18 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

18 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« Güneşe Doğru » filmi nasıl çevriliyor ? (Baş tarafı 8 inci sahijede) mMmütareke devrinde sanıyor. 35 yaşına geldiği halde, hisleri, bilgisi, tecrübele- rile ön beş sene evvelki toy - talebedir. Dünyanın on beş senede geçirdiği muaz- zam değişiklikler, kazandığı yenilikler ©nü yıldırıyor. Kendisini tam on beş se- te geri kalmış hissediyor ve intihara ka- .- Tar veriyor. Bu niyetle de Sarayburnu parkına gidiyor. Sahile doğru yürürken, “ yolda bir kese kâğıdı görüyor. Açlığın verdiği insiyaki bir ümid ve arzuyla bu kâğıdı alıyor. Kese kâğıdı, elma kabuk- — , larile doludur. Bu sukutu hayal, yürü- : B mek takatını kesiyor, ve önünde bulun- duğu bir sıraya yığılıyor. Gayri ihtiyari elinde tuttuğu kese kâğıdına ilişen göz- leri, bir cümle üzerinde duruyor, Oku- yor: «Ölmek kolay... Yaşamak güç, fakat şeceflidir!» O sırada, hastanede bulunduğu sırada tanıdığı çirkin bir bestekârı hatırlıyor. Sevdiği kadın tarafından terkedildik- ten sonra kendisini sefahate veren, son- “ Tra sefalete yuvarlanan, ve nihayet ken- disi gibi intihara karar veren o biçare bestekâr, hastaneye kanlar içinde geti- rilmiş ve kavuşmak istediği ölümden zor- la kurtarılmıştır. Bestekâr, ihtimal ölü- mü çok yakından tatmanın korkusile, Ahtimal ölüme çok yaklaşınca — hayatın kıymetini anlamanın acısile, tedavi olun- duğu yatakta, her gece sabahlara kadar: — Yaşamak... Yaşamak Istiyorum! di- ye inlemiş, bağırmış, sayıklamıştır: Kese kâğıdındaki cümleyi okurken, bestekârın feryadlarını da duymak, ada- mın bedbin varlığında büyük bir aksülâ- mel yapıyor. Kararından vazgeçerek, kendisini kurtaran doktorun evine dö- nüyor. Doktorun kızına, ilk ve ikinci ka- Tarını bildiriyor. Sonra: — Ben, diyor, senin için, yaşça değil, fakat yaşayışça çok gencim... Şimdi hayata gidiyorum. Sana, kaybettiğim on beş seneyi kazandıktan ve hayatı yendik- ten sonra döneceğim!.. Ve o, hayata, yani «Güneşe Doğru» giderken, genç kız hıçkırarak yalvarıyor: — Çabuk gel Mustafa... . İhsan İpekçi çok samimi bir tevazula: — Fena değil değil mi? diye soruyor; ve tasdikimi beklemeden ilâve ediyor: — Rejisörlüğü de Osman İpekçi ya- pıyor. O da şimdiye kadar bu işi tecrübe etmedi. Fakat ömrünü stüdyolarda geçir- miştir. Sesil B. Dömilden, Fritz Langdan, Ertuğrul Muhsine kadar dünyanın en ta- nınmış rojisörlerile beraber bulunmuş, onların nasıl çalıştıklarını tetkik etmiş- tir, Binaenaleyh, onun da, belki nazari olarak, fakat çok zengin bir sinema kültü. rü vardır. Aktörlere gelince... Ferdiden başka hepsi amatördürler. Mediha, hiç sahne- ye girmemiş bir aile kızıdır. Bestekâr rolünü bir bestekârımız, heykeltraş tTo- lünü bir heykeltraşımız, çirkin rolünü bir çirkinimiz oynamaktadır. Yani filmde herkes kendi rolündedir. Herkes kendi hayatını oynayacaktır ve hepsi de, bü- tün aleyhtarları bilflil susturacak, hattâ utandıracak kadar muvaflak — olmakta.- dırlar. Bana, yeni filmin çevrilmiş bir parça« sını da seyrettiren İhsan İpekçi, ayni sa- mimi tevazula soruyor: — Nasil? Fena mı? Yazımı, ona orada verdiğim cevabı tek- rarlıyarak bitiriyorum: — Güzel... Profesyoönel san'atkârları- mızı sahneye çıkmaktan utandıracak ka- dar güzel? Naci Sadullah DOĞU MEKTUPLARI (Baştarafı 7 inci sayfada) Şu halde ortada bir todbir. kalıyor: Köylüleri ve köyleri müsald yerlerde toplamak, köylülere orada geniş araziler vermek. Fakat burada da başka bir müşkülle karşılaşıyorsunuz. Köylü tmuhafazakâr oluyor, Senelerdenberi oturduğu toprak kulübesini ve oradaki birkaç dönüm a- razisini bırakmak isfemiyor. Eski köyü- Nü terkedip te bir nümune köyünde otu- racak olursa ölecekmiş gibi oluyor ve sı- zıltı başlıyor. Şu halde köylüye terakki ve refahı wermek için, medeni vasıtaların ne oldu- ğunu şnalatmak lâzım, yani gene maarif —i —— e n * Son Posta ,, nın edebi tefrikası : 35 işi ve bu devri daim böyle dönüp duru- yor, mesele de bu yüzden zorluk ve e- hemmiyet kazanıyor. Hükümet, köy kalkınması davasını, walilerin mevzil işi olmaktan çıkarıp bü- yük bir programla bütün memlekette ayni zamanda tatbik etmeğe başlıyarak, dahili reform yaptığı gün, bu mesele de balledilmiş olur, hükümet şimdi köylü- nün huzuruna çıkmağa hazırlanıyor. Ev- welâ tren yollarile memleketi birbirine bağlıyor. Valiler ilk hazırlığı yapıyorlar ve hükümet bütün hazırlığile 20 hanelik, beş hanelik, bir hânelik köylerin eşiğine sokuluyor. Mustafa Fuad — Bir kelime i!le, kısaca: Gönül mad- didir mi demek istiyorsun? Yazan: SELÂMİ İZZET Sustum. Gönül bize doğru geliyordu. Bir aralık uzaktan dikkatli dikkatli bi- — Hayır, maneviyatı yoktur da di-|ze baktığını görmüş, fakat aldırış et- yemem; fakat maddi şeyler hayatında Memiştim. Meğer bizim yanımıza gel- büyük ve mühim rol oynar... Manevi cihetten de noksani yok ki.. kocasına bakıyor musun?., — * — Bakıyorum, — Ne anlıyorsun?.. — Hiç. - — Hiç deme, adam karısına baktıkça göğsünü kabartıyor. Ö da Gönül ile il- tihar ediyor. Gürurun çoğunu karisın- dan alıyor... Böyle güzel bir kadına malik diye ona gıpta ettikleri için Bgü- tur duyuyor . — Gürür da aşk demek değildir. Ya- zık ki, Gönül ona ancak gürur ilham ediyor. — Gönülü sevyor. — Ben inanmıyorun — Haydi Mazlum, endişelerine son ver; bu çıkmazdan geri dön, bir daha da avdet! etme, Mazıden hayır yok... Mesele halihazır yet iyidir. Onun ha meli yoktur. Emeline kavuştu, maksa- dına erişti, 5 mek için fırsat gözlüyormuş. Belki de benim Mazlumun yanından çekilmemi bekledi, çekilmediğimi görünce daya- namadı, geldi. ; — Bu gece sızinle istediğim gibi meş- gul olamadım, sizden uzak kaldım, kü- suruma bakmayınız, ama öyle yorgu- num ki...neyse, biraz başbaşa konuşa- hm, dedi. Kanapeye oturdu, bizi de iki yanına oturttu. —Of — Ne oldun, çok mu yorgunsun? —Bu oflamam yorgunluktan değil, — Ya neden? — Artık misafirler gitse diye bakıyo- rum, Ne güzeldi bizim eski zamandaki topluluklarımız... Öyle değil mi Maz- lam?... Sana da çok teşekkür ederim, güller hakikaten harika,.. — Bir şey değil Gönül... Gönül parmağını Mazlumun yakam- na götürdü, ucunu (uttu ve samimi bir| Bugünkü program 18 Eylâl 1837 Cumartesi İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- dis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19.80: Konfe- rans: Dr. İbrahim Zati: Mesakın hıfmssıh- hası, 20: Suat Gün ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları, 20.30 Ömer Rıza tarafından arabca söylev. 20.45: Semahat ve arkadaşları tarafından Türk mMusikisi ve halk şarkıları, (swat âyarın, 21.13: Tüksim stadından naklen: Beyoğlu Halkevi- nin müzik şenliği. Büyük orkestra ve koro, ajans ve borsa haberleri, plâkla sololar, ope- rR ve operet parçaları, YARINKİ PROGRAM 19 Eyiâğl 1987 Pazar İSTANBUL Öğle meşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi. 12.40: Hava- dis, 13; Beyoğlu Halkevi gösteril kolu tara- fından bir temsil. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi. 19.30: Konfe- rans ;Selim Sırrı Tarcan (Polonya milli mu- sikisi ve Şöpen). 20: Müzeyyon ve arkadaş. Jarı tarafından Türlke musikisi ve halk şar- kiları. 2030: Ömer Riza tarafından arabea söylev. 2046: Büy Muzaffer ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, Asaat üyarı). 2L15: Orkesten. 2215: Ajans ve borsa haborleri, 22,30:; Plâkla sololar, ope- ra ve operet parçaları. İtalyanlar balık Almıya başladılar Son günlerde fazla palamut çıktığı İçin balıkçıların — flatı düşürmemek — maksadile yakaladıkları palaâmutları denize döktüklı rini yazmışlık, Balıkçılar deniz> dökülen ba- lıkların bayatlamış balıklar olduğunu bildir. mektedirler. Bir İtalyan balıkcı gemisi li- manımıza gelmiştir. Bu gemi günde 15 bin çift palamut almaktadır. İki İtalyan gçemisi daha balık almak üzere llmunumuza gelmek- tedirler. ti Muradlı kooperatifi Muradlı (Hususi) — Ziraat Bankası tara- fından Muradlıda tesis edilen kooperatifin büyük faydaları görülmektedir. Gayet cüz'i bir faizle yardım gören köylü kendisine da- ha fazla istihsal yapabilme kabiliyeti gör- mekle ve bütün gayretile çalışmaktadır. Adapazarında pancar mahsulü çok bereketli Adapazarı (Hususl) — Kazamızdan Fakl, şehir şeker fabrikasına pancar sevkiya başlanmıştır. Bu sene mahsul çok bereketli- dir. Günde üç dört yüz ton aevkiyat yapıl- maktadır. Bu sene ekilen pancar geçen yıl- kinden daha azdır. Trikotaj sanayicilerinin içtimal Sanayi Birliğinde toplanan sanayi erba- bi iplik vesair. mevadı. İptidalye hakkında İktısat Vekâletinin kaldırmak istediği mua - tiyet meselesi üzerinde görüşmüşler ve te - menniyatlarını idare kurumuna bildirmiş . lerdir. İdare Hey'eti cuma günü toplanarak bu hususta bir karar ittihaz edecektir. Fransız frangının vaziyeti Dün frank sterline nazaran — 146,87 ile 144,43 arasında muamele görmüştür. Evvelki güne nazaran flatlarda bir istikrar vardır. Kunduracılar kooperatifi mesaisini genişletti İstanbul Ayakkabıcılar kooperatifi cemi -|ihtiyacı esnaf birliği iş dalresi ve dispanser yetlerinin yardımı ile faaliyot aahasın: ge - mariletile karşılamaktadır. Diğer taraftan nişletmeğe başlamışlardır. Ege mınlakası N-*ıaxnpıuııu, preraateryoma, hastaneye ya « zır ayakkabıcıları 6 elvarda bulunan toptan |tırılacak esnaf, ticaretini idame ettirmek 1- satış sahiplerinden yüksok fiatla çürük kun-|çin malzemeye ihtiyacı olan esnaf meveut - duraları alıp satmak mecburiyetinde kal - tur. Bunların her isteği yeni yardım teşkilâ- makta idiler, Kooperatif İzmirde hir şube|ti ile yerine getirilmek istenmektedir. Bu aşımışlır. Buradan gönderilen kunduralar İz- | teşkilât ile esnafa geniş bir kredi sahası te- mirdeki şubeden buradan alınan toptan fi -| min edilecektir. Esnâfa, bakkal, kıştık ve 1- atına Ege mıntakası esnafına dağıtılmak -|cabına göre yazlık giyinmesi için mağaza, tadır. Bu suretle Ege halkı İstanbul halkı|hastasını yatırmak için sağlık yurdları ve - gibi ucuz hazır kuündura giyebilecek demek. |satre gösterilecektir. Para ile yardım — şekli tir. Kunduracılar kooperatifi ayn! maksatla (ihtiyar edilmiyecektir. Bir kaç - toplantıdan galışan bu tarzdaki satış şubelerini yurdun (sonra bu hususla bir nizamname hasırlana- bir çok taraflarında da açmak üzere teşeb- (caktır. büslere girişmiştir. Evvelâ İstanbul ve An - Aksarıy da yeni İir iredi karada birer perakende satış şubeleri açı - lacaktır. Bundan sonra diğer şubeler sira - konporalıli 'Gşkll İİ“ Aksaray (Hususi) — Aksarayda kurulma. le açılmağa başlıyacaktır. Ege mıntakasına kundura yetiştiren İz - mirdeki şube, her hafta İstanbuldan 15 - 20 &1 kararlaştırılan dört ziral kredi kooperati- sandık kundura çekmeğe başlamıştır. Her | finden birisi bu hafta içinde kurulmuş, me- sandıkta vasat! olarak 200 çift kuudura mev 'Tasimle açılmış ve faaliyete başlamıştır. guttur. Eskiden senelerce faaliyette bulunan ve İstanbulda on bin kundura tezgâhi var - |Zi sebebler dolayısile - tasfiye edilen Çiftet dır. Bu tezgühlarda çalışan kunduracıların |Kardeşler kooperatifine dahil 21 köye tasfi- sayısı ise otuz bini bulmaktadır. Demek ki 'yeden isabet eden hisse bu yeni koperatifin her gün otuz bin kundura işçisi İstanbul ve (lhtiyat akçasını teşkil etmektedir. elvarı için kundura yapmakla devam et -| Aksaray ziral bakımdan ehemmiyeti haiz mektedir. Fakat bunlardan ancak 250 ter -|bir mıntaka olduğu için kooperatiflerin bir gâh sahibi kunduracılar kooperatifine ka -|an evvel faaliyetç geçmesi köylünün yüzünü yıdlıdır. Kooperatif sermayeli sarmayesiz, a- |güldürecek ve köylü aradığı krediyi kolayca şağı yukarı bütün kucduracı esnafını çatısı bulabilecektir. altında toplamak için yeni şekilde faaliyete| Yeni kurulan kooperatifin şimdilik mas- geçmiştir. |rafa tahammülü olmüadığından ortaklardan Bu şeklo göre isteyen her esnafa krodi ve- bir idare heyetl tarafından tedvir edilecek- riümektedir. Bu kredi para değildir. Kundu- tir. Yapılan intihabdif bu heyet seçilmiş olup ra yapmak için ne malzeme lâzımsa işçi 0- idare heyoti Selcci Köse, Tolundan Mehmed nu kooperatifin göstereceği bir yerden imza (Ali ve Baymışlı Halil Çavuştan müteşekkil- mukabilinde almakta, bundan sonra yaptı- ' dır. Taşpmarlı Demir de kooperatifin müra- B kunduraları gelirerek kooperatife ıeıuınlıubıısını tayin edilmiştir. etmektedir. Kooperatife kayıdlı bulunan bu, Bu kooperatifin kurulmasında halen Muğ- esnaf satılan kunduralardan malzeme para-|la Ziraat Bankası direktörü olan Sadık Ak- s1 tarhedildikten sonra bir miktar kâr a1 .|saray Ziraat Bankası direktörü B. Baki Öz- maktadır. Ayrıca umumi satıştan da ken -|dalın büyük hizmetleri sebketmiş ve ba 2ü- disine bir temettü bırakılmaktadır. Bu su -|tın yüksek gayretile kooperatifin resmi mu- retle hiç sermayesi bulunmıyan bir kundu -|ameleleri Ikmal edilerek faaliyete geçmesi racı mesals! nisbetinde yakın zamıanda bir|temin edilmiştir. miktar sermayeye sahip olmaktadır. Aksara; 'Vi pazarı açıldı Esnafın yaptığı kunduraları kovperatif 8- Aksarayda m:îı—l::lı çıkan şap hasta- hrken onları sıkı bir muayeneden geçirmek- liği zall almuş ve geçen haftadan İtibaren te, çürükler fade edilmekte, sağlamlar alıko- |) yan padarıntn açılmasına müsande e- AUA UN öilmiştir. Bu suretle kooperatif halka çürük kun - Dıyuılıekı I'IİI İll.lidl' lllnl 1 dura giydirmemek bilâkis sağlam ve ucuz Diyarıbekir (Hususi) — Bir haftadanberi kundura vermek azmindedir. Kunduracılar kooperatifinin yeni bir teşebbüsü de Avru » padan sağlam kösele ve getirmek - fanliyete geçen Ziraat Bankasi Diyarıbekir Şubesi, köylülerimiz elinde bulunan buğday- tır. Bu temin edilirse halk endişesiz surette n * trrirlertaiker d kooperatifin perakende şubelerinden kun - 3ÜL SS UÇ ĞUĞ SÜ ha fazla flatla almaktadır. Başta Banka mü- dürü Osman Erman köylülerin — istifadesini duralarını tedarik edebilecektir. * Bu gşekli temin edebilmek için Avrupada yi aa a D y fayda gü ceklerini köylülere bildirmektedir. dalmi olarak birisinin bulunması Jcap et - mektedir. Buna da bir çare bulunmak üze- redir. | Esnafa kredi temin edilecek Esnafa kredi temini için kurulacak yar -| dim toşkilâtının esaslarını hazırlamak üzere çalışan komlayon dün tekrar — toplanmıştır. Bu toplanlıda esnafa ne şekilde kredi temin edileceği görüşülmüştür. Esnafın bir çok ih- tiyaçları vardır. Evvelâ sıhhatini idame et - HBirebilmek İçin doktora, hukukunu müdafsa edebilmek. için avukata ihtiyaç — vardır. Bu istanbul Borsası kapanış fiatları 17-9 - 1937 ÇEKLER Açılış — Kapanış 528.0) —— 628.00 — Sana bir şey söyliyeyim mi Maz: lum?.. . — Söyleyiniz.. — Ama darı'ma. — Neden darılayım. — Bilmem,-belki darılırsın. — Söyle söyle., — Bu gete getirdiğin güllere, eski- den getirdiğin küçük kır çiçeklerini ter- cih ederim... Hani Ankaradayker. bana her akşam, kırlardan topladığın bir iki çiçek getirirdin... Ne güzel gezmiş, ne iyi eğlenmiştik.. y Gönül, belki hayatında ilk defa ola- rak samimi bir göğüs geçirdi: — O zamanları çok arıyorum... Üs- tünden henüz bir sene geçti... Ama naj büyük değişiklikler.. oldu. ©O eski hatıralarını anlatıyor, Mazlum bütün kulak kesilmiş dinliyor... Şimdi birbirlerinden niye ayrılama- dıklarını, neden her gün görüşmek, bu- luşmak, konuşmak için can attıklarını anlıyorum. Demek hep eskiden, eski günlerden bahsodiyorlar... Gönül, eski günlerin. müşterek hatıralarımı ihya e- derek Mazlumu yeniden kendine bağla- masını bilmişti. Bu sefer de böyle bir kurnazlık düşünmüştü..; Eski günler- den öyle canla başla bahsediyor, eski hatıraları öyle canlı ; canlı anlatıyor, bugünden öyle bir yeisle konuşuyordu ki, Mazlum onun hayatından memnun olmadığına, evlendiğine pişman oldu-. ğuna kanaat getirmişti. Onda bu kana- ati köklendirmenin de çaresini bulmuş- tu, Kgb 6, Hayır, onu' d;ı;leuıhz, bugü;îu Ba- ——— 9,7892 233168 — 238168 4,992) 4.6925 61002S 24313 635942 14332 22516 41735 117038 19075 DU 39810 106.B475 x4.435 2.7336 203315 5UK4 — yatında mevcud olanların hiç birin! evvelden beklememiş, istememiş, hâ-' lâ da istemiyormuş sanırsınız. Sanki o- nu bu hayata tesadüfler, âni hâdiseler sürüklemiş ve o biçare de bu hâdisatın ineirine yakalanıp sürüklenmiş, ken- dini hiç sevmediği hir hayâtın ortasın- da bulmüş. .: ! Öyle ya, onün gibi masum, haya! ca- hili bir genç kız ne bilir . Zaman onu, hiç arzulamadığı bir kadere râm edi- vermiş. Ben, hiddetimi yenmeğe çalışarak, a- rada bir gözlerimi kapıyarak, arada bir de başımı sallıyarak onun yan:p yakıl- masını dinliyordum. Nihayet sözüne öyle son verdi: — Anladım, anladım ama geç kal- dım... Ne yapayım, önümde bir nasi- hat verenim yoktu. Eğer Hana doğru yolu gösterseydiler.. | Galiba rolüne fazla dalıp yanında benim olurduğumu unutmuştu... Be- him sesimi düyunca birdenbire irkildi, ESHAM Anadolu gen. & 00 peşin A Şin. © 60 vadeli, Bömüanti - Nekler Azslan çimento Merket bankası — Kimseden akıl sordun mu?-Nasi- hat istedin mi? Söz #itiledin xr_i?ıl!alc Te OA ile evleneceğin stralarda öğüt kobül e& | , —» Hf vadeli deceğini- sanmıyordum... Bir gece, ev-' lenmeğe karar verdiğini bize nasıl bil- dirdin unuttun mu? Ben unutmadırm... Sen kafana koymuştun, kat'i kararını vermiştin, bu kararından geri dönme-! ne imkân yoktu, bunu kimse sana yap- tıramazdı. « yyüp 5 HüÖRA ö (ürkanı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: