14 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e N ge - 3 P A ————-——m—w————-—-————ı—-—m Tevkifhane firarileri dün -müdafaalarını yaptılar Galata postahanesi veznedarının katili “ Biz orada)| biraz sanra, hocanin biri cübbesini sa - ömür çürütmeğe mahkümduk, tabit hürriyete koevuşmak isterdik. Bizi mazur görmenizi rica ederim ,, diyor Hapishane firarilerinin muhakeme- lerine, Asliye 2 nci ceza mahkeme - sinde dün de devam edilmiş ve müd - deiumumi mütaleasını serdetmiş, suç- lular da müdafaalarını yapmışlardır. Müddelumumi Feridun Bagana id- dianamesinde, Abdullahla Tevfiğin ce za kanununun 293 üncü maddesine gö- re tecziyelerini istemiş, gardiyan İs - mail Hakkı ile, jandarma Hurşidin de bu firar hâdisesini, vazifelerini l suretile kolaylaştırdıklarını ileri sü rerek her ikisinin de kanunun 303 ün- cü maddesi hükmünce cezalandırılma- ları icap ettiğini söylemiştir. Müddelumumi — mütales duktan sonra, suçlu Abduliah sö: temiş ve şu şekilde bir müdafaa yap- Mıştır. — Benim gibi, 24 senelik bir mah - kümiyeti omuzlarında taşımak mecbu- riyetinde olan zavallı bir insan, bir an için bile şeyi göze alabilir. Sonra da, müz'iç sı- cakların ve tevkifhane duvarlamın a- rasında geçmek bilmiyen zamanın, in- sanı ne kadar anormal bir hale sokaca- f tahmin edile Böyle bir mın şuursuzca harcketleri de olabilir. Bunun için, muhterem mahkeme hey- etinden, bizi mazur görmelerin: rica e- diyoruz. Suçlu gardiyanla, jandarma da ken dilerini şöyle müdafaa etmişlerdir: — Nöbetler her iki saatte bir de - ğişir. Tevfik ile Abdullahın bir başka- sının nöbet zamanında kaçmış olma - ları mümkündür. Bizim bu hâdisede kabahatimiz yoktur. Duruşma; karar tefhimi için başka bir güne bırakılmıştır. Elektrik Şirketi hakkındaki davaya devam edildi Elektrik şirketi aleyhine açılan ka- çakçılık davasına, 5 inci asliye ceza mMahkemesinde dün de devam edilmiş- tir, Dünkü celsede ehli hibrenin verdi- ği rapor okunmuş ve duruşma karşı ta- raf avukatlarının ehli hibre raporunu tetkik edip, mütalealarını hazırlamâ - ları için başka bir güne bırakılmış - tır. Ehli hibre raporunda Anadolu ya - kasında kullanılmak üzere sipariş olu- nan ve gümrükten muaf olan malzeme- nin, mukavele hilâfına, Rumeli cihe - tinde de kullanıldığı tesbit olunmuş - tur. Bundan başka, bu tesisatın yapıl- ması yolunda verilen iş emirlerinin 9 adedinin dosyalarda bulunduğu ve 10 adet plân ve teferruatın da mevcut ol- duğu işaret edilmiştir. Fakat, projı olan iş emirlerinin de hifzedilmesi icab ettiği ve bu iş emirleriyle, projelerde bazı hususi izahatın bul zz oku - e- Okuyucularıma Cevaplarım Sama'yada Bay (R. F. D.) ye: İki şıktan biri, ya sevginizi içinizde saklar, evlenme zamanının gelmesine intizaren susarsınız, yahut ta aşkınızı kıza söyler, bu takdirde sizi kendi ço- cuğu gibi sevmekte olan aileye ihanet etmiş olursunuz. İki hareketten birini tercih etmek size âaiddir. * Bayari (G. E.) ye: Mümkündür. Memleketimizde, he- le şark vilâyetlerimizde henüz bir pos- ta şubesine malik olamıyan yerleri - miz maalesef epeycedir. Bu yerlerden birine gitmiş, bu suretle de mektup yazmakta gecikmiş olabilir. Vaziyet ta- (CÖNÜL İŞLERİ! duğu da rapora ilâve olunmuştur. Tevkifhanede adam yaralıyan mahküm oldu Dün, Sultanahmet | inci sulh ceza mahkemesinde tevkifhanede olan bir yaralama hâdisesinin duruşması yapıl- mıştır. Hüdise şudur: Bundan bir mücdet evvel esrar içmekten suçlu — bulunan Haydar Çetintepe isminde biri tevkif- haneye sevkedilmiştir. Haydar, eski - denberi ihtilâf halinde olduğu bir ar - kadaşına, bir tesadüf eseri olarak bu - rada rastlamıştır. Bu da, yaralamak - tan mevkuf Ali Osman isminde biri - dir , İki arkadaş arasında eski hâdiseler niden tazelenmiş ve ara sırt kavga ;halinde de tezahür etmiye başlamıştır. olsa, hürriyeti tatmak için her'xlhüyn' geçenlerde Ali Osman ile Hay|f! gördüğünü söylemek için şeyhislâm dar şiddetli bir kavgaya tutuşmuşlar, Haydar bıçak şekline soktuğu bir cez- ve sapıyla arkadaşımı muhtelif yerle - rinden yaralamıştır. Suçlu, dün mahkemede: — Önce o bana hücum etti. Kendimi müdafaa için bu işi yaptım. Fakat, duruşma sonunda Haydarın suçu sabit olduğundan, 40 gün müd - detle hapsine karar verilmiştir. Hikmet Şevkiyi öldüren şoför bir başka suçtan tekrar tevkif edi.di Maslak yolunda Kâmil isminde bi - rine çarparak ölümüne sebebiyet ve - ren şoför Cemal dün adliyeye sevko - lunmuştur. Şoför, hâdiseyi inkâr et - mişse de, 2 nci sorgu hâkimi tarafın - dan tevkifine lüzum görülmüştür Şo - för Cemal bir kaç yıl evvel Ankarada cürmü meşhud halinde yakaladığı Hik- met Şevki ile karısını vurmuş ve sonra üç yıla mahküm olarak, mahkümiyeti- nin hitamında İstanbula gelmiştir. Ahmedi öldüren tevkif edildi Zincirlikuyuda, Sotiriye ait çiftl te Mustafa oğlu Ahmet isminde on iki yerinden yaralıyarak, ölümüne sebebiyet veren İbrahim yakalanmış - tı. Katil, dün adliyeye — getirilmiş ve 2 inci sorgu hâkimliğinin kararile tev- kif olunmuştur. Suçlu İbrahim, kendini şöyle mü - dafaa etmektedir: — Ahmet, bir koyun hırsızıydı. Çift- lik civarındaki bir çukurun içine, sü - Tümüzden çaldığı bir koyunu sakladı- ğinı gördüm. Elinden almak isteyince, gırtlağıma sarıldı. Beni boğacaktı. Nef- simi müdafaa mecburiyetinde kalınca, bildir. Müahazalı, lâtifeli bir mektup yazar, küçük bir sitemden sanra sev- ginizde devam ettiğinizi — söylersiniz, Burası böyle. Fakat size yazdığı mek- tupta müfred muhatab siğgasını kulla- narak «sen>» diye hitab etmiş olmasını beğenmedim. Bir erkek müfred muha- tab sıgasile bu sahada ancak zevcesine veya.. metresine hitabedebilir. Kendi- sine şu veya bu şekilde bu hakkı ver- mediyseniz bir saygı noksanı karşı - sındasınız. Bunun haricinde ailenizin muvafakati olmaksızın bir gençle mü- nasebete girişmiş olmanızı da hoş bul- madım. Neticeye gelince: O şark vilâ- yetlerinde, siz burada, aranızda izdi - vaca dair tek kelime bile Bgeçmemiş, bu maceradan, ne ümit ediyorsunuz, orasını da anlıyamadım. TEYZE geldiği, afcak bunun yapılmamış ol - nünde oynarken bir adam yanına gel- kuruş tutuşturmuş: İmi olur, ne olur, artık bakalım ! SON POSTA HÂDİSELER KARŞISINDA Esrarengız tahtelbahir ve ay gören molla Şabanın 29 uncu günü akşamı vaktin şeyhislâmı, Şeyhislâm kapısında rama - zan ayını görüp de gördüğünü isbata ge- lecekleri bekliyormuş. Akşam ezanından vura savura koşmuş, merdivenleri dör- der dörder çıkmış, şeyhislâmın odasına girmiş; bağırmış: — Efendi hazretleri, efendi hazretleri.. — Ne oldu, ne var? Hoca iki adım atmış, şeyhislâmın ö - nünde de nargilesi varmış. Nargileye çarpmış, nargileyi devirmiş. Şeyhislâm Bualini tekrarlamış: — Ne , NO var? — Gördüm, ben gördüm. — Ne gördün? — Gök yüzünde ayı gördüm. Şeyhizlâm gülmüş: — Ah hoca demiş, sen buraya geldin, yerde duran koskoca nargileyi göreme- din, gök yüzündeki incecik hilâli gördü. ğüne beni nasıl inandırabilirsin? İkide bir gazetelerde havadisler çıkı- yor: «Filân yerde bir tahtelbahir görülmüş.» «Falanca yerde bir tahtelbahirin deniz yüzüne çıklığı görülmüşse de tahtelbahir &z zaman sonra denize dalmış ve kaybol- muştur.» Bu havadisleri okürken ramazan ayı- kapısına gidip şeyhislâmın nargilesini deviren hocanın hikâyesi aklıma geliyor. Kendi kendime: — Denizde tahtelbahir gördüklerini söyliyenler de bu hoca gibi yolları üze - rindeki öteberiyi göremiyen cinsten in- sanlar olmasın! Diyorum. İsmet Hulüsi 7? yaşındaki kız Çocuklarını berbat Eden evli adam (Baştarafı 1 inci sayfada) fıiçi masalı olduğu sanılıyordu. Bir kâç gün evvel Şevkiye isminde 7 yaşında bir kız çocuğu kapısının ö -« miş, çocuğu okşamış: — Gel kızım demiş, baban sana bir inek aldı, hayda da eve getirelim Ayni zamanda kızın eline bir de on — Bununla da demiş canın ne ister- se önu alacağız, çikolata mı olur, şeker Sevinen yavruyu kucağına alıp hız- h hızlı yürümeğe başlamıştır. Şevkiyenin anasının kulağı yuka - rıda bahsettiğimiz şayla ile dolduğu i - Eylâl M KEDEeBİYAT La Dam o Kamelya 'Türkçeye çeviren: Mustafa Nihat - Basan: Remzi kitapevi » FiNÜ 60 kuruş «Dünya muharrirlerinden — tercümeler serisi» nin 14 üncüsü masamın üstünde: La Dam o Kamelya, (La Dame aux Camâ- Has), Kitabın yapraklarını, hattâ kesmeden, okşar gibi karıştırıyor ve ilk gençlik ça- gıma ait hüzünle karışık hatıralara da - hıyorum. Bugün yaşı benim gibi kırkı ge- çen ve kırk beşe varan bütün bir nesil - eğer çocukluğunda ve gençliğinde ede- biyata ve ramana merak sarmışsa - mü- hakkak ki bu anda şu satırları karalıya- nn duygusuna iştirak eder. Çünkü A - lexandre Dumas Fils'in vaktile lisanımıza iki miharrir tarafından nakledilen (*) bu romanında en eski ve en zevkli gö - nül çarpıntılarımızı bulur. Biz o zamatı- Yar daha aşk acısını tatmadan «La Dam o Kamelya> nın sayfalarında aşk için ağ - lamağı öğrenmiştik. Nasıl ki «Zavallı Necdet» romanı da bizi ayni teessüre sü- rükledi. Şimdi «La Dam o Kamelya» nın yeni bir tercümesi karşısındayım. Remzi gibi gayretli bir tâblin ve Mustafa Nihat gi- bi yorulmak bilmez kıymetli bir muhar- rir ve mütercimin kütüphanemize hedi - ye ettiği bu yeni tercümenin bundan kırk, elli sene evvel yapılan tercümelerle kı - yas edilemiyeceği şüphesizdir. Demek o- luyor ki bütün dünya dillerine büyük dikkat ve itinalarla çevrilmiş olan Dumaz Fils'in eseri türkçeye asıl şimdi değeri- ne Jâyık bir dille çevrilmiş oluyor. Bun- da, yeni lisan cereyanındanberi türkçe- nin sadeliğe ve berraklığa doğru attığı büyük adımların tesiri görüldüğü kadar çin bir kaç dakikada bir sokağa bakıp oynamakta olan kızını gözetlemekte, ona ikide bir: — Sakın kapının önünden uzaklaş- ma ihtarında bulunmaktadır. Son bakışında kızının yabancı bir adamın kucağında güle oynaya git - mekte olduğunu görünce: — Nereye gidiyorsun Şevkiye, di- ye seslenmiş: — Ana, babam inek almış, onu hay- dayacağım, bu amca beni uraya götü- Tüyor cevabını alınca: İn aşağı, çabuk buraya gel baka- yım! diye haykırmıştır. Fakat yabancı adam Şevkiyeyi ku- cağından indirmemiş, bilâkis adımları- n sıklaştırıp yoluna demava başlamış, Şevkiyenin anası da bu vaziyet karşı- sında: t, çocuğumu kaçırıyorlar di- ye feryadı basmıştır. Bu sese konu komşu yetişmiş, a - dam da kızı bırakıp kaçmış, fakat bi - raz sonra yakalanmışlır. Bu adamın Hayrebolunun Haskö - yünden 40 yaşında evli ve çoluk ço - cuk sahibi Nazif olduğu anlaşılmış, ken disi de anlatılanların uydurma iğneli fıçı masalı olmadığını teyid ve suçunu itiraf etmiştir. Nazifin yakalandığı haber alınınca evvelce kızları bu şekilde kaçırılıp ber bad edilmiş olan babalar kızlarını alıp karakola götürmüşler ve bu adamı kız- larına gösterip kendilerini — kaç.ıranın da bu adam olup olmadığını sormuşlar ve müsbet cevap almışlardır. Nazif Tekirdağ ağır ceza mahkeme- |sine sevkedilecektir. Yapılan tahkikat Uzunköprüde de ayni cinayet. | dır. Nazifin bu defaki mütercim Mustafa Nihadın a- zami titizliği de göze çarpıyor. İşte bu cihettendir ki bu taze ve nefis tercüme- yi edebiyat kütüphanemiz için hakiki bir kazanç ve muvaffakiyet sayabiliriz. Mütercim, kitabın başına ilâve ettiği altı sayfalık kısa bir etüt içinde hem Dumas Fils'in hayatını, hem eserlerinin ehemmiyet derecesile zamanında yap - tıkları tesirleri ve nasıl Fransada kendi- sinden sonra gelen edebi nesle bir mü - beşşir rolü oynadığını çok toplu ve canlı bir şekilde anlatıyor. Sonra «La Dam © Kamelya» romanının hususiyetini izah ederek bizde yapılan eski tercümeler ü - zerine kıymetli malümat veriyor. Bu mu- kaddeme, kısalığı nisbetinde, onu takip eden büyük romanın tercümesi kadar mühimdir. Şu anda romanın bir sayfasını açıyo- rum ve sayfanın sonundaki satır başın « dan okuyorum: «Onu ilk görüşüm Bourse meydanında Susse mağazası kapısındaydı. Açık bir kaleş orada durmuş, beyazlar giymiş bir kadın içinden inmişti. Mağazaya girişini takdirkâr bir mırıltı karşılamıştı. Bana gelince, onun mağazayar girdiği andan çı- kacağı zamana kadar, olduğum yerde çi- vilenmiş gibi kalmıştım. Camekânlar a - rasından, onun mağaza içinde âlacağı şey- leri seçişini gözlüyordum. İçeri girebilir- dim, amma cesaret edemedim...> (*) Biri Ahmet Mithat, diğeri M. Va- sıf tarafından. leri işlediği, orada da aranmakta ol - duğunu meydana — çıkarmıştı:. Yalnız Hayreboluda Nazifin döri davacısı var Marguerite Gautler Üle Armand Duval karşı karşıya (Greta Garbo le - Robtİ Taylorun temsil ettikleri filmden) Şu bir kaç satırlık nümune, eserifi Bi gade ve ne tabil bir dille çevrildiğini aöt latabilir. | İhtimal sonu ilk görüşüm... mağsttf kapısında idi>, yerine «onu ilk defâ m; mağazası kapısında görmüştüm» de daha güzel düşebilirdi. Fakat bunun £, ufak tefek pürüzler hangi tercümemi * yoktur ki?.. Hem sonra böyle serlerin tercümelerini bir bası üzerine ,. Bü, ileride yeni basılar üzerine de h€ saplamak lâzım gelir. Sonradan göze pan ufak tefek tadile muhtaç varsa, böyle ikinci ve hattâ üçüncü larda pekâlâ düzeltilebilir. «La Dam o Kamelya» nın mevzuuna g lince, bunu anlatmağa hiç lüzum hisset miyorum, romanile, tiyatrosile ve hattâ sesli, sessiz filmlerile ve muhakkak hangi bir şeklile o kadar meşhür olMüf, bir aşk ve ıztırap hikâyesi ki bütün susiyetlerile etraflı bir tahlili bellâ Bi mana ifade edebilir, fakat bir mm;j kalesinde uzun uzadıya izahı hiç Şül y siz ki bir külettir, Hâsılı eser meyr“’"' dadır. Eğer oldukça yaşlı iseniz çocuktü” ğunuza ve gençliklere dönmek, ve ç'î gençseniz en ateşli aşk duygularile F'f’ sılmak için «La Dam o Kamelya» yi daha, bir daha okuyun. Eminim ki pik nadir karaatlerde bu romanı tekrar OÜ duğunuz zamanki zevki hulacıkn'"""' Marguerite Gautler ile Armand Duval acıklı macerası her zaman sizi ince teessürle sarsabilecektir. Çünkü her V' ge ta aşka inanmak insanların ihtiyacı” ” Bilhassa san'at esşerleri bazan bu mü' zeyi yaratıyorlarsa bundan istifadenili v luna bakalım. Bu teessür, ne de olsa * bir şeydir. Hattâ aşkın en maddi N şartları arasında inceliğini kaybettiği e asırda bile bunu inkâr edemeyiz. Dtf mi ki, dem oluyor, en gürültülü bir YöR. yış içinde bile ruhumuzu dinlemeked’ bir an o hazzı arıyabiliyor ve Mi gibi yanmasak ta yananların M ağlıyabiliyoruz. İşte bu son <La W" Kamelya» tercümesi bizi yeniden 'ö;, bir şiir ve teessür âyinine çağırıyof: şalım bu hatıraya... Halid Fahri Ozans03 Spor: Milli güreş takımıi -Dün İzmire gitti işti * ak * &W şam Bandırma yolile İzmire harek” miştir. Takım malüm olduğu ÜZEP bçp nan, Yaşar, Yusuf Aslan, Ankaralı O, seyin, Mersinli Ahmet, Mustafa VE bandan mürekkeptir. « Kafileye İsmail Hakkı başkanlık ” mektedir. Yugoslav ve Romen güreşçileri geliyorlar — | Balkan müsabakalarına gi Bgöslav ve Romen güreşçileri ::d" . konvansiyonel ile şehrimize g€ ”7 dir. Misafir güreşçiler akşam reket edeceklerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: