13 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

«Sütten beş kişi daha zehirlendi Gareteler Annemin odasının kapısını vurdum: — Ne var? Dedi. — Biraz görüşmek istiyorum! Dedim. Kapıyı açtı, eliri öptüm: — Anneciğim, insan hali belli olmaz.. bana hakkını helâl et! Karımı gördüm: — Çocuğu, dedim, Galatasarayda oku- tursun.. ondan sonrasını kendi tayin eder. Hayat sigortasının kâğıdları da yazıha- nemin sağ gözündedir — Bunları şimdi neye söylüyorsun? — Hiç aklıma geldi de! Çocuğum oyuncak atına binmiş: — Dah, dah, dah!, Diye bar bar bağırıyordu, yanına git- tim, yanaklarını öptüm: * — Babanı unutma e mi? Dedim. Tanıdık bir doktora telefon ettim: Ben — Doktor evde mi? Siyasette “ müvazensi kuva ,, nedir? Bu tâbir, şimdi, devletlerin — grup- lar halinde birbir- lerine muahedeler ve ittifaklarla zin- bağa girmiş olan Z devletin, haric! politikasını diğeri Tmuühalefetine rağmen, istediği şekilde yürütecek kadar kuvvetlenmemesi temin edilir. Eskiden, bu, «Müvazenci kuva» tâbi- rile, bir Avrupa devletinin, diğerlerine hâkim bir rol oynamaması için Avrupa devletlerinin kuvvetlerinin intizam altı- na alınması kasdolunurdu. * En çok iska edilen kıt'a hangisidir ? Sun'! surette en çok iska edilen kıt'a Asyadır. Asyanın mesahal sathiyesi 1614 milyon mil murabbadır ve burada 140,754,000 hektarlık arazi iska edilmiş- tir. Şimali Amerika 64 milyon mil mu- rabbadır. Burada da 26,834,000 hektar sulanır. Avrupa arazisi 3,73081 mlül mu- rabbadır. İska edilmiş arazisi de 14.800.000 hektardır. ; “Lâkaydi, erkeğin En cazib İ Kusurudur!,, Manisadan, «Münzevi» rümuzile mek- tub yazan bir kadın okuyucum: — Ben, diyor, bir erkeği deli gibi vevi- hiç şaşmamalıdır. Evvelâ, bir kas dinin; zengin muhayyelesi: yaşattığı kadar mükemmel bir e$ bulabilmesi im- Künsız denebilecek derecede sordur, L Bunları biliyor mu idiniz? — O — Benim! Ben — Ben İsmet Hulüsi, O — Ne var ne yok, söyle bakalım? Ben — Doktor, mühim bir iş, seni bek- liyarum. O — Mühim bir iş mi? Ben — Evet bir hastalık, fena bir has- talık, ama o kadar acelesi yok.. yirmi da- kika sonra evde bulunursan olur. Telefonu kapadım. Tekrar açtım: Ben — Orası Cerrahpaşa hastanesi mi? Orası — Evet! Ben — Bir hasta için boş yatak bulu- nabilir mi? Orası — Bulunur. Ben — Teşekkür ederim. Telefonu kapadım, rehberde imdadı sıhhinin numarasını aradım, buldum ve büyük yazile numarayı bir kâğıda yaz- dim: Hizmetçiyi çağırdım: — Şimdi sütümü getirebilirsin, de- dim, hizmeteci sütümü getirdi ve ben de içtim. İsmet Hulüsi Heykeller tayyare bombalarından nasıl korunuyor? Cumhuriyetçi İse panyada, — cadde- lerde dikili olan heykelleri ihtilâl. cilerin — bombala- rından korumak - çin bir çare bulun- muştur, Hükümet, bu heykellerin et- rafına — betondan duvarlar — çektir. miş, üzerlerine ve etrafına kum tor- balarını yığdırmış ve çevrelerine de tuğladan yapıtma sed- ler vücude getirmiştir. * Sepet içinde uyuyan insanlar Tiburon adası. nan yerli halkı ya- tak nedir, bilmez- ler, sazdan — örül. müş büyük sepet- tin kenarlarına da- yanarak ayakta u- Bu itibarla, okuyucumun, sevdiği erke- #in bazı meziyetlerden mahrumiyelini ve =ıı ARLEİ Te u:m oiwnt.::. bir kusur olarak, sevş 5 M' distne lâkayd davranışı Okuyucumun, bahsettiği kusur saydığı bu lâkaydlıini, « biç faraaı na varmadan « meziyet saydığı diğer ta- biatlerinden fazla sevmediğini edebilir? aT İstiğna, lAkaydi belki bir meziyet de- Bildir. Fakat ne yalan söyliyelim? Biz ka- Gınlar, bize karşı lâkayd ve müstağni dav- ranan erkekleri, önümüzde derhal dize gelen cıhz yürekli Aşıklara müreccah bu- luruz. Hiç eğilmiyecek gibi görünen lâkayd ve dik başlar, bizim yüreklerimize, he büyük kuvvet kadar cazib görünür, Yani, Mkayd ve müstağni erkeği sevişimiz, 1â- kaydiden ve istiğnadan değil, «kuvtete- ten hoğlanışımızdandır. Bu ise, bütün dişi mahlükların ezeli ve tabil sâfıdır. Bu yüzdendir ki, bu hakikati kökünden kav- mıyan Fransız romancısı Bdmon Rostan, «lâkaydi, erkeğin en casib kusurudur!» diyorl.. Okuyucum da, kendisin! biraz daha tah- Hi ederse, eminim ki, bazı huylarından hiç hoşlanmadığı o lükayd adamı niçin ::lifml kavramakta güçlük — çekmiye- BON POIİA Rob döşambr modeli C— Bir Çinli kadının değeri —J Çinde bir borca mukabil| bir kadın haczediliyor Bir baba kızını istediği fiata satabilir. Bir erkek te €© | güzel bir aile kızını bin liraya satın alabilir Çin idarecileri, memleketi modern h. - le sokmak için senelerdenberi uğraşmak- tadırlar. Avrupalılar ile temasın sık 0l- duğu sahildeki şehirlerde Çinliler asri hayata uymuşlarsa da memleketin iç ta- raflarında gene eski an'aneler hüküm sürmektedir. Bu arada mütemeddin Çin şehirlerinde bile birçok imtiyazlara ka- vuşan Çin kadınları evlenme hususunda en koyu an'anelere boyun eğmek mecbu- riyetindedirler. Zengin bir Çinli bir Fran- sız gazetecisine karısını bin İngiliz lirası- na satın aldığını söylemiş ve demiştir ki: — Buna hiç taaccüb etmeyiniz. Bizde üdet böyledir. Karımın babası çok terbi- yeli bir hayduddu. Kızını beğendim. Ala- bilmek için ona sekiz yüz lira teklif et- tim. İki bin beş yüz lira istedi. Bin lira verdim. Kabul etmedi. Kızdım. İnadda devam eylediği takdirde kendisini kırm- zı karıncalar yuvası Üzerine oturtacağımı söyledim. Nihayet tehdidim — karşısında kabul etti. Kadınların haczedilmesine dair Garib bir vük'a Kadın terhini... Bu âdet el'an Çinin her tarafında hüküm gürmektedir. Hükümet nüfuzunun hâkim bulunduğu şehirlerde lerin içinde sepe | Korsaj kruvaze ve dört düğmeli. Gö -| gizli bir surette tatbik edilmekte ise de Büste bel aşağısından büzgülü, fiyongalı| Çinin iç taraflarında açıktan açığa yapı- birer ceb. Kollar da ayni biçim. Rever- ler sivri geniş. Emprime her hangi bir kumaş pek yaraşır. Yemek bahisleri: Düğün yahnisi Kolay pişen tadı güzel bir yemektir. hr. Oralarda kadın alelâde bir ematar- dir. Kiymeti alacaklının takdir edeceği kıymettir. Çok kere borcunu ödemiyen adamın karısı haczedilir. Şu vak'ayı dinleyiniz: Garbi Çinin büyük bir şehrinde tefe- eilik yapan bir banker asil bir at tücca- rından bir hayli mikdarda para alacaklı Kemikli, iri, muntazam parçâlar ha -| İdi. Borclu para vermeğe bir türlü yanaş- linde kesilmiş koyun etinden yapılır. Yı- kanan et parçaları bol suda kaynatılır. Üstlerinde toplanan köpük kevgirle alı- mnır, Pişince sudan çıkarılıp süzülmek ü- zere süzgece konulur. Sonra yoğunda bu- lanıp kızgin tereyağında kızartılır. Par- çalar tavadan çıkarılınca bir tencereye dizilir. Ayni yağda halka halka doğran- miş soğan da kızartılır. Yağla birlikte tenceredeki etlerin üstüne dökülür, İçine bir iki parça tarçınla dört beş baş da ka ranfil konulur. Pek az sıcak su ilâve edi- Mir. Etler yumuşacık pişinciye kadar ha- fif ateşte kaynatılır. O zamana kadar şu- yu da azalır. İyi bir yemek olur. mıyordu. Nihayet alacaklı bir gün borclu- ya giderek dedi ki: — Asaletpenah, cür'etimi af buyuru- nuz. İlâhlara müracaat ettim, sonra sizi görmeğe geldim. İlâhlar alacağımın is- tifası için en son çareye başvurmama müsaade buyurdular, Asaletpenah, kar rınızı hacze geldim... «Asaletpenah> iki sene evvel çok güzel ve zengince bir kız ile evlenmişti. Ala- caklıya hiçbir cevab vermedi, veremezdi de.. çünkü kantına karşı hareket eylemiş olurdu. Cezası da çok ağırdı. Nihayet boyun eğdi, tefeciye şunları söyledi: — Ey kesemin hâkimi mutlağı, son |mekte devam eden kocalar bekler” «Malb ımı da alınız. Karımı götürünüz. ı Bacaksızın maskaralıkları : Kazanmak arzusu I Bir Çinli kadın yavrusile Haziran SÖ Onuılmığuıiıimexunhhnmhlıîı’— «Hürmet» edilmesin! de emrederler. rıma namuskârane bif surette, tatlılk” [muımele ediniz... dedi. İstitraden arzedelim ki Çinde had len kadın «Mahcuz> bir halde kalmatt lacaklının âdeta resmi zevcesi sıfatıfi vazilelerini âlır... Alacaklıya karısımı kaptıran biçare & iki sene uğraşmış, ve parayı temiri Ö miştir. Hemen tefeciye giderek bol vermeğe hazırlanmıştır. J Onu samimiyet ile kabul edon sla€ ise çu garib teklifte bulunmuştur: ık' — Kudretli efendim, iki yıl çahşt sonra elde ettiğiniz parayı sizden ıh' doğru değil. Hem ben kendimi bu p& Vâyık görmüyorum.. paranız sizde kal$t | Ora âdetince adamcağıza üç defa , verdikten sonra demiştir ki: — Paranız sizde kalsin; fakat Allab #f kına karınız da bende kalsın!. e At tüccarı bu cevab karşısında n€ ti elden bırakmadan cevab veı'mw” — Cömerdliğinize ve asaletinize * ranım. Fakat meseleyi kadının hl% ğine bırakmamız daha doğru değil F Buna ancak © karar verebilir, # Borclunun teklif ettiği hal wed şudur: yi Kadının gözleri bağlanacak, her _iı' rafına yere hasırlar serilecek, hasırtt' l üzerine sağa sola iki erkek, yani N yatacak. Kadın hangisinin sağda, u sinin solda olduğunu bilmiyecek!.. * Seçme başlıyor Genç kadına mesele anlatılmış, e 4 muti bir zevce olduğu için emri d€ kabul etmiştir. Tecrübe günü ve saati gelmiş, serilmiş, kadın bunlar arasına oturlu) ve gözleri bağlanmıştır. Bundan sonrâ cihetlerini tayin edememesi için topâf bi birkaç defa çevrilmiştir. Erkeklef yerlerini almışlar ve göng çalmıştı". Bu esnâda iki erkeğin kalbi de candan çarpmaktadır. Kadın ayağa * mış, şaşkın bir halde yürümeğe bi adımları kapıya doğru teveccüh kocalar da gülmeğe koyulmuşlardır g kat kadın kapıya doğru gitmekte ederek balkona çıkmış, orada kaybü tur, Birbirlerinin yüzüne bakarak «| L ö (Devamı 11 inci sayfadağ

Bu sayıdan diğer sayfalar: