22 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

22 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SON POSTA İkinciteşrin 2 ü A,TATÜRKÜN HATIRATI Firarının zilletini Türk neferine yükletmek isteyen Generale : gnrmuşsenız derhal kabul etmelidir ki onun başında bulunan en büyük kumandan —T— Şimdi padişah ve halife Vahdeddin hu zevat ile görüşmüş, memleket'n selâme- ti için icab eden tedbirleri almış bulu- nuyor. Vahdeddin demek istiyordu, ki: e- warife ve salâhiyetiniz fevkinde benimle lâübalilik mi etmek istiyorsu- nuz!> Bu maksadı anladıktan sonra, Vahded- din karşısında benim vicdani vazifem nİ- hayet bulmuştu. Ayağa kalktım. Müsaa- de taleb ettim. Gözlerini kapadı ve hiçbir ki ve telâffuz etmeksizin elini uzattı. alandan çıktığım vakit Naci Paşa (gözlerimdeki teessürü okumuş gibi gö- ründü. Kelime teati etmedik, uzaklaştım, Perapalastaki daireme geldim ve düşün- meğe başladım. Hacı zannettiğimiz zatın tiri bağalde haçı çıkmıştı, artık başka bir şey aramak lâzımdı. Birkaç gün daha gecti, vakiteiz kimseyi ürkütmek isteme- diğimden cumaları selâmlık merasimin- de, Yıldızın Sultan Hamid yapısı camtin- de ben de ordu kumandanı sıfatile isbatı vücud etmekte idim. Ben' Suriyeye gönderiyorlar Bir gün namazdan evveldi; bır salonda başkumandan vekili Enver Paşa, İzzet Pasâ, Vehib Paşa, Balkan müuharebesi idare etmiş büyük kumandanlarla bera- ber ramaz vaktini bekliyorduk. Namaz. dan sonra Naci sux! salonunda bildirdi. «Yalnız mıdır?» diye sordum. Ha yanında bir iki Alman gevrerali var. Rica ederim, dedim, onlar çıktıktan sonra zatı şahane ile ben yalnız görüşe- yim, , bir sib Ben de bu noktayı takdir etti iradelerine mü at anlı: yanında kabul etmek mkünse bir daha t dedim Naci Paşa elinden geleni yı tâ pa iken Naci Paşa bun na zahib olarak mav: onlar orada yanına girdir dişah Alman generalleri k bir nutuk si bu sefej yet kesbetmi: Sizden talebim şı geçir Verdiğim v deceği: hareket etme ni tebliğ ettikten s generallerine baktı mandan dedikle İradı mra, — Bu k lir, dedi Zahir halde ne büyük teveccühe maz- bar olmuştum, benim yerimde bır ahmak olsaydı ne kadar sevinecekti. Ben ise bir erimi yapabi- iyorsunuz ki o vazifeyi faya me-|? mur kumandanlar mevkilerindedir. Beni onların fevkinde bir başkırmandanlığa mı buyuruyorsunuz? Eğer bö: çok iftiharla iradenizi kabul edeceğim. Fakat şübhe etmtyorum, ki bunun far- kında bile değilsiniz. Vaktile istıfa ede- rek. haklı sebeblerle bırakt bir. or- duya, ki o'ordu bugün mağlüb olmuştur, orada bulunan bütün ordular gibi... Beni onun başına gönderiyorsunuz. O halde bütün bu irade buyurulan vazifeleri yap- mağa nasıl muktedir olurum? Enver Paşayla karşı karşıya Fakat muhatabımın bu zemin münakaşa etmeğe değeri olma ğın: artık Nakledenler 'Türk neferi Siird Meb'usu merhum Mahmud ve Falih Rıfkı Atay kahul etmiştim. Sadece müsaade alıp ev-|dı, isimleri ordu; zayıf, gdağınık bir ta- velce terkettiğim salona geldim; orada|kım kuvvetler... Daha İstanbuldan ha- * (çok sevilen k Vrnver Paşanın çok mütebessim Ççehresi|reketten evvel düşündüğüm şey bu şe- karşıma çıktı İkilden çıkmak ve Hâkikate dahil olmakt Bravo, dedi Y bütün bu tler kesif bir | vatfak olduni | 8 kıymetli bir kütle halın Ve cidât bir t şkil etmeli idi ve madem m, tebrik ederim, a memur ediliyor le lâzım gelenlere d an hareketimden nuşalım. Benim bild ı nefs ğime ve anladığıma göre artık S Fime ve- |kam alıyorsunuz; sonra teamül tınız, bizzat padişaha bana emir Karlsbaddan ta - | niz! mamen iyi olarak gelmiş değil * Enver Paşa gülüyordu; Vehib Paşa da|bula vasıl olduktan sonra gerek Fakat diğer zevat gayri müdrik|gerek — kar yri hassas vaziyetlerin! im üz ediyorlardı. O esnada salomun bir ki sinde demin işaret ettiğim Balkan d kumandanları hara, ler. m. İstan- oradı Aha kadar — seyah, ntüler ve bilhassa cephenin yüzünden İstanbul - za| çektiği muhafara | çe mü-|tekrar rahatsız. ©! dün çikalı daha on |yatağımda yatıyol ü bir mu-| kumandan, di — Efendim, bu Türk neferlerindi ar hayvan bilirler, Allah ©x bir sürüye kimseyi ku-|ml celbe İngil zlerin taarruzu Bir İngil <. Onun deli- Bir gün e onlarla &- nin en mandanına d kumanda etmiş adamız. Türk nee |arruzlarını yapacakl feri kaçmaz; kaçmak nedir bilmez; eğer| Türk neferinin kaçtığını görmüşsen derhal kabul etmelidir, ki onun başıı bulunan en büyük kumandanı kaçmış- tır. Eğer siz kaçtığınızın zilletini Türk neferlerine tahmil etmek istiyorsanız in- zlık ediyorsunuz. — Biraz sonra erkânıharbiyemi toplu olarak göreci Yataktan kal giderek bir muharebe emri yazdırdın Bu emirde: Düşman 19 eyiâl günü ak Mi umuüm? taarruz yapacaktır. d |buna cak tedbirleri Muhatabım olan general beni tanımı- | diyordum. ; yahud tanımamazlıktan geliyordu. | Bu emri berayi malümat grup ku - Bir an durdu, sağında solundaki Aarka-|mandanı bulunan Liman Fon daşlarına sordu: «Bu kimdir?» paşaya da gönderdim. Çok hürmet etti - gim, dedim. ve kre- Fısıltılar bu zatı tenvir etti, ondan son- | ğim bu zat benim raporlardan çıkardı -| T& rsüküt devam etti. Bim n bald görmüş ve gülmüş. Maahaza ihtiyattan bir zarar gelmez diye Nablus karargâhında rek bana da fazla bir şey söy 5 — Nablus karargâhında ikinci defa ye-|zum gö dinci ordu kumandanıyım. İlk isim, g—ık! Ben ve üÜzücü ve yorucu seyahatlerle crH'—evı sultelâkki dolaşmak vaziyetini tedkik etmek oldu.|beble düş ğim zaman Bu teftiş neticesindeki kanaatim şu idi|ki taarruzunu çok dikkatle takib ediyor- ki her şey bitmiştir; yakın felâkete mâni |dum. 19-20 eylâül gecesi, kolordu kırman- olmak için esazlı tedbir bulmak müşkül-|danlarını (İsmet ve Ali Fusd paşalar) dü. telefon başına çağırdım ve sordum: — Verdiğim emri ve ona göre icabeder tedbirleri aldınız mı? emrin — uğrayabilece; etmiştim; bu se- et ettiği ndim; iş odasına | Sanders | En büyük harb adamı en büyük sulh adama olmasını da bil mişti | — Emrmn yapumışur, cevabını ver diler, I Ben daha telefon mükâlemesini bitir larımız üzerine ateş etmeğe başladı. G: ce müuharebe İle geçti; benim aordumun | ı. $ kalan cepheden geçen düşman si |varileri Leyman Fon Sandersin hrırgin Ben uzun tafsilât ile izah oluna- lerden geçe yarar? ordun dar Şam civarırda için toplandığı bir maiyetle r gayri tabiilik vırdı bu- asını anlamak güçtü. Lâkin ben mekt erkâr harb yüzbaşısı olarak !çıı.uı mra, ilk —menfam olan Şamı ağum için, kolaylıkla anla - m, ki şehir, bize karşı barlâ bir huşu - plamıştır. Şamda Liman Fon D ediyordum; nileyh Şami ndı müşari niş, oraya daha evvel ye reisim Sedad beye bir ta- maştı. Kumandansız kuvvetler Bu talimata göre ben ordumu Şımın için dördüncü ordu kumanda- nı Mersinli Cemal paşaya terkedeceğim ve kendim Rayak ctvarında kumandan - sız kuvvetleri emrime almak üzere der- hal hareket edeceğim. Viktorya otelinde dördüneü ordu ka - rargâhı olan odaya girdim. Cemal paşayı |buldum, benim aldığım talimattan onun da malümatı vardı. Yedinci ordu kuvve'- lerini kâmilen, kolordu kumandanların- dan İsmet beyin emrine vererek kendisi- ne teslim ettim; ben de o gece bir treni İmahsusla Rayaka gittim. Harekelimden evvel diğer kolordu kumandanım Ali Fu- ad paşanın bana iltihak etmesini bildir- |miştim. Rayakta Leyman Fon Sandersle görüş- tüm, Bana oradaki kuvveti teslim etmek iştedi. Hatırlarım ki, Asya kolu ünvanırı |taşıyan ve bir Alman miralayının emrin- de bulunan Alman kuvvetinin karargâ hına dahil olmuştuk. Bu karargâh Rayak civarında «Tefnabelb> ziraat mektebi bi- İnasında idi, güzel ve modern bir bina. VAlman miralayı evvelli bize birer soğuk bi: |Fea Sanderse parlak Alman kolunun, her KUĞ ) J ısmarladı. Ayni zamanda Leyman | kaçmaz. Kaçtığını kaçmıştır.,, dedim şeye rağmen parlak göstermek - istediğb vaziyeti harita üzerinde izah etti. Miralay bey sözünü bitirdikten sonra dedim ki: İ — Bu zat benim emrime verildi mi? : — Eveti! “Nerede, ne kadar kuvvetimiz kalmıştır ? ,, — © halde miralay bey bana cevab ve- riniz; nerede, ne kadar kuvvetiniz kal- mıştır, ve ne vaziyettedir? Sualim karşısında miralay durdu. — Henüz müsbet cevab veremem, de di, Çünkü harekât icabı vaziyet biraz meşküktür. Dedim ki: — Miralay bey, bir vatan elden git- mektedir, bunun mes'uliyetini uhdeleri- ne almış olanlar meşkükiyet üzerine bi- nayı müdafaa edemezler. Ben şimd: ka- rar vermek mecburiyetindeyim: Sizin nenize istinad edebilirim, bana söyler mi- siniz? Miralay akıllı bir zattı. Ciddi sualim üzerine bir an düşündükten sonra hakle kati söylemekten çekinmedi: — Efendim, dedi, lecek bir kuvvet olmadığı muvafıktır. — Ya maliye mütalca edi- ni kabul etmek karşımda bir miralay bey ve ni görüyorum, o kadar... — Doğrusu budur, cevabını verdi. — Karargâhlarımıza gid delim, dedim. Benim karar; rakende, inti: yeti kalmamış, unun İğim kumandı *|İne bana habe u Şama ka-| ç ır kalan ordunun bif gelmiştir. HİŞ lordu kumandanıni yü* bırakıp Beruta git W'FZ © ığım trenli | S nilei b r tek nele Sandersi bulacağımı | lerdiğim | Ma | daşınız rın size tekı Bını tevdi edeceğim. y m ki bu zat benim yanıfi” dan ayrılmış, fakat Banlbeke değil, tref” binip İstanbula gitmiştir. a O akşam bende şu teyakkuz hâsıl oldü' Bütün cebhelerde ve bütün kuyvetler Ü” zerinde emir ve kumanda kalmamışti”" Adetâ delice bir emir verdim; bu emf esaslı noktaları şunlardır: «Şamda bulü” nan bütün kuvvetler benim orada bif tığım İsmet Beyin ['Rcı.sıclmhı.r ismt İnönü) emri altın y |ki kuvvetler Ali FPuad Paşa kuma Çaltında şimale hareket edeceklerdir.? | Emrin bir suretini bütün kuvv '94 kumamdanı olan Leyman Fan Sandt” Paşaya berayı malümat gönderdim- leyhimde bir isyan olmuş: | — Verdiğim karar tatbik olunacaklır — Bü adam kimdir ve ne yapıyaf" 4 Ben zaten buna intizar ediyordü (Arkası Vef

Bu sayıdan diğer sayfalar: