27 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

27 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Mesleki teşkilât Yazan: Muhittin Birgen eçen gün bana müracaat etmiş ölan meyva ve sebze Yali kö - misyoncularına, icabında mesleki şeref ve haysiyetlerini korumak için bir mes. İeki cemiyetleri olup olmadığını sormuş- tum. Aldığım malümattan öğrendim ki bu meslek sahiblerinin, vaktile «Kabzı » mallar cemiyeti» namı altında bir cemi- yelleri varmış, İstanbul valis. her neden- se bumun dağıtılmasını istemiş. Alâka darları kandırmış: «— Siz bu kabzımal cemiyetini lâğve - diniz de, sonra yeni ünvânınızla «Tüccar komisyoncular cemiyet nam altında bir cemiyet kurarsınız» Demiş. Onlar da «pekâlâ!» demişler; fakat, o günden buzüne, bu yeni cemiyes tin kurulma müsaadeğiri bir türlü öla - mamışlar! Acaba niçin? Bu, uzun bir meseledir. Ondan evvelki devirleri bir tarafa bira - kırsak, Abdülhamid devrinden bugüne kadar geçen otuz bir sene içinde, her türlü yeniliklere ayak uydurmıya çalışan bu memleket, mesıek teşkilâ'ı bahsinde, bir milletin, bugünkü dünyada, ne gibi içtima teşkilât ihtiyacı içnde bulundu - unu tamamile anlamıya muvaffak ola- mamıştır da onun için. Ssdece bunun için ve bu da bizim bir milli siyaseti, bu asrın derin ilmi üstüne oturtmak lâzım gel diğini anlamakta henüz geri olduğumuz- dan dolayı! * Türk inkılâbının derin derin düşünüp, modern cemiyet ilminin icablarına göre bir hal veçhesi vermeğe mecbur olduğu büyük davalardan biri de budur. Eğer bir meslek ahlâkı, bir meslek vicdan ve şuuru vermek istiyorsak, eğer bu mem- İekette İş âlemi ile devlet makinesi ara- sında İyi bir anlaşma ve karşılıklı bir a- henk kurmak istiyorsak, memleket hal - kımın, gördükleri iş bakımından, muay - yen bir sisteme göre teşkilâtlanmasım temine mecburuz. Halk ile devletin bir - birlerini iyi anlamaları, halkın sözünü devletin kolay ve çabuk duyması, her bangi bir mesele üzerinde Nt efkân umumiye denilen büyük kuvvetin kolay- ca teşekkül edebilmesi ve hattâ, bir ke- ime ile, milletin tam manasile asri bir millet olması için bu teşkilâtı ihtiyaç yardır. Bilmiyorum, bu işe ciddi olarak bügün başlasak, acaba yirrm senede va- sifemizi ikmal edebilir miyiz? Bildiğim bir şey varsa, bugünlük bunun büyük 1.| İzerlerinde, eski takvim kâğıdlarma ya- gumunu anlamış olduğumuzu iddia ede- bilir bir vaziyette dahi değiliz. Teşkilâtsız bir millet, rastgele hareket eden bir sürüden başka ? y değildir. Bu sürüyü parçalamak ko 'dan yirmi bir sene evvel, İttihad ve Te - rakki birdenbire çöktüğü zaman, mem » Teket bu halde kald © dakikada er tiği perişanlık manzırasını düşma; bizi büsbütün parçalamak için © verdi. Yeniden, hiç olmazsa siyaset sahi smda toplanabilmek için neler çektiği - miz malâmdur. Nümunes'ni bizden baş- ka Avrupanın bütün memjeketlerinde gördüğümüz bugünkü modern cemiyet, türlü türlü teşkilâtlarla birbirlerine bağ lanmış olan girift bir teşkilâtlar şebeke. sinin hemen hemen tek insan olarak mey. dana getirdiği içtimai bir uzviyetten baş» ka bir şey değildir. Millet hayatını bu tarnda anlamamak, bu asrin içtimai fi. mİ tanımamak, «millet» ve «milli; keli - melerinin bu asra göre manasını biç bil. memek demektir. Bu asırda bir miller demek birbirinin kine girmiş, birbirine el vermiş siyasi, meslek, iktısadf, hayırsever ve ih. bir takım teşkilâtın umum! heyeti demektir. Bilhassa cemiyet içindeki iş bölümünün, menfaat bölümünün, hattâ zevk ve his bölümünün tam bir ahenk içinde topla- nıp mill! bir kül vücude getirmesi bak mından, bu teşkilât rastgele kurulur, bi- rer eğlence veya lüks ihtiyacı mahsulü değil, bir hayat zaruretidir. Milleti, bir ordu halinde görenler bile kabule meç - burdurlar ki nasıl büyük ordular, muh - telif silâh zümrelerine, muhtelif toplen. ma cüzü tamlarıma ve - bilhassa zama. nın modem orduları - levazım, fabrika. lar gibi, mensiller gibi bir takım iktisadi teşekküllere ayrılırlarsa milli camialar- da, kendt içlerinde bu nevi taksimata sa- bib olmakla mükelleftirler, (Devamı 10 uncu sayfada) .İbir yere kaybolmıyacağımı benim kıy- Resimli Makale: SON POSTA A Bn ll 2 ACABA ISE , Ml Bir işe biç başlamamak, başladıktan daha kolaydı Baştasa, BAŞLAMASAM Me sonra durmaktan düşün, bin ölç, bir kazanan sen Olur- yap, SOZ ARASINDA Bu sporu siz de Yapabilir misiniz? Soğuk denizlerin foklarını bile korku ticak bir manzara. İsveçde buz tutmuş suya giren bu iki arkadaş acaba hiç üşü- müyorlar mı? Dünyanın en garib aşk taahhüdnamesi Şikagoda dilencilik suçundan yakala. nan bir genç kadınla bir delikanlının &- almış ve her ikisi tarafından imza edik| miş olan iki nüshalık bir «ölüm ve kıs kançlık» anlaşması bulunmuştur. Anlaş- mada şü maddeler vardır: 1 — Dünya durdukça yeryüzünde sev- gilimin gözleri önünden bir saniye olsun metli . vâd ve taahhüd ederim. 2 — Verdiğim sözlerden, ettiğim ye- minlerden herhangi birini otutmıyacak olursam, sevgilimin ya bir gözümü, ve yakud her ikisini birden çıkarmaya veys- bud da beni öldürmey» hakkı olacaktır. 3 — Hayatımız, ebediyete veyahud ö- lüme kadar kırışıksız, düz ve muvaffa- kivetli bir hayat olacaktır. Delikanlı 27 yaşmdadır. Karısı 17 ya- şındadır. Karı koca, bir yaşlarındaki ço- cuklarını alet ederek dilenmekte idiler. Ayağının kırıldığını oyun- dan sonra anlıyan futbolcü Bir frtbol maçı esnasında ayağı sakat. lanan bir Amerikalı futbolcu sakat aya - ğile maçın sonuna kadar oyuna devam etmiş, ve takımına ik, gol kazandırmış » tır. Sakatlandığını ve tedaviye muhtaç ol- duğunu ancak maç bittikten sonra anla-İ eylemiştir. Bu haftalık ücret zarfında rol|n işlerdir. İSTER İNAN, «Nevyork sergisinin müddeti bittikten sonra park haline getirilecekmiş. Oraya gönderilecek Türk çeş « Hergün bir fıkra Mübarek teniniz Eski devrin nüktedan şirlerinden Kızlarağasını hiddetlendirmiş. Kızlarağası şirin katlini istemiş. &- Nihayet ağa afletmiye van olmuş. Şairi ağanın yanına çıkarmışlar, A » ğa, şairi affettiğine dair bir kâğıd ya- zacakmış. Tam yazıya başlıyocağı sı- rada kaleminden bir damla mürekkeb i Şair kâğıddaki siyah lekeye bak » £ maş; kendini tutamamış: — Uğurdur inşallah demiş, müba- rek teriniz de kâğıda damladı, AA e, e eğ “Tasli vücud kz Resmini gördü- günüz 23 yaşların. daki © Amerikab kabare artisti Mar yan Daniels, Hit- lerin emrile, Mü. nihte verilen gala müsameresins çö ğırılmış ve Ber. dinden gönderilen bir tayyare ile Mü- nihe gitmiş, gala müsameresinde , er, doktor Göbbels, diğer Na. zi şahsiyetlerinin önünde Oo meşhur danslarını ooyna mıştır. Akrobatik danslarda ziyade. sile mahir olan ar. tist, lâstik gibi vü. cudüne istediğ' şe. kileri vermekte, ı azasının her birinin ayrı ayrı büke- bilmektedir. Ona muhitinde, kendisine «Güçlükler harikası» ismi verilmiştir. Bir sinema san'atkârının Bakkallıktan yetişen İngiliz milyoneri Londra iktmad üleminin en tanınmış simalarından ve Site'nin en zengin tüc- carlarından biri bulunan maliyeei Sir E. Davis 78 yaşlarında olarak ölmüştür. Sir Davis, #ktısad âleminde bu kadar yıl çalışmış olmakla (beraber, ömründe bir kerecik olsun (bisse senedi) satin al mamış bulunmakla maruftur. Bakkallık- tan yetişmiş, ve küçük büyük 100 kum « panyanın müdürlüğünü yapmıştır. Ken - di kurduğu müesseselerde meclisi idare reisi olmuş, diğerlerinde de Aza srfatile çalışmıştır. Dünyanm en zengin ba- kır, elmas, krom, altın, kömür madenle- rile demiryollarında ortaklığı (vardır. Gilhem şatosunda topladığı san'at eser - leri, bütün dünyaca bilinir ve her taraf- tan gelen meraklılar, bu eserleri görme- den Londradan ayrılamazlar. Geçen Ni- sanda bu tablolardan beşi çalınmıştı. Son raları #kisi ele geçmekle beraber, 00 bin Uraya sigorta olan diğer üç resim daha hâlâ bulunamamıştır. İş esnasında Kraliçeye saumı gösteren hırsızlar bıyık bedeli | Hollywoodda bulunan sinema san'at-| kârları içinde mühim bir mevki işga) et.| mekte olan Basil Rathbone bıyıkları fle| #tihar eden bir san'atkârdır. Son hafta. lar içinde, Şarlok Helmese aid çevriles! cek olan filmde aldığı rolde bıyık bulun- madığndan bıyıklarını traş ettirmesi! kendisine bildirilmiştir. San'atkâr buna kat'iyyen razı olmamıştır. Nihayet bir hayli uzun süren müzakerelerden sonra bir haftalık munzam mes bilinde bıyıklarını ke: Ücreti muka- eğe muvafakat »iyecek ve bıyıklarını uzatacaktır. İSTER yeri birl «Türkiyeye gelen ârâsında eski Türk mesi de bu parkın içinde dalma Türkleri hatırlatacak bir san'at eseri olsrak bırakılacakmış; yan büyük masraflar ve emekler ile vücude getirilerek Nevyorka gönderilecek olan çeşme o parkta Türk medeniyetinin en mütekâmil bir eseri olarak görülecekmişi İSTER çeşmesi koymak asıl INAN, İSTER İngiltere kraliçesinin elbiselerini #iken terzinin müessesesine hırsızlar girmişler, kraliçenin Karadayı giderken giyeceği ve gayet gizli tutulan tuvaletlere el sür- miyerek 30 bin 'Türk lirası değerinde bir takım kürkler oaşırmışlardır. Hırsızlar müesseseye, iç kapının kristal camını ke- serek girmişlerdir. Zatürreeden ölen maymun Londra hayvanat bahçesinin en na » dir mavmunlarından o patik burunlu Goldi, bütün tedavilere ve bakımlara rağmen zatürreeden ölmüştür. Hayva- bahçesi idaresi maymunu bundan w evvel 800 Tiraya satım almıştı. İNANMA! ecnebi seyyahlara diğer tarih! eserler çeşmeleri de gösterilebilir, bunda mah- zur değil, fayda olduğu şüphesizdir. Fakat Nevyork sergisi kalktıktan sonra yerinde yapılacak parka Türkiyeyi ve Türkleri tenitmak veyahud hatırlatmak için eski bir Türk maksadı öldürmek değil midir?» INANMA! Sözün kısası Şemsiye modası m E. Talu ost İngilterenin saymn Başvekil Bay Çömbölin, (doğru telâflus zu böyle-imiş!) Avrupanın tutuşan baca- sını söndürmek içim, birkaç ay evvel Mü nihe şemsiye ile gitti diye, erkek şemsi» yesi dünya yüzünde moda oluverdi. züppeliği şiar ed rhu olsun olmasın, adım atmıyorlarmışl msiyecilerin de para kazarimaları, birkaç senedir hayli dara- lan geçimlerini yoluna koymaları lâzım dır. Adem evlâdlarının bu kâbil maymun lukları olmasa, cihan piyasalarında alış« veriş büsbütün duracak, Fakat, a mübarekler! Sayın Bay Çöm- n'in, Münh yolcaluğunda başında şapka da taşıdığını görseniz olmaz mi idi? Hem sade o mu? O büyük devlet &« damınin klâsik kıyafetindeki kibarlıktan da niçin örnek almadınız?, İbretle bakıp, omuzlarınızı, paçalarınızı, boyunbağları« nızm, çoraplarınızın rengini, kunduralan peri biçimini onunkilere uydursaydı. nız ya? Sade şemsiyeyi taklid etınekte acaba ne mana, ne zarafet var? Bu suali kendi kendime sorarken, Yahudinin fıkrası ak ıma geldi. Bakın, siza de nakledeyimi Yahudini biri trende, bir papazla be- raber seyahat ediyormuş. yolda, papaz, mükerreren istavroz çıkarınca, Yahudi dayanamamış, sormuş: — AMedersiniz. Bu işareti ne için yas piyorsunuz? — Nasil? Pis Yahudi! Bunu sen mi $0« ruyorsun? — Pis Yahudi olabilirim. Amma, ayı değfi a? Bilmiyorum. öğrenmek istiyo rum. — Bizim dinimizm bânisini geren siz değil misiniz? — Öyle diyelim. — İşte, o hâdiseyi temsil ederek, enufi Xçin böyle istavroz çıkarırız. “Yahar, dişanmnş;, “düşanmüş. ver — Peki! demiş. Ya, çarmıha germeyip te, kazığa vursaydık, o zaman ne yapa caktınız. Ben de, züppe güruhuna sorarım: — Ya, Bay Çömbölin, şemsiye taşıyâs cak yerde, Münihe. meselâ elinde koca bir bavulla gitseydi, hamallık mı edecek» SK çarmıha “Jandarma Umum Komutanı tetkik Seyahatinden döndü Ankara 26 (Hususi) — Doğu ve Cenuli vilâyetlerinde bir teftiş ve tetkik seya « hati yapan Jandarma Umum Komutanı General Cemil Cahid şehrimize dönmü# tür. Ankarada Kızılay balosu Ankara 28 (Hususi) — Kızılay Cemi « yetinin Ankara Merkezi ii Mart akşa « mı Ankara Palas salonlarında büyük bir balo vermeğe hazırlanmaktadır. Bu mali sâdla başşehrin güzide âlemine mensuğ bayanlarından mürekkeb bir şefkat ko « mitesi teşkil olunmuştur. Baloda bulun » mak ve teganni etmek üzere Berlin ope « rasınm meşhur san'atkârlarından biri de şehrimize gelecektir. “© “TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: