8 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

8 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Hergün | Kıssadan hisse ' | Yaran: Muhittin Birçena — vrupada beş büyük devlet, beş büyük kuvvet var: İngiltere, Al- manya, Rusya, Fransa, İtalya. Ayni Av- | rupada yaşıyan derece derece zayıf ve küçük milletlerin sayıları öa hayli u - zun sürer. Bu milletlerin arasında bir Çekoslovakya vardı ki nazari olarak her suretle kendisini refah ve emniyet nam- zedi olarak tanıyabilirdi: Etrafı Almanya | ile çevrilmiş olan bu memleketin geniş bir kültürü, modern teşkilâtı, büyük sa- nayi istihsali ve merkezi bir iktısad va- ziyeti vardı. Avrupanın ve dünyanın üç büyük memleketinin himaye ve muha - fazası altında idi ve Milletler Cemiyeti namı altında toplanan elliden fazla nul!cıı bu memleketin hududlarını temin etmiş- ti. Çekoslovakya bankalarının arkasında Fransa sermayesinin bimâyesi, İngiliz sermayesinin yardırı duruyordu. Fransa diyordu ki: «Çekoslovakyaya dokunmak bana dokunmak demektir; müuahedem var, bağlıyım, ona karşı kim silâh çekerse karşısında beni bulur!> İngiltere diyordu ki: «Filhakika Çe - koslovakya beni o kadar alâkadar etmez; ona karşı bir taahhüdüm yoktur; fakat, ben Fransaya bağlıyım. Eğer Fransa har- be girerse ben de onun arkasından sürük- Tenebilirim.» Rusya diyordu ki: «Muahedelere ria - yet lâzımdır. Avrupada kurulmuş — olan nizam bozulmaz. Çekoslovakyaya her hangi bir taarruz, bu nizama taarruzdur, Ben Çekoslovakya ile müttefikim, şu hal- | de onunla beraberim.» * Fakat, aylarca süren münakaşalardan, diplomatların lâf düellolarından, gazete- lerin karşılıklı sövüşmelerinden — sonra bir gün geldi ve karar vermek icab etti. Almanya dedi ki: «Südetlerimi ve hak - kımı isterim; bu hakkım bana ilkteşri - nin ilk gününe kadar verilmiş bulunmaz- sa kendim almıya teşebbüs edeceğim!» Bu söz söylendiğinin ertesi günü, dün- jya altüst oldu. «Harb patlıyor!» kanaa - tini taşıyanlar ekseriyeti teşkil etti. Fa - kat, gördük ki Münihte toplanan devlet adamları, Almanyaya hakkını vermeğe ve Çekoslovakyayı eski Çekoslovakya ©- larak yok etmeğe karar verdiler! Demek bütün o sözler boşmuş; hiç biri Y*iddi değilmiş. Çünkü 918 in Çekoslovak- yası yıkılıp gitti de kimse seş çıkarma - Bi Onu bu halden kurtarmak için, birbir- lerile düşman vaziyetinde duran devlet- ler, hep dost oldular. Çekoslovâkya da, Baf kalbli Nasreddin Hoca ile beraber hihayet anladı ki «kavga kendi yorganıs nın başında> imiş! * Orta veya kısa boydaki milletler için tin Bü kıssadan acak hisse büyüktür: Bir millet, her şeyden evvel kendi kendisine dayanmıya mecburdur. Siyaset, oyun ha- linde ve menfaatler iştiraki halinde, bi müddet için vardır. Fakat, netice, dör dolaşıp har milletin kendi kuvvetine ve| kendi siyasetine dayanır. Bilhassa, hıı' Türkler bunu iyi bilmeliyiz. Çünkü, Os- manlı imparatorluğunun varlığını ve ba- kasını, başka devletlerin siyasetlerine sımsıkı sarılmakta arıyan nesil, aramızda hâlâ yaşamaktadır ve onun yerine geçen hesilde de henüz © fikirlerden kurtula - mamış insanlar vardır. Ben siyasi hayata yeni gözümü açtığım ve elime ilk defa olarak siyaset kalemini aldığım sıralarda bu memlekotte müca - dele vardı: İngiliz siyaseti, Alman siya - seti. Bir kısım İngiliz siyasetine, öteki de Alman siyasetine taraftardı. Biz İttihat- çılar, muhalifler tarafından, o da haksız olarak, 908 ve 909 senelerinde Alman ta- taftarlığı ile itham edilirdik. 908 temmu- Zzundan 909 martının nihayetine kadar bu mücadele o kadar hararetli oldu ki Ta - nin matbaasında yazı masamın üzerine rövelveri kor, üstüne bir mendil örter ve yazıya öyle otururdum! O zaman memle- ketin siyasetini biz Türkler idare et - mezdik, ecnebiler idare ederlerdi. İttihat ve Trakki, uzun zaman müstakil bir Os- manlı ve daha doğrusu Türk siyaseti yap- mıya çalıştı; fakat, her tarafı temellerin. den çatırdıyan imparatorluğun gürültülü m(üküşlcn arasında buna muvaffak ola - üp| Çok şükür, bugün o devirden uzağız. Fakat, Çekoslovakya misaline bakarak SON POSTA Resimli Makale: Amerikalılar senede bir defa iş bayramı yaparlar ve bu bayramı Amerika amelesinin Amerika beslediği şükranın bir ifadesl sayarak kutlularlar: — Amerikan amelesinin dalma hürriyetten yabancı nazariyelere daima sırtlarını döndük! bununla iftihar ederler. e Maddi varlık, manevi varlık -& hürriyetine karşı k aldığı ve — zımdır, fakat manı Tinı söylerler, en çok riayet ellik Bir milletin mnddi sahalarda kendisinden daha ki bir milleti örnek olarak alması, onun seviyesine va çalışması, kullandığı usulleri tedkik etmesi doğru, hattâ Aterak- vi, fikri ve harsi sahada bir milleti y selten kendi prensipleri, kendi akideleridir. Amerikalıların i kaid SOÖZ ARASINDA 1939 saç birinciliği Müsabakasını Kazanan kadın Resmini gördüğünüz genç bayan Ingil-| terede Olempina saç modaları sergisinde 1939 saç modası birinciliğini kazanmıştır. şunu bir daha iyi anlamalıyız ki bir mil- Jet yalnız kendi kuvvetine, kendi siyase- ine güvenmelidir. Hücum edecekse ken- di kuvvetini ölçmli, ric'at edecekse ken- di kuvvetlerini hesab edip ona göre karar vermelidir. «Biz, bize benzeriz'> sevgili Atatürk, bir bakımdan da, bu ha- kikati ifade etmiştir. Harieden gelen her dostluk hodgâm, her yardım riyakâr, her kuvvet muzır, mütehakkim ve istilâcidir. Bu kuvvet ideoloji şeklinde girerse mille- tin ruhunu tahrib eder ve cemiyetin temel lerini çürütür; siyaset halinde gelirse Türkiyeyi dalma kendisine yontan bir nalıncı keseri olur ve askerf kuvvet ha - linde bulunursa bunların hepsinden daha fena bir mahiyet alır. Türkün yardımcısı 'Türktür; Türkün ideolojisi Türk olmalı- dır, Türkün kuvveti de ancak kendi kolunda, kendi kalbinde ve kendi kafa - sında yaşıyan kudrettir! Mukittin Birgen İSTER diyen İNAN, Arkadaşımız Nurullah Ataç dün bir tanıdığı ile çetin bir münakaşaya girişmiş, ve bu münakaşa anun üzerinde o ka- dar büyük bir tesir yapmış ki akşama kadar kaşlarını çata- M ASA Hergün bir fıkra Korkunuz boşunadır Meşhur komedi muharriri Meilbae hastalanmıştı. Ziyaretine gelen dost ları muharririn etrafını — almışlardı. Muharrir onlara: $ — Eğer, öleceğim diye korkuyorsa- . nız, dedi, korkunuz boşunadır. Hali- j mi görüyorsunuz ya, şu oturduğum koltuktan — bir yere — krmildayamıyo- vum, Bu halde mezarlığa kudar nasıl gidebilirim kil.. Yasismnekin eee İngilterenin bahriye Nazırı olmak Ne demektir ? İngilterede bahriye nazırı olan zatın senede 30 bin lira maaşı vardır. Londra- nın en mutena bir yerinde bulunan dÜ o- dalı bir dairede oturur. Emrine bir mil- yönerin gıpta edeceği Enchantress — yatı tahsis olunur. Evinin mobilyaları hari- kulâde san'atkâranedir. Ayrıca hususi radyo servisi vardır. Bahriyo nazırının vazt Bırdır ki müteaddid hizmete hazır bulunurlar. ©o kadar a- Patinaj şampiyonunun kardeşi de sinema aktörü oldu Buz üzerinde harikulâde bir suret - te kayan şampiyon Sonya — Heni, bu yüzden sinemaya geçmiş, orada da bü- yük muvaffakiyetler ve paralar kazan- mıştır. Bu kazançla iktifa etmiyen se- vimli yıldız, şimdi de kardeşini sine - maya alm ni onunla birlikte çevirecektir. Pariste, yeni çorap modası Pariste yeni bir çorap modası çık mıştır. Ömbre adı verilen bu çı ır. Bundan böyle filmleri-| k. Para khaçakçılığı Yapan İtalgan markizi M Harb tehlikesinin yarattığı korku yü- zünden Romada yeni bir kaçakçılık usu- lü keşfedilmiştir. Bu usul haddi zatında pek basit görünmektedir. İçine banknot- lar istif edilerek dikilmiş olan bir şilte, hududu geçecek olan ekspresin yataklı vagonlarının yatakları altına könülmak- ta, bu suretle paralar kaçırılmaktadır. Son günlerde, Fransaya gilmekte olan, Markiz Godi di Godi isminde bir kadın, artimanında, içinde 10 bin İngiliz bulunan bir şilte bulunduğu için edilmiş, Romada kadınlar hapisha- me yollanmıştır. 45 yaşlarında bulu- rkiz, bundan haberi olmadığını emektedir. Markiz, İtalyan hanedan *|ailesile Muasolininin ailesinin yakın ta- " |nıdıklarındandır. de, olan çoraplar gitgi ya di g ru yeşil b çalan bir renk almaktadır. İngilterede Lâciverd, kırmızı, yeşil, battâ eflâtun renkli çoraplar pek m dadır. Bu çoraplar, çantalara, eldivyen ve ayakkabılara uygun bir surette ya- İSTER olsun?» tak gezmekle kalmamış, vak'ayı gazctesinde & Verdiği tafsilâta bakılırsa, münakaşa her iki: diğerini budala sanmasından çıkmıştır. Arkadaşımız Nurullah Ataç diyor ki: — Aklı başında, okuması olan, okuduğunu anlıyan bir ada- mın gazetecilik edemiyeceğini söyledi. kıymetinin olmasına imkân verilemez, çünkü gazeteciler 2- rasında kıymetli bir adam bulunmaz» demeğe getirdi. Bu- dala dostuma kızdım.. ben budala olabilirim, hiç yontulma- İSTER masını bilir, yazma: muş derecede ilimden, irfandan mahrum olabil! benim mensub olduğum meslek neden kötü bir meslek Markiz Godi birçok kereler, Romada Eyapılan beynelmilel atla manla atlama- larda Mussolini Amazon kupasını kazan- maştır. Bu kaçakçılık işinin beynelmilel bir şebeke tarafından idare edildiği sa- nilmaktadır. İNANMA! im, fakat lah Ataç konuşmasını bilir, nükte yap- bilir, gerçekten kültür sahibi bir ge- zeteci ve bir öğretmendir. Kendisini her tanıyan zevkle din- ler, hele kızdığı za Yani <«Senin hiçbir Bunun içindir ki İNAN, İSTER manlar yaptıklarını seyretmeye ve söy- lediklerini dinlemeye doyum olmadığını bilir. tamıdığının ona «budala» derken samim? davranmadığına, sirf kendisini kızdırıp eğlenmek istediğine, binaenaleyh onun da Nurullahın zannı gibi budata olmadı- ğina biz inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMAIL | Sözü Kısası î Mesken buhranı || Etrafında söyleniş E. Talu ir arkadaşım apartıman arın yor.. ' Dün sabah beraberce çıklık, semt sermt, sokak sokak dolaştık: Böş daire yok. O« lemları da yanma yaklaşılır gibi değil. Şehirde, bilhassa mutena kısmında boş arsa kalmadı. Her tarafta, nisbetsiz bi yapi faaliyeti var.. Nüfas herhalde o derece artımış değile dir. Öyle iken, yapılan binalar daha ikmal edilmeden tutuluyor.. Hem de ateş pahasına! Kim tutuyor? Ve tutanlar evvelce a« çıkta mı idiler? Muammal! Ortalıkta buhran var. Başka yerlera kıyasen bizdeki pek fazla değil. Lâkin parasızlıktan, kazanç azlığından hemeti herkes şikâyetçi.. Sızlanmıyan yalmız apartıman sahibles ri: Ağızlarından, doksandan, yüzden aşdaı ği rakam adı çıkmıyor.. Ve, bu fiata kıyamet kadar kiracı büs luyorlar. Nerede buhran.. darlık.. nerede bu tees halük? Hani pehriz, hani lühana turşusu? Mesken de, elbise gibi modaya — tâbi, Semtler insanları sürüklüyor. Geçen yıl Taksim, evvelki yıl Ayazpaşa moda idi, Şimdi nöbet Maçkaya geldi.. g se- ne kim bilir görenek hepimizi ncrelere çekecek? Bununla beraber, rağbetten düştöğünü zannettiğimiz semtlerde de evler, apara tımanlar tıklım tıklım dolu. İstanbulun bir buçuk milyona yakın nüfusu varken, evlerinin adedi hiç de«e ğilse şimdikinden dörtte bir nisbetinde azdı. Bugün 800,000 nüfus meveud binalara sığmıyor.. insanlar da acaba inbisat ka- nununa mı tâbi? Mağazalar, yazıhaneler bomboş. Buna mukabil en lüks apartımanlar dopndolu, Buralarda oturanlar nerede çalışıp, ne- rede kazanıyorlar? Büu da bir musmma! Yeni yapılan apartımanların bitmeden tutulduklarma ve halk bunlara taşındı. ğıma göre, İstanbulun nüfusu da herhale de artmadığına bakılırsa, “eskiler ne olu- yor? Bunları da Nasreddin Hocanın eski ayları gibi kırpıp kirpıp yıldız. yapme Üçüncü bir muamma da bul Gel de çık içinden!.. Arkadaşım apartıman bulamadı.. bula- mıyacak. Meğer ki, şu karşımızda temelleri &atılan binaya şimdiden sürsün. O da tutulmadı ise.. pey E. Talu Avrupaya 19 lise mezunu gönderilecek Kültür Bakanlığı Almanya, Fransa ve İngiltereye tahsil için müsabaka ile 60 dokuz lise mezunu gönderecektir. Mü « sabaka imtiharnına pazartesi günü An « karada Gazi lisesinde, İstanbulda Per » tevniyal Hsesinde başlanacaktır. bakaya iştirak edeceklerin bugün akşama kadar sıhhi muayenelerini ikmal etmiş olmaları lâzımdır. Avrupada bu gençler, elektrik, inşaat kimya ve monsucat tahsili yapacaklardır Pazartesi günü riyaziye, salıya kimya, |ooğrafya, çarşambaya #fizik ve tirkçe kompozisyondan imtihan yapılacaktır. TAKViM HLA ĞAA AD Ğ Maar ada b ae ĞA aa ö ae elt ga c üareadedr 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: