14 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

14 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fakat bu sırada, hiç umulmıyan bir hâdise yukua gelmişti. Ana tarafından Arnavud olan (merhum) Sadık paşanın uzaktan akrabalarından ( Tüfekel Arif ağa) Leylânın validesine müracaat ede- rek: — Böyle erkeksiz yaşamanız doğru âî- ğill Memleketten yeğenim geldi. Efmv h: mizin iradesile (tüfekei bölüğü)ne kayde dildi. Sayei şahanede, parlak bir ':'-':'[ S bale malik. Size, iyi bir damad olabil r._.. Leylâ hanım ile görüşünüz. Kamrıı.:ıd veriniz. Efendimize arzedeyim. İradesini alayım. Derhal düğün yapalım. Demişti. Leylânın validesi © kadar şaşırmıştı ki; cevab bulamamıştı. — Hay hay.. Leylâ ile konuşayı'm, Demiye mecbur kalmıştı. > Arif ağaya hkd;:ğıl;t menfi ıî::n vermek mümkün eç Hamidin en sevgili ve bususf bı—ndelerı:: den olan bu adam, aksi bir cevab ):::âı sında aileye büyük bir fenahk edebay'lın.- mun için - saray halkına karşı Yi İt e:ıî müameleler hakkında me_f?":nd';:i cinden bir hayli tedbir ve İhm ığn.)'l almış olan bu ağır başlı kadın Taceköri mübhem bir cevab Vvermekle DÜL . Leylâyı da önüne almiş; tahlile girişmişt. n üt bu tahlillerden sonra LeylSi v sözünü söylemişti: Tam — Annet. Zekiyi #eviYET M 0 vi mânasile, senelerdenberi bulduktan sonra, I:ıttılıı.'ndıtlırı;ıı ılî'ııı.u’ı ah Bile ge- artık öndan &) hislerle çirmem. Zeki de, bana Karşı #yni mütehassis. Snnl;"md Kinde için de fedakirlik etmiye Te değiliz... Farzet ki bu teklif karşısında birdenbire verecek istikbali mes- K LA bir. #i bur bi katı bir adama mad - / SON FPOSTA KP A Bd Yazan: A.R. Hele dur, Kasım, bir kurşun zayan etmekte mana yok!'» — , Halbuki Arif ağa, kızmamış!ı, ölke- Diye, büyük bir nezaket bile göster « lenmemişti. Bilâkis, umulmaz bir sükün | mişti. ve nezaket göstermişti. Hattâ; vezirlere Fakat; Leylâ merdivenlerden inip de müşirlere ayağa kalkmağa tenezzül bile|kendisi odasına avdet ettiği zaman bü- etmiyen bu mağrur tüfekci; Leylâ avdet ederken onu merdiven başına kadar ge- lerek selâmetlemiş: — Hanımefendi hemşireme selâm ve du yük bir hiddetle kaşlarını çatmış: — Kaltak... Frenk memleketlerinde geze geze edebi, hayası kalmamış. Eğer ben do gğna o çapkın herifi koca edersem, alar ederim. Efendimize arzedilecek bir|şu bıyıklar bana ayıb olsun. işleri olursa, hiç çekinmesinler.. haber göndersinler. Diye söylenmişti. (Arkası var) Müsabaka imtihanı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasından: 1.— Bankamıza müsabaka ile «l0» müfettiş namzedi alınacaktır. 2.— Bu müsabakaya girebilmek için Siyasal Bilgiler veya Yüksek İktisad ve Ticaret okullarından veyahud Hukuk Fakültesinden veya bunların yabancı mem- leketlerindeki muadillerinden diplomalı olmak lâzımdır. 3.— Müsabaka 7, 8 ve 9 Eylül/938 günlerinde Ankara ve İstanbul T. C, Zirsat Bankalarırda yazı ile yapılacak ve kazananlar Teşrinlevvel içinde sözlü bir im- tihana tâbi tutulacaktır. 4. — Müfettiş namzedlerine «140» lira aylık verilir. Askerliklerini yapmak ü- zere ayrılan müfettiş ve müfettiş namzedleri Aaskerlikten avdetlerine kadar maaşsız mezun sayılırlar. Müfettiş namzedleri iki şenelik bir stajdan sonra müfettişlik imtihanına tâbi tutulacaklar ve kazanırlarsa «175> lira aylıkla müfettişliğe terfi ettirileceklerdir. bilirdim?... Arif ağaya, uyar da, we beni yeğeni Zekiyi alır; Av- evlenirim. (iradel seniye) '.'l:;"" 3 ile izdivaca icbar ederse, rupaya firar ederim. Orada Demişti. Annesi de bu fikirde Sözler, Arif ağaya nasıl t? n T Bu işi de, Leylâ deruhde n;q:&mm mış, doğruca Arif ağanın T yokuşundaki evine gitmişti. — Bize, bir akraba sıfatile mütü ediyorum. Elinizi vWım koyunuz. Beni dinleyiniz. : Diye göze girişerek, waziyeti olduğu gi bi izah'etmiş; — Yeğeninize bcnddı :dihrim bi b;ve! vaz geçiniz. Bir felâkete sebebiy meyiniz. Şıeıdıx gsarayının çatısı altında yetişen çğ:ımı diplomatların en zekilerinden ©- hnArifıöıcıhthqînvebub.ırmr adam olmakla beraber, mühim meselv - lerde (diplamat lisanı) ile konuşmasını bilenlerden idi. SAA Nitekim, Leylânın sözlerini büyük bir dikkatle dinledikten SONTA: bAR k .. Sadık paşa öldü 1$€, — Pekâlâ, kızım.. Akraba olmak hatırı kalbimizde yışıyof-_ bi Ülyile dolayısile, ben de senin bir ba ”me.s'ud Tım. Onun için senin memnun veb haplhü olmanı ben de isterim... Hattâ, a nasib zamanda efendimize ırz_fderl.' t beyin rütbesini bir derece terfi ettiririm. Diye söz vermişti. Leylâ, Serence bey yokuşuna bin hele- canla gelmişti. Düşüncelerini söylediği zaman Arif ağanın fena halde öfkelene- Cedini sennstmmle: H00 we vitrdan ivi biT 1di. Fakat, bu haklı dinletilebilecek- e müracast TiNe a iyi kızlar benden yer- 'Yeni kanunumuz mucibince bankamız memurları da tekaüdlük hakkını hâiz- « girler.» 5.— İmtihan pro ve İzmir T. C. Ziraat ygramı ile sair şartları gösteren matbualar Ankara, İstanbul Bankalarından elde edilebilir. 6. — İstekliler, aranılan vesikaların asıllarını veya noterden tasdikli suretle- rini bir mektubla Reisliğin çaat mektul gelmiş olması meşruttur. «2397> Ankarada Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Teftiş Heyeti e vermek veya göndermek suretiyle müracaat etmelidirler, Bu müra- biyle vesikaların en geç 24/8/938 tarihinde Teltiş Heyeti Reisliğine 4«4402 gee AD A T S namcamamauacınmau Baş, diş, nezle, grip, romatizma Nevralji, Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü i z tecrübe hayvanlarının bir senelik yemlı.n_ olan aşağıda isim li 9 kalem hayvan yemleri açık eksiltmeye ıun'uı.muşı_u,_ 938 Cumartesi günü saat 11 de Rektörlük binasında müte- afından ihale yapılacaktır. bedel 4530.25 ve muvakkat teminat 34125 liradır. parasız şartname almak istiyenlerin enstitü daire müdür- 1 — Kurumumı ve mikdarları yazı 2 — İhale 27/8/ şekkil komisyon tarı 8 — Muhammen 4 — Fazla izahat ve ; ü (2046> — <5201> lüğüne müracaatları. M'ikdın İsim d Tpl- 32500 - Kilo Kuru ot îğg: : Saman 5 Kuru yonca m g 'Yulaf 1500 > Yı!ıkhğ:’ 1000 » » p » 600 Ha Zai kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabili. NW EE BN Rektörlüğünden: Beher kilo fiatı Yekün tutarı — —ai 6 Kuruş 1950.00 4 » 122800 225 » 28125 75 » 712.50 T » 140.00 245 » 8750 3 » 80.00 4i 2100 R a 15000 y> Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda $ Ğ darağacı altında biten memuriyet hayatı: 64 Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı veeski meb'us Ebubekir Hâzım Madmazel Suhesin orta boylu, mütenasib endamlı, i *J/ A ç beyaz tenli, altın gibi sarı saçlı, yeşil gözlü bir kızdı. Kendisini görür görmez sihrine kapılmıştım Madamla heyete dair konuşmaları - mızda Mösyö Suhetin tercümanlık e - diyordu. Ayın hayli büyütülmüş bir fotografisini de bana ilk defa Madam Suhetin göstermişti. On sekiz, yirmi yaşlarındâki madma- zel Suhetin gelince, onunla, — vyaktile Rum mekteblerinde Fransızca thocalığı etmiş olan bizim orman müfettişi Kal- yas efendinin tercümanlığile konuşu - yozduk. Ben o zaman Fransızcayı bil - miyor değildim. Fakat kelimeleri yer- li yerinde ve müntazaman kullanamı- yordum. Madmazel ile müzahabemizin mev- zuları fotografı, resim, edebiyat olmak- la beraber, ikimizin de genç olma aramızda mütekabil bir sempati yara tıyordu. Hattâ birbirimizin dilinden 'an lamasak bile, bu sempati gene anlaş - mamıza bir âmil oluyordu. Madmazel Suhetin orta boylu, müte nasip endamlı, beyaz tenli, altın gibi sarı saçlı, masum bakışlı, yeşil mavi gözlü bir kızdı. Onunla ilk göfüşmemde beni teshir edeceğinden korktuğum |- çin mümkün olduğu kadar az konuşu- yordum. Bu yaşlarda, zeki ve münevver bir kızın, benim tabiat-kanunlarına uymı- yan bu lâkaydimi anlamakta gecikmi - yeceği tabli idi. Çünkü ağzım onun ku- laklarına bir şey fısıldamadığı Baldı gözlerim, gözlerine kimbilir neler sö; lemişti. Yaklaşmak iştiyakıma rağmen, ben ondan — uzaklaşmıya — savaşırken, o bana yaklaşıyor gibi idi. Zaten, orada yalnız madmazel değil, her şey beni şaşırtıyordu. Bir ecnebi aile içinde ilk defa bulunuyor; bizim- kinden büsbütün başka bir yaşayış tar- zını jilk defa görüyor, —Münevver bir kadın, münevver ve fazla olarak güzel bir genç kız ile ilk defa konuşuyor - dum, Devlet başvekilliğinde bulunmuş ©- lan vilâyet valisi ile Sinobdaki bir Rus konsolosunun yaşayışlarını. mukayese ederek müteessir oluyordum. Daima ziyaret iadesi suretile gittiğim konsülatoya her uğrayışımda konsolo- sun, karısının ve kızının müşterek 1s - rarlarile uzunca müddet kalıyordum. Kalyas efendi, bir gün, önümüzdeki cu- ma gecesi Mösyö Suhetinin beni akşam yemeğine davet edeceğini söyledi. Fil- hakika öyle de oldu. Sofrada matdlamın sağına ben, solu- na tercümanım Kalyas efendi, oturdu. Madmazelin yeri de onun yanında idi. Aramıza tesadüf eden çiçek demeti birbirimizi görmemize tamamen mâni olmuyordu. Böyle alafranga bir sofrada ilk defa bulunuyordum. Vaotkayı ve tadları bi - zimkilere benzemiyen şaraplar İle şampanyayı ilk defa görüyor ve içiyor- dum. Eğer, bunları içmemiş olsaydım, galiba bu parlak ve muhteşem sofrada daha sıkılgan olacaktım. Fakat, bana cür'et veren yalnız Müs- kirat değildi. Madmazelin çiçekler ara- sından yeşil ışıklı bir çift dişi ateş bö- veği gibi parlyan göz bebekleri beni büyülüyor, sıkılganlığımı yapan, yahud yaptıran sinir dımağımın neresinde ise onun hissini iptal ediyor, hiş olmazsa uyuşturuyordu. Mösyö Suhetinin sofrada nutuk irad edeceğini, benim de ona mukabele et- mem lüzumunu yolda gelirken Kalyas efendi söylemişti. Ben de zihnen hazır- lanmiıştim, Yemeklerden sonra meyva ve saire- ye sıra gelince, konsolosun irad ettiği nutku, beni medheden fıkraları şiddet- le alkışlana alkışlana nihayete erdi, Aayağa kalktım. Daha söze başlama- dan uzun bir alkış ile karşılandım. Nut kum madam ve madmazel için fıkra fıkra Fransızcaya tercüme edilecekti. Bazan, rüyalarımda Türkce, Fran - sızca irad ettiğim nutuklarda beni hay rete düşüren bir talakatla — söylevimi verdim. RRuola hir tIımmafmıâğım Hir eilimletla ve düzgünce söylediğim sözleri benim de alkışlayacağım geliyordu. Esasen, bu kadar güzel söz söylemek fırsatını -rüyamdakiler müstesna- bütün öm - rümce bir kere daha tadmadım. Bilâha re, bu fevkalâde sür'at ve talâkat sebe- binin, mayası kaynaşmıya başlıyan mü nasebetsiz bir aşkın mucizesi olduğunu ve bu galeyanın benden evvel madma- zel Suhetinin masum kalbinde başlü- dığını anladım. Yemekten sonra siğara içmeğe malh* sus odaya gittik. Orada benimle Kal - yastan başka kimse yoktu. Madmazel nutkumdan çok memnun — olduğunu heyecanlı bir tavırla söyledi. Bir raf nda duran oldukça büyük bir al» bümü getirdi. O anlardaki hislerimi yazmami rica etti. Albümün yapraklarını rast gele aç- tım. Sinoba geldikleri gündenberi mü- nasip gördükleri her misafire bir kâç satır yazı yazdırmış ölduklarını gör « düm. Bunlar: meyanında sabık, esbak mutasarrıfın ve Sinaba — nefyedilmiş mülki, askeri paşaların — karaladıkları saçmaları okudum. Sonra: — Ben bu albüme bir şey yazmam. Maamafih şu anda yazılması istenecek hislerle mütehassis — değilim, de « dim. (*) Madmazel hemen odadan çıktı. Çok süslü ve büyük bir albümle döndü. Ya- nıma geldi, albümün şifreli kilidini aç- tı: — Buna yazınız, dedi, bu albümü benden başka hiç kimse, hattâ annem bile açamaz ve içindekilerini okuya - maz! Nihayet şu satırları yazdım: «Şu an- daki hislerimin bu sayfaya tahrir ve tasvirine memur oldum, Büyük hür - metlere lâyık, pak ve hassas bir kalbin ilham ettiği bu emri infaz etmek için hislerimi, fikirlerimi yokladım. Çok yazık ki onları, tasvire muktedir olsam da o kudreti istimal edemiyeceğim kar dar başka türlü buldum. (Arkası var) (*) «Frenklerle döst olmak için karılarını medhetmelidir.. diye bir âvam sözü bulune düğu için esbak mutasarrıfın bu albüme : «Madam Suhetin bir gelin gibl güzeldir...> diye yazdığını gürmüştüm. Casusluk tarihinden birkaç yaprak (Baş tarafı 9 uncu sayfada) değildir. Miralaya söyleyiniz. Üzülmesin, Yarın sabah erkenden yanıma gelsin. İse tediğini yaparım» cevabını verdi. Halbuki Redlin o gecenin sabahını göre memesine karar verilmiş bulunuyordu. |Gece yarısı merkezden yollanan dört ca« sus, miralayın otelde yattığı odada gö ründüler, Vatan haini her şeyi anlamış- tı. İlk sözü: — Neye geldiğinizi biliyorum, Hayatı- mi kendi elimle mahvettim. Veda meke tublarımı yazıyorum> demek oldu. «— Gizli faaliyetinizin ne dereceye kaâe dar genişlemiş olduğunu öğrenmek isti- yoruz Redl» Miralay Redlin biyaneti anlaşıldığı da- kikadan itibaren Avusturya — istihbarat şeflerini büyük bir endişe kemiriyordu: Acaba Redl Avusturyanın camı demek o- lan (3) numaralı plânı da satmış mıydı? Bu suali bunu anlamak için sormuşlardı. Fakat Redl açık bir cevab vermedi: Hepsint evimi arayınca anlıyacaksınız. Yalnız çimdi bana bir ree volver verin. İstediği revolver verildi. Bütün gece 0« telin kapısında bir nöbetçi bulundurul. du. Sabaha karşı (1) numaralı odaya yol. lanan gizli memur Redli ölü buldu. Redi, ihtirası yüzünden yalnız kendi« nin değil, kendine inanan ve kendini mike yöner yapan Avusturya ile Rusyanın da mahvına çalışmıştı. Pragdaki evinde bus kunan vesikalar, Rusyaya satmadığı çe ' kalmadığını gösterdi. Buna mukabil ettikçe Rusyaya da hiçbir denalığı yaps mallen meri Mnemenmer ai

Bu sayıdan diğer sayfalar: