30 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

30 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ziraat kursları * » Ziraat kursları yalnız meyvacılık * bilgisini değil, her çeşid ziraatin usullerini öğreten bir Faaliyet sahasıdır, kısa bir zamanda köylümü- zün bilgi ve tecrübesini artırmaktadır. Bu kursların yurdun her tarafında açılması bütün köylümüzün zirai hareketlerinin inkişafına vesile Yazan: Ta Bilhassa Trakyada programlı bir şekle sokulmuş olan ziraat kuralarının, gün geçtikçe yurdun diğer yerlerine de sira- yet etmesini ve her tarafta bir mekteb gibi benimsenilmesini alâka ile takib e- diyorum, Çok iyi düşünülmüş bir fikrin mahsulü olan bu ziraat kursları, muhakkak ki, köylümüzün kalkınması yolunda mu - yaffakiyetle atılmış birer adımdır. Böyle yer yer ve devamlı surette açılacak kürs- larla, köylünün bilgi ve göreneğini ar - olur. rımman yoksa böyle münasebetsiz isimler kul - lanmakta bir zaruret mi görmüşüz? Me- selâ (Hind yağı), (Katır tırnağı) ne de- |mektir?» Hocaya .hak vermemek elde En tanınmışlarından; en az bilinen kadar bütün nebat adları dünyaca ma - lüm lâtince birer ad taşır. Biz, bir za- manki zihniyetimize uyarak bunların ön- ©e fransızcasını,; sonra da fransızcadan &rabcaya tercümesini yapmışız. bu arasbcaları da türkceye tercüme S0 Şehir Meclisinin yeni âza namzedleri seçildi Şehir Meelisi Jntihap harırlıkları bilmiş 'e seçilecek namzedler tesbit edilmiştir. İn - tihab sekiz gün devam edecektir. Numzed lerin tam listesini neşrediyoruz: ADALAR KAZASI: Avni Yağız avukat, Kâzm Şinaaf Dersan Akşam matbaası mü- dürü. BAKIRKÖY KAZASI: Selim Bilol tüccar, Mehmed Sipahloğlu tüccar. BEŞİKTAŞ KAZASI: Ahmed Arif Eyl avukat, İhsan Namık Poroy eshabı emlâk - ten, Ethem Akif Battalgil döktor, Abdülka- POSTA Aîdir Ziya Karamürsel avukat. | — BEYKOZ KAZASI: Mehmed Ali Gökçen esk! umumi! meclis Azası, Ferid Erinal ecza- İer, Cevdet Fahri Nomer avukat. | BEYOĞLU KAZASI: Ekrem Tur kibrit in- hisazı eski genel mürfettişi, Tevfik Türegön gaki gehremini, Hakkiye Emin Koral İlyön - |kurul üyesi, Hasan Hulki — Ozan kimyager, Midhat Nemli tücear, Suphi — Artel emekli, tırmak zaruretinde bulunan bir milletiz. ırl?nşıı, Fakat bu aradı ası) türkçe isim- Kâmil Nayman tüccar, Falde Esendal İlyön Henüz okuma yolundan bir şey elde ede- )lulni hiç arayıp sormamışız bile! Halbu- . kurul üyesi, Muztafa Falk Aşkın emekli, A- mMiyecek ve köyünün sınırından - ötesini | ki nicelerinin temiz ve tek kelime halinde | #İZ Ak lâstik şirketi müdürü, Ahmed Faruki bilmiyen bir kimse için, onu görerek ve işleterek uyarmak kadar kesin bir tedbir gösterilemez. Zaten ziraatin dilediği ; bilgisini kitabdan bellemeğe imkân Ja yoktür. Ziraatte kitab, nihayet edinilmiş bir bilgiyi arttıracak vasıtadır. Halbuki köylümüzün bugünkü durumu, böyle mütemmim bir inkişafa değil, yeniden meydana getirilecek itiyad ve maliimata muhtaç haldedir. Onun için türlü ziraat şubeleri üzerin- de pratik iş gösteren ve yeteri kadar bilgi veren zirant kursları, köylümüze çok yarıyacaktır. Ne yerlerimiz vardır ki, ftabiat meyva ağaçlarının her çeşidi için Jâzım olan bütün şartları fazlasile ver - “miştir de, buralarda ağız tadile yiyecek en basit bir meyvayı dahi bulamazsınız. Dağı - taşı refah vâdeden bir köyde, hal- kı zavallı bir maişet içinde görmek ne üzücü şeydir? Eğer birbirlerine müte - hassir olan bu iki kıymeti, köylü ile ağacı tanıştırmak, onları birbirine dost etmek çaresi bulunsa, şübhes'z geçim şekli de birden feraha ulaşacaktır. İşte zirsat kursları bu aracılığı yapa - bilen, köylüyü muhiti ile barıştırabilen kıymetli birer vasıtadır. Ağaç bakımını, #idan yetiştirmeyi, bahçe tımarını ve a- gacılığı öğrenmekle tabiati de ona sahib köylüyü de harekete getirmiş oluyoruz. Kocaelide, Bursada, Trakyanın bir çok yerlerinde sayısız köylüyü kısa bir za - manda devlet fidanlıklarında çalıştırıp iş rslar muhitlerine y Şimdi bura - lardan geçmiş olanlar köylerinde hep be- cerikli bir köylü ve iyi birer örnek ha - lindedirler. Gönül temenni eder ki, her vilâyette o muhitin icab ettirdiği ziral bilgilev için, birer kısa müddetli kurs açılarak ümüz buradan geçirilsin.. Hele Burgada olduğu gibi devlet mücsse- selerinde çalıştıtılarak, bir taraftan da gündelik verilmesi yolu bulunursa, bu - ralara rağbet artırılmış ve memleket na- mıma pek faydalı bir iş başarılmış olur. Ziraat kursları, şübhesiz yalnız mey - vacılık bilgisini değil, her çeşid ziraatin ve hassatan o muhitin noksanı olan ziraf bilginin nâşiri ve faaliyet sahamdırlar. Bağcılığa elverişli olan yerlerde köylü « nün bu sahadaki malfmatı arttırılır. Baş- ka bir yerde de oraların icab ettirdiği şeyler gösterilip öğretilir. Kaldı ki, kurs- Jar en müterakki memleketlerde de dal - ma faaliyot halindedir. Oralarda da yeni usullerin, yeni âletlerin köylüye tamtıl- ması gözetilir. Denebilir ki, muhtelif ziraat makinele- rini kullanmak bilgisinden, en basit zira- at işlerine kadar her türli 20-30 günlük kurslarda mümkündür. Kulağından çok gözü ve aklından çok eli işliyen köylümüz için pöek hayırlı ve verimli bir sul olan (Zi - raai kursları) nın. her vilâyette ve her devlet ziraat m'lessesesi civarında de - vamlı surette tatbizi temenniye değer. İşe başlamış olanları takdir ve tebrik e- derken, henüz başlamamış olanları da te- reddüdsüz harekete geçmek için teşvik etmek isterim. Tarımmen Bazı miünasebetsiz nebat adları hakkında Mekteblerin biri: muallim olan bir tanıdığım beni bularak dedi ki: Nebat adları arasında öylelerine rastlıyorum ki, bunların bir eşya ismi Mi, hayvan ismi mi, yoksa sahiden bir nebat adı mı olduğunda tereddüde dü- yorum. Bu vâdide dilimiz mi fakirdir, ylümüze edindirmek | güzel adları vardır. Bunları derleyip top- |lamak, dilimize, kalemimize benimse mek ne kadar faydalı ve lüzumludur? Bir |mekteb hocasının. talebesine (Hu: Arab) diye nebat &dı söylemek veya bu- hu fürkçeye tercüme etmek zorunda kal- ilüa hayli müşküldür. Şuracığa muallimin yukarıda söyledi - Bi iki nebatın türkçe adlarını da kaydedi- vereyim: 1 — (Hind yağı) dıye anılan nebat, fen dilinde (Recinus) diya bilinir. Arabcada (Habbüssalâtin) adını taşır. Bizde şark vilâyetleri (Genegerçek; der. Doğrusu ve kullanılmıya şayan olan. (Genercezi dir. 2 (Katır tırnağı) diye söylenen nebat ta fen dilince (Genista) diye bilinir, Türk çesi (Poruk) tur. Tarımman Ziraat Vekâleti neşriyatımızı takdir ediyor Ziraat — Vekâletinden 20/9/938 tarihli nüshası fasında Tarımman imzasile Nokra hastalığı» başlığı altında intişar eden yazıda memleket dericilik sanayli ve ekonomisi bakımından serdedilen mi taleat ve yüksek düşünceler çok yerinde ve uygundur. Vekâletimiz iktısadi yönden zararlar doğuran bu hastalıkla mücadeleyi çok evvel derpiş ve teemmül etmiş ve 23/11/ Gazetenizin de adı geçen hastalığın mücadelesini ka- nunt hükümler arasına sokmuştur. Bun- dan başka hastalıkla mücadelede fay - dası olduğu ilmi literatürlerde yazılan bazı ilâçların da tesirlerinin tocrübeleri- ne girişilmiş bulunmaktadır. Keyfiyetin tavzihini saygılarımla diterim,. Ziraat Vekili N. Müsteşar Tiyatro mektebi talebele Ankara (Hususi) — Ankara tiyatro ve operet mekteblerine bu sene de leyli ve meccani olmak üzare imtihanla talebe almacaktır. İmtihanlar 4 ve 8 birinciteş- rin arasında İstanbulda Galatasaray li- sesinde, 11 ve 15 birincitoşrin arasında Ankarada yapılacaktır. İmtihan hey profesör Premtoryus, profesör Braun, or- kestra şefi Hasan Ferld, fonetik şeli dok- tor; Tahsin Bangooğlu ve tiyatro mekte- bi edebiyat muallimi Cevdet Kudret So- lokdan ibarettir. Talibler için asgari orta okuldan me- zun olmaları ve istidad sahibi bulunma- 937 tarih ve 2/7721 sayılı kararnamo ile | itriyatçı, Mustafa Şevket Kunt avukat, Mu- Jend Fortun tüccar, Zahld Oral İş Bankası “/memurlarından, Hasan Fehmi Taner emek- N, Tevfik Âmir Kocamaz eshabı emlâkten, tül.|Nazif Kâsım Erad eshabı emlâkten, Hamdi Rasim bütün balıkçılar cemiyeti retsi EYÜB KAZASI: Nuri Dağdelen fabrika- tör ve mühendis, Hacı Lütfü Ula Inhisarlar eski başmüdürü. EMİNÖNÜ KAZASI: Doktor Ali Rıza Ata- s0y, Esad Ekemen avukat, Raşlâ Gökdemir Emniyet sandığı mürakıbı, Refika — Hulüsi Behçet eski umum! meclla âzası, Refik Ah - med Sevengil muharrir, Selâmi İzzet Sedes muharrir, Recep Havlucu tüccar, Ekrem U- şaklığli muharrir. FATİR KAZASI: Cevdet Kuntar beledi - İye eski hey'eti fenniye müdürü, Necib Ser- |dengeoti seza tücearı, Cemaleddin Fasıl Br- ten avukat, Bican Bağcloğlu — emekli, Buri Enver Batar avukat, Halil — Hilmi avukat, 'Tevfik Artaç eski orman müdürü, Rıfkı Ton- İsir sigortacı, Sami Sönmez komisyoncu, Me- Nha Avnl Sezen muallim, muharrir, Alâed - |din Kunt marangozlar cemiyeti — reisi, Dr. |Refik Münür Keskingti KADIKÖY KAZASI: Naci Alt Moralı 6 habı emlâkten, Reşad Başkaya emekli yar - -|bay, Haydar Uzel emekli binbaşı, Cemil Cem ressam. SARIYER KAZASI: Sadi Özden muallim, Doktor A Turhan, Tevfik Amca, eshabı em lâkten, Ferid Hamal esnaf mürakıbı ÜSKUDAR KAZASI: Faruk Dereli avu - kat, Macid Oktar avukat, Celâl Asangiriy eezacı, Muharrem Naili Akdoğ avukat, Belediye meclisi bulunan kazaların seçe- cekleri şehir meclisi âzaları 9 Birinciteşrin- de Intihab edilecektir. Bu sene Çatalcadan 3, Yalova, Gilivri ve Kartaldan birer kişi İs- tanbul şehir meclisine Iştirak edecektir. Cumhuriyet bayramı hazırlıkları Şemsipaşa ve Sarayburnunda yapılar t havuzlarının beton kısmı ( ledilmiştir. Bir cenebi firması havuzların elektrik ve su tesisatını yapmağa başla- İmıştır. Havuzlar Cumhurivet bayramın- dan evvel tamamlanacak, tecrübeleri yapılacaktır. r Ankara tiyatro mektebine yeni talebe alınıyor | vi bir ders esnasında bir yoklama, küçük bir parçanın temsili, ses için kulak yoklaması yapılacak ve bir de şarkı söyletilecektir. 'Tiyatro mektebi 3, opera 5 senedir. Ti- yutro mektebinde tahsilden sonra bir se- ne de stajyer olarak çalışmak mecburi- yeti vardır. Bu staj müddeti zarfında ta- lebeye maaş verilecek ve bu müddeti mu- | vaffakiyetle ikmal edenler devlet artisti Ünvanını alacaklardır. Moktebo — girmek |için her taraftan mektub vesaire ile mü- ,rnmnılu yapılmaktadır. Vekâlet vu va- ızlyı-: karşısında yeni tedbirler almak- ları şart koşulmaktadır. İmlihanda edebij tadır. İ H ük harbe giren İngiliz birer uğurlu İskoçyada Edimburg şehrinde, harb es- |Büyı -|nasında İngiliz alaylarının uğurlu hay - İwanları olan kuşlar, küçük fareler gibi hayvanların hatıralarını anmış olmak için bir plâka dikilmiştir. Harbi umumide bütün Büyük Britanya ve dominyon alaylarının birer uğurlu hayvanı vardı. Harbin sonunda bu hay - vancağızların kısmı azamı Londra hay - vanat bahçesine alınmışlar ve ömürleri. nin sonunu burada beklemişlerdir. Bunların içinde ekseriyeti teşkil eden tabil köpekler olmuştur. Fakat bunların haricinde binbir çeşid hayvan dört şene müddetle bu alaylarla beraber oradan ©-| raya gitmişlerdir. Alaylardan bazıları -| nıin çok ciddi tavırlı ve bataryaların ya - nında sakallarını sallıya sallıya dolaşan keçileri, bir kısmının da resmigeçidlerde Ön safta giden bir neferin omuzuna yer- leşmiş, etrafa garib nazarlarla bakan maymunları vardı. Bir cenubl Afrika a- layının uğurlu bir karacası mevcuddu. | | | | |Bu hayvan yeni hayat şeraltine o kadar iyi alışmıştı ki sanki doğduğu günden - Wberi ordu içinde ve muharebe meydan - larında yaşamış zannedilirdi. Galli askerlerden müteşekkil her ala - İyın maskotu, muhakkak beyaz bir ke- İçidir. Hemen her Gal alayında bu şirin ihıyvandun bir tane bulunuyordu. | 52 nci İngiliz topçu alayının A batar « |yasında bir kaz bulunuyordu ki şöhreti muhakkak surette kapitolu kurtaran kaz- lar gibi ebediyete intikal edecektir. Ha - kikaten bu alayın topçuları bir çok kere bu hayvanın zamanında gürültü etmek suretile nazarı dikkati celbederek düş - man taarruzlarının neticesiz kalmasını temin etmiş olduğunu ısrarla iddia eder- ler. Mütarekeden sonra (Jan) 1n - asker- ler ona bu ismi vermişlerdi - şişte kızar- tılması düşünülmüş ise de, böyle bir Hi- kir bütün batarya efradının şiddetk iti - razlarile karşılanmış ve bu- kahraman kaz hayvanat bahçesine emanet edilmiş tının son günlerini büyük irahat içinde geçii sonra ölmüştür. Böyle uğurlu hayvanlar yalnız Büyük Britanya alaylarında mevcud değildi. Şampanya civarında harbeden bir Rus a- layı ayısını da beraber getirmişti. Bu hayvan son derece sevimli bir siyah ayı İidi. Siperlerin içinde ve dövüşen asker- İve orada ha; lerin arasında yaşıyordu. Son derece a - kıllı, fakat biraz da inade Askerler onu çok sevdikleri için zehizli gazlardan mütcessir olmasın diye ona bir (maske takmak istiyorlardı. Fakat hay - İvan saklanıyor, kaçıyor, bir türlü mas - keyi takmak istemiyordu. | Askerler «inadı yüzünden ölecek» diye düşünüyorlardı. Fakat ölmedi. Bir gün ölüm bulutu siperlerin üstünü kapadığı zaman bu aymın, ön ayaklarile evvelâ kar tabakasını, sonra da toprağı kazdı - Bı, sivri burnunu açtığı bu çukura so- karak hareketsiz durduğu görüldü. Gaz bulutu dağıldığı ve asakerler maskelerini İçıkardıkları zaman ayı da burnunu top- raktan çıkararak atlatılan tehlike şere - fine zevkle homurdandı. Bu uğurlu hayvanlar hakkında anla tılan hikâyeler pek çoktu: 1916 şenesinde çıkan Giornale d'İtalla guzetesinde şöy- le bir hikâiye vardı: miş, bir dişi koyuna rastgel Asker! bu hayvanı da yanlarına âlarak onu u - ğur saymışlar. Bu hayvan kısşa zamanda korkak tavırlarını bırakmış o kadar. ce- sür ve muharebeye alışkın bir hayv haline gelmiş ki yanında en şiddetli mit- ralyöz ateşleri yapıldığı zaman bile en ufak bir telâş eseri göslermez, gene o meçhur soğukkanlılığı ile ortalarda do- laşır, dururmuş. Fransız alaylarının da — böyle sayılan hayvanları olmuştur. Meşhur Marn müharebesi — sıraların- da bir Fransız alayı kumandanı, aha si tarafından terkedilen bir köyde bir horoz bulmuştu. Onu yanına aldı ve a- layla beraber götürdü. Bu horoz alayın uğuru olmuştu. Alayla beraber, onun dolaştığı yerlerde dolaştı, bütün ceb- uğur Eylül 30 arbde ordulara uğur getiren hayvanlar alaylarının hemen hepsinin hayvanı vardı F f Uğur getirdiğine İnanılan hayvanlar ara- sında keçiler ekseriyeti teşkil ediyordu helerde bulundu. Tabiati itibarile çoli korkak olması icab eden bu horoz har« bin gürültülerine o kadar alıştı ki ar« tık en korkunç patlamalara bile ehem- miyet vermiyordu. Harb sonunda, 1918 senesinin teşrk nievvel ayında Vitri - Le - Françoia şehrinin sokaklarında 332 nci piyade alayının resmigeçidini seyredenler, as kerlerin yanında bir yaban domuzu gördükleri zaman hayretten kendileri- ni alamadılar. Bu, alayın yaban domuzu idi. Bu yaban domuzu, 1916 senesinde bu alayın izinli zabitlerinden biri tarafın- dan bulunmuş ve karargâha getirilmiş> ti O zamanlar hayvan daha bir kedi ğünde idi. Mütarekede domu> geliyordu. 332 nci alay efradı tarafından kendi- sine (Arihur) adı verilen hayvan bir koyun kadar tatlı huylu ve yumuşl başlı idi. Molalarda onu daima sevbest bırakırlardı. Bir tek kere kaçmağa te- şebbüs etmemiş ve hiç kimseye ev fak bir fenalığı doki B pek kadar sadıktı. Alayın her gittiğ? yerde o da vardı. Askerler gibi ona da üzerinde numara taşıyan bir plâka tas ıştı. Onu bulan mülâzim (Verdun) yaralanarak öldüğü zaman alay ku- mandanı: «Arthur'u onun bir hat olarak saklamalıyız.» demişti. Ve madı Böyle alayların u ren hayvan- ları olduğu gibi birço! Neville - Sant - Vaast'da askerler bir n bir şahin yakalıyarak - bir kafese amışlardı. Bu kuşu tekrar serbest bırakmak İstedikleri zaman hayvan gitmedi. Arada bir çıkıyor, dolaşıyor ve gene yem yemek, su içmek ve uy umak için tekrar kafesine dönüyordu. Büyük harblerde en ların bile şiddetli gürültülerin, Yi ların içinde hiç korkmadıkları, bulun« dukları yeti bırakıp kaçmadıkları gö- rülmüştür. Sanki, bu hayvanlar hayatlarını her, gün ölüme peşkeş çeken zavallı insana ları teselli etmek, yanlarında bulunm ve onları eğlendirmek vazifesini şuurl! üzerlerine almışlardı. Rumelihisarının imarı Başvekâletin emri ile Rumelihisarmını avlusunda buluman evlerin yıkı yazmıştık. Hisarın avlusu bahçe ifrağ edilecek, ortasında bir havuz inşa olunacaktır. Evlerin istimlâkine ve meya danm vüdude getirilmesine h para yerli bankalarımızdan min edilecektir. Şehir mütehassısı Prost g: Şehircilik mütel K ten gelmiş, şehir pl malarına tekrar ba: Bıçakla şakalaşırken bir kişi yaralandı Kadıköyünde Boyacı Mehmed sokağındat oturan Mehmed ile Hüseyin dün biçakla big birlerile şakalaşırlarken Hüseyin — yaralanı 9. miş ve Nümune hastanesine kaldırılmıştır Bir yangın başlangıcı »" ğ Heybelide Abdullahin kahvgr, galdaki ateşin devrilmeslle ** ifalye tarafından sündü- eldi AbÜlN nı etrafındaki çeliğ, YA

Bu sayıdan diğer sayfalar: