13 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

13 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük bir cenk Ömer bey, bu davete, herkesten ev -| vel Battalın koşacağını zannediyordu. Lâkin Battal, ortada görünmüyordu. Hemen kavaslarından birini ata bin - dirdi. — Koş. Acuzan bağlarına var. Hüse- yin Gazinin oğlunu bul. Cenk olduğu- nu haber ver... Tez, atlansın, silâhlan- sın, buraya gelsin. Söyle ki bu cenk, onun yüzünden zuhüra gelmiştir. O - nun için herkesten evvel gelip, aske - rin önüne geçmek gerektir. Diye, emir verdi. Kavas, Acuzan bağların gitti, Fakat çarçabuk dönerek: — Beyiml, Hüseyin Gazinin oğlu Battal, sırra kadem basmıştır. Validesi Saide hatun, bir kenara çekilmiş ağla- maktadır. Sordum, #oruşturdum. Bat- talın, hangi canibe gittiğini bilmiyor - lar. Yalnız, bir sabah namazını kıldık” tan sonra silâhlarını kuşanıp validesi” le helâllaşıp, Devzade Aşkara binerek orliadan kaybolduğunu söylüyorlar. Diye, cevab getirdi. Kavas bu haberi getirdiği zaman, Abdüzselâm da orada idi. Derhal söze karışarak, Ömer beye ve diğer beylere hitaben: — Gördünüz mü, şu oğlanın ettiği - ni?.. Cenk zuhür eder etmez, nasıl kaç- mış.. kimbilir nereye kaçmış?... Bir de durup, başından utanmadan serdarlık isterdi. Diye, Battal #leyhinde bir takım söz- lere girişti. Pattalın nereye gittiğini ve ne yap - mak istediğini, oradaki beylerden hiç kimse bilmiyordu. Onun için onu hiç kimse müdafaaya cesaret edemiyordu. Bazıları da, Abdüsselâma hak veriyor» du. Bu taraftan... Battal, yaradana sığı - narak, küffar ordusunu kalbgâhından vurmak için, büyük işlere atılmıştı. Şemas ordusunun Ariyun kalesin - den çıktığını duyduğu gün, kararını vermişti. Her şeyden evvel, Aşkarın kuvvet ve tahammülünü arttıracak su- rette bir keç gün onu beslemişti. Ayni zamanda silâhlarını da dikkat- le muayeneden geçirerek, bütün cenk âletlerin! harır etmişti. Ve nihayet, Şemas ordusunun artık Murad suyu kenarına yaklaştığını du- yar duymaz, evvelâ Iâlâsı Tevâbili ça- ğırarak maksadını ona söylemişti. Tevâbil, Battalı fikrinden vazgeçir - mek için çok uğraşmıştı, buna muvaf» fak olamayınca: — Bari, ben de seninle geleyi im. Lâkin Battal, buna da razı olmamış: — Olabilir ki ben, o büyük Kan der- yası içinde garkolur, giderim. O zaman, velidemin hali nice olur?. Sen burada kal Hiç olmazsa annemin acılarını tes” kin ve teselli edersin. Diye, ferağat göstermişti. Battal, sabah namazından sonra, ge- Hp annesinden kelâllık dilediği zaman zavallı kedın hayretinden donakaldı. Oğlunun boynuna sarılarak, ağlıya ağ” hya: — Evlâdım!. Kendine garezin mi var?. Niçin böyle göz pekliği edetsin?. Bari, şu ak saçlarıma merhamet et. Gel bu işten vazgeç. Diye yalvarmıya başladı. Battal, bu sözlere karşı gülümsemek» le iktifa etti: — Hey, anne!, Bu cenk, benim yü - zümden zuhüra gelmiştir. Onun için herkesten evvel, benim can feda et - mem gereklir. Cenabıhakkın ta pia hiç bir şey bozamaz. Bana, gi rıza“ ğı ile ruhsat ver. Meramıma, ei Ja nail olayım. Dedi. Saide hatun, oğluna söz geçiremiye- ceğini anladı. Gözlerinden kanlı yaşlar dökerek, Battalın arkasını sıvadı: — Erenlerin himmeti, üzerinde ha zır ve nazır olsun... Var, git oğlum. Demiye mecbur kaldı. Battal, tepeden tırnağına! kadar si - lâhlanıp ve neş'esinden mütemadiyen kişniyen Aşkarın üstüne atlayıp bir müddet uzaklaştıktan (o sonr4 Tevâbil dayanatmadı. O da derhal silâhlanıp atma atladı. Acuran bağlarının kena- rında oturan (Cüfde Gazi) nin evine vardı, Bu eski cengâvere meseleyi an- lrtta. Cüfde Gazi, Battalm babası Hüse - yin Gazinin en sevgili dostlarından bi- ri idi, Ve Battalı da son derecede se - verdi. Kendisi, hay'ice yaşlı bir adam olduğu için, epeyce zamandanberi harb işlerinden çekilmişti. Fakat Süleyman, Ahmed, Mehmed ve Musa ismindeki dört oğluna, bütün cenk ilimlerini öğ- retmişti. Bu eski muharib, Tevâbili dinler din- lemez o kudar heyecana geldi ki, he - men dört oğlunu çağırdı: — 'Tez.. sil&hlanın, atlanın. Benim a- tımı da hazırlayın. Dive emir verdi.. Hazırlık, uzun sürmeği, Bu altı ki- şilik kafile, atlarını dört nala ilga ede- rek, yola düzülmüşlerdi. Bunlar, Batfalın hangi tarafa gitti - ğini bilmiyorlardı. Ancak, tek başına yola çikan İdelikanlınm, birdenbire düşman ordusile karşılaşarak büyük bir felâkete uğramasından korkuyor » lardı, Bereket versin ki Tevâbilin ak - İma geldi: — Benim atım, daima Aşkarla yan — yana yatarlar. Birbirlerinin kokusuna atışkındırlar, Dedi. Atının dizginlerini gevşeterek, hayvanı kendi haline terketti. * Şemasın ordusu, Murad nehri sahi - Winde düz bir ovaya inmiş.. sırtını, has fif bir bayıra vererek buraya yerleş - mişti. Semas, beyhude yere askerini kırdır- malı istemiyerek evvelâ Ömer beye bir elçi gönderdi. Bu elçi, Malatyadan hareket eden Türk ordusuna karşı geldi. Gökdemir den bir zirh giymiş, pula gibi bir Günün Bulmacası 1 23 45878970 Soldan sağa ve yukardan aşağı; 1 — Hacivadın arkadaşı - Sonunda bir «Lı» olsa başı saçsız. 3 — Kapalı olmıyan - Emreden, 3 — Yalancı - Sonunda bir «He olsa yol 4“— İklimler, $ — Asalet. $ — Emeller. 7 «- Tavlada atılan - Eğlence, 8 — Sakat, 9 — Pislik - «Rüya» nin ilk yarısı, 10 — Erenköyde oturan. 2341 56 6 78 910 TAİLTEJTİBİKİI K A s İ 10 g Ai>İİ>İMi-i—xislwj - Z İ-izi>iuj>imixi—i<i> zİ-İwi-İMiz mir »p ? ?z —İm—imi->izleİN : muhârebe atına binmiş olan Ömer bey- le karşılaşarak, Şemasın tekliflerini bildirdi. Şemas, şunları istiyordu: ! — Serdâr Mihaili öldüren o küs - tah oğlan, diri olarak kendilerine tes - lim edilecek. 2 — Beher yıl hesabı beş bin altın olmak üzere, on yıllık harac verilecek. 3 —'Tam otuz sene, Amuryonlulara silâh çekilmiyeceğine dair, Ömer beyle bütün Malatya beyleri, kitab üzerine md içecek, Ömer bey, elçinin bu sözlerini din - ler dinlemez, gazaba geldi. — Şemas bizi bu kadar korkak mı zannediyor da, böyle haberler gönde- riyor? Cenabıhakka şükür, damarları mızda, kanlarımız kurumadı, Silâhları- miz da ellerimizde paslanmadı... Son sözü söylemek, ancak galiblerin hakkı» dır Galib ise, henüz belli değildir ... Var efendine söyle. Erler meydanına buyursun. Vaktine hazır olsun. Dedi, * Ömer bev ordusu, Murad sahilinde, Ermeni ordusu ile karşılaştı. Dört yüz adım geride durarak saflar bağladı O zamanın muharebe usulünce, etrafa derin hendekler kazdı. Şemas ile beyleri, küçük bir tepenin üstüne çıkmışlar, Türk ordusunun yer- leşmesine bakıyorlardi Hücum plân- larını hazırlıyorlardı. Ömer bey; serdar Abdüsselâmı sağ cenaha, kahramanlığı ile meşhur olan Abdülvehab isminde bir beyi de sol ce- nahs memu, etti. Kendisi de, merkez deki kuvvetlerin başına geçti, O gün istirahatle geçti. Ömer bey de kendi kumandanlarını alarak bir tepe- nin üstüne çıktı, Düşman ordusunun vaziyetini gözden geçirdi. Ermeni ordusunun büyük bir kısmı, gökdemirler içinde, zırhlar giymiş sü- varilerden mürekkebdi. Onlar dat ön - lerine derin bir hendek kazmışlar, sırt- larını bir tepeye vermişlerdi, (Arkas var) Bir doktorun günlük notlarından Teneffüs etmeği Bilmelidir Gerek gündüz ve gerekse bilhassa ge- celeri ağız açık olarak durmak, nefes al- max ve uyumak çok musır bir şeydir. Burnumuzun İçerisinde bir takım girin- #iler ve çıkıntılar vardır, Giren hava bu- ralara çarparak kırılır ve soğukluğunu kaybederek ukeiğerlerimize ilk olarak dahi) olur. Bundan başka burnumuzun içerisindeki çok inee tüyler ve nemlik hariçten hava İle beraber giren tozları ve üzerindeki mikroblari tevkif eden en iyi bir süzgeştir. Halbuki ağızla tenef- füste bütün bu kolaylıklar mevcud de- gildir. Bilâkis ağızla teneffüs edildiği zaman bir müddet sonra dilde ve boğaz- da bir kuruluk hissedilir. Bu tahrişin Uk alâmetidir. Burunla teneffis etmemek veyahyd edememek için burnun tıkalı olması lâzımdır. Burnu tıkayan şeyler de ahtapot, vejetasyon ve burun kemik- Jerinin oObüyümesi gibi (o sebeblerdir. Bu sebebler umum! sihhat zeri - ne çok mutir ve menfi tesir iora&- derler, Küçüklerde bu vaziyet çocuğun neşvünemasına sureti kat'iyede mâni o- Jar, Çünkü vücude ihtirmkat için Kari miktarda hava ve müvellidülhumuza girmesine müni teşkil eder ve böylece çocuk inkişaf edemez. Burundaki bu gi- bi arızaları derhal izale etmelidir. Çün- kü hepsi kabili izale ve tedavi armalar. dan ibarettir. Teneffüs derin olmalı - dır ve derin nefes almak İçin zaman 2a- man ekzeısiz yapmalıdır. Böylece ekci- gerlerin faaliyeti artırılmış olur. Sahat tenefrüsiyemiz büyür, omuzlar genişler ki bunlar sıhhat için çok lâzımdır. Dar göğüslü olanların vereme müztald Ool- duklarını unutmamak hizımdır. Cevab istiyen - okuyucularımın posta pulu yollamalarını rica ederim. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. .İsalonuna götürdü. Son Posta'nın telrikası: 56 Sayfa 13 Bâron de Tottun höliralar Tatar > Hanları Maksud Giray beni hususi meclisine kabul etmişti. Bu meclis yeğeni Sultan Nureddin ile kazaskerden ve daha birkaç mirzadan terekküb ediyordu Tercüme eden: Hüseyin Cahid Yalçın İlk huzura girmek merasimi için bazı bediyelerin gelmesini bekliyordum. On- lar da gecikiyorlardı, Fakat o zaman Ta. tarlar tahtı Üzerince bulunan Maksoud Guerray'ın sabırsızlığı her zorluğu orta- dan kaldırdı. İtimadnamemin tevdii için kararlaşan günde, teşrifat nazırı bir mik- tar muhafız kuvvetleri müfrezesile ve saraya kadar bana refakat etmeğe memur bazı zabitlerle birlikte evime geldi. Bİ- zim yarı Avrupalı, yarı Tatar alayımız sokaklarda birçok kalabalık topladı. Son avluda atlardan indik, Sarayın dehlizinde beni bekliyen vezir mülâkat Orada Kam'ı bir münderin köşesine oturmuş bir halde bul. duk. Karşısına bir koltuk koymuşlardı. Prense Okomplimanlar yaptıktan ve itimadnamemi takdim ettikten sonra bu koltuğa oturdum. Tataristanda bent sefir olarak tanıyan bu ilk merasimi Türkler- de mutad olan nezaketler takib etti. Biz- zat Kam kendisini sık sık görmeğe beni davet eyledi. Sonra, ayni tertib dairesinde evime gö- türüldüm. Müteakib günleri nazırlara İ- fasına mecbur olduğum muhtelif ziya retlere tahsis ettim. Tatarların hüküme- tini, ahlâk ve âdetlerini, usullerini öğ- renmek istediğim için bazı münasebetler ve dostluklar peyda etmeğe de çalıştım. Zeki, gerçekten merd ve dostluk müna- sebetleri akdine kabiliyetli bir adam ©- lan müftü en sıkı münasebette bulundu. ğ#um adamlardan biri oldu. Ondan pek istifade ettim, malümat aldım. İlk işim işte bunlarla iştigalden ibaret kaldı. Sonra, bulunduğum barakada kı- şın hücumuna maruz kalmadan evvel kendimi havanın şeda'dine karşı himaye etmek tedbirlerini düşündüm. Binayı bü. yütmek ve tamir etmek hemen hemen onu yeni baştan inşa etmek demekti. Teşrinisan! ayında bulunuyorduk. Kay- bedilecek vakit yoktu. Plânı çizdim, mak zemeyi topladım, mesaiye nezaret ettim. Fakat Tatarların usülünden*ayrılmadım. İki bin «öcus» masraf etmek sayesinde, Kânunuevvel nihayetinden eyve! şöyle böyle oturacak bir yer temin ettim, Kırım evlerinin inşası tarzlarını tetkik etmenin yeri geldi. Tatarların mimarisi hakkın. daki bu tafsilât Vitruve'ün telmizlerin- den ziyade köy iktısadiyatı ile meşgul o- lanlara fayda verecektir. Köşeleri ve açıklıkları tayin eden nok- talar Üzerine dikilmiş direkler bir mail direk ile şakul! surette tesbit edilir. Bu mail direk yukarıya konan hatılları tu tar. Üst satıh bu suretle hazırlanır, O da çatıyı tutmak üzere ayni surette tertib olunur, Bina böylece hazırlandıktan son- Ta birbirlerinden birer kadem fasıla fle ayni surette şakuli daha ince direkler duvarın dolu kalacak kısımlarını işgal ederler. İnce çıtalar bu direklere tuttu- rulur ve binaya bir sepet tarzı verilir. Sonra bu bir nevi yarmaklık üzerine kı- yılmış saman ile karıştırılmış bir çamur sıvanır. Üzerine bir kireç tabakası dahi- len ve haricen sürülür, Direkler, kapı lar, pencereler boyanır. Bunlar binaya oldukça hoş bir manzara verirler, Bu tarzda bina yapmanın verdiğimiz tafsilâta bakılarak hiç zannedilmiyeceği derecede sağlam olduğunu ilâve etmek mecburiyetindeyim. Hiç şüphe yok ki bu binalar bizim köylülerimizin evleri ka- dar sihhi şeralti baizdirler. Hattâ şu ka- naatteyim ki arazi sahibi olar. veya ken- di menfaatleri için © hayirperverl'k maksadile, vasallerinin miktarını artır. mak ve onlara yardımda bulunmak e- melile bu araride evler yaptırmak isti- yen sinvorlar bu veni İnsast plânını ke- bul etmekten pek müstefid olurlar. Bu- nunla büyük bir tasarruf temin etmeleri kabildir, Halka evlerini kendileri tamir etmek kolaylığını versbilirler. Bu son fayda melhuz salr faydaların en mühim. midir, Az bir zaman içinde kendime oldukça iyi bir surette bir ikametgâh temin etlik. ğa geliyordu, Benim metrdotelim yom gancı idi. Marangozluk, keçecilik vesaire işlerile ben meşgul oldum. Bu muhtelif meşgaleler, işlerime ve Kum'ı ziyaretle. rime inzimam edince bütün zamanlarımı mütemadi ve mütenevvi surette doldum dular, Maksoud Guerray beni hususi meclis ne kabul etmişti. Bu sohbe: meclisi yeğo« ni sultan Nureddin ile Chirin (1) lerin mirzasından, kazeskerden ve Makw soud'un teveccüh gösterdiği daha birkaç mirzadan terekküb ediyordu. Chirinlerin mirzasının ismi Kaya Mirze idi ve Kam'ın amcazadesi bir sultanın kocası bulunuyordu. Prens bizi akşam namazını dan sonra kabul eder ve gece yarısına kâdar yanında bulundururdu. Tabiat it barile değilse de hesab dolayısile itimadı sız ve müvesvis bulunan Maksoud Guer ray çarçabuk şüpheye düşer ve kendisini temin ve tatmin edecek, etrafı hoş gös terecek şeyleri de ayni süratle hüsnü t6« lâkki ederdi. Şarklılar (o bol bol tesadüf edilmiyen bir vukuf ile edebiyatı sever ondan konuşmaktan haz alırdı. Çerkesistanda büyütülmüş olan sultan Nureddin az konuşur ve Çerkeslerden başka bir şeyden bahsetmezdi. Kazas ker ise bilâkis çok söyler ve her şeyden bahseylerdi. Pek malümat sahibi değik di. Fakat şen bir müfekkiresi vardı. Çok kere mevkiinin vakar ve azametini müs haveremizi canlandırmak zevkine fedş ederdi. Kaya Mirza onlara günün hava dislerini yetiştirirdi. Ben de Avrupa ha berlerini veriyordum. Sorulan birçok su, jalleri de tatmin ediyordum. Bu sarayda cari olan teşrifat kaidesi pek âz kişiye hükümdarın huzurunda © turmaya müsaade eder. Sultanlar tevek Jüdieri dolayısile bu imtiyazdan müstefid olurlar. Yalnız hükümdarın oğulları müstesnadır, Onlar hürmet sevkile, ba. balarının huzurunda hiçbir zaman olur mazlar, Hükümdarın huzurunda oturmak hakkı şerlat şeflerine, Tivan nazırları. na ve ecnebi saraylarının sefir ve mus rahhaslarına verilmiştir. Fakat bir sulu tanın kocası olmak sıfatile oturan Kaya Mirza müstesna olmak Üzere, diğer müs karribler minderin acunda ayakta duru vorlardı. Yemek zamanında da bunlar böyle ayakta dururlardı. (Arkası var) (1) Chirin Tatarların Yüksok asaletini tera Kb öden aileler arasında en mümtaz bir de Henin adıdır. Bu hatıralarda, daha aşağılam ra doğru görüleceği üzere müesses usule nas | zaran, sonradan asalet payesini $hraz eden j alleler bu sınıftan katiyyen hariç çatlıyacak gibi En şiddetli baş ve diş ağrılarını dindirir. NEVROZIN Bütün ağrı, sızı ve sancıları keser. MAL Nezle, grip ve roma- tizmaya karşı çok müessirdir. ten soga ra mobilva ile meşgul olma. | ummmmanaayaamaaumzaıunnuzunnaaa BEN KENENN

Bu sayıdan diğer sayfalar: