6 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

6 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hilâl çıklığı yere Tekrar girdi Yazan: Muhittin Birgen «Hilâl çıklığı yere tekrar giremez'» Bu meşhür söz, on sekizinci ve öon dokuzun- cu asrı kendi ellerile idare etmiş olanlar tarafından ortaya atılmış ve hattâ Os- manlı imparatorluğu ile dostluk yaptık- ları zamanda bile, gene onlar tarafından, değişmez bir düstur gibi tatbik edilmiş olan bu prensip, dündenberi, ilk defa ©- Jarak filen ibtal edilmiş bulunuyor. Hi- lâl, o ezeli şan ve şerefile, dalgalana dal- galana, Türk çocuklarının omuzlarında, siyasi olduğu için kıymeti daha büyük bir muzafferiyetle, çıktığı yere tekrar girdi! Tarihin gidişinde, Türk bakımından ne derin değişiklikler vukua geldiğini an- lamak için bu hâdise üzerinde durmak lâ- zımdır. On yedi sene evvel çıktığı bir memle- kete, bir fatih sıfatile değil, belki de Fransa gibi ü bir hak sal olarak, sulh ve asayişin muhafazası için giren Türk ordusu, yeni 'Türkiyenin gelecek — muzafferiyetlerinin pişdarıdır. Onun oraya girmemesi için her şey ya- pıldı. Bütün mümkün şanslar tecrübe e- dildi ve bütün kuvvetler kullanıldı. Bu- Na Tağmen, yürümeğe karar vermiş 0- lan bir milletin bayrağı, Hatay ufukla- yında tekrar dalgalanmaktan menedile- medi. Vakâ, bu bayrak bugün - oraya sembolik olarak giriyor; nitekim, zamanı gelince, çıkışı da sembolik bir çıkış ola- gaktır. Ayni zamanda, itibaren Fransa bayrağının Hataydaki varlığı da semboliktir. Fakat, zamanı gelince, Fran- y Hataydan sembolik olarak çı- kacak değildir. Atatürkün omuzlarında ileriye doğru yürümeğe başladığı gün- denberi bize yalnız muzafferiyet getir- miş olan bu bayrak huzurunda söz vere- biliriz ki bu, mukadder bir neticedir. * girdi. n bu hâdise, bıze ne kıdar ar duygüsü verse haklıdır. Fakat, bu duygu ile göğüsleri Tırken, şuna dikk hm: Eğer hilâl, diyse bunun tek olan sebebi, «Osmanlı»- nın omuzundan kalkıp Türkün omuzuna geçmiş bulunmasıdır. Osmanlı bayrağı bayrağı idi; Türk bayrağı bir n hayat hakkının bay- rağıdır. Dünya, dünya olalı hiçbir istilâ Impnn'urlugu görmemiştir ki bu, niha- mıiya mahküm bulunmasın. da hiçbir millet görülmemiş- tir ki, milli varbğım hissedip hakkımı müdafaaya karar ve: man, onun bayrağını milli hududi nişliği i lecek bir kuvvet çıksın. Bü muciae, bütün keramet burada- dır. Hataya giren bayrak, bir ordunun | müfrezelerini, taburlarını, bir kelime ile, bir orduyu temsil eden bir alâmet d dir, Siyasi bir hududun öte tarafında kendisini şevk ve heyecan içinde bekle- şenlerle kucaklaşmak üzere oraya giren bütün bir millettir! Tek kalbli, tek fikirli, tek şuurlu, yek- pare bir millet varlığıdır ki kendisini çe- yiren siyasi çemberi parçalıyarak öte ta- raftaki kardeşlerine her millet için tabii olan milli hayat hakkını götürüyor. Ha- tay ve Türkiye şimdilik ayrı ayrı isim- lerdir; fakat hakikatte Hatay ve Türki- ye ayni şeylerdir: Türk. * , Türk ordusu Hataya bir istilâ ordusu gibi girmedi. Hataya sulh ve asayiş gö- türmek, Hatayı müstemleke olmaktan kurtarmak ve Hataylılara sakin ve mes'ud | « bir hayat vermek için girdi. Gönül iste ki Suriyeli komşularımız bunu iyi anla-| İzu etmiştir. Millt Türkiye milli hududla- | sınlar. Şamda hâlâ devam eden feryad, figan gösteriyor ki Suriye vatanseverle- Tinin bir kısmı her meseleyi anlama- mışlardır. Fakat, yavaş yavaş görecek ve anlıyacaklardır ki Türkiye Hatay me- selesinde ne kadar münakaşa kabul et- mez ve kat'i kararlarla yürür bir mem-| leket olmuşsa Arablığın haklarına ria- yette ve Suriye komşuluğuna kıymet ver- mekte de o kadar dikkatli ve ihtimamlı olacaktır. Türkiye, Hataya Suriyı düşmanı olarak girmiyor; bilâhis Suriye ile daha sıkı bir dostluk ve şark millet- lerine mahsuüs bir kardeşlik yapmak az- n bütün ge-| çinde hâkim olmaktan menedebi- | enin bir | Resimli Makale; kanaatleri değiştirdi. Bugün: Mussolininin Önünde yapılan Aftletizm imtihanı Romada, Faşist fırkası erkânından 90 kişi Mussolinin huzurunda, atletizm imtihanı vermişlerdir. İmtihana giren- lerden 32 kişi muvaffak olamamıştır. Müsabakada, süngülü tüfek maniası ü- zerinden atlamak, ve alevli helezonlar- dan geçmek de vardı. Çinli bir kadınla evlenmek suç mudur? Londrada bir kaç haftaya kadar ga - rib bir davanın görülmesine başlanacak- |tar: | Nebat hastalıklarınm en büyük müte- hassısı olarak tanıman doktar Harland 6 |yı evvelki İrinidat pamuk mıntakas edilmiştir. 12 yıllık bir mukave feshedildi, Mü: |kat azlinin sebebini anlamak İstiyordu. Nihayet öğrendi ki altı senedenberi bi diği için hizmetine nihayet verilmiştir. Doktor şimdi müesseseden dava etmek - tedir. Üzerinde durduğu nokta: Bir Çinli kadın ile evlenmenin suç sayılıp sayıl - madiğı noktasıdır. mi iledir ki arada buna mâni olabilecek bir meseleni her şeyden evvel hallini ar- rında ne kadar kıskançsa başka milletle- rin hududlarına karşı da o kadar hürmet- kârdır. Muhittin Birgen İSTER İstanbul gazeteleri yaz mevsiminin — Bu yıl İstanbulun bütün sokaklarının sabah akşam muntazaman sulanıp yıkanacağını haber vermişlerdi. Hal- İSTER Eski insanlarda vakit mefhumunun kıymeti yoktu: — Geç olsun da güç olmasın derlerdi. Halbuki zaman — Güç olsun da geç olmasın, diyoruz, gecikmenin kıymeti, ve faydası yoktur. si müddetinin yarısında | beb göstermemişti. Vâkıâ profesör der - |m, hal mümasil bir müessesede iş buldu. Fa- | likte çalıştığı bir Çinli kadın ile evlen-| SON POSTA — En büyük hata.. yavaşlıktadır saat gecikmesiydi, -: Napolyonu Vaterloda mahiveden imdad kuwvetinin bir Çanakkaleyi düşman donanmasına ka- payan da torpil tarlalarının taarruzdan yarım gece evvel döşenmiş olması oldu. Güçlük gözünüzü korkutmasın, niha- ve biliyoruz ki haricinde olan zar aa Hergün bir fıkra Volterin ilânı aşkı Volter, fevkalâde güzel bir kadına âşık olmuştu. Bir gün kadınla bir $ mecliste yan yana düşmüşlerdi. Vol- ; ter bunu fırsat bildi. — Dün gece bir rüya gördüm, dedi, güzel bir rüya idi. Ben bir kralmışım, ve size tesadüf ediyorum, Başka bi İ vaziyette olsam cesaret edemezdi ama, kral olduğumdan cesaret almış, size dşik olmuştum. Derken birdendi- ; Te uyanıverdim. ; — — Desenize büyük bir kayıb. Volter güldü: — Hayır o kadar büyük kayıb deği Uyandığım zaman düşündüm.. Kral tıktan başka her şeyi muhajaza edi Va Sigorta parasını Almak için çocuğunu Öldürten baba Nevyorktan lıyor: Nevyorkta i- ki genç kız aralarında kur'a çekecek, 10 yaşındaki bir oğlan çocuğunu han - gisinin öldüreceğini kararlaştırmışlar- dır. Bü iddiayı artaya atan, geçen ni: da Corciyada babasının hanının de tabanca ile öldürülen Nelson ismin- deki bir çocuğun katillerini bulmaya çalışan Corçiya emniyet müdürlüğü - dür, yaşlarında bulunan iki hizmetçisi tev- kif olunmuşlardır. Polisin dediğine bâkılacak — olursa baba itirafda bulunarak, çocuğu 1000 | iralık bir sigorta parasına tamaan öl- | |dürttüğünü, bunu da iki hizmetçi kıza |teklif ederek â kur'a çekmek süretile yaplırtlığı miştir. Çocuğun öldürüldüğü gece, zavallı- ü çagın'ı 17 ;ı:mekı hiz - arkasından | Büyük İskenderin kabri bulundu Misir müzeleri umumi müfettişi profe- sör Ahmed Kemal Asu — vadisi: |yaptığı araştırmalar neticesinde « fatihi> denilen büyük İskenderin kahrini bulmıya muvaffak olmuştur. Mısır hükü- meti pi r Ahmed £ mamlaması için mühim tir, Fen âlemi bu keşfe bü yet atfetmektedir. yük ehemmi - İSTER başlangıcında: muzin yıkanıp sule: İNAN, İSTER yet biraz yorgunluk verir fakat geçliğin tamiri Çocuğun babası ile biri 18 diğeri 17 |* imkân arları vardır. İngilterenin en Meşhur kadın Doktoru mahkemede Sözün Kısası Bir hâdise —— Ve bir fıkra ükümdarın dalkavuğu, ikide bir azırının taklidini yapare mış. Saray nazır. da bunu işittikçe, hid- detlenirmiş. Bir gün dalkavuğu tenha bir yerde görmüş: — Bak, demiş, bundan sonra haberin olsun.. bir daha benim taklidimi yapacak olursan, kendini ölmüş bil, hemen yaka« lar, kafanı keserim. Dalkavuk, hükümdarın yanına çikmış, saray nazırının kendine söylediklerini tekrarlamış. Hükümdar gülmüş: — Sen hiç korkma, istediğin kadar takx ü Iki dakika 'ay — Ne düşünüyorsun? — İki dakika sonra pek geç değil mi, de bu işi iki dakika evvelden yapsa« nız daha iyi olmaz mı? Dünkü gazetelerden birinde bir hava « dis gördüm ve bu fıkrayı hatırladım. dİki kişi daha sütten — zehirlenmişler, fakat sütçü yakalanmış, tecziye edile « cekmiş.» Kendi kendime: — Zehirli süt satan sütçünün tecziyesi pek geçe kalmadı mı? dedim, bu işi iki kişi zehirlenmeden yapsalardı olmaz mıydı? * ** Güsaeeaa DAİA KER A öARüRSeReLEsann Bir kamyon parça parça oldu, şoför kurtuldu Dün Beşiktaşda bir otomobil kaza- sı olmuştur. Tophane garaji sahibi İs- mail Hakkıya aid olan ve şoför Hak « kının idaresindeki 3570 numaralı kam- yon ide Umurca fabrikasından yük lediği 55 teneke gilikosu Sirkecide A- dapazar - Bolu ambarına getirmekte i- ken Beşiktaşda Akaretler caddesinde Iıi:denbite direksiyona bir sakatlık â enkaz yığını haline ge- ,len kamyonun şoförüne, garib bir te - 15 yaşındaki bir kıza, doğum has - salarından mahrum edecek şekilde â meoliyat yaparak, hastasını akim bı rakan, İngilterenin tanınmış 1âvtala ndan doktor Börn, mahkemeye veril- miştir. Esasen ameliyatı müteakib, ad- liyeye müracaat ederek: , — Beni tevkif ediniz, kanuna aykırı bir iş yaptım, diyen doktor şimdi şun - mektedir: — Bu ameliyatı yapmak mecburiye- ti vardı. Zira bu bir vicdan meselesi İldi. Bu babdaki kanunlarımız sakattır. Ben. bu ameliyatla kanunun sakat ol - |duğunu göstermek istedim.» Doktar mahküm edildiği takdirde, müebbed hapis cezasına uğrayacak, ve icrayi san'atten mahrum edilecektir. Doktor bütün muhakeme esnasında, reisin teklif ettiği iskemleye oturma - miş, hep ayakta durmuştur. Bir hizmetçi kadın milyoner oldu İngiliz zenginlerinden — biri, uzun üddet“yanında çalışan ve kendisine büyük iyilikleri dokunan — ev bekçisi kadına, öldükten sonra 6 ev, ve bir bu- çuk milyon lira bağışlamıştır. Aldığı 40 lira aylıkla geçinen — kadın, şimdi milyonerler sırasına geçmekle beraber, efendisinin hatırasını taziz etmek içi onun en sevdiği evini bir kilise haline |getirmiş ve orada yaşamağa baş ıîîl'. F —— İNAN, İNANMA! buki temmuzun ilk haftasına kadar şehrimizin sokakların- da tek bir arazöz göl lmedi. Bu yaz mevsiminde sokakları- ınmasını ise ilk defa olarak dün öğleden sonra yağan yağmur temin etti. İNANMA! sadüf eseri olarak, hiç bir şey olma « miştir, Bir genç kız otomobilden düşerek yaralandı Beyoğlunda Keresteci sokağında 31 numaralı evde oturan Donniğin kızı 28 yaşında Bercuhi ile Zühtü oğlu Muzaf- fer ve Muzafferin arkadaşı — Nihadın binmiş oldukları şoför Reşadım idare - sindeki 2896 numaralı taksi — arahası Ortaköyden geçerken kapının bi bire açılması neticesinde Bercuh düşmüş, vücudünün muhtelif yorle . rinden yaralanarak tedavi altına alın « mıştır. Parasız yemek yemek isteyen zorba bir kadın Dün Kazlıçeşmede tuhaf bir hâdise olmuştur. Emsal isminde genç bir ka - dın Kazlıçeşmede Demirhane caddesin- deki aşcı Salimin dükkânına gelerek parasız yemek yemek istemiş, buna ra- zı olmıyan Salime de bağırı hakaret etmeğe mabhalline gelen 619 num.ıruh polis memuru Halid kadını yakalamak iste- mişse de Emsal polise de kafa tutmuş, fakat biraz sonra yakalanarak cürmü meşhud mahkemesine tevdi edilmiş « tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: