30 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

30 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Say SON POSTA (| “Son Posta,, rın Hikâyesi “ammmaasaımu1E KARIMLA TANIŞTIRAYIM RK Ymm KAMER Çemizer: £. £. Bir gün «Tugguof> arkadaşı «Brits - 'kin» e dedi ki: — Evime gelmediğiniz için sana dar - gınım. Bu böyle olmaz. Muhakkak bekle. “rim. Hele sizi karım ile tanıştırmak ister. dim. Göreceksiniz ki karım gayet güzel bir kadındır. Güzel piyano çalar. Sesi fevkalâde!,. Bir gün gelin de çayı bera - “ber içelim. Olmaz mı? «Eveli insanlar ne kadar saftırlar» diye Britskin düşündü ve cevab verdi.. — Hay hay gelirim. Britskin arkadaşının evine gittiği za - man 'Tugguofun karısını hakikaten gayet “güzel buldu, Ve kendi kendine: — Hakikaten enfes kadın!,. diye düşün. dü, Tügguof arkadaşının odüşündüklerini anlamış gibi: — Evet, evet, karım hakiki bir cevher. dir, dedi. Yarım saat kadar şundan bun- dan konuştular. Tugguof birdenbire ayağa kalkarak aynaya doğru yürüdü. Kravatı- “mı düzeltiyordu. — Elena, dedi, Sevgili karıcığım, git- mem lâzım. Beni affedeceksin, değil mi? Sen de sevgili dostum.. Şirketin bu ak - #amki içtimaında bulunmak elzem. Ümid ederim ki karımla iyi vakit geçirirsiniz. 'Britskin verecek cevab bulamıyordu. 'Tuğg tekrar etti: — Gidiyorum. Ancak yediye doğru ge- ebileceğim, Daha evvel mümkün değil. Oruvar sevgilim, oruvar sevgili dostum! * Aradan iki hafta geçmişti. Brit gene Tugun evinde idi. Piyanoya yakın Elena > İvanovnanın yanında oturuyordu © Tuğg gayet düşünceli bir aşağı, bir yu- ni karı odada dolaşıyordu. i © Brits ve Elena bazan alçak ve bazan er yüksek sesle konuşuyorlardı. © —E. diyordu, — İki haftadanberi bize neye gelme - din?. Ne kadar vefasızmışsın. Halbuki ben seni o kadar özlemişimdir ki, Bu sırada kocasının ayak sesleri duyu. tunca bahsi değiştirerek yüksek sesle: — Dayımın evi o kadar hoş ve o kadar « havadar bir yerdedir ki. © Kocasının ayak sesleri uzaklaşmıştı: Ve E. yavaş sesle devam etti, » — Seni daha fazla sevdiğimi hissedi - yorum. (Aysk sesleri), çok güzel bir gün geçirmiştim. (Ayak sesleri uzaklaşıyor). Bu müddet zarfında.. Fakat dikkat edi » ha. Çok kıskancım (ayak sesleri) bu gürel yeri size tavsiye ederim. Britskin kesik cevablar veriyordu. Ni- ş5 heyet Tugğ odanın öbür başında bulun- “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 32 Bana gelince, kendilerile gö - şmekten opek memnun Ola - İduğu bir sırad Elenanın kulağına eğile- rek dedi kk: — Geleceğim ruhum. Hiç merak etme, Kocan kalkıp buradan gi 5 'Tam bu sırada Tuğ döndü, işitildi. — Demek öyle ha.. Emniyeti sutistima! öyle mi? Biktor Biktoroviç Britskin!. Ne de- mek ö. Ne demek istiyorsunuz. (Kalkıp gidersem) buradan. Fakat ben buradan derhal gidebilirim sevgilim. Mademki si- zi rahatsız ediyorum. Ve Elena kocasına doğru elini uzattı, «Sus» diye bağırdı. O İise şimdi daha şiddetli: — Kâfi, kâfi! İzahatınıza Ihtiyacım kal- madı. Şimdi ber şey meydanda.. kararımı | verdim. Ben gidiyorum. Bu rezalet çeki- İlir şey değil Uzaklara kaçacağım. Na - mıma mektub geldiği takdirde «Otel Bi - ran» a göndermenizi rica ederim, E İvovna daha bir söz söylemeden 'Tugg kapıyı açtı ve başını yere eğmiş ol- duğu halde odadan uzaklaştı, Elena: — Yarabbim sen bilirsin, diye inledi. Başımı Britskin'in göğsüne dayadı. Başını kaldırarak göz yaşlarını sildi ve: — Cehennemin dibine kadar yolu var, gitsin. Seninle yaşamak *stiyorum sevgi- lim. Mes'ud olmak istiyorum. * Aradan bir ay kadar geçmiş. Brits Bria oteline koşarak Tuğgu arad. Tug$ kalın sesi girdi ve bağırdı: — Demek böyle, Bana bir tuzak kurdu- nuz? Tuğg. yerinden bile kıpırdamamıştı. — Fakat ne oluyorsun?.. Ne oldu? Dos- tum saadelinize mâni olmamak için siz- den ayrıldım. Daha başka ne yapabilir - dim. Britskin pürhiddet: — Demek ki hâlâ yalan söylüyorsun. Maamafih meseleyi anlamakta geç kal - madım. Mesele pek âşikâr. Karından bık- tın, bana tuzak kurdun, beni aptal yerine koyarak karını bana yüklemeğe muvaf - fak oldun, öyle mi? Değil mi? Söyle. 'Tuğg kahkahayı basarak. — Yani kendisinden memnun değil mi- sin? — Memnun mu? O kadın değil ki, azi- zim. O âdeta yılan. Kuyruksuz bir yılan. Fena huylu, yalancı, kıskanç, şeytan mı şeytan. 'Tuğg bir kanapede uzanmış, fasılasız gülüyordu. Brits devam etti. m nakleden Muazzez Tahsin Zx Şimdi sizden başka bir isteğim var. Odaya girdiği zaman o başını saran odada idi. Odasından koşarcasına içeriye | iğım. Fikat Beykoz gibi uzak bir yeİ sersemlik ve ağırlık artmağa başlamış- yalnız öğle yemeğine insan çağırmak | tı. Bu kokulara tahammül etmek im - olur mu? Kendilerini birkaç gün geçir) kânsızdı.. hem Cevadın gözleri onu üzere hemen davet edin. Burada) şimdiye kadar hiç bu derece şaşırtma" yalnız olduğunuz için arkadaşınız| mıştı. iyi birkaç gün geçirmeğe vesile o Sizin hoşunuza (gidecek bir şey Jur ve onunla rahatça konuşabilirsiniz. | yapabilirsem kendimi cidden bahtiyar — O halde Tâmiaya derhal bir tel -| addedeceğim. İstediğiniz nedir Muallâ? göndermeliyim, — Buna da hacet yok. Hasan akşam vapurile İstanbula inecek; (o yapılacak ir çok işleri olduğu için bu geceyi de geçirmeğe mecburdur. Siz bir ktub yazar, onunla arkadaşınıza gön rsiniz. Hasan yarın muşla dönecek; gider onları otelden alır ve vapur zah- ivetine katlanmadan doğruca motörle aya gelirler. Yalnız Lâmia hanım - gelecekleri saat: kâhyaya söyleme- i rica ediniz. Bir yanlışlığa mahal ol SUR, Teşekkür ederim Cevad... İstan - ulun biraz yabancısı (olan Lâmja ve — Bundan birkaç gün evvel bir genç size müracaat ederek kendisini kâtib o- larak yanınıza almanızı rica etmiş ve siz de reddetmişsiniz. Bu adam, zayıf ve biraz hastaca olmakla beraber çok namuslu bir aile çocuğudur. Şimdi an- nesile birlikte bana gelip sizin nezdi - nizde tavassutta bulunmam için rica et- ler, — Evet, Reşid isminde bir genç de- dil mi? Elinde iyi tavsiye mektubları vardı, Mekteb şahadetnamesi de mü - kemmeldi. Ahlâk ve bilgi cihetile şa - yanı itimad olduğuna ben de eminim; ancak yüzü öyle çirkin ki... Biçare a - — Çi LU — Diyor ki: Sen de onunla bir olup bu iy ib etmişsiniz. Bunu herkese ilân edeceğini söylüyor. Gülmeyi bırak Ve şimdi bu kadından kendimi kurtarmak |isin bana da bir çare bulursan bâna karşı yaptıklarını unutacağım, seni affedece « ğim — Kendisile uyuşmaktan başka çare yok — Onunla uyuşmak mı, ne Tugguot? »t, evet, hemen gidip kendisile barışmalısın ve ben sana nasıl yaptı isem, sen de başkasına yaparsın işte bu. ” Bir kaç gün sonra Britskin Agrarmakof! lu ki — Fakat kardeşim be: hiç gelmiyorsun. Şimd! Elena İvonovla bera- ber yaşıyorum. Yaman bir kadın azizim. Esasen onu tanımıyan yok. Sarkı söyler, piyano çalar, Venüs gibi güzel. Bir gün gel de çayı beraber alalım. Elena çok memnun kalacak, daha geçenlerde sen. den bahsetti idik. (Bu deli midir, nedir) diye Agrama dil. şündü, - Hay, hay, sevgili dostum Biktor yarın öğle yemeğine beheme. diyorsun arkadaşı görmeğe * İ giniye kaştu ve onu kucakladı: — Seni gördüğüme ne kadar memnun oldum bilsen, Seni evimde muhakkak bek Terim Ra mazeret dinlemem anladın mı? Karım, İE. İ. ye hayret edeceksin. Melek gibi bir kadın eve gel. Seni takdim edeyim. Şar- kı söyler, piyano çalar. İvelgini sözünü kesti ve yavaşça sordü: — Bir dakika.. Bu bahsettiğin kadın E. İ. bundan bir müddet evvel Tugğuofun karisı mi idi? — Evet.. fakat şey.. bunu neye soru - yorsun? — Mademki o kadındır. Çok teşekkür ederim. Fakat beyhude zahmet etme. Çünkü neden biliyor musun? Daha evvel o kadını Tuğguofa yükliyen bendim. (23 Nisan Çocuk Bayramı) Çocuk Bayramı yaklaşıyor. Vitrinleriniz! çocukları aihkalandıracak surette süs - lemeğe #indiden hazırlanınız. ile karşı karşıya çalışan bir o adamım. Günün ve gecenin her saatinde ona ih- tiyacım olabilir, Karşımda bir düziye o çirkin ve hastalıklı adamı görmek ruhuma sıkıntı verecek... Demek sizden ricaya geldi öyle mi? — Evet annesile birlikte geldiler ve sizin kararınızı değiştirmek için teşeb- büste bulunmamı istediler. Filhakika adamcağızın < giyinişi ve yüzü pek kendi lehinde şahadet edecek gibi değil amma öyle namuslu bir hali var ki... Sonra, zayıflığı da mutlaka gr dasızlıktan olmalı. Böyle genç yaşta ba basız kalıp aile yükünü yüklenmek ko- lay mı? Biraz iyi yer ve kalben müs - terih olursa birkaç ay içinde onun de - Zişeceğine katiyen eminim. — Evet ammına iyi yemek yese de ge“ ne yüzü bugünkü gibi çirkin kalacak ve boyu bir parmak bile uzamıyacak... — Bu kadar ehemmiyetsiz şeylere nasıl saplanıp duruyorsunuz (Cevad? Zavallı bir adama yardım etmek, muh- taç bir alleyi sefalet ve belki de felâ - getten kurtarmak yanında bu gibi şey” lerin ne ehemmiyeti kalır? Rica ederim, onu yanınıza alıp bir - kaç gün için olsun tecrübe ediniz, bel- ki de ondan çok memnun kalırsınız da başka kusurlarını gözünüz görmez... İri gözleri yaşarmış gibi (parlamış, soluk dudakları hafif hafif titeemeğe başlamıştı, Evet, kocasından herhangi bir şeyi istemek ona cidden ağır geliyor, onu pek üzüyordu. Cevad biraz öne doğru eğildi. Koyu kıvıleımlanmıştı: ası için bu şekil çok daha rahat ve| damın mezardan çıkmış gibi bir hali| kirpiklerinin arasında (göz bebekleri lay olacak. var. Halbuki ben ber zaman için kâtibi Gayrımenkul satış ilânı İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden : Bayan Naciyen hesab No. sile Sandığımızdan aldığı (100) liraya kar- şı birinci derecede ipotek edip vâdesinde borcunu vermediğinden 3202 No. lu kanunun 46 ci madde: o satılması icab eden Tekfur sarayında Çakırağa mahallesinin Çakır 184, yeni 2 kapı numaralı kâgir bir evin tamar arttırmaya konmuştur. re i , yeni Usul sokakta eski bir buçuk ay müddetle açık Satış tapu sicil na göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek istiyen (29) y verecek! i bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye, resimleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve tellâliye rüsumu borçluya aiddir. Arttırma şerinsmesi 30/3/9329 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere Sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı vesair lüzumlu izahat ta şartnamede ve takib dosyasında vardır. Artırmaya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa çıkarılan gayrimenkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur. Birinci arttırma 15/5/939 tarihine mösadif Pazertesi günü Cağaloğlunda kâin Sandığı- mızda sast 14 ten 16 ya kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılabilmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması icab eden gayrimenkul mükellefiyeti ile Sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde şon arttıra - nın taahhüdü baki kalmak şartile 1/6/939 tarihine müsadif Perşembe gü nü âyni mahalde ve âyni saatte son arilırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok arttıranın Üstünde bırakılacaktır. Hakları tapu sicillerile sabit olmıyan alâkadarlar ve irtilak hakkı sâhiblerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair iddinlarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evra- kı müsbitelerile beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla hakları tepu sicillerile sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malümat almak istiyenlerin 037/238 dosya numarasile Sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu Öyle olmaz canım hiç bir | ilân olunur, A * DİKKAT Emniyet Sandığı: Sandıktan alınan gayrimenkulü ipotek göstermek istiyenle- re muhamminlerimizin koymuş olduğu kıymetin hısfını tecavüz etmemek üzere ihale bedelinin yarısına kadar borç vermek suretile kolaylık göstermektedir. (011) Baş, Di:, Neze, Grip, Romatizma, Nevralii, kırıklık ve bütün BM) EA İcin a günde 3 ağrılarınızı derhal keser. kaşe alınabilir. MANN ÇE Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden : 1 — Kurumumuz talebeleri için aşağıda isimleri yazılı iki kalem ayakkabı 14/2/939 tarihinde ihale edilmişti. Görülen lüzum üzerine ihale feshedildiğinden yeniden açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — Eksiltme 10/4/4939 Pazartesi günü şekkil komisyon tarafından yapılacaktır. saat Il de rektörlük binasında müte - 3 — Muhammen bedeli 3575, muvakkat teminatı 268 liradır. Daha fazla izahat ve parasız şartname almak istiyenlerin ları. o (0956) Cinsi "Erkek talebe Kız talebe Mikdarı 415 çift 34 çit zin kalbiniz konuşuyor Muallâ ve sözleriniz de doğrudan doğruya kar- şınızdakinin kalbine hitab ediyor. Siz ne iyi ve yüksek bir insansınız! Ben $i- zin yanınızda mağlüb olduğumu ve bo- yun eğdiğimi itiraf ediyorum. Himaye ettiğiniz adamı yanıma al * mağı, onunla sabırlı olmağı ve. onun yüzüne bakmamsyı vâdediyorum. Genç kadın kesik bir sesle: — Teşekkür ederim, siz hayrı seven bir insansınız... diyebildi. Başı dönüyor, kulakları uğulduyor - du. Ayağa kalkarak Oyürümek istedi. Koltuğa dayanmağa mecbur oldu. — Kuzum bir cam açınız. Cevad pencereye koşarak fki kana - dını birden açtı. — Ne oldunuz? Hemen hizmetçiyi ça ğırayım mı? — Hayır, hayır hafif bir baş dön - mesi idi. Yavaş yavaş geçiyor. — Pencereye yaklaş biraz hava alın. Karısını kolundan tutarak ağır ağır camın yanma götürdü, .—'Tütün dumanı başınıza çarpmış ©- lacak. Ben de sigara içmeden duramı - yorum. Keşki sizi yandaki küçük sa - “ona alsaydım! — Hayır sigara dümanının ehemmi- yeti yok. Asıl dokunan çiçek kokusu dur. Bu havada nasıl rahat nefes ala” biliyor, nasıl yaşıyorsunuz? — Alıştım da farkında bile olmuyo rum, Mamafih ekseriya pencereyi a çık bırakırdım. Bugün tembelliğim tut- tu, bu sicak havada bir kedi gibi tem - belleşip uyuşmak istedim, Bakınız kö- pek de nasıl uyuyor. Enstitü daire müdürlüğüne müracaat. Yekün Tutarı 3320,00 255,00 3575.00 Muhammen fiatı 8 75 lira , Bir kenara uzanmış uyuyan hayvanı parmağile işaret etti: — Bu saatler benim tahayyülâtıma gömüldüğüm saatlerdir. Bana pek pek saadet vermezler... Fakat zaten saadet bir vehimden başka bir şey midir? Ha- yatın çiçeklerini alalım ve «Dünyada cennet» ohülyaları peşinde dolaşarak imkânsız şeyler arsmıyalım... Siz ne fikirdesiniz Muallâ? Genç kadınmı sersemliği yavaş yavaş açılmış, muhwkemesini bulmağa, söy- lediği ve dinlediği şeyleri anlamağa başlamıştı. Şimdi artık buradan uzak- aşmak İçin acele ediyordu. Cevadın gözleri onu titretiyor, nefesini kesiyor, gözlerinin önünü göremiyecek kadar onu şaşırtıyordü. Onun gözlerinde şimdiye kadar böy- le meydan okuyan bir istihza ile karı- şik tatlı bir mana görmemişti. Bu bakışların büyüleyici tesirinden kendisini kurtarmak için bir iki saniye cevab vermeden dişarıya baktı. Uzak- *a deniz, bütün ihtişamile yayılmıştı; daha yakında açıklı koyulu bir renk senfonisi gözleri okşuyordu. — Kendisini uyuşukluğa bırakmak ve kokuların veya başka amillerin tesiri gitında kalmak fikrimce zararlıdır. Ha- yatın yalnız çiçeklerini aramağa gelin” ce, bunu da doğru bulmuyorum. Yaşa - dıkça insan etrafında çiçek ve diken bulabilir, Marifet bu dikenlerin acısına tahammül etmek ve çiçeklerin güzel - liğini görüp anlamaktır. Dünyada cen- net aramak ise boş ve lüzumsuz bir yor gunluktur. Çünkü bunu bulmağa im - 'kân yoktur. ei (Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: