19 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

19 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e zik Battal kızıl Manastırda Her taraftan: — Ne tedbir alınabilir?. Diye, süsi sesleri yükseldi Battal sözüne devam etti: — Bence, şimdilik baş vuracax iki bir var... Birincisi, bir mektub ile ziyeti derhal halifeye bildirmek.. i * kincisi de buradan kalkıp gizlice Bi * Zânsa kadar gitmek.. tehlikenin dere - Gesini, oradz tetkik etmek... Abdüsselim, gene ortaya atıldı. Bat tal ile istihza edercesine! — Halifeye mektub göndermek ko - Y.. fakat Bizansa kim gidecek? Diye mırıldandı. Ve bu müstehzi su-| hin, kendisine hak verdireceğini zat Mederek, garib bir tebessümle gözleri-| hi, beylerin ve ağaların o çehrelerinde dolaştırdı. Fakat.. Abdüsselâmın bu münase - sizliklerinden öfkelenmiş olan Bat #l, top gibi gürleyen bir sesle: — Ben... Diye bağırdı. Battalın teklifi, büyük bir memnu * Biyetle kabul edildi. Derhal bir mek - tub yazılarak Şam'daki Halifeye gön- derildi. Ve Battalın tavsiyesi Üzerine, tanbula gitmek meselesi (herkesten Bizlendi. Li Battal Gazi, yol hazırlığına basladı. Bi, papaz cübbesi ile Bizans köylüle - Tinin giydiği elbiselerden bir kat teda” Mk ederek heybesinin gözlerine yer * leştirdi. Sırtma da, o tarihte Anado “ Yanun her tarafında giyilen çakşır, min tan ve kabran (1) giydi. Bir kemerin İçine epeyce altın yerleştirerek beline sardı. Gürz, mızrak vesaire gibi ağır Rilâhları bırakarak yanına satece ki - İliç. hançer ve sapan aldı... Valldesi İ- le sevgili zevcesi Zeynebi telâşadü - Şürmemek için Bizansa gideceğini on- lardan sakladı. — Beş on gün, köylerde dolaşaca - m Diye sükünetle onlarla (o vedalaştı. Devzade Aşkarın üzerine atladı. Yal - hiz, kendisini şehrin kapısına kâdar ge Kp uğurlayan llası Tevâbilden ayrı - hrken ona hakikati söyledi: — Lâlacığım!,.. Din ve millet uğ, görülecek bir hizmet için Bizans Tıha kadar gidiyorum, Bu yolda gidip gelmemek var. Anam ile Zeyneb sana emanettir. Benim bu tehlikeli yolcu - Yuğumu, onlara sezdirmeyesin. Şayet gittiğim yerden dönmezsem, onların Üzerine kanad gerip, zinhar dünya sı - kıntısı çektirmeyesin. Diye, tenbih etti. Tevâbil bu: sözleri duyar duymaz, Battalın ellerine ve ayaklarma sarıla - Tak ağlamaya adı. Onu bu işten vazgeçirmek için yalvardı. Fakat, Bat talı yolundan çevirmek mümkün ola * madı, — Haydi aslanım. Hak erenler, yar- dımcın olsun. Deyip, helâllaşmaya mecbur kaldı. na * (KIZI. MANASTIR) DA O dvarda kendisini herkes tanıdığı İçin, Battal kimseye görünmek isteme- di, Datma kalabahk olan kervan yolu- nu terkederek, daha kestirme olan dağ yollarıma saptı. Aşkar, dere tepe demiyor, yel gibi süzülüp geçiyordu. Ertesi gün, Akça - dağ uzakta kaldı. Bir gün sonradau- zaktan (Elbistan) dağları görünmeğe başladı. Bhttal, gecelerini kırda geçiriyor, köylerde kalmıyordu. Nitekim, Elbüs- tan kasabasına da uğramadı. Fakat, bu kasabayı geçtikten sonra, artık oralarda kendisini kimsenin tanı- Mıyacağına kanamt seXrdi. Hem biraz dinlenmek, hem de gideceği yolları öğ“ Termek İçin, ilk defa olarak (Efsus) Adında bir köye girdi, bağcılık ve koyunculukla geçinirlerdi. (Kayseri)deki Rum beyine hârac ve - rirlerdi. Köyde, misafir eksik olmazdı. Bu köyün meşhuç olan şarabını âlip sat - mak için, Kayserinin bkervancıları, mutlaka buraya uğrarlardı. Battal Gâzi, çocukluk zamanını, kom- şuları olan Ermeni ve Rum çocuklarile oynıyarak geçirdiği için bu iki di nı gibi biliyordu. Burada kendisini hiç kimsenin de tanımıyacağına emin bulunuyordu. Onun için hiç tereddüd etmeden köye girdi. Rastgeldiklerine Ermenice selâm vererek misafir odası- nı sual etti, Köylüler Battal Gaziyi bir şarap tüccarı sandılar, İzzet ve ikram ile kar işılsdılar, Doğruca misafir odasına gö- türdüler, Ocağın başına şilteler sererek, yemekler ve şaraplar getirdiler. İzzet ve ikram ettiler, Battal, hiç yabancılık göstermedi. Soranlara: — Amuryondan geliyorum. Kayse - — © GRİPİN: En şiddetli baş ve diş ağrılarını kesir. © GRİPİN: Soğuk algınlığından mütevellid bütün ağn, se zı ve sancıları sür'atle ge girir. Aldanmayınız. Bire ve benzeri vardır. Karşı yegâne çare BIR KAŞE Burası, bir Ermeni köyü idi. Ahalisi, 11) Btekleri ve kolları kusa, bir nevi aba, riye gidiyorum, Kutnu ve alaca (2) tüccarıyım. Dönüşte, buraya da uğrı - yacağım. Kırk elli tulum, şarap alaca- gm. Dedi. Ortalık kararırken, Kayseriden Ha- lebe giden bir kaç misafir daha #eldi. Köylüler tarafından, onlara da yemek” ler ve şaraplar ikram edildi... Köy © dası, iyiden iyiye şenlenmişti. Bol bol şarap içiliyordu. Gülünüp söyleniyordu. Ve her şeyden bahsedili- | yordu. Bir aralık söz, ( Amuryon )lulerla# | (Malatya)lıların son muharebesine in- €kal etti, Ve sonra da, o muharebede Battalın yaptığı işlere geçildi: Battal, pek o kadar söze karışmıyor- du. Yalnız, söylenen sözleri dikkatle dinliyordu. Köy ağalarından biri, yüzünü Bat- tala çevirdi. (Arkas var) (7) İkisi do, pamuktan dokunan birer nevi kumaş. EZ GR EE UYKUSUZ GEÇEN GECE 00000002 00020000 000080900 004000 0000900000000 500090 090000 Ne beyhude yere ıztırub çekiyor. Bir tek kaşe GRİPİ N but hamınül edilmez ağrıyı dindirmeğe kafi idi. GRİPİN: Gripe, baş nezle sine ve diğer nezlelere karşı çok müessirdir. Gi. PİN; Bel, sinir, romatiz. ma ağlarında bararetle tav. sive edilmekter'r. Mideyi bozmaz, kalbi ve böbrekleri yormaz. ören her şeyin taklid RİPİN yerine başka bir marka e şiddetle reddediniz. aa a lr ba cü kuşlarına geniş bir saba NEZLE - BAŞ ve DIŞ AĞRILARI - SOĞUK ALGINLIKLARI - NEVRALJİ - KIRIKLIK KIRGINLIK - BÜTÜN AĞRILARA GRİP”'e gön Posta'nın ta'rikusr' 61 Baron de Tott'un hatıraları Tercüme eden: Tatarlar hanı malik olduğu al tın madenini işletirse yalnız bu servetin İstanbula intikal ettiğini görmek tehlike- sine maruz kalacak deği'di. Bu işleri ida- ze için birçok para adamlarını celbe mec- bur kalacak, Kırıma memnulyetler felâ- ketini idhal edecekti, Tatarlar hükümeti halkın sükün ve rahatı uğurunda kendi menfaatini feda etti. Bu pahâya fakir kal i makta şerefli bir şoy vardır. Keyif ve hazzı yaldızlı doğramalar için- de mahpus bir debdebe ve tantanadan zi- yede toprağın zenginliğine #aallük eden bir hayata alışmış bulunan Tatarlar te- neffüs ettikleri havayı bile bir haz telâk- &i ederler. Bütün mahlükların bu en bi- rinci ihtiyacı iklimin güzelliği hasebile tamamen tatmin edilmektedir. Kınm semasının her mevsimde arzet- tiği meteorlar ve fecri şimalilerin beyaz- hğı havanm temizliğine delâlet ederler. Bu havadaki adetâ aşırı hali memleketin şimalindeki muazzam ve kuru ovalara ve Kafkasın civar bulunmasına atfetmek ka- bildir. Kafkas tepeleri garbda yükselebi- lecek bütün buharları hep kendilerine cezbediyorlar. Tedrici surette birbirini takib eden muntazam mevsimler toprağın güzelliği De İnzimam ederek nebatatın gayet fe- yizli olmasına hizmet ediyorlar, Nebati, siyah, kumla karışık bir toprak vardır. Bunun yatağı Kızıl Rusyada Löopolâ'dan tâ yarımadaya kadar imtidad ediyor. Gü- neşin harareti ekilen her tohumu fiz lenkâiriyor, çifiçinin azacık çalışması bu- na kâfi geliyor. Çiftçilerin yaptıkları iş ekilmek istenen toprağı sapan ile azacık açmağa İnhisar ediyor. Bir torbanın için- de bir araya karışmış kavun, patlıcan, nohud, bakla tohumları sapanı takib e- den adam tarafından etrafa serpiliyor. Üzerlerini örtmek zahmeti bile ihtiyar edilmemektedir. Bunu yağmurun yapma- sına intizar edilir, Tarla muhtelif mah- suller yetişinciye kadar halile terkolu- nur, O zaman bu tarı tohum serpmenin zaruri hale soktuğu karışıklığı izale et mek lâzım gelir. Kırım topraklarının üstünü kaplıyan kendi kendine yetişmiş mahsuller içinde kuşkonmazlar, ceviz ve fındıklar büyük- Yüklerile göze çarparlar. Çiçeklerin bolhu- ğu da ayni surette şaşılacak bir şeydir. Küçük cinsten lâlelerle kaplı koca koca tarlalar renklerinin tenevvüü sayesinde gayet güzel bir levha vücüde getirirler. Kırımda asmaları dikme tarzı Üzümün cinsini wlah edemez. Dünyanın en güzel yerindek! toprakların ihmal edildiği, va- dilerin tereih olunduğu esefle görülüyor. Burada çubukları sekiz, on kadem kut- runda dört, beş kadem derinliğinde çu- kurlara dikiyorlar, Bu çukurların füst ke- narları çubuğun dallarına istinadgâh hiz- metini görüyor. Bunlar oraya dayanarak | bütün çukuru yapraklarla örtüyorlar. Altlarında salkımlar sarkıyor. Bu sayede salkımlar güneşin tesirinden kurtuluyor- lar; daima nemli ve çok kere biriken yağ- mur suları içinde kalmış topraktan gıda «lıyorlar, Bağ bozumundan bir ay evvel asmaların yaprakları bulunuyor. Sonra, çubuk toprağa yakın noktadan kesiliyor. Kışın çayların taşması hasebile su altın. arzediyor, Kırımda pek mebzul olan bu cins su kuşları arasında en mühimmi bir nev! yabani kazdır ki bizimkilere nisbetle da- ha yüksek bacaklıdırlar, Tüyleri parlak bir tuğla kırmızısı rengindedir. Tatarlar bu hayvanın eti gayet tehlikeli olduğunu iddia ediyorlar. Maamafih ben tatmak istedim ve lezzetin! pek fens buldum. Hiçbir memlekette Kırımda olduğu ke- dar mebzul bıldırcın yoktur. Güzel mev- simde her tarafa dağılmış olan bu hay- vanlar, sonbahar yaklaşınca, Karadeniz! karşıya geçmek için birleşirler, cenub sahiline giderler. Sonra oradan dahâ sı- ck iklimlere hicret ederler, Bu muha- Kırım bıldırcınları Hiçbir memlekette Kırımda olduğu kadar mebzul bıldırcın yoktur. Güzel mevsimlerde bu hayvanlara her tarafta sürü sürü rastlanabilir Hüseyiı Cahid Yalçın ceretleri tanzim eden sıra ve tertib hig değişmez. Ağustos ayı sonlarında, Kırımda top « lanmış olan bıldırcınlar, şimal rüzgâr nın güneş grup ederken esmeğe başlayıp ta kendilerine güzel bir gece vâdettiği sakin bir xımanı intihab ederler, sahile giderler. Akşam saat altıda, yedide, hep birden hareket ederek 50 fersahlık yolu güneş tulü edeceği sırada nihayete en dirirler. Fakat karşı sahilde gerilmiş ağ Jar ve muvasalatlarını gözetliyen avcılat onları helâk ederler. Kırımda sular pek bol olmakla bera « ber hiç bir mühim nehir teşekkül etmea Sahilin yakınlığı her çayı denize devel eder. En şiddetli mcaklar membaları ku « rutmazlar, Halk her boğazda gayet iyi sü bulur. Sular kâh hoş çayırlardan, kâh ka. yalardan aktıkları için berrakirklarım muhafaza ederler. Su civarlarında İtalyan kavakları pej iyi yetişiyorlar. O kadar mebzuldürler K Cenevizlerin vüdude getirdikleri onları kimin getirdiğini görmevelerdi bu ağa « em menşei Kırım olduğuna hükmedile Uzun müddet sanayii dolayısils hâkim kesilen Cenevizler ticaret ve fütuhatlarıs ni Cherfonese Taurigue'e kadar tevsi etmişlerdi, Orada meşhur Cengiz hanın hafidleri ikinci Mehmed devrine kadar bu tacirlerin tecavüz ve tazyiklerine bo- yun eğmek mecburiyetinde kaldılar. İkin« ci Mehmed Tatarları Cenvizlerin istib « dadından belki de ayni derecede ağır, fa- kat şüphesiz ki daha şelilâne bir boyun- duruğa tâbi tutmak için tahsis etti. Kırımda hâlâ evvice' Tatarları zapte « den ve onları Cenevizlere tâbi tutan zina dirlerin enkazı görülüyor. Bu istibdad â“ bideleri müstebidleri endişe içinde bıra kan korku ve vesveseleri de bize göste, rirler, Onların ön eski ikametgâhlarınn İzleri en yalçın kayalar üzerinde göze çarpıyor. (Arkası ver) anama inner enem samememman Bir doktorun günlük notlarından Burun kanamaları Burun kanamaları her yaşta ehemmi- yetle telâkki edilmesi icab eden bir &- razdır. Muhlelif sebeblerden leri gelir. Burunda mersil shtapot veyahud müz- min ftihabların tahtı tesirinde vukna - geldiği gibi kansızlık ve bilhassa Memo- fil denilen haslalıkda da sık sık burun kanaması vaki olur. Bu hastalık kanın pibtileşma hassasının kaybolmasından Geri gelir, Bu kanın içindeki kalsyom a- zaldıkça pıhtılaşma kudreti (azalır ve nihayet kaybolur. Ve böyle (insanlarin her tarafı çabuk kanar ve kanadığı za- man da kolay kolay kanın tevkifi mümkün olmaz. Tehlikeli bir vaziyet basil olur. Kanın başa hücumu neticesinde de bu run kanaması vaki olur, Çok sicak hava- larda çok sıcak su İle, sıcak hamamlarda saatlerce yıkanmak gibi ahvalde hiddet, şddet, heyecan we korku (o vesaire gibi rahi sademelerin tesirile de burun ka - naması vaki olabilir. Burun Okanaması bilhassa entan! hastalıklarda çok görü - Fir. Başlıca tifo hastalığında, grip has - talığında, ve enfani diğer hastalıklarda da sik sik burun kanaması görülür. Yaşlı olan kimselerde burun kanama- sının daha şümullü manası vardır. Bun- arın damarları katılaşmıştır. Eâstiki- yeti azalmıştır. Ufak ârzalarla derhal kanamağa başlar. Damarların çatlaması çok kolaydır. İhtiyarlarda sık sik burun kanaması görüldüğü zaman derhal tan- #iyon ölçülmelidir. Çünkü bugün burun- daki kan damarları çatladığı gibi yarm beyindeki damarların biri açılırsa bir - denbire bir folel msf tulâni, yani nü - şül vaki olabilir ki bunların tamir ve telâfişi ve tamamile şifası hemen hemen kabil değildir. Burun kanamasının teda» visini berk bir gfin yazacağız. Cevap İstyen okuyucularımın posta pulu yollamalarını rica ederim. Aksi tak dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. N..

Bu sayıdan diğer sayfalar: