22 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

22 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- SON POSTA Sayfa 7 Cebelüttarıkta İngiliz Hakimiyeti Ve Maymunlar YAZAN Emekli General H. Emir Erkilet €pte boğazının Akâeniz med- halinin © gimelinde, (o İspan - Yada cenuba doğru 6 Km u- #iyan dar bir dilin ucunda, 429 Betre de Yüksek, heybetli ve yamaçları dim- t denize inen Cebelüttarık, 1704 de İn - gile tarafından işgal ve zaptolunmuş- me İüyük Britanyanın onu muhafaza et- sinin başlıca göbebi, İspanya ile Pran- Hanın Atlantik. filolarnı Akdeniz kuv - Yetlerinden ayırmağa elverişli olmasıdır. Vektile, İngilterenin gözü Gadiz veya Bars donada idi. Fakat bunlar zaptolu - Mamadiklarından Cebelüttarığa o taarruz <üldi ve burası, bidayette, korsan müha- Feb erinde bir istinad noktast olmak için, Zap Jundu. Ondan sonra da uzunca bir iğ ct, prestij sebeblerile bırakılmadı. ii gz önsazlarla İspanyollar, burasını geri Pek için, 1779 da tamam dört sene mu- Di & ettiler ve İngiliz mevzilerine 0,000 den fazla kumbara ve gülle at - ai Burasını yari aç eskerlerile müda - Süsbilen General Elliot'un Büyük Bri- Yü bamına Han İngilterede, hemen kimse düşüneme- MİŞtİ bile, © vakitler, İngiliz meb'uslaf meclisin- * 1788 sulh muahedesinden evvel yapı- Müzakerelerde, aleddevam, Cebelüt- m terkinden bühsolunüyor ve <bu- Sal 'R işgal masrafının bizzat kalenin ya "inden fazla olduğu, düşmanın gu - “4RU yaraladığı, onu harbe teşvik et - Mü harbe devam etmesine sebeb o Mi «> hakkında mütemadiyen söz söy» me Bunlara karşı, Fox'un, o za- aç $u cevablar, bugünkü İngil- İlkin a olan İngiliz siyase? adam- bn uzağı e derce: parlak görmek tabib; ari olduğunu gösterir: «Dirayet ği bir nezaret, Pransayı Fransadan, dai İspanyadan ve diğer milletleri pi 7 ayırmak için, Cebelüttarığa Miletiy, muhtac olacaktır. Burası bize, Che di gözünde ifibar verdirdi. Eğer Akdi a Gl İspasyaya göri W miz VE göl olur, Cebelüttarığ: bıra « Sar, Yrm, Akdeniz devletleri, bu denizde Mide r #erbestisinin teminini artık abe , Deklemezler, Siz de, küdret ve “mizden artık istifade edemez o - nezsİnir, kadar İn Yt çı, Sİ tabiatile İspanyanın çok'za » lig; / ldandır; bir de Napolyon Ye - © İşindir. Orası ancak bugebeblerle aya şa fakat onun Büyük EF olmay, Yali ehemmiyeti haiz bir FRban esir Süveyş kanalımı, Lon- Sibmağizi ia) < em rağmen, â- Akdeniz, bu suretle Hindin en mühim liz |reye kadar derin kuyular ve #üntller Cebelürtarığın denizden görünüşü Cebelüttarik maymunlarına bir ingiliz askeri yiyecek veriyor , bir yolu olunca, İngilterenin yeni vazi - karşı sahilini üç nüfuz bölgesine ayırdı- ğını, Tangeri beynelmilelleştirdiğini ve Ceutayı İspanyollara bıraktığını görürüz. Eğer Fransız Fası yanında bir İspanyol Fası olmasaydı, Cebelimusa ile mahfuz olan Ceuta da Cebelüttarık gibi, İngiliz - ler tarafından, çoktan alınmış ve kuvvet- M bir surette, tahkim edilmiş bulunazak- N İspanyollar Ceutayı tahkime cesaret et- mediler, çünkü, Madariaganın dediği gi- i: «İspanya ile İngiltere arasındaki kuv- vet farkına nazaran Ceutanın ikinci bir İ cebelüittarık haline getmilmesi ancak ya İngiltere aleyhine, yahud da İngiliz hi - mayesi altında olabilirdi, ki, birineisi bir cinnet ve ikincisi de bir manasızlk olur- du...» | Vaziyeti çabuk kavrıyan İngilizler Ce- belürtarık kayasının batı eteklerindeki 0s. ki kasabanın önünde, fiç dılga kırandan müteşekkil büyük bir liman inşa ettiler! ve Cebelüttarığı bir kömür istasyonu has | İline getirdiler. Bundan büşka tahkimat ve teslihatı yenileştirerek' kayaların içinde ü çapfa toplar için meevziler, 45,000) kerla halk için mahfuz yerler, su için| | sarnıçlar, erzak ve cephane içi 45 met - yap- tılar. O suretle ki Cebelüttarık zaptedil - mez bir İngiliz kalesi şöhretini kazandı. | ilvaki, Cebelüttarık kayâsının şimsle, yani İspanya elketindeki dar Berzaha karsı olan yamacı bir duvar gibi dik olduğu ipin, kayaların içine gömülü silâhların ateşleri altında, buraya karadan hücum ve dağı bu cihetten zapt imkânsızdır. Bundan baş- ka dağın doğu ve cenub yamaçları da.l. denizle kaya kütlesi arasında hiç bir sa- yaptığı işin azametini, o za-| yeti derhal kavrıyarak, oCebelittarığın |hil bırakmıyacak surette, doğrudan doğ- ruya derin sulara dikine indikleri için buralara bir asker çıkarma ameliyesi de kabil değildir. Dağın zapt olunabilir ye- güne ciheti, batı, yani lman ve kasaba - mn olduğu taraftır. Bu cihette dağ, doğ. rudan doğruya denize inmiyerek evvelâ kasabanın kurulu bulunduğu dar bir düz- lük bırakır ve ondan sonra, dikine yük- selmiyerek çıkılabilir bir meyil yapar. Onun için, dağın her tarafına dolanan yollar da hep bu cihetten ve kasabadan başlarlar. Fakat bu cephe de, insan aklının ere - bileceği ber vasıta ve her silâh il: en kuvvetli bir suretle tahkim (edilmiştir. Ancak mütehassıslar, Cebelüttarık tah » kimatının yeni yüksök feveranlı ve yük- sek infilâklı bomba ve mermilere mu - kavemet gösterebilecekleri «meselesinde ayni fikirde değildirler; onlar Cebelütta. rığın kumlu kaya bloklanmın modem mermi ve bombaların tesiri altında kırıp dağılmalarından şüphe ediyorlar, Bugün, birharbde, böyle bir lahkima- tın en çok korkacağı ateş şüphesiz tepe - den inen, yani dik (omukavves) mermi yol lu, çök ağır (40-50) santimetre çapların- da) topların en uzaklardan yollıyacakları aklarının semadan yağ- ültarik kayah - düvar ve ta. van kalınlıklarını ve İngilizlerin bünleri içeriden çelik levhalar ve dışarıdan de. mirlibeton satikları Ne iksa edip etme - dikleri ve bina benzer tahkim ve takvi. ye #edbirleri alıp almadıklarını ve al . mışlarsa bunları nasıl ve ne derecede ol. duklarını bilmediğimiz için bu hususta (Devamı 10 uncu sayfada) d | TARiHTEN SAYFALAR | ee sanamanansana, Hamamda eğlenirken ayağı kayıp düşen sarhoş imparator « Saltanat hırsı ile müthiş bir lodos fırtınasında buz kayığına binerek gece yarısı İstanbula gelen prens - Yeni hükümdarın ilk emri: Beş küçük kardeşinin idamı! (“Son Posta,, nın tarihi bahisler muharriri yazıyor ) Hicri 982 ramazanının birinci güzü tu-| Beye ald bir buz kayığı vardı. İstanbula lü vaktinde, on altıncı asrın en muhte *| hareket etmek üzere idi. Kardeşlerinden şem bir devletinin sahibi, Türk impara -|birinin İstanbulda tahta oturtulması kor- e a wi toru ikinci Selim vefat etmişti. Bu ölüm zaten bekleniyordu. Dokuz yıl evvel bâbası Süleymanın tahtına kırk dört yaşında cülüs etmiş olan Selim, güzelliği cihana destan olmuş Hur- rem Sultanın oğluydu. Zerafet ve güzel- liğini anasından miras almış, boylu poslu, Jevend yapılı, sarışın bir prensti. Tarih o- na «Sarı Selim, diye bır lâkab takabile- eezti. Dokuz yıllık saltanatında, imparâ - torluğun bütün işlerin: Sokullu Mehmed Paşanın namuskâr ve kudretli ellerine bi- rakan Selim, av peşinde dolaştı. Gözde - leri ile işi nüş ederek vaki: geçirdi, Kıb- rıs ve Bozcaada (şarablarının — çılgınca düşkünü olan bu hükümdara, bır gün «Sarhoş Selim: demekte de tereddüd e - dilmedi, Selimden bir asır sonra yaşıyacak şey- hislâm şair Yahya Efendinin: Zamanı işreti fevtetımek olmaz fırsat eldeyken, Hemişe meclis ümüde, hemişe elde cüm olmaz! Diyen sesinde hülâsa edilen bir vend hayatı, Sarı Selimi, sarhoş Selimi niha- yet yere vurmuştu. 982 recebi sonlarında «padişahı hüzretleri iş ve işret ve sâz ve sözden elini çekip bütün yaptıklarına ahı hasret ile tövbe ve istiğfar, etmişti. Edirnede, dâhi Sinanın bir şaheseri Se- dimin namına yükselmekte idi. Fakat im- parator, bu muazzam mabedin, «Selimi - ye» nin bile resmi küşadında bulunama - dı. Büyük mimarının İstanbula avdetin- de, Ayasofya camii avlusunda kendisine bir türbe yapmasım emret, Kendisine «keyif verici devalâr» veren hususi tabib. lerinden memnun değildi. o Hekimb k hekim- o g a 8 B ç Ş. başı Mustafa Çelebiyi da derek: in içinde bulunan veliahd prens, he « men bu kayığa bindi. Yelken açıldı. Şid- detli, muvafık bir lodos rüzgârı ile ka - yık İstanbul yolunu tultu. Fakaş, Boz « burun hizalarında müthiş bir lodos fır - tınası başladı. Prensi deniz tuu. Kus - mağa başladı. Bilâhars Tiryaki Hasan İPaşa diye tarihimize Kanije kalesi müda- İfii bir kahraman diye kaydedilecek oian İ Hasan Çavuşun dizine yattı, Hasın Ça. vuş Karadeniz uşağı olduğundan denize alışıktı: Mudanyadan Sarayburnuna ye- di saatte geldiler. Saray önündeki topların bulunduğu yerde karaya çıkar çıkmaz, ayakta dura. mıyacak kadar rahatsiz olmuş bulunan prens, başının altına bir yağmurluk ko - İzam Sokullu Mehmed Paşaya gönderdi Murad bir aralık ağzını çalkalamak isie- di, Su bulamadılar, deniz suyu ile çal - kaladı, Sokullu prensin geldiğini haber alınca hemen atlar eğerleterek, fanuslar yaktı « rarak sahile koştu, Prens Sokulluyu gö rünce şaş elini öptü. Yen: padişah sa hilde Sultan Beyazıd kasrınu alındı. «Mi zacı hümayununa muvafık» şerbetler ha zırlandı. Sonra atlarla Babıhümayun ö « 'nüne gidildi. Kapıcılara yeni padişah ile sadrazamın geldiğini anlatmak ve kapıyı açtırmak hayli zor oldu, Nihayet saraya !girildi. Murad, hemen o anda, gece yarısı Osmanlı tahtına oturdu ve sadrazam So » 'kullu Mehmed Paşa da elek öperek biat etti. Muradın hemen o geve. ilk işi, beş ma um erkek kari ti boğdurtmak oldu Sukullu, sarayına sabana üç Saat kala dönmüştü, Devlet erkânı ve ricaline pa- Kii dürtme DENE Sn yeklari dişahın ölümünü ve şehzade Muradın cü Diye serzenşli iltifata bulunarak ağ - lüsunu haber verdi. Ertesi, Kamazanın se. lamıştı. kizinci günü, sadrazam ile beraber bütün Hasia imparalorun göz yaşlarını gören vezirler ve devlet erkânı, sabah namazın- Mustafa Çelebi de kendisin: tutamamıştı, da Ayasofya camiinde toplandılar. Mep- Karşılıklı ağlamışlardı, Selim, nabzını göstererek: — Müddeti hayal az kaldı efendi! Demişti. Fekat Mustafa Çelebi ümidini kesme- mişti. Padişahı ayağa kaldırmağa azme mişti. Muvaffak xa oldu. 15 Şabanda şark- tan gelen Serdarı Ekrem Sinan Paşayı hu zuruna kabul eden hütkâr, iki gön sonra kayık ile tersane bahçesine gidecek kadar iyileşti. Selim için Edirnede muazzam bir cami Yapan, İstanbulda nefis bir türbeyi bi- tirmek üzere olan koca Mimar Sinan, Topkapı sarayında da, denize nazır, fev- kalâde müzeyyen, lâtif, dilküşa bir ha - mam yapmıştı. İçi en güzel İznik çinileri ile tezyin edilmiş, Tüleleri, taşları som altın alan bu hamamda yıkanısken, Mar- maraya bakan geniş camekânından ge - milerin yelken şişirip uçuştukları. denizin gönül açan hareleri seyredilirdt, Tersane bahçesine kadar bir kayık ge- zimtisi yapan ikinci Selim, Şabanın 18 in- ci günü, galiba; “Zamanı işreti fevtetmek olmaz fırsat elde iken!» diye düşünerek sarzuyu hal veti hamam ettis, hamamda dolaşırken «mübarek ayakları mermere dayandı. nalın kaydı. Birdenbire yere düşüp bir tarafı «güya ki göğe boyandı», çürük için. de kaldı, Hademe ve höğsa teltâkları ko- şarak padişahı Hâssa halveline ile Hekimbaşı geldi, Fakat Selim bir & kalkamadı. Ve nihayet Ramazanın birin- ci günü gö ü hayafa yumdu. |, Vellahd sehzede Muradın a hal | İra er saldı. Selimin nüşı da sa - ki buzluğa konuldu. de Mur anda idi, Babası - m haberini getiren Hasan Çavuş ile hocasını aiyetinden şayanı itimad olan birkaç kişiyi larak Tlzar ile Mu danyaya £ Kaptanı Derya Kıhç ANI Paşa bir k sekizinet günü gecesi Mudanyaya geldi. Madanya iskelesinde Nişancı Feridun lirga ile yeni padişahı alma -| Ayasofya avlusund. ğa memur edilmişti. Fekat Mudahyaya | kondu. Bundan müvasalatından evvel Murad Ramazanın | sı gelerek vezirleri ve devl, si siyah matem elbıseleri giyinişlerdi. Namazdan sonra sarayda toplandılar. Kuh be altında oturdular. İmparatorlük tahu Babüssaade önüne çıkarıldı, Saat 3 te öt * yeni padişah gü: iü. Uzun yenii çap - .s.lı mintan ve mor atlas dolma giymiş, uuşına matem alâmeti olarak siyah sar * yaştı. Sağ ve solunda Enderun ağaları, çaştgirler olduğu halde sadrazamı ve vüs zerayı selâmladı; tahta doğru yürüyerek oturdu, Sokullu eteğini öperken sadra « zama hürmeten ayağa kalktı. Sadrazam» dan sonra da diğer devlet erkânı ve bü - yük zabitan ve saray erkânı sırasile biaf İettiler. Biat merasiminden sonra bükümdar hareme gitti, Bir buçuk saat sonra tekrar Babüssaade önünde göründü. Bu sefer 4f- kasında mor kadife mintan vardı, Ardın- ca da kapıdan Sarı Selimin tabutu çıkt. Serviler arasında hazırlanan bir yere ko- nuldu. Cenaze namazında imamlık va » gifesini şeyhislâm Hâmid Elendi gördü. Namazda Murad ile Sokullu imamın sa « dında, diğer bütün rical ve erkân da 50- unda durdular. Birkaç müezzin bep bir den «er kişi niyetine cenaze namazı eda- sına tekbir ettiler. Namazdan sonra padişah tekrar harem dairesine gitti. Vezirier de, orta avlada toplanan saray Maâdemeleri ve maliyetleri ile beraber, Selimin tabutunu Babıküma- yundan dışarıya, Ayasolya avlusunda hü zırlanmakta olan türbesine götürdüler, Dokuz yıl rindane bir hayat sürmüş ve halk tarafından #evka'âde sevilmiş olon sarhoş Selimin ölümü, çok elin tesir yapmıştı. Bütün İstan. | bul hali İ denizi halini almıştı de İki ie abutu geçirmek £ mkân dahiline girdi. Selimin nişi, mezar kazılıncıya kada çadira sopra kapıcı'ar Kothüra- kânını ge ne saraya davet etti. Vüzera ve erkân (Devamı 12 nci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: