26 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

26 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İstanbul güreşçileri Yugoslavları 7 -0 yendiler Bugün de İstanbul - Atina muhtelitleri : arasında güreş müsabakaları var p: /— Hüseyin ittifakla galib ilân edildi, Satm - Fişer ma çından bir sahne İstanbul mantakası tarafından hazırla- nan İstanbul, Atina, Belgrad arasındaki temsili müsabakaların birincisi dün İs- ftanbul, Belgrad güreşçileri arasında ya- pildi. Saha ve ring hazırlığının biraz gecik- miş olması müsabakaların ilân edilen gaatte başlıyamamasını icab ettirdi. Uzun ve oldukça eski tecrübelere rağmen bu gibi hazırlıkların mutlak surette son da- kikaya bırakılması nedense bir âdet şek- lini almağa başladı. Müsabaka başlamadan evvel Belgrad ve İstanbul takımları ringe çıktılar. Ufak bir merasimden sonra müsabakalar baş- ladı. 56 kilo: Moglyak - Hasan Tahsin İlk beş dakika ayakta iki tarafın bir- birini yoklamasile geçti ve ilk on dakika berabere bitti. İkinci devrede Hasan Tah- sinde altta başladı. Yugoslav kat'i netice — için uğraşıyor. Devre bitti. Hasan Tahsin üstte çalışıyor. Yugoslav güzel bir oyun- la kurtuldu, üste çıktı. Biraz sonra gene bir oyunla ayağa kalktı. Son dört dakika da neticesiz bitti ve Hasan Tahsin sayı hesabile müttefikan galib ilân edildi. 61 kilo: Antonoviç - Yaşar Yaşâr güzel bir hücumla oyuna başla- dı ve 153 dakikada bir künde İle salto — yaparak tuşla galib geldi. 66 kilo: Pankras - Yahya Müsabaka ayakta çok sert bir şekilde başladı. Yugoslav sıkı bir hücum esna- sında yere düştü. Yahya oyun yapayım de_rkı_-n alta düştü. Ayağa kalktılar. İlk devrede Yugoslavın hükimiyetile bitti. İkinci devrede Yahya altte Yugos- lav üstte uğraşıyor. Ayağa kalktılar. Ufak bir mücadeleden sonra Yugoslav yere düştü. Ayağa kalktılar, Neticede yirmi dakikada Yahya ekse- riyetle galib ilân edildi. Bu müsabakada Yugoslav bariz bir şekilde hâkim güreş- - tiği halde hakemler pek haksız olarak Yahyaya galibiyet reyi verdiler. Bu karar üzerine Yugoslav kafilesi re- İsi sahayı terketti. 72 kilo: Fişer - Saim Altı dakikadanberi ayakta hafif oyun- larla birbirlerini yokluyorlar. İki taraf ta Bariz bir hâkimiyet gösteremedi. Devre berabere bitti. İkinci devrede Saim alta düştü. Saim sayı kazanmak için uğraşı- yor. Hasmını köprüye getirirken alta düştü. Tekrar üstte çalışan Saim ikinci bir defa tekrar alta geldi. Yugoslav üç dakikalık müddet zarfında dört defa üste çıktı. San dört dakika için ayağa kalktı- lar. Bu devrede el ense yoklamalarile geçti ve neticede Saim yirmi dakikada ekseri e galib ilân edildi. 79 kiloe: Kiş - Ankaralı Hüseyin Hüseyin bir parça daha girişkin ça 'yor. Fakat devre berabere bilti. Üüstte çalışıyor. Vaziyette hiçbi delik yok. Devre bitti lav oyun tat ka için ayağa kal! Bgayretli hareketler B7 kilo: Mesnet - Mustafa Mustafa ilk hamlede hemen salto yaptı. Dünkü müsabakalarda Türk ve Yugoşslav takımları Gene ayağa kalktılar. Mustafa hasmını yere aldı. Birinci künde boşa gitti. Mus- tafa ikinci kündenin peşinde. Yaptı ve boşa gitti. Yugoslav müdafaa halinde, fa- kat Mustafa nihayet ayakta bir bel kün- desile hasmını kaparak yere attı ve üç dakika elli sekiz saniyede tuşla galib gel- miş oldu. Ağır siklet: Vesiç - Samsunlu Ahmet Samsunlu Ahmed bir kafa kol kaparak hasmını yere aldı. Gene ayağa kalktılar. Samsunlu Ahmed çabuk netice almak için fazla gayret sarfediyor. Fakat devre berabere bitti. Samsunlu alta düştü. Yugoslav tek bir oyun tatbik edemedi. Samsunlu üste çık- tı. Samsunlunun taktığı tek kile Yugos- lavı minder haricine çıkardı. Son dört dakika için ayağa kalktılar. Neticede sa- yı besabile Samsunlu Ahmed galib geldi. Ve müsabakalar 7-0 İstanbul lehine bitti. Maamafih müsabakalarda bazı haksız kararlar da verilmiştir. Nitekim kendisi le görüştüğüm Güreş Federasyonu reisi Ahmed Fetgeri: «56 kilo ile 66 kiloda cid- den hatalı kararlar verildi> demiştir. Yu- goslav kafilesi veisi Rilter ise «Gözünüz- le gördüğünüz müsabakalar hakkında söyliyecek ne bulabilirim» dedi, Yugaslav takımı dün akşamki trenle Belgrada hareket etmiştir. Bugünkü müsabakalar Bugün İstanbul, Atina takımları ara- sında yapılacak güreş müsabakaları saat dörtte başlıyacaktır. Güreş Federasyonu bu müsabakalara girecek takımı şu şe- kilde tesbit etmiştir: 56 kiloya Emin, 61 kiloya Yaşar, 66 ki- loya İzzet, 72 kiloya Saim, 79 kiloya Hü- seyin, 87 kiloya Mersinli Ahn ağır siklete de Çoban Mehmed girecektir. Bugün yapılacak müsabakalara daha büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Selânikle tenis maçları Selânik, 21 (Hususi) — Burada Türk, Yunan ve Bulgar tenisçilerinin iştiraki- “|te yapılmakta olan maçlar çok alâka u- * | yandırmıştır, Salı günkü maçların neticesinde Kose- nos, Sedadı 6/0, 6/1 le yenmiştir. HÂDİSELER KARSISINDA Pastırmasız tarafından bir yazı Bir perdelik komedi Eşhas : Akıl haztalıkları doktoru Hasta Hasta sebibi (Sahne: Akıl hastalıkları doktorunun nehanesi.) sta sahibi — Bay doktor, hastamı getirdim. Doktor — Neredo? Hasta sahibi — Dışarıda bekliyor, Daktor — Ne vakittenberi hasta? Hasta — Bu hafta içinde hasta- landı. Gayet tabii bir insandı. Doktor — Âraz nedir? Hasta sahibi — Göreceksiniz, saçmalı- yor... Doktor — Hastayı getirin! (Hasta sahibi çıkar, yanında temiz, pak giyinmiş bir gençle birlikte tekrar içeri girer.) Hasta sahibi — İşte hastamız doktor! Doktor — (Hastaya) Beri gel bakayım oğlum. Hasta — Pastırma! Doktor — Otur şöyle., Hasta — Pastırma! Doktor — Nen var bakayım senin? Hasta — Pastırma! Doktor — Başka lâf söylemez misin? Hasta — Pastırma! Doktor — Sen sorduğum suale cevab ver, adın ne? Hasta — Pastırma! Doktor — Peki kaç yaşındasın? Hasta — Pastırma! Doktor — Evli misin, yoksa bekâr mı- sın? Hasta — Pastırma! Doktor — (Hasta sahibine döner) Pas- tırmadan başka söz söylemiyor mu? Hasta sahibi — Hayır doktor. Doktor — Hastalık nasıl başladı, siz anlatın? pastırma, diyordu. Fakat bazı suallere de doğrü cevab veriyordu. Sonraları pastır- tim, pastırma aldım. Bir lokma bile ye- medi. Doktor — Demek pastırma yemedi ha! Hasta sahibi — Hayır doktor. Hasta — Pastırma! Doktor— (Düşünür, ner) Gazete okur mu? Hasta sahibi — Okur doktor. Doktor — Pastırma sözünü diline dola- maya başladığı zaman ne yapıyordu? Hasta sahibi — Şimdi hatırladım. Ga- zete okuyordu, Doktor — Gene gazete okumakta de- vam ediyor mu? Hasta sahibi — Hergün okuyor, oku- dukça da hastalığı artıyor. Bilhassa ga- zetelerde fıkra muharrirlerinin yazıları- nı okur, Doktor — Hastalığın sebebi şimdi an- laşıldı! Hasta sahibi — Pastırma diye diye bu hale geldi. Doktor — Hayır, pastırma diye diye değil. Bir haftadanberi pastırmadan baş- ka bir şey demiyenlerin yazılarını okuya okuya bu hale gelmiş olacak. (Perde kapanır) İsmet Hulüsi Adalar yüzme müsabakası bugün Heybeli plajında yapılıyor Beyoğlu Halkevi Spor kolu tarafından hazırlanan yüzme, yelken, sutopu ve at- lama müsabakaları bugün saat 14 de Hey- beliada plâjında yapılacaktır. Müsabaka- İarın intizam içinde geçmesi için bütün tertibat alınmıştır. Müsabakalar küçük- ler, ortancalar, büyükler olarak üç katâ- göri üzerinden yapılacaktır. Halkımız en fazla İıangi artistleri beğeniyor? Saray sineması müdürü Bay Franco'nun suallerimize cevapları «Saray» sineması müdürü eski — sine- macılarımızdan Bay Franco, (Son Pos- ta) nın anketine şu cevabları verdi — Geçen yılı nâa: sıl geçirdiniz? — Geçen — sine- ma yılının netic sinden doğrusu Ol. Geçen sineması müşteri- letinin — teveccüh- lerini bir kat daha kazanmıştır. Bu yıl sinema mevsimine ise da- ha büyük ümid- B. Franco lerle giriyoruz.. Esasen daima daha iyi neticeler elde etmek ümldi ile yaşamı yor muyuz? Ümid çok büyük bir şeydir. İşte bu ü- mid iledir ki daima sermayemizi kuvvet- lendirmeğe gayret edip duruyoruz. İnsan ümid ile yaşar derler. Biz de ü« mild ile yaşıyoruz. — Sinemaya en çok hangi tabaka halk devam eder? n — Modern tekniğin en son kaidelerine göre inşa edilmiş 0- lan «Saray» sinema- s, gerek projeksiyon, gerek aküstik bakı- mından tâm bir mü- kemmeliyeti haizdir. Bu yüzden bir seyir- €i sinemamızın han- gi mevkiinde oturur- sa otursun bihakkın meranun kalır, Sinemacılıkta muvaftfakiyetin sırrı nedir? Sinemacılıkta muvaffakiyetin . hiç bir sırrı yoktur. mev« zuu bahsolan sadece Tecrübenin elde edilmesi için de çok mühim bir şart vardır: Müşterilerin ar- Spşdün ba;ka bir şey demez oldu. Canı zularını mümkün mertebe karşılamak, pastırma istedi de ondan oldu diye git-| y , istedikleri filmleri göstermek. Film meselesi en mühim «mesele> ise; sinemanın konforu, temizliği, projeksi- yonurlun mükemmeliyeti filmin seçimin- den hiç te aşağı kalmaz, — Sinemaların fiatları çok pahalıdır hasta sahibine dö- | 4 hiyor. Doğru mudur? — Kiısmen doğrudur, Gerçi halkın ha nudisini celbeylemek en büyük arzumuz ise de, dühuliye biletlerinin tâbi öldük- fiatlarda tenzilât icrasını maslesef müm- kün kılmamaktadır.. — Sinemaların tâbi bulundukları vere giler ve resimler hakkındaki fikriniz? — Sinemaların tâbi bulun ları ağır vergi ve resimler hakkında nazarı kati celbetmiştik. Şim kadar bu hu- susta bir şey yapılmadığına göre bu işin arzumuza göre hallinin pek te kolay madığını anlıyoruz. — Hâlk hangi fitmlerden hoşlanıyor? — Halk, kuvvetli san'atkârlar tarafın- İdan çevrilmiş kuvvetli filmlerden hoş- |lanmaktadır, Her memleketin halkı aşa- ği yukarı ayni filmleri tercih eder. — Halk hangi san'atkârlardan hoşlan- maktadır? — Halkımız tanınmış san'atkârların cümlesini sevmektedir. Bu san'atkârlar arasında: Marlene Ditrich, Charles Bo yer, Martha Eggert, Greta Garbo, Robert 'Taylor, Gary Cooper, Jeanette Mac Do- nald, Norma Seherer'i bilhassa tercih etmektedir. — Türk sinemacılığı hakkındaki fik- riniz? e — Türk sinemacılığı şimdiye kadar bir ü Halkın en çok beğendiği artistlerden Marlene Ditrich H sı'hıhi’_ Bin Hat 3indş. baplar stecrübe> meselesidir. Bu «tecrübe» de|çok gayretler sarfetmiştir. Fakat mem- dı, demiştim. İlk başladığı zaman gene, |— , Ce lerden sonra elde edilebilir. |lekette sihema san'atkârları parmak ile sayılabilecek kadar az ve film çevirmek için sarfedilecek para da cidden çok mah« dud olduğu için sarfedilen gayretler mu- ayyen bir haddi aşamamaktadır. Burada çevrilmiş olan filmler bize şu- nu öğretti ki: Sebat etmek sayesinde pek güzel eserler vücuda getirilebilir. Esasen memleketimiz her köşesi güzel filmler çevirmeğe çok müsaiddir. Hiçbir memlekette Türkiyemizdeki emsalsiz ta- bil manzaralar ve patlak ışık yoktur, Bunlardan istifade elmeği bilelim ve Ça- Jarı vetgiler ile simena işletmesinin mu- |lışalım, «ib olduğu cidden ağır masraflar, şimdiki O. Tuğrul Yeni Alman. filmleri “Alman Ufa film stüdyosunda son zamarlarda «b mny Elssler> adında bir film çevrilmiştir. Filmde maruf san'atkâr Lilla Harvey ile Pan! Hoffman başrolleri oynamaktadırlar, Yukarıdaki resimler artistleri mektedir. gökür A RĞRAMÜ 3 e n bu filmdeki rollerinde göster-

Bu sayıdan diğer sayfalar: