10 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

10 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İran Veliahdinin düğünü ii ai Mısır Kralının hemşiresi Prenses Fevziye ile İran Veliahdinin düğün ha- zırlıkları ilerlemiştir. 16 Martta Kahirede yapılacak olan nikâh merasimi- nin son derece muhteşem olacağı anlaşılmaktadır. Yukardaki resim, İren Veliahdini Prens Mehmed Ali ile beraber Kahirede seraya giderken gös- termektedir. 64 sene sonra alevlenen tarihi münakaşa (Baştarafı 9 uncu sayfada) ,— Acaba, Beşiktaşta bir mahalde ika- met edemez miyiz, iki odalı bir haneye dahi razıyım. Diye, Hafız Mehmed Beyi tekrar Dol- mabahçe sarayına gönderiyor. O sırada sarayda, sadrazam Rüştü Ps- pa, Serasker Avni Paşa ile bazı devlet er- kânı bulunuyorlar. Hafız Mehmed Beyin yana yakıla anlattığı şeyleri dinliyorlar.| Sadrazam mukabele ediyor: — Endişe buyurmasınlar, Kendilerinin, Beylerbeyi sarayına nakilleri için müsa- ade almaya çatışıyorum, Diyor. Hafız Mehmed Bey, sevinerek Topkapı sarayına geliyor. Aldığı cevabı söylüyor. Fakat Sultan Aziz buna razı olmuyor. Daha doğrusu, orayı da emniyette göre- miyor. — Ben oraya gidemem. Behemehal Be. #ktaş cihetinde bir yer isterim, Diyor ve ertesi gün. Sultan Murada hitaben, gayet acıklı bir mektub yazıyor. Üçüncü msbeynaci Tahir Bey vasıtasile Dolmabahçe sarayına gönderiyor. Fakat, cevab yok... Sultan Azizın merak: arttıkça artıyor Bu sefer, Hafız Mehmed Beyi gönderiyor. Mehmed Bey, yeni padişahın yeni baş. mabeyincisi olan Etem Beyi görüyor. Tezkerenin cevabını istiyor. Etem Bey, bu cevabın yazılmakta olduğunu söyle- dikten sonra: — Hakanı mahlü için Ortaköydeki (Feriye) saraylarından bıri hazırlandı. Ben de, kendilerini oraya nakle memur olum. Edebiyat: Çok güzel bir eser (Baştarafı 8 ine sayfada) Kubbesinden bile köy mesçidinim aş- mıştı, Bir ucu gövdesinin göklere yaklaşmıştı. Mısralarile başlıyan ve içinde Dağılıp susmuş o koynundaki şakrak yuvalar, Bir dikenlik gelir artık ona zümrüd o- valar. Gibi sadeliği nisbetinde çok derin ve hisli beyitler barındırın bü «Çinar» şiri, Ülebayı Cedide Ustadının en açık türkçe #le yazılmış çök il bir eseri olduğun- dan, bunun antolojiye alınması, edebi- yatseverleri eski ve sevimli bir hatırayı yeniden kavuşturmuş oluyor. Nasıl k eserin ikinci / takib eden di yazısı di erden biri, Refik Halidin ince bir mizahla yazılmış «Yatır, hikâyesidir. Bu hikâyeyi tekrar 9 Kumak ta bir zevk oluyor. Genç hikâye den Sabahi ii «Bir or. man hikâyesi» de, orman sevgisinin Ana. Aoluda nasıl coşkun bir sevgi olduğunu we bir şirketin eli baltalı adamlarile kos- koca bir orm. mahvolup giderken, ne derin içtima köylü derdi ortaya çı- İkandiırı en cığ. realist satırlarla anlatı- Diyor. Etem Bey, Sultan Murad taratından| yazılmış olan cevab tezkeresini yanına a- hyor. Hafız Mehmed Beyle Topkapı sa- rayına geliyor. Sultan Azizin huzuruna çıkarak hem tezkereyi takdim ve hem de şifahen meseleyi arzediyor O gece Topkapı sarayında geçiriliyor. Sultan Aziz Etem Beyle görüşüyor: — Yanımdaki kadınlar ve bendegân, bana kâfi, Beşiktaş sarayında kalan di- ğer kalfaları, şehre çıkarsınlar. Müna- #ibi veçhile icsblarına baksınlar (1). Diye, emir veriyor. Yalnız, bu esnada bir hâdise oluyor. Hafız Mehmei Beyin, güya, hazine kâl yalığına tayin edileceğ'ne dair bir şayia çıkıyor. Bu da, Sultan Azizin kulağına gidiyor, Derhal Mehmed Beyden şüphe-| leniyor, Hafız Mehmed Bey, o kadar sevdiği hükümdar ve efendisinin bu yersiz şüp- hesini izale etmek için, sadakatini teyid edecek birçok sözler söylüyor. Epeyce güçlükle Sultan Azizi ikna edebiliyor. Ertesi sabah, sabıx hükümdarı nakle mahsus olan fayton geliyor. Sultan Aziz, mahud (pala) yı, gene sakosunun altın- dan boynuna asıyor. Faytona binerek Sa-| rayburnuna iniyor. Bu sırada maliyetin. de, ikinci mabeymci Fahri Bey ile, Sul.| tan Muradın başmabevincisi Etem Bey bülunuyor. Hafız Mehmed Bey ise, Sul- ten -Azizin elbiselerini, — secendesini, | Kur'anıkerimini ihtiva eden çantalarla, İonları takib ediyor. (Arkası var) (1) Yani, (şehre çıkarsınlar da, münasib birer kocaya veriisinler) demek istiyor. yor. Hâsıh birbirini tamamlıyan bu iki hikâye, aradaki yirmi yıl farkına rağ men, bugün de bir fikir etrafında ormsn- ların himayesi meselesin: daha bir noktadan tahlil etmektedir ve yatın sadece bir süs telâkki edi! şı bu nevi eserlerin çok güzel bi teşkil edeceği de muhakkaktır. umumi . Antolojide Falih Rıfkı'nın, Ruşen refin, Fazıl Ahmedin, Yusuf Ziyanın, Ne-| cib Fazılın ve nasir olarak $a Ahmed Ha- şimin yazıları, kitabın en olgün ve seç- me parçalarıdır. İhtimal bugünkü edehi- Yatımızın bu tanınmış işimleri İğer tanınmış imzalar en ilâve edilebi- Zira, şuna eminim ki, bu güzel an- ileri ve hiç değilse cümleleri anabilir- arasına | N POSTA Hergün: Bir kitab sergisinin ilhamı (Baş tarajı 2 nci sayfada) eğer kendilerini fikir ve malümat bakı - mundan yükselimek isterlerse, mutlaka yabancı bir dil bilmeğe ve o milletlerin kitablarına müracanta (mecburdurlar. Hattâ Üniversite talebemiz, eğer yaban- cı dil bilmiyorsa, ne kadar çalışırsa ça - ışsın eski rüştiyeden çıkıp ta ilme biraz merak etmiş yaşlıca bir insandan daha fazla bilgi ve kültür sahibi olamaz. Alman kitab sergisini gezerken dikkat etmiştim: Türk inkılâbına dair Alman - yada yazılmış olan ciddi kitabların ade- di kadar kitab Türkiyede neşredilmiş de- Bildir! Kitabsız medeniyetin su üstünde yazı yazmaktan başka bir şey olamıyacağını anlıyacak derecede ileri bir seviyeye gir- diğimiz muhakkaktır, Fakat, neden do - ayıdır ki biz bol bol kitab neşreden, bu kitabları, hududlarımızın ouzaklarında değil, kendi aramızda teşhir eden, her çe- şidden, ucuz ucuz herkesin kitab alabil - mesini temin eyliyen ve nihayet herkesi kitab okumıya teşvik eden bir kitab se- verler memleketi olamıyoruz? Neden do- layı bir kâğıd fabrikasının hatırı için memlekette kitab pahalı oluyor ve neden dolayı bizim bir kitab siyasetımiz bu - lunmuyor? Bu suallerm cevabı, ancak başımızı önümüze eğmekle verilebilir! Muhittin Birgen Bir doktorun günlük notlarından Uyuz hastalığı Sarkopt denilen tufeyli mahlikun husule getirdiği sari, müz'iç bir hastalık- tır. Çok süratle sirayet eder. Sarkoptler ancak üyüz yerlerinden alınan pek kü- çük parçaların mikroskop altında tet- kikile derhal göze çarpar. En güzel ve kati teşhis böyle olursa da uyuzün teş- hisi ufak bir dikkatle herkes tarafından yapılabilir. Uyuz el parmakları arasında siyon denilen küçük, kırmızı hatinr gek- ilindeki sarkopt yuvaları aa; der » is edilebilir. Bu küçük mikros- nlar geceleyin faaliyete ge- Terler. Ve güneşin zuhurile derhal yuva- larına çekilirler. Uyuz hastalığına tutu- Yanlar bunun içindir ki gece kaşınırlar. Gündüz o kader Kaşıntıları o yoktur. Parmaklar arasından vücüde yayılan hastalık kollar, bacaklar, sırt, göğüs, ta- raflarında tezahürat yapar. Ve börle bir hasta bütün gece kaşınır, durur. Ve az zaman #arfinda evde, temasta bulunan- Jara sirayet eder. Bütün evdeki çölük ç0- cuk hep kaşınmağa başlarlar. Uyuz leyli mekteblerde, kışlalarda, hele hapisane- lerde büyük bir derddir. Yüzlerce tale - beye, askmre ve mahkümlara sirayet ©- der. Tedavileri müşkülleşir. Uyusun *e- davisinin esası kükürt merhemldir. Vücud arabsabunile iyice yıkandıktan sonra yu- kardak! #içlardan birisi 4 gece vücudün her tarafına İylee sürülür. Beşinci günü banyo yapılır. Bütün 'eşya, elbiseler, ya- tak takımları, yastıklar, velhasıl hasta- ların temaa ettiği bütün eşya dezenfek- (| wp te ettirilir ve 4 - $ günde hastalik olur, gider. Yalnız muntazam tedavi yap- miyan ve dezenfekte edilmesi icab eden eşyayı temizletmiyenlerde uyuz aylar - İl ca sürer, durur. Cevab isten o okuyucularımın posta pula yollsmalarını rlen ederim. Aksi tak. dirde istekleri ımukabelesiz kalabilir. Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar. dar: İstanbul eihetindekiler: Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Sırrı Asım), “Beyazıdda (Belkis), Sematyada CTeofias), Eminönünde (Aminasya), E- yübde (Arif Beşir), Fenerde (Hüsamed in). Şehremininde (Nâzım), Şehzade - başında (İ. Hakkı), Karagümrükte (Ke- L Kiçükpazarda (Yorgü, Bakırkö - (İstepan). idi. Antoloji: (hu muharririnden, bir ikinci cildle bu ek- siği tamamlamasını samimiyetle dilerim | Maamafih eserinin bu şeklile de edebi kıymeti, ve bir gaye etrafında hatür zev- kini ve matür aşkını lelk'n eden değeri büyüktür. Her zaman sayfaları dikkatle çevrilecek, zevkle okunacak ve her par- çası üstünde düşünülecek bir eserdir. Bu kalbi tabiat sevgisile do-| Beyoğlu eibetindekiler: İstiklâl enddesinde (Galatasaray), 'Tü- neihaşında o (Maikoviç), Galatada (İki yol), Fındıklıda OMustafa Nafi), Cümhu- riyet ohddesinde (Kürkçiyan), Kalyon- cuda, (Zatiropulos), Firumğada (Ertuğ- rul), Şişlide (Asım), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler; Üsküdarda (Ömer Kenan), Sarıyerde (Osman), Kadıköyünde (oda, Merkez), Büyükmdada (Şinasi Rıza), Heybelide (Tanaş). da, kültür hayatımıza az bir hizmet sayı. lamaz. Halid Fahri Ozansoy Beynelmilel yankesici Ali Rıza “Son Posta ,, ya hayatını anlattı (Baştarafı 7 inci sayfada) Beynelmilel ahbaba (yeniden sor - dum: — Demek Belçika kârlı bir yer? le görünüyor amma, değil! — Neye? Bir günde 60 cüzdan az mı yoksa? — İşler hep böyle gitse, bundan iyi- si can sağlığı amma! — Amması nedir? — Mania! — Ne imiş o? — Polis, Birgün, onlardan biri ta - kıldı peşimize. Yanımda da bir arka - daş vardı, boyuna işliyordu tramvay - da! Herif, çakmış işi, düşmüş peşimize motosiklet ile! Arkadaşa bırak, dedim amma, ne fayda! O, cüzdanı yere atın- caya kadar soluğu karakolda aldık, o » Tadan da gittik hâkimin karşısına. Hâ- kim, polisin şahadetini kâfi gördü, tık- Kuyumcu Odükkânma © girmişler. Kapıyı açık bırakmayı da unutmamış- lar. Birisi içeri dalmiş, bir tanesi de kal mış dışarıda. Zavalı O kuyumcu yağlı bir müşteri buldum diye bütün elmas ları, pırlantaları dizmiş camekâna! İçer ride olan, kaşla göz arası, boş bir kib - rit kutusuna elmaslardan birini koyup fırlatmış dışarıya! Kibrit kutusuna ye» pışan caddeyi tutmuş tabii... Dükkân- da olan da karakolu boylamış. Aramış“ lar, taramışlar, suçlunun üstünde bir şeyler yok! Kuyumcu demiş ki: — Elması yuttu! — Komiser: — Bunun da çaresi var,, mukabele « sinde bulunmuş! Böylece maznuna mültemmel biz müshil içirtmişler! Sonunda gene ku * yumcu haksız çıkmış, üslelik tazminaf da vermiş! (Arkası var) Sabih Alaçam Dolmabahçe Hava Gazı KOK KÖMÜRÜNÜ tercih ediniz! tı onar av bizi içeriye! Çıktıktan son - Ta, kim durur o memlekette! Zaten bı- rakmadılar yakamızı, doğru sevketti - ler Alman hududuna! Bereket versin ki hududdan kaçmanın yolunu bul - dum, Parise kırdım dümeni! — Peki, başka? — Var anıma, söylemek işime gel - mez! İ Ali Rıza biraz daha naz etti. Sonra, . başka bir arkadaşın vak'asıdır, kaydile şu macerayı anlattı: Tesviyeci ve Tornacı alınacaktır. Askeri fabrikalar umum müdürlüğünden: Kırıkkalede çalıştırılmak üzere tesviyeci ve tornacı almacaktır. İsteklilerden Ankarada bulunanların silâh fabrikasına İstanbuldakilerin Zeytinburnu fabrk kasına, İzmirdekilerin de İzmirdeki silâh fabrikasına bu yerler haricinde olan ların da istida ile Umum Müdürlüğe müracaatları. (1423) İnşaat ilânı Sümer Bank Umumi Müdürlüğünden 1. — Konya Ereğlisindeki Bez Fabrikası ile 17 kilometre uzakta inşa edilmek» te olan İvriz su zuvvet santralı arasında tewis edilecek hava hattın direk te melleri inşaat vehidi flat esasile ve kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarılmıştır. 2. — İşbu inşaatın muhammen keşif bedeli 9601.95 liradır. 3. — Eksiltme evrakı Sümer Bank Umur! Müdürlüğünden 2 lira bedelle s9- tan alınabilir ve Ereğli Bez Fabrikam Müdürlüğünde görülebilir. 4 — Eksiltme 13/3/1939 Pazartesi günü saat 16 da Ankarada Sümer Bank Umum Müdürlüğündeki İnşaat Eksiltme Komisyonunda yapılacaktır. 5. — Muvakkat teminat 795 liradır. 6. — İstekliler yaptıkları inşaat işlerini gösterir vesika suretlerin! ibraz ede- ceklerdir. 7. — Teklif mektublarını hevi zarflar kapalı olarak ihale günü saat 15 şe ka- der Sümer Bank Umum Müdürlüğü Muhaberat Şubesine teslim edeceklerdir. 8. — Posta ile gönderilecek tekliflerin, eksiltme saatinden nihayet bir saat evveline kadar gelmiş ve zarflar mazbut şekilde kapatılmış olması lâzımdır. 9. — Banka bu inşaatı dilediği müteahhide verebileceği gibi eksiltmeyi ta- mamen hükümsüz sayabilir. «183 — 41483, Felediyesi Keşif bedeli 1089 lira 28 kuruş olan Diyanyolunda Darüssade ağası Mehmed ağa medresesinin tamirı açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakile şarina- mesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanında yazılı veşikağan başka Fen İşleri Müdürlüğünden alacakları fen ebliyet ve Ticaret O- dası vesikalarile 8 lira 70 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile bera- ber 13/3/939 Pazartesi günü saat 14 buçukta Da'mi Encümende bulunmalıdır. lar. (dj) o Csm) İstanbul ilân Belediye Sular İdaresinden: Açık pazarlık ilânı, İdaremiz ihtiyacı için «800» kilo halis külçe kalay açık pazarlıkla satm alma- caktır. 1 — Bu humus için tanzim edilen şartname İdaremiz Levazım servisinden pas rasız olarak ahnabilir. 1. — Talitierin şartnamede gösterilen teminat akçelerini İdaremize yatıra- rak makbuzlarile hale günü olan 15 Mart Çarşamba günü Taksimdek! Müdüri- yete müracaatları. o «158 İstanbul Vilâyeti Veteriner Müdürlüğünden Antraks hastalığı mücadelesi için yapılacak serom ve aşı fhzarında kullanıl. mak Üzere 78 kalem ecza ve alât, edevat açık eksiltmeye konulmuş olup muham- men bedel! 4973 lira 90 kuruştur. Eksiltme 16/3/839 gününe müsadi? Perşembe günü seat 15 de İstanbul Vilâyet Veteriner Mildürlüğünde toplanacak komisyonda yapılacaktır. Buna ald şart. nameyi görmek istiyenler hergün mezkür müdüriyete mürâcaat edebilirler. İsteklilerin tayin edilen gün ve saatte muhammen bedelin © 7,5 olan 260 Era 43 kuruş güvenme paraları ile birlikte mezkâr komisyona gelmeleri ilân olw nur. (1349)

Bu sayıdan diğer sayfalar: