23 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B FU SAA e GA İ Parisin kalabalığı Yüz binlerce olomobıl, otobüs ve yeraltı trenleri, bugün bu müthiş kalabalığı nakletmeğe kâfi gelmemektedir Yazanı Parla caddelerinden Milyonlarca insant barındıran Pariste, bir köşesinden diğerine gitmek eldden mühim bir meseledir. Yüz binler- ce hususi ve taksi otomobili, sabahtan akşama ve akşamdan sabaha kadar dur - madan ve dinlenmeden bir sel gibi yürü- yüp aktıktan maâda binlerce otobüs te caddelerden en küçük sokak - bir düziye mekik dokumakta- en büyük lara kadaz dır. Bunlardan maada, şehirdeki münaka- Yeyi kolaylaştırmak için yeraltı trenleri <metropoliten» her mahallede, her sokak başında sizi «stediğiniz götürmek ize âmadedir. Arka arkaya altı n on vagonun birleşmesinden her yere için emr yedi, bi teşekkül eden bu yeraltı katarları, iki dakikads bir önümüzde durur ve y lerce insanı elektriklerin göz alıci ışıklarının gün dehlizlerden alarak şeh üze çev başka bi şesine götürür. Buralarda kalabalık o kadar çoktur ki, bazan yeryüzüne çıkmağa mahsus mer- divenler kâfi gelmediği için oda kadar büyük asansörler halkı yukarı çıkarmak- tadır. Arka arkaya bağl büyüklüğü hakkında size bir fikir v mek için, bir tanesinin üzerinde (150 ki- şilik ayakta duracak yer) yazılı olduğunu söylemek kâfi gelir sanıyorum. Hal böyle iken lerce kişi her söniye Parisin da seyahat ederken, üstündeki otobü alamıyacak kadar kalabalıktır. Pariste otobüse binmek gayet kolay 1 olan bu vagonların untazanıdır. ükünetle beklersiniz. Tabil istas - yona ilk gelenin elindeki numara en u- fak, sonra gelenlerin sırasile daha bü - yüktür. O letçi kap gelip, hiç kimsenin girme - n vermeden sorar: Biltabi ıl nizdek tobüse binersiniz. ererek Ö- tin hizmet ederken halka karşı kullandıkları ter- Muazzez Tahsin Berkand iki kalabalık görünüş biyeli lisan pek hoşama gitti doğrusu. — Kendişine servis yapılmıyan kimse var mı? — Buyurunuz efendim. — Teşekkür ederim madam, Ve bu sözler hemen hemen her yölcü- nun önünde tekrar edilmektedir. Eliniz - deki karneden bir bilet uzattığınız zam:m b bunu damgalayıp iade ederken mutlaka size teşekkür eder. Otobüslerde yalnız arka taraftaki sa - ha müuayyen miktarda ayakta du - racak mahal vardır ve bu mua) alınmaz. Bunun için ne gü dı, ne itiraz, ne şikâyet. Bilet! büste hâkimt iktır ve halk bunu bu'P le bilmekte, fakat biletçi de halkın isti- için neza her çareye baş vür- Ekserisi kadın olan bu memur! ma temiz giyinmiş, güler İtirler. Otobüsün her duruşunda ).Mnr:x kapının zincirini açarlar ve liyenlerden münasip miktar hırlar. Onlardan başka kimse bu zinciri açmaz; buna hakkı olmadığını bilir ve " |bekler. Sokakta beki letçi bağırır: — Lütfen evvelâ kucağında çocuğu ©- lan kadınlarla hastalara, sakatlara, kü - çüklere ve ihtiyarlara yol veriniz. Pariste kaldığım müddet zarfında bel- ki elli defadan fazla otobüs veya metro Tile seyahat ettim; hiç kimse kalkıp bana yerini vermedi. Fakat hiç bir defasın - da da itilip kakılarak içeriye girmedim. Ve ne otobüslerde, ne de metrolarda bir vgaya ve yahut birbirine ağır söz söyli- yen yolcu veya biletçilere rastgelmedim. Bazan, kucağında çocuğile otobüse gi- ren bir kadının herkesten evvel oturdu- ınu gördüğ vakit, çok defa Harbi - İyeden Fatihe kadar tıklım tıklım” giden bır tramvayda, karnındaki çocuğunu ez- diserek ve kucağındakini hırpalatarak a - yen yolcular çok ise bi- yarak içim acıyordu. (Devamı 10 uncu sayfada) aanm eeei —— GÖNÜL İSLERİ! Aşkta kadının ön Ayak olması erheği Tiksindirir Yazdığı mektubda imza yerine «X» har- fini kullanan bir genç kız bana bir gönül macerasının Ük safhalarını anlatıyar. Bikâyesini aynen bu sütunlara geçir- mmekliğime razı değil fakat öyle bir enal soruyor ki başlı başına bir mevzu toşkll edebilir: — Bir genç erkek bir genç kızın kendi- Bini sevdiğini üçünecü bir şahıstan öğren- miştir, fakat bu malümat onda en kücük bir reaksiyon bile yapmıyor, genç kıza karşı Ikkayddır, niçin? Baslt bir gekilde cevab vermek müm- kündür: - Eski derin bir nlâkası vardır, gözleri yalnıt onu görür de ondan, der kündür. Kim bilir, belki hakikat de bu merkezdedir. Fakat suali bir prensib me- Gelesi halirle çevirmek de kabildir. Bu prensib şudur: — Kadının hiç tanımadığı, yahud he- nÜz tanışdığı bir erkeğe sevdiğini hişset- tirmesi erkeğin karakterine göre iki tür- Yü tesir yapar, Bu erkek fazla maddidir, bu takdirde kadını veya kısı derhal yazım fahişe telâkki eder, önünde açılan Ihli- mallerden istifade etmeyi düşünür, yahud da erkek hissen yüksek ve incedir. Ken- disine bir kadın tarafından avans yapıl- masını iğrenç görür, onun karşısında bır tiksinme duyar. Okuyucum bana mağrur olduğunu söy- lüyor. Hiç sanmıyorum. Yahud öyle gö- rünmüyor. Mağrür bir kısın sevgisi için- de kalır. Üçüncü bir şahış vasıtasile er- keğe aksetmez. Böyle yapan genç kız bem mağrur değildir. hem de biraz kurnaz ve geki olmaktan uzaktır. Erkek <sevmek» filinin hal veya murari sigasından ça- buk bıkar. Onu alıkoymak İstiyorsanız is- tikbal algğasını kullanınız. Ümid veriniz, fakat bu ümidi de biraz mübhem oluruk gösteriniz, TEYVZE hat eden bizim kadınlarımızı | SON FPOSTA © HÂDİSELER KARŞISINDA O ve onun anası Tehlikeli bir mahlüktur: Bulanık suda balık avlar; karayı beyaz, beyazı kara gö- rür; yoğu var, varı yok addeder. metin düşmanıdır: Sakin hitlerde birdenbire gürültüyle atılır. Bağırır, çağı sesini duyanları etrafına çağırır, s duyurtmak için elinden gele koymaz. Hareketleri öl döver, kırar, yıkar, yakar yapmadığı bırakmaz. Spor meydanlarında kendini wö babayiğitlere benzer; — Yapma! — Dur! — Yavaş! — Etme eyleme! den anlamaz. Herkesin: — Vur! — Kır! — Öldür! — Patlat! . Demelerini bekler. Vurdukça kuvvetlenir, dayak yedikçe azıtır... Azıttıkça kuvvetlenir, kuvet- lendikçe azıtır.. Öyle bir hal alır ki.. Ar- tık önü durdurmaya, önüne sed çe ye imkân kalma ortaya ardına : Söver, s: * Onun adını mı soruyorsunuz? Ben di bilmiyordum, kendisine sordum. ve ğ — İşte budur Esrarlı_î)i_r vak'a Çocuk hastanesinde ölen bir kızın kuyuya atıldığı |, iddia ediliyor Zâncirlikuyuda bir kuyudan yaralı olarak çıkarılan Nuriye isminde 20 - yaşlarında bir kızın Şişli çocuk hasta - nesinde öldüğü müddelumumiliğe ha- ber verilmiş, dün tabibi adil Salih Ha- şim cesedi müayene etmiş ve ölüm şek Tinin kat'iyetle tesbiti için Morga kal - dırılmasına lüzum göstermi Nuriye hi dine düşmediğini, başkası tarafından a tıldığını söylemiş, bunun üzerine, key- fiyet müddelumumiliğe ve Sarıyer jan darma kumandanlığına ihbar her iki cihetten de tahkikata geçilmiş - tir. Bu tahkikat neticesinde, N Yozgaddan İstanbu al almağı len Abdullah isminde birisile beraber Yozgaddan geldiği, Abdullahın iki ar- kdd.ısıle beraber Zincirlikuyuya doğru |gezmeğe çıktıkları anlaşılmıştır. Ab - dullah jandarmalar tar bulun - muş, ifade y ya kas - |İten atmadı aralarında çıkan bir münazaa neticesinde bir tokat vurdu - ğunu ve Nuriyenin kuyuya düştüğünü | söylemiştir. , ehem miyetle tahkikata devam Hâdisenin ma ti bu tahk cesinde anlaşılacaktır. İtalya sefiri dün geldi Bir buçuük aydanberi mezun ola - rak memleketinde bulunan İtalyan se- iri Karlo Gali dün gelmiştir. Cenevrede daimi deleğemiz Nec - meddin Sadak ve Sümer 81 meclisi idare Reisi Haşim de bu sa - bahki ekspresle gelmişlerdir. muü- | i duymiyanlara da | nedh kuyuya kendı ken |& edilmiş, | | Size öyle Luig vel Fua Tepe du. i Pirandello'nun yirmi sene ev- yazmış olduğu bu piyes bu yıl M. ından türkceye çevrildi ve aşı tiyatrosunda sahneye konul- e Pirandilofnun piyesi, müellifin gö- rüş ve yazış tarzı hakkında bir fikir ve- rebilir. Mevzu şudur: Agazzi vilâyet mektubcusudür. Kari- kızı ve kayınbiraderile birlikte bir aparlımanda oturmaktadır. — Apartı- nlarına bitişik boş bir apartıman vardır,. Oraya da Agazzinin mai- nde çalışan mümeyyiz Ponza kay- nası madam Frolayı yerleştirmiştir. Madam Agazzi ile kızı Dina, madam Frolayı iki defa ziyarete giderlerse de her iki seferde de kabul edilmezler. Madam Frola, kızı ve damadı hakkında dedikodular yapılır. Kızı anasını ziyâ- ıale gelmiyormuş. Halbuki damadı nza günde bir iki defa kaynanasını aret edermiş, Madam Frola da kızı- yormuş ama kızın oturduğu &- rtımana çıkmaz, sokaktan bağırarak zile konuşurmuş. Kamşuları nurla erkek k | 5 » Onun fikrince ha- enilirse neye j—'dr:ysuzk!:r? kes nasıl biliyorsa hakikat ona gö- aha ileri gider, işi valiye an- latır, madam Frola, Agazzileri ziyare- te T edilir, Kadın gelir.. damadın- dan bahseder. Dumad. kızını çok sevi- ştır. Kimseye, hat- bile göstermez. Frola çıkar çıkmaz - gelin nanası hakkında izahat ve- göre; marhrr tâa ana, Madam Ponza kı Onun anlattığına dam Frola kızının ölmediğine, Ponza- nın karısmın el'an kendi olduğuna kanidir, Porzadan sonra madam Frola jrer. O da damadının karısını çok seş- mesi neticesi delirmiş olduğunu anla- tır. Merak uyanır: | — Acaba hangisi deli? Madam Frolaya mı inanmalı, yoksa ada mı?.. Bütün şehir merak için- , işe karışır.. ama o da fazla bir şey öğrenemez. Bir tek çare kalır.. Ponzanın karısını getirtmek |ve ondan sormak. Ponzanın karısı ge- Dir. meraklılar beklerler.. hakikati söy- liyecek.. Ponzanın karısı söyler: F'ıı'ımn kızıdır. Meraklılar meraklarını tatmin edi- .urhr artık rahât nefes alabilecekler- dir. Kadının ikinci sözü, işi değiştirir. Madam Frolanın kızıdır, ama aynı za- manda da Ponzanın ikinci karısıdır. Hakikat gene öğrenilmemiştir. Lambert memnundur. Çünkü onun iddiası tahakkuk etmiştir: Herkes kendisini dış âleme nasil ve- akikat odur. Bunun haridinde bir şey öğrenmek imkânsızdır. * Eserde Pirandellonun hususiyetleri ._g or. Umumiyet itibarile karan- |bk ve garib.. müellif ortaya attığı iddia- vı. iki tarafın dinlenmesi, yüzleştiril- mesi, vesika aranması, hakikati ifşa e- deceği muhakkak addedilen şahsın da e— — —Z O, madam l İki ahbab çavuşlar geliyorsa Yagan İsmet Hıılüsi Pirandello bu tarzda cevab vermesile isbat edie yor, yalnız dikkat edilince eserin nâ* yattan alınmadığı, fikrin müdafaası İ çin hazırlandığı bellidir. Sahnedeki rolleri y ktan ibaret. Eşhasa fazla söz veril* miş, Biri söylüyor, öteki söylüyor, öte* ki atılıyor.. aynı fikirde olan insanlalf yarırlk z meraklı ot e konuluş ve oynanı$ vkalâdedir. Uç salon VE Piyeste rol alan Şehir Tiyatrosu af tistlerinin rolerini ve isimlerini proğ' ramdan aynen kopye ediyorum: £. Galib Arcan H. Kemal Güremed E. Belli ahmut Moralı Bsit Köknar 'Talât Artemel Reşit Baran Yaşar Özsoy Agarzzi Lambert Landissi VE Bireli Komiser Çenturi Ponza Bir uşak İkind efendi İntiyar adam Mme Prola Mme Agazzi Mine Birelli Mme Ponza Mile Dina Mine Cahide Artemel Perihan Yanal Samiye Bsen Neclâ Ontan Pirandellonun — eserinde y tipleri sahnede temsil edebilme güçtü, gazzi, Lur.ıb':f*' 'onza kı aL ör DJ' Tiyatrosu kıymetlerini bir kere &: muş oldu. Mühendisler Kongresi Mühendisler Bizliği dün Beyoğlu Hnikt” vinde 25 saat süren bir kongre yapmı$lili Müzakereler hararetli olmuş, bir müherl klübü açılmasına karar verilmiştir. Hükü ” metin birliğe teberrü etmiş olduğu bin l dan 500 llrasının bu işe tahsis edilmesi VF bul edilmiştir. Bundan sonra yeni idare hey'eti setil £ miştir. Verllen malümata göre nrl“'" 400 küsur mühendis vardır. Bunlardan "" İstanbulda çalışmaktadır. Birtiğe yalnıi mühendis kayıtlı bulunmaktadır. # Balık avı

Bu sayıdan diğer sayfalar: