8 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kitaba uydururlarsa dı. Belediye son verdiği kararla bir fin - can kahvenin kırk kuruştan fazlaya sa « tılmasını menetti. Bundan sonra, her hangi bir eğlence yerinde oturacak, eğlenecek, kahve içe - cek ve kırk kuruş verip dışarı çıkabile - cekmişiz, Böyle olursa çok iyi. Fakat, eğlence yerlerinin açık göz sahibleri: — Kırk kuruş bir fincan kahvenin pa- rası, altmış kuruş ta fincanım kirası! Yahud da: — Kırk kuruş bir fincan kahve.. Alt- mış kuruş ta bir bardak terkos suyu, Kah- <«Adamın biri devesini kaybetmiş.. Ara- mış, aramış, bulamamış.. kızmış: — Eğer, demiş, bu deveyi günün birin- de bulacak olursam pazara götürüp bir akçeye satacağım. Bir kaç gün sonra tesadüfen deve bu- lunmuş. Devenin sahibi sözünden dön - memiş. deveyi pazara götürmüş. Fakat yanına da bir kedi almış: — Deve bir akçeye, deve bir akçeye! Diye avazi çıktığı kadar bağırmış. Bir akçeye deve satıldığını duyanlar köşuş - muşlar: — Bir deve bir akçe ha? — Evet, deve bir akçedir, fakat kediyi | ve susuz verilmez! de beraber satıyorum. Kedi için de bin| Diyerek, gene bizden liralarımızı tı- akçe İsterim.» | kır tıkır alırlarsa o zaman kimden kime Eskiden eğlence yerlerinden bazıların-| şekva edelim! da bir fincan kah' bir lira alıyorlar- : Bunları biliyor mu idiniz? D azı —| — Buzlu kıt'aların lınynklugu Cenub — kutbu - nün teşkil ettiği buzlu kıt'a Avru - pa ile Avustralya- nin her ikisşinin mecmu hacmin « den üç defa bü - yüktür. Bu muaz- zam kar ve buz İsmet Hul üsi Benzin yerine lâğım gazı Stütgart — şehri- nin havagazı fab- rikası yeni bir gaz yapmaktadır. Bu gaz, şehrin lâğım sularının intişara . tından — elde edil- mekte ve 200 ba- diyarında hiç bir vayi nesimi tazy toprak zerresi yok- yiki altında çelik şişelere doldurulmak -| tur ki buz bağlamamış olsun. tadır. Bu gaz benzin yerine otomobiller - * de kullanılmaktadır. Hem ucuz, hem ben- 3 « Lâciverd ve mavi gül zinden daha randımanlıdır. İngilterenin tanınmiş gül mütet 5- * v sıslarından ve bizzat icad € Havsalanın aıamadıgl dört gül nev'ile şöhret uş oları birkaç rakkam Mister Prens'in iddiasına göre, gülcü - Dünya yüzünde xx,“ lük san'atinin en zor tarafı lâciverd ve yaşıyan — insanları X. MİJ siyah gül yetiştirmektir. Siyah gülü: birbirine katıp bir pek o kadar müşteri bulmamak ihtima- Cisim yapmak olmakla beraber, lâwiverd veya ma- mümkün olsa, bu yetiştiren herhangi talih! gisim arzımızın an- nin yüz binlerce lira kazanması işden cak - (80000) mil - bile değildir. ”//u XXX yarda biri büyük - Jüğünde ifade e - ci Ö debilir. Kürrei arz da güneşe nazaran (300) bin defa küçük- tür. e b / * Berlinin manzarası değişiyor Berlin şehrinin manzarası mektedir. — Hitlerin — çizdiği plân mucibince meşhur 70 metre yük- sekliğindeki zafer âbidesi sökülmekte- dir. Bu âbide bundan yetmiş sene ev - vel, Fransa - Prusya harbi zaferini ve Alman Reihi'nin kurulmasını tes'iden dikilmişti. deği:; * 16 senedir. iskambil oynıyan, fakat bir kere münakaşa etmiyen dört arkadaş İngilterede yalnız içtikleri su ayrı giden dört arkadaş 16 yıldır, her çar - şamba akşamı, münavebe ile birbirle - rinin evinde toplanarak iskambil oy - namaktadırlar. Şimdiye kadar tek bir * Elektrikle yağmur yağdırılacak İngiliz fen adamlarından Sir Oliver kere olsun aralarında munakaşı etmiş | Lodge bir konuşma sırasında: değildirler. — Günün birinde elektrikle yağ - Dört arkadaş iskambillerini oynar- |mur yağdırılacaktır. Fakat bunu pek Jarken, karıları da bir araya ızlen—_kı yakın bir müjde olarak kabul etmeyi - örgü örmektedirler. Okuyucularıma Cevablarım Derdli Bayanın komşusuna: Mektubunuzu sütunuma geçirmek isterdim. Cehaletle karışık safveti ab- dallık derecesine çıkaranlar için çok güzel bir ders olurdu, fakat mahiyet i- tibarile olmasa da şeklen ayni vaziyet- te bulunanlar için bir sıkıntı, bir çe- kinme mevzuu teşkil etmesinden kork- tum, vazgeçtim. Derdin tek çaresi 'ki alâkadarın da doktora başvurup kur- tülmiya — çalışmalarından — ibarettir. Kendilerini çağırınız ve anlatlınız. Ta- bit bunu müteakib yapılacak şey ya- banciya kapıyı kapamaktan ibarettir. Ve Ankarada Bay (T. İ. Ç.) ye: Aşk geç başlıyabilir, güç başlıyabi- Hr, fakat bir defa başlayıp da muay- yen seyrini takib ettikten sonra söne- cek olursa tekrar âlevlenmesi mümkün yolamaz. Bu vaziyetin istisnasını da bilmiyorum. Fakat şayed muhitinizde #önüp canlanmış bir hisden bahsedil- niz!.. demiştir. Çocuk bakımı Emzikteki çocuklaıda hazımsızlığın önü nasıl alınır? Mühim Trahatsızlıklarda çocuğu derhal doktora göstertnek esastır. Fakat em - zikteki çocuklarda sık sık rastlanan u- fak tefek hazımsızlıkları anne de gide - rebilir. Aldığı sütü iyi hazmetmiyen yav- ru kusar, kilo; lacağı yerde eksilir, barsaklarının çalışması bozulür. Bunun sebebi çok defa şudur: Çocuğa daha ilk aylarda ihtiyacından fazla süt verilmiştir. Sık sık, gayri muntazam fa- sılalarla emzirilmiştir. Bu yüzden midesi yorgun düşmüş, süte tahammül edemez olmuştur. Bazan sebeb pek anlaşılmaz. Emzirme vakitleri, şekli, mikdarı yerindedir. Bu- na Tağmen yavru zayıflamakta ve çok kusmaktadır. Her ki şekilde de telâşa değer bir şey |yoktur. Şu noktalara sabırla itina edilirse ı;oı.uğıuı bir şeyciği kalmaz, 1 Eğer çocuğa annesi emziriyorsa her üç saatte emzirmeli ve her defa ne daha i|az, ne daha çok emzirmiye dikkat etme- lidir. 2. Annenin yiyeceğini tanzim atmeli - dir. Eti azaltıp meyvayı, sebzeyi çoğalt- malı, pekliğe mâni olmalıdır. 8. Sütünü muayene ettirmelidir. Fazla yağlı ise anne et yemeklerini yağlı, unlu şeylere terchi etmeli, yağsızsa bilâkis ha- mur İşin! ve yağlı yemekleri etten çok yemelidir. 4. Buna rağmen çocuk hâlâ kusmakta ve zayıflamakta devam ederse bir sütni- ne tutmalıdır. Çünkü bazan annenin sü- tü kendi çocuğuna yaramıyabilir. 8. Eğer çocuk annesinin sütile değil de .| #mzikle besleniyorsa o vakit verilen süte diğini işitirseniz biliniz ki bu, aşk de ğil istektir. 'Yani demek istiyorüm ki mektubu- na mukabele etmeyiniz, sizi bekliyen nasib bir başka genç kızın kalbindedir. * Derdit tmzasile mektub yazan okuyu- cuma: Her insan hür doğar, hür ölür, cüm- lesini ancak Fransız ihtilâlinin «Hu- kuku beşer» beyannamesinde bulur- Sunuz. Vâkıâ hür doğarız, fakat doğduğu- muz dakikadan itibaren hayatın bağ- ları yavaş yavaş boynumuza dolanmı- ya başlar. Aramızdaki fark bazıların- da bağın çok, bazılarında ise az olma- sından ibarettir. Sizi birinci sınıfta gö- Tüyorum, Henüz genesiniz. İlk vazifeniz kar- deşlerinize babalık etmektir. Ayni za- manda da kuvvetli bir istikbal hazır- lamaktır. Birakınız evlenme düşüncelerini bir kenara, onun sırası henüz gelmemiş- tir. TEYZE kaynayıp soğumuş şekerli su katmalıdır. lik aylarda üçte bir, sonra dörtte, daha sonra beşte bir nisbetinde... 6. Çocuk bazan da kaymağı alınmış sü- tü kaymaklı sütten daha iyi hazmeder. Bunu denemeyi de unutmamalı. 7. Sebze suyuna biraz pirinç suyu ka - tarak vermek te iyidir. Bir de üç litre su- da nohut, arpa, mısır, buğday, fasulye, mercimek gibi taneler üç saat kaynatılır, e beş on gram da tuz alılır, çocuğa rilir. Fakat bu su hiç bir vakit yirmi dört saatten fazla saklanmamalıdır. Bo- yatı dokunur. Fakülte mühürünü eden sahtekârlar Bir tanesi vesikaları, pasoları, hüviyet varakaları yaparak müfettişliğe yükselmiş Dün gasliye 2 'nci ceza mahkemesi çok karışık bir sahtekârlık hâdisesinin duruş- masına bakmıştır. Hâdisenin suçlularından — Hikmetin; Hukuk Fakültesinin mührünü ve fakül- te dekanı Sıddık Saminin imzasını taklid etmek suretiyle, sahte hüviyet varakası, tramvay pasosu V.S. tanzim ettiği iddia edilmektedir. Diğer suçlu Şevket ise bu sahte pasoyu kullanmaktan maznundur. Gene iddiaya göre suçlu Hikmet Hu- kuk Fakültesine aid tanzim ettiği sahte bir vesika (le, kendini Hukuk mezunu göstererek maliye memuru ve müfettiş olmuştur. Nihayet bir gün iş anlaşılarak adliyeye sevkedilmiş ve Ağırcezada da mahküm olmuştur. Hikmet tevkifhaneye girerken sahte fakülte mührünü Şevkete vermiştir. Suçlunun iddiasına göre bu sahte müh- İrü kullanan ve bugün dava mevzuu olan |vesikaları tanzim eden, Şevkettir. Vekil Ferid, dün mahkemede bu ciheti, şö; izah etmiştir: — Şevket, arkadaşı Hikmete para tek- #r. lif etmiş ve: «— Suçu sen üstüne al. Esasen, sen ay- ni suçtan sabıkalısın» demiş, müvekkilim de, saikai zaruretle, bu ikinci sahtekâr- hk suçunu da sırtına yüklenmiştir. Mu- hakeme sırasında, delillerle sabit olan bu cihet, bugünkü hâdisede bir alâkası ol- madığı halde, müvekkilimi maznun mev- kiine sokmuştur. Şevket ise, bu iddiayı reddederek: — Bu vesikaları ben tanzim etmedim. Bunları kullanmanın sahtekârlık sayıla- bileceğini de, bilmiyordum. Hikmete iti- madım vardı. Esasen, fakülteye girece- ğim Gihetle, bunları kullanmakta — bir mahzur da görmedim, demiştir. Müddetumumi, iddianamesinde her i- kisinin de, suçlarını sabit görmüş ve ceza kanunundaki muhtelif maddelere tovti- kan, tecziyelerini taleb etmiştir. Suçlular da, müdafaalarını yapmışlar, dava karara kalmıştır. 7 yaşında bir çocuk hem davacı, hem de şahid Dün yedi yaşında bir çocuk, adliye celbedilerek, şahid sıfatile ifadesi al miştir. Bir müddet evvel Kütahyada Hanife 1s- minde bir kadın çocuk düşürmek için ilâç almış, fakat ilâç gksi tesir yapmış, kadı- nin ölümüne sebeb olmuştur. Şimdi İs- tanbulda bulunan ölen Hanifenin kız kardeşi Bedriye, müddeiumumfliğe mü- racaat ederek, bu ilâcı veren ve karde- şinin vefatını bazırlıyanların Hatice iş- minde bir ebe ile arkadaşı diğer Hatice ve Nazmiye olduklarını iddla etmiştir. Bu ihbar üzerine, adliyece tahkikata geçilmiştir. Ölen Hanifenin öksüz bıraktığı yedi yaşındaki kızı Kâmran da, anasının ölü- müne sebebiyet verenlerden davacıdır. Küçük kız dün müddeiumumtfliğe cel- bedilerek, şehadetine müracaat edilmiş- tir. Minimini Kâmran, vak'ayı şöyle an- latmıştır: — Anneciğim, hastaydı. Hatice teyze beni Cevriye teyzeye gönderdi: «— Git bana eşek pisliği ile peynir ge- tir> dedi. Bunları karıştırdı, anneme ilâç yaptı lar. Öldü annem. Küçük Kâmran, adliye koridorunda et: rafındakilere: — Annem bu ilâçtan öldü. Ben de — vacı oldum, demiştir. Otobüs davası Otobüs davasına asliye 1 inci cezeda Eminin şeref ve haysiyetine dok neşriyat yapmaması ve kan /Uımrd Emin ve 481 inci maddelere gi | kendisinin de berae yabancı gazetelere eden diş tabibi veri madde mucibince üç neşrinin karar altına alır i)ıvn karara kalmışt Poliste : Bir tüccar uyurken yeleğinin cebinden bin lirasını çaldılar Üsküdarda Çamlıca caddesinde oturan o- dun tüccarı Zeki zabıtaya mürnenatla evi - nin Bahçesinde yatarken karyolasının ayak 1 aded beşer yüz liralık n çalındığını 1ddla etmi; Zabıta derhal harekete geçerek şikâyetçiye kimden şüphesi olduğunu sormuş, Zeki de azabaci başka kimseden şüphesi olmadığını | Alide; miş, Ali yakalanmış ve saat ile paralar üzerinde zuhur etmiştir. Suçlu cürmü meş « | (bud mahkemesine gönderilmiş, saat ve pa- ralar sahibine tade edilmiştir. Vapurda hırsızlık Denizyollarının Trak vapütü evvelki gün Modanya seferini yaptığı sırada vapurda bü- lunan yolculardan Ahmed adında bir şahıs vapurun büfe takımımdan bazı e$ya ile ipek perde kordanlarını — çalarken emniyet sivil memurları tarafından yakalanmış, adliyeye — verilmiştir. Bir çocuk pencereden düştü Balacıkta Arka sokağında oturan Rifa « — tin oğlu Bürhan evin ikincl kat penceresin- den yere düşerek vücudünün muhtelif yere — lerinden yaralanmış, yaralı Nümune hasta- nesinde tedavi allına alımmıştır. Sıcaktan bayılan bir memur Şehremanetl Kadirga caddesinde oturan paket postanesi memurlarından Zeki, Köp- rüden vapura binerken sıcakların tesirile ü- gerine fenalık gelerek düşmüş ve bayılmış « tır. İki otomobil birbirlerine çarptılar Şoför Hayrinin idaresindeki 2870 numa- ralı otomobil ile şoför Muzaffer tarafından kullanılan 2850 numaralı otomobil arasınd$ Beyazıdda üniversite kapısı önünde bir çar- tar) Bir tramvay bir ihtiyara çarptı Vatman Arifin idaresindeki tramvay « <- — rabası İstiklâl caddesinden geçerken 76 ya- Şinda Dimitriye çarparak başından yarala « mıştır. Yaralı tedavi altına alınmış, vatman yakalanmıştır. Kadın yüzünden bir yaralama Bakırköyde Cevizlik sokağında —& — nu- maralı evde oturan Receb ile Ba « bahaddin &rasında kadın yüzünden bir kav- ga çıkmış, Receb Sabahaddini bıçakla sır * tından yaralamıştır. Suçlu yakalanmıştır. ı Bacaksızın maskaralıkları : Taklid taklid pışma olmuş, her ikisi de hasara uğramış « — &c OA IA

Bu sayıdan diğer sayfalar: