22 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

22 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eğ NEŞE YE m e şa 49 i eki yi Eee e eee - 10 Sayfa, Hayatım: sahneye (Baştardfı 8 indi sayfada) (Arkasında ışık yaktık. Kocaman bir ma- kavva gemiyi de göstermelik olarak koy- “dum, Oyuna hayal tarzile başladık. 'Ti - yatro karardı. Gemi büyük velvelelerle örtadan kayboldu. Memleketin tanınmış hayal yardakları, başta kaşıkçı Aziz ol mak üzere perde Mb Salih geliri okudu, sözierini söyledi: — Müsahabeti tath!., Der demez, ben de yukarıdan haciva. öm gırtlağına atladım. Bir alkış tufanı arasında, malüm kavgayı sin yazdığı oynadık. ! ben de: Afa, dollaba dilber devran me su- “ ret gösterir. Deyip sahneden ayrıldım. Burada mu- hayvore ve hayal tarzı bitti. Oyun sahne- t Halk çok memnun kal - ren takdırlerini alkış ha - Ne çara ki bu da tarihe “karıştı. Çünkü ne oyniyan, ne oynatan kaldı, Ne zaman bü oyunu oynamak is - tesem daima Hacivad buhranile karşı karşıya kalırım. * Millet tiyatrosunda (Donanma cemi - yeti) nin temsiller verdiğini lâf arasın - da söylemiştim. Bu temsillerin hasılatı #amamen Donanma cemiyetine aiddi. Fazla hasılat yapmak rasksadile de arada Sırada büyük müsamereler veriliyordu. Bir akşam gene böyle muazzam bir mü- s#amere tertib edi kârları da çağırıl “Komikler müs caktı, Abdi, Hasan, Büyük Şevki, Ali Rı- Zu, Küçük İsmail, Kadıköylü Şişman Re-| çıkardım arkasında idiler. Kâ - semai okuyarak perdenin ö - hüne çıktı Aynen deve derisinden bir! © hayal gibi hareke: ediyordu. Perde ga - ptık. Kavga| 1. Bütün tulüa! san'at- Bu aşağı yukarı bir| akasi) vaziyetinde ola-| Karagözü dinin böyle şaşaalı bir gecede kapışa * cakları muhakkatı. Nitekim bu oldu. Bu- bü ârzetmek için bu mevzua temas edi - yorum. Enver Paşa, Cemal Paşa, memleketin ileri gelen bütün erkânı tiyatroda idiler. Enver Paşa azametle oturmuş. asabi esa- bi bıyıklarını buruyor, Cemal Paşa elin- de bir tesbih parmağına dolayıp, çözü - yordu Sahneye girdiğim vakit bütün komik- leri, klâsik, alafranga'komik tipi olmâk üzere beyaz pantalon, stambolin ve fesle buldum. Uşak rollerine böyle çıkmak &- / detleriydi. Ben ayni kılığa girmeği doğru bulma- İdim, Onlardan ayrılayım bari, dedim Amavud davacı oldum. Oyun çok güzel oynandı. Seyirciler kırıldı. geçirildi. Fn- ver Paşa tebessümden başlıyarak kah - k a kadar çıktı. Cemal Paşa gevrek attı. Fakat asıl meselâ, an -! mak istediğim asıl hâdise Abdi ile Ha- nm karşılaşışlarıdır. İkisi de avukatım yazıhanesinde, bekii. | | yorlar. rol icabı birbirlerile de tanışmı. yorlar, birbirlerine garib garib bakıyor- lar, halk kırılıyor gülmekten. iki üstad komik yanyana... Keyifli bir şey.. şimdi diyoruz, bunlar birbirlerin: hırpalıya « caklar, Nitekim Hasan Efendi, Abdiye: — Sizi bir yerde görmüşüm gibime geliyor, nerede acaba? Diye sordu. Abdi; — Yanlışınız var efendim, dedi. ben sizi hiç görmedim, tanımıyorum, İstan - bullu musunuz?.. Hasan cevab verdi: | — Evet. Fatihte ikamet ederim! Abdi dikkatli dikkatli Hasanın yüzüne baktıktan sonra sordu: — Vahide de İstanbullu mudur?. Hasan, altından bir şey çıkacağını his- fik, ben, hep beraber (Bakkal mı, Avu-! setmekle berâber cevab verdi: kat mı) ismile bir perdelik, fakat uzun bir komedi temsil edecektik. Şişman Re.! #ile avukat, kücük İs fik Kays mail avukat kâtibi olmuştu. Biz de da - vacılar.. Ben gen; olmam. ne de olsa bir göklarının talebesi bulunmam dolayısile, bu müsamereye istemiyerek iştirak et - tim, Beni bir tarafı bırakın, Hasan ile Ab- — Evet!.. Abdi, memnun memnun gülümsiyerek: | — O halda, dedi. muhakkak babanız Tapondu. Dışandar dehsetli bir alkış koptu. Ab-! yerinde bir nükte yapmıştı. Çünkü ha- kikaten Hasan merhum burnu ve elmâcık kemiklerinin teşkilâtile tıpkı OJapona benzerdi. (Arkan var) Tarihi bir (Baştarafı 9 uncu sayfada) Çerkes kapıdan bir yıldırım gibi gi- rince evvelâ Hüseyin Avni gunu ona sıkmıştır. Daha evvel size, Hüsevin Avni va Abdülâzizin ve- vükelâya bunlarn (anlatırken ellerini dizlerine nasıl vurduğunu anlatmış - *ım. Cerkes Hrsandan kurşunu viven ni paşa gene ayni sekilde * dizlerine vura vura ölm oturduğ danmamakta (o imiş, Çerk defsiz atılan veya hedi Şaşıran bir reye tesadü! ederek onu da Ahmed pasa katilin kolundan tutmak kamasını onun omuz- isteyince başma dal an rnistır. ü, Midhat, Hâlet pa » ö içerden arı gibi şişman bir zat gibi kapının| a savuşup £ pasayı destek oturtmuşlar... Birkaç gün sonra da Çerkes Hasan yaptığı Beyazı” meyd da asılarak erin cezasını buldu Pek if olarak Sultan vak'adan haberd © zaman şuuruna malik değildi ida ben Sadi beyin şuuruna sahib oldu Sultan senin esasen nı büskütün berbad ettiğini işittiğimi anlattım. Güldü. Bana inanmak istemedi. Yal paşaya: «Davranma serasker» demiş ve İlk kur bir rüya » n saravında toplanan , Ra-| u kolluk üzerinde şa - i * | Matbaacılık Türk Anonim Şirketini Murad bu| ar olmamıştır. Çünkü| ünak — Belki! dedi. Fakat ben bu hâdisenin vukuunda Sultan Muradın tamamile şuurunu kaybetmemiş bulunduğunda ısrar et - tim Çünkü iki ayrı tarihte, iki ayrı sa - raylı ağzından işittiğim hikâyeler bir- birinin eşi idi. —— (Arkaşt nar) Hali tasfiyede bulunan Gazetecilik ve Matbaacılık Türk Anonim Şirketi Tasfiye memurluğundan: Heli tasfiyede bulunan. Gezetecilik ve| tas-! fiye musmelâtını tetkik ve icab eden kâ- rurları ittihaz için hissedaran heyeti ü- mumüiyesi 1939 senesi Martının 24 üne te- sadüf eden Cuma günü saat 15 te İstan- bulda İş Bankas ittisalindeki İş Hanında 2 numaralı tasfiye merkezinde foplans- caktır. Sayın hissedarlarımızın bu" içtimada hazır bulunmalarıni ve içtimadan bir haf- ta evvel sahib oldukları hisse senedleri- ni tasfiye bürosuna ibraz ederek dühul vwarakanı almalarını rica ederiz Tasfiye Heyeti RUZNAME: — 31.12.1938 tarihine kadar geçen dev» rel muamelât hakkındaki tasfiye he. yeti ile mürakıb r8porlarının © ması Tasfiye hesabatihm tetkiki ile tas- vibi ve tasfiye heyeti ile mürakıbın Taporda münderiç devre, muzmelât- tan ibraları, İzm arasını açmıya matuf bir siyasi dolap İtinde düşündükleri şöyle olabilir: Tasfiye heyeli tarafından vukubu- Yan teklifler hakkında karar itti- hazı, 4 — "Tasfiye memuru ve mürakıb inti- babi, sere ve öl antantı (Baştarağı tnci sayfada) | | yerine b 2 bir şey değildir ve bunların umumi mâk- sad yolunda takib ettikleri ilk hedef ta- biatile Bulgarlaranın Yugoslavya ile bir- Teşmesidir. Gene bu fikir kahramanlarına göre, bir harbde, Türkiye Çanakkaleyi, İtal - ya da, Adriyatiğin kapısı olan Otr (Baştarafı 8 sici sayfada) Yurdumuzu üç boydan kuşatan de - nizlerin bize her mevsim ve en ucuz bir şekilde verdiği balıklar topraklarımız için muhtaç olduğumuz kimyevi gübrele- rin tamamen yerini tutabilirler. Her ne tikleri takdirde büyük cenubi İ suretle olursa olsun yenip istihlâk edil - £ teşekkülünün tabii tazyiki olmiyen balıklar (Balik unu) haline ge- kadar büyük olacaktır k!'nihayet bu taz“ | tirilerek mükemmel bir (kimyevi gübre) yik, onun tabit sahilleri olan Trakya ve olarak istimal olunabilirler. Bugün en Aniğe doğru bütün dinamik kuvvetile| ucuz satılan Süper Fosfatın kilosu 10-13; a mecbur kalacaktır. Yani! Sülfat Damonyax'ın kilosu 14-18 kuruş - onlara göre, pratikte, Selânik Yugoslav-| tur. Gübre olarak kullanılacak balık u- yanın, Kavala ile Dedeağaç Bulgarista -|nunün ise beş kuruşa satılabileceği he - ın olacaklardır. Bu sebeble, 1938 Nisa-| sablanmıştır. Diğer taraftan balık unu ih- ında, Yunan gözeteleri Selânikte bir Bulgar serbest limanı imkânlarından bahso! ası, Alman muharrirlerine, ba- zn Balkan İslâv müuhitlerinin şümullü ges işleme fikirlerinin her halda Atinadr rak Bulgarlarla Yugoslavla- yevi gübrelerden üstün bulunduğundan fiat farkı kat kat artacak demektir. Azot Fosfor 55-60 * 818 Süper Fosfat # 10-18 Sulfat Damonyak * 20-21 * Bu rakamlara bakınca azotlu ve fos- forlu gübrelerin yerine balık ununu ika- me edilmesinde büyük bir kazanç olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Fesih Ersan bazı hesablar da yapmış- tar: Ziraat U. Müdürlüğünün tetkiklerine göre memleketin yıllık azotlu ve fosfor. lu gübre fhtiyacı şöyle tesbit edilmek - tedi 25000 Ton Sulfat Damonyak 34000 Ton Süper Fosfat Hülâsa, Bulgaristanda Egeye Birincisinin asgari fiatı 14, ikincisinin! fikri yanında bir de Dobricenin istirdadı | 10 kuruş hesab edilse mezkür miktarın meselesi vardır ki bunlar, bu devletin'bedeli 6,900,000 lira tutar. Kaldı ki bugüne kadar Balkan Antantına girme -|1,300,000 liralık sülfat damonyakın işini sine mâni olmuşlardır. Ancak bu arazi!475,000 liralık balık unu ile temin edebi. davaları yerine barış ve vifak içinde ya- leceğimiz gibi, ayni zamanda tarlaları - şsmak arzusunun da Bulgarlarda inkişaf mıza 1,900,000 liralık ta fosforlu gübre etmekte olduğu görü'mekti vermiş olacağız. Yani 475 bir. liralık güb- Bugün Bulgarların Balkan dış siyase -İre ile 3 milyon 400 bin liralık kimyevi «Bal : renin göreceği iş temin edilecekti a yanar. Ginema San'afkâr Balık Unu * e | sevildiği telâkkisi verdirmis olabilir. Fakat düşünmelidir ki, bir Balkan Panislâv temayülü varsa da bu günden ilne sönmiye mahkümdur ve bunun ası! sebebi her şeyden ziyade Bulgarların İslâv ırkından olmadık'arında aranmalı- dır. Bulgaristan'a barış ve viftak temayülleri inmek bu sebeble bundan Bulgaristana bir 2a- rar gelmez. Bulgaristanın bu anlaşmaya| şimdiden girmesi İse ona beyhude baz: vazife ve mecburiyetler tahmil edebilir. Yakin istikbal zaten gebedir ve ne da - Buracağı belli değildir. Bu sebeble Bul - nt devletlerile hoş garlar Balkan An serbestliklerini mu- geçinmekle berabe ÜBüyerağı 7 inci sayfada) |kek yapanın kadın olduğunu unutma - İ malıdır. Karım tırnağının ucuna kadar kadın olmalı! Narin Fransız san'atkârı Bemard La- ncret diyor ki: — Seçeceğim ve seveceğim - aktör olarak değil, insan olarak - kadın müt. hiş bir cazibeye malik bujunmalıdır. Bu cazibe harikulâde olmahdır. Torna” ğın ucuna kadar kadın olmalıdır. ması mütehavvil bulunmalıdır. İnce parmakları olmalıdır. Aradığım kadın sinema perdesi nde oyunları": zevkle ğ gümi Norma Şerer'e idir... Onun bazı vakit bakışları vardır ki... Bu yolda bir Balkan harici sivaseti eğer Bulgarlara daha hoş geliyorsa bu bilta- bi kendilerinin bileceği bir şevdir. HR. Ewir Erkilet Apartıman yaptıran bir kadın belediys aleyhine dava açtı Asliye | inci hukuk mahkemesin -| de bir kadın tarafından belediye a - leyhine açılmış garib bir davanın mu- hakemesine başlanılmıştır. Davarı kadının iddiasma göre hâdi - senin mevzuu şudur: Bir müddet evvel Cihangirde Valide camii civarında bir apartıman yap » tırmağa karar veren davacı, Prost'un plânı rmucibince tarâhi kıymeti haiz| bu eami etrafından fki kattan yüksek) cana akan ö; İnsın bö; lidir. Bana olmasa dahi böyleleri dost- lar başınat,. Karım “beni idare etmeli! Douglas Fairbanks Yr.'e gelince: Bu ge ve ateşin san'atkâr bir gün de — Yürlesi Dietrich ile izdivaç ede bilmem için nem olsa vermeğe hazı - ram... Douglas'a göre eşi onu idare edebi - lecek bir kadın olmalıdır. Kend'sine körü mürgesatle İnş tir. Fakat, bu det zarfında belediyece cevab veril memiş, davacı da Noterlikte belediye. ye bir ihtarname çekerek inşaata baş lamıştır. İnşast birez ilerledikten sonra be - ledivece menedilmiştir. Bumm üzerine, apartıman hibi Şürayı Devlete müracaat ederek be - lediyenin bu kararının iptalini istemiş. se de, Şürayı Devlet bu talebin reddi. ne karar vermiş! Böylece formali - tenin tekemmülü için geçen bütün bu müddet zarlında, rtımansn inşaaiz tam 14 ay kadar tatile uğramıştır. İşte, bu tatilin belediyece keyfi ole- rak, temdid olunduğunu iddia oOeden davacı, apartımanın 14 ay geç bitme - sile hâsıl olan kira zararından dolayı, belediyeden tazminat istemektedir. Belediye vekili ise, mahkemede Şö- rayı Devletin verdiği red kararını ileri sürerek, davanın adli mahkemelerde rüyet edilemiyeceğini ileri sürmüş, iki tarafın vekilleri bu nokta etrafında şiddetli münakaşa etmişlerdir. Mahkeme, belediyedeki dosyanın celbine karar vererek muhakemeyi ta“ ik etmiştir. ford" san 'atkâr şimdilik sinema san'atkâr Gertrude Dawrence'i sevmektedir. Douglas çok konuşmaktan hoşlanır, etrafında dostlarnın o bulunmaspıdan zevk alır. Karısının pek işine karışma- nı Etemez... Çocukfan hoşlanmaz. Karısının çok şık giyinmesini ister. dır. Karım yalnızlığı sevmeli! Robert Taylor, kadıkiların şıklarilk pek alâkadar değildir. Binaenaleyh a- tiva ettiği maddeler itibarile, diğer kim-! bir kadını €$ seçebilme) körüne bağlanmış bulunan sinema yıldı Joan Craw - ı bundan dolayı ayrılmıştır. Bu | Karısmın zevk kiselimi fle iftihar duya- İcağını şimdiden söyleyip durmakta - lacağı kadın yalnız bu hususta rahat bulunacaktır. Onun kadar ziyafetler - den, içtimalardan kaçan, danslardan| siddir. Ayni zamanda muktesid olan - nefret eden erkek yoktur. Çok asüdel|ları sever. Ziraat: Kimyevi gübre alık unu Karadeniz sahlileri arazisi ve bilhassa Trabzon havzası fakir ve verimsiz top - rTâklardan müteşekkildir. Tablatin bu kı- sırığı ile mücadele zaruretinde olan köy- Tülerimiz, mali iktidarlara göre her yıl bir miktar sun'i gübre We bu noksa- »ı telâfi ediyorlar, Yalnız Trabzon ha - valisinin her yıl verdiği para 276 bin 1- radan aşağı düşmemiştir. Halbuki bu yerlerde balık ne kadar boldur? Zaten oralarda hamsilerin gübre olarak kulla hıldığı herkesçe malümdur. Ancak ba * lık halinde tarlaya verilen gübrenin ta- bammürü için Kars tarafıarından geti - rilen kireçli taşların da tarlaya verilme- sine mecburiyet hâsıl oluyor. Bu gözel tedbire rağmen nitrifikasyon geç ve güç olmaktadır. Halbuki bu balıklar un ha - line getirilerek tarlaya verilmiş olsa ne- tice daha seri ve kal” olacaktır. Trabzon ve civarında bir taka balık 6-7 liraya satılmaktadır. Deniz mahsulle- ri mütehassıs Bay Kemal Bayrakçının bunlara 12 lira vermek suretile yaptığı bir hesabda Trabzonda kurulacak bir (Balık unu fabrikası) nın hem Karade niz mihtakasının kimyevi gübre (htiya - cı karşılıyabileceği, hem de devlet mü- esseselerimizdeki hayvan yemi ihtiyacı - nın temin edilebileceğini tesbit etmek - tedir. Fasih Ersan; nihayet tamamile fenni ve İsmeli esaslara istinad eden ve yıllar - İdanberi Avrupada yapılmakta olan tec- rübelere dayanan bu hesablara itimad e- derek bir «Balık unu» fabrikasının va - kit geçirmeksizin kurulması Kizumunu tebarüz ettirmektedir. Deniz mahsulleri mütehassısı Bay Kemal Bayrakçı ile Ve- teriner mütehassısı Zeki Mağdenlinin bir tetkik raporlarına istinad eden bu kıy - metli tezi ben de şayanı dikkat bulduğu- İmu söylemekle iktifa edeceğim. 'Tarımman larına göre İnsan nasıl bir kadınla evlenmeli ? bir ajle ocağını özlemektedir. Çok ç0- cuğu olmasını ister. Güzel Barbara Stanwyek ile münaşebatı âşıkanesi de- vam edip durmaktadır. Film kumpan. yasile akdeylemiş olduğu mukavelena- mede evlenmesi menedilmiş bulundu ğundan bu mukavelenamenin hitamın- da ne gibi bir hattı hareket takib ey- liyeceği sabırsızlıkla beklenmektedir. i — Karım tiyatro seyrinden hoşlanmalı! Bugün pek büyük bir şöhrete malik bulunan genç Amertkan | san'afkân *Tyrone Power arkadaşı Robert Tay - lor'dan üç yaş küçüktür. O da gürük iü ve müsamerelerden uzak çok asüde bir hayat sürmek arzusundadır. Spor * İdan hiç hoşlanmaz. Açık havadan, gü- neşten hoşlanmaz... Gündüzleri işi ok İmadığı vakit odasına kapanır, sigara içer, okur. Okumak en büyük zevki - dir, En büyük zevklerinden birideti- yatrodur. Tiyatı a muntazaman de- vam eder. Kendisi gibi ayni arzuyu ta” şıyan güzel Janet Gaynor ile tiyatro - lara gider. Hodbin olduğu söylenmektedir. Ev- lenmeği birkaç sene sonrali vezifesi olarak telâkki eder. Evleneceği kadı - nın evcil olmasını ister... Karım biraz hoppa, adamakıllı muktesid olmalı! Gary Grant'a gelince bu san'atkâ - rın Phyllis Books ile evlenip evlermi- yeceği hâlâ sorulmaktadır. Bir sene sonra muhakkak evleneceğini söyle - mektedir. Hoppa mijâç Kadınlardan hoşlanmaktadır. Mavi gözlü, sarı saç * It genç kızlardan çok zevk elır... Martam Cary yeka çok neş'e, çok güzel olmalıdır. Kocasına itaati vazi - fe bilmelidir. Deniz ve kum banyoların- dan zevk slmalıdır. Çünkü Cary'in kendisi bu banyoların en şiddetli ta - raftarlarındandır. Çok zengin olan Cary, çok mükte -

Bu sayıdan diğer sayfalar: