22 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

22 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Nisan SON POSTA Bayfa 13 7 Sen Postanın tarihf romanı: 69 di 177 Şi Kapıdan çıkarken kalbinde adeta bir acı duydu. Aspasye Anadan uzaklaş - nak, adeta içine bir hüzün veriyordu... Fakat, metanetini zerre kadar sarsmı « Yarak, yola revan oldu. ” m, ancak birkaç ok men- Zili kadar uzaklaşmış idi ki; birdenbire zade Aşkar, kulfklarını kısarak acı i. Hassas hayvan, sanki bir kokusu almış gibi, sinirlen « ac; düşman, mişti, ia attal Gazi, derhal kendisini topar- dı. Keskin nazarlarını etrafta dolaş- bırmıya başladı. Yolun biraz ilerisindeki çeşmenin ba- Şında, ellerini yıkamakla meşgul olan Yar bir rahibeden başka, hiç bir şey iye muvaffak olamadı. Devzade Aşkar, kısa kısa kişneme- lerine devam ediyor.. sanki, çeşmenin ina yaklaşmak istemiyormuş gibi, Oradan Açık geçmek istiyordu. Battal Gazi, Aşkarın bu höreketini, simsiyah elbise giymiş olan rahibeden örktüğüne hamletti. Hayvanm bu ür - kekliğini kırmak için, mahmuzlarını dayıyarak yelesini sevdi. Aşkar, İleri! Bizim kitabda, kor- kunun yeri yok. iye, seslendi. tehlikeli anlarda bile, efendisinin Tang seslerine kuzu gibi itaat eden Askar, daha bölâ hırçmlıkta devam e- Yor. bir türlü, çeşmeye yaklaşmak İstemiyordu, Hayvanın bu hareketi, Batte# Gazi- Yİ fena halde öfkelendirdi. Bu defa be, bir tebessümle gülümsedi. Battalın söylediklerini işitmemiş gibi: yüzüne dikkatle şüphesiz, onun gülüşünden, büyük bir mana sezecekti. yam İBATTAL GAzİlii Aşkar) İleri... diye bağırdı Kendismi, Aşkarm (ön ayaklarının darbelerinden güçlükle kurtaran rahi - Sanki, — Hadi, uğurlar olsun. Diye, mukabele etti. Eğer o anda Battal Gazi bu kadının bakmış olsaydı, hiç Fakat, harb meydanlarında kendisi - ne saldıran kudretli düşmanlardan baş- ka hiç bir şeye ehemmiyet vermiyen koca kahraman, bu kadının yüzünü tet kik etmeyi aklından — bile geçirmedi. Dizginleri toparlıyarak o Aşkarı kaptı, koyuverdi. * Fakat, çeşme başından henüz birkaç Son Posta'nın tefrikası: 91 uğ ç Da li A Yazan: ZIYA ŞAKIR Battala içirilen bir tas su Ertesi sabah, Battal, erkenden Dev - “de Aşkara atladı. Manastırın ihtiyar kapıcısı ile veda- İaştı. Aspasya Anaya selâm bıraktı. Tercüme eden: Hü Maamafih kendisine refakat eden kibir ve gururu daima okşamak istiyen cehalet bu çifte felâketi Allahın bir takdiri gibi telâkki ederek ona körü körüne boyun eğ- meğe kalkıyordu. 'Türklerin arasında hiç kimse bilmiyordu ki, disiplinsiz bir kala - balık kendi kendisinin mahv ve harabi - sine karşısındaki düşmanın sarfedeceği gayretlerden ?iyade imkân hazırlar, Fa - kat Craouldaki kara kuvvetlerini mahvet- meğe disiplinsizlik kâfi gelmişse de Çeş- mede donanmayı mahv için daha başka şeylere de lüzum hasıl olmuştu. Orada amiralın ve süvarilerin son derecede de- Bersizlikleri de işe inzimam etmişti. Rus filosunu aramak üzere Çanakkale boğazından çıkmış olan bu donanma Sa- kıza doğru yol aldıktan sohra, Asya sa - hilinde, kara ile Çeşme limanı önünde Spalmadores adaları arasında demirle - mişti, Yeni inşa edilen ve bu harbe ge - Bu aralık Battal Gazinin gözleri, el - | linciye kadar Türk donanmasınea ma - lerine ilişti. Buz gibi soğuyan ellerinin |lüm olmıyan «frözates ler bu uzun hattın kanı çekilmiş. tırnakları, simsiyah ke- | cenahlarında demirlemiş bulunuyorlardı. | silmişti, Bunlar, düşman göründüğü zaman, onu| Battal, ancak o zamdn başına gelen | haber vereceklerdi. Düşmanım bu geçide felâketi hissetti; girmesine mümansat etmemek İçin emir — Ah. zehirlendim. Hem beni, o a- | slmışlardı. Düşman buraya girince, bir- cuze rahibe zehirledi. birinden uzak hoktalarda onu demir at- Diye, söylendi. mış bir halde duran otuz gemi kendisine Böyle dağ başmda, #essiz sadasız g1. | hücum edecekti. İşte bu mahirane tuzak mek Batlal Gaziye fena halde bir hü - | böyle hazırlarmıtşı, zün ve teessür verdi. Gözünün önüne| Daha askeri bir surette tertib edilen korkunç hayaller geldi. Derhal yerin - | Rus gemileri Sakızı döndükten, ve ilk den fırlddı. Ellerini semaya kaldırdı: Ee sie il filha- — Hey Ulu T: zi i bü | Sika hattın merkezine kadar bunların is ia rr ME şili erer ba tikametinde ilerlediler. Türk gemileri lara yedirme... Ölümden korkmuyo - yelkenlerini fora etmek üzere hiç bir ha- rum... Fakat bana, lâyık olduğum 2 , | pekette bulunmadılar. kilde bir ölüm ver. İki amiral bipbirlerile çaprazlama karşı i karşıya gelince, Rus gemisi borda ateşi Baron de Tott'un hâtırala ' phmüuzlarnı daha kuvvetle bastırdı. Sert bir sesle: — Aşkar” İleri... ok menzili ayrılır ayrılmaz, Battal Ga- zi kendisinde bir fenalık hissetti. Mi - desine, sanki bir bönçer sdplanıyordu. Diye, bağırdı. Aşkar, canının yanmasından ziyade, disinin emrine itaat etmiş olmak i- SİN, şiddetle ileri atıldı. Birkaç adımda Seşmenin başına vardı. Battal Gaz1, rahibeyi korkutmuş ol- için, güler yüzle selâm verdi. Aralarında, şu kısa konuşma geçti: Rahibe — Aldarımyorsim, £ Battal Gezi denilen kahraman, sensin. ii ttal — Kahraman olduğumu, baş- ları söylüyorlar... Ben sadece Battal Gaziyim?, Rahibe — Gene aldanmıyorsam.. bi - Mm manastırımızdan.. ve başrahibe Miz, Aspasya Anamızı ziyaretten geli - Yorsun. Battaj — Çok doğru... Ya, sen nere- Belip nereye gidiyorsun?.. Rahibe — Gece yarısı duasından son- E Şuradaki köylerden birine gittim. '3stalar; ziyaret ettim. Şimdi, mdhas- A dönüyorum. Battal — Şu halde, Aspasya Anaya benden selim götür. Rahibe — Hay, hay.. selâmını söyle- Dur da, sana bir tas su vereyim. Bata — Susamadım. ye hie — Ne zararı va”. Bu çeşme- Yolcu çeşmesi derler. Gelip geçen İçeri mutlaka buradan — bir tas su e — Böyle şeylere ttikadım yok- Yin, ekat hadi, senin hatırını haş &de- Ba de, bir las su içeyim. küçegi e rahibe konuşurken, Aşkar, Hiç hlanmakta devam ediyor. Ön aya- mü yen yeri eşeliyordu. iye » elindeki dolu tası Battal Ga- ani uzatırken Aşkar birdenbire o ka- inde ki, az kdisin, Battalın Yakl ki tas fırlayacak, rahibe de, a - pu nn altında parçalanacaktı. iie Battal, tası düşürmedi. Ve, ya- na fazlası dökülen suyu, son dam Veriye Ar içli. Tası, rahibeye geri mayhoş bir - Lâkin bu hayvana ne o - Ki Bugüne kadar, onun böyle görmedim. miyet vermedi. Gece, soğuk hükmetti. Fakat aradan daha geçince, artık, at üzerinde dura - mıyacak hale geldi. Derhal inerek bir ağacın altında biraz istira - hat etmek istedi. Vücudü, gittikçe soğuyor, alnından buz gibi terler boşanıyor.. Her dakika geç- tikçe, baş: daha fazla dönüyor. göz - leri kararıyor.. kulaklarında peyda o - lan bir uğultu, gittikçe artıyordu. Battal Gazi, evvelâ bunlara ehem - aldığına biraz zaman Aşkar, mütemadiyen etrafında dö - nüp dolaşıyor. Kulakların indirip kal- dırdrak telâş eserleri gösteriyor. Hali| dim, basıma bu felâket gelmiyecekti... gittikçe fenalaşan efendisini koklıya - Tak sık sık kişmiyordu. MM ———————————ğĞÖÇĞÇİĞ—ğ—— Bir doktorun günlük notlarından Aybaşı ai Rahatsızlıklarından Mütevellid sıkıntılar Aybaşılar: geciken veyahud çok az ge - Jen kadınlarda fazla asabi sıkıntılar gö- rülür. Baş ve tepeye #icaklık biner, fazla ter gelir. Yüz boyun kıpkırmızı olur, tek- râr geçer, gene bir müddet sonra kıza - rir. Ufak sebeblerle hiddet baş gösterir. Bazan bu asabiyet çok şiddet kesbeder, Tebeyyüca: halini alir. kadınlar - da vakitsiz şişmanlık — başlar. Bu gibi vak'ılarda sile doktarlarının müteyak - kız olması lâzımdır Çünkü sebeb” bülun- ca ledavi çok kolaylaşır, hastada ve al - Jede sıhhi ve iotimâl o bakımdan büyük rahat ve huzur temin etmeğe imkân ha- sil olur. (23 Nisan Çocuk Bayramı) Bayramda tebriklerinizi Çocuk Esirgeme Kurumunun zarif kartlarile yapınız. Top lanacak paraların kimsesiz yavrulara bakılacaktır. Diye, bağırdı. Bu heyecan, onun sinirleri ve damar ları üzerinde büyük bir tesir husule ge yaptıktan sonra Türk gemisine yaklaştı.| Ona bomba atmak istiyordu. Fakat bu Alevler bütün donanmayı tutuşturdu. Barut ve topla dolü bulunan Çeşme limanı artık bir yanar dağı haline geldi sayin Cahid Yalçın Maamafih içindeki tayfaları zincire vur» mağa miyetli idiler. Bunları muzafferane İstanbula götürmek zevkini şimdiden tas dıyorlardı (1). Bu sırada, firari zannedilen bu küçüğ gemiler. zorluğa uğramadan, limana gir mişlerdi. Dümenlerini bağladılar, tert batiarını aldılar ve derhal alev kasır » gaları saçmağa başladılar. Alevler bila tün donanmayı tutuşturdu. Gemi, baruf ve topla dolu bulunan Çeşme limanı ar» tak bir yanardağ haline geldi. Bütün Türğ bahriyesi bu yanardağ içinde gömüldü Bitti, Bu felâket Osmanlı gururunu pe tezlik etti, İmparatorluğun vezirleri da ha mübrem ve mühim bir mesele ile mega gul olmak mecburiyetinde kaldılar, Paylı taht yakında bir kıtlık tehlikesine ma » Tuzdu. Fühakikâ, Türk donanmasının imhağı neticesinde alaler Rusların eline kalmığ olduğu için, İstanbula erzak sevkine ima kân olamazdı. Bundan başka düşman Ças nakkaleyi de zorlıyabilir, Ssrayburnuna dayanır, şehri yağma eder ve padişaha istediği şartları zorla kabul ettirebilirdi, Yeis ve ümidsizlik umumi idi. Hiç biş korku bunun kadar esaslı ve haklı ola 4 mazdı. Korku gururu kırdıktan sonra kendi vaziyetini takdir eden cehalet Ça nakkale müdafaasının kayıdsız ve şart 82 benim elime bırakılması hekkindi padişshın verdiği emre hiç itiraz imkânı bulamadı. Payitahtı emn altına almaj için ittihazı icab eden n tedbirleriş teessüsü bana terkedilmişti. Maamafii bana bu vazife bâzı muamelelerin ifasım dan evvel tevdi olunamazdı. Babsâli he « men bu işleri ikmale müsaraat gösterdi Fransa sefirinden bu hususta istimzaçtj bulundu. Ayni zamanda, Rels efendi di beni davet etti. Gayet isticale lüzum gön manevra esnasında kendisi havaya uçtu. | teren böyle bir vaziyet karşısında hüzün Aşkardah | tirdi. Birdenbire içinden bir şeyin kay- nadığını hissederek yere eğildi. O ka- dar şiddetli bir gasyan etti ki, mide - sinin iztirabından, oâdela kendinden geçti. Biraz sonra, yüzünde yumuşak ve 15- Jak bir şeyin dolaşmasile gözlerini aç - tı. Çektiği can acısına rağmen, acı acı gülümsiyerek: — Ah, Aşkar.. vefakâr dostum... Be- İni ayıltmei; için, yüzümü yalıyorsun... İSenin, çeşme başmdaki huysuzlukla - Irının sebebini, şimdi anlıyorum. Eğer © hareketlerine ehemmiyet versey « O zaman kumandan hulunan (ve bana bu tafsilâtı hikâye eden) Hasan Paşa bu pa- tırtıdan gemisinin salimen kurtulduğunu görünce, artık tehlikeden masun bulun- iduğu zannına düştü. Bu sırada geminin baş tarafının tutuşmuş olduğunu ve Rus gemisinin âkibetine uğramak üzere bu - lunduğunu gördü. Tayfalar denize atıl - mışlardı. Hasan Paşa da denize atladı. Düşman amiral gemisinin enkazından bir şey ele geçirmek saadetine nail oldu. Kendi gemisinin havaya uçmasından da kurtuldu. Çünkü gemidek' yangın biraz! sonra barut ambarlarına sirayet etmişti. Hesab yalnız iki tarafın uğradıkları za- Yinta inhisar ettirilecek olursa, Rusların Geh.. Gözlerinden öpeyim... göstereceğim tedbirler hakkında müzake rede bulunmak üzere kendisini bir ân ew vel ziyaret etmemi istiyordu. Türk vezirlerinden bahsetmeğe o kadar sık sesk vesileler zuhur edecektir ki o za man iktidar mevkiinde bulunanların ka « rakterleri hakkında bazı iptidal malümaj vermeyi faydalı görüyorum. Ahval ve vi kaylin beni bizzarure sürükliyeceği bit takım tafsilâtın anlaşılabilmesi için bw malümata ihtiyaç vardır. Yukarıda görüldüğü üzere; tahta çıka bberi tasarruf ve #ktısad ile meşgul olan padişah harbin haris olduğu şan ve çe » refi vermeden #azinelerini imha ettiğini re e) al time çok daha mühim olduğu için, artık Türklere hücum etmekten van! o geçmiş olmaları makul görülür. Fakat bü. Nöbetçi 6CZaNGlgr İ|ön askeri bilgileri güğerçelenir tesirleri yapak i bakkındaki vukuflara inhisar eden Türkes Bu gece nöbetçi olan eczaneler şın - İller, hâsıl olan neticeden dehşet içinde lardır: kalarak, Ruslar kendilerine yaklaşırlar» sa havaya uçmanın tehlikesinden başka bir şey düşünmediler. Derhal bütün kuv. veti, büyük bir karışıklık içinde, Çeşme- ye iltica etti. Alelâcele karaya çıkarıla « rak bu limanı kapıyan iki borunun üze. rine yerleştirilen birkaç top firarileri tes- kin ve tatmin etti, İstanbul cihetindekiler: Şehzadebaşında: (İ. Hall), Eminönün- de: (Necati Ahmed), Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (Abdülkadir), © Beyazıddar (Cemil), Fatihte: (Emilyadi), Bakirkö . yünde: (İstanbul), Eyübde: (Eyüb Sul - tan), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl enddesinde: (Dellasuda), Boa. tanbaşında: (İtlmad), Taksimde: g4. Bu müddet zarfında, Rusların düşma « monciyan), Pangaltıda: | (Narçileciyam, İlnım hareketini tarassud ile meşgul ol - Karaköyde; (Hüseyin Hüsnü), Beşiktaş » İİ dukleri anlaşılıyar. Çeşmede cereyan e- da: (widin). Boğasiçi, Kadıköy ve Adalardakiter: Kadıköyünde; (Kadıköy), Üsküdarda; OMderkez), Sarıyerde: (Asaf), Adalarda; den hali ertesi günü hayretle öğrenmiş o- Jacaklardır. Türklerin bu gârib hareket - leri paniğin tevlid ettiği korkudan ileri geldiğini anlayınca, bu gibi ahvalde mu- vâffakiyet vâdetmiyen en garib teşeb - büslere bile korkmadan kıyam edilebile. ceğini düşünerek #ki küçük yangın ge - Misi İle limanın,önüne geldiler ve bu Yangın gemilerini limana soktular, Ruslar görününce, hâlâ bir gün evvel. ki korkunun tesiri altında bulunan Türk. ler gemilerini müdafaadan ziyade karaya kaçmasını düşündüler, Fakat limana doğ- ru gelen iki küçük geminin manzarası on. larda #ütuhat fikrini uyandırdı. Gemileri Rus filosunun kaçakları zannettfler, On. ları batırmayı düşünecek yerde salimen muvasalatlarını temenniye (başladılar, esefle görüyordu. Maamafih bu hüküm. dar yanında bulunan vezirlerini ordulas rının müvaffakiyetsizliğinden dolayı it « ham edemezdi. Onları bir çare bulmak tan âciz telâkki ediyorsa, yerlerine daha kabiliyetli adamlar getirmeğe imkân yok tu. (Arkan var) (1) Bu fıkranın uğradığı bana yukarıda bahsettiğim Hasan paşa biasat temin çi « miştir, İlân Tarifemiz ii Birinci © sahife 400 kuruş İkinci sahife 250 » 4 Üçüncü O sahife 200 » ( Dördüncü sahife 100* » İç sahifeler 60 » Son sahife 0 » Muayyen bir müddet zarfında dazlaca mikdarda ilân yaptıracak. lar synca tenzilâtlı terifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa İlânlar için ayn bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilânlarına «id işler için şu adrese müraçant edilmelidir:

Bu sayıdan diğer sayfalar: