24 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

24 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TATTEA'Ü İ Ş AAA D Halkevlerinin hayırlı faaliyetleri artıyor Diyarıbekir Halkevi köylerde okuma odaları açıyor. İlk odanın açılma resminde vali bulundu, uzun müddet köylülerle görüştü Gaziantep (Hususi) — Halk partisi ve Halkevi işlerini teftiş eden Mardin saylavı daktor Rıza Levend, teftiş esna- 8: leri üzerinde ht ye tik etmiştir. Halkevi gösterit kolu başkanı Vedat Örfiyâ teb- | mi ile Kemali: sahnesinde son| lerle anlatmış, köylülerimiz de yaşasın BB ça de bir okuma odası açmıştır. Resmi kü - şadı yapılan mezkür odanın açılma töre- nine vali Dr. Mitat Altok ve Halkevi nda Halkevi gösterit şubesi faaliyet- reis vekili Dr. Neşati ve bir çok devair ve H durmuş ve Gazian-| müfettişlik erkânı iştirak etmiştir. Vali erit şubesinin teknik| köylüleri bir ar: çalışmasını çok beğenerek |zun uzadıya görüşmüş, padişahlık reji- ya toplayarak onlarla u- rejimi gayet açık ifade » &y içinde biri operet, diğeri piyes ol -| Atatürk diye bağırmışlardır. mak üzere üç temsil verilmiş, bunlar- Gan (Bay Türkân) üç akşam tekrar edilmiş! tedir. Diyarıbekir Halkevi köylerde okuma odası açıyor Diyarıbekir (Hususi) — Halkevi nü - Mmune ittihaz etmiş olduğu Telâlo köyün- Vat İzmit Halkevinde İzmit (Husust) — İzmit Halkevi pek Resimde gösterit şubesi ile| yakında bir konser verecektir. Halkevi ar şubesine mensup gençler görülmek- polikliniği bü ün köylünün vae fakir halkın sevgisini topliyan çok hayırlı ve modern bir müessesedir. Burada lü, halk, büyük bir dikkat ve ihti- amla muayene ve tedavi edilmekte- Bir eşkiya baskını |Bir adamın karısını haberi Amasyada heyecan uyandırdı öldürttüğü iddia ediliyor Amasya (Hususi) — Evvelki gece çeh- Kastamonu (Hususi) — Devrekâni na- rimizde heyecan uyandıran bir hüdise ol- muş, vilâyete müheyyiç bir haber verik miştir. Verilen habere göre şehre yedi sekiz saat mesafedeki Kayrak köyü eş - kiyalar tarafından basılmıştır. Vilâyet bu haber üzerine dethal harekete — geçmiş, bir müfreze jandarma yola çıkarılmış, 'Turhal ve Zile jandarma müfrezelerinin de derhal Kayrak köyüne gitmeleri için emir verilmiştir. Bir köyün eşkiya bas - kınma uğramış olması haberi şehirde kı- Tanınıştır. Fakat kısa bir zaman sonra hiyesinin Habeşli köyünde bir aile fa - ciası olmuş, beş çocuk anası Hamdiye is- minde bir kadın, İbrahim isminde — bir genç tarafından 18 yerinden yaralana - rak öldürülmüştür. Hamdiyenin kocası Şevket tarafından öldürtüldüğü de iddla edilmekte ise de bu iddia şimdilik sadece dedikodu ma - hiyetinde kalmakta ve bu dedikoduya da evvelce Şevketle Hamdiye arasında cereyan etmiş bir dava bulunması sebep olmaktadır. Hamdiyenin Şeyketten beş çocuğu var- dır. Son zamanlarda karı koca arasında hâdisenin aslı anlaşılmıştar. Hâdise gu -| geçimsizlik başlamış, Şevket karısı aley- dur: Aksabır köy Kayrak köyünden Arif ağanın Xızını ka hine bir ihanet davası açmıştır. Bu da - yünden Hasan ile adamları | vada nahiye müdürü Bürhan, ilk okul muallimi Saim ve inhisarlar memuru A- | çırmak istemişler, köyün etrafımı çevi - |Tif şahit olarak dinlenilmişlerdir. Bun - rerek silâh atmıya başlamışlardır. Sekiz, en adamın birden silâh atarak kâyü çe - yvirdiklerini gören Kayrak bekçisi de köyden kaçarak Kızouğlu istasyonuna git- miş ve hâdiseyi: — Köyü eşkiya bastı diye haber ver - Mmiştir. Oradan da vilüyete telefon edil- miştir. , Hüdiseye sebep olan Aksabır köyünden Hasan ile adamları tutularak -Amasyayı getirilmişlerdir. Pazar Ola — Hasan Bey, hani bir ay kadar evvel halkın kolayca — mışlardı karşıdan karşıya geçmesi — bulun daha birçok yerlerine bu çivilerden çakıyorlar, Üçin.. — Köprüye çiviler çak- ların şehadetile de Hamdiyenin iffetsiz olmadığı anlaşılmıştır. Bu tecelli Üzerine Şevket sinirlenmiş, bunu da kadının öldürülmesi takip ct - miştir. Bunun üzerine de Şevketin yaşı küçük olan İbrahime bıçak verdiği ve ka- rısını 18 yerinden yaralatarak öldürttüğü dedikodusu çıkmıştır. Maamafih bu ci « het tahakkkuk ve teeyyüt etmiş değil - dir. Şimdilik sadece cinayeti yapan İb - rahim tevkif edilmiştir. Tahkikata de - vam edilmektedir. ya.. Şimdi de İstan- Hasan Bıi_nlyör ki : — Bt süretle iki bir çivili kaldırımı bulup kar- gıya geçebileceğiz, Antalyalılar ve posta meselesi Bir müddettenberi Antalyadaki oküyü- cularımızdan acı gikâyetler almaktayı: Bu okuyucular, bugünkü posta va nin, vaktile arabe ile yapılan nak A yakın bir teehhür arzettiğini ve İstanbul postasını ancak Üç buçuk günde H diklerini bildiriyor ve şa Izahati veriyor lar sAntalya postaları Afyandan a: Evvelâ, burada, birkaç saatlik bir 1 zar geçiriliyor. Sonra Karakuyu — yolile Burdura naklediliyor. Evvelce posta Bur- durda gecolerdi. Şimdi birkaç saat kalı- yor ve otomobil ile Antfalyaya geliyor akat gecenin samt (12-1) İnde, Bittabi gece yarısı posla tevzi edile- mediğinden ertesi güne kalıyor. Bu işin önüne geçmek için tren tari. fesinde ufak bir tadil yapmak lâzımdır. Eğer buna imkân yoksa tren olmiyan haftanın diğer üç gününde Afyonla An- talya araşında muntazam posta nakli- yatı yapılmalıdır. Böylece azada mev- cud bulunan birçok kazalar da bundan istifade eder, halk memnun ölür.» Sayın Nafla Vekilimizin nazarı dikka- tine koyuyoruz. Bigada kurtuluş bayramı Biga (Hususi) —' Kurtu hararetle kutlulandı. Spor £ me İstiklâ bayramı yıl önco kahraman askerlerimizin Biga- ya girişi aynen temsil edildi. Orta okul talebesinden Mehmed Ali Aydoz tara- fından bir şiir okundu. Mütcakiben esnaf cemiyetleri, mekteb talebesi ve milli çeteler resmi geçid yap- tı. Gecesi de Şehir bandosile sokaklar do- laşılmak suretile tezahürat yapıldı. * Kurtuluş savaşında Bigada aziz canı- nı feda eden şehid kaymakam Hamdi Beyin ve gene o savaşta şehid düşen ni Beyin mezarlarını çevreliyen duvar- lar çatlamış ve çökmeğe başlamışlır. Memleket için can veren aziz ölülere hürmet etmek bir borçtur. Kabirleri te- miz tutulmalı ve yıkılmaktan korunma- |£ lıdır. Vanda yeni jandarma karakolları yaptırılıyor Van (Hususi) — Vilâyetimiz dahi- Hinde bu yıl yapılması kararlaştırılar Canik, Çaldıran, Ağı, Taş Rumi, v.s. nahiye ve köylerindeki nümune kara- kollarının irşaatına başlanmıştır. İnşa- atın bir an evvel bitmesi için, jandarma komutanımız Cafer Tuncer büyük gay- retle çalışmaktadır. Ezinede bir hırsızlık vak'ası Ezine (Hususi) — Taşköprü mahalle- sinde banka veznedarı Bay Saminin evi- ne hırsız gizmiş, yükte halit eşyayı top- lamış, Bay Saminin ceketinin cebindeki paraları da almış, oğlu Feridin odasına | girmiştir. Fakat Ferid birdenbire uyanıp İta hıtsızı görünce ve üzerine saldırınca hırsız kaçmıştır. Ferid babasını uyandır- mış, Bay Sami karakola koşup. vak'ayı haber vermiş, fakat hırsızı yakalamak mümkün olamamıştır. Zabıta hırsızı 2- ramaktadır. Bir iki gün zarfında yakala- nacağı umulmaktadır. Kızılcahamamda odun sıkıntısı Kızılcahamam (Hususi) — Burada ©- dun buhranı başlamıştır. Bunun sebebi köylünün ruhsatname almıya yanaşma - masıdır, vilâyet müdürü Alâeddin buraya gelmiş, k ün ihtiyacı, karşı- hıyacak kat'iyata müsaade etmek için tet- kikata başlamıştır. ea adımda cekler. Hasan Bey — Öyle amma otomobiller, tcamvaylar çivi. siz yol bulup yürüyemiye- )| Seyahat röportajları: Fevzipaşa - Diyarıbekir Diyarıbekirin havadan Diyarıbekir -(Hususi) — 'Trendeyiz. Kampartimanda bize yol arkadaşlığı e - den bir Almanla bir de Türk müteahhit var. Müteahhit yarım yamalak fransız - casile habire anlatıyor. Diyarıbekir ve havalisinden konuşu - . Mütcahhidin çenesi kuvvetli. Ak- rep ve yılan mantakası hakkında söyle - diklerine inanmak lüzum gelse felâket. Bir kere: Diyarıbekirin adı büyükmüş amma oturulacak yer de değilmiş Ne ha- suyu hiç bir şeye benzemezmiş, Yazın çöl kadar sıcak, kışın şimal kadar vası, ne soğuk olan bu yerlerde oturmâk ancak ya harcı imiş. Siyah taşlı evlerin - İ a, her Tihza ölüm teh de yaşarmış. Dikkatsiz yürüyenin, cibin- liksiz yatanın vay halinel. Gündüzleri tağ aralarında kızışan akrepler, ardı ar- dina yatakların üstüne doğru atılmağa başladı mı, son nefesini hazıria!.. Dokuz boğumlusu rastlamasın!.. Günün birin - de bir adamcağızın tam ağzına düşmüş. Biçare, ağrı açık uyurmuş. Tam dilini sokmamış mi inendebur hayvan!.. Ya yı- lan derdi!... Her evde her gün muhakkak bit anesi görülürmüş. Yol arkadaşımız bütün busları öyle büyük bir heyecanla anlatıyor ki!.. Alman mühendis kadar ben, eni konu evhar rmeğe başlıyorum. Gözlerim önünde siyah taşhı, yolsuz ve âbidesiz şehrin cins cins akrep dolu sokukları can- lanıyor. Neredeyse bu taraflara geldiği - me, geleceğime pişman olacağım, Bir u- yan olsa toldan geri 'bile edeceğim belki Yalnız, memlekete iş izabı gelmiş bir yabancıya Bu mintakanin bü derece fe- na temtılmasma mütcessir ölmamak mün kün değil. için. * Tren, cenup topraklarımı aşıyor. Şurk mıntakasmın kapılarındayız. Dağ... Tünel!... Tünel... Daği.. Her lâhza çeşit çeşit tünellerle sarmaşdolaşız. Fi kudreti, bu yerleri de hâkimiye- tine almış. Avrupa, Amerika şimendi - forciliğinin en müstesna müuvaffakiyeti bu kadar şorefli olabilir. Fevzipaşa . Di- yarıbekir yolr ber derece çetin ve sarp!. 'Taştan engeller nasıl da ortadan kaldı - rılmış, ük müşküller nasıl da yöke miş. Burası demiryolu değil, güçlükler yolu. Bütün bu muvalfakiyet- leri elde edenin doğrudun doğruya Türk dehası olduğunu düşünmek insana ayrı bir zevk veriyor. İki dağ trenden inen Al R, tiğimizden dolayı bizli lür nasıl acıyor ve bu istasyonda süretile ucuz kurtulduğunu ne türlü sevimiyor!.. Biz Ergani madenlerinin eteklerinden geçiyoruz. Türk dehasınm en kosa bir za- müğn içinde sanayi sahasında du neler ya- ratabileceğine en yeni vesikalar bu dağ- ların beybetli vücudunu sarmış. Dağlar ve madenler, buralarda da artık Fennin esiri. en bü 'yolu fennin bir harikasıdır Yolda Alman mülaiıe Diyarıbekirin dokuz boğumlu akreplerini anlatan müteahhit meğer bu mahlükları ömründe bir kere bile görmemişmiş alınmış bir resmi Diyarıbekirin akrep masalcısı n'yeti bozdu, bir şekerlemiye hazırlanıyor gibi. Ahdolsun, uyutmıyacağım!.. — Diyarıbekirde bulundunuz mu?.. di- ye mahmur gözlerini açtırtıyorum. — Her geçişimde bir kaç gün değilse bile, bir kaç saat kalırım!.. oturulamıyacak kadar tehlikeli bir mın- taka gibi fanıltınız da!.. «Dokuz boğum n iğnesinden nasıl kurtulabildiği - nize şaşıyorum!.. Gamsız suratmın rengi büsbütün koyu. laşıyor. — Birader!.. diyor... Ben akrep görme. dim ya,.. İşittiklerimi söylüyorum!.. * Birdenbire bir düdük sesi, koca loka - mötif durüyor ve Diyarıbekir istasyo - nuna giriyoruz. Ne gariptir ki karataşlı köhne bir ev yığını yerine, heybetli âbideleri dört ya- a süzülen yepyeni bir mamure ile kats şılaşıyoruz. Diyarıbekirin meşhur kalesinin ana ka- pısı istasyonun dam karşısında. Tamam « lanmak üzere bulunan muazzam bir cade de, iki hasretliyi birbirine bağlıyan bir saadet ağına benziyor. Birisi tarihin aza- öbürü fennin ve medeniyetin ışığı Kalesinin duvarları arasında ihmal e- dile edile bunalan koca şehir sanki ka « bina sığmamış - ve kalesinden — taşarak cumhuriyetin demir ağlarının kıyılarına doğru serpilmiş. Göz önünde, hızlı bir ilerlemenin âbideleri kaynaşan koca bir sorgi var. Arabacılar, başka şehirlerdekinin aksi« ne sessiz, sadasız müşteri bekliyorlar. Pa- zarlık etmek istedik. — Belediyenin emrettiği ücretten fazla alabilir miyiz kil.. r. Bu yerlerde bir belediye var demek. Yalnız ismen mevcut bazı bele « diyelerimizin kulakları çınlasın. Hama « hn, arabacının, hem de bir yabancıya be« lediyenin emrinden çıkamıyacağını söyle- mesi ilk nazarda ve şehir lehinde ne gü- zel bir tesir uyandırıyor. Şehre tıkça, karşılaştığımız te « miz giyimli bir kalabalık, gecenin tülle- rine sarılıp öynaşan caz ve saz nağmeleri, uyanık bir şehre geldiğimizi anlatıyor. Bu hal, fena paganda veya propa < dasızlık yüzünden bu şehir hakkında binbir yanlış fikir edinen zavallı yaban - cılara yeni bir ümit, tam bir iftihar vere İ|meğe kâli meti, manım zengin bir fil- ündeyiz. Şık bir bahçe. Müzik nağ- ne zarif kadın tuvaletlerinin tülleri Üzerinde uçuşuyor. Muhteşem bir tiyat- ro binası, Sadece şark illerinde değil, Türkiyede değil, Avrupanın büyük şe - hirlerinde de dikkati çekebilecek muh - teşem bir âbide. (Devamı 11 ünci sayfada?

Bu sayıdan diğer sayfalar: