23 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

23 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Frankocu harbin v ne teslim olan milisle harb Madrid cephesine intikal ediyor Franko kuvvetleri tahmin ediliyor, Londra 22 (Hususi) — İngiltere "; Frunsa hükümetleri Franko nezdinde teşebbüste bulunarak, Astürle eyaleti haikına karşı insani muamelede bulunulmasını taleb etmişlerdir. Gijon işgali ve Ovideo'nun Ması ile şimali İspanya harekâtı ve nihayet bulmuştur. İspanyanım en mühim kömür maden- leri buralarda bulunmaktadır. itirafa ı alra Dünkü muhakeme / çıktı, suçlu Elâziz, 29 (Hususi) — Twunceli ın;:_ nunlarının bugün sabahtan akşamaâ dar devam eden muhakemeleri çok he yecanlı oldu. Müddelumum? Hatemi mevkdini işgel etmişti. Heyeti hâkime eskisi gibi idi. Bugün, mahkemeye sevkedilen beş maznun hakkındaki evrak ve iddianeme okunduktan sonra bunlara aid evrak di- Ber “suçluların evraklarile tevhid olun- du. Okunan şahidlerin ifadeleri arasında Seyid Rızanın damadı Mustafanın ve to- runu Narinin ifadeleri Seyid Rızanın ne türlü propagandalarla balkı kandırmağa yeltendiğini anlatıyordu. Bunlara göre sergerde, halka ellerindeki toprakların dağıtılacağı, herkesin arazisinin değ — ceği, vergi alınacağı, keçilere verilen esika ile vertleceğini 29 Acıklı Bir haber (Baş tarafı 1 inci sayfada) Dü ullim pilot ve üç paraşitçü BU u halde havalanan talim winm’":vil ansızım yere doğru sör'atle l başlamış ve meydandan yapılma olan tarassuda göre Pilot GAĞTUİMA teşebbüslerinde bulunmuşsa da tay 4 ek parça- yare sür'atiyle yere düşere lanmıştır. Maalesef bu kaza netic&> sinde Türkki muallim pilot Tevfik Aytan, Ferid Urbayla para- Şütçü Hikmet Özalpay, Mutlu, Umad Akhun, vazife kurbanı olmuşlardır. Bu acıklı haberi alır almaz p.ş;: kil Vekili Celâl Bayar, l'!'m_ kili ve Genel Sekreter Şükrü di 1 kaza ine tmişler ve ora- lerhai kaza yerine gi' eli Bağ- da hazır bulunan Hava kanı Fuad Bulcaya Ve Nr'km":;dlı: lesine teceslir ve 4"’“ bi mişler ve kaza ve sebebi hakkında tafsilât almışlardır. Türkkuşu gençleri, ı:ıııı..vımww giden arkadaşlarının acıları rinde taşıyarak Türk havacılığına inanlarını, mesi karşı bî'i- ledikleri bağlılıklarını biran l&":d.' le kaybetmemişler ve uçuş Ve yış talimlerine devam - etmişlerdir. Kurbanların cenazeleri yarın ” törenle kaldırılacak ve Şehidliğe defnedilecektir. Bu haber Ankarada derbal düyük muş ve umumi teessürü mucib öl- Anadolu ajansı, Türkkuşuna Ve Şe- hidlerin ailelerine taziyetlerini be- yan eder. BiZEKA | ların muvaffakıyeti echesini değiştirdi : - | kort vaziyat bakkında tamamen muhabirinden: ık tek bir cep- kuvvetleri artı le Franko kuvvel D Si d alulrii hede harbedi cephesidir. Başvekil Neğrin bah Valersiyadan ve Kompanyis bu sa- Madride giderek as- malümat almış ve Madridin müdafaası işinin tanzimi husu- sunda müzakerelerde bulunmuşlardır. 'Teslim olanlar Ş Oviedo 22 (A.A.) — Havas cajansı Ovieda mintakasında ur kaldı 58 i buldu «Korkmayınız, üstümüze kuvvet gek miyecektir. Gelse bile Duzikbabaya çe- keriz. Rus harbinde olduğu gibi oradan bir top atılır ve kuvvetler kaçar. Şahidler, Munzur kıyılarında yeminler edildiğini, sudan birer avuç içildiğini söylediler. leden sonra akdedilen celsede maktul şaki Şahinin biraderi Hıdır İb- rahim ve bazı şahidler dinlendi. Seyid Rıza bu iddialar karşısında nihayet Munzur içtimaına riyaset ettiğini iti - rafa mecbur kaldı, kanun önünde ya - lan konuşamı ğını anladı. Jandar - ma kumandan'nın ifadesi suçlular a - leyhine bir çok hakikatleri ihtiva edi « yordu. Muhakemeye yarın da devam edi - Jecektir. Suçluların adodi 58 i buldu. edikten sonra demiş ki: | Atatürk'ün Telgrafları Ankara, 22 — Afganistan kralı Ma- jeste Mohammed Zahir Hanin doğum- Jarının yıl dönümü münasebetile Cum- hur Reisimiz Atatürk ile Majeste kral arasında telgraflar teati edilmiştir. Ankara 22 — Romanya Kralının do- ğumunun yıldönümü münasebetile Re- isicumhurumuz Atatürk ile Kral Ka - rol arasında telgraflar teati olunmuştur. : ve Dün ıç“'arpîı;”u batmıştır. Kaza hakkında geç wakit aldığımız malü- mat şudur: Beşiktaşta Hayreddin iskelesi guur rında bulunan llıhn_ıud kaptan idare- sindeki Ordu ismindeki şilep saat oııi: doğru demirini alarak hareket :uniım; Vapur manevra ”p.m:n.:ılm ği ların cereyi :neı'-l':î Dı'ılutııbıhç önünde demirli bu- üne çarpmıştır. lunan Hamidiye Kü vi ALOİK derhal _w,,.. ır. “asöründe mühim z Hamidiye kruv e kln'e gübay ve mürettebatı Yalnız Ordu teşçisi biri vıpurunun Bİ TaAke vallıların gemi BUi Ğ"..ıı':n tahmin edilmektedir. G el indirilen sandallarla kur- rılanların adedi 15 kişidir. Bunların &- :ıııdl ik k.du;;ıl iki çocuk vardır. Ba- ur. "g:ı.ı“:;:f:nıh tahkikata devam edil- Konuşma — Kahve ocağı (*) Nurullah Ataç Bir zamanlar san'at adamı eserleri ile para kazanmaz, ya babalarından kalan servetle veya zenginlerden, hükümdar « lardan aldığı ihsan ve caizelerle geçinir- miş. Bir asilzadenin, bir paşanın hima - yesine sığınan şair eserine rabat rahat ışıp ona :stediği mükemmeliyeti vere- bilirmiş.., Şimdi, ekmeklerint çıkarabil - mek için her yıl bir iki kitab yazmağa, hattâ her gün çalışmağa mecbur olan muharrirler arasında ©o günlere hasret çekenler çoktur. Onlara ilk bakışta hak vermemek ka - bil değildir, Geçimini yazısından çıkar - mağa mecbur olafi muharrir, her hangi bir tearet adamı, bir «zanaatkâr» — gibi müşteriyi kollamak, onun heveslerine uy- mak, hâsılı ona tavizde bulunmak zo - | rin adedi 60 bin esir edilen veyahut saklanmış olan mi- islerin adedi, 60,000 kişi tahmin edil- mektedir. İtalyan askerlerinin rolü — Londra 22 (Hususi) — Popolo d'ita- Şiyatety ALEMİNDE © İtalya, bu defa da — manevrasında muvaffak oldu Gesem Selim Barıp alig spanyada cereyan eden muharebeles — rin inkişaf istikametlerine bakılacak olursa Franko kuvvetlerinin bütün gay- — retleri hükümetçi İspanyanın Fransadan — ayrılmasına —matuftur. Bu — küvvetler Oviedoyu aldıktan sonra önlerinde dikl- — len ilk mania olmak üzere Gijon'a taar«e ruz ettiler. Son gelen haberler, bu şehrim de sukut ettiğini ve bu sukut ile beraber — Astüri denilen İspanyanın madenlerle dolü havalisinin Franko kuvvetlerine in- ha gazetesinde bugün intişar eden î" runda kalıyor. San'at âlemi de ticaretin yazıda, Gijonun işgali münasebetile İs- panyadaki İtalyan askerlerinin güs - termiş oldukları büyük ) rarlıklardan sitayişle bahsedilmiştir. Bugün 700 yaralı İtalyan asketi İs- teslim olatı ve | panyadari Napoliye gel a ae seseekrAR MA HeRkeşA AAA A R AAA a nihayet Çin - Japon harbi mecb de birç:kd_h l ların adedi. îekrglızışlı akikatler meydana Çinliler, Japon kuvvetlerini| ihata ettik, diyorlar Şanghay 22 — Central News ajansı, Çitlilerin bu sabah Vousoung nehri üze- rinde kâin Hei-Ta ve Huan-Tehe'yu is- tirdat etmiş olduklarını bildirmektedir. Çin kuvvetleri şimalde mukabil taarruza geçerek Chantoung eyaletinde Pinyuan ile Youcheng arasında Japon kuvvetleri- ni ihata etmeğe muvaffak olmuşlardır. Pekin-Hankeou demiryolu üzerinde Ho- pel'de Mauoh'a varmışlar ve — Honan'a görmiş olan Japonları şimale doğru tar- detmişlerdir. Nankin 22 (A.A.) — Çin resmi tebliği: Dazang'ın üç kilometre kadar şimalinde teyyare kuvvetlerinin de iştirakile çok güdetli bir muharebe olmuştur. Japonların şiddetle müdafaa — edilen Çin hatlarmı yarmak için yaptıkları bir çok bücumlar akim kalmıştır. Çinliler, | * nısıf daire halinde bulunan Japon mev- yilerine üç noktadan şiddetli mukabil taarruzlarda bulunarak Japon mevzile- rini sarmışlardır. Kıtaatımız kat'i bic ha- rekete hazırlanmaktadır. 'Tokyo 22 (A.A.) — Changhal cephe- sinde Japen ördusu 21 ilkteşrin sabahı Liuhangehen mıntakasında taarruza ge- çerek Kuvangfuehen ile bu şehrin cenu- bunda küin birçok noktaları işgal etmiş- ierdir. Harekâta iştirak eden Japon hava ku7- wetleri bu mıntakanın şarkında ric'at ot- mekte olar: Çin kıt'alarını bombardıman etmişlerdir. Birvapur Hamidiyeye Te derhal battı dilmektedir. Gemi Hamidiyeye kıç ta - Fafından çarpmış ve batması beş dakika bile sürmemiştir. Geminin kaptanı Ave- rof tarafından kurlarılmış, fakat kaptan ııyrlşuurî bir hareketle kendini tekrar denize atmış, bu sefer de Hamidiye tara- | * fından kurtarılmıştır. Boğulanlar şilebin ateşçisi Receple kömürcü Halildir. Tay- folardan biri de fazla su yuttuğundan Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. Kadın mahkümlar Çalıştırılacak (Baştarafı 1 inci sayfada) yerde ikâmetleri temin edilmiştir. Ça- lışma diğer ameleden hiç forkları olmıyacaktır. Orada iyi bir şekilde çalışan ve mah- kümiyet müddetlerini bu suretle ikmal edenler, kanunun müsaadesinden istila- de ederek, mahkümiyetlerinden — kanu- nun tayin ettiği mikdarda, indirilerek fabrikadan ayrılacaklardır. Fabrikada müessesenin iş nizamat ve talimatına tâbi olacaklar ve iş haricin- deki zamanlarda hapishaneler nizamat ve talimatına uyacaklardır. İş haricinde ge- çecek zamanlarda terbiyel bedeniye ve ruhiyeleri ıçin icab eden ihtimamlar gös- terilecektir. Ka eneme sarz ve taleb> kanununa boyun eğiyor. Zaten serveti olmıyan muharrirler, keyif- lerine göre hareket edemeyip kitabeı va- İtikal ettiği görülür. İspanyada karşılıklı (olarak mevki alıp iki hasım safta müca- Gemd Öre l ” dele eden gönüllüler meselesinin Londra- sıtasile müşteriden sipariş aayor. — Va L L a Franko küve — Bunun muhtelif fenalıkları oluyor: — | Cierinin temin ettikleri bu muvaffaki- — 1 — Muharrir yalnız kendi temayül -| yetin maddi bakımdan büyük ehemmi- — lerine tâbi olmadığı için kuyvetini tama-| Çoti olmakla beraber manevi tesirinin de — e gösteremiyor, istidadını «harcıyof»i | kabili ihmal olmadığı muhakkaktır. Müs belki bir yaratıcı olabilecekken bir Mü-| toarrız kuvvetler hareketlerini — inkişaf — akkib olmağa meebur oluyor. Bazan da, | ettirmiye muvaffak olup şimali İspanyas bunun aksine olarak, istidadını ıorlu)'_"ı yı Fransanın Pirene hududundan ayırd zoraki bir yaratıcılığa kalkışıyor Ve © *(etmiye muvaffak oldukları takdirde vâ- küze benzemek istiyen kurbağa gibi Çat-| ziyeti esasen pek parlak görünmiyen Va- — liyor. lensiya hükümetini, daha büyük bir zote — 2 — Halkın zevki, muharririn değil, | luğa düçar edebilir. Eğer Franko kuve kitab naşirinin tesiri ile teşekkül ediyor.| vetleri bu hareketi yapmaya muvaffak — Naşir de, bir irfan adammı olmaktan ziya-| olurlarsa Madridin atisi kendiliğinden de bir ticaret adarm olduğu için, işin ko-| taayyün etmiş olur. Bu takdirde, mezkâr layına gidiyor; hattâ içlerinde değerine | şehrin sukutunu birkaç aylık bir mesele biç inanmadıkları müharrirleri ilân kuv- | saymak, fazla nikbinlik olmaz ve bu sü- vetile halka kabul ettirip, sonra kari ile|retle esas dava da, böylece halledilmiş de, muharrirle de alay edenler var. olur. Şayet, bu sırada, devletlerin arasın 3 — Küçük, fukara, dilleri yaygın olmı- | da cereyan eden müzakereler bir çatışma yan milletlerin muharrirleri büyük, zen- ihdas etmez ve bir ihtilât vukua gel gın, dilleri her tarafa sokulmuş millet - | mezse, j ler muharrirlerinin tesirinde — kalıyor - Maamafih, hadisatın gidişatına bakıla- lar. Beynelmilel şöhrete eren muharrir -| cak olursa, İtalya ile Almanyanın, bu da- — ler her menilekette okunuyor, hattâ o | vada, vakit kazanmıya matuf mükemmel — memleketin asil muharrirleri ile rekabet |bir rol oynamış oldukları görülür, On- ediyor. Şu veya bu memlekette san'atkâ- | lar oyalama siyaseti güttüler, ötekiler rın, romancının çok para kazandığını gö- yüklendiler ve böylece meseleyi köklüne — ren muharrirler sinirleniyorlar ve bu öf-|den halledecek bir vaziyete getirdiler. — kenin de san'atları üzerinde tesiri olu -| Bari İngiltere ile Fransa bu derece ileri — yor. gitmemiş olsalardı, hiç olmazsa zavahir — 4 — San'at bir ticaret matahı olmuş-| Kürtulmuş olurdu. Halbuki, bugün, fü- zuli yere, karşı tarafa, bir puvan di A kazandırmış oluyorlar. Selim Ragıp Emeç tür. * Fakat bu meseleye başka bir noktadan bakmak da Kabildir: Zenginlerin, asil -| larda bilinecektir. zadelerin, hükümdarların himayesine sı-| — San'atkâr «büyükler» in himayesini, ndıkları zamanlarda san'atkârlar - ce-) bir <madun> olmağa Tıza güstermediği — miyet içinde - birer hizmetkâr, birer u- | gün kaybetti. Fakat o gün halkla temas şak, ikinci derecede birer adam sayılı -|etti; büyük kütle tarafından okunmağı, — yorlar. Onlar müesses nizama uymağa, | ona tesir etmeği istedi, cemiyette sade - onu methetmeğe, devlet işlerine karış -| ce süsten ibaret olmıyan bir vazife aldi. mamağa mahkümdurlar. XIV üncü Louis, | Umumu alâkadar eden işlere karıştı, kâ- şair Racinc'e hayli iltifat etmiş, hayli | naatini söyledi. Konakların «kahve oca- bakmıştır. Fakat Racine, işlerin pek iyi| ğt» ndan çıkıp sokakta halkın arasına gitmediğini imaya gün kral|karıştı. Bugün eski zamanlar san'atkâr- — kaşlarını çatmış ve müteessir olup hemen | Jarının haline hasret ve hasedle bakanlar — çıkanı şairin arkasmdan: «Bu adam da iyi| «kahve ocağı» na dânmek istiyorlar mı? mısralar söyliyebildiği için nazır mı ol-| Meşhur kurd ile köpek hikâyesi. Tas - mak ister?» demiş. Bunda sadece ihtisas | maya razı olur musunuz? U hürmeti görüp hemen alkışlamayın: kral,| Gerçi san'atkârın eseri ile geçimini te- — o sözü ile, şairin, san'atkârın devlet işle-| mine çalışması, —san'atini — bozabiliyor; rine, halkın haline alâka göstermesini | karşısına birçok müşkülât çıkarıyor. Fa- menediyor, Onun nazarında san'at adamı | kat itiraf edelim ki bugünkü şartlar, bü cemiyet için bir süstür, işte o kadar. Ne| tün kusurlarına rağmen, «kahve oca devlet adamına yol gösterebilir, ne de| g» nın şartlarından iyidir. vi halkla teması olur. Zaten onun eserleri, okuması, yazması olmıyan halka meçhul (*) Kahve ocağı, eski konaklarda u- kalacaktır; ancak saraylarda ve konak - ğ l -Sabahtan Sabaha: ' Edebiyat - sinema Bir kere daha inandım ki sinema edebiyalı katlediyor. K Arman Duvali kepaze edilmekten kurtaramadı. Şekspirin Romeo Jülyeti de ayni âkıbete uğramıştı. Daha evvel (Manon — Lesko), Tolstoyun (Anna Karenin) ini de roman halindeki edebi kıymetleri- — pi ekran üzerinde kaybetmişlerdi. Nihayet üçüncü defa filme çekilen (La dam © Kamelya) gene üçüncü defa mahvedildi. Muhakkak ki stüdyo san'atkârı daha ziyade hisst olan eserlere adapte olamıyor. Yıldız diye göklere çıkı şöhretler bile hisst roman kahramanlarını yaşatamıyorlar, 4 Sinema mevzuu bulmakta müşkülüt çeken sermayedarlar edebiyat tarihine de ve nesillerin hafızasında yer etmiş eserlerin şöhretinden istifade etmeki y haklı olabilirler. Fakat onların materyalist ihtiraslarına kurban olan bu kıya metli eserlerin samimi izlerini beyaz perde üzerinde kaybedenler ne yapsı! lar? Bugünkü edebiyatın bugünün hayatında adi bir propaganda vazıtası — mevkiüne düştüğü muhakkak. Hiç olmazsa dünün ruhlarımızda yer tutan kiys | Mmetlerini kepaze etmiyelim.. l Bürhan Cahit ğ /

Bu sayıdan diğer sayfalar: