27 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

27 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa SON POSTA May Za “SON POSTA,, nın Tarih Müsabakası Sokollu Mehmed Paşi ve Muharrir-Kitabcı davası Muharrirler, kitabcıların istismar i iddiasını reddetmelerine karşı | ateş püskürüyorlar | Köbahat gelin olmuş ta kimse gerdeğe| 3 Birmemiş.. Kitabeılar, geçen gün kendi -| i ğ erine tevcih ettiğimiz «muharrirleri istis-| #ar ediyor muşsunuz?» sualine karşı, bu Bualin içinde mündemiç iddiayı şiddetle) reddetmişlerdi. Bazıları Avrupada bile; yüksek addedilevek hakkı telif verdikle- ni, bazılrbı asla öistismarm mevzuu olamıyaci istediklerini, harrirleri deği istismar ettiklerin kitabcılara muharri Jar. lerin kitaberları lemişlerdi.. Bugün| r cevab veriyor »İ Yusuf — Muharrirlerin tâbiler tarafından is-| #smar edildiğini bir sual şekline koya * rak daha evvel bir anket yapmışsınız. Kitabellar buna verdikieri cevabda,| Sualinizin ifade ettiği manayı külliyen ivkârdan sonra üstelik kitabcıyı istismar eden muhârrirler bulunduğunu bile iğ- dia efinişler. Uzun söze ne hacet?.. Siz bana refahını yalnız kfab yazmakla temin eden tek muharrir gösterebilir misiniz?.. Halbu *| rakamını söylemiyeyit - benden iki Hra ki Babıâli yokuşunu nerede ise istimlâk! eksik almıştır. edecek tâbilerimiz var maşallah! Nurullah Atacın dilimize çevirdiği ter- Bunlarla on dakika konuşunuz, gayri ihtiyari iki parmağınızın yelek cebinize gittiğini göreceksiniz: O kadar hallerinden Jer... Sizin kırk yılda bir dükkâninin önün - Kıymetli ormancı Mahmud Yesari ra... lerden birine Babiâli caddesinde bedava şel ,İtâbi aradığını bilirim, ile kendisine bir tabut bile yaplırama - misiniz?.. Söylemek epeyce haysiyetime dokunuyor amma ftiraf edeyim: Otuz Orhan Seyfi, neslinin Rübabı Şikestesi olan (Gönülden Sesler) e galiba - haydi cümesi de aslı kadar şaheser olan eser - Mehmed Akif, o muazzam (Safahat) 1 an e Yİ o i ve kudretli devleti verdiler. Binaenüleyh Kitaba rağbet ka- zandoırabilmek için ona her şeyden evve itibarını iade etmek lâzımdır.» Mahmud Yesari İ «— Bizde garbda anlaşılan mana ile kitabcılık yoktur, Mevcud tâbilerin bir ikisi müstema, cüret ve cesaretlerinin hayranıyım. Neye bakkellık etmez de| kitabcılık ederler?. Kitabclık hakkın - daki fikirleri acaba nedir?.. İhtisas hudud- ları nerelere dayanır, Bu bana hayatta| başka bir hakikati öğretti: Para kazan - mak için ihtisas sahibi olmağa lüzum yok- tur. Niçin manifaturacı olmamış ta, ki - tabcı olmuş! İ Bu hangi hüsnü tesadüfün eseridir, bi- lemediğim muhterem zevatın küçük mikyasta değil, hatırı sayılır dolgun ye- künlarla pari kazanmaları, kazanmakta olmaları benim aklımı durdurtur. Kitb- cuk garbda çok çetin ve mes'uliyeti a -rinin en büyüklerinden biridir. Aslen Fır bir meslektir. Geçenlerde bir kütüh-| Bosnallıdır. Bomanın Bohdi kasabası- hanenin kataloğu elime geçti. Neşriyatını|nm en büyük ve esfi ailesi olan Soko- şür, tarih, tarihi roman, memleket, coğ -| loviçlerin oğludur. 1506 yıllarına doğ- rafya, fen, san'at, terbiye kısımlarına a-| ru doğmuştu. Çok küçük bir yaşta dev- yırmış ve her şubeye ekserisi akademi Şirme çocuklar arasında Türk sarayına azalarından, Üniversite profesörlerinden, | Alınmış, kendisine Mehmed adı veril salâhiyet sahibi göhretlerden birer zatı | MŞÜ. Mükemmel bir tahsil ve terbi - geçirmiş. Bütün eserler onların nezareti Yeğen #onra kapıcıbaşılıkla saraydan altında çıkıyor. Bir tek Alber Mişenin | Şökmmiş, Vali olmuş, 1546 da Barbarosun kataloğunu görmek kâfidir. Bizdeki ki -| ölümü üzerine kaptan paşa tayin edil- tabcıların irfan seviyesi neşrettikleri bir | miş, 1551 de Rumeli eyaleti valisi iken Sokullu Mehmed Paşa Türk vezirle- deh otomobille geçtiğinizi gören bu fe -|d” çok kitablara yetişemez, Bugün piyasa - Macaristan seferine iştirak etmiş ve dakâr patronlar, arkanızdan; sizi götü - Benim asıl şikâyet edeceğim başka bir| daki neşriyat anarşisinin başlıca sebebi' Tamşuvar kalesinin zaptında büyük yen şoför kendi kesesine el atmış gibi! şeyim var: bu müvazenesiziklen ileri gelmektedir. kahramanlıklar göstererek vezir ol - teesstirle bakarlar. Fakat gene ayni| muhterem patronun her sene barsak - larını dinlendirmek için Tuzla yerine itab haysiyetinin günden güne dü - şürülmesi. Camekânları sekiz on sayfa- hık çoluk çöcuk sayıklamaları ile doldur. Karlisbada gittiğini bilir misiniz?. ma son zamanlarda neşriyat hayatımız - Size birkaç misal sayayım: da pek kârlı bir çığır haline gelmiştir. Bu- Benim üç perdelik bir manzum piye -İna bir de bozuk tercümeler inzimam etti. sim vardır: Binnaz. Mevcudu kalmıyalı| Biliyorsunuz, yeni hayat şartları insana ön beş sene oluyor. Üç bin tane basıl -| okumak için çok sayılı dakikalar veriyor. Muştı, Kaç para telif hakkı aldım bilir'Dört yüz sayfalık romanlar bir buçuk Aradaki farkı bu kadarcık azaltmak- a kendi kendine cemile yapmıştı. Ne - rimân surat asar gibi oldu: — Öf! Gene mi ihliyarlıktan şikâ - yet? Sizde mani haline gelmiş, artık. Genç bir kadın gibi'müttasıl kompli - man toplamak mı İstiyorsunuz, yok - sa. — Hayır. Ne münasebet? Görünen köy kılavuz istemez ki! Sizin doğdu - ğunuz sene ben oldukça o#demli bir mekteb hocası idim. Allahın bildiğini kuldan gizlemek olür mu? bakışlarını Ahme - din gözlerinin içine Neriman amirane bir tavır takındı.. | dikti: — Bir daha ağzınıza böyle lâflar al-| — Eyi olsaydı « mıyaceksınız. Anladınız mı? niz, karınız da o iş — Pek!! İstediğiniz ölsün. lerle meşpul olur - O anda, Ahmed Ercan. kendisine| du. Gördünüz mü? sempatik gelen bu kadının bu azıcık | Vazifenizi tam ya - tahakkümünden kaz duydr gibi ol -| pamıyorsunuz. muştu. Bir müddet, susarak, yanyana| Eh, De yapa « yürüdüler. Mevsimin kurak gitmesi,| yım? Benim e Kırlardaki otları kavurmuştu. Sapsarıİlimden bu kadarı debatların arasından kertenkeleler ke-| geliyor. çışıyor, çalıların üzerinde uçuşan ke -İ — Az! Ve bütün Tebeklerin bezgin bezein kanad çarpış-| kabahat, bekârlik - Iermdan suya ve yeşiliğe tahassürleri|ta ısrar etmenizde, belli oluyordu. hodgâmlığınızda, an- — Ne idi, köyünüzün ad1?. Iddınız mı? — Sapanlı. Ahmed Ercan yarı — Ne acayib isim! Sanki öteki köy -|şaka, yarı ciddi ce- Yerde sapan bulurmazmış gibi, vab verdi: — Kim bilir neden öyle demişler? tarihi bir krwvmeti — Hani, Duz? İnsan, sevd met verir. her seyi fle alâkadar olur. — Emin olun ki, adindan gayri, Sa « ktur ki. lenmeğe kalkışsam, işte nız? İkisi birden kahkaha ile güldüler. panlının her şeyi ile alâkadar oldum ve) Güneş ufukta yükselmiş, yakıcı ha - raretini neşre başlamıştı. (Bob, dilini kalkınması.. hasılı, gücüm neye yeti - | şinde, çalıların arasında gizlenmiş kuş yorsa, İçtimat yardım — bakımından ne yaptınız orada? Yeni Edebi Romanımız: 15 ml DAĞA GÜNEŞ VURDU Yazan: — Yirmi yaşımda iken bana hodgüm — Merak edip de srastırmadınız mı? |demekte belki haklı olabilirdiniz. Bu- — Bu köy isimlerinin tetkike değer |gün, sözünüzü şayed dinleyip de ev - asıl ö zaman il çok seviyordu -|hodgâmlik olur. Siz, çarşıya çıktığı - İn ber şeyine kıy-|nız vakit, bayat, yatkın mal alır mısı- , bir karış sarkıtmış, yerleri koklıyarak, — Sıhhati, kültürü, ziraati, manevi| önden gidiyordu. Ve ker ileri seğirti - lar ürkerek havalanıyorlardı. Ahmed Ercan hafif bir yorgunluk O duyuyor, lâkin bunu söylemekten, izhar etmek- Kitabcılar belki birçok arkadaşıma bol! pruştur. Kanuni Süleyman bu değerli para vermşilerdir. Fakat verilen bol pa -İasker ve idare adamını oğlu Sarı Se - raların muhakkak zamanla ve hâdisatla| min kızı İsmihan sultanı vererek ken sıkı alâkaları vardır ve muharrirlerin | disine damad yapmıştır. Nihayet 1564 şöhretlerinden çok şahısları ve mevkile-|te Sadrazam olmuş ve ölümüne, Yani ri de rol alır 1579 tarihine kadar tam on beş yıl Ben, ilk romanım için 100 lira aldım.| Türk İmparatorluğunu büyük bir dira- İkincide 75.. Bu bir müddet devam or, yet, namuskârlık ve muvaffakiyetle İ- (Devamı 14 üneü sayfada) dare etmişti! Ercümend Ekrem Talu TM ili — Gene mi bu ba- his?. — Yook. Ben si- ri kurtarmalğa ah - dettim. Ahdimi mut laka yerine getire - nınızda bir can yol- daşile iade edece - ğim. Elimden kur - tulamazsınız, bey - efendi! — Olmıyacak du - aya âmin diyemem. Zahmetinize acırım, side. Hem, kuzum Neriman Hanım: Bir saattir dolaşıyoruz... Konuşuyoruz... Bi - raz mevzu değiştir - sek, nasıl olur? Ba - kınız, şu noktadan uzağ! seyrediniz. Ne kadar güzel, etraf! Şu canım Anadolu! En çorak bucağında bile kendine mab- sus bir başkalık vardır. Denizi başka, toprağı başka, suyu, havası başkadır. Gönlümde onun sevgisi olduktan sen- ra, gayri ne sevgi arıygcağım. Dünya- da en vefakâr sevgili toprak değil mi - dır? Yarın, ebedi uykuya varmanın za- manı gelince bana koynunu © açacak; onunla haşirneşir olacağım. Kimi top- rağı soğuk, iğrenç, korkunç bellemiş - tir. Ondan kaçar, şehirlerin sahteliğine sığınırlar. Halbuki o, ne mübarek şey- dir! Yaşadığımız kadar bizi besler, ru- humuzü, gönlümüzü uyalıyan renk renk çiçekleri, gölgesinde barındığımız Neriman surat asar gibi oldu ten çekiniyordu. Zira, genç yaşının verdiği çeviklik ile Nerimsn bem bir- biri ardınca lâkırdı yetiştirmede, hem de hep ayni ezgi ile yürümekte devam eylemekte idi, Erenköyünden uzaklaşmışlar, şimdi Göztepenin arkalarından Merdivenkö - yüne doğru gidiyorlardı. — Buradan yukarıya vururuz. ya - rım saat sonra Libade'deyiz. Yokuş si- ilzi yorar mı? — Yalnız olsam belki de yorulurum. Lâkin sizinle. “| — Gördünüz mü? Hayatda tıpkı böyledir. Arkadaşsız çekilmez. Yalnız adamda bütün enerji kaynaklarını ku- rutur. Osmanlı İmparatorluğunu cihanın en haşmetli yapan büyük vezir betile Boyunun uzunluğu münase' ve ki Türk müverrihlerinin tav Mehmed Paşa adını verdikleri # Kanuniden #onra oğlu Selime, si lümünden sonra da Üçüncü gi vezirlik yapmıştır. Sarı Selim, dı olan Sokolluya, gayet geniş PİR “aye hiyet vermiş ve kendisine mutlak retle itimad ederek zamanın: g8 ai İmparatorluğunun bir altın devri ye mıştır. Avrupa politikasını BAE dikkat ve incelikle takib eden “ği” Mehmed Paşa, Lehistan üzeri gi fuz tesis ederek Orta Avrupa “gil bi Avrupa devletleri müvaze” gir üstünlük kurmuş, Akdenizde er. yi kiyeyi en büyük kudretlerden si linde bulundurmuştur. ibm 7 zaptedilmiş, bir yil sonra, 0) | 'Türk”donanması İnebefbtı Ger mevkiinde Venedik cümhuri! z tefiki olan İspanya donanması fından mahvedilmiş, fakat bÜY 475 g zir Sokollu, daha ertesi yal şal 2 e? (Devamı 13 üncü ulu ağaçları, dimağımızı okgıya” şid çeşid meyvaları o bize veri” — Mekteb hocalığınızı met galiba.. Toprak bakkında derf sunuz. “İki telâkkilerimin, kanaati, e Hedersiniz! Biraz da bei” den konuşalım, dedimdi de. — Hakikat: Toprağı ben de © gi Fakat onun, ne kadar mübarek # hayatta daha birçok şeylerin ye 'duramıyacağına kailim. in y — Bir bakıma. haklısınız naatkâr olanlara göre değil yi — Bu kanaat size nerede Babanız dervis miydi? yi” — Hayır. Hayat ve saadet ge vuf'a hiçbir münasebeti yoktu” gi” — Size birşey söyliyeyim med Bey, ben sizi hâlâ an“ Bedbin! is zi il sarmış, bürünmüş ki, man€ 1$ nüfuz etmeğe imkân bırak” hastasmız; elddi söylüyorum” — Belki de. ya — Yözık. Yalnızlık sizi va j pir Nöraslenik olmuşsunuz. gonul görmüyorum. Eğer hayatını” wi sülimel vücude getirmeğ€ çek nz, bugünkü veziyetiniz bil€ devam etmez. ya? — Olabilir. Fakat ne vari — yapacağınızı size Ne yapacağı Söyledi v4 ri anlat m. — y bir bir miz; üzerileriPi ğe , nuz; düşününüz. Babam d# ig” çok aileler tanırız. Bunlar» den size münasib bir eş s9” kündür. adi Ahmed Ercan başını sali t 4 — Teşekkür ederim. FAK eat Kaf meşgul olmayın. Bıraki9 A İ halime. Alnımın yazısı böyle aydı w güne kadar nasıl tek yasa yeşili gi İde öyle yaşamakta devam i. gene çok rica ederim, bu b ha tazelemeyin — Bir şerti? da A

Bu sayıdan diğer sayfalar: