24 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

24 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Başrehibe, koşa koşa köşke geldi: | söyl Size, büyük bir esefle" hakikati lemek mecburiyetindeyim. Size sui- kastta bulunan kadın buradadır... Haz- vi Meryemin temiz ve masum yuva- ii ihanet ve cinayet düşünen kadın, artık Allahın takdir ettiği ce- Zay: bulmalıdır. Dedi. Ve, Cadı Marya ile konüştuk - çi tekrar ettikten sonra, onun ver- suyu gösterdi. tal Gazi, gözlerini yumarak bu verilecek cezanın ne olabilece- ki kutuyu dişarı fırlattı. Sonra, bütün kuv- Vetini toplıyarak ayağa kalktı. Kılıcını Ona bir baston gibi dayandı. iy bu kadınla görüşmek istiyo- niz Lütfen, beni onun yanına götürü- Yal Sakın elimdeki kılıçtan korkma- > a riye katlar, hiç bir kadına £ Per dayanan Battal Gazinin ilk bir ye. Aspasya Ananın kalbine büyük mi ve dehşet “vermişti. Çünkü, haa vuku gelecek kanlı bir Hazreti Meryemin bu masum kil eg. Kudsiyetine hürmetsizlik teş- Yer KSK Fakat, Batlal Gazi son s87- bine Söylemez, başrahibenin kal- Gazi birdenbire “bir sü serpildi. Battal Pen yol göstermek için, onun önüne Kahraman adam, bitkin bir halde bu- masına rağmen, metanet gösteriyor- Arş ema dayana dayana Aspusya YI takib ediyordu. de Maryan'n höcresinin önüne gel- kildi, zaman, bâşrahibe bir tarafa çe- dk Parmağının ucu tle, Köcrenin kü- ik kapısını gösterdi. Battal Gazi, kılı- we Kabzasile bu kapıyı açarak içeri & Cadı Marya le karşı karşıya gel- Sn Marya, bir anda şaşırdı. Kaça - & Ne arıyormuş gibi etrafma bakın- geri,» VAhŞI bir hayvan gibi, geri Feniş ekilerek arkasını ve ellerini höc- kıp taş dıvarına dayadı. Dişlerini s1- P gözlerini açarak, boğuk bir sesle; nim Sen bir erkek. ne cesaretle, be- böcreme giriyorsun.. benden, İstiyorsun. e Dive bağırdı, ozet Gazi, sessizce kapıyı kapadı. Ege kapıya dayadı. Yine, la e adi yatağın Üze- kavuştur, lerini göğsünün. üzerinde a Sen bir sual soracağım... Beni, Misin öldürmele istiyorsun” mırıldandı, z kiye, derin bir et geçti Da- Bi) gp “ören bu sükütu, Cadı Marya Mühg,, Ve Battal fe aralarında Şu By yen e sen söyle., kılıcını, oraya tm Den, Blürmiyecc isin? > İtirap a e 8, ben de bunun sebebini öğren- Niçin İyon içek ley Gök sen. benim bütün kardeş. bir bır ölşmanısm... Ben, müteaserb Mik, li Senden, intikam al - Battal g ez AZİ, acı acı gülümsedi. Ba - Mengi line İki tarafa sallıyarsk cevab Na le Yalan söylüyorsun... Beni mendeki sebeb, bu değil. bilmiyorum. İhtiyar kadının hazin hikâyesi — Seni söyletinceye kadar uğraşaca- ğım. — Söylersem, ne yapacaksın?. — Serbest bırakacağım. — Söz veriyor musun?. — Evet. — Şu halde dinle... Aradan kısa bir süküt geçti. Bu sü - küt esnasında. gözlerini höcrenin bir köşesine diken ve nefsile büyük bir mü- cadele geçiren Cadı Medya, gözlerini ayni noktadan ayırmıyarak, dalgın dal- gın sözlerine devam etti; — İmparator, Jüstinyos.. Bu isim, be nim gençlik ve masum hayatımı mah - veden korkunç bir zehirdir... Ben, sa- ray nazırlarından Tegfilyas'ın kızı.. ve sarayın en parlak ve cazibe zabitlerin- den Filipos'un nişanlısı idim. Aşkımı, hayatımı ve bütün saadet ümidlerimi, dünyanın bu en güzel gencine bağla - mıstım... O büyük ve ebedi saadete nail olmek için, pek 42 bir zaman kal- mıştı. Büyük paskalyanın haftasında, düğünümüz yap:lacaktı... Fakat meş - um bir tesadüf, bütün bu ümid ve saa- detlerime korkunç bir darbe indirdi. Sarayda yapılan bi merasim esnasın- da, imparator Jüstinyos beni görmüş ve delicesine sevmişli... Derhal, gözdele- rinin arasına beni de almak istemişti... Tabiidir ki ben bu teklifi, şiddetle reddettim. Hattâ, ayaklarıma kapana - rak aşkını itiraf eden imparatoru tah- kir edecek kadar cür'et gösterdim... O zaman Jostinyos bu hakarete çok müt- hiş bir mukabele gösterdi. Sevgilim 0- lan Filyosu, alay elbiselerile huzuruna getirtti. Ve benim önümde, onun bur- Yazan: ZIYA ŞAKIR nunu kestirdi. Sonra, bu bedbaht ada- mı bana doğru iterek: — İste sevgilin... AL. onunla yaşa. bahtiyar ol. Dedi... Zavalh genç, yürekler par - çalıyan feryadlarla kanlar içinde yere serildiği zaman, ben bayılmıştım. Kim- bilir ne kadar süren uzun bir baygın - lıktan Sonra, gözlerimi sarayın bodru- bi soğuk mermerler üze- rinde açtını. O zaman, içim yana yana: — Ey Jüstinyos!. Allahın, intikamına uğra... Dive bağırdım... Günler, geçiyordu. Aşkına galebe edemiyen impars'or ta- rafından hergün bir haber geliyordu... Bu hâberlere nazaran babam, saray ns- zırlığından azledilmiş. bir manastıra gönderilmisti. Eğer imparatora gözde memuriyeti kendisine (o veri'ecekti Benim yüzümden, dünyanın en büy fecaatine uğrıvan sevgilimin sşkma ve olacak olursam, babam (affedilecek.. |” Son Posta'nın tefrikası: 93 Baron Rus filos de Tottunh Sa; yfa 13 âtıraları ir e Ea a ğa e yerelde Dzi ap a Çanakkalede iMuvafık riigiüdan istifade etse Rus filosu muvaffakiyet kazanacaktı. Türkler hiçbir mâni tedbir almamış'ardı Tercüme eden: Hüsajit Cahid Yalçın Babiâlinin Okomiser benden bir çak saat evvel oraya vâsıl olmuş tu. Hâmil olduğu emri Moldovancı Pa - şayı münasib gördüğüm her hususta be - İnim maiyetime verdiği için onda benim İlehüne hissiyat uyandırmamışlardı. Bu | adamın, yukarıda görüldüğü üzere, tuz ve ekmek misâkile aramızda bozulmaz bir , dostluk rabıası tesis etmiş olmasına da İ güvenem:yordum, Maamafih, aldığı e - m in telkin ettiği korkuya kendisini mağiüb eir zurundan ileri gelen korku da inzimam e- dines, memnuniyetsizliğini belli etmedi. | Bu bana onu teskin için vakit temin etti. İzzet! nefsini okşıyarak buna muvaffak oldum. Çaniköklede bulunduğum sırada, Jzöhiren hem bir münakaşa vukua gel - medi. Hiddet ve infiali yalnız Babıâliye 1 ilk mektublarda belli oluyordu. lerinin netice vermemesi onun bu İhidietlerine hatime çekti. İlk işi mkalelerin halini teftiş oldu, Fa- kat bunları müdafsaya memur olan as - eğe âlışmış bir düşmanın hu-| hatırasına sadık kaldım... Babamı VE| kerlerin haline bir güz atmak fizik itiba- kendimi 'kurtarmak için, en küçük bir|rile olduğu kadar manevi kurvet iiba - fedakârlığa katlanmadım... Bir gece!rile de kendilerinde bir kabiliyet bulun » impdtator, kıyafetini tebdil ederek;madığını anlamağa kâfi geliyordu. Zihin- bizzat odama geldi. Bana fikrini kebul leri o kadar korku kaplamıştı ki ilk top ettirmek için, bir çok şeyler vâdetti. İ ateşinde bataryaları terketmekten ale - Bunları da reddettim. Sonra; onun hay- | Pen bahsolunuyordu. vanca saldırmalarına, bütün kuvvet ve| Türklerde daimi surette garnizon bu - metanetimle mukâvemet gösterdim... İmparator, odamdan çıktığı zaman, tır- naklarımın yarasmdan yüzü kanlar İ- çinde kalmıştı. Arkasmdaki ar#uvani ipek ceket, tamamile parçatanmıştı ... (Arkas var; Gün'n Bulmacası z Hi a SOLDAN SAĞA ve YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Hovardalık - Rabıt edatı. 3 — Merkep - Zorlamak. 3 — «İyilik» in zıddı - «Bars in üçte ikisi, İklimler - Taraf. Yüz kuruş - San'at, Merhamet, Biz tane - Abdal, 8 — Hayret nida - Bir yağ o damlasının bıraktığı iz. 9 — Asalet. 10 — Vellahdinin bugünlerde düğünü yapı- lan dost ve komşu devlet - Tüysüz halı, 8 4b 6 78910 Kwvelki bulmacanın halledilmiş şekli Bir ccktorun ginlük rarın'an Müzusn ro aâl.zma Müzmin romalizmalar Adeta içtimai bir #algm haline gelmistir. Hakikaten pek ax kimse kalmıştır ki büsbütün romatizma Asarımdan tamamen vareste kalmış bu - lunsun. Mesken bıfmasınhasna lâyıkile ehemmiyet verilm bir devirde yaşı - yoruz. Birçok evlerimiz rutubetlidir. Bir çok hanlarda, eski büyük evlerde, güneş görmiyen yerlerde ikametgâhlar olduğu gibi, fabrikalar, imalâtnaneler de görü - üyor, Boş saatlerimizi ekseriyetle evle - rimizda oturarak geçirmek te bizim eski HWiyadımızdır. İşler çıktığımız zamanlar açık havada dolaşmak arlık ağır geliyor, evlerimize koşup kapanıyoruz. İşte gön ve gece böylece pek sıhhi olmıyan çok güneş slmıyan yerlerde geçen ömrümüz bize müzmin romatizmayı hediye etmek- tedir. Şunu da söyliyelim ki bu derd yal. nız bizde değil, Avrupada ve hattâ Ame, rikada da herkesi düşündürecek bir va- #iyettedir. Bilhasan Büyük Harb sönun- da tababet âlemi bu İşle ciddi bir su - rette alâkadar olmağa başlamıştır. Çün- kü az çok geçen muayyen bir devirden sonra birşokların: kötürüm eden veya - hud faal hayattan çeklimeğe mecbur eden Arızalar hep bü yüzden ileri gel - mektedir. Cevab, istiyen O oküyacularımın o posia pulu yollamalarını rica ederim. Aksi tak. dirde istekleri mukubelasiz. kalabilir, “ Dr. İhsan Sami KSÜRÜK ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı, boğmaca ve kızamık öksürükleri için pek tesirli ilâçtır. Herkes kullanabilir. İstanbul Orman Müdürlüğünden : Florya Teşçir sahasında yapılacak galvaniz borularla su tesisatı açık eksiltme- ye konulmuştur. 1 — Tesisatın muhammen bedeli 393 2 — Muvakkat teminat «290, liradır. 3 — İhale 1/Mayıs/1939 tarihine mü: 9 lira 54 kuruştur. sadif Pazartesi günü saat «14» de Vilâyet Orman Müdürlüğü binasında Orman Alım Komisyonu #arafından yapılacaktır. 4 — Tesisata âid proje şarlname ve rölebilir. avrakı salresi Orman Müdürlüğünde gö- Taliblerin teminat mektublarile birlikte ihale gününde saat 14 den evvel komis. yona müracaat etmeleri lâzımdır, «2568» leşmiş halkı haline sokarak onlarda alâ- kadar olabilecekleri - birçok o meşgaleler tevlid etmişti. Binâenaleyh oturdukları şh'sarın müdafaasına nefislerini hasrede » miyorlardı. Menfaatleri kapanmış olduk- ları kaleden harice taşıyordu, Türklerde fakat hiç bir vakit yerin- ide olmıyan dissiplin onları varlıklarım va zfelerine hasretirmeğe kâfi gelmiyor - du. Çanakkalenin inşasına atfedilen basit , bir nazar bu kararın sebeblerini anlama» Ba kâfi idi. Sn: seviyesindeki bataryalardan otuz kademden fazla irtifaa yükselmiş olan kuru duvarlar Rusların ilk yaylım ate - şinde topların ve topçuların üzerine yı - kılmak tehlikesini gösteriyorlardı. Bu tarzı müdafaa Türkler için düşmanları - pın hücumundan daha tehlikeli oluyor - du, Topların ağızlarının genişliği itibarile heybetli, fakat ilk ıştan sonra bu muaz- zam taş gülleler yüzünden pek az kor - kulscak bir halde bulunan toplar Avrupa i ve Asya kıyılarındaki kalelerini en esaslı bataryaların vücude getiriyorlardı. İki | sahildeki kalelerin ateşleri Çanakkalede birbirlerine makasvari kavuşuyorlardı. Fakat methaldeki fki kalede birbirine e- rişir erişmez bir halde idiler, 'Tamsmen tunçtan yapılmış olan bu topların namluyu kundağa yapıştıracak daima şöhri decek arpacıkları yoktu. Yalnız oyuk ağaç parçaları üzerine istinad ettirilmişlerdi. Ayni zamanda taştan yapılmıs bir kütle topların arka kısımlarına dayanarak ge riye tepmelerine mâni oluyordu. Kum &- xerine yatırılmış birçok toplarla beraber müteaddid havan topları bir muhasaraya karşı koyacak tertibattan ziyade bir mu- hasaradan bakiye kalmış enkaza benzi - yarlardı, İşte ben vâsıl olduğum zaman : kalenin hali bu idi, Yedi saffı Eka si (ki ikisi üç güverteli idi) ile iki efr&- gaterden mürekkeb Rus filosu methalde tutunmasına hizmet eden muvafık röz . girdan istifade etse M Elphinstonun â « mid etmiş olduğu muvaffakıyeti elde e- derdi. Bune karşı Türkler hiç bir mânij tedbir almamışlardı. İstanbulun elli fersah garbında, Ada - lardenizi ile küçük Marmaradenizi arasın. da kâln olan Çanakkale Boğazı Troyes sahilinden Lampeague (Lâpseki) karşı - sında Geliboluya kadar imtidad eder. Tak riben on iki fersah tufanı bu yerin geniş- liği müsavi değildir. Muhtelif noktaları vardır ki orada Avrupa ve Asya toprak- lar (ki Boğaz ile ayrılmışlardır), üç. dört yüz <toises lik mesafeye kadar bir- yaklasırlar. Çânakkalenin iki Hundurmak usulü, her askeri oranın yer-| «tourillon» ları, nişan almağa hizmet e-| hisarı, ağzından üç fersah mesafede, As dalardenizi tarafında inşa edilmişlerdin Bunların gülleleri bir sahilden diğer sas hile kolaylıkla erişir. İstanbulu muhafaza için uzun müddet yegâne sed bu müdafa noktasından ibaret kalmıştır. Daha en « dişenek, fakat gittikçe daha az bilgi sahibt olan Türkler sonra ağızdaki iki hisarı b na ettiler. Bunların birbirlerinden takri« ben 1500 «toise» mesafede bulunmaları a“ tışı meşkük, müdafasyı gayri kâfi hal de bulunduruyor. İstanbulda techizleri geciktiği için do « nanma ile beraber yola çıkamamış ve Çeg me felâketinden bu sayede kurtulmuş ild 'Türk gemisinden yukarıda bahsetmiğ « tim. Bu gemiler hâlâ iki kale önünde de mirli bulunuyorlardı. Fakat o kadar açık» ta idiler ki düşman filosu tarafından ko « layca zaptedilebilirlerdi. İlk işim bu gw milere avdet emrini vermek oldu. Onlam o suretle yerleştirecek idim ki batarya » ları Boğazın açıklığını daraltarak kâle « nin bataryalarına müzaheret edeceklerdi Maamafih, tayfaların ve zabitlerin teftişi bu emrin geri alınmasına beni sevketik Çünkü tevdi edeceğim vazifey' ifadan ta mamile &ciz idiler. Rüzgâr, müsaid ol « makla beraber, onları bulundukları teh » Tikeli mevkiden çekmeğe kâfi değildi. Mw vasalatımın üçüncü günü vaziyet son de rece müşkül bir hale girdi. Methalde ve Avrupa kıyısındak! hisan da bulunduğum sırada, Rus filosu İnoa körfezinden sütun halinde çıkarak Avr pa kıyısını takib etti ve hisarır. kâ'in ol. duğu buruna kadar ilerledi. Bu manevra ile geçidi zorlamaktan ziyade iki gemi « nin üzerine saldırıp onları zaptetmek istet gibi görünüyordu. f Bu maksadların ikisi de onlar için fe « rası mümkün ve kolay şeylerdi. Tek big «İrögate> bile iki Türk gemisinde kale « lerin bütün filoya karşı gösterecekleri mukavemetten daha fazla bir mukave « mete müsadif olmazdı, Bizim elimizde yes güne bir faikiyet vardı ve bunu muha e faza etmek lâzımdı. Bu da hakikatte ol « duğumuz kadar zayıf zannedilmemiz idi, Düşman filosunun yürüyüşü büyük ba « taryaların ateşi altında kalmaktan kork tuğunu anlatıyordu. Halbuki filoya karşı yalnız bir «coulevrine» kullanabilirdim, Fakat bunun da çapı 60 libre gülle idi Türkler bunu kaleye tâbiye etmekten Zi « yade terketmişler denilebilirdi. İki direk üzerine istinad ettirilmiş ve filonun yo « una amudi bir istikamette tevcih olun « müştu. Üzerine küçük çap'a birkaç tog yerleştirilmiş olan yüz «tojse, kadar zunlukta bir burun bu«coulevrince» i aaa (Arkası var) > ! shssen mann sranamansasmm Ne Umduk Ne Çıktı büyük vodvil 8 perde Atilla Serç ve Miçe varyete grupları fazlaca mikdarda ilân yaptıracak» lar ayrica tenrilâtl: tarifemizden istiiade edeceklerdir. Tar, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayn bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari “Jânlarına «jd işler için şu adrese müracaat edilmelidir: i

Bu sayıdan diğer sayfalar: