Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
ıoırıoııı Halkevlerinin hayırlı faaliyetleri artıyor Diyarıbekir Halkevi köylerde okuma odaları açıyor. İlk odanın açılma resminde vali bulundu, uzun müddet köylülerle görüştü Gaziantep (Hususi) — Halk partisi ve Halkevi işlerini teftiş eden Mardin saylavı doktor Rıza Levend, teftiş esna- sında Halkevi gösterit şubesi faaliyet- leri üzerinde hayli durmuş ve Gazian- tep Halkevi gösterit şubesinin teknik ve metodik çalışmasını çok beğenerek gösterit kolu başkanı Vedat Örtfiyi teb- tik etmiştir. Halkevi sahnesinde son . &y içinde biri operet, diğeri piyes ol - mak üzere üç temsil verilmiş, bunlar- dan (Bay Türkân) üç akşam tekrar edilmiştir. Resimde gösterit şubesi ile ar şubesine mensup gençler görülmek- tedir, Diyarıbekir Halkevi köylerde okuma odası açıyor Diyarıbekir (Hususi) — Halkevi nü - mune ittihaz etmiş olduğu Telâlo köyün- de bir akuma odası açmıştır. Resmi kü - şadı yapılan mezkür odanın açılma töre- nine vali Dr. Mitat Altıok ve Halkevi reis vekili Dr. Neşati ve bir çok devair ve müfettişlik erkânı iştirak etmiştir. Vali köylüleri bir araya toplıyarak onlarla u- zun uzadıya görüşmüş, padişahlık reji- mi ile Kemalist rejimi gayet açık ifade - lerle atilatmış, köylülerimiz de yaşasın Atatürk diye bağırmışlardır. İzmit Halkevinde İzmit (Husust) — İzmit Halkevi pek yakında bir konser verecektir. Halkevi polikliniği bütün köylünün ve fakir halkın sevgisini toplıyan çok hayırlı Ve modern bir müessesedir. Burada |köylü, halk, büyük bir dikkat ve ihti- mamla muayene ve tedavi edilmekte- dir. Bir eşkiya baskını haberi Amasyada heyecan uyandırdı Amasya (Hususi) — Evvelki gece şeh- rimizde heyecan uyandıran bir hâdise ol- muş, vilâyete müheyyiç bir haber verik miştir. Verilen habere göre şehre yedi sgekiz saat mesafedeki Kayrak köyü eş - kiyalar tarafından basılmıştır. Vilâyet bu haber üzerine derhal harekete — geçmiş, bir müfreze jandarma yola çıkarılmış, Turhal ve Zile jandarma müfrezelerinin de derhal Kayrak köyüne gitmeleri için | emir verilmiştir. Bir köyün eşkiya bas - kınma uğramış olması haberi şehirde kı- ga zamanda yayılmış, herkes heyecan - lanmıştır. Fakat kısa bir zaman sonra hâdisenin aslı anlaşılmıştır. Hâdise şu - dur: — Aksabır köyünden Hasan ile adamları Kayrak köyünden Arif ağanın kızını ka- çırmak istemişler, köyün etralını çevi - Terek silâh atmıya başlamışlardır. Sekiz, on adamın birden silâh atarak köyü çe - gören Kayrak bekçisi de köyden kaçarak Kızoğlu istasyonuna git- miş ve hâdiseyi: — Köyü eşkiya bastı diye haber ver - miştir. Oradan da vilâyete telefon edil- miştir. , Hâdiseye sebep olan Aksabır köyünden Hasan ile adamları tutularak Amasyaya Betirilmişlerdir. ux>©>5>- — yirdiklerini DA Bir adamın karısını .. .. L .. DA & öldürttüğü iddia ej ediliyor Kastamanu (Hususi) — Devrekâni na- hiyesinin Habeşli köyünde bir aile fa - ciası olmuş, beş çocuk anası Hamdiye is- minde bir kadın, İbrahim isminde hir genç tarafından 18 yerinden yaralana - rak öldürülmüştür. Hamdiyenin kocası Şevket tarafından öldürtüldüğü de iddia edilmekte ise de bu iddia şimdilik sadece dedikodu ma - hiyetinde kalmakta ve bu dedikoduya da evvelce Şevketle Hamdiye arasında cereyan etmiş bir dava bulunması sebep olmaktadır. Hamdiyenin Şevketten beş çocuğu var- dır. Son zamanlarda karı koca arasında geçimsizlik başlamış, Şevket karısı aley- hine bir ihanet davası âaçmıştır. Bu da - vada nahiye müdürü Bürhan, ilk okul muallimi Saim ve inhisarlar memuru A- rif şahit olarak dinlenilmişlerdir. Bun - ların şehadetile de Hamdiyenin iffetsiz olmadığı anlaşılmıştır. Bu tecelli üzerine Şevket sinirlenmiş, bunu da kadının öldürülmesi takip et - miştir. Bunun üzerine de Şevketin yaşı küçük olan İbrahime bıçak verdiği ve ka- rısını 18 yerinden yaralatarak öldürttüğü dedikodusu çıkmıştır. Maamafih bu ci « het tahakkkuk ve teeyyüt etmiş değil - |dir. Şimdilik sadece cinayeti yapan İb - rahim tevkif edilmiştir. Tahkikata de - vam edilmektedir. Antalyalılar ve posta meselesi cularımızdan acı şikâyetler almaktayız. Bu okuyucular, bugünkü posta vaziyeti- nin, vaktile araba ile yapılan nakliyata yakın bir teehhür arzettiğini ve İstanbul postasını ancak üç buçuk günde alahil- lar: a«Antalya postaları Afyondan ayrılır. Evvelâ, burada, birkaç saatlik bir inti- zar geçiriliyor. Sonra Karakuyu yolile Burdura naklediliyor. Evvelce posta Bur- durda gecelerdi. Şimdi birkaç saat kalı- yor ve otomobil ile Antalyaya geliyor. Fakat gecenin saat (12-1) İnde, Bittabi gece yarısı posta tevzi edile- mediğinden ertesi güne kalıyor. Bu işin önüne geçmek için tren tari. fesinde ufak bir tadil yapmak lâzımdır. Eğer buna imkân yoksa tren olmıyan haftanın diğer üç gününde Afyonla An- talya arasında muntazam posta nakli- yatı yapılmalıdır. Böylece arada mev- cud bulunan birçok kazalar da bundan istifade eder, halk memnun olur.» Sayın Nafla Vekilimizin nazarı dikka- Bir müddettenberi Antalyadaki okuyu- | diklerini bildiriyor ve şu izahati veriyor- | tine koyuyoruz. Bigada kurtuluş bayramı Biga (Hususi) —' Kurtuluş bayramı hararetle kutlulandı. Spor sahasında me- rasime İstiklâl marşile başlandı. On beş yıl önce kahraman askerlerimizin Biga- ya girişi aynen temsil edildi. Orta okul talebesinden Mehmed Ali Aydoz tara- fından bir şiir okundu. Müteakiben esnaf cemiyetleri, mekteb talebesi ve milli çeteler resmi geçid yap- tı. Gecesi de Şehir bandosile sokaklar do- laşılmak suretile tezahürat yapıldı. * Kurtuluş savaşında Bigada aziz canı- nı feda eden şehid kaymakam —Hamdi Beyin ve gene o savaşta şehid düşen Kâ- ni Beyin mezarlarını çevreliyen düvar- lar çatlamış ve çökmeğe başlamıştır. Memleket için can veren aziz ölülere hürmet etmek bir borçtür. Kabirleri te- miz tutulmalı ve yıkılmaktan korunma- lıdır. Vanda yeni jandarma karakolları yaptırılıyor Van (Hususi) — Vilâyetimiz dahi-| linde bu yıl yapılması kararlaştırılan Canik, Çaldıran, Ağı, Taş Rumi, v.s. nahiye ve köylerindeki nümune kara- kollarının inşaatına başlanmıştır. İnşa- atın bir an evvel bitmesi için, jandarma komutanımız Cafer TPuncer büyük gay- retle çalışmaktadır. Ezinede bir hırsızlık vak'ası Ezine (Hususi) — Taşköprü mahalle- sinde banka veznedarı Bay Samiinin evi- ne hırsız girmiş, yükte hafif eşyayı toap- lamış, Bay Saminin ceketinin cebindeki paraları da almış, oğlu Feridin odasına girmiştir. Fakat Ferid birdenbire uyanıp ta hırsızı görünce ve üzerine saldırınca hırsız kaçmıştır. Ferid babasını uyandır- mış, Bay Sami karakola koşup. vak'ayı haber vermiş, fakat hırsızı yakalamak mümkün olamamıştır. Zabıta hırsızı a- | ramaktadır. Bir iki gün zarfında yakala- nacağı umulmaktadır. Kızılcahamamda odun sıkıntısı Kızılcahamam (Hususi) — Burada ©- dun buhranı başlamıştır. Bunun sebebi köylünün ruhsatname almıya yanaşma - masıdır, vilâyet orman müdürü Alâeddin | buraya gelmiş, köylünün ihtiyacı, karşı-| y hyacak kat'iyata müsaade etmek için tet- kikata başlamıştır. — Hasan Bey, hani bir ay kadar evvel halkın kolayca karşıdan karşıya — geçmesi için.. — Köprüye çiviler çak- mışlardı ya., Şimdi de İstan- bulun daha birçok yerlerine bu çivilerden çakıyorlar, Pezır Ola Haıan Bey Dlyoı' kl : gıya geçebileteğiz, — Bu süretle iki bir çivili kaldırımı bulup kar- Hasan Bey — Oyle amma otomobiller, tramvaylar çivi siz yol bulup yürüyemiye- cekler. adımda Seyahat röportajları: Fevzipaşa - Diyarıbekir yolu fennin bir harikasıdır Diyarıbekirin havadan Diyarıbekir (Hususi) — Trendeyiz. Kaompartimanda, bize yol arkadaşlığı e - den bir Almanla bir de Türk müteahhit var. Müteahhit yarım yamalak fransız - casile habire anlatıyor. Diyarıbekir ve havalisinden konuşu - yorlar. Müteahhidin çenesi kuvvetli. Ak- rep ve yılan mıntakası hakkında söyle - diklerine inanmak lâzım gelse felâket. Bir kere: Diyarıbekirin adı büyükmüş (amma olturulacak yer de değilmiş Ne ha- vasi, ne suyu hiç bir şeye benzemezmiş. Yazın çöl kadar sıcak, kışın şimal kadar soğuk olan bu yerlerde oturmak ancak kabadayı harcı imiş, Siyah taşlı evlerin - de insan, her lâhza ölüm tehlikesi için- de yaşarmış. Dikkatsiz yürüyenin, cibin- liksiz yatanın vay haline!.. Gündüzleri taş aralarında kızışan akrepler, ardı ar- dına yatakların üstüne doğru atılmağa başladı mi, son nefesini hazıria!.,. Dokuz boğumlusu rastlamasın!.. Günün birin - de bir adamcağızın tam ağzına düşmüş. Biçare, ağzı açık uyurmuş. Tam dilini sokmamış mı Mmendebur hayvan!.. Ya yı- lan derdi!... Her evde her gün muhakkak bir iki tanesi görülürmüş. Yol arkadaşımız bütün bunları büyük bit heyecanla anlatıyor kil!.. Alman mühendis kadar ben, eni konu öyle önünde siyah taşlı, yolsuz ve âbidesiz bir şehrin cins cins akrep dolu sokakları can- lanıyor. Neredeyse bu taraflara geldiği - me, geleceğime pişman olacağım,. Bir u- yan olsa soldan geri bile edeceğim belki. | Yalnız, memlekete iş icabı gelmiş bir iyabancıya Bu mintakanın bu derece fe- fa tanıtılmasına müteessir olmamak'müm kün değil. * Tren, cenup topraklarmı aşıyor. Şark mıntakasının kapılarındayız. Dağ... Tünel!... Tünel,... Dağl.. Her 'lâhza çeşit çeşit tunellerle sarmaşdolaşız. .Fennin kudreti, bu yerleri de hâkimiye- tine almış. Avrupa, Amerika şimendi - iferciliğinin &n müstesna müuvaffakiyeti bu kadar şerefli olabilir. Fevzipaşa - Di- yarıbekir yolu bw derece çetin ve sarp'.. Taştan engeller nasıl da ortadan kaldı - 'rılmış, en büyük müşküller nasıl da yokoluvermiş. Burasi demiryolu değil, | güçlükler yölu. Bütün bu muvaffakiyet- leri elde edenin doğrudan doğruya Türk dehası olduğunu düşünmek insana âyrı bir zevk veriyar. trenden inen Âlman, akrep diyarına git- tiğimizden dolayı bizlere için için kim bi- lir nasıl acıyor ve bu istasyonda inmek süretile ucuz kurtulduğunu —düşünerek | ne türlü sevimniyor!. - Biz Ergani madenlerinin eteklerinden geçiyoruz. Türk dehasının en kısa bir za- man içinde sanayi sahasında du neler ya- ratabileceğine en yeni vesikalar bu dağ- ların heybetli vücudunu sarmış. Dağlar Yolda Alman mühendise Diyarıbekirin boğumlu akreplerini anlatan müteahhit meğer bu mahlükları ömründe bir kere bile evham getirmeğe başlıyorum. Gözlerim (- İki dağ arasına serilmiş bir istasyonda | dokuz görmemişmiş D © a A ıı.â A gi rg . B ' gön — aa SŞ DN alınmış bir resmi Diyarıbekirin akrep masalcısı n'yeti bozdu, bir şekerlemiye hazırlanıyor gibi. Ahdolsun, uyutmıyacağım!.. — Diyarıbekirde bulundunuz mu?.. di- ye mahmur gözlerini açtırtıyorum. — Her geçişimde bir kaç gün değilse bile, bir kaç saat kalırım!., — İyi ki yaşıyorsunuz!.. Hayretle bakıyor. — Siz oralarını hem de bir ecnebiye, oturulamıyacak kadar tehlikeli bir mın- taka gibi tanıttınız da!.. «Dokuz boğum> luların iğnesinden nasıl kurtulabildiği - nize şaşıyorumi!.. Gamsız suratının rengi büsbütün koyu. laşıyor. — Birader!.. dim ya, diyor... Ben akrep görme- « İşittiklerimi söylüyorum!.. * Birdenbire bir düdük sesi, koca loka - motif durüyor ve Diyarıbekir istasyo - nuha giriyoruz. Ne gariptir ki karataşlı köhne bir ev yığını yerine, heybetli âbideleri dört ya- Ha süzülen yepyeni bir mamure ile kar- şılaşıyoruz. Diyarıbekirin meşhur kalesinin ana ka- pisiı istasyonun $am karşısında. Tamam - lanmak üzere bulunan muazzam bir cad« de, iki hasretliyi birbirine bağlıyan bir saadet ağına benziyor. Birisi tarihin aza- meti, öbürü fennin ve medeniyetin ışığL Kâalesinin duvarları arasında ihmal e- dile edile bunalan koca şehir sanki ka « bına sığmamış ve kalesinden taşarak cumhuriyetin demir ağlarının kıyılarına doğru serpilmiş. Göz önünde, hızlı bir |ilerlemenin âbideleri kaynaşan koca hir sergği var. | Arabacılar, başka şehirlerdekinin aksi« ne sessiz, sadasız müşteri bekliyorlar. Pa- zarlık etmek istedik, — Belediyenin emrettiği ücretten fazla alabilir miyiz ki!.. Dediler. Bu yerlerde bir belediye var demek. Yalnız ismen mevcut bazı bele - diyelerimizin kulakları çınlasın. Hama « lın, arabacının, hem de bir yabancıya be- lediyenin emrinden çıkamıyacağını söyle- mesi ilk nazarda ve şehir lehinde ne gü- zel bir tesir uyandırıyor. Şehre yaklaştıkça, karşılaştığımız te « miz giyimli bir kalabalık, gecenin tülle- rine sarılıp oynaşan caz ve saz nağmeleri, uyanık bir şehre geldiğimizi anlatıyor. Bu hal, fena propaganda veya propa - gandasızlık yüzünden bu şehir hakkında binbir yanlış fikir edinen zavallı yaban - cılara yeni bir ümit, tam bir iftihar ver- meğe kâfi, Sösyal bir kalkımmanın zengin bir fil- mi önündeyiz. Şık bir bahçe, Müzik nağ- meleri, zarif kadm tuvaletlerinin tülleri üzerinde uçuşuyor. Muhteşem bir tiyat« ro binası. Sadece şark illerinde değil, Türkiyede değil, Avrupanın büyük şe « ihirlerinde de dikkati çekebilecek muh - teşem bir âbide. esiri. ve madenler, buralarda da artık Fennin J (Devamı 11 inci sayfada; —— y — Ü AA VAS LA Ü G v sater __—_._—4-——-——-—————————4 -— — aiamen —ei —e7 eeei vti ———T — < -— — aA Ki d — Hai kemeni di — MA A e Ğİ A —————