16 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

16 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Matalı bunu farkedince gözlerini açtı, | VA İSİ Subhiyi işaret ederek kekeledi: Beni vuran budur!... ."'*an—ı derin bir şaşkınlık ılh Subhinin üzerine atıldı. Meei Tniyede Rıdvan Sadullahın sesi içinde ş:'mlh bey, ben onu muhafazayı ta- Te ediyorum... -Sen şu piçin Üüze- '_"'ıı ve kollarından tut! bi Emrin manasını doğrusu hiç biri- .. Rıdvan Sadullah kimi Yordu? Benim gibi serkomiser de anlamamıştı. Bunu gören Rıdvan Binirlendi ve yere, yaralının âtildi... O zaman Muradın yara-| g_"_lmen mevki değiştirerek döşeme | İNdeki tabancaya doğru ilerlemeğe | k hayretle gördük. —_ Sadullahın hareketi bunu ön- elleri Rıdvan Sadullahın de- —sm Pençeleri arasına girince ken- B Biraktı.. T l ih sesi yeniden yükseldi: xm' bıçağın yok mu Osman bey... e Var hocam! A ikar, çıkar ve hemen kahramını- ha dşleri arasına sok... Haydi dur- _,.'Blı şeyler yutmıya çalıştığını gör- Musun? h— delikanlının bir taraftan bu hn_!:ııırm öbür taraftan ağzındaki "Hı:' lokmayı çiğneyip yutmıya görülüyordu. 4 t Rıdvan Sadullahın dediği- hPt... Delikanlı ağzındakini yutmı- “akit bulmadan çenesi dişlerinin ara- p “kulan bıçağın zorile açıldı ve yırt- :h.%dıcı şey çıkarıldı. Bu biraz ev- S elinde bulunan mektubdu... Ai Üt aslanarak hamur haline — gel N alındıktan sonra Rıdvan Sa- Ayağa kalktı: ı.::—ıı talafon edip cen kuflaramı ça; Nh Çakal yavrusunu hastaneye Ü Bee Sanki dünyaya çok lâzımmış N—h"hıu idame için doktorları koş- ı:"' durdu... Sonra alaycı bir tavırla < ilâve etti: 'u—x'hmmmmm ellerine bakınız... İ * Pijama, fakat ellerinde eldiven © Bu ne şıklık!.. Hayır şıklık değil, & « Tuttuğu şeylerde parmak arzusu... Ah mel'un... Y * s,ğ’_'l Saat sonra ihtiyarın cesedi kal- biz yaralı hastaneye naklolunmuş fekrar doktor Bahanın - odasında h Aşağıdan yeni bir buhra- Aitalan validenin çığlık kahkahaları v d aŞ Sadullah: N"l katilin Murad olduğundan çok Bap Hübhelenmiştim, dedi. Selma hanı- H:“—ııı ahrken bu şübhe kat'iyet »» Selma hayalet imzalı son mek- içeri üçe on kala atıl- Yabgaöledi. Halbuki o saatte biz henüz idik ve Subhiyi isticvab ediyor- M&“üınh bizim yanımızdan tam üçte Hattâ ben «Ooo saat üç olmuş> » Bunu gayet iyi hatırlıyorum. Şu Tektubu atan Subhi olamazdı. Va- WHL © da olamazdı. Kala ka- bir doktor, bir Murad, bir kalıyordu... Bilâhare doktor M göre katil ya hayalet- da bizim delikanlı... Fakat ha- ._l:.dıvuı niçin istemesin?... Ona ha Kenan ile, ha Subhi ile evlenmiş, hepsinin bir ol- Seliyordu. İhtiyarın Selmayı kı._:luhhı değildi. Halbuki bu iş- Plânda aşk rol oynuyordu... Sebeblerden Muradın katil oldu- eee %nl:;muvw dayanamıyarak m:.u Rıdvan Sadullah bey, aşk ? n bir canavar şekline sokabi- Delikanlı ağabeylerini niçin öl- Z KA mesele bitmemişti, Ridvan Sa- | | Katil, Sabur Paşa ailesinin en küçük çocuğu Murad idi Murad yaralı olarak — Maksad Selmanın kendisine kalma- idi... Ağk insana bu cinayetleri yap'tı- Yabilir mi sualine gelince efendiler bu da gayet tabil görülmek lâzım gelir, çünkü Murad delidir... Üçümüz birden atıldık: — Deli mi? — Evet, valideden evlâda kalan mi- ras... Tıb fakültesinden verem olduğu i- çin değil, deli olduğu, delirmeğe istidadı Havacılığın Yeni bir zaferi (Baştarafı 8 inci sayfada) fazla sür'at temin edebilmek için hava « nın seyrekleştiği irtifalara çıkarak orada uçabilmek kabiliyetine malik olarak ya - pılmıştir. Fakat hava eksilince yolcular müteessir olurlar. Bunun da önüne geç- mmek lâzım. Onun için kamaraları içer - den dışarıya, dışarıdan içeriye hava sız- SON POSTA (Her hakkı mahfuzdur) yerde yatıyordu. bulunduğu için atılmıştır... Bugün ben fakülteye gittim ve uzun boylu izahat al- dım, Orada okuduğu yalnız cinai roman- larmış... Bazı gayri tabif harekâtı da gö- rülerek muayeneye sevkedilmiş, bu ne- tice ahnınca çıkarılmış... Serkomiser itiraz etti: — Fakat bu işler deli işi değil... (Arkası var) Otobüs servisleri İçin talimatname Şehir ve İstanbul vilâyeti sınırları içindeki kasaba ve köyler arasında iş- letilmekte veya işletilecek olan otobüs ve otomobillere ne suretle ruhsat ve- rileceğine dair yeni bir talimatname | hazırlanmıştır. Talimatname, formali- Eser Türk (Baştarafı 9 uncu sayfada) olmuş ve türkcede yeni bir tarz açmıştır. Bu, sağlam bir kültüre, Kuvvetli bir mahay- yele, tecrübe bir tekniğe dayanan bir tarz- dır. Yalnız, muharrir, bu tecrübesinde, tek- nik tarafı İhmal etmiş görülmüyor. Bu ih- mal, eşhasın karakterlerinin faxla sarahatle gizllişinde, yapıya kullanılan çinsi gösterilmek için senfoniden fodakârlık edilmiş olmasındadır. Yani vak'anın eşhası karakterlerini çiziyorlar, cuya düşen ani yını, Celâleddin Ezine ortadan — kaldırıyor, anlaşıkmamaktan, yanlış anlaşılmaktan çe- kindiği için, kahramanlarının hüviyetlerimi, Börüşlerini, maksadlarını apaçık — söylüyor. Maaleset, kendini bu hususta haklı görüyo- ram. Çünkü, endişesi tamamen yerinde İdi. Bu kadar sarahate rağmen eserinin bazı ta- rafları, yanlış tefsir edilmiştir. Bu sebebden, eserde, rüyalarda olduğu gibi düşüşler ve ani yükselişler var, Prologda, kitaradan bahsedi- len sahne ve Yakubün çekilip gidişi, birinci aktın 4 Üncü tablosundaki Vaytçepel sahnesi bu yükselişleri gösterir. Yakubun — Fiyaka Nuri'ye hiristiyanlığın — sefalette müsavatı anlatışı ve Nurinin putu hirsızlik şeklinde anlayışı da, beşeri Jârâk ve hamakat ha- kikaten çok güzel bir tokattır. Bu, bana, ka- tolik «Claudelsin komünizme Hltihak eden <Anört Gides e yaptığı teklifi hatırlattı. Ko- Mmünizmi, servetin paylaşılması münasında) anlıyan «Claudele zengin olan «Gildes 1 bey- hude yere Kiliseye dönmeğe davet ettikten sonra ona çu teklifte bulunmuştu: — Madem ki komünistsin, servetini tak- âim et. «Afelon şapkalı» Andrd Gide ise gu cevabi vermişti: Biliyorsun ki İsa ve hıristiyanlık «Ce- binde on para vazsa, beş parasını başkaları- uykudan uyandırıyor malzemenin | Sayfa 13 edebiyatını uykudan da uyandırıyor ve eserini, kendi bastırmak suretile, ayni zamanda «Muhazrir yok, kimin eserini basalım!» diye dükkân - larının önünde, gökyüzünden zembille mü- harrir tinmesini bekliyen, bazı modern sahaf- larımıza tabilik denllen işin nasıl bir meslek olması .cab ettiğini de öğretmiş oluyor. Bu münasebetle, geçenlerde müessesesinin otuzuncu — yıldönümünü — kutlulayan — tâbi «Grasset» nin, «P. Valerys nin eserlerini nasıl bastığını — hatırlatmak istorim. — «Cirassete hiç eser neşretmiyen, yazılarını sadece pek yakın dostlarına okuyan «P.Valery» nin Pn- rise geleceğini haber almış, tanımadığı aal- de gidip istasyonda beklemiş ve ondan eser- Terini neşretmek şerefinin kendisine verilme- sini rica etmiş, bir hayli uğraştıktan sonra muyafakat cevabını alabilmişti. Bizim. tâhi- lerden böyle bir fedakârlık ve anlayış bekle- miyoruz. Yalmız, Celâleddin Ezine. ese- rinin sonünda, yakında bir roman, bir piyâs daha hazırlamakta olduğunu bildiriyor. Tü- biler, ona müracaat edorek, muharriri, ken- Vanerine düşen işden kurtarabilirler, ve |«Yakube hayat sahasında yapmış olduğu tec- rübenin inkisarını edebiyat — sahasında da tekrar elmiş olmaz. «Yakub ve Ötekiler» hakkındak! bu yazımı İbitirirken, eserin teferrüatı Üzerinde fazla durmak istemediğimi bildirmem lâzım geli- yor, Çünkü kitabın herkes tarafından okun- Masını istiyorum ve okuyucuların İntibala- rını peşin hükümler, telkinlerle tesir altır- da bırakmak istemiyorum. Yalnız çu kada- rını söylemeliyim ki, bu tarz eserler, klâsikler devrinde olduğu gibi, bugün de harb sonu reslizminin bir aksülameli olarak, - bülün dünyada revac bulmaktadır. Bu tesir, biztim sahnemizde Necib Fazl Kaısaküreğin «To- hum> ve «Bir adam yaratmak» tecrübelerile belirmişti. Lâkin, Necib Fan) Kuakürek her na ver» diyor. Madem ki katoliksin ve iyi bir |iki tecrübesinde, giir ve hayal kabiliyetlerini huristiyansın, evveli sen servetini dağıt, son- | Kullanarak, kahramanlarını, vak'anın diğer ra ben de dediğini yaparım. eşbasını küçültmek suretile tebarüz ettiriyor, ve bir baleti ruhiyeyi, bir «obsesslonsu tahlil e- diyordu. Celâleddin Ezine ise, sarih hatlarile Eserin realiteye temas eden tarafları nias-|de olsa, kültürü ele- alıyor, kahramanını beten muvaffak olmuştur. Ömerin Yakuba | yükseltmek için diğer eşhamı küçültmüyor, Fatmadan niçin ayrıldığım söylerken Çiz- | bllâkis onları da ayni seviyeye çıkartarak bir diği bugünün kadımı portresi, Benli Saadetin |ahenk yaratıyor, muhtelif kâlnat görüşlerini, maz olarak yapılmıştır. Bunlarda tazyiki | nesimi sun'i vasıtalarla dalma ayni sevi- yede tutulür. Rahatlık bahsine gelince: Tayyare 42 yolcu taşır, içinde 30 tane yatak, ile muh- telif salonlar ve mükemmel! bir mutfak, müteaddid de hizmetçiler vardır. tesini ikmal ettikten sonra tatbikata geçilecektir. Haleğ mercii kanunisin- den gayri mahallerden ruhsat almış o- larak işlemekte olan otobüs ve otomo- billere yeni talimatname çıkıncaya ka- dar müsamaha olunacaktır. SATIŞİLÂNI İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan : Nefise ve Tevfik tarafından Vakıf Par alar idaresinden 23524 ikraz numarasile borç alınan paraya mukabil birinci derecede ipotek gösterilmiş olup — borcun ödenmesinden dolayı satılmasına karar verilen ve tamamına ehlivukuf tarafın- dan 1800 lira kıymet takdir edilmiş olan Beyoğlunda Hüseyinağa mahallesinde Yenişehir caddesinde eski 112, yeni 92 kapı numaralı bir tarafı İskender ağa- nın arsası, iki tarafı Petraki ve Kostantin dükkâmı, tarafı rabli yol ile çevrili üstte odaları olan bir kâgir dükkânın evsaf ve mesahası aşağıda yazılıdır: Gayrimenkul kâgir 92 numaralı dükkân ve üzerinde odası olup buraya dük- kâniın içinden çikılır, Dükkânın önü camekân ve istor kepenkli, zemini kısmen ahşap ve kıgmen karesiman döşeli ve sa bit dolablıdır. Birinci kat: Bir sofa, bir aralık ve iki odadır. Sofada bir helâ vardir. Binanın beden duvarları kâgir, dahilt aksamı ahşabdır. Mesahası: 86 metre mürabbaıdır. Yukarıda hudud, evsaf ve mesahası ya zılı gayrimenkulün tamamı açık arttır maya konmuş olup 1/8/938 tarihine rastlıyan Pazartesi günü saat 14 den 16 ya kadar Adliye binasındaki —dairemizde açık arttırma ile satılacaktır. Artı tırma bedeli mühammen kıymetin 96 75 ini bulduğu takdirde gayrimenkul en çok arttıranın üzerine ihale edilecek, aksi takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on beş gün müddetle temdid erilerek 16/8/938 tari- hine rastlıyan Salı günü saat 14 den 16 ya kadar gene dalremizde ikinci açık arttırması yapılacak ve bu ikinci arttırmada gayrimenkul en çok arttıranın üzerine ihale edilecektir. Satış peşindir. Taliblerin arttırmaya girmezden evvel muhammen kıymetin ©6 7,5 u misbetinde pey &kçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mek- tubunu ibraz etmeleri lâzımdır. Birikmiş vergilerle belediyeye aid ten viriye, tanzifiye ve dellâliye resimleri ve Vakıf icaresi satış bedelinden tenzil edilir, 20 senelik taviz bedeli müşteriye aiddir. 2004 numaralı icra ve iflâs kanununun 126 ıncı maddesinin 4 üncü fikrasınca, bu gayrimenkul üzerinde ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiblerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masrafa dair olan iddiala» rını, bu ilânın neşri tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile bü- dirmeleri icab eder. Aksi halde hakları tapu sicilile sabit olmadıkça satış bede. linin paylaşmasından hariç kalacakları ve daha fazla malümat almak isteyenle- rin 1/7/938 tarihinden itibaren berkesin görebilmesi için açık bulundurulacak olan arttırma şartnamesile 935/1811 numaralı dosyasına müracaatları ilân olu- nur. — (8896) müşteri kabul edişi bu parçalardandır. Celâleddin Ezine Türk edebiyatına günel bir rüya oyunile girerken, onu, uyuşuk bir terdlerin temayülleri ile bir hizada yürütü- yor. Fikret Adil Niğde tahrirat kaleminde başlayıp istanbulda darağacı altında biten memuriyet hayatı (Baş tarafı 7 nol sayfada) çok sevdiğini, ve benim Pembeyi ku- zumdan fazla sevdiğimi sade Zeyneb değil, hemen herkes biliyordu. Bu ba- kikatin farkında olmıyan, sade kendi- mizdik. Hattâ bir gün babam anneme: mahfelerin müvazenesi bozülmuş, ve cümlemiz birden aşağı yuvarlanmış - tık!. Bu müdhiş sükut esnasında, hiç birimizin sakatlanmayışı da sırf tesa- düfün nimetiydi!. (Arkan var) —Hanım... demiş... Bu — çocuklar | aa birbirlerine âdeta âşık... Bari ailesini kandırıp Pembeyi bizim oğlana alıve- relim, Nişanı şimdiden yapar, buradan giderken, Pembeyi de alır götürürüz!. Fakat annem, babamgyın şakaya vura- rak izhar ettiği bu arzuya yanaşmamış, ve!: — O masıl söz? Hazımın Niğdede be- bek gibi nişanlısı var! deyip, mevzuu değiştirmiş. Ben bünları bir gün, bizim kulağı delik, çenesi düşük hizmetçiden dinle- miş, ve ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Fakat yedi sekiz ay sonra, babamı Antalya tahrirat müdürlüğüne tayin ettikleri zaman, büngür hüngür ağla- maktan kendimi alamadım. Zaten beni memuriyetten nefret et- tiren, hattâ memuriyete düşman eden ük hâdise de budur. Fakat bu nefrete Tağmen, âkıbeti bazan acı olan bu mez- leğe girmemenin yolunu, girdikten son- Ta da kurtulmanın çaresini bulamadım. Çünkü babamın memur ruhu bana da sirayet etmişti.. Ve ben, bu ruhun cezasını, bütün ömrümce sürükledim! İspartadan Antalyaya harekete ha - zırlandığımız gün, şiddetli bir poyraz, ve müdhiş bir kar tipisi ortalığı birbi- rine katıyordu. Niğdeden İspartaya gelirken, katır- ların semerine heybe gibi vurulan kü- çük mahfelerin bir gözüne benimle ab- lamı, diğer gözüne de küçük hemşi - remle küçük halamı yerleştirmişlerdi. Fakat ben, küçük halam ve küçük hem- giremle hiç geçinemezdim. Nitekim, bu seyahat esnasında bile kavga çıkarmış, ve kavga ederken, mahfeden sıyrılıp, bizi taşıyan katırın semerine binmiştim. Ben samere binin- ce, terazi küfeleri kadar hassas olan ua omm —a —e Erkek kalasındaki ideal kadın ve akşam her yemekten sonra RADYOLİN ile fırçalıyan kadındır. Dişleri en fazla beyazlatan, mikroblara karşı en müessir, terkib itibarile on mükemmel diş macunu HALE OPERETİ 20: Narlıkapı Şafak 21: Balı: Azak 22: Çarşamba : Beçiktaş aile

Bu sayıdan diğer sayfalar: