Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Akdenizin emniyeti İçin Toplanacak Yeni konferans. Yazan: Muhittin Birgen Budapeşte, 7 Eylül kdenizde meçhul denizaltı ge- milerinin öteye beriye yap- tıkları hücumları menetmek üzere İn-| giltere ile Fransa bir konferans akdini düşündüler ve bunun için lâzım gelen davetleri, alâkadarlara gönderdiler. Kon- feransa Akdenizle yakından alâkaları bulunan devletler çağırılıyorlar. Bunlar da evvelâ, büyük devletler, sonra da Tür- kiye, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Arnavudluktur. Akdeniz emniyeti ile iktısaden alâkadar olan devietler ara- sında Hollanda, İsveç, Norveç - gibileri de vardır. Bunların bu deniz üzerinde hergün pek çok gemileri dolaştığına gö- re kendilerinin de konferansa — çağırıl- maları icab ederdi. Fakat, davetçi dev- letler buna lüzum görmemişlerdir. Ni- çin? Galiba, onların da daveti konferansı daha ziyade lâfa boğacağını ve bir nevi| yeni bir Milletler Cemiyeti vücuda gel- mesi demek — olacağını — düşündükleri içindir. Konferansa ne Franco, ne de Mad - rid hükümeti davet edilmiyorlar. Bu, Franco için menfi bir tanınma, Madrid hükümeti için de menfi bir tanınmama demek olur; yani, Franco hükümetini ta- nımayan devletler, onu tanıyanlarla kar- gı karşıya gelmemek için Madrid hükü- metini de çağırmamaya münasib gördü- ler; bu, Madrid hükümeti için, ilk defa wvaki olan bir «ihmal», bir «inkâr>, bir «hesaba alınmama» hâdisesidir. Konferansın hedefine gelince, İngiliz gazetelerinin bu husustaki neşriyatları- na göre, maksad, Akdenizde gerek de- nizaltı gemilerinin ve gerek tayyarele- rin ecnebi gemilerine karşı yaptıkları taarruzları menetmektir. Hattâ, sade bu kadar da değil, denizaltı gemilerinin Ak- deniz sularında herhangi şekilde olursa olsun faaliyetlerine mâni olmak ve ya- hut, hiç olmazsa, bu faaliyeti gayet teh- likeli bir hale getirmektir. * Bu maksadı temin etmek üzere dave - e devletler tarafından yapılacağı tafi- min edilen tekliflere nazaran konferans- ta çok söz söylenecek ve çok münakaşa olacâktır, diyebiliriz. Almanya ile İtal- yanın konferansa iştiraklerini temin için, hattâ içtimam Cenevrede değil, - çünkü Cenevre Milletler Meclisinin merkezi olmak itibarile bu iki devlet ta- rafından Turfa ilân edilmiş bulunuyor! - başka bir İsviçre şehrinde akdini müna- sib gören davetçi devletler, hazırladık- larından bahsedilen tekliflerle. her şeye rağmen Almanyanın ve İtalyanın bazı muhalefetlerile karşılaşacaklardır. Me- selâ, konferansa iştirak eden devletlerin denizaltı gemilerinin limanlardan — çık- mamaları hakkındaki teklif noktasından bu iki memleketin almmaları pek muh- temeldir. Bununla beraber, davetçi devletler ta- rafından ileri sürülen tedbirlerin rTuhu kabil olduğu kadar geniş ve her türlü menfaatler arasındaki tezadları telif ede- bilir mahiyettedir. Akdenizde faal ola- rak görünecek her denizaltiı gemisinin korsan telâkki edilmesi, ticaret gemile- rinin muhafaza altında seyrefmelerinin temini gibi prensiplere mukabil, İspan- | yaya giden ticaret gemilerinin de mem- nu eşya ve malzeme taşımadıklarını is- bat etmeleri mecburiyeti konulmak is- teniliyor. Bu, Akdenizin bitaraflığı esası Üzerine oturtulmuş yeni bir rejim de- mektir. Esaslar, İspanya — meselesinde tam bir bitaraflık temini gavesini takib etmekle beraber, bunların münakaşasız- ea kabul edileceğini tahmin etmek güç- tür. İspanya işlerine karışmama komite- && hangi neticeye varmışsa bunun da ay- ni neticeye varması çok muhtemeldir. Bir taraftan Rusyanm, öte taraftan Al- manya ile İtalyanın ileri sürecekleri fi- kirlerle münakaşanın uzaması çok muh- temeldir. * İleri sürülen fikirlerin genişliği ve sı- kı bir bitaraflığın temini gayesile olan ehemmiyeti, bu münakaşaların zuhuru- nu menedecek kâfi bir sebeb ve kuvvet teşkil edemez. Çünkü orta yerde dönen || mesele, hakikaten Akdenizin emniyeti değildir. Muhtelif üç menfaat grupu ara- sında mücadeledir: Bir taraftan harb is- z temizeiç di fenm. husünkü - idişinden | SON POSTA — — esı'ı' ae : 1915 ne göre bu hâdise Almanyanın iktisaden vazgeçmiş olmasından ibarettir. 1936 yılında Almanyada sarfedilen biranın mikdarı 1913 yılında sarfedilmiş olan mikdarın yarısına indi. İlmi bilgisi ayni derecede kuvvetli olan iki adamdan birisinin kanaati- rasını da kesecek derecede düştüğüne delâlet eder, âlimin iddiasına göre ise bu hâdise sadece ırkını ıslah et- mek istiyen Almanyanın fazla semen veren biradan kasden DE Hakikat bir türlüdür, fakat göze görğ değişir. e o derece sevdiği bi- ikinci budur. Hakıkat her zaman, her yerde, herkes için birdir. Fakat İtalyanların meşhur muharrirleri Pirandello'ya göre herke- sin gözünde kendi menfaatinden yapılmış bir gözlük ve mu- hakemesinde gene kendi menfaatinden yapılmış bir süzgeç vardır, hâdiseleri bu gözlükle görür, bu süzgeçten geçirerek Mmüuhâakeme eder, onun içindir ki bir türlü olması icab eden hakikali herkes başka başka türlü görür, bütün geçimsiz- liklerin, bütün kavgaların, bütün muharebelerin sebebi —: A ASIND Bir deniz kurdu 80 yaşına girince Ne iş yapar? İngilizlerin eski bir deniz kurdu o - lan Reywold geçenlerde 80 yaşına gir- miştir. Buna rağmen günde iki saat yol yürür, kulübesinin önünde oturarak yelkenli resimleri çizer, ağ örer, miço- lara tayfalık dersleri verir. Haftada i- ki gün de, köyünün küçücük kilisesin- de temaate, eski deniz hikâyelerini, ma çeralarını anlatır. Kadınlarla erkekler arasındaki fark Amerikalı biyoloji âlimlerinden birisi geçenlerde toplanan Amerika tıb kan- gresinde erkekler ile kadınlar arasında bazı hislerde farklar olduğunu tesbit et- tiğini bildirmiştir. Biyoloji âlimine göre erkeklerde koku almak hissi kadınlardan fazla imiş. Keza erkeklerin sağ gözleri sol gözlerinden daha ziyade kuvvetli ol- duğu halde kadınlarda keyfiyet bunun tamamile zıddıdır. Kadınların yüzde doksanı dürbün ile bakarlarken sağ gözlerini kapayıp sol gözlerile görebilmektedirler. Erkekler ise sol gözlerin” kapayarak sağ gözlerile bakmaktadırlar. memnun olan İngiltere ile Fransa, diğer memnun bulunan İtalya ile Almanya ve nihayet rejimi itibarile bugünkü dünya- nın iki tarafından da ayrı yaşayan Rus- yanın hal ve istikbal menfaatleri, Yeni konferansa Avrupa, bu üç kuvvet ara- sında parçalanmış olarak gidecek ve ge- rek gitmezden evvel, gerek gittikten sonra münakaşadan kurtulamıyacaktır. İspanya münakaşası, İspanya işleri değildir. Avrupanın umumi bozukluğu- nun bir tezahür vesilesidir. Bu hakikat bu defa bir kere daha görülecektir. Muhittin Birgen tarafta bugünkü dünya işlerinden gayri |- HERGÜN BİR FIKRA Sadakat tecrübesi Hükümdarlardan biri bir gün vezi. rini çağırtır: — Senin bana der, ne dereceye ka - dar sadık olduğunu tecrübe etmek is- terim. — Hükümdarım »ne emrederlerse yaparım. E ' — Şimdi sana kendini denize at di- yeceğim! Vezir hükümdarın bu sözünü du - yar duymaz, çıkıp gitmiye hazırlanır. Hükümdar sorar: — Kendini denize atmıya mı gidi - yorsun? — Hayır, şimdilik yüzme öğrenmi- ye gidiyorum. * k Tamamile camdan İmal edilen keman Yukarıda gördüğünüz keman tamamile camdan imal edilmiştir. Bunu yapmak için bir Romanyalı tarafından keşfedi- len bir madde sayesinde, önce cama elâs- tikiyet verilmiş, bilâhare elâstikiyet ka- zanan camdan keman yapılmıştır. Hindistanda bir yamyam kabilesi keşfedildi Son zamanlardâ Hindistanın şimali garbisinde çıkan isyanı bastırmak ü - zere gönderilen İngiliz ordusu, o ta - raflarda yaşayan ve şimdiye kadar meç hul bulunan bazı kabilelere rastgel - miştir. Göçebe halinde yaşayan bu kabile - Jler, yerliler arasına müdhiş korku sal- makta bulunuyormuş. Çünkü yerliler tarlalarına gittikleri vakit bunlar ku - lubelerine girerek — çocuklarını kapıp kaçmaktadırlar. İngiliz ordusundan bir kıt'a bu in - san yiyen bedevilerden bir grupu mu- Dünyanın En büyük Akordiyonu Almanyada yapılan şu gördüğ&üz Akordiyona, «dev Akordiyon» ismi ve- rilmiştir. bunu altı kişi biredn çala - 1,80 santimdir. On oktavı vardır. Akordiyonun cesameti, yanı başında ki adamın elinde bulunan tabit bü - yüklükte Akordiyonla mukayese edilin ce daha kolay anlaşılmaktadır. Meksikada insan öldüren dinamit ağacı Meksikada insan öldüren bir ağaç vardır. Kurnevaka'da bir evin avlu - sunda bulunan bu ağaca «dinamit ağa- cı» denilmektedir. İnsan öldürdüğü i - çin de hiç kimse bu ağacın yanına yak laşmağa cesaret edememektedir. Ağacın dallarından portakaldan da. ha büyük cesamette — bir nevi meyva sarkmaktadır. Bu meyvalar oldukları zaman korkunç bir gürültü ile patla - makta ve içinde bulunan çekirdekleri rastgeldiği insanı kurşun gibi delip ge- çecek bir kuvvetle etrafa saçılmakta - dır. Bu dinamit ağacının meyvasının ne mevsimde kemale erdiği de belli ol madığından hiç kimse yanına yaklaşa- mamakta ve bu suretle dinamitli mey- vaların mütemadiyen yenileri yetiş - mektedir. hasara ederek yakalamıştır; Yapılan tahkikatta bunların kaptıkları çocuk - iları yedikleri sabit olduğundan reisle- ri askeri divanıharbe verilmiştir. osuyucumuz söyledi: ağaçlara yüzlerce güvercin gelirdi, son oldular. Konu komşu merak ettik. Sebebini «Mektebin bahçesinde birkaç tane ağaç vardır. Evvelce bu Baktık ki mektebin dindar hocaları av tüfekleri ile bu kuş- İSTER | ISTER İNAN İSTER İNANMA! Beyoğlunda Senmişel mektebi yanında oturan bir kadın zamanlarda gelmez öğrenmek istedik, 4 TPT FRSETLNEEE TETE cağızları birer birer yere indirmeyi âdet edinmişler, İçleri- mizden bazıları gidip söylendiler, fakat şu cevabı aldılar: — Eğer kuşlara acıyorsanız bahçeye bakmayınız.> Biz. yalnız İstanbulda değil, Avrupada dahi şâıir güver- cinlerine dokunulmadığını bildiğimiz için bu hikâyenin doğ- ru olabileceğine inanmadık, fakat ey okuyucu sen: INANMA! —1 NÂAN (STER Sözün Kısası —— Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı -— Sandık burnaıdâ Dünkü feci kaza (Baştarafı 1 inci sayfada) Kaza tahkikatını idare eden arkadâ$? mızın edindiği malümata hazaran hâdi' senin mahiyeti şudur. Kumkapı nahiyesi Hilâliahmeri, Bay Mehmet Raifin gazinosunda bir sünne düğünü tertip etmiş. Bu düğünde, 25 f4* kir yavru sünnet olunacakmış. Gazinonun arka tarafına çocuklanı karyolaları hazırlanmış.. Bir kenara sahne kurulmuş. Saat on dörde doğlü sünnet edilecek çocuklar, onların uzâk' yakın akrabaları, ve diğer davetliler, ga zinoyu hıncahınç doldurmuşlar, Saat tam on beşte, sünnet edilecek çot cuklar, gazinonun arka tarafındaki ve deniz üzerindeki ahşap balkona davet 0* lunmuşlar. Sünnet edilecek olan 25 yavru, yanla* rında analarile, babalarile, ceman ye * kün 50 kişi! balkona toplanmışlar, orat da, hem hatira mahiyetinde resimler Çe* kilecek, hem de çocuklar sünnet edile cekmiş. Sünnet olanlar da oradan yatalı larına nakledileceklermiş. İ Fakat saat 15 de geleceği bildirilefi doktor geçiktiği için, zaten korku içind'ı bulunan yavrular sabırsızlığı arttırmış* lar. Bu müddet zarfında, sünnet edilece& yavruları seyre gelenler, zaten dolmuüğ |bulunan balkonu mahşere çevirmişler, Ve beş metre murabbaımndaki balkona yü”“ ! ze yakıri insan birikmiş, kazadan sonfâ' tetkikatta bulunan mühendisin de söyle“i diğine göre, çürümüş kalaslardan kur muş ulan balkon, bu müazzam sikletö; dayanamamış. Ve muazzam bir çatırtı ilö; çökmüş, Balkon üzerinde bulunanlar da, alti yedi metre yükseklikten, sığ, fakat ka * yalık denize yuvarlanmışlar. b Bu çöküş ve sukut, bereket sanıldığ! kadar müthiş bir netice vermemiş. Bif yavrunun gözü çıkmış, iki yavrunün leri kırılmış ve düşenlerin hemen heP* sinin öteleri berileri hafif surette yara “ lanmıştır. Vak'a mahalline yetişen imdadi sıhhi otomobili, yaralıları derhal hastaneyt kaldırmıştır. Muharririmiz yaralanan çocuklarla V& ailelerile de görüşmüştür. Elinin bileği kırılan yavrulardan birisk Mevlüttur. vMelüt, Aksarayda, Kemalpt” şa caddesinde bisikletçi Bay Hafızın hâ“ | nesinde kiracı olarak oturan sucu ZeE riyyanın oğludur. Mevlüdün, gazinodâ bulunan büyük kardeşi, arkadaşımıza şi sözleri söylemiştir: . — Oranın bir gün çökeceğini iki ayd? herkes biliyordu. Kimsecikler gidip te ©* rada oturmazdı. Üç kişiyi kaldıramıya * câak tahtaya yüz kişi binerse elbette böY” le olur... * , Ağırca yaralananlardan birisi de 6 yö şında Orhan... Muratpaşada, Tanburi Ce mil sokağında 33 numaralı evde otur kunduracı İsmailin oğlu imiş. Denize © lile beraber yuvarlanan kunduraci mail, kurtardığı yavrusunu hastaneye & türmüş. İsmailin zevcesi: — Kocam mahkemeye müracaat Edğ ç cek... diyor... Ve ilâve ediyor: — Biz yavrumuzu buraya şehit olsull diye değil, sünnet olsun diye getifdih : Bu sünnet düğünü değil, âdeta sü faciası oldu... Çocuğumuzun sağ kolu sakatlandı. P*” şı da yarıldı... " Üstelik te, kocamın cebindeki kâğıt * liralık, denizde eridi... : â . K Tramvay şirketi biletçilerinden 954 nd. maralı Şahap da gazino sahibi aleyhi” dava açacakmış. Onun zevcesi Bayan aei kaddes te diyor ki: rili — İki çocuğum da yaralandı. Bi $ korkusundan hâlâ konuşamıyor. Be'* ki kaza sünnetten evvel oldu. Yoksa Y? K rucaklarım iâki acıyı bir arada Çekec..e lerdi. O balkön tahtalarının çüfükl yi »gün gibi aşikârdı. Bunu evvelden düî:ın, meliydiler; şimdi mahkemede cezala çekmiye müstahaktırlar... » * ğindör Soğanağada, Havuzhamam sokaği? 4 numaralı evde oturan Bayan H;:î.?* kızı da yaralılardan. O da, |