22 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

22 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(OWZÜ / ae HOLİVUTTA<5X ? -ilerimi ünkü yü 15 GÜN Güreşcilerimiz bu akşam| D“ünsku ai LÜ : Macarlarla karşılaşıyor | ,, ARE Enerjik bir artist Küçüklerde Galatasaray, | Hayata amele olarak atılan sevimli 5 san'atkâr Robert alar için tam kuvvetile büyüklerde Beykoz M_onîzomery: “Zihnimi en çok meşgul eden şey yakın Bu akşam şampiyon oldular günlerde iyi bir sinema direktörü olabilmektir,, diyor : . . 4 y * Ş ler bekliyebiliriz| İstanbul Su Sporları Ajanlığı tarafm-|( “Son Posta,, nın Amerika hususi muhabiri İbrahim Safa yazıyor) dan tertib edilen yüzme birincilik mü- sabakaları dün Moda havuzunda yapıl- n dı. Küçükler ve büyükler arasında fera edilen bu müsabakalar iki gün devam etti. İtanbul şampiyonası müsabakalarında küçüklerde Galatasaray, büyüklerde Beykozlular brinci oldu. Sayfa 7 — S raama a. e YELİĞE. Milli güreş takımımız bu müsabak, hazırlanmış bulunuyor. Taksimde güreşcilerimizden iyi derece Yazan: Ömer Besim Peşte muhtelitinin 66 ve 79 kilodaki güreşcileri Mulli güreş takımımızı teşkil eden kad-| ;ı[..mh ve Macarların caktır. 24 nisanda Estonyada yapılan Avrupu güreçş şampiyonasından sonra hemen he- men ciddi bir müsabaka için minder ü- gerine çıkmamış olan güreşcilerimizi dört ay sonra sıkı bir müsabaka içinde Behdînwkılr;:'lw& ::w"aekonunmounkmlı- _xmgıım.uurhrmhıweillhuo- kip olmasından ziyade, büyük bir husu- siyet saklamakta olduğuna Hhiç şübhe ur. İki sene evvel şimal turnesini yapmış gı.n.-mqıupinnnnndıyıdıümnü müsabakanın bir revanşını da geçen 80 ne İstanbulda yapacaktı. Bazı sebebler yüzünden o zaman Yya- pilamamış olan Türkiye - Finlandiya karşılaşmasını malüm olduğu Üzere üç eylülde İstanbulda seyredeceğiz. Güreş — takımımız duklarını isbat etmek için en parlak bir DN hiç şübhe yok. tur. asında lüzumu ka- dar idmanlı olmryan olimpiyad birincisi Yaşarın bu müsabakalarda iyi dereceler almak için fazla gayret sarfettiğini bili. Avrupa şampiyoni çok zevkli ve o sabaka seyredileceğine tur. p Mustafa en idmanlı bir Mıh ve çetin rakibile yapa-| cağı müsabakanın ciddi bir. ehemmiyeti | vardır. Çoban Mehmed 90 kiloluk rakibi | karşısında kilo bakımından büyük bir a- vantaja maliktir. Fakat usta bir güreşti önünde bulunacağını da hiçbir zaman u- nutmamalıdır. Sporun her sahasında olduğu gibi Ma- carlar güreş minderinde de Nğhezi Av- rupada hatırı sayılır bir kuvvettir. Macar güreş tarzının en büyük husu- giyeti sür'at ve nefestir. İhtiyarlamış 0- lan kadrolarına güvenemedikleri için hiç şübhe yok- Estonyada yapılan Avrupa güreş şanıpi- yonasına iştirak etmediler.. Pehlivanlarımızın talihleri açık olsun!. * Serbest ve Greko Rumen güreş müsa- bakalarına iştirak edecek Peşte muhteliti dün sabah şehrimize geldi. İki idareci ve dokuz müsabıktan teşek- kül eden Macar takımı şu güreşcilerden mürekkobdir. 56 kilo: Horvat Ferens: İki defa Ma- caristan şampiyonu olmuştur. 21 yaşın- dadır, 61 kilo: Söke Ferens: Bir defa Buda- dmh şampiyonu olmuştur. 24 yaşında- ur. 61 kiloda: Şevdi İşvan: İki defa Ma- car şampiyonluğunu kazanmıştır. $1 ya- şındadır. 66 kilo: Falbian Pal: Macaristan şam- piyonudur. 1933 de İstanbula gelmiş, ser- bestte kaybetmiş, Greko Rumende kazan- mıştır. 27 yaşındadır. 72 kilo: Proka Gula; Dört defa Maca- ristan şampiyonluğunu — kazanmıştır. 29 yaşındadır. 172 kilo: Madoroş Ferens: Budapeşte ! 26 yaşındadır. 99 kilo: Kovaç Gula: Macaristan şam- piyonudur. 21 yaşındadır. 87 kilo: Kitga Endre: Macaristan şam- piyonudur. 26 yaşındadır. Ağır sıklet Palutaş 1933 de İstanbulda yarı ağırda Mustafa ile yaptığı maçta Mustafanın kolunu sakatlamıştır. 1936 Berlin olimpiyadında 79 kilo dünya ü- çüncüsü olmuştur. BT kild 1937 Avrupa birincistdir. Şimdi 90 kilodur. 27 yaşın- dadır. Macar ekipinin hepsi hem serbest ve hem de Greko Rümen tarzda güreşmek- tedir. Kafile reisi Elöd Jojef ayni za- manda hakemlik yapacaktır. Kafile reist bu müsabakalar hakkında şunları söylemiştir «— Berlin olimpiyadında Türk ekipi- ni gördükten sonra burada güreşin çok yüksek olduğunu daha güztl anladım. Bizim takım da kuvvetlidir. İki taraf için galibiyet minder üzerinde belli ola- caktır. Tabit puvanları iki takım taksim edecektir. Hiç şübhe yok ki herkes kendi tarafı- nın kazanmasını ister. Biz kaybetsek bile üzülmiyeceğiz. Türk takımının büyük kuvvetini biliyor ve tak- dir ediyoruz. Hakemleri tanıyoruz. Neticeler yüzde vyüz doğru verilmiş kararlarla ilân edi- lecektir. Biz kardeşiz, dost ve kardeş ola- rak buradan ayrılacağız.» Macar güreş takımı bugün on birde Taksimde Atatürk bidesine çelenk ko- yacaktır. Müsabakalar festival kamitesi - namı- Küçüklerde Galatasaray 1ll puvanla birinci, Beykoz 102 puvanla ikinci olmüş- tur, Büyüklerde Beykoz 155 puvanla btrin- &, Galatasaray 111 puvanla ikinci olmuş- tur. Müsabakalarda alınan dereceler gun- lardır: BÜYÜKLER: 200 serbest: Mahmud (Galatasaray) 235, Halil (Galatasaray). 100 sırtüstü: Bülend (Beykoz) 1.25, Şa- mil (Galatasaray). 1500 mukavemet: Halil (Galatasaray) 23.27, Fuad (Beykoz). 'Türk bayrak yarışı: Bülend, İsmail, Vedad (Beykoz) 5.51, Galatasaray ikinci. KÜÇÜKLER: 200 serbest: İbrahim (Beykoz) 248.2, Mustafa (Galatasaray). . 200 kurbağalama: Musa (Beykoz) 3.23, Efdal (Galatasaray). 4X100 bayrak: Mustafa, Kemal Meh- med, Kemal (Galatasaray) 5.09, Beykoz ikinci, Galatasaray, Güneş Muhteliti seçildi Önümüzdeki cumartesi günü Mısırlıla- rın Ennadiyülehli takımile karşılaşacak o- lan Galatasaray - Güneş muhteliti tesbit edilmiştir. Muhtelit takım düz kırmızı forma gi- yecektir. Müsabakaya Taksim stadında saat beş- te başlanacak, hakemliği Şazi Tezcan ida. Te edecektir. Muhtelit takım şu şekilde tertib edil- miştir: Cihad - Reşad, Faruk - Eşfak, Rıza, Ö- mer - Melih, Salâhaddin, Vehab, Rebii, Bülend. Güreş Federasyonunun tebliği İstanbul Güreş Ajanlığından: 1 — Festival dolayısile gelen Macar güreş takımı ile ağustosun 22 pazartesi, 24 çarşamba, 26 cuma, günlerinde Tak- sim stadyomunda yapılacak olan Greko Rumen ve serbest güreş müsabakalarına 56 K. Hüseyin, Kenan, Ahmed, Mustafa, 61 K. Yaşar, Halil, 66 K. Yusuf Aslan, Yahya, Sadık, 72 K. Saim, Celâl, Faik, 79 K. Adnan, Mersinli Ahmed, 87 K. Mus- tafa, ağırda Çoban Mehmed, Samsunlu Ahmed gireceklerdir. 9 — Müsabakalara saat 21 de başla- Jnacaktır, 8 — Tartı saat 18-19 arasında Macar güreşcilerinin bulundukları Turing Pa- las otelinde yapılacaktır. 4 — Sikletlerde bir kilo tolerans ka- 5 — Yukarda ismi yazılı güreşcilerin güreş mayosu ve ayakkabılarile yukar. da yazılı gün ve saatlerde tartı ve güreş yerlerinde bulunmaları tebliğ olunur. Başvekâlet deniz kupası müsabakaları Deniz Klübünden: Klübümüz tarafından tertib edilen Başvekâlet kupası deniz mü - aabakaları 28/Ağustos/1938 Pazar günü ya- pilacaktır. Yarış Moda koyunda ihzar edi - Jecek, depar gamandırasından saat tam 10 da başlıyacaktır. Bu yarişa her cing kotra iştirak edebilir. Hendikap yoktur. Dümen yalnız amatör- ler tarafından idare edilecektir. Yarış rotası Moda, Kınalı açığına kona- cak şamandırayı sancakta bırakarak, Yeşil- köy feneri açığına konacak şamandırayı dö- nerek tekrar Kınalının açığındaki şaman - dırayı dönerek Modaya gelecektir. İştirak etmek İsteyen kotra sahibleri 26 Ağüstos/1938 Cuma günü öğleye kadar De - niz klübüne kayıd olunmalıdırlar, —— —e — —— — —a na söylenecek bir nutuktan sonra dokuz- da Taksim stadında başlıyacaktır. İklzüürnaleü <et Robert Montgomery doğum gününde Belki hatırlarsınız: Geçen sene Holly- woodda bir «Artistler grevi» baş gös - termek üzere idi. Sinema şirketlerinin mali buhranı bahane ederek artistlerin haftalıklarını kesmek istemesi, bu grev teşebbüsüne yegüne sebebdi.. Ve artist - ler, kendi aralarında kurdukları cemi - ıy!unm’ihınhunıböylıhlrhhllh- den kurtulmuş oldular, İşte o günler içinde en çok ismi geçen artist Robert Montgomery idi, Çünkü bu sevimli ve enerjik artist cemiyetin rel - siydi. Tedbirli ve yerinde kararları ile şirketlerin teşebbüsünü — baltaladı ve haftalıkların kesilmesinin önüne geçti. Ben Robert Montgomery'i M. G. M. girketinin stüdyolarında «Yellow Jack» #fimini çevirirken tanıdım ve giyinme ©- dasına kendisile konuştum. «Yellow Jack> filmi 1860 da Malarya hastalığı üzerinde Küba adasında tedki- kat yapan Amerikalı bir tib heyetinin maceralarını naklediyor. Hastalığın bir takım sivrisinekler tarafından aşılandığı zannedildiği için tecrübesi yapılması lâ- zım geliyor. Robert de filmde bir sıhhiye çavuşu rolündedir. Ve hayatı pahasına böyle bir tecrübeye âlet olmağa razı olu- yor. İşte bu suretle çok karakteristik bir rol yapan Robert Montgomery rolünden çok memnundur. Filmin o günkü çevrilmesi bitip te be- raber giyinme odasına giderken bana ay- ni şeyi söyledi: — Karar verdim, hep böyle karakteris- tik roller yapacağım. Artık havaf meş - reb bir delikanlı rolü yapmaktan usan- dım. Kendimde gördüğüm istidadı ancak bu suretle inkişaf ettirmiş olacağım.> * Hafif ruhlu ve tatlı mizaçlı olan Ro - bert Montgomery ile konuşmak çok zevk- lidir, Giyinme odasmı, şimdiye kadar gör- düklerimin en zarifi ve en incesiydi. Ken- di tabiatine göre tanzim etmişti. Duvarlar oymalı çam ağacından yapılmıştı. Pen - cere pancurlarından içeriye hafif, çizgi çizgi ışıklar sızıyor. Robert Montgomery, geniş bir kanapeye yaslanarak en çok sev- diği pipolardan birini doldurdu ve yaktı. Sonra başını kaldırdı: — Sizi dinliyorum, dedi, Pa d A bir artist arkadaşının hediye ettiği oyuncak tayyare ile.. İlk sualimi sordum: — Hayatınızın bazı mühim safhalarımı dinlemek isterdim, Başını sallıyaralk anlatmağa başladı: — Çocukluğum Montgomery ailesinin gok iyi ve müreffeh bir devresinde geçti. Dadilar, hizmetçiler ve uşaklarla büyü « düm. Husust mekteblerde okudum. De- likanlılık çağımda da kibar ve güzel kız- larla dansederek, tenis oynıyarak unu « tulması imkânsız günler Bgeçirdim. Ba « bam New-York Rubber şirketinin reisi idi. Fakat zavallı bir gün ansızın düşüp öldü. Artık ne eski zenginliğimiz, ne de alıştığımız müreffeh hayat kaldı. İşte o günlerde ben henüiz 17 sinde bir deli « kanlı idim. Ağabeyim ise 19 yaşında idi, Babamın ölümü ile bana ve ağabeyime ayni vazife düşmüştü: Hayata atılmak, kazanmak ve annemize bakmak.. Fakat ikimiz de tecrübesizdik, hiç bir iş bilmiyorduk. Ne yapacaktık? Nasıl, ne :_:ildı çalışacaktık? İkimiz de gaşırmış. Halbuki acele etmemiz, bir an evvel işe girmemiz lâzımdı. Nihayet bir gün ağa- beyime dedim ki: — New York New Haven demiryolu şirketine gidip tamir fabrikasında bir iş istiyelim. Hem fabrika evimize de çok uzak değil. Aradaki 3 mil yolu yürüye- rek katederiz. Ağabeyim itiraz etti: «— Ne gibi iş istiyeceğiz? Amele mi o« lalım?> dedi. Sonra benim pık halimi göstererek: — Bu kıyafetle mi? diye mırıldandı, Yüzü derhal asıldı, somurtup bir köşeye oturdu. Fakat bir anda kafamıda bir fikir canlan« di. — Büuldum, dedim. Bizim bahçıvanın elbiselerini giyeriz!.. Ağabeyim de bu parlak fikrime işti- rak etti. Ertesi günü bahçıvanın ve u « şaklarımızdan birinin eski elbiselerini ve gömleklerini sırtımıza çeçirdik, kendi « mize tam bir amele kılığı verdik. Boynu- muza da birer geniş, kırmızı mondıi do« hyarak fabrika yolunu tuttuk. Fabrikada baş vurduğumuz adam amelebaşı oldu. (Devama 10 ncu sayfada) cemdi SözKamm <aamararanu SAA eee meman aü A SADT

Bu sayıdan diğer sayfalar: