8 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

8 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t “Son Posta, 1 Mis Vüyam yıllardır hayır işlerile uğ- iv taşır. Oraya büraya koşar. Fakir fukara-| ya yardım eder. Erkek kardeşi meşhur © “ bir doktordur. ve mesleğinde usta bir ço- cuk mübtehassısı olarak anılır. İki hafta kadar oluyor. Mis Vilyam, bir sabah erkenden evinden fırlamış, şehrin en uzak ve ücra semtinde oturan fakirleri “ziyarete gitmişti. İkindiye doğru, yor - © gun, argın, köhne bir apartımanın 150 â- “yak merdivenini çıktı. Beşinci kat dai - “renin kapısını çaldı. İçeriye girince de Sİ gördüğü manzaradan yüreciği sızım si - “zam sızladı. Burada bir ana, bir baba, üç ” “te küçük çocuktan mürekkeb bir aile o- “ turuyordu. Baba altı aydır işsizdi, Mis © Vilyamın evine geldiği sıralarda bir iş bulmak için sokağa çıkmıştı. Zavalh ai- “lenin yiyecek, içecek paraları yoktu. Za- vallı kadın, gıdasızlıktan çok zayıf düş X müştü, üç çocuğun, en küçüğü, şipşirin © “iki yaşlarındaki kızcağız da, öksürükten ciğerleri sarsıla sarsıla, nöbetten yüzü al © “kadife gibi kızara kızara yatakla yatı « © yordu. « Bebek pek cana yakın bir şeydi. Zaval- cik çok ta hasta idi. O kadar ki Mis Vik * yam dayanamadı: — Kadının dedi, yavrucak pek has- “ta.. Bir çocuk mütehassısı lâzım... Fakir ve basit kadın anlamadı. Yarım * yamalak bir ingilizce ile hiç duymadığı © bir şeyden dem vyururmuşcasına sordu: © — Çocuk mütehassısı mı?.. Bu da ne | demek? e İl — Mütehassısı, yani, çocukların hasta. | ağından en iyi anlıyan doktor. böylele- rine çocuk mütehassısı derler, Hemen ça- Bırmalıyız.. Zira çocuğunuz pek hssta, zavallı... © Fakir kadın, ümidsiz bir tavırla omuz i Tarımı kaldırdı: 5 — Biliyorum madam, biliyorum. Çocu- | Bum, pek hasta. amına, o, mütehassıs de- il © diğine verecek paramız yok... Yalnız bu- © na mı, ekmek alacak paramız da yok. Mis Vilyam. düşünceli düşünceli başını salladı. Kadının hakikati söylediğini anla- © Muştı. Meşhur çocuk mütehassısı olan kar deşini aklından geçirdi. Ona o kadar çok We angaryalar yüklemişti ki, yüzü kalma - © mışli artık. Bununla beraber, yatakta iş- pazmozlar içinde titriyen yavrucuğun © © yürekler paralıyan hali pek dokunmuş - Wi tm kendisine. Ne olursa olsun. bir kere | daha yüzünü kızartacaktı. Acele aeeie: © — Dinle beni kadınım. Kardeşim dok - $ tordür, Melek gibi bir adamdır, belki gi Son Postanın edebi romanı: 20 © — Sizi görmek arzusile yanıyordum. “Göremeyinde. penesrenizi sımsıkı kapa- “ h bulunca, yesime mağlüp oldum. © — Çocuksunuz vallahi! — Tabii siz'n gibi.. Fakat sizi kuşlar. “dan korkutan sebeb ne, anlatır mısınız? © — Sormayın. Bu, uzun bir hikâyedir. > — Kısa söylersiniz. ” — Fakat çok acıkh bir hatıramdır bul ©, Sesi titriyordu, yüzünü okşudığım va- © kit parmaklarımın ıslandığını hissettim. © — Nasi? Şimdi de siz ağlıyorsunuz? © — Evet. babamı hatırladım... « — Gene mi?. Bu kuş hikâyesi ile onun “Bir alâkası var mı? © <— Evet. babamın başına bir kuş kafe- si fırlatmışlardı. O darbenin o beyninde Yaptığı, sarsıntıdır ki... © — Nasıl? Ne diyorsunuz?.. diye hay- “kırdım. Babunız bir otomobil kazasında bağını çarpmış değ'1 mi? © — Hayır, o yalanı âleme karm uydur - * dular, Asıl hakikat, babamın başını ze - “deliven bir papağan kafesidir. Onun ba- gına firiatılan... ” Heyretimden ve dehşetimden adeta ne Yesim kesilmişti. Bir an evvel anlamak «istiyordum: 5 — O kafesi kim fırlatmıştı? ocuk müftahassısı nın Hikâyesi BE, Çeviren: İbrahim Hoyi (yas Söz vermiyorum amma... Her halde Çâ-| kalbli misafirini neş'e, ve minnet dolu lışacağım. Size biraz da yiyecek, içecek | gözlerile karşıladı. Kocası da küçücük bir göndereceğim. Cemiyetten de ai fi- iş bulmuştu. Gene bir şeydi. Bir çıtpıda ak yea Dr A bunları sıralıyan kadın biraz yutkunduk. Tanrı yardımcın olsun. dedi ve çıktı. tan a yi * — Hanımım, dedi. Bilâderiniz doktor Bir saat sonra, Mis Vilyam kardeşinin | ek iyi, efendi adam. Kendi elceğizile muayenehanesinde bulunuyordu. 5 saka | çocuğuma ilâçlar getirdi. Üstelik, gider- adığ, gözlerle gi gü aya EN “İken de bana on lira verdi. mi kn serin bir su gibi akan kan Mis Vilyam gül ie lırıcı bir sesle: ü İ, ümsedi. — Vallahi billâhi Corç!., Sana bü an -|!l0 oynıyan. müşterilerinin çokluğundan garyayı vermek istemezdim amma.. Yav« başını kaşıyacak vakit bulamıyan, ve rucağı o halde görünce yüreğim parça -| mütemadiyen para alan kocaman bir ço- landı, Dayanamadım, sana koştum.. Gi-|cuk mütehassısı, bir hasta çocuğa beda - dip bakacaksın değil mi?.. diye yalvardı. | vadan bakıyor, ilâçlarını gene kendi ce - Eve gelince vizitesi 100 lira olan, ken-| binden yaptırtıyor, üstelik te para ve - di muayenehanesinde 50 liraya bakan | riyordu. Bu ne muazzam, ulvi b'r şeydi. meşhur çocuk mütehassısı şapkasını ba »İ Sonra, fakir kadına baktı. Sordu! şma, paltasunu sırtına geçirdi, ve gülüm-| — Peki, parayı ne yaptın?.. Öte beri mi siyerek: aidın?., — Kardeş. diye söylendi. Sülük gibi -| Pakir kadın başını kaldırdı ve gayet dama yapışıyorsun.. Fakat o kadar tatlı mağrur bir eda ile: . 1 — İdaremizin Çamaltı tuzlasına getirilecek içme suyu için şartnamesi cibince 750 metre font boru açık eksiltme usulile satın slınacaktır. 11 — Muhammen edeli 1150 lira ve muvakkat teminatı 88.25 Hiradır. Tr — Eksiltme 13/1/9599 tarihine rastlıyan Cuma günü srat 16 da Kab Levazım ve Mübayaa Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parssız olarak hergün İnhisarlar Tuz Fen Şubesinden al” nabilir, i V — Eksiltmeye iştirak etmek istiyenlerin fiatsız tekliflerini ve bu işe ain kar” taloğlarını ihale gününden 3 gün evveline kadar İnhisarlar Tuz Fen Şubesine ver meleri ve tekliflerinin kabulünü mutazammın vesika almaları lâzımdır. 4 VI — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve sa ralarile birlikte yukarıda adı geçen komisyoha gelmeler ci 1 — İdaremizin Paşabahçe fabrikasında mevcud 3000 adet müstamel galvaniğ ve saç bidon 500 aded! derhal ve mütebak'si de en kısa bir zamanda kaldırılmak İ şartile satılacağından kapalı zarf usulile arltırmıya konmuştur. TI — Muhammen bedeli beheri 2.50 lira kesabile 7500 lira ve 6 15 teminatı 1130“ liradır ” MI — Aritirma 20/1/939 tarihine rastlayan Cumu günü saat 16 da Kabatajtf | levazım ve mübayaat, şubesinde müteşekkil satış komisyonunda yapılacaktır. “© IV — Arttırma şartnameleri parasız olarak bor gün sözü geçen şubeden alın” b'leveği gibi bidonlar Paşabahçe fabrikasında görülebilir. 2G V — Mühürlü teklif mektubunu kanuni vesaik ile 96 15 gövenme parası, mak* buzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı zarfların ihale günü en geç saat 15 şe kadar yukarıda adı geçen satiş komisyonu başkanlığıni der, onu kandırır, ve buraya geliririm. | - yolcuları — konuşuyorsun ki, sözünü kıramıyorum.. Buğün çok yoruldum. İstirahate muhta- cım, Fakat gidip göreyim hastayı. Ad- resi ver bakalım... Yarım saat sonra, Mis Vilyamın o gün ikindi vakti ziyaret etmiş olduğu köhne apartımanın önünde duran otomobilden meşhur çocuk mütehassısı doktor Vilyam çıktı. Yüz elli ayak merdiveni tırmandı; ve hasta çocuğun bulunduğu daireye gir- | di, kendisini tanıttı: — Ben doktor Vilyamım, dedi. Kız kar deşimin tavsiyesile geldim.. Hasta nere- de?. Fakir kadın, doktoru hasta yavrusu - nun yanıma getirdi. Namlı mütehassıs | çocuğu inceden inceye muayene etti, Kaş-| larını çattı. Kendi kendisine bir şeyler mırıldandı. 150 ayak merd'venden inerek köşebaşındaki eczaneye gitti. Eczacıya kendi gözü önünde bir takım ilâçlar yap- tırdi ve gene o bitip tükenmek bilmiyen merdivenleri tırmandı. İlâçları açtı, ve kadına bunların nasıl kullanılacağını iyi»! den iy'ye tarif etti. Evden aynlırken de: | — Dediğim gibi yaparsan çocuğun ça! bucük iyileşir, dedi. Sonra elini cebine â- tarak, bir on liralık çıkardı, ilâve etti: | — Şunu da al kadınım, dedi, belki Wâ- zım olur. Dur, yahu!.. Ne yapıyorsun”. Zavallı kadın, doktorun elini öpmeğe çalışıyordu.. * Aradan tam bir hafta geçti. Miş Vik yam, tekrar geldi. Hasta çocuk iyileşmiş- ti. Kendi kendisine oyun oynuyordu. Fas kir kadın da memnundu, mes'uddu. İyi ES ——— İli Yazan: Halid Fahri Ozansey — Annem. babama kızdığı bir ak - — Bunu başkalarına da söylediniz mi?jze gözli — Hayır kadınım. diye cevab verdi. Bana verdiğiniz öğüdü unutmamıştım. Köşebaşındaki eczaneye gitt'm, ve bir ço. cuk mütehassısı?? bulup getirdim.. Yazan: «Marko Hellinger» YARINKİ NÜSHAMIZDA; Çok acs'e yardım Yazan: Yü. Herman Çeviren: H. Alaz İLÂN İktısad Vekâlei İç Ticaret Umum Müdür- tüğünden: 30 İkinelleşrin 1330 tarihi kanun hükümlerine tevlikan Türkiyede çalışması - na İzin verilen ecnebi şirketle! «Thom - mens Uhrenfabriken A. G. Tommens süst fabrikaları Anonim Şirketi. bu defa müra - jcaatle Türkiyedeki faaliyetine nihayoğ ve - rileiğini bildirmiş ve lâzım gelen vesajki ver- miştir. 2 Bugairketle alâkası olanların İstanbul, Bahçekapı, Taştan No 3 de mezkir şirke - tin Türkiye umumi vekili Emi! Meyer'e ve İ- cabındı İktısad Vekâleline mürücaat etme- leri ilân olunur. İstanbul İkinci İflâs Memurlu- ğundan : Beyoğlunda Hammalbaşında 52 No. da müskiratçılıkla iştigal ederken iflâsına karar verilen Dona Vayaki firması hak. kındaki muamelenin ikmaline binaen mahkemece ifiğsn kapanmasına 5/1/9839 tarihinde karar verildiği ilân olunur. (15761) Jda, yukarıya doğru Âşıklar Yoluna bı - rakırken: — Gözlerinizi sil'n, evde görmesinler! Dedim, Biraz sakinleşti: — Merak etmeyin, diye ellerime sarıl- dı, göz yaşlarımı kurutmasını çoktan öğ» rendim. Ayrılıyorduk. Son defa, ya'nız, çekingen b'r öpüşle saçlarını kokladım: — Sizi seviyorum, Süheylâ hanım, sizi ne olsa seveceğim! Bu sözü bütün kalbimle sesim titriye- rek söylemiştim. Başını kaldırıp, bir lâh , karanlık çöken yolda gözle- — Hayır. ilk defn yalnız size söylü -|rime dikti, Yarabbi, ne hazin bakıştı bul yorum. Bu derdimi dökmeğe ne zaman- danberi öyle muhtacdım ki... ve size biir mem neden, o kadar itimadım var ki... bu dakikada adeta hafiflediğimi duyu - yorum. Ah daha bilseniz. bilseniz. ben ne bedbaht bir kızım! Fazla söyleyemedi.. Hıçkıra (hıçkıra dizlerime kapandı. Onu daha ziyade söy- letmek te istemedim. o Öğrendiğim bir tek hakikat, hayatımın en tatlı aşk ak - şamını bana zindan gibi karartmıştı. Süheylânın gizlediği, söylemek iste - yip de söyliyemediği başka derdleri ise kim bilir bu zindanı daha ne kadar de - rihleştirecekti! Bilhassa kendime bu ız « tırabi yediremiyordum. «Ah daha bilse- niz. bilseniz!.» Peki, neyi bilecektim? Anasını mi kasdediyordu? Anasının na - mussuzluğunu mu? Babaşına ihanetleri- ni mi? Yoksa?. Şimdi (o bu düşünce ile birdenbire içime dişlerini saplayan bir şüphemin de hakikat olmasından korku- yordum. Artık hiç Bir şey konuşmaksızın, çam- Yalvararak sordum: — Yarın akşam gene mi? — Evet, dedi, gene orada.. o çamın di- binde... Ve bir tereddüdden sonra ilâve etti: — Kim bilir, belki bunları daha uzun konuşuruz. Bu sözün arkasından, babasının fena - Jaştığı gön gibi bu akşam da o yoldan, Aşıklar Yolundan yukarı koşarak uzak - Jaştı, gelirsiniz değil xn Aşağıda, sofra başında idik. İki kanadı açık taraçadan bahçedeki ağaçları ve tâ dipteki bir çamın üstüne (takılı gibi duran büyücek hilâli görüyordum. Bir aralık: — Ne güzel hilâl! Dedim. Ablam güldü, şaka etti: — Galiba yeni yapacağın tabloya mev- za buldun? Yeni yapacağım tablo'. Bu söz bana liktan, aşağı dar bir keçi yolundan 'Taşo-| derhal Süheylâyı hatırlattı, Süheylâyı ve cağı meydanına inmiştik. Süheylâyı ora-|bütün konuştuklarımızı... hafif, | 710 2211 > I — Yukarıda eb'ad ve miktarı yazılı usuliyle satın alınacaktır. muvakkat tominatı 68.07 liradır. Akba kitab evi Her dilden kitab, gazete, mecmua, mekteb kilablarının ve kırtasiyenin Ankara satış yeridir. Undervud ina- kinesinin acentasıdır. İçim yeniden sızladı. Babam, elindeki kaşığı birakıp, başı - nı bahçeye, vzağa çevirerek: — Hele ay büyüsün de asıl o zaman seyrine doşum olmaz! Diye mehtabı hatırlattı ve bu hatırla « |tışı, nasılsa bu akşam sofrada bulunan eniştemi coşturmağa kâfi geldi. Şimdi hiç durmadan © söylüyor, bu ayın meh- tabıtida nssıl eğleneceğiz. nasıl araba İturları yapacağız diye programlar çizi - yordu. Nihayet sözünü: — Tabii, diye bağladı, bu ayda geçen ây gibi mehtabda miskin miskin otura « cak değiliz ya.. elbette gezeceğiz! Allah Allah. bu akşam ne olmuştu e - nişteme? Ne de atıyordu ya!.. Çünkü ha- kikat şu idi ki bizim evde de geçen meh- tabda miskin miskin hiç kimse oturma - mıştı, Bütün ev halkı, arabalarla, gece - leri Adanın etrafında birkaç büyük tur yapmıştık. Yalnız işin tuhafı, (şimdiki coşkunluğun aksine, bu turlarda enişte - mi aramızda görememiştik. O, daima bir bahane ile, akşamdan kaybolur, ya o - telde arkadaşlarıma davetliyim, ya bir iş için filân bayı göreceğim diye kapıyı çekip gidiyor, yahud.da hiç Adaya gel- miyerek, son vapurdan sonra «Lâboratu- varda gece işlerim var,. gelemiyeceğime diye telgraf çekiyordu. Hal böyle iken, bu ayın mehtabında bizimle beraber bü- lunmak istemesi herhalde boğuna değil - di! Nasıl ki tahminim doğru çıktı, baba- min son bir sözünü yakalayınca kendi - si de-ağzındaki baklayı ortaya çıkardı. Babam demişti ki: — Mehtabda büyük tura ben de bayı - İyorum. Fakat arabalar rahat Oolmalı, Hem geçen mehtabda iki arabay pek gi- makbuz mukabilinde . verilmesi lâzımdır. © «84 v —— 4 Miktarı Ölçüsü gi 440 uded 15.840 M3 400 Xx 30 Xx 30 di 15 » 3921 > 400 X 28 X 0,026 f 8 > 3510 » 400 Xx 25 X 0028 ti 23.211 metre mikâbı tahta açık eksiltme “ H — Muhammen bedeli beher metre mikâbı 39 lira hesabiyle 90760 lira ve NI — Eksiltme 13/1/9839 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 1545 te Kabataşt# Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacağından istekli | lerin tayin edilen gün ve sastte adı geçen komisyona gelemeleri ilân olunur. iğ 4167» Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma" Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. EE) İcalında günde 3 kaşe almabilir. gama N — <a. Göz hekimi Dr. Murad Rami Aydınj T:ksim — Talimhane. Târlabaşi i caddesi No, 10 Urfa apt. 4 Tel: 41553 kıştıktı. Bu sefer üç araba tutsak!, Da' ile Hafızı da gezdirelim bari.. zaten onla” rı bu ay bırakacak değilim, i Hafızın bütün geçimi, babamın anasi gönderdiği aylığa ilâve olarak kendisi nin de başkaları hesabına Evkafta, Tap dairesinde bazı işleri tak'bden elde et” ği pek az bir kazançtı, Bunun için dadı” dan evvel o teşekkür etti, Eniştem de b” bamın araba lâkırdısını şu suretle mamladı: -— Hakkınız var, beybaba, bir arabsdi nihayet beş Kişi oturur, fakat bir tarafi” kiler gene Sıkışmak gartile... İyisi mf) poker oynar gibi kare olmalı? Hattâ b” | na kalırsa öört araba tutsak. o zarif | Namık Beyleri de çağırınız. Bihassa N# mık Bey. ne iyi adam değil mi? di Yüzüm ne renk aldı bilemem, i bu sözü üstüne içimden eniştemi bo cağım geldi. Bilhassa Namik Bey çi bilhassa Nasiye hanim diyebilse idi, be” ki tam manasile hakikati söylemiş ol#” caktı, Artık ailemin saflığı ile, hele fazla ablamın körlüğü ile açıktan açi alay ediyordu bu adam"... Fakat bu Wifi babam da pek acayib bulmuştu: — Nasıl olur? dedi; Vakıd adamcağı”. ben de çok sevdim. melek gibi inse. fakat hasta.. ya gece yarısı arabada nalaşıverirse ne yaparız?.. Hem de İ büyük turun ortasında. Allahın k dibinde. a Eniştem hiç sarsılmadı. dediğinde dikti: — Aldanıyorsunuz, diye cevab Namık Beyin fenalaşması. en fazla, heşlen müteessir olduğu z , Gesi var) —>an'd se .. ww. es Pm. pa—— EAA SLİM ESE» Er N N

Bu sayıdan diğer sayfalar: