28 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” (e ' DEVRİLEN KAYIK - Evvelki gün (Şan dö Mars) tarafından '(Yena) köprüsüne doğru geziniyordum. Sert esen rüzgâr, Sen nehrini kabartıyor, denizi hatırlatıyordu. Sen nehrinin öbür kıyısındaki (Bon- İom) rıhtımı yakınında, köprünün: sol drinden geçmek istiyen tepeleme / küm dolu bir küçük kayığı gözümle takib &diyordum. Birdenbire kayık batıverdi, kayıkçının Yüzmeğe çabaladığını gördüm, fakat yüz- Mek iyi bilmiyordu. K_eudi kendime: «Bu adam, boğulacak: ka im, Denize atılmak aklıma geldi, fa- t kırk yedi yaşında idim romatizma- ““İim vardı, ve hava da işleyici soğuktu. *Öbür kıyıdan birisi denize atlar> diye şŞündüm. Nefsimdeki mücadeleye Tağ- m?n bakıyordum. Adam, tekrar suyun üÜstüne çıktı, bir Sığlık kopardı. «Bu, bir çılgınlık olur; ben şiddetli bir Tomatizma ile yatağa düşecek olursam M be SA ni görmeğe gelir, kim beni düşü- T? Geçen yıl gibi, yalnız başıma can -Dünyanın En büyük hastanesi S el ER H'- TU | KUNGULAĞİ TTTT Dünyanm en büyük hastanesi Kana- dadır, Bu hastane 4757 yataklıdır. K | Ş _Dünyanın en büyük çanı ini *'gördü: ' _İ&nüz bu koîîman ASA Japonyada, % şehrindeki mabedler - % birinin çanı - * Tam 114 tön _i iırlığın- ğ Yüksekliği Metre, kutru 5 Bin ir. Bu ça - M esi her halde çok uzaklardan duyu- Üyor, |Çolacak ve sen, yaşadığın müddetçe, ONŞ m Üü J g v v sıkıntısından gebereceğim. Peki, bu a- dam, yüzmek bilmediği halde ne diye ge- 'mici olmuş? Bundan başka, kayığı da, | çok fazla yüklü idi!» diye söylenerek ora- dan uzaklaşıyordum, Sen nehrinden elli adım kadar uzak- laşmamıştım, boğulan ve yardım istiyen kayıkçının bir feryadını daha duydum, Adımlarımı sıklaştırdım: «Allah ceza- ÇF TT T ” T D E - aa ÇYE baği -— :SON POSTA | Kendi ağırlığında altın dağıtan mihrace Zengin bir Hind mihracesi doğduğu günün yıldönümünde tebaasına kendi a-| ğırlığında altın dağıtmıştır. © Londra yangınları sını versin!» dedim ve başka şeyler dü-| $di şünmeğe başladım. Birdenbire, kendi kendime: Mülâzım (Luo, (adım Luo'dur). Sen, bir sefilsin. Bir çeyrek saat sonra bu adam boğulmuş bu feryadı duyacaksin. Sefil! Sefil! Geçen yıl romatizmadan yedi gün yatakta yat- mıştım... Allah cezasını versin! İnsan ge- mici olunca, yüzmek bilmelidir. Askert okul tarafına doğru hızlı bızlı yürüyordum. Birdenbire bir ses, bana: «Mülâzım Luo, siz bir alçaksınız» dedi. Bu kelime, beni, yerimden sıçrattı. <«A! İşte bu doğru!» dedim ve Seh nehrine| » doğru koşmağa başladım. Nehrin kıyısına gelince, ceketi pabuc- ları, — pantalonu çıkarıp — kendimi nehre atmam bir oldu. — İnsanla- rın en bahtiyarı idim. «eHayır. Luo alçak değildir. Hayır. Hağır» diye yük- sek sesle söyleniyordum. Benim yardı- mım olmadan boğulacak olan adamı ko- laycacık kurtardım. Onu, götürdüm, sı- cak bir yatağa yatırdım, ve biraz sonra canlandı. Biz, Bekleyiniz!.. Hediye vereceğimiz oyuncaklar —  eni hediyelerimiz arasında bulunan oyuncaklardan bir kısmı muntazam silmiş ve bir kutuya konulmuş boyalı tahtalardır. Bu tahtalarla birçok evler, kö'klel' yapmak imkânı vardır. Öteki oyuncaklardan gelecek hafta bahsedece- Yeni bi İmecemiz : ğ KÜ Fena li “ Bol, Nin adakı Tesimle sağdaki resim birbiri- ue,“î Bibi görünür, fakat iyi dikkat Vardır Bu“ğdâki resimde iki noksan / Kesin bin noksanları bulunuz ve resmi : hhvçm k Bönderiniz. Bir. kişiye altınlı Son p, .©| düğmesi, diğer yüz kişiye de hptu.dı n küçük okuyucuları için diy, B1 hediyelerdi ği Yeler en vereceğiz. Bu " %““mdı yeni gelen çok güzel ! — © Yardır. Bundan böyle bilme- ce mükâfatlarında kart adedini azaltı- yoruz. Onun yerine okuyucularımızın da- ha çok hoşlarına gidecek olan resim def- terleri vereceğiz, bu defterleri yeni yap- tırdık. Defterlere güzel boyalı resimler ve onların ayrıca boyasızları da konul- muştur. Okuyucularımız boyalı resimlere bakarak boyasız resimleri o tarzda bo- yarlar. Böylece hem vakit geçirir, hem de istifade etmiş olurlar. Londra, 789 senesinden 1666 senesine kadar çıkan yangınlardan beş defa ta- mamen harab olmüştur. 1666 da en son yangında üç günde 13.200 den fazla ev yanmıştı. En uzun kelime PFFy ' Dünyanın en uzun kelimesi 149 harf ve 77 heceden müteşekkildir. Bu kelimeyi (386-452) senelerinde yaşamış olan, Yu- nanistanın en büyük dramatik yazıcısı Aristophanes, komedilerinden — birinde kullanmıştı. Amcası Sacide nasihat etmiş: — Sakın kendi kendine eşeğe binip kırlarda gezme, düşersin! - Demişti. : : Bir aralık, kendinden beklenilmiyen bir sür'atle alabildiğine koşmuya baş- ladı. | biriktirdiğim para ile sa- Söz dinlemiyen Sacid — yre e vUZ 'lı' | — Fırçayı bu konsolun gözüne koyduğumu zan- nediyorum ama, başka bir yere koymuş olmıyayım! — Acaba nereye koy- muştum, bir türlü aklıma — gelmiyor. Hele ötede bes- — ride biraz arıyayım, bel- ki bulurum. — Ben gündeliğimden na yeni bir traş fırçası aldım, — Hani traş fırçası?.. — Vallahi baba bulamı- yorüm. j dım, defol! - , — Eyvah, kardeşim onu atına kuy- | ruk yapmış! i d — Babama aldığım traş fırçasını sen gördün mü? Kırda gezerken eşek birdenbire huy- — suzluğa başladı, zıplıyor, çifte atıyor, — Sacidi düşürmek istiyordu. YA Fakat Sacid amcasının sözünü dinle- memiş, amcası evden çıkınca o da eşeğe binmişti. Ve bir ağacın altından geçerken Sacid ağacın dalına takıldığ orada kaldı: | Diye bağırmaya başladı, sesini duyan civardaki oduncular gelip onu kurtar- î dılar. ğ Sacid söz dinlememenin cezasını görmüştü. AĞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: