22 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sokak ortasında Sokak ortasında gördüm: Gözleri dönmüş bir erkek yarı çıplak bir kadını kolları arasına almışlı. Kadın irkiliyor, kendini geri çekmek istiyordu. O irkildikçe erkek, daha çok sokuluyor- du. İkisinin dudakları arasında ancak pek Az bir mesafe kalmıştı. Nerede ise erkek, dudaklarını kadının dudaklarına değdi- recekti. Bunu benimle beraber, yedi yaşındaki bir çocuk ta gördü. Gözlerini ayıramadı. Baktı, baktı. Ve sonra.. «Şehvet kaynağı» dedi * Sokak ortasında gördüm: | İki kadınla iki erkek anadan doğma | çıplaktılar, Vücüdlerinin hemen hemen saklı yeri yoktu. t Bunu doğru bulmadığım için mi, yoksa utandığımdan mı, bilmiyorum.. fazla dik- çocuğu geçiyordu. O da gördü. Durdu. Lâkayıd bir eda ile seyretti ve sonra: «Çırıl çıplak gezmeliyiz.> Dedi, ” — Niçin böyle yapıyorlardı? Diyeceksiniz.. cevab vereyim. — Böyle yapıyorlardı, çünkü onlar bi- İri yarı dört erkek; zayıf, yaşlı bir ka- zim gibi; utanmak bilen, vicdanı olan, dını bağlamışlardı. Dördünün de ellerin-| aklı başında insanlar değillerdi: de hançerler vardı. Hançerlerin üçü ka- — Niçin polis mâni olmuyordu, niçin dının kalbine doğru çevrilmişti. Kadın görenler, ayıbdır, demiyorlard. onlara: — Acıyın bana der! Gibi bakıyordu. Fakat oralı değildiler,| T*vab vereyim: mnerede ise kadının kalbine dört hançer. Diyeceksiniz.. — Polis mâni olmuyordu, görenler, birden saplanacaktı. Ben ürkerek baktım. | “4yibdır» demiyorlardı. Çünkü onlara ka- Mektehden dönen sekiz yaşındaki bir ço-|Pün tatbik edilmez, söz geçirilemezdi. cuk alâka ile baktı, ben: K — No fonal Dedim. Sekiz yaşındaki çocuk: «Zayıflara acımaynz.> Dedi. K Sokak ortasında gördüm. — Onlar kimlerdi? Diyeceksiniz. Cevab vereyim: — Onlar, «şehvet kaynağı», ezayıflara Aacımayınız», «çırıl çıplak gezmeliyiz» filmlerinin sokak ortasına asılmış resimli reklâmlarıydı. İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? —| Resimli kartpostalın icad tarihi Garbi Avrupada esimli kartposta- lin meydana gel- mesi 1870 senesine tesadüf eder. Re- simli kartpostal ilk gdefa Fransada icad edilmiştir. - Şöyle ki: Hududa civar bir kasabayı işgal eden Fransız askerleri mektubluk kâğıd bula- mamışlar. Buna mukabil pek çok İotog- raf kâğıdı varmış. Resimlerin arkasına adres yazıp hatıra olarak ailelerine yol- lamaya başlamışlar. Böylece ilk resimli kartpostal doğmuş, evvelâ, devlet bunu inhisar altına almış, sonra herkes kart- postal M. başlamış. * Kaloriferin mazisi Kaloriferin icadı takriben elli senelik bir işdir. Halbuki Cenubi Amerikadoa, Peruda yapılan eski eset hafriyatında, duvarları içinde bakır borular bulunan gök eski hindü evleri bulunmuştur. Bun- dan da, kaloriferin, iptidali bir şekilde ol makla beraber binlerce sene evvel mev- cud olduğu anlaşılmaktadır. Tarihe geçen bir ziyafet 1549 — senesinde |Paris şehri kraliçe Katerin Dö Mediçi ye bir ziyafet çek- miş, Bu ziyafette yenilen şeyler hâlâ bir rökor olarak a- mılmaktadır. Çün- kü bu ziyafette bir çok şeylerden başka 30 tavusküşüu, 6 do- müz, 21 kuğu, 108 tavşan, 30 karaca, 19 piliç 70 tavuk, 90 bıldırcın kızartmasile 20 kilo kuşkonmaz, 30 kova bezelye, bir kova kuru bakla, 12 düzüne enginar ye- nilmiştir. Ziyafetten sonra kraliçenin hazmını kolaylaştırmak için doktorların birkaç defa müdahalesi icab etmiştir. * Dövma rökorunu kıran adam a Avustralyanın Sidney şehrinde bu sunan Con Bennel vücudü en fazla X Ka ER, 3 Bla bi TÜ ES mır. Con Bennelin — — vücudünde — (800) — Z tane dövme resim v e vardır. Kendisi bizzat bir dövmeci oldü- ğundan vücudündeki resimler, bu suret- le hem bir reklâm, hem de bir kataloğ va- zifesini görmektedir. KeveeceNeRecENerAceKEAAKSEeELELeEKErETANERERELEnAAAReEEnA e KeREESRA SALEmEN! Ve ada seakesme ae sen erereresesarRasAk e serernee Ümidsiz Aşklara dair.. — Bir genç kız ki, içtimaf mevkice sizden yüksektir. Servetçe yüksek- tir, seviyece yüksektir. Bütün bun- ları biliyorsunuz, fakat içinizde ye- hilmez, önüne geçilmez bir sevgi var, kalbinizin bütün kuvvetile se- viyorsunuz, ne yaparsınız? Bunu bana soran delikanlıya iki türlü cevab vermek kabildir. Ve bu €evabların ikisi de az çok beyliktir. Birincisini söyliyelim: — Sevgi kanun tanımaz, seviye, servet, mevki farkı bilmez. Karmen operasında Karmen'in söylediği gi- bi bir serseri çocuktur, nizamdan anr» Jamaz, beğendiği yere gider, Sevebilirsiniz, tesadülfen o da sizi severse mes'ud olursunuz, aksi tak- dirde bedbaht olursunuz. demeğe dilim varmıyor, ızlırab çekersiniz, diyeceğim, amma bu ıztırabın da kendisine göre bir kârı vardır. İkinci cevab şöyle olacak: — Sinema yıldızını seven hayal sever gençlere benziyorsunuz, şu farkla ki, onlarda ümid yoktur, ha- tırlarına gelldikçe İspanyada — şato kurarlar, unutup ikinci bir filme intizaren kendi âlemlerine dalarlar, Sizde ise nekadar az, uzak, çocukça olursa olsun hiç değilse bir ümld kırıntısı vardır. Belki teşebbüslere de girişirsiniz. hayal sukutuna uğ- rarsmız, bedbah? yhşarsımız Bu bedbahtlıkta da bir zevk vardır, fa kat siz o zevki şimdi duymazsınız. İhtiyarlığınızda gençlik günlerinizi hatırladığınız zaman duyarsınız. *Ne yaparsmız? diye soruyorsunuz, Sizin mevktinizde hiç bulunmadım ve bir erkek hissile mütehassis ol- mak insan tabiatinin üstüne çıkmak olur. Ben size iki cevab şekli anlat- tım. Karakterinize en çok uyanı seç- mek size aid bir mesele, TEYZE katle bakamadım. Sekiz yaşında bir kız | SON POSTA Kadın Köşesi S Gençler için şık örgü kazak Kabataş önlerinde vuku bulan bir ka- zanın muhakemesine, Ağırcezada dün C başlanmıştır. “îw Hâdise, Trak vapuru ile çarpışan Ho Namık Kemal yelkenlisinin batması N Ww DR a N ve tayfalarından Satılmışın feci şe - yi Ü kilde boğulmasile neticelenmişti. Trakın süvarisi Kenan ile yelkenli- yi idare eden Salih reis, hâdisenin suç- luları olarak mahkemeye verilmişler - dir. Mahkeme, sön tahikikat kararı okun- duktan sonra, suçluların sorgularını yapmıştır. Trak süvarisi, hâdisede kendisine teveccüh eden bir mes'uli- yet olmadığını söyliyerek: — Hüâdisede, yelkenli reisinin hata- sı vardır. Çünkü gemisinde kum yük- lü olduğunu ve suların cereyanını he- sablamadan, Trakın önünden geçmek istedi. miştir. Namik Kemal yelkenlisi reisi Salih ise, bu ifadeyi nakzederek, hâdiseyi şöyle anlafmıştır: N S Dik yakası, uzün, Gar kolları, kalça -| ları saran boyu mevsime son derece uy -« gundur. İki ufak, düğmeli cebi, kol ağız- larının iliklenişi, iki muhtelif örgünün korsajına verdiği şekil genç ve yepyeni-| — Ben, nizamsız bir harekette bu- dir. Yakanın arkada iliklenişi de hoştur./ lunmuş değilim. Trak birdenbire ha- Bir örgüden bundan fazla şıklık beklen- | reket etti, sür'ati de fazla idi. Bu va- mez değil mi? |ziyet karşısında gemiyi kurtaramadım. - -— Suların cereyaninı o da, hesablıyabi - | Her kadın bilmelidir ' lirdi. Trak kaptanı, tornistan yapmış Muhtelif lekeler nasıl olsaydı, kazanın önüne geçilecekti. Halbuki yapmadı. Sorguları müteakıb okunan ehli vü- çlkarıılr? kuf raporlarında, yelkenlinin liman p Poliste : Kahve: Tire ve pamuklu kumaşlar . Üzerinde ise, saf güserin * Tle ovunuz, e sonra ılık su ile yıkayınız ve kumaşı Bir hırsız para Çlâlıp kaçarken ters tarafından ütüleyiniz. yakalan Meşhur sabıkalılardan Kigork, dün Hasır iskelesinde Şefiğin dükkânında- ki çekmeceden 8 lira para çalıp kaç - mak isterken suç üstünde yakalanmış ve Müddeiumumiliğe teslim edilmiş - tir. Dünkü otomobil kazaları Fikri tarafından idare edilen 887 nu- maralı otomobil Pangaltıdan geçerken a civarda oturan Karabet isminde bir şahsa çarparak her iki bacağından da yaralanmasına sebebiyet — vermiştir. Yaralı tedavi altına alınmış, suçlu ya- kalanarak tahkikata başlanmıştır. : Şişlide Hanımoğlu sokağında otuyan Emine isminde genç bir kadın dün Hürriyet tepesinden geçerken arka - sından sür'atle gelen bir otomobilden kaçmak isterken' ayağı kayarak düş - İpekli ve yünlü kumaşlar üzerinde ise; leke yerini şu mahlüle batırmız; 20 gr. (perborate de soude) u bir Ht- re suya katarak karıştıra karıştıra kay- natınız. Sonra lekeli yerleri bu mah - lül içinde iyice çalkalayınız. Kireç lekesi: Tire veya pamuklu ça- maşırlarda ise leke yerini yüzde 5 nis- betinde acide cholorhydrigue ile yıka- İyınız ve çalkalayınız. | — Yünlü kumaş üstünde ise yüzde 10 |nisbetinde acide citrigue ile ovunuz. Çikolata lekesi: Kahve lekesi için kullanılan malzeme ile temizlenir. Balmumu lekesi: Mum — lekesi için kullanılan malzeme ile temizlenir, Limon lekesi: Amonyak buharile ve ya sulandırılmış amonyak ile, Tutkal lekesi: Lekeli yeri eriyinceye kadar soğuk suda ıslatınız. Sonra ku - rutma kâğıdile kurutunuz. — Veyahud acide acetigue mahlülüne daldırıp çı »| 196 5i |karınız. Ve suda iyice çalkalayınız. — |müş .bışmm :&mğ&m yınhın_ | “Sa lekesi: Cilâlı mobilya üstünde| Ttstr: Yaralı tedavi SÖ İküçük damla lekeleri bir mantar tıpa- e t sını huril selin ile ıslatarak ovunuz. Bü-|Bir kadın ağaçtan düşüp yaralandı Beyoğlunda Acıçeşme sokağında o - yücek lekeleri de bezi ayni maddeye batırarak ovunuz. turan 45 yaşında Atina, mahalledeki | | 'Bir yelkenlinin batmasile neticelenen . kazanın muhakemesine başlandı Trak süvarisi ile yelkenlinin reisi kazanın sebebi hakkında mütebayin ifade verdiler Bundan bir müddet evvel, limanda.;içinde memnu mıntakada yelken aç « İ i ması ve nizamsız hareketinin kazada Mmüessir olduğu beyan ediliyordu. Müahkemede dinlenilen Emniyet be« şinci şube Mmemurlarından Mehmed de, gördüklerini şöyle anlatmıştır: — Kazanın vukua geldiği sırada, ben limanda demirli bulunan bir İngiliz gemisinde nöbetçi idim. Trak vapuru- nun sür'atle yelkenliye doğru gittiğini gördüm. Sür'at takriben 10 mil kadar vardı. Bu esnada yelkenlide bulunan« lar: «Kaptan tornistan yap» diye ba « ğıirıyorlardı. Kazanın vukuundan ev: vel yelkenlide yelken kapalı vaziyetta idi. Mahkeme, diğer şahidlerin de cel « bedilerek dinlenmeleri için, muha kemeyi bir başka güne bırakmıştır. — Kimya enstitüsünü soyan hırsız ; mahküm edildi Kimya Enstitüsünde kapıcıllık etti4 ği sıralarda, bazı lâboratuar levazımı çalan Mehmed isminde biri, Sultanah- med birinci sulh cezada yapılan duruş- ması sonunda | ay 20 gün müddetle hapse mahküm edilmiştir. Bir hırsız tevkif edildi Çemberlitaşta, arkadaşı İzzetin el 4 bise ve parasını çalan leui yakalana« rak Adliyeye verilmiştir. Suçlu, Sultanahmed 1 inci su'h ce- zada yapılan sorgusunu müteakıb tev, kif edilmiştir. Mülteferrik : Fotografçılar sımflara ayrılmak istediler Şehrimizdeki fotoğrafçılardan mü , teşekkil bir grup, bir istida ile Beledis yeye müracaat eltmişler, fotoğrafçıla « rın sınıflara ayrılmasını istemişlerdin Fotografçılar sınıflara âyrilerken fotoğ raf flatlanın da intizama sokulması, ayni mikdarda ve büyüklükte fotoğı rafların her tarafta ayni fiat üzerinden satılması istenmektedir, Prens Bibesko dün sabab Romanyaya gitti Birkaç gündenberi şehrimizde bulus nan beynelmilel hava federasyonu re< isi Prens Bibesko dün sabah saat 9,5 ta Yeşilköy tayyare istasyonundan husus sİ tayyaresile Romanyaya hareket et” miştir. Kültür işleri: İlk okullar bu hafta derslerini Cumhuriyet — mevzularına hasredecekler İlkokullar pazartesi gününden itibar ren derslerini Cumhuriyet bayramına hasredeceklerdir. — Öğretmenler, bu Leke boyalı mobilya üstünde ise be-| Rum mektebinin bahçesinde bir ağaç-| derslerde Atağürkün !od:ıkâdılâannıı,' yaz balmumunu zeytin yağına rende -|tan odun keserken müvazenesini kay-/nasıl istiklâle kavuşulduğunu anlata « leyiniz, sonra; onu sıcak suya daldırıl -| bederek düşmüş ve vücudünün muh -| caklardır. Her mekteb baykaklarla mış bir kapta eritiniz. Lekeli yertere| telif yerlerinden yaralanmıştır. Yara-| süslenecek, defne dallarile bezenecek- sürünüz, ovunuz, h Haseki hastanesine kaldırılmıştır. tir. T ı Bacaksızın maskaralıkları : Dalgınlığın cezası l

Bu sayıdan diğer sayfalar: