9 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

9 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Sayfa - gee MONOLOĞ: YU Hayvanları terbiye Arkadaşım Kaya- ç nın babası, Kaya ile < beni geçen hafta bir orlar. Yaya kal ipler üzerinde dola- asından giriyorlarınış alardan geçiyorlar. bin şahid lâzım. Köpekler ü rlar. Hani, kedilerin çama- gır yıkamaları, diye alay ederler ya., Hiç to doğru öeğilmiş, cambazhanenin kedi- leri bizim çamaşırcıdan iyi çamaşır yı- kıyorlar.. Hele aslanlar onlar büsbütün baş- ka. Kuzu gib! olmuşlar. Eli deynekli bir adam, deyneği yukarıya kaldırdı mı, as- lan ayağa kalkıyor, indirince aslan otu- ruüyor. Her ne ise lâfı uzatmıyayım. Oradan çıktıktan sonra aklıma geldi. Kayaya söyledim: — Kaya, dedim, ben bu işlere bayıl- e ayni şeyi yapamaz mıyız? y z düşündü: — Vallahi, dedi, ben çok fazla zıplıya- mam. Sonra ip Üüzerinde gezmek hiç işi- me gelmez, nemelâzım; günün birinde düşerim filân da başım yarılır, kolum kı- rılır, ölmezsem bile bütün ömrümde sa- kat kalırım. gi Kayaya anlattlım. Bunu o da fik buldu. Hayvanları terbiye ed . Cambazhane! bayvanlar gibi y nız olacaktı. Hemen ertesi gün işe başladık. Bir as- lan bulup, onu terbiye etmek iyi bir şey- yerine ir köpeği terbiye etmek te Olmaz şey de Bizim komşulardan Af- fan baba var. Affan baba hırsızlardan çok —- —— korkar. Evinin bahçesinde azılı bir kö- -İpeği vardır. Alfan babadan başka kim yanına gitse havlar, havlamakla kalsa bir şey değil; ısırır, parçalar. Aslan kadar vahşi değilse de hemen ona yakın bir şey.. Kaya ile beraber köpeğin kulübesine sokulduk. Azgın köpek bizi görür görmez havlamaya başladı. Onun bu haline gü- iüyorduk. Birkaç dakika içinde kuzuya dönecekti. Ben elime bir deynek aldım. Deynekle cambazhanedeki — adamların yaptığı gibi hareketler yaptım. Köpek sustu. Birdenbire ne sevindik.. Köpeği bir an içinde uslandırıvermiştik. Artık iş olmuştu. Yanına sokulabilir, kuyruğunu çeker, sırtını okşardık. O da bize bir şey yapmazdı. Hiç karkmadan tâ yanına gittim. Git- ftim ama ne oldu bilir misiniz? Köpek ü- zerime atlamasın mı, ben bir adım geri sıçradım: Sıçradım ama gene kendimi büsbütün kurtaramamıştım. Köpek pan- talonumdan yakaladı. Gene şükredeyim ki köpeğin ağzına geçen bir pantalonum- du.. Ya maazallah kolum, yahut bacağım olsaydı kolumdan, bacağımdan hayır kal- mıyacaktı. Meğer köpeği terbiye edeme- mişiz.. Tuhaf şey.. Halbuki biz bir anda onu kuzu gibi uslulandırdık zannetmiş- tik. Biraz ölede bir kedi gördük. —Aslana benzemiyordu ama kaplandan da fark- sızdı.. Sadece onun küçüğü. Kaya işe gi- rişti. — İşte, dedi, şu kediyi uslandıralım. Bizim her dediğimizi yapar bir hale ko- yalım.. Ondan sonra çamaşır yıkatırız, üÜtü ütületiriz, ev süpürtürüz. zel bir fikirdi, Kaya elinde deynek kedinin yanına gitti. Kedi bir Kayaya, bir de elindeki deyneğe baktı. Acaba ne oluyordu? Ben bunu düşünmeye vakit bulmadan yerinden bir sıçrayış sıçradı. Kayanın yüzünü tırmıkladı ve kaçti. Küçük hayvanların terbiyesi güçtü ga- liba,, Bir kere de büyük bir hayvanda bunu tecrübe etmek fena olmıyacaktı. Kaya ile kıra doğru yollandık. Bir inek rakin sakin otluyordu. Yanına gitti. Sesi çıkmadı. Yüzünü okşadık, ısırmaya kalkmadı. Bacaklarını bhemen Ressamm, resmi yaparken birdenbire bir işi çıktı. Resmi yarım bıraktı, gitti. resimde bazı çizgiler noksan kaldı, şimdi size bir iş düşüyor. Bu res- mi buradan kesin. Noksanları tamamlayın. Bu iştolup bittikten sonra münasib renklerle boyayın ve bize gönderin. En iyi yapanlardan bir kişiye güzel bir vazo, gene bir kişiye şik bir resim çerçevesi, diğer yüz kişiye de üzerlerinde «Son Posta» yazılı yeni yaptırdığımız güzel ve kıymetli hediyelerden vereceğiz. Bilmeceye on beş gün içinde cevab vermelisiniz! ;#BON POSTA ktik... tuttuk, tekme atma- d. Aradağımızı — bul- muştuk. Kayaya dön- düm: — Şimdi bunu ne yapalım? Kaya fikrini söy- ledi: — Bana kalırsa a- İr evimize götü; E da yapacağı nüumaraları kendisinı öğretiriz. — Uslu hayvan.. Üzerine bineriz, yolu tarif ederiz.. Hetm gider, hem de bizi sır- tında götürür. Bu iş de olmuştu, — Haydi öyle ise! Deyip sırtına atladım. Atlamamla da beraber kendimi yerde buldum. Ben ine- ğin sırtına atlayınca inek te arka ayak- larile bir çifte atmış, çiftesi Kayayı bir yana, beni de bir yana devirmişti. Bu işden vazgeçmekten başka çare kalmamıştı. Bu tarzda tecrübelere biraz daha devam edersek başımıza daha bir çok belâların geleceğini artık anlamıştık! * * başka bir yere götürülüp o- rada kurulur. Fakat bu resimde gördü- günüz ev de seyyar bir evdir. Fakat öte- kilerden farkı sökülmeden götürülme- sindedir. Bir lJokomotife bağlanmış bir surette uzun bir mesafeye götürülüp bi- rakılmıştır. « arar Yılandan barometre Pekhan nehrinin denize döküldüğü ye- re yakın kısımlarında balıkçılık yapan - darın kayıklarında birer tane boğa yılanı bulun- #. â makta imiş. Balıkçılar bu yılanların hareket - ” *A lerine bakarak havanın ğ ; değişeceğini anlarlar « <— iide mış. Eğer yılanlar sakin oturuyorlarsa hava sakin olurmuş. Eğer yılanlar fazla hareket ediyorlarsa fırtına- ya alâmetmiş. Yılanların fazla hareket et tiklerini gören balıkçılar kayıklarını der- hal yakın limanlara çeker ve fırtınada 2- çıkta bulunup batmak tehlikesi geçir - mekten kurtulurlarmış, serereeeerA AAA AAA AAA AAA AAA LA AAA AAA LA Piyangodan çıkan otomoil a |) — Bana eşya piyangosundan bir oto- mobil çıkmış. — Hele gidip şu otomabili alayım. — Buyurunuz bayım.. — Bu we? — Oh ne âlâ, bundan sonra hep oto- mobilde gezeceğim. — Acaba dört kişilik mi, beş kişilik mi? Piyangodan çıkan oyuncak ota- Aerodinamik Aerodinamik neye derler bilir. mi- siniz? Son zamanlarda otömobillerin şe- killeri değiştiğine dikkat etmişsiniz- dir. Şimdiki — oto- mobiller — eskileri gibi araba biçimin- ğlldirler, Ön taraflar daha ince ya- istikamet- hava, ıştir ve ötomol bir yenisi daha, çıkmıştır ki aynen bir su damlası şek- Tindedir. Bunu çıkaran mühendis su dam- lası şeklinde olan otamobi den çok sür'atli gidece; tedir. arar Keçi sırtından atlıyanlar Avustralyada çok kuvvetli keçiler vari dır. Bu yüzden Avustralyalılar bir oyun icad etmek imkânını bulmuşlardır. Baye ram ve tatil günlerinde keçi sırtında at- lamalar yaparlar. Bunun meraklıları pek fazladır. Şo — Otomobilim var.. Sevincimden çıl- dıracağım. — Benim sevincim boşuna imiş, bari oğlum sevinsin!

Bu sayıdan diğer sayfalar: