9 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 17

9 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıi;mcn;v;.u şayanı YA hiç bir şey ol- Tadığını söyledi. Fa l Uumaralı o - ada bir ha: yli şey - T olup N bitmişti. n et- i2 bir man- Ciyordu. 13 Odanın ka bardına kadar n duk, Nöbet- Memuru o- Orta yerin - ğim illah bu levhayı birkaç € tikten sonra ters yüzü ge- ; ridora fırladı. Fakat iş i Tüş, kuş kafesten çoktan uçm “Pilan ufak bir tetkik g Min polis memurunu bir yum- ğ Te serdikten sonra koridora ,N, merdivenin ortasında nöbet ğini, oradaki boş odalar 3 Beçerek pencereden bu pe Y€ pek yakın olan bir ağacın da'larına tutunmak sürelile kaçtı $ıkardı 13 numaralı odaya dönünce serkomi- birine nı meydana ve ter içindeydi Gözleri hayret ve şaşkınlık r içinde büyümüştü, o kadar İ dalgındı ki ka- ! halde elinde tut- ik fenerini söndürmeyi u B aş kendisine geli- N ca ilk sözü: Sözlüklü bir adamdı! demek bi soylu boyunca yatan po memüru yavaş yordu. Gözlerini « - May oldu. $ YENİ DELİLLER Merkez Y bekledikleri Sadullah bi başına oturdu ettik. Neş'es ti: " “Müuru İle maiyetini nöbet yerden Şağırtık. Rudvan İskemle çekerek ma . Biz de kendisini takl i tamamen yerine m d Belmiş- — Âvı kaçırdık ama elde çttiki bir teselli nok- | dedi. Esral n aydınlardı. Artık k. .ıı'.ıkni"çı::c)î;;m' liz, ahlı kadının bu odaya nasıl » Mavi gözlüklü adamla sa Ş kadının otel müstahdeminine 12&inıgnıî meden nasıl ortadan kaybolduklarımı vöruz. Şimdi biraz da bize yaptırıl- istenilen şeyleri yapalım, Serkomiser iliraz etti: — Hocam anlatmıyacak' mıs V İzahat biraz sonra! Daha ev de:!]*d;ışımiı var. Bizde dost bir tane e “k alnız sen değilsin. Bir de öteki aüi ;ıı_n h'alu'u_ı için onun plânlarını Ü ettik, Asva.h)(ı hîıyll Üzdük. Şim- Kan K da onun gönlünü hoş edelim, M'_"“k_dgız bunun için gece yarısı İs- Bbuldan kalkıp buraya geldi. Eğer bir şey anlıyorsam kahrola- Yım. Öteki kim hocam? — Mavi gözlüklü adam. sa kaçırdığımız o muydu? — Müatteessüf evet. ; 'îü:“AlIıh belâsını versin. Yaptırmak istiyor? ai Aııgn Allah.. Osman bey ne oldu SCasanın üstündeki sigara tabla- iyor musunf a kâğid kırpıntılarını mı? Peki «San Posi SON POSTA » nin zahita yamanı : 15 NEN CEVAD FEHMİ Serkomiser itiraz etti «Bu mektudu oraya koyan katil değildir!'. dan beyaz d buldurun. Şu yırtılan rip meydana çı- »stumuzun ! ı'nir tabaka kâi kâğıd parçalarını bit karalım da mavi gözlüklü d | bize oynamak istediği yeni oy dana çıkaralım. Rıdvan Sadullah tabl.: mişti. Çok meraklı bir şı rin derin bak li bir edâ ile du: — Merkez memuru den sigara İ zamlan duğunu öğren I d kırpıntıları sözüne anın kâğ ile ağız dolu ol nu görüyoruz. Bu kırpınt ların Üstüne de memur beyin içliği se ga 1 var. Yar AnzaTa ile denmek isteniyor ki merkez memu- ru gelmeden ve cinayı vel bu odada oturanl: çliler. dan birisi bir mektub ) nı tabi Bun- dan sonra cinayet merkez mem n imeden ev- kâğıd t buda- kez memüuru beyin içtiği sigara izma- ritlerini tetkik ederseniz görürsünüz ki bunlar ağızlıkla içilmiştir. Uçlarında dudak ve salya izleri yoktur. & di mutlaka bir ikisi kavrul izerlerinde yangın iz- on siğara içtim, diyor. Halbuki biz lada sekiz birinci nevi sigara izmari buluyoruz. Demek ki iki izmarit sön- dürülmeden tablaya atıldıkları için yan miya devam ettiler, diğerlerinin kendi kendilerine sönmesine mukabil onlar tamamen kül oldular. Kâğ na bakınız! Hiçbirisinde yangın izi, le- ke yoktur. Şu halde tereddüd etmeden şuna hükmedebiliriz: Cinayet olup bit- İtikten, merkez memuru bey ilk tahki- |katı yaptıktan ve kapıyı kapatıp önüne nöbetci diktikten sonra bu odaya birisi gelmiş, sigara tablasını itina ile boşalt- mış, kendi içtiği üç siga izmari ni en alta, cebinden çıkardığı kâğıd kır- pıntılarını bunların Ü e koyduktan sonra tabla muhteviyatını en üste yor- leştirmiştir. Rıdvan Sadullahın merkez memuruna iç! varım saat evvel kında sorduğu manasız suallerin * tini artık tamamile kavramı kendi nefsime dostum hakkın man düşündüğüm şevlen rin bir mah Bir. hizmetci tabakasını aşı dolayı de- biyet duyuyordum stenilen beyaz kı dan getirdi. Riıdvan Sa- ği dullah bunu masanın üzerine serdi. Üs- tüne tabla muhteviyat gara izmaritlerini ve rar tablaya koyduktan sonra kâğıd kır- pıntılarını yanyana dizmeğe başladı Bu iş kolay oldu. Kâğıd pek küçük a rılmamıştı. Bir çeyrek lan sonra şu satırlar m konuşup — sulhan hallet- kadarları bir toplantıya m, yi mek üzere davet ediyi (Arkası var) HASAN TIRAŞ BIÇAĞI AŞTANBUL ÇoGLU ANMAMA — hafif ve olması için | HASAN TIRAŞ Bi 1 Kuşlüyü gibi zevk ile traş ELLER YUKARI Yazan: Elvire Pelissier Doktor Poirel evine akşam saat dokuza doğru” döndü. Suratı fena halde asıkti. Bu genç hekim, yirmi aydanberi bir tür- lü gelmek bilmiyen müşterileri bekliyor ve yeryüzündeki insanların çoğunun ya sıhhati tamamile yerinde, yahut ta pa- rasız oOlduğunu küsüyordu. Onun oturduğu yıllardanberi yerleşmiş altı doktor daha vardı ve bunlar, para verebilecek has mahallede Jarı aralarında talesim etir binde bir bir hasta geliya ya bir şe şimdilik 3 tutacak tuza- ni bir türlü kes- çiniyor ve şöhret kuş! sıl kurulabi tiremiyordu. Meselâ heri ayı iyileştirebils. ği da kuru: üşteriye — rasgelebilse, 0 hastada bu meziyetlerin hiç bir Parisin bütün hastanelerine girip » imkân ka , ak mukadder bir ve va a , bü- kusu çıkan hasta sabaha ölmesi ı döktor o h yene et- hem de ni mu, menin hem ayıb ağını anlamıştı Eve döndükten sonra mutfağa girdi, erkenden gi- yıp biraktı- Ertesi sabah sit> eye gidecekti: ları gelip akşamları » yedi. güne müşkülleşen va; ten ken alamıyor, kesecek olursa halinin neye v kestiremiyordu. Biraz oyalanıp bu sıkın- tıb düşünceleri savabilmek için t anı yaktı, n üze- n tıb mecm eslekdaşının sı başladı ek ma: nı açtı ve b etan hakkındaki makalesini oku! Fakat bu İuzunca makalenin daha yarısına gelme- den dışarıdan bir gürültü duydu. Kendi- ç madığından, bin eyh bu gürültüyü kendisi: İemindi. Bir m dikk. dinledi; ye- at bu sefer daha şiddetli bir şitip yatağından fırlamağa mec d ada bir şey * Doktor Poirel işi anladı: eve hırsız girmişti, bunda hiç şüphe yok- ta, Elleri uyuşmuş olduğu için tabanca- sını bir türlü çekmeden çıkaramıyardu. Evvelâ, n #öndürmüştü, şimdi de yakıp yakmamak- ta tereddüd ediyordu. Nihayet tabancayı buldu ve etle çıkardı. Yatak odası ile gürültünün geldiği bekleme odası ara- sında muaye odasından başka girin- tili çıkıntılı bir de koridor vardı. Hırsızı daha çabuk meydana çıkarabilmek için Tâmbayı yakmağı daha münasib -buldu. Artık cesareti de gelmişti. Kapı: çıp dışarı çıktı. Evvelâ muayene odasına 'aya bir giren olmamıştı, her şey erli yerinde idi. Bekleme odasında da nte bir şey göre: i. Yalnız devrilmiş bir sandalya ile düşüp dağılmış birkaç kâğıd parçası, hırsızın oradan geçtiğini haber veriyordu. Poirel sert bir sesle: «Eller yukarı!» diye bağırdı. Odada bir kımıldıyan olmadı, esneme- ğe benzer hir ses duyuldu. Doktor sinir- ieniyordu: «Çıkın, diye bağırdı, yoksa a- teş edeceğim...> Koltukların birinin arkasından evvelâ iki el, sonra uzunca, kanter içinde bir yüz belirdi. Poirel hemen 0 adamın yanına gidip: Göresemesemekare nn kame ee senceceenAEEErERAE ASA SAA sanam 70plu_nlı!nr : j Ad-ibımııışm! hakkında konferans | — Beyoğlu Halkevinden: 12 - 10 - 937 salı günü saat 180 da evimizin Tepebağındaki Merkez binasında Semih Mümtaz tarafın - dan «Adâbımuaşerete mevzuunda kanferans verilecektir. Bu konferansa herkes gelebilir, devrilmi; me Sabahat Aydenen ile Hamdi Bülenâ Or- honun nişan törenleri Şişlideki evlerinde iki taraf alle dostlarının arasında yapılmıştır. d ile kabildir. 10 adedi 30 kuruşa | gaadet dileriz. eerübe görüp hayata | yapmadığından |* İaiden bir şey duymadığı için: «Bana öyle |? olur ne olmaz diye lâmbayı | Çeviren: Nurtullah — Burada işiniz ne? dedi. Silâhınızı z ki iz? Adınız ne? i hiç kımıldanmıyor, ağzını b Polrel tabanca mmun göğ- süne dayayıp Sol eli ile de ceketin cebini karıştırdı. Bir paket tütünden başka bir şey bulamadı. Belki kendine cesare mek için istihza — Belâmı buldun! d tulamazsın. Ötek Öte açmıyo iyerek. keke ne diyec li bu kata gir- bana rı. kata çıka öyene için gelmiştim. ylesi de sökmez, azizim. Sen eti e gi geç de içeriki od lim. dini değil Ha- polise te- sayı T olacaksın di öndi Tefan edi Öteki: - Vallahi yalan söylemiy du; ben hast n, hem de yım... Hele bir dakika dinleyin de anla- tayım... en nin bu saatinde emeğe vaktim yok. İşi uzatır azanmazsın. Hadi bir dakika ev- ni polise teslim edeyim nız mı? Ben » dinleyin di- - Ne poulisi hırsız falan değilim... yorum. Poirel elini telefona uzatmıştı birdenbire hi yuvarl görüp şa erdi. Ya herif Eğildi. Adamcağızın yeleğini n çözdü. Kalbi dinledi. Kalb pek şti. Doktor kulağının altında bir zi ertliğini hissediyordu. Cüzda- nı çıkardı, bir kartvizit buldu: Armand Joel, şarab tüccarı Poirel, herifin bi tık tamamile emin değildi. Fakat rsıziın yere ba n r hırsız. olduğundan ; hasta Kösteriyordu. İyi ama z giyinmişi, hastası ol - Fakat ya yanılmı: Baygınlık hâlâ devam ed. yet Polirel adamın koluna Ş yaptı. Biraz sonra hastanın gözleri açıl- dı, Doktor dostane bir eda ile: — Nasılsınız? Bir dermansızlık duyu- yor musunuz? diye sordu. Öteki, 'et eder gibi bir sesle an- latmağa başladı: Sizi saat altıdanberi Hizmetçiniz sizin için: «Nerdeyse gelir» demişti. Fakat o kadar bekledim ki niha- yet uyuyakalmışım; uyandığım — zaman ortalık zindan gibi idi, Cebimde kibrit te yoktu. Elektrik düğmesini bulup çevire- yim derken bir şeyler devirdim; sonta bir ayak sesleri duydum. Bilseniz ne he- yecan çektim... Çoktanberi bu kadar he- şecan çektiğimi bilmiyordum... Bunlar benim yanıma kâr kalırsa iyidir. Ben de sizi hırsız sanmıştım. bekliyorum. Poirel etrafıma bakınıyor, adamcağızın söylediklerinin doğru olduğunu isbat e- decek bir delil, bir iz a gını masanın Üzerine bırakırken gözüne bir kâğıd ilişti: hizmetçi kadın bir şeyler yazmıştı. Doktor yazıyı zorlukla söktü: «Bekleme odasında bit hasta var. Siz gittikten sonra geldi. Tehlikeli bir ada- ma benzemiyor, onun için yalnız bırak- tım. Ben geç kalmamak için gidiyorum. Yemeğiniz mutfaktadır.» Poirel aradığı delili bulmuştu. Hasta gelmediği günler saat dörtten yediye ka- dar evden çıkmazdı; halbuki o gün, o ve- remli hastayı görmek için gitmeğe mec- bur olmuştu. Zavallı doktor: — Bir defa cidd! bir müşteri geldi, ona bakmağa da talih müsaade etmedi! diye içini çokti. Yarınki nüshamızda: Soyan döken Çeviren: Falik Beremen

Bu sayıdan diğer sayfalar: