22 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

22 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t f  10 Sayfa Son Posta'nın siyasi tefrikası : 33 anın BN 9 son günleri Yazan : Arif Ceml Bir gün Talât Paşa Hardenberg sokoğındaki evinde otururken bir İngiliz yüzbaşısının kendisini ziyaret etmek istediği bildirildi Umumi harbde itilâf devletleri için-|yim. Maksadınızı lâyıkile izah ederse-| de en hâkim olanı gene İngiliz idi. O-'niz belki size bu hususta müsbet bir nun gayesi Almanyayı mahvetmekti.| cevab verebilirim. Bu gayeye erişmek için harbi göze al- İngiliz yüzbaşısı biraz düşündü. On- dırdı. Yoaksa İngiltere istemeseydi u-|dan sonra, dilinin ucunda duran bir şe- mumi harb asla patlak vermezdi. İn-| yi söylemek istiyormuş gibi tmütereddit giltere ile Fransa arasında ve İngiltere/ davranarak dedi ki: ile Rusya arasInda asırlardanberi müt-| — Anadoludaki harekâitan bahset - hiş bir düşmanlık hüküm sürüyordu. mek istiyorum. Tabii sizin orada dost- Fransa, on dokuzuncu asrım sonlarına|larınız vardır. Onlarla beraber tekrar doğru büyük bir deniz devleti olmak | iş başıma geçecek olursanız bu hareket siyasetinden vazgeçince Rusya da Japon| İngilizlerin Türkiyeye karşı takındık - Mmuharebesinden sonra ve dabili ihti- ları hasmane tavır ve hareketi Türkiye lâller yüzünden zayıf düşünce İngiliz- lehine değiştirebilir. lerin bu milletlere karşı olan asırlık kin Talât paşa İngiliz yüzbaşısının bu ve nefreti derhal büyük bir dostluğa| Sözlerle neyi kastettiğini derhal anla - tahavvül etti. Çünkü İngilizler için bu|dı. Anadoluda Mustafa Kemal paşa - iki milleti İngiliz idaresine tabi tutmak|Nin kumandası allında harp eden ve zamanı gelmiş oluyordu. Onun için a- hfç*e._n bir mevcudiyet yaratarak vata- sırlardanberi devam eden müthiş düş-|Nt düşman istilâsından kurtarmağa ça- manlık bir iki sene içinde birdenbire|İlşan büyük kudrete ikilik sokmayı ve dostluğa döndü, bu sayede milli kuvvetleri zayıf dü - Bu tahavvi gebebi, İngilterenin şürmeyi istihdaf eden teklifi — derhal Almanyayı mahvetmek istemesiydi. Nitekim bu arzusu yerine geldi. Umu- mi harbden hakikatte yalnız İngiltere- nin galib çıktığı düşünülecek olursa Fransa ile Rusyanın ona kölelik ettik- lerini kabul etmek güç olmaz. *'Talât paşa Emerson'un ara sıra vor- diği bu izahatı büyük bir alâka ile din- ledi. Çünkü İngilizlerden Türkiye için yardım umardı. Halbuki İr:andalı, pa- şayı bu Ümidinden vazgeçirtmeğe çalı- Şır ve İngilizlerin Türkiyenin mahvını istediklerini ileri sürerdi. Talât paşanın bu ümidi bir taraftan Lloyd George'a yazdığı bir mektubdan ve diğer taraftan da Türk dostu olarak tanıdığı İngiliz ricaline müracaattan bir netice beklemesinden ileri geliyor-| du. Lloyd George'a yazdığı mektubun- da demişti ki: «Bugün hiç bir resmi ve siyasi sıfat ve mevkii haiz olmadığım halde size bu mektubumla müracaat etmek lüzumu- nu hissediyorum. Yegâne sıfatım, yal- nızca memleketimin âkıbetile alâkadar bir Türk olmamdan ibarettir. Bizt mumi harbe iştirakimizin en büy &- Mili, İngilizlerin Türkleri tamamen ter- kederek Rusların boğazlar üzerindeki tarihi emellerini terviç etmiş olmala- rıdır, Türkiyenin bugün içinde bulundu- Büu tehlikeli vaziyette İngiltere kendisi- ne yardım edecek olursa Türk milleti| ve ricali İngilizlere ebediyen minnetta: | kalacaklardır. İngiltere Türkiyeyi eze-| ceği yerde ona muavenet edecek olur-| sa, müstesna mevklii itibarile Türkiye- den daha ziyade istifade edebilir. | Türkiye ile âdilâne bir sulh akdedil-| Mezse — bundan İngilterenin başına yeni bir harb çıkacaktır. Söyre muahe- desi hiç bir zaman pâyidar olamaz. O-! nu imzalıyanlar Türkiyenin hakiki ev- Tâdlarından sayılamazlar, İngilizlerin Türk!yeye karşı göster- mekte oldukları düşmanlığı gidermek makşadile Talât paşa tarafından yazı- lan bu mektuba hiç bir cevab gelmedi. Fakat mektubunun cevabsız kalması 'l'_ılât paşanın ümidini kırmadı. Nite- kim az zaman sonra İngilizler Talât pa- Şa ile temasa geldiler. Bir gün paşa Hardenberg sokağındaki evinde oturur- ken bir İngidiz yüzbaşısının kendisini Ziyaret etmek istediği bildirildi. Talât paşa yüzbaşıyt evinde kâbul ederek o- nunla uzün uzun konuştu. İngiliz yüz- başısı mükâleme esnasında sözü İngi- lizlerin mütarekeden sonra Türkiyeye karşı takındıkları tavruharekete inti - kal ettirerek dedi ki: — Altes (1), İngiliz siyasetinin Tür- kiyoye karşı aldığı vaziyet geçici ma- hiyettedir. Yakında bu vaziyetin deği- şeceğine şüphe yoktur. Bu tahavvülü siz bizzat temine muvaffak olabilirsi- niz. Talât paşa şu cevahı verdi: — Ne demek rüum. Benim bugün biçbir vesmi sıfa- tım yok ki şahsan müdahale edebile- AAA el (1) Osmanlı devletinin sadrazamla- rına hitap edilirken: «Altes» — ünvanı kullanılırdı. diğinizi anlamıyo-; reddetti ve dedi ki: — Tabil böyle bir şey mevzuubahso- lJamaz. Biz rolümüzü oynadık ve çe - kildik. Talih bize yaver olmadı. Biz - den sonra gelenlerin tultuğu yol o ka- dar doğrudur ki ona müdahale etmek aklımdan bile geçmez. Şayed İngilte - re, Türkiyeye yardım etmek niyetin - de ise, iş başında ister ben olayım, is - ter Mustafa Kemal paşa, bu o yardı - mın yapılmasına bir mâni teşkil ede - mez. 'Talât paşanın bu cevabına İngiliz yüzbaşısı şu suretle mukabele etmek mecburiyetinde kaldı: — Tamamen husust mahiyette o! - |mak üzere yaptığım teklifi yanlış tef- sir etmeyiniz. Demek istiyorum ki bu- gün İngiltere ile Ankara hükümeti ara- sında mevcut olan gerginlikten dola - yı Londra hükümeti Ankaraya karşı ta- kip ettiği siyaseti uluorta değiştire - mez, Bunu yapabilmek için Ankarada da bir tebeddül husule gelmesi lâzım- dır. O zaman Londranın alacağı yeni vaziyet kolaylaşmış olur. (Arkast var) F Bir Doktorun Günlük Notlarından Soğuk Algınlıklarına dair İnsanların mütehavvil hararete mâruz kalması yalnız! havanın meydana gelmez. Eğer dikkat editmezse hava değişmediği halde de insan her gün kendini değişik hararete maruz bıraka- bilir. Bundan da cidden ağır ve vahim netlceler meydana gelir. Meselâ sıcak bir odadan sokağa çıkmak biraz şonra tekrar gıcak bir yere girmek âni olarak vücudü değişen bir sıcaklığa Arzetmek demektir. O halde ne yapmalı? İnsanlar daima bu gibi vaziyetlere maruz kalma- Ba mecburdur, Dikkat edilecek nokta şu- dur ki biz bu giriş ve çıkış vaziyetlerin- de vücudümüzün müvazenesini buzmıya- lım. Sıcak bir odaya girince arkamızda- ki elbisenin bir kısmınt derhal çıkarıp soğuk bir mahale çızacağımız zaman dâa tekrar giymekle bu tehlikeden mümkün mertebe kendimizi korumuş olacağız, (*) Bu notları kesip saklayınıs, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapımız. Bıkıntı samanınızda bu notlar bir dokter gibi imdadınıza yetişebllir. VA | Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbelei olan eczaneler şunlar- Çarşamba © dir: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev). Alemdarda: (Bırrı Asım), Beyazıdda: (Belkis). Samatyada: (Teofilos). Eminönünde: (Mehmet zım), Eyübde: (Hikmet Allamaz). Fener- de: (Hüsamettin). Şehremininde: (Ham- d0. Şehzadebaşında: (. Hakki). Kara- gümrükte: (Arif). Küçükpozarda: (Yor- gD. Bakırköyünde: (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Onlatazaray). (Oa- rih. Oalatada: . (Hidayeti, Kurtuluşta: (Kurtuluş). Maçkada: (Pepzi), Boşiktaş- ta: CA Riza), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: — (Solimiye), Sarıyorde: (A- saD. Kadıköyünde: (Büyük, Üçler). Bü. : UHalk). Heybelide: (Halk). SON POSTA (Baştarafı 1 nci sayfada) ve civarımın Prehistuarında yeni buluşlara mevzulu tezi ksiyonda görüşülmüştür. Profesör Ga gelememişti. Önun - fmuştur. Profosör to- adarlarınm. Sirateji fennine derin vukufları olduğunu ifade ettikten son- ra Boğazköyün Btratejik vaziyeti ve Etile - ri ile diplomasideki uyaruk- Prof. Hancar Türk —Tarih Kurumunun yaptığı arkeolajik — araştırmalar hakkında tetkiklerini bildirdikten sonra Kafkasya ile eski Anadolu tarihi arasındakişmünasetet - leri teşrih etti. Umumi toplantı Umumi toplantı sant 15 de yapılmıştır. Reisieumhur Atatürk, refakatlerinde Başve- kil İsrmet İnönü, Başvekâlet Vakili ve İktı - sat Vekili Celâl Bayar olduğu halde salonu teşrif buyurmuşlar ve localarında — yerlerini almışlardır. *Kurultaya, Asbaşkan Profesöc Âfet riya- aet etmiştir. Sekreterlikleri Bayan Sıdıka İ- nankur ve FPulk Reşid yapmışlardır. Birinci celsenin zaptı okunmuştur. Müte- akıben Profesör Pittard kürsüye — gelerek (Neolotik devrinde Önasya ile Avrupa ara- sındaki Münasebetler) İsimli tezini söyle . miştir. Fransızca söylenen tez, ikinci colse- de Türkçe olarak okunmuştur. Profesör Pittard ilmi araştırmalara İsti- nad eden tezinin sonlarında demiştir ki: Müuhakemelerimizin bir kıymeti varsa bu muhakemelerden bizzarure çıkacak netice - de gu olmak icap eder: Neolitik medeniyet dediğimiz sosyal inkı- Mibı getirenler bugün Anadoluda sakin olan cedleridir. Bu halihazırdaki — malümalımız bunun böyle olduğunu göstermektedir. Bu neticelerden istintaç olunduğuna gö- ve bütün Avrupa, diğer kıt'alar Avrupa ile müteszanid olduğuna nazaran bütün mede- Di küre Anadoluyu ve ona mücavir memle- ketleri medeniyeti hazıramızın bütün ela- manlarını ve başlıca ırklarımızdan Lirini kendisinden aldığımız bir mukaddes toprak Kibi telâkki için, Önasya bugünkü Avrupa - nn anası gibidir. 'Türk kardeşlerimden bu müşahedeye ba. karak lüzumundan fazla gurura düşmeme- lerinl talep ederim. İbrahim Necmi Dilmen'in tezi Türk Dil Kurumu Genel Sekreteri İbra- him Necmi Dilmen: (Türk Tarih Güneş - DU teorisinin yeri ve değeri) Isimli tezini söyledi ve söze şöyle başladı: bistuar denilen tarihten önceki devirleri a- arasında di! dökümanlarınm — özel bir yeri vardır. Çünkü Jeolojik, arkecalajik ve antro- polojik kaynakları bulmak için toprakların altlarına kadar İnmek geçmiş zamanın sır- larını âdeta yeryüzünün derinliklerinden &ö- küp çıkarmak Jâzımdır; halbuki gene bu sır ları bugünkü dillerin metodik analiziyle de elde etmek mümkündür. Yaşıyan bir dilin koynunda, onun ilk kuruluşundanberi ge - girdiği bütün — değişmelerin tarihi saklıdır. Bir dilin eldeki varlıklarını derinleştire de - rinleşttre onun en eeki şekline kadar vara - biliriz. Bu yoldaki araştırmaların hizl gö - türdüğü sonuç, ilk yüksek kültürün dayan - dığı inanlar ve o Inanları anlatmağa yarı - yan eserler olur. «Bu seslerin tekâmül hatlarını takip e - derek ilkel kültür dilimi ve bunun yeryürü- ne yayılışını bulabiliriz. Bu da karandıklar jiçindeki prehlatuarı aydınlalmak — yolunda büyük bir adım teşkil eder. vih ve Dil çalışmalarının birbirine sıkı sı - kıya bağlı olan verimlerinde görebiliriz. Türk Tarih tezinin Ortaya koyduğu yeni ve büyük aşık, Türk Dil teorisinin de ilham kaynağı olmuştur. Bilmukâbele Türk Dil teorisi de Türk Ta- tutmaktadır, Kurumu Asbaşkanı Sayın Profesör — Bayan Âfet, 9 Birinelkânun 1925 te Ankara Ünlvor- gitesi Tarih - Dil Coğrafya Pakültesinin a - çılma töreninde verdiği ilk Tarih dersinde, göyle ifade etmiştir: «Dünyada yüksek kültürün iülk boşiği Or- t0 Asyadaki Türk ana yurdları ve © kültürü kuranlar ve bütün dünyaya * yayanlar da | Türklerdir.» Bir çok Avrupa ve Amerika bilginleri ta- rafından yapılmış araştırmaların verimle - rinden toplanarak bir sentez çeklinde ortaya konmuş olan bu 'Türk tezini, yalnız 'Türk bil ginleri değil, bir çak değerli yabancı bilgin- ler de teyid etmektedirler. Tarihin klâsik olarak tanıdığı ük mede- niyetlerin daha ilerisine doğru yürümek İs- üyen her arayıcının önünde, bu madeniyet- lerin ilk kaynağı ve merkezi olarak keadini gösteren yer, Orta Asyadaki Türk ana yurd- İarıdır. Bu hakikatin böylece tesbiti, genel tarih könsepsiyonu bakımından olduğu kadar, dil araştırmalarının veçhesini kurmak yönün - den de çok önemlidir. Çünkü, nealitik de - virde Orta Asyada kültür kurmuş ve bunu Avrupaya, Amerikaya ve dünyanın har tara- İ rine girdiği uluslara da yaymıştır. İşte bu prensipten hareket eden di ça - ıiqmılan da Insanlığın Ilk kültür dilisrin me- ç kanizmeasını araştırmaya koyulmuş ve bu - nun sonra dünya kültür dillerini Kurmakta- Ki büyük ve esaslı rolünü bir teori halinde ortaya koymuştur. İbrahim Necmi Dilmen tezinde | «Tarihiri bize uzak devirlerini ve hele pre- | raştırma yolundaki çalışmaların kaynakları | Bu hakikatin en iyi misalini, Türk Ta - rih tezinin delilleri araşında mühim bir yer| 'Türk Tarih tezini, en toplu olarak, Tarih fima yaymış olan bir ulus, elbette yarattığı Kültür eserlerinin adını ve bu everlere bağlı fikir sistemlerini birlikte götürmüş ve içle . h Dün ne oldu Bugün ne olacak? (Boştarafı 1 inci sayfada) 8 — Profesör Şevket Aziz Ankara civarındaki hafriyattaki yeni buluş- lar hakkında projeksiyonlu izahat verdi. 4 — Bay Saffet Enginin tezi bugü- ne kaldı. 5 — Doktor Hancer Kafkasya ile es- ki Anadolu arasındaki münasebetleri teşrih etti. Öğleden sonra saat 15 de umumi toplantı oldu: 1 — Profesör Pittard Avrupa ile komşu momleketlerin bugünkü me- deniyeti Anadnludan aldıklarını isbat etti. 2 — Protfesör Neemi Dilmen (Gü- neş-Dil) teorisinin Türk Tarih Kuru- munun tezindeki yerini ve değerini anlattı. 8 — Profesör Landsberger (Ön Asya' tarihinin meseleleri) adındak! — kıy- metli tezini okudu. 4 — Profesör Andrae (Sümerlerin monümantal san'atları) hakkındaki konferansını verdi. 5 — Diğer iki tez vaktin geç olma- sından dolayi bugüne kaldı. Profesör Blegen'in Turova hafriyatı hakkında gönderdiği yazısı azalara dağıtıldı. Umumi toplantı. Saat 14-18 1 — Dünden kalan tezler okuna- caktır. 2 — Prof. Yusuf Ziya Özer son ar- keolojik hâdiseler ve subarlar. 8 — Prof. Myres Yunanistan, İran ve Benlisrail. 4 — Prof. Abdülkadir İnan Pazirik hafriyatı. $ — Prof, Dr. Schöde Anadoludaki “Yunan ve Roma harabelerini araştır- ma metodu. 6 — Prof. Von Der Östen Anadolu- nun milâddan önce üçüncü bin yılı. 7 — Prof. Marinatos Ikinci bin yıl- da Girid ve eski Anadolu dünyası., 8 — Dr. Bittel Preistorik devirde Anadoluda ölü gömme âdetleri. 9 — Prof. Güterboek Etilerde tarih yazıcılığı. 10 — Dr. Brandenstetn Türk dilile Etrüsk dili arasındaki gramer yakın- lığı, Güneş - Dil teorisini izah etmiş ve «âri> ke- limesini tahlil etmiştir. Bütün Avrupa ırk ve dillerinin ana kökü diye gösterilen bu süri» kelimesinin ganskri- t ve zent dillerindeki mânalarını — Avrupa eserlerine dayanarak göslerdikten sonra bü- tün bu münaların Türkçe «âr, arı, arık, er, ermek» keltmelerinden doğduğunu anlatmış- tır. İbrahim Neemi Dilmen coğrafya isimleri- ni Güneş - Dil teorisinin nasıl aydınlattığı- ni göstermek üzere bir de «Ankara» kelime- sini ele alarak bu ismin bugün Cumhuriye- Kimizin merkezi olan şehirden başka Bay - kal gölünün sularını Yenisey nehrine ulaş- tıran nehrin ve bunun suladığı mıntakanın du adı olan eski bir Türk kelimesi olduğunu aulatmıştır. . Sön sözler İbrahim Necmi Dilmen, tecinin sonunda demiştir. ki: «Bu bir kaç örnek, Güneş « Dil toorisi - pin tarih ve Goğrafya kelimelerini analiz» et mekle nasıl yöni hakikatler orlaya koydu - ğunu göstermeğe küfidir, sannederim. Şu izahattan sonra, meselâ Bomanin ku- ruluşundan önce İtalya yarımadasında yer- deşmiş olan Birüsklerin de 'Türklerden iba - ret olduğu, bu yarımadanın garbındaki deniz parçasına verilen Tyerhalen adının Turana nisbet edildiği, Türk — İskitlerin — adlarını Scandinavya yarımadasına götürdükleri, ha- gılı tarih ve coğrafya isimlerinin analizle - riyle klâsik tarihin muammaları çözülüp or- taya konulduğu kolaylıkla anlaşılır. Türk Tarih ve Dil tezlerinin bu el ele ve- Eylâl 2a Tarih Kurultayının |kinci Günü rüşler üzerine sayın Kurultayın — dikkatimi colbetmeği ilml bir ödev saydım. Bütün bu historik, Prehistorik ve Lengü- ıl.lül biliş ve buluşlarımız, bir yüksek deha* zan, yalnız himayesi değil, dnimi ilhami, da- iml irşadı, dalmi fanliyeti sayesinde orlay gıkabilmektedir. O da Türk Tarih ve Di Ku- rumlarını kuranı ve koruyan Ulu Önderimiz Atatürk'tür. Sözümü bilirmeden bu kürsü * den onun yüce ilmi rehberliğine sonsuz şük- ranlarımı tekrarlarım.» Prof. Landslerger'in tebliği Müteakıben Profesör Landslerger tezini söylemiştir. Profesör Landslerger «Önasya tarihinin esas meseleleri» mevzulu bir tebliğ yapmış- tır. ” Profesör iddlasının tatbikatına — geçerek Gutlüm yahut Kut kavminin bir Türk kav- mi olduğunu, bu kavmin dilinden — elimitt geçen kral adlarından dört tanesinin açıkça 'Türk isimleri olduğunu kayıt ve 'Türk Sümef medeniyetinin, muahhar devirlerde — delmi ve kuyvetli bir surette müessir olduğunu vü- zıh bir surette Hfade etmiş ve alkışlanmış * tr, Dr. Andrae'nin tezi Berlin Müze Direktörlerinden Dr. Andrat Bümerlerin monumantal san'atları hakkif- da bir toz irad etmiştir. Sümer san'atının Ve bilhassa mabedlerinin tekâmülünü teknik İ- zahat ve tafsilâtile gösteren bu tezde, Sü - mer kültürünün umümiyetle yüksekliği bİr mükaddeme olarak söylendikten sonra Sü - mer din! mimarisinin Sümer düşünüş ve dü yüşile münasebeti araştırılmış ve Sümer ma- bedlerinin tekâmül safhaları gösterilmiştir. Diğer tezler Programda Dr. Arif Müfidin tezi vardı. Vakit geciktiğinden başka güne bırakılmış- lır. Profesör Blegen tezini Amerikadan gön- dermiş, dağıtılmıştır. Profesör Karl Bleçen tebliğini Cinelnati üniversitesi namına 1932 den 1937 yılına kas Car Turovada yapılmış olan hafriyata tah * &is etmiştir. Profesör Dörpfeld'in tezi — projeksiyonlu olduğundan tezini seksiyon içtimaında irad edecektir. Celseye saat 18,30 da nihayet verilmiş * tir, Bugün saat 14 de toplanılacaktır, Profesörlere Asbaşkan Profesör Bayan Âfet tezlerini söyliyen Türk ve Ecnehi âlimlere — tezlerini bitirdikleri vakit teşekkür etmiştir. Yurddan gelen telgraflar Yurdun her tarafından Kurultaya geleh tobrik tolgruflarına cevaplar verilmiştir. İki profesör daha geldi Romanya âsarı atika müzesi osistanı DI- fon Nestor ile Crzayir üniversilesi müder * rislerinden Maurlee Reygasse, Tarih Kurul * tayına iştirak elmek üzere dün Köstencedei şehrimize gelmişlerdir. -Kültür Bakanlığı |Büyük bir sergi Hazırlıyor Arkara 21 (Hususi) — Kültür Bakan- lığı önümüzdeki 19 mayısta çılmak Üze- re Sergievinde büyük bir sergi hazırla- mak kararını vermiştir. Bu sergide yur- dun her tarafında bulunan enstitüler, san'at mektebleri ve ticaret mektebleri- nin eserleri teşhir edilecektir. Türk ço- cuğunun yüksek zevk ve kabiliyetini & serlerile tebarüz ettirecek olan bu sergi için önümüzdeki aylarda hazırlıklarâ başlanacaktır. İstanbul Selçuk kız ensti- tüsü resim musşllimi Mazhar Resmorun sergiyi hazırlamaya memur edileceği hâ- ber verilmektedir. Bir tütün Enstitüsü Kurulacak İzmir, 21 (Hususi) — Ziraat Vekâleti başlıca gelir kaynaklarımızdan olan Ege İsütünlerini memlekete geniş ılkyııfl |döviz getirir bir kalitede yetişlirmek için İyeni kararlar aldı. İzmirde Yedikızlar mevkiinde bir tütün enstitüsü kurulma- gına teşebbüs edilmiştir. Enstitü ilmi tet- kiklor ve hastalık araştırmalarile meşgul bundan sonraj|rişinden tikan ve çıkacak olan yüksek gö -| olacaktır. »

Bu sayıdan diğer sayfalar: