27 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

27 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa DUN ün, BUGUN ün, SON POSTA YARIN ın tarihi: 9 Avrupanın altındaki ateş Çekoslovakyadaki Nazilerin şefi nasıl meydana çıktı, neler yaptı ve bu dava Yazan: Emrys Jones Çeknslovakyadaki Naziler geti Conrad Henleini siyasete sürükliyen, sokan spor Idu. Organize Alman ötletizminin baş- kanı sıfatile, spor teşkili iyasi zümrelerin toplandığını, bunların ayrı ayrı teşekküller halinde birleştiğini gördü. Henlein, 1933 yılında, Hitlerin çıktı - ğını ve nihayet idar mevkiine geç ni görmüştü. Kütle teşkilâtının ve sıkı bir propagandanın ne muazzam bir kuv- değer olduğunu anladı. Ve böy- Almanyanın başına geldik - a, Henlein, spor cemiyet - grupları tek bir vet ve lece Hi ten 9 ay so lerindeki mubtelif siya: fırkanın bayraği altında kurdu Henlein de eşref saatte hareket et - meği bilmek gibi Hitlere hâs kabiliyet - lerden bir nebze vardı. Çekoslovakyada bir terör ve şiddet devresinden nasyonalist Alman partileri kapatılmış bulunuyordu. yanlar yi vasfı haiz olan insan da Henlein idi. Hi tli bir Avusturya or snra ni bir lider arıyorlardı. Bu şa gitmesini bilir, kabi şahsi yetti. Üstelik harbde de dusunda epey yararlıkları görülmüştü ece Henlein, Südet Almanları partisini kurdu. 1935 ma - defa olarak seçimler lı daha bir buçuk İmân reylerinin yüzde şmı kazandı. Parlâmentoda da meb'usluk elde etti, Yalnız Çekoslo - vakya değil, bütün Avrupa bile gözünü dört açtı, Avrupanın kaynıyan kazanında ve ihtimal ki tehlikeli bir unsur da- ha peydahlanmıştı. Siyaset adamları, Henleinin bu muvaffakiyeti ile, Hitlerin Almanyayı çevreliyen ülkelerdeki bütün Almanları bir araya toplıyan daha bü - k bir Reich vücude getirmek isteği o- rasında bir münasebet buldular, Bu sırada, Henlein Çekoslovak hükü - met ve devletine karşı sadakatten dem vuruyordu. Amma, doktor Beneş işi pa- muk ipliğine bağlamak istemedi. Valiz - lerini aldı, Avrupaya boylandı. Maksadı dostlarının durumunu anlamaktı. Hele, 24 kânunusani 1924 de Fransa ile yap - miş olduğu anlaşmaya ziyadesile ehem- miyet veriyordu. Avrupa yolculuğu müs- bet bir netice verdi. Küçük Antant ta, (yani Çekoşlovakya, Romanya ve Yu -| goslavya arasındaki anlaşma) şayanı memnuniyet bir şekilde çalışıyordu. * Buna rağmen, doktor Beneş bu kuv -) vetli ittifakları kâfi bulmadı. Çekoslo » vakyanın Lehistanla olan münasebetleri pek o kadar iyi değildi, ve bu komşu devletin Almanya ile fiskosa başlamış olduğu rivayetleri de dallanmış, budak - Janmıştı. Bunun üzerine, Beneş Moskovaya git- ti, ve 1935 mayısında imzalanan, Çi Sovyet anlaşmasını müzakere ve İntaç etti, Bu anlaşma sadece bir ademi tecavüz muahedesi değildir. Ayni zamanda, her hangi bir harb vukuunda her iki devleti birbirinin yardımına koşmıya muvazzaf kılan askeri bir ittifaktır. Muahede, Çek- leri sevindirdi, biraz daha rahate, emni- yete kavuştuklarına inandırdıysa da Hit- leri kızdırdı. Ve Almanya da, Çekoslo - vakya aleyhindeki tahrikâtmi aşırı de- recede arttırdı. 1935 de Mazarik cumhurreisliğinden çekilerek, yerine Beneşi getirince, eski gazeteci Hodza başvekil oldu. Bu, gayet akıllıca bir hareketti. Zira, Hodza bir Slovak olmak itibarile, Alman ekalli - yetlerile vaki olacak mücadelelerde, Çek- lerle Slovakları kolaylıkla birleştirebile- cekti. Hodza iki mühim mesele ile karşılaş- tı: Dahilde Henlein, hariçte Hitler... zamanlar, Henleihin kullandığı siyaset, ülkede bugünkü kadar huzursuzluk, kar- gaşalık uyandırmadı. O da Hitler gibi antikomünist, ve antiliberaldi. bir devlet taraftarı iği. Amma, dine hü- tum etmiyordu. Daha doğrusu Henleinin ne istediği, ne maksad güttüğü pek belli değildi, Bir misal olarak şunu kaydedelim: Henlein beş defa gizli olarak Londraya ında mühtelif| birleştirmeği tik| | Otoriter nın sonu neye varacak! Çeviren: Ibrahim Hoyi Henlein - İ gelmişti. Bu ziyaretlerinden birinde şöy- “İle demişti: Çekoslovakyadaki Almanlar, z jöz haklarından başka bir şey İstemiyor » İ lar. Ve cumhuriyetlerinden ayrılmayı İ asla düşünmüyorlar, Fakat Berlinde neye âyni Henleinin sesi, Hitlerin temposunu tutuyor. — Bir devlet, bir halk, bir lideri, diye haykırıyordu. Başvekil Hodza bu Alman meselesine bir nihayet vermek azmile, Çeklerle teş- riki mesaiye hazır bulunan, diğer Alman partileri şeflerile müzakere teşebbüsüne İ girişti, bu partiler Alman ekalliyetleri - nin üşte birini teşkil ediyordu. * Diğer Almanlara gelince, bunlara ken- di kendilerini idare salâhiyeti verilemi - yeceğini, buna imkân olmadığını Hodza apaçık ilân etti. Böyle bir salâhiyet ve- rildiği takdirde Almanların en kesif bu- lunduğu mıntakada 400 bin Çek Alman | baskısı altına girecekti. Sonra 700 bin Al man da, bütün-Çekoslovakyada darı gibi yayılmış olacaklardı. Teşriki omesaiyo Jane partilerle vaki olan müzakeresinde doktor Hodza, hükümetin Alman ikti» İsadi durumile yakından alâkadar olaca- ğım, işsizlere iş bulmak gayesile ârwme işlerine para sarledeceğini vâdetti, Hiç bir cumhuriyet vatandaşının âm - İme işlerinden mahrum bırakılmaması, resmi işlerde de ekalliyet lisanlarının da- ha fazlaca kullanılmasında esaş itibarile mutabık kalınmıştı. Fakat Henlein bu ntiyazları kâfi görmedi. Ve 1937 sene - İ sinde Avrupayı yeni bir harbe sürükli »- İ yecek buhranlı günler, huzursuzluklar eksik olmadı. 1988 e doğru gerginlik son haddini buldu. t Hitlerin gelmesile âkıbetlerinden kar- kan mütedil Almanlar Henleinin bay- rağı altına sığındılar. Henlein gittiği Almanyadan yeni tali- mat ile dönerek 24 nisanda meşhur Karlsbad nutkunu söyledi. Bu nutuk pek manidardı. Hitler ordusunu Avusturyaya göndereli, bu ülkeyi Almanyaya katarak büyük Almanyayı vücude getireli .daha bir ay olmamıştı. Ahali, şimdi sıra Çe - koslovakyaya geldi.. diyorlardı. Ve Hen- Icin Karslbadda istediği şartları ilân edin ce, Çekoslovakyanın okka altına gideceği muhakkak gibi sayıldı, Henleinin talebleri şunlardı: a — Çekoslovakyadaki Almanlara | muhtariyet verilmesi. b — Mıntakalarında demokrasinin kal- dırılması ve yerine Nazi nazariyelerile hükümet şeklinin konulması, c — 1918 denberi Çek adaletsizliğinden, haksızlığından doğan zararlardan dola - yı Almanlara tazminat verilmesi... d — Ve nihayet Çekoslovakyanın Rus- ya ve Fransa ile olan ittifakım bozarak, Almanya ile iktisadi bif# rabıta ve siyasi veçhede teşriki mesai... Bu teklifler doktor Beneş ile hariciye nazırı Kroftaya Çekoslovakya cumhu »- riyeti dahilindeki ekalliyetlerin talebin- den ziyade, mağlüb bir devlete şartlar dikte ettiren muzaffer bir devletin iş - tekleri gibi geldi. Buna da şaşmamalı, Zira Henlein bu taleblerile, Çekoslovakya harici siyase - (Devamı 10 ncu sayfada) tesisi Temmuz 27 Holiondutt en bahtiyari kadın! ve en mes'ud erkeği İkiside: «Boşanmak mı? Asla! Hayatın sonuna kadar beraberiz! » diyorlar Şimdi bütün Hollywoodun ağzında ge- zen en mühim söz şudur: «— Jean Crawford ile Franchot 'Tone boşanacaklar mı? İki yıldızın izdivaçları nasıl büyük bir hâdise olmuşsa, boşan - maları haberi de ayni şekilde alâka ile iştir. Fakat dedikodusu bol o- Jan Hollywoodda bu şayianın asılsiz, yer- siz, manasız olduğu da anlaşılmıştır. Jean ile Franchot bir sinema mecmua- sına yazdıkları uzunca bir yazıda bütün bu şaylalara karşı müştereken hücum €- diyorlar, Ikisi de ayni covabı veriyorlar: — Boşanmak mı? Asla, hayatımızın $0- nuna kadar beraberiz. Biz evli olduğu - muz için bahtiyarız!» Şimdi Jean Crawfordun Franchot To ne ile nasıl olduğunu, bir film gösterir gibi anlatalım: 1984 de onda bir hayal kırıklığı vardı: Douglas Fairbanksın oğlu ile evlidir. Bir müddet sonra araları açılıyor ve bo- şanma kararını alıyor. — Meslek ile izdivaç hayatı birbirine asla uymuyor. Onun için bundan sonra evlenmeyi düşünmüyorum.. diyor, Gene 1934 de aşk başlamıştır. Bir müd- det inziva hayatı sürdükten sonra, yıl « Amerikanın en kuvvetli sinema yıldızla nndan olan Norma Shirer son defa «Mari Antuvanet> isimli bir film çevirmiştir. Meş- hur Pransız Kraliçesinin aşk hayatını can - andıran bu filmde Amerikalı yıldız çok mu- valfak olmuştur. | klüblerinde birlikte mesa ermresa sanay İşte sinemanın en mes'ud çirti.. Evli oldukları için bahtiyar olduklarını söy - liyen Jean Crawford ve Franchet Tune dızlardan Franehot Tone'e kanı kayna « mıştır. Artık her yere beraber gidiyör, hep beraber geziyor; lokantalarda, gece orlar. Holiy- wood: yeni bir dedikodu ile çalkalanıyor: — Jean Töne'u seviyor!,. diyorlar. Fa- kat Con Krawford güzel gözlerini aça - rak: «Hayır. Hayır!, Ash astarı yok bu dedikoduların!» diyor. 1935 te onu izdivaç hayatına girmiş gö rüyoruz. Jean ile Tone 12 birinciteşrindi gizlice evlenmişlerdir ve artık karı ko* cadırlar. Ve bu evlilik Üç sene sürüydü hâlâ da sevişiyorlar, hâlâ da birbirlerini bağlı bulunduklarına kanidirler. Bey&f perde kahramanları aşkın bu kadar u” zununa nasıl tahammül ediyorlar, şaşı” yoruz. Bu sene Seyredeceğimiz çok güzel bir film: “Sisli Rıhtım ,, Bu sene göreceği « miz filmler içinde Fransız oprodüksi « yonları mühim bir yer tutmaktadır. Fransız prodüksiyon. ları içinde de «Guai des Brumes - Sisli rıh tıms filmi başta ge - Jenlerden biridir, Jean Gabin, Mic - hele Morgan, Mic « kel Simon, Pierre Brasseur, Aimos gibi kuvvetli osan'atkâr- lar tarafından çev - rilmiş olan bu film sinema mevsiminin geçmiş olmasına rağ men dokuz haftadır arka arkaya Parisin Üç sinemasında bir » den gösterilmekte - dir. Bu film Fransa, Belçika, İngilterede pek büyük bir rağ « bet kazanmıştır. Fransız sinema münekkidlerine göre 'bu film, bu senenin en iyi Fransız pro» düksiyonudur. Charles Boyer ile birlikte çevirmiş ol- duğu (Bora) filminde sinema meraklı - larının dikkat nazarını çekmiş olan ve esrarengiz güzelliği ile bir anda küyül bir şöhret kazanan Fransız yıldızı Mic- höle Morgan bu filmde Jean Gabin'in partöneridir, Filmin mevzuu şudur: Fransız müstemleke kıtaatında vazifei askeriyesini yapmakta olan Jean günün Jean Gabin ve Michele Morgan «Sisli rih tım» filminde birinde kıt'asını terk ile Havre lima! gelir. Orada dolaşırken Guart Vittel dında temiz kalbii bir sarhoş ile ri Sarhoş onu civarda bulunan bir kulü! r ye götürür. Kulübede bu iki adam maada Michel Kraus adında bir r& d da vardır. Yemek yiyecekleri sırada İ : bir kenarda sığınmış Kızın orada bulunmasını ilk öne k maksadlara atfeden (Jean) kız ile gül tükten sonra onun hâmisinden kaçın (Devamı 10 ncu sayfa a

Bu sayıdan diğer sayfalar: