Cemali Kâğıthanede buldum. Kasrı Sâdâbâdın kapısının eşiğine otur- muş: Yahya Kemalin: Mahurdan bir Bga- zelinden bazı mısraları avazı çıktığı ka- dar bağıra bağıra okuyordu: — Merhaba Osman! — Merhaba yârı vefadarım; ran kıydırdık, düğünlerini yaptık. — Ben bunu sormadım ki.. , — Saormadın amma, diyeceğim şu ila İnsanla evlenen ayılar bulunduktan soif ra bir çocuğa sütninelik edecek ayı di bulunmaz mı. — Demek bu hâdise doğrudur. — Doğrudur. Hem- yalan olmasına im* kân var mı? | y | Osman Cemalden sonra «Av> mecmut" | smın sahibi eddai Hafız Necibi aradıtt Anadolu Ajansının üst katındaki — 0di” sında bulamayınca Sandalbedesteni kari şısındaki kahveye gittim. Doktor Atıflâ karşı karşıya geçmişler. Bir paket Yeni cesine tavla oynuyorlardı. g — Ne o, dedi, sen de buraya geldin. B parti de seninle oynarız. — Ben oynâmam. — Oynamazsan buraya neye geldin?i — Bir şey sormaya. j — Sual et bakayım! j — Hani ayı ininde bir kız çoçuğu bü” Üüi İ — Bulunmuş mu, bulunur ya, insabi ların evlerinde nasıl bazan ayılar bulit nuyorsa ayıların inlerinde de inıınld bulunabilir. M Etrafına bakındı: — Ne bakındın? j — Hiç bakındım. Belki buraya da g” miştir diye! i — Gelmiş mi? — Henüz. gelmemiş amma nerede ist çıkar gelir.. Hele biraz bekle! ; amma ben bekliyemedifi Çünkü vaktım pek yoktu. Hem do bi korkmuştum. — Hoşça kalın! Dedim ve matbaanın volunu tuttulik İMSET —

Bu sayıdan diğer sayfalar: