13 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

13 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Balk ih Anta! Deniz Kuvvetleri (Baş tarafı 7 inci sayfada) İbedi bir siikâna kavüşmuüş ve en medeni Üs durumları devletlere bile sulhcülük için bir ideal ok “Son Posta, nın Hikâyesi i. VELNEDAR Nakleden : Faik Bercmen yasi! — Ahmed Salim dedeye epeydir bir| yor ve veznedarınki de müşfik bir eda ile © smuziblik yapmadık çocuklar, bu sefer ne| doluyordu. uyduralım dersiniz? Artık, delikanlılar için. Ahmed Salim — Evet, herhalde bizimle eğlenenler| İ var. Balkan devletleri ellerindeki limanlar | mu; Sonra birden doğruldu ve meçhul düş-| dolayısile de Şarki Akdenizde hatırı sa-| Gördüklerimiz ve okuduklarımız Bal Sıcak yaz günlerinden biri idi. Müşte- İdedeyi, mektubları heyecanla saklarken Jarını tekdir ediyormuş gibi hiddetle “ rilerin seyrekleştiği bir sırada mağaza. İ ve #adını dikkatli dikkatlı süzerken gör-! söylendi: nın satıcıları bu suali birbirlerine soru-| mek günlük eğlence mevzuu oluyordu. “ yorlardı, Ve veznedar Ahmed Salim de.| Günler geçtikçe veznedarın halinde ba- — Edehsizler! Bu işi de onlar yapmış- lardır. Ah bayan, beni affedin! Derin bir yılır bir duruma malik bulunmaktadır -'kan Antantına mensup (memleketlerin Jar. Gerek udaların ve gerekse Anadolu- | hepsinde her cihetçe umumi bir kalkın - nun coğrafi durumu bu kütleye hem Ka-| ma olduğunu anlatıyor, Dünya bu kal. | radeniz ve hem de Süveyş yolunun kon - deye oturmuş ne yapacaklarını tasarlı- > yorlardı. Veznedar Ahmed Salim, yirmi beş yaş- larında, saçı dökülmüş, bir adamdı. Yu- varlak patates burnunun üstünde dalma demir çerceveli bir gözlük bulundurur. du. Ahmed Salm, genç Sia ppm We bundan kinaye de murlar ona Salim dede di Bütün moğazadakiler ona aciyorlar ve mütereddi, abdal nazarile bakıyorlar ve her fırsatta onunla öğlenmekten kendile- rini alamıyorlardı. Bazan şapkasının « ne kâğıd doldururlar, hokkasına yağ dö- — kerler ve ceplerine pirinç unu koyarlardı. Bugün yukarıki suali birbirlerine s0- “rarlarken içlerinden biri atıldı: — Salim dedeye diyelim, ki siyah kö- pekli kadın ona tutulmuş. Amma nasl “yapalım bun'ı? Aralarında bir muhabere “tesis edelim. Siyah köpekli kadın dedikleri, hergün “sabahları saat on birde ve öğleden sonra- © ları da dörtle beş arası mağazanın önün- den siyah köpeğile ağır ağır sallanarak| geçerdi, Bu, dolgunca, yuvarlak yumu- şak yüzlü, vakur yürüyüşlü bir kadındı. * — Ertesi gün delikanlılar bir hamal vası- #asile siyah köpekli kadına Ahmed Salim #mzalı bir aşk mektubu yolladılar. O gü- nün akşamı da veznedarın masasına #i- yâh köpekli kadın imzalı, leylâk kokulu bir mektub bıraktılar, Aradan bir gün geçince siyah köpekli kadın sık sık mağazaya bakmağa başladı, veznedar da bu bakışları kaçırmıyordu. Delikanlılar işin bu vaziyete girdiğini! görünce keyiften çatlıyacak bir halde gü- Hüyorlardı. Muhabereyi büyük bir ustalıkla idare “#tmekte idiler. Kadının ifadesi gitgide heyecanlı, hsretli ve ateşli bir renk alı- “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 15 © Damadına teşekkür mektubunu Ne » dim bey yazdı ve Muallânın hastalığı- da bildirdi. Her hususta büyük bir nezaket gös- “teren Cevad, her gün telgrafla nişan- lısının sıhhatini soruyordu. Onun bu alâkası, her vesile ile damadın mezi * yetlerinden bahseden ev halkı için ye* “niden bir methü sena mevzuu oldu. Filhakika Nedim bey ailesi Cevada cidden müteşekkirdiler. Genç muhar » “ rir, büyük bir nezaketle, o müstakbel * kayınpederine bir aylık bağlamış, Mu- “allâya gönderdiği hediyelerle birlikte kaynanasına, Jaleye ve küçüklere çok kıymetli şeyler yollamıştı. © Fakat bütün bunlar, servetin getir « diği tahil bir âlicenablıktı. Verilen he- “diyeler kalbden gelen bir arzu ile ya- Ilmış değildi. Bunları herkesten iyi anlayan Mual- yalağında birdüzüye Allaha yalva- yordu: — Yarabbi, onu sevmem için bana ravdım et! Onun benim için iyi ve ve- falcâr bir koca, müşfik bir arkadaş ol - sını temir et! “Gözünün önünde onun babasile ha - aiyattan konuşmas, ve bahçede ken - > isine kızile alâkadar olmadığını söy - mesi canlanıyor ve iyi gibi göründü- halde sözlerile kalbinin sert ve his- olduğunu anlatan bu adama karşı ile karışık bir yabancılık ve u » aa lık duyuyordu. TW 7 li y —— ——ğ—ğ—ğ— m — m e a riz bir heyecan ve şaşkınlık göze çarpi- yordu, Bu mâceradın müthiş bir zevk ve bir canlılık hissettiği belli idi. Fakat ar- İtik işi sağlama bağlamak zamanı gel- mmilşti, * Ahmed Salim, bir akşam mağazadan çıkınca kadını beklemeğe başladı, Siyah - | köpekli kadını caddede görünce, vezne. dar hemen onun yanına yaklaşarak ha- fif, titrek bir sesle; — Oh, nihayet, sizi tanımak arzusunu daha fazla içimde saklıyamıyacağım. de- Kadın birdenbire telâşlanarak durdu, | kekel yerek: | — Fakat, şey, benim sizi tanımam için İortada bir sebeb yok, ki... dedi. Veznedar melânkolik bir tebessümle cevab verdi: yazdıktan sonra.. o güzel mektublarınızı her zaman yanımda taşıyorum.. işte ba- km! Ahmed Salim dede, böyle diyerek iç cebinden bir sürü mektub çikardı. Kadın | Bı Veznedar neye uğradığını Jafalladı, bir ağırlık çökmüş gibi idi. Bu sırada kadın da çantasından birçok zarflar çıkardı: — İşte efendim; sizin de bana yolladı- Iğınız mektublar! dedi. Onları okumadan İsize iade etmeli idim. Fakat görüyorsu- nüz ki bunu yapamamış bir haldeyim. Ahmed Salim bunun üzerine büsbütün afalladı: — Bikin. ben size katiyyen mektub yazmış değilim, — Nasıl?.. Anlamıyorum efendim, de- mek bizimle alay ettiler. Veznedar boynunu büktü: eyip ! Nakleden : Muazzez Tahsin > Halbuki e, kendisini sevecek fakir bi, adamla ne kadar mes'ud olabilirdi? Bu zengin adam niçin uzaklardan ge - lip kendisini seçmişti? Nasıl bir adam- dı? Hayatında ne vardı? Bütün bu cevabsız kalan sualler 2a- vallı kızı didikliyor, her gün biraz da - ha yeise gömüyordu. Münire hanımın hastalığı yüzünden düğünün İzmitte, gelinin evinde ya - pılmasına kar#r verilmişti. Bu vesile ile İzmite gelecek olan damad, kayın - lde, görümce, sair yakın davetliler bir iki gün Nedim beylerde kalacak - mirat yapılmış, odalar döşetilmiş, ha - rab bina oturulacak bir hale getiril - mişti. ve Beykozdaki çiftlikte lâzım gelen ta- dilâtın yapıldığını, her şeyin hazır ol - duğunu bildirdikten sonra küçük Zey- nebin bir resmini Muallâya verdi, — Kendisine sizin yakında gelece - inizi söyledim. Şimdiye kadar muh - telif hocalar elinde kalarak ciddi bir takayyüd ve terbiye görmemiş olan bu ürkek çocuğu sizin çabucak değiştire - ceğinize eminim. Muslâ elindeki resme (Uzun uzun baktı ve bu mahzun (yüzlü, iri gözlü zayıf kızcağızın ruhunu anlamak isti - yormuş gibi onu tetkik ettikten sonra Cevada döndü: : &e yaralanmış bulunuyorum; bu! irolü imkânlarını vermiştir. Sırf bu im - kınmanın takdirkârıdır, — Ah. bayan, bana bu kadar mektub! kaldı. Sanki omuzlarına müthiş ” larından evde derhal lâzım gelen ta -| Cevad nikâhtan iki gün evvel geldi! lar arasında neler çektiğimi bir bilseniz!.. Hem konimilız ve hem de yanyana yürüyorlardı. Veznedar münzevi, muzta- rib ve zevksiz, ateşsiz hay, anlatma» Ba başladı. Hicranlarımı dökmek Için de ilk defa şayanı itimad bir insan bulduğu- nu ilâve etmekten kendini alamadı. Ahmed Salim sözünü bitirince bu se. fer kadın konuşmağa başladı. O da, ken. disinden, can sıkıcı yalnızlığından bah-| setti. Duldu, zengindi. Fakat parasını ne- relere harciyacağını bilemiyordu. Derdleri müşterek olan bu iki ela İ birbirine pek çabuk ısındılar, O akşam| beraber yemek yediler, ve ertesi günü gene buluşmak üzere birbirlerinden ay- rıldilar. * O avın sonunda veznedar Ahmed Sa- lim dede maaşını alınca arkadaşlarını topladı ve: Ey dostlar! dive söze başladı, artık İevleniyorum, o Erenköyünde güzel bir Yük satın aldık; pek iy: bildiğniz siyah köpekli kadınla evleniyorum. Hoşça ka- İhn! bundan bövie çalışmıyacağım ve sakin, rahat bir hayat süreceğim. Ba. na yaptığınız bu iyilikten dolayı hepinize &vrı ayrı teşekkürler. G Gönende bir köyde Pef'ne aranıyor Balıkesir köy nahiy (Hususi) — Gönenin Sarı- inde Akif İşcan eflındaki ptın müracaat üzerine de- müsaadesi verilmiştir. Akit İşcan, 17 - 18 sene kadar önce işgal zamımında Rumlar tarafndan. na lari aramak için fphliye- te geçmiştir. Define arayıcısı burada mühim miktarda altın pdra ve mücev- he unu iddia etmektedir. ç benzemiyor. Belki de gözlerinde sizi andıran bir şey var yal- nız... Cevad kaşlarını çattı, kısaca cevab verdi, Hayır, bana benzemez. Annesi - nin Münire “hanım yorgunluğunu baha - ne ederek yukarı çıkmış, Nedim bey de damadınm işine yarar ümidile es- ki evrakı karıştırmaklaa meşgul oldu - ğu için iki nişanlı yemek odasında yal- z kalmışlardı. Cevad eğilip sobaya bir odun attık - tan sonra Muallâya baktı. — Yarın annemle büyük ablam ge - levekler, Öteki ablam seyahatte oldu - ğu için maalesef gelemiyeceğini bildir- di — Biliyorum ve buna cidden müte - essirim, Bana çok esmmdan bir mektub- la güzel bir hediye yolladı. İfadesinden onun iyi kalbli ve samimi bir kadın ol- duğunu anlıyorum. — Evet, hakikaten melek gibi bir ka dındır ve büyük ablamdan çok onu se- veceğinize eminim. Büyük ablam çok akıllı, çok okumuş fakat fazla modern bir kadındır. Edebiyatla meşgul oldu- ğu ve şiirler yazdığı için belki de onun ismini işitmiş olacaksınız. Onun şiir - Jlerini oküdunuz mu? — Evet, Birkaç tanesini hatırlıyo - rum. — Beğendiniz mi? Muallânın göz kapakları tereddüd - le çırpindı fakat bakfkatı o söylemeği tercih etti. — Onları pek iyi anlayamadığımı &- tiraf ederim, Cevad kahkaha ile güldü. Bu gülüş, onda nddiren görülen genç, candan ve temiz bir gülüştü. — Onlar yeni bir mekteb yaratmak isteyen vezinlerdir. Onları sizin ve be- nim gibiler pek anlayamaz. Bu busus- ta ablamla bir çok (o münakaşsflarımız oldu fakat onun gibi mağrur ve ken - A.T. Halkapınar su şirketi satın alınıyor İzmir (Hususi) Hükümetimizce satın alınmasına karar veriler Halka- pınar Su Şirketine aid tesisat4 kıymet takdirine başlanmıştır. Su Şirketinin i, isyan ve harb| imzaya salâhiyettar murahhasları ya- rım adası artık e-' kında Ankar: deceklerdir, 'kânlardır ki Antantın Avrupa ve hattâ dünya pol tikasında, ehemmiyetini arttır. mış ve bu memleketleri tarihin kaydet - ie ği bir seviyeye © çıkarmıştır. Ecnebi İdeniz mecmuaları bu varlığın kudretin - | den daima ısrarla bahsetmektedirler. Bu- nun bir nişgnesini büyük deniz mecmua- larından birinde şöyle görüyoruz! «— Şimdiye kadar iht kaynağı olan Balkan İzmi RADYOLIN En büyük sergilerde 18 diploma 48 madalya kazanmıştır. Böyle güzel dişler yalnız Radyolin kullananların dişleridir. Diş tabipleri diyor ki : “Dişlerin ve ağzın sıhhati sabah öğle ve akşam her yemekten sonra dişleri temizlemekle kabildir.,, | | Baş, Di;, Neze, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. EE MARIN İcat İcabında günde 3 kaşe alınabilir. AANENNM EE dini beğenmiş bir kadına r kadına gel de söz an- lât, Bahusus ki kocası onun karşısında diz çöküp hayran hayran bakarsa! Za - valh Nazmi bey aptal #damdır. Cevad bugün pek neş'eli ve her za - mankinden duha az soğuktu. Güya genç ve mütevazı nişanlısına kendisini beğendirmek için bütün (omeharetini dan fazla meşgul oluyordu. Ona bakar- ken vakit vakit bakışları tatlılaşıyor, sesi onu sarmak isteyen bir âhenk alı- yordu, Onun bu de; halleri karşı - sında genç kız hayran ve müteheyyiç oluyor ve kalbi ümidle çarparak belki de bir gün bu soğuk adamın iyi taraf- larını keşfedebileceğini tahayyül edi * yordu. Cevad sözü değiştirdi: — Sizinle balayı seyahatimizden hiç bahsetmedik, Nikâhtan sonra hemen Avrupaya mı hareket edelim yoksa bir kaç gün Beykozda mı kalalım? — İsterseniz evvelâ Beykoza gide - lim. Küçük kızmızla tanışmayı pek is- tiyorum. — Peki... Sonra da yola çıkarız. Dün- yanım ne tarafına gitmemizi istiyorsu- nuz? Mudlânın gözleri daldı, Okuduğu romanlar gözünün önünde geçid resmi yapmağa başladılar. — İlalyayı görmek istiyorum. — Klâsik bir balayı seyahati. Avru- pada hemen bütün yeni evliler İtdiya- ya giderler. Maamafih benim için ehemmiyeti yok. Orasını bir çok defa- lar gördüğüm halde gene seve seve ge- zebilirim, İsterseniz Romayı, Venediği, Floransa ve Napoliyi gezdikten sonra Fransaya geçip biraz da Nis ve Kan şehirlerinde kalır, oradan Parise uza- nır ve orta Avrupa Üzerinden avdet €&- deriz. O vakte kadar kış tamamile bi- ter ve Boğazm güzel güüleri gelmiş © lur, Muallâ memnun ve mütehayyir göz- lerle nişanlısma bakıyor ve bu kadar sarfetmek istiyor ve onunla her zaman | ş yeni Yil göreceğine sevinirken taş ralı kalbi de bir köşeye bırakılacak ©- lan küçük Zeynebe acıyordu. Bir ba - ba, nasıl olur da yavrusunun hayatı ve sıhhatile bu kadar az meşgul olabili - yordu? Bir taraftan da kalbi büyük bir kor ku le çarpıyordu. Kendisini her hu - ta Cevadden çok aşağı tasavvur et- için birdenbire hayatında yapıla» cak olan bu değişiklikleri nasıl kabul bu vaziyetlere nasıl alışaca- ğını, kendisini gülünç bir hale koyma - mek için ne yapacağını düşünüyordu. Bir başka korkusu daha vardı; Müs- takbe! a Cevddın büyük amcası Refik paşa ile haremi ve sayahatte ©- üçük görümcesi ona mektub ve hediye göndermek süretile alâka ve muhabbetlerini göstermişlerdi, fakat kayınvalide ve büyük görümcenin he - diyeleri başlan osavma olduğu kadar mektubları da soğuktu. İşte Muallâ ast onlardan korkuyor - du, Onların ikisinin de çok modern, tam manasile birer salon kadını olduk- larını bildiği için Cevadın seçtiği kızı beğenmemelerinden ve onu, yüksek bir aileden olmasına rağmen, hör görme - lerinden korkuyordü. Manmafih, bu iki kadın da, soğuğa, yol külfetlerine ve konförsüz bir evde bir kaç gece geçireceklerinden haber - dar olmalarına rağmen İzmite gele - ceklerdi. Bütün bu müşkülleri zihninde evi - rip çevirdikten sonra Muallâ nişanlısı na döndü: — Ben salonlarda büyümediğim ve resmi yerlerde bulunmadığım için on- lara karşı nasıl muamele edeceğimi pek bilmiyorum. Bane yardım edersiniz de- gil mi? Cevad senç kızın çekingen gözlerine gülümsiyerek baktı" — Lüzum görürsem size memnuni - yetle yardım ederim. b (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: