September 8, 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

September 8, 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Abdülhamid L L L NNT lRr eee eee ai yeRamEBRRKI Dolgun bir altın çıkını Gelelim ötekilere.. yani, Tatar ağa- lara ve Osep Racilere, vesaireye... De- li Paşoya nazaran, hiç şübhesiz ki bun- lar daha bariz şahsiyetlerdir. Bunların hâmileri, daha çok kuvvetlidir. Bunla- Tın imtiyazları, daha geniştir. Bunlara, daha büyük, daha kârlı salâhiyetler ve- Tilmiştir. Haddin varsa, bunlar aleyhinde bir Şikâyette bulun. Ertesi gün, (müfteri) diye, senin yakandan tutarlar. Onlar, oraya gelecek bir tahkik me- Müurunun İman ve vicdanını bir anda değiştirirler.. ve seni, sürüm sürüm sü- Tündürürler. (Kanun) kelimesi, yalnız kitablarda Yaşadıkca., hükümetin idaresi de bu #ekle münhasır kaldıkca, bu işlerde Marmara çırası gibi çayır çayır yana* Cak; ancak bizleriz. Sana küçük, fakat çok ibrete şayan bir misal göstereyim... Benim hizmenî me bakan Mehmed - ismindeki neferi hatırlarsın, değil mi?.. Buraya ilk gel- diğim zamanlar, Mehmed henüz beni lâyıkile tanımıyor; nasıl bir adam oldu- Bumu bilmiyordu... Bir gün Mehmedi imtihan etmek, bizim gibi adamlara karşı, hissiyatını öğrenmek istedim. — — Mehmedi. Biliyor musun, beni buraya niçin sürgün ettiler?.. dedim. Mehi düşünmeye ve sormiya tüzum men. büyük bir saflıkla ba- na verdi: H Muevıbî Neme gerek benim. İyi bir adam olsaydın, sürgün etmezlerdi.. dedi, Benden sana nasihat oğlum... Taaaa, vakti ve zamanı gelinceye kadar, sakın |Sah (it) Nle uğraşma. Çalıyı dolaşmıya bak. Amma, diyeceksin ki: — A, miralay!.. Sürüle sürüle bura- ya kadar gelmişim. cehennemin gayya kuyusuna girmişim, Bundan ö- tesi ne olabilir?.. Her şey olâabilir, oğlum... Öyle bir devirde yaşıyoruz ki; mükâfatın sonu ve hududu olmadığı gibi, mücazat ve ukübatın da haddü payanı yok, Otur oturduğun yerde, Etliye, sütlü- ye karışma. Hele, fincafcı katırlarını Gözüne miralay Küzim Beyin mektubu flişmişti. yü talan ederler, Malını, davarını; atını, kısrağını sürüp getirirler, Bizim dere- lerden birinin içinde gizlerler... Ara- dan birkaç gün geçer. Mal sahibleri, bize müracaat ederler. Biz, evvelâ naz- lanırız, «Yabanın eşkiyaları, hayvanla- rınızı sürüp götürmüşler. Biz ne bile- lim?.» diye, bağırır çağırırız. Onlar, yalvarırlar. (Aman ağa!l. Şu malları bul da, «müjde» sini verelim.) diye pa- zarlığa koyulurlar. Hayvan bi altına, hattâ yedi sekiz mecidi 'e sulh oluruz. Evvelâ, paraları alırız.. sonra, bizim uşaklara haber gönderir, hayva! saklı oldukları yerlerden getirt na, bir| ağa) yı kıyas etmişti. İkisi de, ayni şey- di. Biri, yani Deli Paşo; anavatanın yal- çın kayalarından bir kısmına yerleş- miş.. orayı haraca kesmişti... O toprak- ri kanları ve canları pahasına zaptet- miş olan Türk kahramanlarının çocuk- larını, oradan geçirirken (selâmet pa- rası) alıyordu. Vermiyenleri, öldürü - yordu. Öteki, yani Emin ağa da ayni oyunu oynuyor, İkide birde, muhitindeki Türk evlâdlarının mallarını davarlarını tar ve huzur hile ve desiselerle hükümet hazinesini soyarak, devrinde bir aşk macerası : 3İ z —K Tarihte (Baştarafı 9 ncu sayfada) «Yakasında ihtilâlci işareti taşıyan Selime yapmış olsaydı!» diyor. Üçüncü Selim Fransa büyük ihtilâli zamanında hükümdar bulunuyordu. Bu ihtilâl Av- rupada akisler yaptı. Fakat Türkiyede a- lâkadar olan bulunmadı. Cumhuriyet ve kral namına elçi olanlarla taraftarları a- rasında kavgalar filân oldu. Fakat padi- şah ve düvlet hiçbir tarafı tutmadı, sade- ce bitaraf kaldı. Hattâ Avusturya baş- tercümanı: — Şu Fransızların Allah belâsını ver- sin. Bizi derdli ettiler. Aman efendim, bari şunların başlarından kokardalarını çıkartınız! Diye istida ettiği vakit zamanm hari- ciye nazırı demek olan relsülküttap Ra- şid efendi gu cevabı vermişti: — Behey dostum, biz size kerrat ile i- fade ettik ki devleti aliye islâm devleti. dir, Bizde o makule şeylere itibar olun- maz. Döast devletlerin tüccarını biz mi- | safir biliyoruz. Başlarına ne isterlerse giyerler ve istedikleri alâmeti takarlar, | Başlarına üzüm küfesi giyseler niçin giy- diniz demek devleti âliyenin varifesi de- ğildir. Kendinizi beyhude yoruyorsunuz!» Üçüncü Selim Pransız ihtilâl rozetii Bgöğsüne takmış olsa bile bu onun ihtilâl- ci hüviyetine delâlet etmez, ancak, İngi- yeri olmıyan bir iddia — liz domanması Çanakkaleden geçerek İse tanbul önüne geldiği zaman, Fransadan, sefir Sebastiyaninin şahsında gördüğü yardıma karşı teşekkür vesilesi olabilir. Bir tarafta da şu satırlar var: «Topal Hüsrev Paşa vasıtasile ülema ile pazarlık yapmak mecburiyeti, dine |karşı düşmanlığını artırıyor ve ıslaha« tına karşı çıkarılan müşkülât asabiyetini ateşliyordu. Kostantiniyenin ilk imparas toru da Rusya ile mücadelede bulunduğu bir sırada hıristiyanlığı kabule karar ver« mişti.> Kaostantiniyenin ilk imparatoru olan Kostantin bu şehre 325 senesinde yani dördüncü asırda yerleşti. Bu tarihte Ruş Milleti şimalin steplerinde silik, sönük, hattâ meçhul bir halde yaşıyordu. Rus- ların Avrupa ve Türk tarihine karışma- lari on beşinci asırdadır. Bu itibarla Kostantinin Rusya ile mücadele etmiş olması denilan şey yoktur. Kaldı ki o za« man Roma imparatorluğu koca Akdenizi bir Roma gölü haline koymuş bir deve letti. Kostantin Ramada şövalyelerin ge« çid resminde kendisine kargı gösterilen soğukluğa kızmış, darilm:g ve imparae torluk merkezini Bizansa rmiştir. A« caba meslekdaşımız <Roma ile mücadele. de bulunduğu bir sırada» mı demek is« tiyordu? Antalya Nafıa Müdürlüğünden : Eksiltme işinde talibi zuhur etmiyen Elmalı hükümet kı inşaatı bu defx pazarlığa çıkarılmıştır. onağı üçüncü kısım Keşif bedeli 22651 lira 23 kuruşluk kıgmın inşaatı. Bu işe ald şartnameler ve evraklar Şunlardır: a — Eksiltme şartnamesi. b — Mukavele projesi. e — Bayındırlık işleri şartnamesi. d — Hususi fennt şartnameler e — Keşif cedveli. & — Proje, İstekliler bu evrakı 5 lira mukabilinde Antalya nafıa dairesinden aldırabilir- ler. Bu evrak bilâbedel dairede de görülebilir. İhale gü ü 26/9/938 Pazartesi günü saat 11 de lu komisyonda yapılacaktır. Taliblerin yevmi Antalya nafıa dairesinde kuru- ihaleden sekiz gün evvel Nafıâ Vekâletine müracaatla yalnız bu işe girebileceklerine dair usulünde alınmış ve- sikayi haiz olmaları şarttır. «8119, |li Paşo gelmişti. Onunla; şu (Hamidiye iriken parayı, aramızda taksim |diğer taraftan da (müjde) paraları ala- rak - kendi tâbiri vechile - bu altın Zeki beyin gözünün önüne, gene De- | yağmurlarile küplnü dolduruyordu, Zeki bey, gözlerini kırpmadan, Emin hafif süvari 57 nei alayın 3 üncü böülük ağaya bakıyordu. Ve baktıkca hayreti kumandanı, Tersan aşireti reisli Emin'artıyordu. (Arkası var) Eski Türk detektifleri RADYO (Baştarafı B inci sayfada) Polisler, baktılar ki palavraya göz kırpan yok. Bizim de tabancaları çek- ürkütmeye, hiç kalkışma, Sonra, cintığimizi görünce şaşaladılar. Hani iç- dönersin. Senin düşünecek ve * yapabileceğin tek bir şey var. O da, vicdanını koru- mak.. ona, muhitindeki mulevves çamur- dan sıçratmamıya çalışmak... Buna muktedir ol; senin için bu da ki Zeki bey, bu satırları henüz bitir- mişti ki; tahta merdivenleri gacırdatan bir ayak gürültüsü işitti. Ve onu müte- akib, kapı açıldı. İçeriye Emin ağa gir- di: — Kurban!.. Neye böyle tamahkâr- lik ettin de, yüz altını beğenmedin. Sanki, taş atıp da kolun mu yorulacak- tı?... Zeki T- Anlaşılıyordu ki bu adamlar, beyin hislerinin farkında bile âc, di. Onun, o moclisten kalkıp yüz vermesini, parayı az bulduğu için kxız- dığına hamletmişlerdi. Emin ağa, şalvarının cebinden çıkara| dığı ağırca bir çıkını, yatağın üstüne atmıştı. Pervasızca bağırarak sözlerine devama başlamıştı: — Hadi, gönlün hoş olsun. Al sana, yüz elli altın... İş bu kadarla kalacak sanma, Sen daha, (Talan hissesi) de a- lacaksın. — Nasıl?.. Talan hissesi mi?,. — Talan hissesi, yaa!.. < — Anlamadım, ağa.. bu, talan hissesi de ne olüyor?.. — Kurban!i. Hem şehirliyiz, dersi- niz; hem de burnunuzun ucunu bilmez- siniz... (Talan) dediklerini hiç işitme- din mi?... — Hayır, — Talan, demek.. yani, şu ki.. senin anlıyacağın.. senede iki üç defa uşakla- rı, nahiyenin harfcindeki zengin köyle- re göndeririz. Uşaklar, giderler. O kö- lerinden biri ufacık bir harekette bu - lunsa, canını cehenneme yolliyacaktım. Şehir içinde, sokağın orta yerinde ka- nunun emrini yerine getirmeğe çalışan zabıta memurlarına, silâh çekmenin mânasını bir türlü anlıyamıyordum. Karşımızdaki adamlar, bence yakaladı- Bamız Todoriden daha düşük bir seviye- de idiler. Onun için, gözüm bir şeyi gör- müyordu. Fakat bu sırada, yanımızda bir İtal- ,yan zabfti belirdi. Onu gören 3 polis de hemen «hazröl» vaziyeti aldılar. Zabit, polislerin seliiminı tadeden sonra, düz- gün bir-Türkee ile; — Zannıma kalırsa, siz Türk hükü- meti memurla: dedi!. Ben de, (Z...) de hayrelimizden da- na kaldık. Mükemmel Türkce bilen bir İtalyan İzabitinin, o anda, orada karşımıza çık- ması, umulmadık bir tesadüftü, He - men: h — Evet, cevabını verdim ve meseleyi anlattım. İtalyan zabiti, beni dinledikten son- ra, polislere döndü, Fransızca: —— | — Bakin memur efendiler ne söylü- yorlar, anladınız mı? dedi. Polisler- kendilerine göre bir cevab verdiler. Zabit, nihayet şu suali sordu: — Bu adamı kim yakaladı? — Biz! — O halde gene sizin alıp götürme- niz lâzımdır! İcab ederse, Yunan hü - kümeti de Türk bükümetinden ister! Haydi memur efendiler, bu adamla be- raber gidiniz! d Sonra polislere döndü: - Eizp;înk:ıısınız ve yaptığınız ha- reket çirkindir, fakat bu seferlik gör- Bugünkü program İSTANBUL 8 Eylâl 1938 Perşembe ÖĞLE NEŞRİYATI: 1230: Plâkla Türk müuşikisi, 1250: Hava- d3s.18.05; Plâkla Türk müsikisi. 13,90: Muh- telif plâk neşriyatı AKŞAM NEŞRİYATI: 1830: Dans musikisi (Plâk), 19: Koönfe - raps: Eşref Şefik, spor müsahabeleri. 19.20: Dahe musikisi (Plâk). 19.88: Borsü haberleri, 90. Saat üyarı: Grenviç Tasadhancesinden naüklen, Belma Ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2040: Hava raporu. 20.48: Ömer Roza Doğrul tarafından | araboa söylev. Si: Saat Öyarı. Orkesira. 21 30: Rıfat ve arkodaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 22.10: Olga dö So- mogyi: Macar artistlerinden muhtelif şarkı- lar. 2250: Ajans haberleri, ertesi günün Programı, 23: Saat Ayarı. a ANKARA $ Eylül 1938 Perşembe programı ÖĞLE NEŞRİYATI: 1430; Karışık plâk neşriyatı. 14 50: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları, 15.16; Ajans haberleri. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.80: Kasışık plâk neşriyatı, 19.15; Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule ve ar- kadaşları), 20: Baat üyarı ve arabta neşri - yat, 20.15: Radyofonik temsil (Gençler gru- pu tarafından), 21: Plâk noşriyatı. 21.15; Stüdyo salon ovkestrası, 23: Ajans haberle - » ve hava raporu, 22.15: Yarınki program, Doktor ÂA. KÜTTEL Karaköy, Topcular Cad. 43 —— A mezliğe geliyorum, çekilin karşımdan, tekdirini savurdu. Böylece polisler bir yana, biz bir ya- na yürümeğe başladık. ” Sabih Alaçam 1 Demiryodarı va limanları işletmesi Umum idares, ilânları Vagonların tahmil ve tahliye müddetleri: 6.10.838 tarihinden İtibaren Derince, faatleri iktizasındandır, #o Fevkalâde nakliyat mevsimi sebebile 3 birinciteşrin 938 tarihinden İtibaren ikinci bir iş'ara kadar vagonların 24 saatten ıhu:îıhn tahmil ve tahliye î;;- letleri Haydarpaşa, Derince, İzmir, Samsun ve Mersinde 8 mesai saatine ve di- üer istasyonlarda da 6 mesai saatine ind: sayılır. Bu mühletler dahilinde tahmil ücretine tâbi tutulacaktır. Sayın alâkalı mesi için lüzum görülen bu tedbirlere imtisal eylemeleri rica olunur. Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetci olan eezaneler şunlardır: İstanbul cihetindektler: Aksarayda; (Portev). Alemdarda: (Eşref Neşet). Beyazıdda: (Haydar). Samatya- da! (Teofilas). Aminöründe: (Hüseyin Hüsnü), Eyübde: (Hikmet Atlamaz). Fe- nerde: (Vitali). Şehremininde: (Hamdi), Şehzadebaşında: (İ. Halil), Karagüm- İ rükte: (Fuadi, Küçükpazarda: (Hultat). Bakırköyünde: (Merkez), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). Galatada: Üzsmet). Taksimde: (Nizameddin). Kur- tuluşla: (Nocdet), Yenişehirde: (Paru- nakyan), Bostanbaşında: (İttihad). Be- şiktaşta: (Süleyman Receb). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İtthad). —Sanyerde: (0s- man), Kadıköyünde: (Büyük - Üçler). Büyükadada: (Şinasi Rısa). Heybelide: (Tanaş). T tstanbul Şehir Tiyatrosu —— Bu akşam İzmir Fuarında DALGA Ertuğrul Sadi Tek Tiyatrosu Bu gece (Heyboli) de, Cuma (Bebek ) de Cumartesi (H. Hisar) da KARMA KARIŞIK veya tahliye edilmiyen vagonlar Şomaj lardan münakalâtın sür'atle yapılabil-. «6126> Türk Tecim ANONİM SOSYETESİNDEN: Sine - Film Limited Şirkötiyle akdeye lediğimiz 1/9/938 tarihli mukavelename mucibince İstanbulda Beyoğlunda İstike 1M? caddesinde 9 numarali Elhâmra Ve elyevm Sakarya sineması' namiyle traruf ” sinema binası ve medhali vo müştemilâtı dahilinde olan ve müfredat mezkür mu- kavelenameye bir mütem i cüz'ü ola. eki eşyalarla, alât ve edevat ve tesisat ve makinelerle bilcümle malzemeyi ve 1/7/1941 tarihine kadar mezkür sinema üzerinde haiz ol duğumuz kira haklarını ve sinemanın İş- letilmesinden mütevellit ve salenlarının her hangi bir surette temin edeceği kâf . fei hukuk ve menafii malüm bedel mu - kabilinde Sine - Film Limited Şirketihe devir ve ferağı eylediğimizi beyan ve ilân ederiz. TÜRK TECİM ANONİM SOSYETESİ Zonguldağın en zengin maden- leri olan Kozluda çarşı ifinde KARA ELMAS OTELİ ve altında lokantası ile devren ÂACELE SATILIKTIR. Kayıp aranıyor Aslen Manlsalı terzi Boğos oğlu Diran Van- Uyanı . Kendisi 992 senesinde İz- mirde olup =aı tahminen 30 yaşlarındadır. Bundan Üç, dört sene evvelisi Kastamonü taraflarında görüldüğü ve bir gözünün kör olduğu haber almmıştır. Bilenlerin İnsaniyet namına: Gedikpaşa Nev'iye zokak No, 47 de Berop Devletoğluna bildirmeleri — rica Olüs nur, (1M48)

Bu sayıdan diğer sayfalar: