20 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ei SON POSTA :ekiz yaşındaki Di. Möktebden evine üğü zsman an- :ğ:ı kaşları — çatık * Nen var anne? Annesi hiddetli hid hai konuştu: Hocan — söyledi, çalışmıyormuş. a. | ç Ra Dilek bir an dü- Kinağ: — Aman anne, de- © benden başka de- kıxzm!usıu.u yapacak aklınıza gel- mi? kopalı N KRadımlar darma erkeklerden gü- telürrler.. | >Tada, S Hayır, sun'u üstü başı kirli insanlara sa- vermem, b vl"vuıgıııı sadaka ile şabun ala- Bküm, Ki Gene boke dersi almaya mi Vap X Hayır, bu sefer karım. başladı! L ÜEdi, k - avll — Bana, fazla çıplak giyiniyorsun, diyordun, etrafına bir baksana; benden miş kimseyi görüyor musun? 4 ne hal, biz seyahatte iken apartımanımıza — hırsnz SWr karıcığım; seyahate çıkacığımız gece seninle bir münakaşa yüpmıştık ya.. ne çabuk unuttun, KK Hoş Sözler Memnuniyet Afrikaya aslan avına giden döndü: — Nasıl) memnun musun? Dediler. — Çok memnunum, dedi, — Aslanla ğ karşılaşmadım da... * Ötesi — Akşamları evine geç gidince karına ne diyorsun? — Merhaba, diyorum, ötesini hep © söylüyor * Balayı Balayı seyahatinden dönen dastuma sordum: — Bu seyahatte en çok gözüne çarpan nedir? — Karımın yumrukları. * Ben de İki kadın konuşuyordu: — Saçlarımı, artık hakikl rengine bo- yayacağım.. — Saçlarının hakikf rengi nasıldı? — İşte ben de onu unuttum ya! * Anlıyamıyorlar — Ben ingilizce konuşurken hiç güçlük çekmem, yalnız... — Yalnız?.. — İngilizler iyi ingilizce bilmedikleri için benim göylediklerimi anlıyamıyor- * Evvelden — Neclâ kocasına göz açtırmıyormuş.. — Onun evvelden gözü kaplı idi, öyle olmasa Neclâyı alır mıydı? * Moda Kadm: — Bir rop aldım, kaçlık tahmin eder- sin? — Modasını mi sörüyorsun, azami 25 günlük. * Fena hava Bugünlerde konuştular: — Ne pis hava... — Evet, sanki geçen ağustosta' imı gibit — Baba, babaf.. — Ne var çocuğum, — Gazeteler yazıyor; anmem, ev kadınlığı müsabaka- sında birinciliği kazanmuş, Olmaz Arkadaşımın yüzü gözü şişmişti; belli ki dövüş etmiş ve da- yağı yemişti; koluna girdim: — Geçmiş herhalde epey hirpa- Jandın, seni evine götüreyim de karın yüzünü gözünü sar- sın! — Olmaz! Dedi, sordum: — Neye? — Daha şimdi ev- den çıkıyorum. olsun, Yüzme şampiyonu — Boğazı geçer- ken beni takib edecek sandalın kü- reği kırıldığı için onu da yedeğe al- dum, çeke çeke sahile getirdim. Birinci kedi — Bu neye böyle bağı- rıyor? İkinci kedi — Daha miyavlamatı be- ceremiyor da, — Burada Bethofeni katlediyorlar, dediklerini duyar duymaz vazıfe ica- Almanya karşısında Fransa Almanlar Fransa hududlarını emniyet altına almakla bu hududları bir mania, bir çeşid deli gömleği haline getirmek ve Fransızları hareketsiz bırakıp Avrupa işlerinden geri çekmek mi istediler? Yazon: Fransız muharriri Ludovic Naudau Alman - Pransız deklârasyonu imaalanırken Alman seferetinin avizeleri altında, o |akşam Alman hariciye nazırı (Von RI - bentrop) un çevresine beynelmilel şöh- retlerden mürekkeb bir kütle toplanmış- vı. O zaman, böyle bir yerde, böyle bir baş rol sahibi ile böyle bir toplantıyı mümkün kılan hayret verici tesadüfler gerisini düşünmiye nasıl vakit bulabi - lirdik? Mukadderatın hükmi eseri olacak ki, Nazi hükümetinin nazırı Fransız kabinesi üyelerini kabul etmek için, içinde elân Napolyon efsanelerinin nağmeleri titre- şen en muhteşem saraylardan birini em- € amade bulabilmiştir. Jozefinin çocuğu Eugön de Besuhar » İnsis, 9, Napoiyonun, hakkında tama - İzcen bir babu şefkati beslediği İtalya kral natb! Eugön Lil sokağının bir konağını süslemk için 1803 tarihinden itibaren 1,500,000 frank harcamak hatırına ge - tirebilir mi idi kj 1814 tarihinde, mütte - fiklerin Fransayı istilâsından sonra Prus- ya kralı bu konağı 350,000 franga satın alarak elçilik yapacaktır, bu elçilik we 1871 yılında Alman sefareti olacaktır. Bu göz kamaştıran suvare esnasında, Üzerinden ancak iki ay geçmiş olan bizim ızlırablı günlerimiz akla sığmaz bir ha- tıra olarak göz önüne gelirken, manzara karşısında asıl heyecan veren nokta şu idi, Ne olursa olsun bu toplantı burada temsil edilen iki milletin niyetlerine ta- mamen tevafuk ediyordu. Evet bu - :ki millet, hakiki hislerini yekdiğerine mü- savi bir hürmetle izhar edebilselerdi yek- diğeri!le hemahenk olarak yaşamak iste - diklerini söyliyeceklerdi. Fakat halk ta- bakasının Almanyada hâkim gefleri vor- dat ve bu şefler bugün kafalarında gizli düşünceler besliyorlarsa bu düşünceleri ancak !stikbal meydana koyabilecektlir. Münih toplantısının ferdasında ve sulh mona katlandığımız tamir kabul etmez fedakârlıklardan gonra bu fedakârlıkları hiç yapmamış göbi davranmalı miydik? O fedakârlıklar, böyle şartlar altında hıç bir şeyi düzene koymaksızın bizi feci su- rette zayıflatmak neticesine varındı. Ebe- öl surette Alman düşmanı bir politika takib etmek istediğimiz takdirde ona Çekaslovakyanın parçalanmasından ev - vel başlamalıydık. Zaten Almanya ile Fransa arasında «<2- sırdide» denilen bir kinde önüne geçil » mez, mukadder hiç bir şey yoktur, 18 inci aerın Fransız devlet adamları, büyük ihtilâlcilerimiz. Mirabeau, Du mouve, hbattâ Napoldon uzun müddet Prusyayı Avusturya ailesine karşı bizim € müttefikimiz olarak telâkki etmiş « Ve diğer taraftan Bavyera muhte - erde bizim iş ortağımızdı. O de recedeki bizzat Eugöne de Beauharnais o memleket hükümdarının kızı Augusta Amelie ile evlenmişti. mükemmel bir inpederi vardı. Napolyonun sukutun- dan sonra kızının kocasına kucak açmış, onu Leuchenberg dükalığına tayın et - mişti. Alsas « Loreni bir defa aldıktan sonra A —T W H, Deklârasyonun metmı Lek daha istiyemeyiz ve mademki Nazi hükümeti hududlarımızı temin etmekte- dir. O halde hedefsiz kalmış bir kinde devam etmek akılsızlık olacaktı. Fakat bu mütalealar bizi yeni muka « velenin imeelenmesini derinleştirmek va- zıfesinden alakoyamaz, Gözönüne alın - malıdır ki, 1870 yılından sonra Fransa ile Almanya arasında en tehlikeli ihtilâf. lara yol açan hâdiseler, hudud bâdiseleri olmarmıştır. Rusyanın Mançuride zayıf « lamasından sonra Almanya derhal bizim Fastaki vaziyelimizi reddetti, ikinci Gi « yom 1905 yılında <«Tanca» ya çıktı, Elce- zire könferansının toplanma tarihi 1926 dır, Kazaplankada ecnebi alaylarından kaçan askerlerin mucib oldukları hidise, 1908 de çıkmiş ve «Agadir» darbesi 1911 de olmuştur. Bütün bu vaziyetlerde harbin gölgesi- ni gördük. Nihayet harb Alman ittinadı ve Slâv ittihadı taraftarlarının arasında, bir Avusturya arşidükünün öldürülmesi le nihayet bulan muhasedenin ntioosi 0- larak 1914 yılında patladı. Eğr Almanlar hududlarımızı emn yet altına almakla bu hududları bir mania, bir çeşid deli gömleği haline getirmek ve bizi o hattın garb tarafında durdurup, şarki Avrupa işlerinin gözden geçirilme. si bahis mevzuu olduğu zaman mese'ede ! değil gibi bir vaziyete k -| mak fikrinde iseler bu düşüncenin bizim niyetlerimizle ilânihaye tevafuk edip et- miyeceğini bilemem. Çok uzun zamarlar danberi Türkiyede ve Balkanlarda ma - nevi bir vaziyetten İstifade etmekteyiz. Bu devletlerin, ikisi birlikte ve hema » henk olarak hareket ettikleri halde bü - -İyük bir kuvvet temsil ederek, yardını - mıza müracaat halinde nasıl bir hareket yolu tutarız? Çak muhtemeldir ki, ne ya- pacaklarını bu satte politikacılarımız da bilmezler. Bu meselede her şey, şüpho yök ki vukua geldiği ahval ve şeraite tâbi olacaktır. (Devama 10 ncu saylada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: