11 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

11 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dedikodu Saide hatun, Battaldan o kadar ümüi- dini kesmişti ki, Tevabilin bu müjde - sine inanmadı. Fakat pencereden ba * kıp da Aşkarın üzerinde dimdik duran evlâdını görünce, deli gibi feryad ede- tek dışarı fırladı. Koştu, Battalın boynuna sarıldı. hıçkıra hıçkıra ağlıyarak sinesine bas- tırdı. Tevabil de koşarak onların yanına gelmişti. O büyük sevinç arasında gö- züi birdenbire, atın terkisinde, saka - ından asılmış olan Mihatlin kanlı kel- lesine ilişti. Büyük bir hayrete kapı - Yarak: — Bu ne? Dedi, Batlal, büyük bir sükünet fle: — Babamın intikamını aldım... Mek- sadım, Şemas denilen mel'unun kafa- #nı kesip getirmekti Lâkin onu ele geçiremedim. Fakat, onun o cezasını, serdarı Mihaile çektirdim, Bu kelle, 0- mundur. Diye cevab verdi. Aşkarı ahıra çektiler, Battalı, oda- daki ocağın başına oturtup rahat ettir” diler, Saide hatunun göz yaşları, bir türlü dinmiyordu: — A, evlâdım!, Niçin böyle yaptın?. Neden böyle kendini e tehlikeli işlere attın . Şu dârıdünyada, senden başka dayanacak ve tutunacak kimim var?. Ya, kâfirlerin ellerine düşüp de helâk olsaydın, benim halim nice olurdu?. Diye söyleniyordu. Battal bunları dinlerken gülümsü - yordu. — Hey, annel. Hiç omersk etme... Erenlerin himmeti, benimledir. Baba- mın intikamını almazsam.. ve onun ma- 'kanmnı kazanmazsam, bü gençlik bana haram olsun... Yaptığım şu iş, ancak deryadan bir zerredir. Hele gör. Daha ne işler edeceğim. Babamın kanı uğru- na, keffar diyarını kırıp geçireceğim... Ya, devlet başa.. ya, kuzgun leşe... Diye, cevab veriyordu. * Battal, biraz istirahat etti, Aşkar da, yem kestirmişti. Kahraman delikanh Tevabile em - yetti: — LAJAL var, Aşkarın eğerini vur. Dedi. 'Tevabil ile Saide hatun hayrette kal- dilar. — Nereye gidiyorsun? Diye sordular, Battal, cevab verdi: — Ömer beye gidiyorum. Serdar Mi- hailin başını, kendisine takdim « ceğim, Babamın ekmeğini istiyeceğim. Dedi, 'Tevabil, onun bu fikrine itiraz etti: — Aslanım!, Gel bu fikirden vaz geç.. Ömer bey, serdarlık vazifesini, Abdüsselâma verdi. Bu adam, gerçe bir pehlivan ve keh- rTaman değildir. Fakat halk arasmda, büyük nüfuz sahibidir. Serdarlığı elin- den kaçırmak İstemez. Senin ün ve şöhret almanı çekemez, Olabilir ki bir fena kasdda bulunur. Dedi... Salde hatun da, Tavabilin bu sözlerine İştirak etti. * Fakat Battal, kendisine verilen bu namihatları dinlemedi. Hemen, Aşka - rn üzerine atlıyarak doğruca şehre gitti. Ömer beyin huzuruna girdi. Gerek Ömer bey ve gerek orada bu- Yanan beyler, Battah görünce son de- tecede sevindiler, — Hay, kahraman oğlu. nerelerde lin, mersk ve endişeye gark ettin. Dediler. Bir köşeye oturtarak, ceva- bın: merak ile beklediler, Battal, büyük bir sükünet ve soğuk- kanlılık ile macerasını nakle başladı. Yakat sözlerine en küçük bir mübalâğa ve yalan katmıyarak her şeyi olduğu gibi anlattı. Ömer bey fle diğer beyler, Battal derin bir hayretle dinlediler, Tebrik ve tahsin ettiler, SON POSTA Kesik başı bir sep si içimae gerirdiler — Şehrimizden böyle bir kahraman | Ömer bey emir verdi. Kesikbaşı, bir oğlu kahraman yetişti, Ne mutlu biz - tepsi içinde getirdiler, Ortaya koyup, lere... Diye, sevindiler. Yalnız, serdar Abdüsselâmın rengi değişti, Oturduğu yerde, dizlerinin Ü- zerine dikilerek: Ben bu sözlerde bir bayli mübalâğı görüyorum. Battal, gerçi kuvvetlidir. Kuvvetini, Kayserili peh- livanı yenmekle ispat etmiştir. Amma, anlattığı şeylerin hakikat olması biraz gönhelidir... Hattâ, böyle tecrübesiz bir gencin, tek başına küffar diyanna giderek, Şemasın serdarı Mihail gibi bir pehlivanın kafasını kesmesi, müm» kün değildir. Dadi. Battal, hiç telâş etmedi. Ömer beye bakıp gülümsiyerek: — Beyimi; Kâfirin kellesi, atımın terkisindeki torbada asılıdır. Emret te getirsinler. İçinizde elbet Mihaili ta - nıyan bulunur. Diye, mukabele etti, cümleye gösterdiler. Gerek Ömey bey ve gerek diğer bey- ler, Miha'li tanıyorlardı. Bu kesik kek leyi görünce: — Aferin Battal!, Sözlerinde, zerre koda, hilâf yoktur. Bu bast, Mihail de- nilen mel'unundur. Dediler. Battalı, tekrar tekrar teb - rik ettiler, O zaman Battal, ayağa kalkıp Ömer beyin önüne gilti. Büyük bir hürmet - le, niyaz etli: — Bevim!,, Bab#m Hüseyin Gazi si- zin serdarınız idi. Memleketin şerefini muhafaza uğrunda şehid gitti, Onun sağlığında rahat ve refah içinde idik. Amma, a şehid olduktan sonra varida- tımızı kewbettik. Şehirdeki o evimizi barkımızı terkederek, bir o bağ evinin köşesine çekildik. Yokluk ve sıkıntı i- çinde yaşıyoruz. Mihnet çekiyoruz. Ben, artık er yetiştim. (Arkası var) © HİKÂYE: Bir Gangster Hikâyesi (Baştarafı 12 nel sayfada) — Hayır... Bak çilingir getirttim. A- nâhtar kaybolmuş ta anahtar yeptiraca. uz. - — Yok canım... Anahtarlar kayıb de- gil... Babamın yatak odasında, isterseniz size getireyim, Bu sözleri söylerken odadan dışarıya çikmaştı. Win: — Hey delikanlı diye arkasından 5e5- lendi. Rize viski de getir. Viskinin yerini biliyor musun? — Evet biliyorum, Şimdi getiririm. Bunu söyleyinceye kadar ortadan kay- bolmuştu. Latour birdenbire: — Çocuğu neden bıraktık dedi. Eğer yumurcak bir oyun oynadıysa, polise ha- ber verirse? — Sen delisin?... diye cevab verdi. Ço- cuk.. aklı erer mi onun?... Senin sinirle- rin bozulmuş, bir doktora kendini mua. yene ettir... Fakat böyle konuşmasına rağmen onun da içine bir şüphe düşmüştü. Yerinden kalktı. Kapıya yaklaştı ve birdenbire ren- gi solarak: — Aman dedi, bak piçe... Bizi üstü- müzden kilidlemiş. İkisi birden kapıyı kırmak için kapının üstüne atıldılar, fakat tehdid mektubla- rından sonra zırhlı yapılmış olan bu ka- pıların yerinden oynatılması mümkün değildi. * İlki haydud pencereye doğru yürüdüler. — Yirmi dokuzuncu hattayız diye söy- leniyordu. Pencereden de atlıyamayız! Tam bu dakikada yukarıdan pencere- ye doğru bir şişe viski ile bir anahtar külçesinin bir sicimle indirildiği görül. dö, Şişenin üstüne yumurcak iri harfler. le şunları yazmıştı: «Polis gelinciye kadar canımız sıkılma. sın diye...» Latour hiddetle başını dışarı çıkardı: — İn aşağı, gel kapıyı aç diye bağırdı. Çıldırdın mı? Pencereden aşağıya doğru bakmakta olan küçük delikanlı: — O kadar bağırmayınız dedi, Kulağı- mın zarını patlatacaksınız... Sabrı tükenmiş olan Wül: — Haydi in aşağıya dedi. Ve sonra da pazarlığa girişti — İnersen sâna beş dolar veririm. Gü- zel, parlak küğudlar. Küçük John dalgın, dalgın: — Biliyor musunuz, dedi, Galiba siz yen! gangsterler değ'lsiniz. Ben olsam işi büsbütün başka türlü yapardım. Bir kere tehdid mektubu filân yazıp ta herkesin gözünü açmazdım. Sonra da bir gün evi, silâhla, mitralyözle basar, kaçıracağım insanları kaçırırdım, Latour: — Terbiyesiz yumurcak seni değ', He- le bekle, şimdi ben seni polise haber ve- receğim. — Hiç üzülmeyiniz. Ben polise haber verdim telefonla, nerede ise gelirler. Wil: — Hay Allah belânı versin!... Diye bağırarak geri çekild; ve arkada- şına: — Duyuyor musun dedi, polis hücum arabalarının çıngıraklarınıt.. * Wil ele geçtikten sonra, bütün Ame- rikaya dehşet saçan Zaketti gangster çe- tesini yakalamak çok kolay oldu. Yaka- lananların hepsi kabahatlerine göre ceza gördüler, Yarınki nüshamızda: Samimi iki arkadaş Yazan: Yaroslav Hâşek Çeviren: H. Alaz *İvaziyetleri beni Yeniçerilerin imtiyazlari Bu yeni milise bahşolunan imtiyazlar Türkeri de çocuklarını oraya yazdırmıya sevketti. Padişah bile Yeniçerilere dahil olmak istedi Tercüme eden: Hüsayin Cahid Yalçın Orada arabadan inerek bana bazırla-| nan ikametgâha gittim. Hisarın kumandanı muvasalatımdan dolayı bana selâmlar göndermekte gecik- medi. Alaturka kebab edilmiş koyun eti dolu bir tepsi iie orman ke- babı (1) yolladı. Biraz sonra kaledeki ye- niçerilerin bir heyeti de geldi. Onlar be- ni kendi ortalarına kaydedilmeğe davet ediyorlardı. Onlar benim hediyemi ka- bulde ne kadar müsaraat görtermişlerse ben de bu teklifi kabulde o kadar müsâ- raat gösterdim. Başlangıçta Türklerin harbde haristi- yanlardan aldıkları esirlerden terekküb eden bu kuvvet uzun müddet kabile ascuklarından toplanıyordu. Fakat bu yeni milise bahşolunan imtiyazlar Türk- leri çocuklarını oraya yazdırmağa sevk- etti. İmtiyazların sulistimali ve talible- rin miktarı mütekabilen birbirlerini ç0- ğalttılar. Artık yalnız yeniçeri kuvvet- leri arasına girmekte bir tahaffüz çaresi görüldü, Bölükler kendilerini yeniçeri yazdırdılar. Padişah bile oyeniçerilere dahil olmak istedi. Yeniçerilerin küstah» İlıklarına mümaşat elmek onların adeğ- lerini oçoğaltmağa çalışmak olacağını kimse farketmedi. Müesses kaideler uzun müddet bu teşkilâtı kendi kargaşalıkla- rına karşı muhafazaya hadım oldular. Nihayet her yeniçeri bir ma! sahib oldu. Bugün hususi menfaat bağlarile umumi düzen içine karıştılar. Artık efendilerine karşı korkunç bir kuvve: olmaktan çık- tar. Ben bu şeylerle meşgul olurken, ova- daki “Tatarlar tarafından getirilen bir ta- kım Avrupaliarı gördüm. Bunlar Rus yadan firar etmiş Almanlardı. Nogaylar onları yakalamışlardı. Bu zavallıların kendilerini o istemeğe mecbur etti, Deraal Almanları bana tes-| lim ettiler. Kızarmış koyun eti yığınını onlara terkettim. Şüphesiz ki buna onlar benden ziyade muhtaç İdiler. Sonra, yeni kolonimi tetkik ettim. Ye di erkekle beş kadından ve dört çocuktan terekküb ediyordu. Felâket onları yere sermişti, Fakat rahat ve refah ümidi ile gülmeğe başlıyorlardı. Palatinatta doğ- muş olan bu zavallılar daha iyi bir talih ümidile Rusyaya müncezib o olmuşlardı. Muhaceretlere sebeb olan, muhacirleri daima aldatan ve onlara biraz sonra eski ocaklarını aratan sebeb dalma budur. Oradan mümkün olduğu kadar çabuk bir zamanda kendilerini uzaklaştıracak yolu tuttular, Hâli ovalara gelince, rahat bir nefes alır almaz, Nogaylar ilk müşteriye satmak Üzere onları yakaladılar. Bu za- vallıları kurtarabildiğime pek memnun oldum. Kendilerini salimen Baetehâsray'a kadar göndermek için icab eden tedbir- leri ittihaz ettim, O günün mütebaki kısmını Orcapi mü- &afaa hatlarını ziyaret ile geçirdim. Bu- nun kadar heybetli hiçbir manzara ola- maz. Bu inşaatın yalnız pek fazla büyük olduğu bir tarafa bırakılırsa, san'atın ta- bizte bu kadar yardım etmiş olduğu gö- rülmemiştir. Bu istihkâmın metanetinde de hiç şüphe yoktur. Berzahı üç çeyrek fersah mesafeden kesiyor. Arkadan iki denize dayanıyor. Takrfben aşağıki ovaya kırk kadem yükseklikten hâkim bulunu- yor. Her şeyi ihmal eden cehalete uzun müddet mukavemet edecektir, Hangi za- manda İnşa edildiğini gösteren bir alâmet mevcud değildir. Fakat her şey Tatar- lardan daha eski zamanlarda inşa edil- miş olduğuna delâlet etmektedir. Yahud, | Tatarlar vektile şimdikinden daha malü- matlı idiler, Gene ayn! derecede aşikârdır ki bu mü. dafaa hatlarına «fausse braye, halinde yapılsa ve yapılsaydı ve onları kesen «re- doute» Tere ayni şey tatbik olunsa, top ve bilhassa obüs yerleştirilse idi yöz bin (1) Orman kebabi Türklerin en çok ser- &ikleri tir kebabtu. Koyun etlerini parça parça keserler ve aralarına birer dilim so - em koyarak gige dizerler, çok eteşte pişirir. kişilik bir orduya karşı Kırımı serbes surette elde tutmak imkânı temin eğil miş olurdu. Filhakika, böyle bir ordu bu müdafaa hatlarını hücum ile zaptedemi yeceği için çok geçmeden, susuzluk ha sebile, selâmeti ricatte aramağa mecbul kalacaktır. Ruslar son harbde bataklık bir küçül deniz kolunu geçmek suretile Kırıma da. hil olabildiler. Oradan Kırımın şark se hilne müv surette uzanan gâyet diz bir toprak prrssıns geçmişler. 1738 1737 seferleri” Munick te bu yoldan geçmek teşebbüsünde bulunmuş» tu. Fakat bu teşebbüs Tatarlara bu kara parçasının başlangıç hoktasım müdafaa ederek ayni felâketin artık tekerrürüne mâni olmak arzusunu telkin edemedi ve bu vasıtaları onlara veremedi. Halbuki böyle yapsalarda o noktada küçük bir mukavemet düşmanlıklarını durdurmağa kifayet ederdi. Orcapiden hareket ederken zerinde bulunduğumuz yolun beyazımsı bir kas buk ile örtülmüş olduğuna dikkat ettim, Bunu Ruslara tuz satan Tatarların nok- sanı yapmıştı, Hükümdarın emlâkine il. hak edilmiş olan Orcapi memlehaları Ya- hudilere yahud Ermenilere icar edilmiş. tir. (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından “ Kolit Bazı asabi kimselerde yemeklerden sonra birkaç saat geçince karın şişkin - Uğİ, sıkıntı, bazan ishal, bazan inkibaz Ne mülerafik barsak bozukluklarına te- sadüf edilir. Buna kolit, yani kalın bar- sak müzmin iltihabı denilir, Hakikaten birçok defa çok müz'iç olur. Hasta gün- de birçok defa &ni gelen bir vecaı müte- akıb helaya gitmek ihtiyacın bisseder ve gider. Mayı halinde abdest eder. Bu abdesi arasında dikkat edilirse deri par- çalarına müşabih bir takım ifragata da tesadüf edilir. Bu parçalar hasta bulu- nan kalın barsağın gişayi muhetisinin #elerde ve yahud asabi teheyyüç halle. rinde çok artar, Bunun için bazı müel - Müzmin koliler tehlikeli değildir. Az- gok perhizi ietilsam eder, Çiy geyler, ta- vada kızarmış şeyler yemek caiz değil - &ir. İliçin tedavide devam etmek lizum- &ır. Hastaların cümlei asabiyesini tadil edici mhhi tedavi ve tedabiri de ihmal Ankara borsası Açılış- kapanış fiatları 10-3 «939

Bu sayıdan diğer sayfalar: